Hicri Takvim:
Hicret olayının tarihin başlangıcı olarak esas alındığı takvim. Hicri Takvim, ayın dünya etrafındaki oniki dolanışını esas alır. Ay dünya çevresindeki bir dönüşünü 29.5. günde tamamladığı için hicri yıl 354 gündür. Hicri takvim, kameri takvim olarak da bilinir. İslam'da belirli gün ve aylarda yapılan ibadetler, kameri takvime göre yapılır ve bunda İlahi hikmetler vardır. Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz, Veda Hutbesinde, takvimin ayın gökyüzündeki hareketlerine göre tesbit edilmesi gerektiğine işaret etmiştir. Hicri (Kameri) takvim, Peygamberimizin hicretinden onyedi yıl sonra Hz. Ömer'in halifeliği sırasında uygulanmaya başlanmıştır.
Hidane:
Çocuk bakımı, çocuk terbiyesi, Hıdane veya hadane şeklinde de söylenen terim fıkıhta, çocukların velayet hakkıyla ilgili olarak kullanılır.
İslam alimlerine göre çocuklar üzerinde üç tür velayet hakkı vardır: Çocuğun şahsıyla ilgili velayet, malıyla ilgili velayet ve terbiyesiyle (eğitimiyle) ilgili velayet hakkı. Özellikle eğitim konusundaki velayet haki, çiftlerin boşanması durumunda tartışma konusu olur. İslam hukukuna göre çocuğun eğitimini üzerine alacak olan kadın hür, akıl baliğ, güvenilir, güç yetirebilecek ve ecnebi kocaya varmamış durumda olması gerekir. Ayrıca kadının yeni evlendiği kocasının da bu çocuğu kabuletmesi şaıtı aranır. Hıdane için erkekte, kadın için şart koşulan yabancıyla evlenme şartı aranmaz, bunun yerine müslüman olması şartı aranır. Görüldüğü gibi kadında müslüman olma şartı ise söz konusu değildir. Müslüman olmayan bir anne de çocuğunu eğitme hakkı kazanabilir. Ancak müslümanken dinden çıkan, zina, hırsızlık gibi kötü özellikleri bulunan kadın bu hakkını kaybeder. Boşanmayla sona eren evliliklerde, velayet hakkı için normal şartlarda İslamiyet önceliği kadına vermektedir. Özellikle kadın başkasıyla evlenmemişse çocuğu almak konusunda baba tercih edilir. Ana ve babadan her ikisinin de hay atta olmadığı durumlarda da anne tarafından akrabalar, baba tarafından olan muadillerine göre önceliklidir. Yani mesela anneanne, babaanneden önce gelir.
İslam'a göre hıdane prensip olarak çocuğun bir başkasına muhtaç olmadan yiyip içebileceği, giyinebileceği ve temizlik yapabileceği yaşa kadar sürer. Bu ise Hanefilere göre erkek çocukta 7 yaşına, kız çocukta ise buluğ çağma kadar geçen süredir. Bu yaştan sonra çocuk tercih hakkına sahiptir. İsterse babasında, isterse annesinde kalabilir.
Hidayet:
Sözlükte, "hedefe götüren şeyi göstermek, rehberlik yapmak" demektir. Ehl-i Sünnet; hidâyete erme fiilinin yaratılmasıdır, şeklinde tarif etmişlerdir. Ehl-i Sünnet derki:
"Allah, dilediğini dalâlete düşürür, dilediğini de hidayete erdirir gibi sözlerin manası, delâlate düşünne ve hidayete erdirme fiilîni Allah yaratır,” demektir.
Ehl-i Sünnet alimleri şunda ittifak etmişlerdir: İnsan, cüz'î iradesini iyiye sarfeder, Allah da hidayeti yaratır. Kötüye saifeder, Allah da dalâleti (sapıklığı) yaratır.
Hikmet:
İlim, fıkıh, adalet, sebeb, felsefe, varlık aleminin inceliklerini üstün ilimlerle bilmek, kelimeleri az fakat manası üstün söz" gibi çeşitli anlamlarda kullanılan şümullü bir kelimedir.
İslâm alimleri hikmeti, çeşitli tarzlarda tarif etmişlerdir. Fakat çoğunluğun birleştiği tarif şudur: Her güzel ilim ve salih amele hikmet denilir. Müfessir Hamdi Yazır der ki:
"Hem ilim, hem amel hikmetin en esaslı manasını teşkil eder." Nazarı hikmet; kâinatta cereyan eden ilâhî kanunları tefekkür ile kazanılır. Kâinat bir hikmet kitabıdır. Hikmetin evveli, varlık âlemini tefekkür, ortası din ve itaat, sonu ebedi saadettir. Bazı âlimlere göre, hikmet Kur'an'da dört şekilde tefsir edilmiştir.
1- Kur'an'ın nasihatleri.
2- Anlayış ve ilim.
3- Peygamberlik.
4- Kur'an'in incelikleri, sırları. Hakkı hak bilip hakka uyma, batılı batıl bilip batıldan sakınma, akıl, söz ve hareket-lerdeki uygunluk, yaratılıştaki ilâhi gaye, sır hep hikmetin manalarının içerisinde dile getirilmiştir.
Hilafet;
Din ve dünya işlerindeki umûmî reislik" demektir. Bu makamda olan zata da HALİFE denmiştir.
Sözlükte; birisinin arkasından makamına geçen kimseye halife dendiği için Resûlullah'dan sonra, İslârnî hükümleri tatbikle vazifelendirilen İslâm reislerine HALİFE denmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Adem Aleyhisselâm'a HALİFE denmiştir. Çünkü Allah adına, O'nun nizamını tatbikle vazifelendirilmiştir. O'nun mülkünde tasarruf etmekle yetkilendirilmiştir. İslâm Hukuku'na göre halife, İslâmi hükümlerle kayıtlıdır. Kendi arzusuna göre hareket edemez. İslâm alimleri Halife olacak şahısta şu dört şartın bulunmasını ileri sürmüşlerdir:
1- İlim.
2- Adalet.
3- Yeterlilik.
4- İlmine ve anlayışına zarar verecek derecede, duyu organlarında ve vücudunda bir sakatlığın bulunmaması.
İslâmi esaslara göre; idarede mutlak hâkim Allah'tır. Hilâfet makamı, ilâhi hükümleri tatbik ve halkı iyi idare ile vazifeli birmakamdır.
Hilal:
Yeni ay" manasında kullanılan bir kelimedir. Fakat kabul edilen görüşe göre üç güne kadar olan aya hilâl denir, fazlasına denilmez.
Cami kubbeleri ve minare tepesine konulan alemlerin, yarım ay şeklinde olan uç kısımlarına da HİLAL denir.
Kizılaya önceleri HİLAL-İ AHMER deniyordu.
Hile-i Şer'iye:
Aslında aldatmak için yapılan düzen, sahtekarlık, oyun, tuzak gibi manalara gelen hile kelimesi ile yapılan bu tamlama şer'i çare, şeriatle ilgili bir sorun için mubah yoldan bir kolaylık bulmak anlamında kullanılmaktadır. İslam hukukçuları şer'i hileyi üçe ayırmışlardır:
1) Haram olan bir konuda, güya şeriate, İslam'ın hükümlerine uygun davranıyonnuş gibi yaparak gizli yollara başvurmak. Kısaca insanları ve kendisini kandırmak. Bu tür hileler büyük günah kabul edilmiştir.
2) Bir zulmü ortadan kaldırnak ya da bir hakkı kazanmak üzere başka konularla ilgili olarak oıtaya konulmuş olan mubah şeklindeki görüşleri ve geçerli bir çare aramak.
3) Bir hedefe varmak için geçerli usul ve yoldan çare aramak. Bir hukuk aliminin geçerli yollardan soruna çıkış yolu bulması.
Dostları ilə paylaş: |