Emirül-Mü'minin: 7 Emr-i Bi'l-Ma'ruf Ve'n-Neh-Yi Ani'l Münker: 7



Yüklə 1,14 Mb.
səhifə34/40
tarix12.01.2019
ölçüsü1,14 Mb.
#95669
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   40

Hibe:

Birine bir şeyi karşılıksız ola­rak verme, bağışlama, bağış demektir. Hibenin şartı icab ve kabul (verenin verdiğini, alîmm da bunu kabul ettiğini ifade etmesi)dür. Ancak bunun herhan­gi bir karşılık istemeksizin olması ge­rekmektedir. Eğer bir karşılık, bedel şart koşularak hibe yapılmak istenirse bu, İslam alimlerine göre hibe olmak­tan çıkar ve normal bir satış işlemine dönüşür.



Hicab:

"Örtü ve perde" anlamına gel­mektedir. İstılahta; "kadının bütün be­denini örten dış örtü" demektir. Ahzâp Sûresi'nin elli dokuzuncu âyetine "ayet-ül hicab" ismi verilmiştir. Çünkü bu ayet, müslüman kadınlarının dış örtülerinden bahsetmektedir. Bu yönüyle hicâb ile cilbab aynı anlama gelmektedir. İslâm'ın hicab hakkındaki hükümleri gayet açıktır. Hicab konusu­nu açıklayan Nûr suresinin 30 ve 31. âyetleri ile Ahzâb Sûresi'nin 59. âyetinin mealleri şöyledir:

(Ey Muhammedi) Mü’minin erkek­lere söyle de gözlerini harama bak­maktan sakınsınlar ve mahrem yer­lerini korusunlar; bu, onlar için daha temizdir. Şüphe yoktur ki Allah, on­ların ne yaptıklarından haberdar­dır.” 246

Mümin kadınlara da söyle: Onlar da gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini (zinadan) korusunlar. Kendiliğinden görünenler dışında zinetlerîni göstermesinler. Başörtüle­rini yakalarının üzerine koysunlar ve kocalarından, kocalarının babala­rından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kardeşlerinden, kar­deşlerinin oğullarından, kızkardeşlerinin oğullarından mü'min kadın­larından, elleri altındaki cariyelerin­den, kadına ihtiyacı olmayan iktidar­sız erkeklerden, tabileri olan hizmet­çilerden ve kadınların avret yer­lerini henüz bilmeyen çocuklardan başkasına zinetlerini güstermesinler. Zinetlerinden gizledikleri şeylerin görünmesi için ayaklarını yere vur­masınlar. Ey mü'minlerî Hep birden Allah'a tövbe edin de kurtuluşa erin.”247



"Ey Peygamber! Eşlerine, kızları­na ve mü'minlerin kadınlarına söyle ki, örtülerini üzerlerine örtsünler; bu, iffetli olarak tanınmaları ve ezi­yet olunmamaları için en uygun ola­nıdır. Allah, çok bağışlayıcıdır; çok merhametlidir.”248

Hicr Sûresi:

Kur'an-ı Kerim'in 15. suresinin adı. Alenilere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber'imiz (s.a.s) Efendimiz'in okunmasını tavsiye buyurdukları ve "Elif lâm râ" diye baş­layan bu sûre-i celile, Mekke döne­minde nazil olmuştur. 99 âyettir

Bu sûre-i celilede: Peygambere iman etmenin gereğine, onları yalanlamanın sebeb olacağı acı sonuçlara; Allah'ın bu dünya hayatında her biri bir hikmet gereği yarattığı varlıklara; iasanın ya­ratılışına, Adem (a.s)'in yaratılışına, insanlığın baş belası olan Şeytan'ın Adem'e secde etmediğine; Lut (a.s), Şuayb (a.s) ve Salih (a.s)'in peygamberlik görevlerine ve bu mukaddes gö­revi ifa ederlerken kavimlerinin du­rumlarına işaret ediliyor.

Hicr: Salih (a.s) 'in kavminin mes­kun olduğu Medine ile Şam arasında bulunan bir yerin adıdır.

Ashab-ı Hicr ise, Salih (a.s)'in kav­mi olan Semudlular'ın adı idi.

İşte bu sûrede geçen Ashab-ı Hicr ile ilgili ayetler:

Andolsun ki Ashab-ı Hicr'de Pey­gamberleri tekzib etmişlerdir."

Biz onlara âyetlerimizi vermişdik de bunlardan yüz çevirici idiler."

Onlar dağlardan emin emin evler yontup oyarlardı."

Derken onları dahi sabaha gir­dikleri sırada o (korkunç) ses yakalayıverdi."

Binaen aleyh kazana geldikleri (irtikap ettikleri)) o şeyler kedilerinden (hiçbir azabı) defi, edemedi.” 249

Yine bu sûrenin 22. âyeti insanları te­fekküre davet ediyor. Bu âyet- i keri­me, bundan 14 asır evvel nebatlardaki aşılama olayını haber vermektedir.

Yüce Rabb'imiz bu âyet-i kerimede mealen:

"Biz aşılayıcı rüzgarlar gönder­dik" buyuruyor.

Rüzgârların, erkek nebatları dişi ne­batlarla aşıladığı gerçeği ilmin son ke­şiflerinden olduğu halde Cenab-ı Hakk, 14 asır evvel Habib-i Edibine haber vermiştir. Bu da Kur'an'ın mucizelerindendir.



Hicret:

İslam tarihinin en önemli olaylarının başında gelen hicret, Hz. Peygamber'in Mekke'den Medine'ye göç etmesi olayıdır. Miladi 610 yılında o güne kadar hiç kimsenin doğrulu­ğundan, güvenilirliğinden şüphe etmdiği bir insan olan Hz.Muhammed, peygamberlikle görevlendirilince va­hiy yoluyla kendisine bildirilen ilahi hakikatleri, Mekkelilere anlatmaya başladı Yüce mesajın insanlar tarafından ilgi ile karşılanması ve Allah'ın Peygamberine uyanların giderek çoğal­maya başlaması, Mekkeli müşrikleri te­laşlandırıyordu. Başta Peygamber Efendimize olmak üzere çeşitli şekil­lerde uygulamaya başladıkları baskının şiddetini giderek artırdılar. Öte yandan İslam bütün insanlığa ulaşacak bir siya­si açılım noktasına gelmiş bulunuyor­du. Bu yüzden Hz. Peygamber, hicret etmek isteyen müslümanlara Habeşistan'a gitmeleri için izin verdi. Daha sonra ise Medine'den gelen Evs ve Hazrec kabilelerine mensup insanlarla ya­pılan Akabe biatleri (konuyla ilgili ola­rak bakınız Akabe Biatleri Maddesi), müslümanlığın ilahi hedefe ulaşması­nı sağlayacak zemini hazırlamıştır. Medine'de İslam'ın yayılması açısından böyle müsait bir ortam belirince, Hz. Peygamber, müslümanların Kureyş zulmünden kurtulup, rahatça yaşa­yabilecekleri bu şehre hicret etmeleri­ne izin verdi. Müslümanlar da Allah rızası için mallarını, doğup büyüdük­leri Mekke'yi bırakarak birer ikişer Me­dine'ye göç etmeye başladılar. Kimisi gizlice, kimseye haber vermeden kimi­si de Hz. Ömer gibi açıkça meydan okuyarak Medine'ye yöneliyorlardı. Nihayet Kureyşli müşriklerin, ticari ve siyasi çıkarları İçin iyiden iyiye tehlike gömıeye başladıkları bir sırada Al­lah'ın resulü Hz. Muhammed de yanın­da Hz. Ebu Bekir olduğu halde hicrete başladı. Hz. Peygamber ve yol arkadaşı Hz. Ebu Bekir, kendilerini takip edecek olan müşriklerden kurtulmak için bir süre Sevr mağarasında gizlenmeyi uygun buldular. Nitekim çok geçme­den, Peygamber Efendimizin Mekke'den ayrıldığını fark eden müş­rikler peşlerine düştüler. Fakat, Allah'ın koruması sonucu ona ve arka­daşına ulaşamadılar:

"Siz, Peygamber'e yardım etmeseniz de Allah O'na yardım etti. Hani bir zaman Peygam­ber, iki kişiden biri iken kafirler onu Mekke'den çıkardılar. Onlar mağa­rada iken arkadaşına:

“Üzülme, Allah bizimle beraberdir” diyordu. Böylece Allah, Peygamberi üzerine emniyetini indirdi ve O'nu görmediğiniz askerlerle destekledi. Kafirlerin sözlerini alçalttı. Yüce olan Allah'ın sözüdür. Allah, her şeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibi­dir.250

Bu büyük yolculuk Rebiülevel ayının on ikisinde (m.622), mübarek yolcu­nun Yesrib'e girişiyle tamamlandı. Böylece Yesrib, bu tarihten itibaren 'Peygamber Şehri’ anlamına gelen Medinetü'n-Nebi, daha sonra da kısalarak Medine ismini almıştır. Kısaca hicret, İslam ve dünya tarihi için, müslümanların kurtuluşu ve İslam inkılabının başlangıcı olması bakımından bir dö­nüm noktası, çok önemli bir olaydır.


Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin