Eserin özgün adı: تحلیل زبان قرآن و روش شناسی فهم آن


Dört: İnsanın Hayati İhtiyaçlarına Cevaplar



Yüklə 5,76 Mb.
səhifə36/43
tarix07.04.2018
ölçüsü5,76 Mb.
#47037
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   43

Dört: İnsanın Hayati İhtiyaçlarına Cevaplar

Din ve şeriatın varoluş felsefesi, insanın manevi gelişim ve yüceliş yolunu daimi kılmak ve irade ve şuur öğelerinden oluşan yaratılışın hedefini gerçekleştirmeye zemin hazırlamaktır. Her varlığın -dolayısıyla da insanın- kemali, onun varlığında gizli yeteneklerin ortaya çıkması ve fiiliyata dökülmesidir.

İnsanın varlığında çeşitli alanlar vardır. O, maddi bedensel ve madde ötesi ruhsal iki sahaya sahiptir. Bu iki alandan her biri insan için başlangıç konumları oluşturur. Bu nedenle insanın hayatta aradığı maksatlar çeşitli ve basamaklıdır. İnsanın varlığındaki birtakım eğilimler sadece geçimini sağlama doğrultusundadır ve bu yönüyle insanla hayvan arasında ortak noktayı oluşturmaktadır. Lakin insanoğlunun varlığında geçimini sağlamaya dönük hayvani düzeyi aşan ve insanın fıtratında kökü bulunan yüksek eğilimler de vardır; hakikati arama, güzelliği talep etme, dini hissiyat ve ölümsüzlüğü isteme gibi temayüller.

Bu kısa girişi yapmamızın amacı, ilahi vahyin ve şeriatı tedvin eden kitabın zorunlu olarak insanın varlığındaki yaratılışsal gerçeklerle ahenk içinde bulunduğunu ve insanoğlunun varlığında yaratılmış çeşitli orijinlere doğru arzu edilen yönlendirme doğrultusunda olduğunu göstermektir. İnsanın gizli açık bütün özelliklerinden haberdar olan Yaratıcı tarafından indirilmiş şeriatın dosdoğru mesajı, maddi ve manevi, bireysel ve toplumsal, duygusal ve rasyonel, bu dünyaya ve öte dünyaya ait hayatın gerçeklerinden hiçbir boyutu gözardı etmiş olamaz, onu unutamaz ve ihmal edemez.

Bu kriter gözönünde bulundurulduğunda, şeriat alanında insanın doğasına dair asli ve ortak ihtiyaçların bir kısmını görmezden gelen veya mecburen bu sonuca varan Kitap ve Sünnet’e ilişkin birtakım dinî anlayışlar eksik algı sayılacaktır. Bu sebeple, bedensel arzuları ve içgüdüleri mutlak anlamda ezmeye dayalı dünyadan kaçmayı öngören fikirler, ruhbanlığı ve inzivayı teşvik, dini bireysel hayatla sınırlandırma veya tam aksine, ahiretten kaçış eğilimleri ve dinin tüm amacını bu dünyada aramak, bunların hepsi de beşeri icat ve imalatlara dayanmak, Allah’ın dinini aksesuara boğmak demektir. Çünkü Kur’an’daki “وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ 1378 gibi dünyanın kınanmasıyla ilgili ifadeler ve ilahi rehberlerin sünneti, insanın ferah hayata ilişkin bakış açısını amaç, geçici dünyayı ise nihai maksat değil araç edinmesi gerektiği yolunda hayatın bütünlüklü yorumunu esas alır. Bu anlayışa uygun olarak maişetin maddi nimetleri ve tezahürlerinden yararlanmak reddedilmemekle kalmamış, esasen doğal ihtiyaçların temininin gereğine zorunluluk kazandırılmıştır. Nitekim Emirulmüminin şöyle buyurur: “Onu (dünyayı) ibret alma vesilesi yapan kimsenin gözü görür. Kim de gözlerini ona dikerse kör olacaktır.

Ne yazık ki Müslümanların geri kalması ve çöküşünün sebeplerinden biri, İslam ümmetinin tarihinde, zühd gösterişçisi, mukaddesatçı ve mutasavvıflar tarafından Müslümanların düşünce ve tavırlarına gölge düşüren; şeriatın talep ettiği kalkınma, bayındırlık ve nimetlerden meşru yararlanma ile dünya ve hayvani hayat tuzağı arasında fark gözetmeyen dinin bireysel hayat alanına indirgenmesi ve dinî bilgiye eğri bakışta aranabilir.



Beş: Metnin Dine İnanan ve Dini Yoketmeyen Yorumuna Dair Tavır Belirlenmesi

Dini anlama kürsüsüne oturup Allah’ın sözünü tefsir eden kimse, kendisini belirli bir çerçeve içinde ve önceden belirlenmiş bir dizi kesin ilke ve temelle yüzyüze görmek zorundadır. O, dinler tarihinin bütün insanlık için ve onun mutluluğuna yönelik en büyük hediyesi olan bir emanetle karşı karşıyadır. Böyle bir kişi Allah’ın sözünü keşfederken ve açıklarken ona ihanet etmemeye çalışmalıdır. Nitekim Kur’an şöyle buyurmaktadır:

 أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِم مِّيثَاقُ الْكِتَابِ أَن لاَّ يِقُولُواْ عَلَى اللّٰهِ إِلاَّ الْحَقَّ 

Onlardan Allah’a haktan başka söz söylemeyeceklerine dair kitabın sözü alınmamış mıydı?”1379

İnsanlara kendi tavrını açıklıkla göstermelidir: Acaba kendisini dini tanıtma ve yorumlama konumuna yerleştirmiş, Allah’ın vahiyle bildirdiği kelama inanan bir insan mıdır, yoksa mülhid, şüpheci ve tereddütlü biri midir? Kişi yorumladığı metne Allah’ın hedefli, âlimce, hikmetli, kapsayıcı ve ebedi sözünün gözüyle mi, yoksa belli bir zaman kesitinde toplumsal ve tarihsel gerçekliğin gereklerine uyarak lafını sarfetmiş sıradan bir insanın kelam ve düşüncesinin gözüyle mi baktığını belli etmelidir. Bu iki tavrın sonuçları oldukça farklıdır. Birinci tavırla ve dindar olarak -elbette kendine özgü delillerle- bu kitaba bakan kimse bu metnin içeriğini Allah’ın peygamberlerinin tevhidî yol göstermelerinin cereyanı içinde kesintisiz bir gelenek olarak görür. Çünkü peygamberlerin tümünün çağrısındaki temel, tevhid eksenlilik, ahirete iman, yüce insani değerler, insanın Allah’la ve halkla ilişkisinin iman ve salih amel esasına göre tashihi olmuştur. Onlar davetlerini hak, iman, doğru yol temeline oturtmuşlardır. Onların yolunun karşısında ise küfür, dalalet, bâtıl ve şeytan yer almıştır. Bu biçim bize, Muhammedî (s.a.a) tevhid dininin deneyselci, inkârcı, sekülarist ve pluralist anlayış ve yorumlarının dinin ruhuna ne kadar yabancı olduğunu anlatmaktadır.

Bu bölümün hasılasını aşağıdaki noktalarda özetlemek mümkündür:

Bir. Batıda dinî bilgi, deneysel epistemolojinin yöntem ve ilkeleriyle, ama aynı zamanda da onların sıradan insanlar tarafından yazılmış, semavi anlam ve içerikten yoksun idiomatik dinî metinleriyle bağlantılıdır. Bu tür bir dinî bilgi, epistemolojik ilkeler bakımından akıl, fıtrat ve vahyi de insanın epistemik mecraları kabul eden ve dinî metin açısından Allah’ın sözünün kendisi -lafız ve anlam olarak- elinde bulunan biz Müslümanların dinî bilgisinden temelden farklıdır.

İki. Söylediğimiz gibi, dinî bilgiler iki gruptur: Akıl ve fıtrat yoluyla insan için hazırlanan önceki bilgiler; dinin metninden çıkan ve Allah’ın mesajı olan din içi bilgiler. Bu iki bilgi türünde eğer anlamanın sahih yöntemine ve mantığına riayet edilirse ve bilimsel ehliyete sahip araştırmacı hakikati keşfetme niyetiyle anlamaya ve yorumlamaya koyulursa onun gerçekliğe uygun bilgileri dinin ta kendisidir.

Üç. Dinî metni yorumlamanın mahiyeti, Tanrı’nın insana yol göstermek ve onu yüceltmek için gönderdiği mesajları ve talepleri keşfetmek ve yeniden üretmektir, metne anlam vermek değil. Bu bakımdan yorum kategorisi, net olarak tabiatta gizli özellikleri keşfetmek gibidir. Nitekim doğa bilimciler tabiatı bilimsel bakımdan çözümlemeye ve analize koyulduklarında onda yüzeysel bakışla tanınamayan binlerce özellik bulurlar.

Dört. Yorumcunun zihinsel özellikleri, malumatın ölçüsü, sorular, keskin bakışlar, ferasetler ve içsel niyetler dinî anlayışının biçimlenmesinde etkilidir. Bununla birlikte iç dünyadaki eğilimlerden kaynaklanan ön bilgiler ve önyargılar arasında fark vardır. Metni gönderen Allah’ın insandan talebi, zâtındaki yetenekler ve nasiplendiği akıl ve düşünce nimeti gözönünde bulundurulursa metnin gerçekliğine uygun bir anlayışa ulaşmaya ve talebi bulup çıkarmaya çaba göstermesidir. Bu iş, mümkün olması bir yana, zorunludur da.

Beş. Dilin rasyonel kuralları, akıl aracılığıyla anlayışın onaylanması, metnin iç koordinasyonu, insanın temel istekleriyle uzlaşma, ilahi şeriatın ruhuyla uygunluk gibi konular da dahil olmak üzere dinî metinden hakikati keşfetmenin kriteri ve mantığı, muteber tefsirleri muteber olmayan okuma biçimlerinden ayırabilmek için bunların her birinin kendi konumlarında insanı hakikate doğru ilerletecek rollerini oynaması, sürçmeleri engellemesi, mantıksal bir değerlendirme düzeninde dinî yaklaşımları değerlendirmenin zeminini oluşturmasıdır. Bu söz tabii ki hakikatin cevherinin kolayca ele geçirilebileceği anlamına asla gelmez. Aksine bu yolun güçlükleri de sayısızdır ve hepsi de fazlasıyla dikkat talep eder. Modern deneysel bilimin hegemonyasından etkilenip eklektik davranarak bütün dinî kavramlara bu yöntemin gözlüğüyle bakanlar, kaçınılmaz biçimde dinî kavramların içini dinin asli ruhlarından boşaltmaya el atacaklardır. Tıpkı hakikatin cevherini elde etmeyi şeriatın zâhirini katletmek için bahane yapan, bütün inanç ve dinlerin haklılığını iddia eden, tevhid ve şirk, iman ve küfür, hak ve bâtıl arasındaki çatışmayı lafız savaşı sayan, dinî çoğulculuğu veya dinin muhtelif okuma biçimlerini kabul etmeyi açıklayıcı bulanların mantoyu tersyüz edip giydikleri gayet açıktır. Çünkü çelişkili veya çatışan şeyleri biraraya toplamak mümkün olmadıkça bu iki görüşü birleştirmek, yani tevhid ve şirk, hak ve bâtıl, iman ve küfrü uzlaştırmak, onların özlerine ait hususiyetler gereğince imkânsızdır!

Altı. Anlayışlarda farklılık ve ihtilafın vuku bulması hiçbir zaman Kur’an metninin hakiki maksadına erişmenin imkânsız olduğu sonucunu vermez. Önemli olan nokta, bu ihtilafların sebepleri ve etkenleri üzerinde araştırma yapmaktır. Hiç kuşku yok anlayış farklılıklarının bir kısmı, bir yandan anlayış sahiplerinin fikri farklılıklarından, diğer yandan Kur’an’ın özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Kur’an, çeşitli düşünce farklılıklarına ve farklı kapasite ve yeteneklerine rağmen bütün insanların arzulayacağı berrak bir su gibidir. Nitekim bizzat kendisi şöyle buyurmaktadır:


هدی للناس 1380, ama herkes bilgi kapasitesi ve iç eğilimleri kadarıyla Kur’an’dan hisse sahibi olabilir: “هدی للمتقین 1381 Kur’an bir nurdur (Maide 15) ve hidayeti isteyen kimselere yaratılış amacına doğru yol gösterir:

 كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ 

O, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarması için indirdiğimiz kitaptır..”1382

Elbette ki kalpten kabulü bulunmayan, haktan kaçan ve hakla savaşanlar Kur’an’ın hidayetinden mahrum kalacaklardır:

 سَأَصْرِفُ عَنْ آيَاتِيَ الَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي الأَرْضِ 

Yeryüzünde büyüklenenleri ayetlerime sırt çevirteceğim.”1383

Diğer taraftan bu ihtilafların bir bölümü, yöntemler ve kriterlerden habersizlik, bireylerin bilgilerindeki sınırlılık ya da dini bilme iddiasına sahip olanlara riayet etmemeleri sebebiyledir. Müslümanlar, Peygamber’in rehberliğini sürdüren gerçek halifelerden ve o hazretin, Kur’an’daki iman öğretilerinin somut ve bedenlenmiş hali olan, kitaptaki ilmin hazinedarı kabul edilen ve dinî merci olmanın şanını taşıyan Ehl-i Beyt’inden uzaklaştıktan sonra herkes kendi sınırlı bilgisine dayanarak dini anlamada kendine özgü bir yöntem geliştirdi. Bu şahsi eğilimler, aklın güzel bulduğuna uyma hali ve dogmatik düşünceler, fıtri ve akılcı İslam dininin birçok ifrat ve tefrite, çok sayıda yanlış anlayışa savrulmasına yolaçtı. O kadar ki tevhidin esası ve Allah Teâla’nın zâtı bile bu eğri düşüncelerin tozuna bulanarak tefsir edilir oldu. Elbette ki bu arada, nifak olsun diye İslam’a girmiş ama eski inançlarını Emevi, Abbasi vs. İslamları kalıbında sunan yeni Müslümanların ve âlim gibi görünenlerin dini dünyaya satmalarını ve dünyevi emelleri de unutmamak gerekir.

Sözün sonunda belirtmek gerekir ki, Kur’an ayetlerinin zâhir ve bâtın muhtelif çehreleri ve mertebeleri bulunduğu konusu gözardı edilmemelidir. Bu sebeple bir kimsenin bir ayeti toplumsal yönüyle ele alması ve sonuçta da ondan toplumsal bir nokta ve mesaj çıkarması mümkündür. Ama aynı ayete bir başkası itikadi veya ahlaki açıdan bakabilir ve itikadi ya da ahlaki sonuçlar ve mesajlar görebilir. Bir kişinin ayetin zâhirine bakarak bir meseleyi keşfetmesi, bir başkasının ise daha derin bir bakışla onun bâtınından, başka kimsenin erişemediği kimi hakikatlere ve katmanlara ulaşması da mümkündür.

Yedi. Kökü deneysel epistemolojide olan dinî bilgide görececilik, yani gerçeğe uygun anlayışı elde etmenin imkânı bulunmadığı görüşü, herşeyden önce kendi kendini tahrip eden ve kabul edildiği takdirde kendi değerini ortadan kaldıran en rezil safsata ve bir tür düşünsel anarşizmdir.

 و آخر دعوانا ان الحمد لّٰله رب العالمین1384 

Kaynakça

Kur’an-ı Kerim

Nehc’ül Belağa

Abdurahman, Abdulhadi, Sultan’un-Nas, Mina lil Neşr, Beyrut, 1998.

Ahmedi, Babek, Kitab-i Terdid, Neşr-i Merkez, Tahran, 1996.

Ahmedi, Babek, Sahtar ve Tevil-i Metn, Neşr-i Merkez, IV. Baskı, Tahran, 2000.

Ahund Horasani, Muhammed Kazım, Kifayet’ül Usul, Kitabfuruşi-yi İslamiyye, Tahran, 1986.

Ajdukiewicz, Kazimierz, Mesail ve Nezariyat-i Felsefe, Çeviri Menuçher Buzurgmihr, İntişarat-i İlmi, Tahran, 1978.

Ak, Halid Abdurrahman, Usul’ut-Tefsir ve Kavaidehu, Dar’un-Nefais, Beyrut, 1993.

A’las-Sair, Muhammed Hüseyin, Mucaz’ul Kur’an, Hasaisuhu el Fenniye ve Belagatuhu el Arabiyye, Dar’ul Muvarrih’ul Arabi, I. Baskı, Beyrut, 1999.

Alevi, Yahya b. Hamza, et-Teraz’ul Mütezammin li Esrar’il Belaga ve Ulum-i Hakaik’il İcaz, Mektebet’ül Mearif, Beyrut, 1980.

Ali Zamani, Emir Abbas, Zeban-i Din, Merkez-i Mütealat ve Tahkikat-i İslami, I. Baskı, Kum, 1996.

Antonios, Naguib, Mü’cem’ül Ehvet’ül Kitabi, Çeviri Eşref Ali, Dar’ul Maşrik, Beyrut, 1991.

Archibald, Thomas Robertson, İsa Usture ya Tarih, Merkez-i Mütaleat ve Tahkikat-i Ediyan ve Mezahib, Kum, 2000.

Aristoteles, Metafizik, Çeviri Şerefüddin Horasani, İntişarat-i Hikmet, Tahran, 1999.

Arthur Koestler, Habgerdha, Çeviri Menuçher Ruhani, İntişarat-i Kitabha-yi Cibi, II. Baskı, Tahran, 1983.

Askeri, Ebu Hilal Hasan b. Abdullah, Kitab’us-Senaateyn, el Kitab veş-Şiir, Araştırma Ali Muhammed el Becavi, el Bab’ul Halebî.

Aştiyani, Celaleddin, Tahkik der Din-i Mesih, Neşr-i Nigareş, I. Baskı, Tahran, 1990.

Attar Nişaburi, Feriduddin, Güzide-yi Tezkiret’ül Evliya, Edit Muhammed İsti’lami, Şirket-i Sehami-yi Kitabha-yi Cibi, Tahran, 1973.

Avde, Halil Avde, et-Tetavür’ül Delali Beyne Lügat’üş-Şiir’ül Cahili ve Lügat’ül Kur’an’ul Kerim, Mektebet’ül Menar, I. Baskı, Ürdün, 1984.

Ayn’ul Kuzat, Zübde’ül Hakaik, Edit Afif Asiran, Daneşgah-i Tahran.

Bağdadi, Abdülkahir, el-Fark Beyn’ül Fark, Dar’ul Ma’rife, I. Baskı, Beyrut, 1996.

Bakali Şrazi, Ruzbehan b. Nasr, Arais’ül Beyan fi Hakaik’ul Kur’an, Lucknow, 1884.

Baklani, Muhammed b. Tayyib, İcaz’ul Kur’an, Müesseset’ül Kütüb’üs-Segafiyye, I.Baskı, Beyrut, 1986.

Baklani, Muhammed b. Tayyib, Temhid’ül Evail ve Telhis’üd-Delail, Araştırma İmadüddin Haydar, Müesseset’ül Kütüb’üs-Segafiyye, Beyrut, 1993.

Balhi, Mukatil b. Süleyman, el-İşbah vel-Nezair fil-Kur’an’-il Kerim, Araştırma Dr. Abdullah Mahmud Şehate, İlahiyyet’ül Misriyyet’ül Amme lil-Kitab, 1975.

Barbour, İan, Didgahha-yi Muhtelif Derbare-yi İrtibat-i Din ve İlim, Çeviri Perviz Futurçi, Mecelle-yi Zihn, Pejuheşgah-i Ferheng ve Endişe-yi İslami, III. Sayı, Sonbahar 2000.

Barbour, İan, Din ve İlim, Mesail-i Tarihi ve Muasir.

Barbour, İan, İlim ve Din, Çeviri Bahauddin Hürremşahi, Neşr-i Daneşgahi, II. Baskı, Tahran, 1995.

Batini, Muhammed Rıza, Mecmua-yi Makalat-i Peyremun-i Zeban ve Zeban Şinasi, Ferheng-i Muasir-i İran, Tahran, 1992.

Batini, Muhammed Rıza, Zeban ve Tefekkür, Ferheng-i Muasir-i İran, Tahran, 1990.

Becnurdi, Kazim, Dairet’ül Mearif-i Buzurg-i İslami, Merkez-i Dairet’ül Mearif-i Buzurg-i İslami, I. Baskı, Tahran, 1993.

Bedevi, Abdurrahman, Tarih-i Endişeha-yi Kelami, Çeviri Hüseyin Sabiri, Astan-i Kuds-i Rezevi, Bonyad-i Pejuşehha-yi İslami, Meşhed, 1995.

Bedevi,Abdurrahman, Mezahib-i İslamiyyin, Dar’ul İlm lil-Melayin, Beyrut, 1996.

Behar, Muhammed Taki, Melik’üş-Şüera, Sebk Şinasi, İntişarat-i Emir Kebir, Tahran, 1990.

Behrani, Seyyid Haşim, el-Burhan fi Tefsir’il Kur’an, Müesseset’ül Ba’sa, I. Baskı, Beyrut 1998.

Beydaba, Kelile ü Dimne, Çeviri Nasrullah Münşi, İlmi, Tahran, 1949.

Brown, Colin, Felsefe ve İman-i Mesihi der Karn-i Bistum, Çeviri Tatevus Mikailiyan, İlmi Ferhengi, Tahran, 1996.

Buzurgmihr, Menuçher, Felasefe-yi Tecrübî-yi İngilistan, Encümen-i Felsefe-yi İran, Tahran, 1978.

Carnap, Arne Naess, Çeviri Manuçher Buzurgmihr, İntişarat-i Harzemi

Cassirer, Ernst, Felsefe-yi Ruşengeri, Çeviri Yedullah Mugan, Nilüfer, I. Baskı, Tahran, 1991.

Celiyend, Seyyid Muhammed, İbn-i Teymiyye ve Mevkifehu min’el Tevil, Kahire, 1973.

Cemaleddin, Mustafa, el-Bahs’un-Nehvi ind’el Usuliyyin, Dar’ul Hicre, II. Baskı, Kum, 1985.

Cevadi Amuli, Abdullah, Tefsir-i Tesnim, İntişarat-i İsra, I. Baskı, Kum, 1999.

CevadiAmuli, Tefsir-i Muvzi-yi Kur’an-i Mecid, Merkez-i Neşr-i Ferheng-i Reca, İntişarat-i İsra, Tahran, 1995.

Copleson, Frederick Charles, Filsufan-i İngilisi ez Hobbes ta Hume, Çeviri Emir Celaleddin A’lem, İntişarat-i Suruş, Tahran, 1991.

Copleston, Frederick Charles, Tarih-i Felsefe, Çeviri Bahauddin Hürremşahi.

Copleston, Frederick Charles, Tarih-i Felsefe, Çeviri Celaleddin Müctebevi, Vezaret-i Ferheng ve Amuzeş-i A’li, Merkez-i İntişarat-i İlmi ve Ferhengi, Tahran, 1983.

Copleston, Frederick Charles, Tarih-i Felsefe, Çeviri Emir Celaleddin A’lem, İntişarat-i Suruş, II. Baskı, Tahran, 1991.

Corbin, Henry, Tarih-i Felsefe-yi İslami, Çeviri Cevad Tabatabai, Encümen-i İran Şinasi-yi Fransa der İran, Tahran, 1994.

Cupitt, on, Derya-yi İman, Çeviri Hasan Kamşad, I. Baskı, Tahran, 1997.

Cürcani, Abdülkahir, Esrar’ul Belaga, Dar’ul Marife, Beyrut, 1982.

Dehhüda, Ali Ekber, Lügatname-yi Dehhüda, İntişarat-i Daneşgah-i Tahran, I. Baskı, Tahran, 1994.

Durant, William James, Tarih-i Temeddün, Çeviri Ebu Talib Saremi ve Eb’ul Kasım Taheri, İntişarat-i Amuzeş-i İnkilab-i İslami, II. Baskı, Tahran, 1989.

Ebu Übeyde, Ömer b. es-Semeni, Mucaz’ul Kur’an, Araştrma Muhammed Fuad Sezgin, Mektebet’ül Hancı, Kahire, 1955.

Ebu Zeyd, Nasir Hamid, el-Hitab’ul Dini Ruyetu Nakdiyye, Sina, Kahire, 1994.

Ebu Zeyd, Nasir Hamid, Mefhum’un-Nas, Dirasetu fi Ulum’il Kur’an, Merkez’üs-Sekafi el-Arabî, Beyrut, 1996.

Ebu Zühre, Muhammed, Tarih’ul Mezahib’ul İslamiyye, Dar’ul Fikr’ul Arabî, Sina, Kahire, 1994.

Ebul Ferec el-İsfehani, Ali b. Hüseyin, Kitab’ul Egani, Dar’ul Hayâ et-Teras’ul Arabi, I. Baskı, Beyrut, 1978.

Edib Sultani, Mir Şemseddin, Risale-yi Viyn, Merkez-i İrani-yi Mütalea-yi Ferhengha, Tahran, 1981.

el-Hüseyin Hatib, Abdüz-Zehra, Mesadiru Nehc’ul Belaga ve Esaniduhu, Dar’ul Azva, Beyrut, 1985.

el-Hüsyin Hatib, Abdüz-Zehra, Mesadiru Nehc’ül Belaga, Dar’ul Azva, Beyrut, 1984.

Eliade, Mircea, Din Pejuhi, Çeviri Bahauddin Hürremşahi, Müessese-yi Mütaleat ve Tahkikat-i Ferhengi, Tahran, 1993.

Emin Ahmedi, Muhammed, Tenakuznema ya Giybetnemun, Defter-i Tebligat-i İslami-yi Havze-yi İlmiyye-yi Kum, I. Baskı, Kum, 1999.

Emin, Ahmed, Fecr’ul İslam, Dar’ul Kitab’ul Arabî, Beyrut, 1975.

Emin, Ahmed, Zahiy’ul İslam, Mektebet’ün-Nihzet’ül Mısriyye, Kahire, 1976.

Emini, Abdülhüseyin, el-Gadir, Merkez’ül Gadir lil Dirasat’il İslamiyye, I. Baskı, Kum, 1995.

Enuşe, Hasan, Ferhengname-yi Edebi-yi Farsi, Sazman-i Çap ve İntişarat, I. Baskı, Tahran, 1997.

Estes W.T., İrfan ve Felsefe, Çeviri Bahauddin Hürremşahi, İntişarat-i Suruş, IV. Baskı, Tahran, 1997.

Eş’ari, Ebul Hasan Ali b. İsmail, Makalat’ul İslamiyyin, Mektebet’ün-Nihzet’ül Mısriyye, I. Baskı, Kahire, 1990.

Fazil Lenkerani, Muhammed, Seyr-i Kamil der Usul-i Fıkh, İntişarat-i Feyziyye, I. Baskı, Kum, 1998.

Feali, Muhammed Taki, der Amedi ber Marifet Şinasi-yi Muasır ve Dini, Muavenet-i Umur-i Esatid ve Durus-i Mearifi İslami, Kum, 1998.

Feali, uhammed Taki, Ulum Paye-yi Nazariye-yi Bedahet, Neşr Dar’us-Sadikin, I. Baskı, 1999.

Fehim, Aziz, İlm’ut-Tefsir, Dar’us-Sekafet’ül Mesihiyye, Kahire.

Fera, Ei Zekeriya Yahya b. Ziyad, Meani’ül Kur’an, Dar’us-Surur, Beyrut, 1983.

Ferestehah, Maksud, Mecelle-yi Fera Rah, I. Sayı.

Feyerabend, Paul, Ber Zıdd-i Reveş, Çeviri Mehdi Kavam Saferi, İntişarat-i Fikr-i Ruz, Tahran, 1996.

Feyyaz Kaşani, Muhsin, es-Safi fi Tefsir’il Kur’an, İslamiyye, Tahran, 1996.

Feyyaz Lahici, Molla Abdürrezzak, Şevrak’ul İlham fi Şerh-i Tecrüd’il Kelam, Mektebet’ül Farabi, Tahran, 1981.

FeyyazKaşani, Muhsin, İlm’ul Yakin fi Usul’id-Din, Bidar, Kum, 1980.

Fromm, Erich, Zeban-i ez Yâd Refte, Çeviri İbrahim Emanet, II. Baskı, Murvarid, Tahran, 1989.

Furugi, Muhammed Ali, Seyr-i Hikmet der Erupa, İntişarat-i Zuvvar, I. Baskı, Tahran, 1965.

Garaudy, Levis, Felsefe el fikr’ud-Dini Bey’ul İslam vel Mesihiyye, Naklehu il’al Arabiyyetu Subh-i Salih, Ferid Cebr, Dar’ul İlm lil Melayin, Beyrut, 1967-1983.

Gazali, bi Hamid Muhammed b. Muhammed, el Mustesafi min İlm’il Usul, Müesseset’ür-Risale, Beyrut, 1996.

Gilson, Etienne Henry, Nakd-i Tefekkür-i Felsefe-yi Garb, Çeviri Ahmed Ahmedi, İntişarat-i Hikmet, III. Baskı, Hikmet, 1982.

Gilson,Etienne Henry, Akl ve Vahy der Kurun-i Vusta, Çeviri Şehram Pazuki, Vezaret-i Ferheng ve Amuzeş-i A’li, Müessese-yi Mütealat ve Tahkikat, Tahran, 1993.

Goldziher, Ignaz Isaak Yehuda, Mezahib’ut-Tefsir’ül İslami, Çeviri Abdulhalim Neccar, Mektebet’ül Hancı, Kahire, 1954.

Haddad Adil, Gulamali, Mecelle-yi Felsefe, Daneşgede-yi Edebiyat ve Ulum-i İnsani Daneşgah-i Tahran, I. Sayı, Tahran.

Hairi Yezdi, Mehdi, Felsefe’yi Tahlili, Daniş ve Endişe-yi Muasir, Tahran, 2000.

Halefullah, Muhammed Ahmed, el-Fenn’ül Kısasi fil Kur’an’il Kerim, Mektebet’ün-Nehval Mısriyye, III. Baskı, 1965.

Hand Mir, Habib’us-Seyr, Celaleddin Humayi’nin Mukaddimesi ile, Hayyam, Tahran, 1954.

Hanefi, Hasan, Min’el Akidet il’es-Sevriyye, Dar’ut-Tenvir, el-Merkez’üs-Sekafi el-Arabi, 1988.

Hasibullah, Ali, Usul’ut-Teşri’ül İslam, Dar’ul Mearif, V. Baskı, Kahire, 1976.

Hatib, Abdülkerim, el-Kısas’ul Kur’ani fi Mantukihi ve Mefhumihi, Dar’ul Ma’rife, Beyrut.

Hatib-i Bağdadi, Ca’miu Beyan’ul İlm.

Hatib-i Kazvini, Celaleddin Muhammed b. Abdurrahman, el-İzahu fi Ulum’il Belage, Dar’ul Kutub’ul İlmiyye, Beyrut, 1984.

Hekimi, Muhammed Rıza, Edebiyat ve Taahhüd der İslam, Defter-i Neşr-i Ferheng-i İslami, X. Baskı, Tahran, 1998.

Hilli, Minhac’ul Yakin fi Usul’ud-Din, Araştırma Muhammed Rıza Ensari, 1995.

Hoi, Seyid Eb’ul Kasım, Muhazarat fi Usul’il Fıkh, Edit Muhammed İshak Feyyazi, Dar’ul Huda, III. Baskı, Kum, 1989.


Yüklə 5,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin