Ekolojik tarimda iÇ pazarin geliŞİMİ



Yüklə 3,61 Mb.
səhifə61/64
tarix01.08.2018
ölçüsü3,61 Mb.
#64962
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   64

SONUÇ VE ÖNERİLER




Nasıl ki doğal çeşitlilikte her tür kendi katkısını ortaya koyarak bütünü oluşturuyorsa tarımsal üretim sistemlerindeki çeşitlilik de; gıda güvencesi sağlanmış, tüm sistemleri dengede, mutlu bir gelecek için böylesine önemli bir katkıdır. Bunu bir model oluşturarak açıklayabiliriz.
Şekil 1. Temel Kaygılardan Yola Çıkan Bütüncül Yaklaşım Modellemesi (Orijinal)
Temel kaygılar: Bugün tarımın gelmiş olduğu noktada; ekolojik, sosyo-ekonomik, felsefik ve insan sağlığı için duyulan kaygılar birbirleriyle global anlamda ilişkilidirler.

Tarım: Bu karmaşık ilişkiler disiplinlerarası çalışmlarla tarım biliminin ve alt kollarının süzgecinden geçerek yetiştirme tekniği ve ıslah metodlarına yansır.

Toplum: Yeniden yapılanmış tarım sistemleri bugünü ve yarınının gıdası güvencede, sağlıklı beslenme hakkı yerine getirilmiş, kendi kendine yeten, değerleriyle yaşayabilen insan toplumlarına yol açacaktır.

Yerküre: Global anlamda ekolojik dengede, insanla birlikte diğer tüm canlı türlerinin soylarının tükenmeden yaşayabildiği bir yer.


Bütüncül yaklaşımlı tarım sistemlerinin oluşturulması şekil 1’de verdiğimiz modelimizdeki tüm karmaşık ilişkilerin, öğe ve fonksiyonlarının çeşitli bilim dallarından gelen derin boyuttaki katkılarla disiplinler arası anlayışla lokal şartlarda değişik anlamlarda yoğrulup şekillenmesidir. Geleneksel Peru çiftçisinin “Amerikalılar aya çıktığından beri ay bize doğruyu söylemez oldu.”deyişinin altında yatan gerçek ile İngiltere’de hassas tarım uygulayan çiftçinin uzaktan algılama kullanması aynı gökyüzünün tarımsal pratikteki öneminin farklı boyutlarıdır. Sürdürülebilir tarım sistemlerinin pratiğe yansımış lokal uygulamalarına baktığımızda şartlara ve zamana uygun çözüm arayışlarının ne denli çeşitlendiğini, genel kavram ve metodların özümsenerek spesifik modifikasyonların yaşandığını görmekteyiz. Japonya’ da 1965’te bir araya gelen ev kadınları tüketici grubu “Seikatsu Club” çiftçilerle doğrudan çalışmayı başarmıştır. Tarım ve kırsal kesimin yeniden yapılanmasında post-modernize toplumlarda tüketicinin ne denli büyük rolü olduğunu şu mesajla duyurmaktalar; “Evden eylemle kadınlar, doğayla uyum içerisinde yeni bir sosyal yapının oluşmasını başlatabilirler”.

Kenya- Kıtale’de “Biyoyoğun Tarım Merkezi”nde eğitim gören 185 yerel gruptan 6000 çiftçiden 3000’i biyoyoğun tarımı seçerek uygulamaya geçmiştir. Bu çiftçilerden 15’inin kurmuş olduğu kooperatif organik ürün ve kompost satışlarından oldukça iyi bir gelir kazanırken biyoyoğun tarım eğitimi alan topraksız kırsal kesim insanı için bir iş kapısı oluşturmuştur. Orijinalinde Chadwick ve sonrasında Jeavons grubunun bir ailenin kendi kendine yetmesi prensibinden yola çıktığı bu felsefenin pratikleri ve kavramları Kenya’nın kırsalında kıt kaynaklı insanların yerel şartlara kendi sistemlerine uygun değişim yaşamıştır. Burada yerel şartlara uygun adaptasyonlarda alternatif çeşitliliğin ve değişim sürecinin kaçınılmazlığı görülmektedir.

Tarım sistemleri yerleşik insan toplumları ile doğal sistemler arasında köprü rolündedir. Bu açıdan bakıldığında en basit bir doğal sistemde model kurmaya çalışan ekoloğun sınırsız seçenek arasından öğe ve ilişkileri seçmede gösterdiği zorlanma dikkate alındığında; tarımın doğal sistemlerle olan bağı, tarımın kendi iç dinamikleri ve uygulanan pratiklerin sosyo-ekonomik yapıda hedeflere ulaşmayı sağlayacak sonuçları doğurması için seçilecek sistemin karmaşıklığı ortadadır. Dikkate alınan bir sistemin girdi ve çıktılarında mutlaka hatalar, şaşmalar, gerçekten sapmalar olacaktır. Bilinmeyen ya da önemsenmediği için gözardı edilen sistem öğe, fonksiyon ve işleyişleri kısa veya uzun dönem sürdürülebilirliğe doğal kaynak, ekonomik ya da sosyal anlamda yansıyacaktır.

Doğal sistemlerin verimlilik, denge ve sürdürülebilirliğini tarım sistemlerine yansıtmanın yolu, doğadaki çeşitlilik ve dinamizmi kendi sistemimizin yönetimine aktarmaya çalışmaktan geçecektir. Tarımı yeniden yapılandırma çabalarında düz düşünce tekniğiyle baktığımızda görünen karmaşa; bütüncül anlamda incelendiğinde gıda güvencesi sağlanmış, kaynak kullanımı dengede, insanların kendi dışındaki canlı türlerinin soyunu tüketmediği yaşanacak bir dünyaya ulaşmak için güvenlik anahtarlarıdır. Bütüncül yaklaşımlı çabalarda alternatif çeşitlilik doğadaki biyolojik çeşitlilik gibi bir zorunluluktur.


KAYNAKLAR
Altieri, M.A. eds, 1987. Agroecology: The Scientific Basis of Alternative Agriculture. Westview Press, Boulder CO.

Berkes, F., M.Kışlalıoğlu, 1990. Ekoloji ve Çevre Bilimleri s:18-19 Büyük Fikir Kitapları Dizisi:95, Remzi Kitabevi, İSTANBUL

Feenstra, G., D.Campbell., 1997. Steps for Developing a Sustainable Community Food System, In: Farming for Profit and Stewardship, Pasific Northwest Sustainable Agriculture 8 (4), pp:1,6 (Winter: 1996-97)

Gilman,R. D.Gilman, 1986. Greening The Desert: An Interview with Masanobu Fukuoka, In:Context,14 p:37 : http://context.org/ICLIB/IC14/Fukuoka.htm.

Goering, P., H., Norberg-Hodge, J., Page,1993. From The Ground Up: Rethinking Industrial Agriculture. Zed Books in Association with ISEC (The International Society for Ecology and Agriculture), London, NY.

Hecht, S.B.,1987.The Evolution of Agroecological Thought. In: MA.Altieri ed., Agroecology: The Scientific Basis of Alternative Agriculture, Westview Press, Boulder CO.

Kroese, R., F.C. Butler, 1992. Stewards of The Land. ILEIA Newsletter,V:2, 5-6

Mokicho Okada Association, 1999 The Fundamentals of MOA Nature Farming: Nature Farming and Its Practice: http://context.org/ICLIB/IC14/Fukuoka.htm

Kimberton P.A., 1985-1986 Year End Book. Bio-Dynamic Farming and Gardening Association Inc.

Norman, D. et al., 1997 Defining and Implementing Sustainable Agriculture. Kansas SustainableAgriculture Series, Paper#1;Manhattan KS.

Pesek, J.1983. Introduction: Proceedings of the Management Alternatives for Biological Farming. Workshop, comp. by R.B. Dahlgren. Iowa State Uni., Ames IA.

Rodale, R., 1990. Sustainability: An Opportunity for Leadership. pp:84-85. In:C.A, Edwards, et al., eds, Sustainable Agricultural Systems. US Soil and Water Conservation Society

Searcy S.W., 1999. Precision Farming: A New Approach to Crop Management. Texas Agricultural Extention Service, Publication L-5177

Shuck, N.G., et al., 1988. Farming Alternatives: A Guide to Evaluating the Feasibility of New Farm-Based Enterprises. Cornell Uni., Ithaca NY.

Sürmeli, M.A.,1997.Türkiye’nin Tarım Politikası ve Çevre, 9-10 Ekim 1997.Dördüncü Oturum Tartışmaları, s:127-128. TÇV (Türkiye Çevre Vakfı Yayını) Y.No:122, Ankara

Jeavons, J.1995. How to Grow More Vegetables, Fruits, Nuts, Berries, Grains and Other Crops on Less Land than You Can Imagine.Ten Speed Press, Berkeley CA.

USDA (U.S. Department of Agriculture), 1980 Report and Recommendations an Organic Farming Washington D.C.

__________________________________,1999. NOSB Recommendations. USDA Agricultural Marketing Service, National Organic Program (NOP).



TÜRKİYE’DE EKOLOJİK (ORGANİK) ÜRÜN ÜRETİMİ VE PAZARLAMASI
Fatma AKKAYA1, Haluk TOKGÖZ1, Betül SAYIN1, Burhan ÖZKAN2

GİRİŞ
Türkiye’de ekolojik tarım, gelişmekte olan ülkelerin çoğunda olduğu gibi yurtdışından gelen talep üzerine gelişmiş ülke pazarlarına daha fazla ürün ihraç edebilme ve yeni pazarlara girme adına yapılmaya başlanmıştır.

Türkiye’nin doğal yapısı, tarımda kimyasal kullanımının gelişmiş ülkelere göre daha düşük olması, uygun iklim koşulları gibi faktörler organik tarımın üretim açısından gelişmesine katkıda bulunmuştur. Ancak, aynı gelişmeleri iç pazardaki tüketici talebi açısından söylemek olası değildir.


EKOLOJİK TARIMIN GELİŞİM SEYRİ
Türkiye’de 1980’li yılların ortalarında, İzmir merkezli olarak başlayan organik ürün üretimi, 2000 yılında 35 ile yayılmıştır. Üretimde en önemli iller; İzmir, Malatya, Şanlıurfa, Aydın, Bursa, Hatay, Kütahya, Isparta, Rize, Afyon olarak sıralanabilir.

Ekolojik tarımın Türkiye’deki gelişimi; üretici sayısı, üretim alanı, üretim miktarı ve ürün çeşidindeki değişim incelenerek ortaya konulabilecektir (Şekil 1,2,3,4). Buna göre 1990-2000 yılları arasında ekolojik tarımda; üretim miktarı 96 kat, üretim alanı 53 kat, üretici sayısı 42 kat ve ürün çeşidi 12 kat artış göstermiştir (Anonim, 2000). Bununla birlikte ekolojik tarımdaki bu gelişmelerin henüz yeterli olduğu söylenemez. Bir örnek vermek gerekirse, Türkiye’de ekolojik üretim yapan işletme sayısının toplam işletme sayısındaki oranı sadece % 0.3’dür. Buna karşın özellikle yaş meyve ve sebzede, dış ülkelerde, önemli rakiplerimiz durumunda olan İtalya ve İspanya’da bu oranlar sırasıyla % 4,6 ve % 1. 7’dir (Lampkin and Foster, 2000).








Ş
ekil 1. Yıllara Göre Üretici Sayısı

Şekil 2. Yıllara Göre Üretim Alanı






Ş
ekil 3.Yıllara Göre Üretim Miktarı

Şekil 4.Yıllara Göre Ürün Çeşidi

EKOLOJİK ÜRÜNLERİN ÜRÜN GRUPLARINA DAĞILIMI





Ekolojik olarak üretimi yapılan ürünler 2000 yılına göre gruplandırılarak Şekil 5’te verilmiştir. Görüldüğü gibi kuru, taze, dondurulmuş vb. şekillerde işlenmiş meyveler ekolojik üretimde önemli pay almaktadır.
















Şekil 5. Ekolojik Üretimin Ürün Gruplarına Dağılımı
Her grupta yer alan ve belirli bir üretim miktarına sahip olan ürünler ise Çizelge 1’de gösterilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta meyve ve sebzelerin ağırlıklı olarak bir işleme tabi tutularak değerlendirilmesidir.
Çizelge 1. Ekolojik Ürün Üretiminde Önemli Ürünler (2000)


Meyveler

Sebzeler

Tarla Bitkileri

Tıbbi Bitkiler

Diğer

K. Elma

K. Domates

Pamuk

Kekik

Bulgur

Ceviz

Biber

Mercimek

Nane

Z.yağı

İncir

Fasulye

Buğday

Defne

Bal

Üzüm

Brokoli

Nohut

Adaçayı

Gül

K. Kayısı

Salatalık

Haşhaş

Kimyon

G.Tom.

Kaynak: TKB Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı



EKOLOJİK TARIM SİSTEMİNDE YER ALAN ORGANİZASYONLAR
Ekolojik tarım sisteminde yer alan belli başlı kurum ve kuruluşlar Şekil 6’da verilmiştir. Bu sistemin merkezinde üretici bulunmakta ve üreticinin ilişkili olduğu kurum ve kuruluşlar önem sırasına göre diyagram içerisinde yer almaktadır. Koyu çizgiler kuvvetli işbirliğini göstermektedir.

Sisteme dahil olmak isteyen üreticiler:

 Organizasyon firmalarına,

 İhracatçı ve/veya işleyici firmalara,

 Doğrudan kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna

başvurarak denetim talebinde bulunabilir. Gerekli işlemler tamamlanıp Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan izin alındıktan sonra üretici sisteme dahil olabilmektedir.

Şekil 6. Ekolojik Tarım Sisteminde Yer Alan Organizasyonlar


Organizasyon

Firmaları


Danışmanlık

Firmaları


ÜRETİCİ



Kontrol ve Sertifikasyon

Kuruluşları


İşleyici ve/veya

İhracatçı Firmalar


Tarım Bakanlığı APK

Kurulu Başkanlığı


İÇ PAZAR


Ege İhracatçı Birlikleri


















Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, APK Kurulu Başkanlığı bünyesinde yer alan komiteler aracılığı ile kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarını, ihracatçı ve/veya işleyici firmaları, üreticileri ve yabancı firma temsilcilerini denetleme yetkisine sahiptir.

Kontrol ve sertifikasyon kuruluşları, üreticinin talebi üzerine üretim işlemi boyunca kontrol işlemini sürdürerek son ürüne sertifika vermektedir.

Danışmanlık firmaları ise sistemde yer alan üretici ya da firmalara teknik destek sağlamaktadır.

Ege İhracatçı Birlikleri koordinatör birlik olarak sistemde yer almakta ve "ihracatı kayda bağlı olan" bu ürünlerde ihracatçılara yardımcı olmaktadır.

Organizasyon firmaları genellikle sözleşmeli tarım şeklinde üreticilerden temin ettikleri ürünleri işleyerek yurtdışı veya yurtiçine pazarlamaktadırlar.



EKOLOJİK ÜRÜNLERİN PAZARLAMASI
Türkiye'de ihracata dayalı ekolojik üretimin benimsenmesi, üretim miktarının ve ürün çeşidinin dış talebe göre şekillenmesine neden olmaktadır. Bu durum iç pazarın gelişmesini negatif yönde etkilemektedir.

Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de Özellikle büyük kentlerde organik ürün satan dükkanlar ve doğal ürünlerle yemek yapan lokantalar giderek yaygınlaşmakta, doğal ürünlerle beslenenlerin sayısı giderek artmaktadır. Tüketicilerin, şu anda fiyatı % 10-30 daha pahalı olan, ekolojik ürünlere daha fazla para ödemeye istekli oldukları yapılan araştırmalarla saptanmıştır. Bu konuda gelir düzeyi önemli faktör olmakla birlikte insan sağlığı ve çevreye duyarlılık da önem kazanmıştır. Dolayısıyla ülkemizde organik ürünlere karşı belli bir pazar potansiyelinin var olduğu söylenebilir.

Ekolojik ürünlerin üretimden tüketime kadar izledikleri pazarlama kanalları Şekil 7’de gösterilmiştir. Üretimin önemli bir bölümü ihraç edilmektedir. İhracatımızın yöneldiği ülke sayısı 2000 yılında 20 civarında olmakla birlikte AB ülkelerine yapılmaktadır.

Bu ülkeler içerisinde Almanya en önemli ithalatçı durumunda olup, ihracatın yaklaşık %60'ı bu ülkeye yapılmaktadır. İhracatta önemli pay alan diğer ülkeler; Hollanda, İsviçre, İngiltere, Fransa ve Danimarka'dır. Türkiye'nin ihracatında ABD'de önemli pay almaktadır. Ayrıca ABD, Kanada ve Japonya iç talebi hızla artan pazarlar durumundadır. Bu ülkelerde ekolojik ürünler üretimi sürekli bir artış eğitimi göstermekle birlikte iç talep artışını karşılayamamaktadır. Bu ülkeler Türkiye için önemli bir pazar potansiyeli oluşturmaktadır.






EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ



Doğrudan Adrese Teslim


Supermarketlerde Özel Bölüm


Özelleşmiş Dükkanlar





İHRACAT


TÜKETİCİ


TÜKETİCİ






Şekil 7. Ekolojik Ürün Pazarlama Kanalları




ÜRETİCİ



İHRACATÇI VEYA İŞLEYİCİ FİRMA


KONTROL VE SERTİFİKASYON KURULUŞLARI


İÇ PAZAR













ORGANİZASYON FİRMALARI



İhracatın ürün gruplarına dağılımı Şekil 8’de verilmiştir. Görüldüğü gibi Kuru ve kurutulmuş meyveler ihracatta en önemli paya sahip olup, bunu tarla bitkileri ve değişik şekillerde işlenmiş sebzeler izlemektedir.















Şekil 8. Ekolojik Ürün İhracatının Ürün Gruplarına Dağılımı
İhraç edilen her ürün grubu içerisinde önemli pay alan ürünler Çizelge 2’de özetlenmiştir.
Çizelge 2. Ekolojik Ürün İhracatında Önemli Ürünler (2000)


Meyveler

Sebzeler

Tarla Bitkileri

Tıbbi Bitkiler

Diğer

Kuru

Diğer

Üzüm

Çilek

Soğan

K. Mercimek

Defne

Pamuk

Kayısı

Elma Suyu

Biber

Nohut

Kekik

Tekstil

İncir

Armut Suyu

Domates

Haşhaş

Adaçayı

Zeytin Yağı

Fındık

Vişne Suyu

Biberiye

K. Fasulye




Bal

Erik

Ahududu




Y. Mercimek




Bulgur

Elma

Kiraz,Vişne




Buğday







Kaynak : Ege İhracatçı Birlikleri Kayıtları
SONUÇ VE ÖNERİLER
Özellikle son 30 yıldır dünyanın gündeminde olan ekolojik tarım konusunda Türkiye’deki gelişmelerin istenilen düzeyde olduğu söylenemez. Ekolojik tarımın üretim ve pazarlama açısından gelişmesi için aşağıdaki noktalar önemli görülmektedir.

  • Makro düzeyde, destekleme politikaları oluşturulmalı ve ihracat teşvik edilmelidir. Bu düzenlemelere esas oluşturabilecek, üreticinin bilinçlenmesi ve aktif bir tüketici talebi oluşturulabilmesi için “Doğru ve Kolay Ulaşılabilir” bilgi ağı oluşturulması gerekliliği vardır.

  • Araştırma çalışmaları son derece yetersizdir. Sentetik girdilerin yerini alabilecek doğal ve Türkiye kökenli hammaddeye dayalı girdiler konusu öncelikle ele alınmalıdır.

  • Bir ürünün “ekolojik tarım sistemi ” ile yetiştirilmiş olması gerekli ancak pazarda satılabilmesi için yeterli değildir. Bu nedenle “kalite” ve “güven” konusu mutlaka sağlanmalıdır.

  • Üretim planlanmasında işleme sanayi de dikkate alınmalıdır.


KAYNAKLAR
Anonim, 1999. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı APK Kurulu Başkanlığı Kayıtları, Ankara.

Anonim, 2000. Ege İhracatçı Birlikleri Kayıtları, İzmir

Lampkin, N., Foster E., 2000. Organic and Incomversion Land Area, Holdings, Livestock and Crops Production in Europe. FAIR3-CT96-1974. Final Report. (www.organic.aber.ac.uk)

EKOLOJİK ÜZÜM VE PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KULLANILABİLECEK ALTERNATİF İLAÇLARIN ETKİNLİĞİ ÜZERİNDE GÖZLEMLER
Reşat ÇAKMAK1 , Emin TURGUT1 , Eda ERÇİN1

GİRİŞ

Ekolojik tarımda kullanılabilen tarım ilaçlarının sınırlı olması bu alanda alternatif ilaçların kullanılabilmesine yönelik çalışmalar yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle ekolojik bağ yetiştiriciliğinde fungal etmenlere karşı kullanılan ve ekolojik tarımda kullanılmasına izin verilen fungusitlerin sayısı sınırlı ve bu ilaçlardan bazılarının kullananları sürelidir. Yine ekolojik pamuk yetiştiriciliğinde de kırmızı örümcekler ile mücadelede kükürtlü ilaçlar kullanılmakta, ancak mücadeleyi daha etkili kılacak alternatif arayışlar sürmektedir. Rapunzel Organik Tarım Ürünleri Ltd. Şti. Ar- (k Birimi tarafından 2000 üretim sezonunda bağda ve pamukta kullanılabilecek alternatif ilaçların etkinliğinin araştırılması, gözlemlenmesi amacıyla bu iki üründe denemeler kurulmuştur.


BAĞDA POLİSÜLFÜR VE MYCOSİN DENEMESİ:
Ekolojik bağ alanlarında mildiyö (Plasmopora viticola) ‘ye karşı 3 kg/ha saf bakır kullanımına izin verilmektedir. Bu iznin; Temmuz 2000 6 de güncelleştirilen 2092/91 sayılı Ekolojik Tarım ve Hayvancılık ile ilgili AB Yönetmeliğine göre 31 Mart 2002 tarihine kadar geçerli olduğu bildirilmektedir. Diğer yandan alternatif ilaç arayışları da devam etmektedir.

Bu bağlarında bakıra alternatif olabileceği düşünülen aynı zamanda külleme (Uncinula neccitor)’ e karşı da etkili olduğu belirtilen Polisülfiir ve Mycosin adlı ilaçlar bakır ile karşılaştırmalı olarak denenmiştir. Deneme, Manisa merkez ve Salibli ilçesinin Poyrazdamlan kasabasmda paralel deneme olarak ekolojik bağlarda kurulmuştur. Etmenin belli bölgelerde çıkıp belli bölgelerde çıkmama riskine karşı deneme birbirinden uzakta ve paralel kurulmuştur. 1 da alan Polisülfür, 1 da alan mycosin ve bu alanlara bitişik 1 da alan da normal bakırlı preparat uygulanması amacıyla ayrılmıştır. Bakırlı preparat olarak çiçek öncesi 2 çiçek sonrası 1 kez olmak üzere toplam 3 kez Mavi Bakır kullanılmıştır. Uygulamalar aşağıda belirtilen tarih ve dozajlarda gerçekleştirilmiştir;


Polisülfür Uygulaması: Çiçek öncesi 1, çiçek sonrası 4 kez olmak üzere yaklaşık 15-20 gün ara ile 5 uygulama yapılmıştır.

1. Uygulama: 25.04.00 (% 5’lik)


2. Uygulama: 16.05.00 (% 4’lük)
3. Uygulama: 06.06.00 (% 4’lük)
4. Uygulama: 26.06.00 (% 4’lük)
5. Uygulama 18.07.00 (% 4’lük)

İlk % 5 polisülfür uygulaması sonrasında sürgün uçlarında kıvrılma, kuruma ve yanıklar gözlenmiş, ilacın dozajı sonraki uygulamalarda % 1 azaltılarak % 4’ e düşürülmüştür. Bu parselde hiçbir şekilde bakırlı ve kükürtlü ilaç kullanılmıştır.

Mycosin Uygulaması ilaç yurtdışından ithal edildiği için çiçek öncesi uygulama yapılamamış, uygulamalar çiçek sonrası başlamış olup yaklaşık 15 gün ara ile 5 uygulama gerçekleştirilmiştir.

1. Uygulama: 16.05.00 (% 1'lik)

2. Uygulama: 31.05.00 (% l’lik)
3. Uygulama: 16.06.00 (% 1’lik)
4. Uygulama: 02.07.00 (% 1’lik)
5. Uygulama: 18.07.00 (% 1’ilk)
Üretim periyodu boyunca Polisülfür, Mycosin, Bakırlı+Külcürtln ilaç kullanılan parseller düzenli olarak kontrol edilmiş, mildiyö ve külleme gelişimi gö8888zleınlerımiştir. Polisülfür uygulanan parsellerin Bakır ve Kükürt uygulananlardan bir farkı olmadığı ancak Haziran ayının ikinci yarısında çok az miktarda külleme olduğu gözlenmiştir. Ancak küllemenin verin ve kalite üzerine herhangi olumsuz bir etkisi olmamıştır. Mycosin alanlarında çiçek öncesi iki kez bakırlı ilaç ve kükürt uygulaması yapılmasına rağmen çok az miktarda mildiyö, yoğun biçimde külleme gözlenmiştir. Kalite etkilenmiş üzüm bandırmadan kurutularak değerlendirilebilmiştir.

Elde edilen bu bulgular doğrultusunda ilerleyen dönemde Polisülfür ile ilgili araştırmalara devam edilmiş ve daha düşük dozlarda kullanılabileceği bilgilerine ulaşılmıştır. 2001 yılı deneme programına farklı dozlarda etkinliğinin gözlemlenmesi amacıyla alınmıştır. Yine aynı bağlarda % 2, % 2,5 ve % 3 olmak üzere üç farklı dozun etkinliği araştırılmıştır. Deneme alanı boyutları küçültülmüş olup her bir doz için üç sıra halinde (yaklaşık 0.3 da) sırt pulvarizatörfi ile uygulama yapılmıştır. Değerlendirme yapılırken de kenardaki sıralar dikkate alınmamış olup orta sıralar değerlendirilmiştir. Uygulama zamanları aşağıda verilmiştir;

1. Uygulama: 30.04.01

2. Uygulama: 21.05.01

15 Haziran’ dan sonra külleme mücadelesine kükürtlü ilaçlar ile devam edilmiştir. % 2’ lik uygulama yapılan alanlarda külleme başlangıcı tespit edilmiş olup diğer uygulamalarda bir problem görülmemiştin Mildiyö mücadelesinde bütün dozlarda başarı sağlanmış herhangi bir problem ile karşılaşılmamıştır. Ancak Polisülfür uygulaması yapıldığında başka ilaç uygulamaları yapılmayacağı için % 2,5’luk dozajın daha uygun olacağı düşünülmektedir.
PAMUKTA NEUDOSAN DENEMESİ:

Ar-Ge Biriminin 2000 üretim sezonunda olumlu sonuç aldığı diğer bir deneme de Neudosan adındaki alternatif ilacın uygulanmasıdır. Neudosan yurtdışında ekolojik akarisid ve insektisid olarak kullanılmaktadır. Bu ilaç pamukta zarar yapan kırmızı örümcek (Tetranychus urticae)’c karşı kükürtlü ilaçlar ile karşılaştırmalı olarak denenmiştir.

Deneme yeri Manisa ili Salihli ilçesine bağlı Kapancı köyündeki 8 da organik tarladır. Tarla Doğu - Batı yönünde iki eşit parçaya bölünmüş yapılan tarla kontrollerinde zararlının çıkışı ve tarlaya yayılışı tespit edildiğinde Doğu kısmı Neodosan, Batı kısmı da WP Kükürt (Thiovit) ile ilaçlanmaya başlanmıştır. ilaçlamalar 50 lt su /da olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Uygulama tarihleri ve dozajlar aşağıdaki çizelgede verilmiştir;


İlaç Adı

Uygulama Tarihi

Doz

Neudosan

04.07.2000

% 0,15



06.07.2000

% 0,15




08.08.2000

% 0,15

W.P. Kükürt(Thiovit)

04.07.2000

% 0,4




06.07.2000

% 0,4




08.08.2000

% 0,4

Yapılan kontrollerde W.P. Kükürt kullanılan kısım ile Neodosan kullanılan kısım arasında zararlı yoğunluğunda gözle görülebilir bir fark ortaya çıkmıştır. W.P. Kükürt kullanılan alanda kırmızı örümcek zararı daha fazla görülürken, Neudosan kullanılan alanda zararlının yoğunluğu bariz şekilde azalmış, pamukta verim ve kalite üzerine etkisi olamayacak seviyeye inmiştir.

Gözlemlerde kullanılan alternatif ilaçların maliyetlerinin, halihazırda kullanılan ilaçlara oranla daha düşük olduğu saptanmıştır. Diğer yandan Neudosan’ın sıvı olması kullanım kolaylığı da sağlamaktadır. Polisülfür’ün etki süresinin uzun olması nedeniyle daha az ilaçlama yapılmakta bu da beraberinde işçilik, zaman, yakıt tasarrufu getirmektedir.

PROBİYOTİKLERİN HAYVAN BESLEMEDE KULLANILMASI


Yüklə 3,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin