EğİTİCİ EĞİTİMİ EĞİTİm becerileri kurs kitapçIĞI



Yüklə 0,94 Mb.
səhifə12/20
tarix08.01.2019
ölçüsü0,94 Mb.
#93369
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   20

Eğitim ortamı katılımcı ve eğitmenlerin yoğun bir iletişim içinde olmasını gerektirir. İletişim, sadece kelimeleri söylemekten ibaret değildir. Etkili bir iletişim sözlü ve sözsüz bir takım öğeleri içeren iletişim becerileri kullanılarak yapılır.

Sunum sırasında sözlü becerileri kullanmak için, bir eğitmen:


  • Etkin bir dinleyici olmalı

  • Anlaşılır konuşmalı, konuşma hızını düzenlemeli

  • Ses tonunu, vurgusunu, yüksekliğini ayarlamalı

  • Açık, sade, net bir anlatım kullanmalı

  • Konuları anlamlı bir akış içinde bağlantılı olarak sunmalı

  • Gereksiz tekrarlardan kaçınmalı

  • Karşısındakinin sözlerini anladığından emin olmak için algıladığını yansıtmalı, tekrarlamalı

  • Katılımcıları soru sormaya cesaretlendirmeli (etkileşimli olmalı)

Sunum sırasında sözsüz becerileri kullanmak için, bir eğitmen:


  • Göz teması kurmalı (katılımcıların yüzlerine bakmalı)

  • Güler yüzlü olmalı

  • Yüzü katılımcılara dönük olmalı

  • Söylenenleri dinlediğini mimikleri ile göstermeli

  • Beden duruşu açık olmalı, jestlerini uygun şekilde kullanmalı

  • Yerinde sallanmak, devamlı kımıldamak ya da elinde bir şey ile oynamaktan kaçınmalı

  • Kürsüden hitap yerine katılımcılarla aynı düzeyde durarak konuşmalı

  • Toplantılarda oturma düzenini yüzyüze anlaşmayı kolaylaştıracak şekilde dairesel ya da U biçiminde oluşturmalı


İletişim Engelleri

İnsanlar sorunla karşılaştığında birlikte konuşarak çözmeye çalışırlar. Ancak sorunların çözümüne değil, bazen artmasına neden olan etkileşim biçimlerinden uzak durulması önerilir. İletişim engelleri olarak bilinen bu etkileşimler aile içinde, arkadaşlarla ya da öğrencilerle çalışırken kullanıldığında anlaşmak güçleşir. Örneğin, “derste önemli bir konu anlatırken cep telefonu ile mesaj yazan bir öğrenci olduğunda” öğretmen ne yapmalı? Eğitim ortamında karşılaşılabilecek bu örnek üzerinde iletişim engellerinin aşağıdaki durumlara neden olabileceği söylenebilir:


1- Emir vermek, yönlendirmek; “Telefonu derhal kapat ve çantana koy”.

Korku ya da aktif direnç yaratabilir. Kişiyi söylenenin tersini yapmaya yöneltebilir. İsyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir. Kişiye kendini önemsiz hissettirir.



2- Tehdit etmek, gözdağı vermek; “Telefonu kapatmazsan elinden alırım”.

Korku, boyun eğme, gücenme ya da kızgınlık duygularına neden olabilir. Söylenilen tepkinin gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini denemeye, yani isyana yol açar. Kişi kendine saygı duyulmadığını düşünebilir.


3- Ahlak dersi vermek; “Bir üniversite öğrencisi derste ne yapılıp yapılmayacağını bilir”.

Zorunluluk ya da suçluluk duygusu yaratır. Kişinin durumunu daha şiddetli savunmasına yol açabilir (“Kim demiş?”). Kişinin sorumluluk duygusuna güvenilmediği ve değerlerinin önemli olmadığı hissi verir.


4- Öğüt vermek, çözüm getirmek; “Dersin düzenini bozmaya hakkın yok, yerinde olsam o telefonu kaldırırdım”.

Bağımlılık ya da direnme duygusu yaratır. Kişinin kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu düşündüğümüzü gösterir. Kendi başına düşünüp, çözüm üretmesine ve seçenekleri denemesine engel olur.


5- Öğretmek, nutuk çekmek, mantık yürütmek; “Telefon dikkat dağıtmak için icad edilmedi”.

Bıkkınlık ve nefret duygusu yaratır. Çoğunlukla iletişimin kesilmesine yol açar. Kişinin kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine neden olur, savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır.


6- Yargılamak, eleştirmek, suçlamak; “ Her derste sorun yaratıyorsun”.

Benlik saygısını zedeleyebilir. Genellikle kişi yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (“Ben kötüyüm”) ya da karşılık verir (“Sen de benden mükemmel değilsin”).




7- Ad takmak, alay etmek; “Sınıfın yaramazı olmak zorunda mısın?”.

Kişinin kendisini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir. Genellikle kişiyi karşılık vermeye zorlar.


8- Yorumlamak, analiz etmek; “Bu hareketi dikkat çekmek için yapıyorsun”

Tehdit ve tedirgin edici bir yanı vardır ve başarısızlık duygusu uyandırabilir. Kişi kendini korumasız, kıstırılmış hisseder. Kendisine inanılmadığı kanısına varabilir. Yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser. Eğer bu yorum doğru ise, kişi bu kadar ortaya çıkarıldığı için utanabilir.


9- Övmek, iltifat etmek; “Bu yaptığın senin gibi akıllı bir öğrenci ile bağdaşmıyor”.

İstenilen davranışı yaptırmak için söylenen ve içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir. Kişinin kendini algılayışı ile övgü uygun değilse, kişide kaygı ve kızgınlık yaratabilir. Kişiden beklentimizin çok yüksek olduğu mesajını verir. Alışkanlık yapabilir, yokluğu eleştiri olarak algılanabilir.


10-Güven vermek, duyguları paylaşmak; “Anlıyorum, alacağın mesaj şu an seni dersten daha çok ilgilendirdiğine göre önemli olmalı”.

Kişide sorununun yadsındığı ve hafife alındığı hissi uyandırır. Anlaşılamama duygusuna neden olur. Kızgınlık duygusu uyandırır.


11- Sınamak, sorguya çekmek; “İlgini bütünüyle derse vermedikçe dersi nasıl anlayacaksın?”.

Korku ya da kaygı duygusu yaratır. Konuşma özgürlüğünü kısıtlar.Yargılamaya dönük olursa iletişimin kesilmesine neden olur.


12- Önemsememek, konuyu saptırmak, şakacı davranmak; “Arkadaşınız telefondaki çok önemli mesajı ile ilgilensin, biz dersimize devam edelim”.

Kişiye kendisine saygı gösterilmediği, ilgilenilmediği duygusu yaşatır. Sorunlarının önemsiz, saçma sapan ve geçersiz olarak algılandığını düşündürür.


Böyle bir sorun ile karşılaşıldığında ne yapılması gerekir? Öncelikle tarafların kendilerini daha iyi ifade etmeleri, sorunu tanımlamaları ve soruna neden olan durumu kişinin kendi bakış açısıyla somut olarak görebilmeleri için ortam yaratmak olmalıdır. Hemen bir yargı, çoğu kez ön yargı ile davranıp değerlendirme yapmak yerine, dinlemeye önem vererek tarafların birbirlerini ve mesajlarını anlamaya çalışmaları ile iletişim kolaylanacaktır.
BEN DİLİ
Kişiler arası ilişkilerde sorun olduğunda, etkili bir iletişim için SEN DİLİ kullanmak yerine kendi duygu ve düşüncelerimizi ifade etmemize yarayan özel bir yaklaşım, ben dili kullanmak gereklidir. Kendimizi BEN DİLİ ile ifade ederken;

  • Karşımızdaki kişinin sorun olarak algılanan davranışını

  • Bu davranışın bize olan etkisini

  • Bu davranışın bizde yarattığı etkileri ya da duyguyu belirtmeliyiz.

Ders sırasında cep telefonuyla mesaj yazan öğrenci örneğinde; öğretmen, “ben ders anlatırken cep telefonu ile ilgilenmen beni ve anlattıklarımı önemsemediğini düşündürdüğünden kızıyorum” ya da “ben ders anlatırken cep telefonu ile ilgilendiğinde dikkatim dağılıyor ve rahatsız oluyorum” sözleri ile BEN DİLİ kullanarak durumu ifade edebilir ve iletişim yolunu açarak sorunu ortadan kaldırmayı kolaylaştırabilir.


İnsanlar için kendini uygun bir dil ile ifade etmenin yanında karşısındaki kişiyi dinlemek ve anlamak önemlidir. Dinlemenin daha da önem taşıdığı bazı durumlar vardır:



  • Plan yaparken ya da karar verirken diğerlerinin fikir ve sözlerini dikkatle dinleyin.

  • Tartışacak ya da eleştirecek iseniz çok iyi ve tam olarak dinleyin.

  • Yeni bir fikir ya da kavram ortaya atıldığında dinleyerek öğrenebilirsiniz.

  • Yalnız üstleri değil; astları da dinleyerek anlaşma sağlanabilir.

Ancak ilgisizlik, düşünsel ya da fiziksel olarak başka şeyler ile ilgilenmek, uzun notlar tutmak ve söylenilenler üzerinde tekrar tekrar düşünmek etkin dinlemeyi olumsuz etkileyen faktörlerdir.


EMPATİ
Birinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması ve hissetmesine “empati” adı verilir.
Empatik dinleme;

  • Karşıdaki kişiyi anlamak amacıyla kullanılan aktif bir dinlemedir.

  • Kişinin ne hissettiğini, dünyayı ve kendini nasıl gördüğünü, sözlerinin hangi deneyim ve öğrenmeleri yansıttığını anlamaya çalışmaktır.

  • Dünyayı karşıdaki kişinin gözü ve yaşantısı ile görmektir.

Empatik dinleme için dört düzey tanımlanmıştır.



  1. Birinci düzey içeriği yansıtır. Dinleyen duyduğunu kendi sözcükleri ile tekrar söyler.

  2. İkinci düzey anlamı yansıtır. Dinleyen duyduklarının anlamını kendi sözleri ile ifade eder.

  3. Üçüncü düzey sadece anlamla yetinmeyerek duyguları da içine alır. Dinleyen konuşanın sözlerinin arkasındaki duyguyu yansıtır.

  4. Dördüncü düzeyde dinleyen kendi ifadesi ile hem içeriği, hem anlamı, hem de duyguları yansıtır. Bu düzeyde, konuşan en iyi şekilde kendini açar.

Empatik dinlemenin önemli ve üstün yönleri vardır :



  • Karşınızdaki kişiyi bütün dikkatiniz ile dinlemeniz, ona büyük bir huzur ve güven sağlar. Böylece kendini, duygu ve düşüncelerini daha rahat ifade eder.

  • Sözlerin ardındaki anlama, yani mesajın özüne inmeye olanak sağlar.

  • Karşımızdaki kişiyi daha iyi tanımaya olanak verir.


EĞİTİMİ KOLAYLAŞTIRAN İLETİŞİM BECERİLERİ





KISSADAN HİSSE





  • Etkili iletişim kurmak için bir eğitmen sözlü ve sözsüz iletişim becerilerini birlikte kullanmalıdır

  • Sözlü iletişimin en güçlü aracı konuşma, başka deyişle dildir. Eğitmen anlaşılır konuşmalı, ses tonu ve vurgusunu iyi ayarlamalı açık ve sade bir anlatım kullanmalıdır.

  • Sözsüz iletişimde eğitmen beden dilini iyi kullanmalı, göz teması kurmalı, bedeni katılımcılara dönük olmalı, jestlerini dengeli kullanmalıdır. Beden dili iletişim için diğer öğelerden daha ağırlıklı olarak önemlidir.

  • Sorunla karşılaşınca emir vermek, tehdit etmek, öğüt vermek, ad takmak, alay etmek v.s. gibi iletişim engellerini kullanmaktan kaçınılmalıdır.

  • Kişi etkin dinleme becerileriyle karşısındaki kişinin sorununu çözmesine yardımcı olabilir; “Ben Dili”ni kullanarak kendisi için sorun olan durumları ifade etme, çözüm için etkili bir iletişim sağlayabilir.

Yüklə 0,94 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   20




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin