Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Evsâf › cebehâne i kal‘a i Uyvar



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə45/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   72

Evsâf › cebehâne i kal‘a i Uyvar

Evvelâ kal‘an›n cânib i cenûbî taraf›nda baflka iç kal‘a gibi çâr-kûfle bir kârgîr dîvâr › âlî içinde bir cebehânedir kim Âl i Osmân henüz eyle bir cebe­hâneye mâlik oldu.

Hulâsa i kelâm Cenâb › Bârî bu rûy › arzda me’kûlât [u] meflrûbât ve mevcûdâtdan ne halk etdi ise bu cebehânede mevcûddur. Hattâ ilm i t›bba mü­te‘al­l›k niçe bin pâre mücelled kitâb › mu‘te­be­reler ve musavver teflrîhât kitâblar› ve Kanûn › fiifâ i Ebû Alî Sînâ kitâblar› var kim ta‘bîr olunmaz.

Ve bunda fevkânî ve tahtânî cümle otuz aded odalard›r. Her birinin içinde birer gûne eflyâlar ile mâl-â-mâld›r. Ve hîn- mahalde bulunsun içün ende­rûn-i hânelerde her ne var ise kapular üzre cümle eflyâlar›n esmâlar› tahrîr olunmufldur. Hattâ ba‘z› hücrelerde kehhâllerin bisâtlar› ve gayri edviyeleri ve niçe bin gûne derde devâ içün ma‘âcin makûle­leri ve müshilât ve sümûmât makûlesi bile mevcûd­dur.

El-hâs›l bir odada olan bisât u edviyeler bir odada dahi yokdur. Ve tahtânî odalar dahi cümle otuz aded hücre i kârgîrlerdir. Bunlarda cümle âlât › harbe ve âlât › silâha müte‘all›k eflyâlar var kim on bin aded âlü'l-âl mücevher çarhl› ve kara­bina puflkalar var ve on bin aded z›rh u zereh-külâh ve tu€ulka ve katlavî ve ser-penâh makûlesi fleyler var. Ve m›zrak ve harba ve çapa ve kazma ve balta ve nacak ve külünk ve m›h ve k›l›ç ve flifl ve gayri âlât › silâhlar›n hisâblar›n Allâh (Allâh) bilir. Ve bu mezkûr silâhlar›n cümlesi eyle mücellâ ve musaykal idi kim gûyâ her biri üstâd elinden he­nüz ç›km›fl gibi cümle hâz›r-bâfld›r.

Ve dahi kâmil bin fuç› leb-ber-leb k›rk nev‘a görülmemifl kurflumu var. Ba‘z›s› telli kurflumdur, tüfengden ç›kd›kda iki bafl› ku[r]flum, ortas› iki kar›fl uzun demir teldir, aç›la­rak gidüp râst geldi€i yerleri iki biçüp helâk eder. Ve ba‘z› kurflumlar›n›n içi no­hud­­lu ve arpal› ve zin­cîrli ve toprakl› ve neftli ve eflek sidikli ve zehirli ve toprakdan yap›lm›fl müdev­ver ya€l› kurflumlar› f›ç› f›ç› hâz›r-bâfl durur. Hakî­katü'l-hâl bu mezkûr kur­flumlardan her kim yedi ise halâs olmayup cümle flehîd oldular.

Ve bu cebehâne meydân›n›n cânib i erba‘as›nda olan dâ’iren-mâdâr dîvârlar› dibinde damlar alt›nda niçe kerre yüz bin aded bî-hadd ü bî-pâyân gûnâ-gûn top gülleleri y›€›n y›€›n ya€l› ve za€l› ve mü­cellâ ve musaykal gülleler bir vukiyyeden k›rk ok­kaya var›nca firâdâ firâdâ gülleler y›€›n y›€›n hâz›r-bâfl durur.

Ve ba‘z› yerde domuz aya€› ve paçar›z ve ma­kas ve tulumba ve sürme ve el kumbaras› ve s›rça kumbaras› ve havân kumbaras› hisâb›n Hudâ bilir.

Bu cebehânede hemân sünnet i Resûlullâh olan ok ve yay silâh› yok. Yohsa [132a] gayri cümle âlât › silâh ve hiyel ü fleytanat bu cebehânede mev­cûddur.

Bu cebehâneyi Sadr›a‘zam gelüp niçe vüzerâlar ile seyr [ü] temâflâ etdikde cümle âlem i hayretde kalup engüflt ber-dehen edüp cümle mühimmât [u] levâz›mâtlar› sâ’ir vüzerâlar›n yanlar›nda firâdâ fi­râdâ tahrîr eyleyüp Ordu Monlas› Ünsî Efendi sicil­lât›nda makyûd ve murakkam olup Dergâh › âlî ce­becibafl›s› Ali A€a kethudâlar›ndan ikinci kethudâ Mustafâ A€a'y› bu cebehâne-i emânetullâh üzre ce­becibafl› edüp hil‘at i fâhire ihsân olundu. Ve sekiz oda cebeciler çorbac›lar› dahi nâz›ru'n-nuzzâr ta‘yîn olunup vakt i hâcetde bu cebehâne aç›ld›kda bu çorbac›lar›n ma‘rifetiyle aç›lup bir zerre fley bu çor­bac›lar›n izinleriyle sarf oluna ve bir fley serîka olunmas›n deyü,

"Hâmân ve Fir‘avn ve Kârûn ve fieddâd ve Nemrûd ve Ebû Cehil ve Ebû Leheb ve Yezîd ve Mervân ve Bahtek'in la‘neti bu cebehâneden bir zerre fley u€urlayanlar›n üzerlerine olsun" deyü bu la‘netnâmeyi bir tafla yazup ve sikkeyi mermerde kazup bu hatt › la‘netnâmeyi cebehâne kapusu üzre kodular. Ve y›lda bir kerre cümle a‘yân-› kibâr ma‘rifeti ve nezâretiyle "Y›l bafl›nda {cümle silâhlar pars} olup musaykal ve mücellâ ola" deyü kanûn­nâme yaz›ld›.

Ve yine cümle ocak a€alar›n ma‘rifetleriyle y›lda bir kerre cebehâne yoklamas› olup "Defterden nâk›s ve tebdîl olmufl bir zerresi gâ’ib olmufl bulu­nur­sa zâ­bitleri katl oluna" deyü sicill i flerîfe kayd olunup sûret i hüccet vâlî i vilâyet olan Kurd Pafla eline verildi.

El-hâs›l ibret-nümâ cebehâne i ra‘nâd›r, Hudâ h›fz ede.Ve bu kal‘a içre aslâ sokaklar›nda kald›r›m yokdur. Ve sokaklar›n›n ba‘z› yerlerinde cümle üç yüz altm›fl alt› aded zîr i zemîn kuyular› vard›r. "Her gün birer kuyu bu€day boflalup cümle kal‘a halk› tenâvül edüp y›lda bir kerre cümle kuyular tamâm olup yine kuyular› g›lâl ile dolduralar" deyü bu te­dârikleri etmifller, ammâ hakkâ ki âk›lâne tedbîr etmifller. Ve bu mîrî kuyulardan mâ‘adâ bu kal‘a içre iki bin kadar kuyular vard›r. ‹çleri leb-ber-leb bu€day ve dar› ve arpa vard›r.

Der-beyân › varofl › Uyvar

Komaran kapusunun taflras›nda Sadr›a‘zam Köpürlüzâde serdâr › mu‘azzam Ahmed Pafla bir câmi‘ i kebîr binâ edüp kal‘a handak›na gelen nehr i Litre kenâ­r›nca kâmil befl bin ad›m ihâta eder bir varofl › azîm handak› kazup birkaç günün içinde d›raht › mün­tehâ direklerinden bir palanka çevirme bir metîn hi­sâr › üstüvâr çevirildi kim befl y›lda tamâm olmaya­cak bir binâ y› hümâm idi, ammâ henüz içine elli kadar sazl› evler binâ olunup bunun dahi cümle so­kaklar› sadranc nakfl› tarh olup iki yerinde tahta ka­pular vaz‘ olundu.

Ve bu varofl içine Budin vezîri Hüseyin Pafla muhâfazac› ta‘yîn olundu, ammâ derûn › Uyvar'a Köstendil sanca€› ile Kurd Pafla Uyvar'a vâlî i vilâ­yet olup kal‘ay› ve bir varoflu amâr etme€e der-uhde etdi.

Ve Sirem ve Semendire ve Alacahisâr ve Budin kulunun ve Üstürgon kulu n›sf›n›n yayalar› bu Uyvar'a ta‘yîn olunup ve sâ’ir eyâlet ve gayri san­caklardan cümle on sekiz bin "Benem, di€er nîst!" diyen asâkir i ‹slâm Budin vezîri Hüseyin Pafla ile Uyvar'da kalup herkes fliddet i flitâ gelmeden kal‘a hâricinde külbe i ahzânlar ve mükellef hâneler ya­pup bir ayda Uyvar'›n hâricinde bir flehr i azîm oldu.

Ve kal‘a i Uyvar'a mahsûs sa€kol ve solkol nâm›yla kâmil üç bin atl› yi€it yazd›lar.

Ve azebistân ve beflliyân ve gönüllüyân ve martolosân deyü üç bin piyâde yi€it dahi yazd›lar.

Ve cümle iki bin yerli yeniçeri deyü yazd›lar.

Ve yerli topçu ve cebeci nâm›yla bin aded yi€it dahi yazd›lar.

Ve sekiz oda kapukulu yeniçeriyle Za€arc›bafl› ‹brâhîm A€a'y› kodular.

Ve sekiz oda cebeciyân ve sekiz oda topç›yân gâzîleri koyup bunlar dahi cümle on iki bin asker muhâfa­za­c›larla cümle otuz bin asker Uyvar'a ko­yup cümle mevâcibleri ve cümle mühimmât [u] le­vâ­­z›mâtlar› ve cümle ma‘ûnetleri ve zahîreleri be­le­€an mâ-bela€ konup mevâcibleri üzre fieyhî Çele­bi'yi defterdâr edüp tîmâr defterdâr› ve tîmâr ket­hudâs› ve gayri k›rk aded nefer a€al›klar› zâbit ve râb›tlar nasb olup cümle a€avâtlara hil‘at i fâhireler ih­sân olunup cümle cebehâneleri ve nev binâ bey­tul­­lâhlar› ve kal‘a i Uyvar'› cemî‘i asâkir i ‹slâmile Sadr›a‘zam "Allâh'a ›smarlad›m" deyüp kal‘adan taflra ç›kup cümle tevâbi‘ [ü] ta‘allukât›yla serâper­desine gidüp nefîr i r›hletlere rehâ buldurup göç yara€› görme€e tedârikler görüldü. [132b]

Hikmet i Hudâ bugünkü gün Leve kal‘as›n muhâsara eden Ali Pafla'dan ve Novigrad kal‘as›n muhâsara eden Kaplan Pafla'dan Sadr›­a‘za­ma fer­yâdnâmeler gelüp,

"Elbette devletli vezîr bizzât siz gelmeyince bu kal‘alar feth olmaz. Elbette sa‘âdetle cümle asâkir i ‹slâm'› alup sa‘âdetle gelesiz" deyü haberler gelince hemân hakîr Uyvar'da kalan efendilerimiz ile ve gayri ahbâblarla vedâ‘laflup ve helâlleflüp

flbu sene 1074 mâh › Rebî‘ulevvel'[in]in (   ) günü kal‘a i Uyvar alt›ndan kal‘a i Leve ve kal‘a i Novigrad gazâs›na gitdi€imiz menâzilleri ayân u beyân eder

Evvelâ Uyvar'dan kalk›ld›€› mahalde Uyvar mu­hâf›z› olan Kurd Pafla y› âk›bet-endîfl cümle guzât› kal‘a i Uyvar'a doldurup kal‘a kapular›n sedd edüp cemî‘i gâziyân › Uyvar kal‘a dîvârlar› üzre pür-silâh kat-ender-kat olup âmâde durdular. Çünki Sadr›­a‘zam alay › azîm ile zîr i kal‘adan ubûr et­dükde hemân derûn › kal‘adan üç nevbet gülbâng › Mu­ham­medî çekilüp akîbince niçe yüz bin tüfen­gleri tekrâr be-tekrâr atup andan üç yayl›m "Safâ gitdi­niz ve hofl gidesiz" deyü el-vedâ‘ toplar› at›lup aza­met i Hudâ kal‘a i Uyvar murg › semender-vâr dûd › siyâh gubâr içinde kalup azametullâh aleyke avnullâh kal‘a i Uyvar'›n balyemez top gülleleri asâkir i ‹slâm'›n bafllar› üstlerinde ejder i heft-ser gibi g›j›l g›j›l g›jlayarak ve ra‘d-vâr gürleyerek ve sahrâlarda her gülle kelleler gibi ve kufllar gibi se­kerek tarlalar› ve bâ€lar› ve da€lar› sökerek gitmede.

Ba‘dehu yine derûn › hisârda olan otuz bin as­ker dahi bir nevbet bir a€›zdan sadâ y› Allâh Allâh'a rehâ buldurup feryâdlar› evc i semâya peyveste olup üç nevbet gülbâng › Muhammedî çekdiler ve üç nevbet top u tüfeng atd›lar.

Beri bizim tarafdaki asker i ‹slâm'›n ve niçe bin garîb gurebâlar›n ba€›rlar› pür-hûn ve dîdeleri nem ile Ceyhûn olup Uyvar içinde kalan askere,

"Allâh kolay getire ve Allâh Uyvar kal‘as›n dest i düflmandan h›fz ede" deyüp hayr du‘âlar etdi­ler.

Hattâ bu mahalde yine derûn › kal‘adan Gâzî Süleymân Hân topun bir kerre atup "Bizi hayr du‘âdan ve her bâr zahîre ve imdâddan bizi unut­man" iflâreti topun atd›lar, ammâ Hudâ âlimdir bu topun sadâs› Uyvar'›n bin iki yüz aded at›lan toplar›n sadâs›n basd›rd›. Cümle asâkir i ‹slâm "Bu sadâda bir hikmet ve bir s›rrullâh vard›r" deyü tefe’ül etdi­ler ve Uyvar'dan cânib i flarka do€ru gitdiler. Hakîr dahi Sadr›a‘zam alay›yla 2 sâ‘at gidüp,



Menzil i karye i Silçat

Mâ-tekaddem ›hrâk olunmufl idi. Bu mahalde Haleb vezîri Gürcî Mehemmed Pafla dündâr ta‘yîn olunup Rûmeli vezîri Kara Mustafâ Pafla çarkac› fermân olundu. Ve Bozok be€i ve Plevneli Mihal Be€leri sancaklar› askeriyle ve Eflak ve Bo€dan be€leri dahi cümle balyemez toplar› kavm i Yörü­kân ile keflân-ber-keflân çekme€e me’mûr oldu­lar.

Üstürgon cisri muhâfazas›na me’mûr olan Zileli Ferrûh Çavuflzâde Mehemmed Pafla'ya emirler gi­düp "Her kim fermâns›z köprüden ubûr edem derse bafl›n kesüp mâl› senin olsun" deyü fermânlar gitdi.

Andan bu konakda bu deryâ-misâl askere yol yok ve iz yok ve bir ârâmgâh yer yok, çengelistân ve da€›stân ve ormanistân içre da€dan da€a ve de­reden dereye ve depeye u€rayup Uyvar alt›nda mektûp koza­la€›yla yem yemifl ve yâdes kemi€ine dönmüfl flâh › gedâ atlardan belki on bin at bu yolun çamur bata€ [u] çata€› içre kald›. Hattâ hakîrin dahi bir at› çamurda gark olup yüz bin renc [ü] anâ çekerek gücile ç›karup halâs etdik. Andan 7 sâ‘atde,



Evsâf › kurb › menzil i kal‘a i Ma‘den i Süflâ

Bu kal‘ay› mukaddemâ Tatar Hânzâde Ahmed Giray Hân sefere gelirken hâlî bulup berbâd edüp ba‘dehu E€ri be€lerbe€isi Pirinççi Filibeli Mehem­med Pafla feth edüp ana itâ‘at etdiklerinden flimdi dahi kapudan ve birovlar› hedâyâlar›yla Sadr›­a‘zama gelüp ser ber-zemîn edüp Canik be€i aske­riyle muhâf›z ta‘yîn olundu.

Kal‘as› bir mürtefi‘ bay›r üzre bir fieddâdî seng binâ bir hisâr › üstüvâr › ra‘nâd›r, ammâ küçükdür. Da€­la­r›n­da gümüfl ma‘deni olma€ile Ma‘den kal‘a­s› derler, ammâ sehel bî-hâs›ld›r.

Bu kal‘a kurbunda Serdâr Ali Pafla'dan haber geldi kim küffâr "Leve kal‘as›n vermem, ›rz›m vard›r ve iki el bir bafl içündür ve cebehânemiz ve asker zahîremiz çokdur. Cümlemiz kral u€uruna [133a] k›r›l›r›z" dediler, deyü haber geldikde hemân Vezîr i dilîr Fâz›l Ahmed Pafla gazab-âlûd olup hemân bu menzilden nefîr i r›hletler ve kös i hareketlere tur­ra­lar urulup Serasker Ali Pafla ile Tatar askerine fer­mânlar gidüp,

"Kal‘ay› pek muhâsara etsinler. ‹nflâallâh kal‘a i Leve feth olursa cümle küffârlar›n ti âtefl-tâbdan geçiririm. Bismillâh niyyetü'l-gazâ" diyerek yine Ma‘den kal‘as› kurbundan kalkup yine ne râh ve ne râh u hemrâh nâ-peydâ olup da€dan da€a gö€emler ve ahlad emrûdlar› yiyerek ve çengelistân da€lar aflarak 7 sâ‘atde,

Menzil i sahrâ y› kal‘a i Leve

Bu sahrâ y› bî-pâyânda "Cümle asâkir i Âl i Osmân meks i h›yâm edüp iki gün tekâ‘üd oluna" deyü nâdîler nidâ etdiler.

Hemân küffâr › hâksâr › dûzah-karâr kal‘adan bu asker i deryâ-misâli görüp karâr› kalmayup gördü kim Serasker Ali Pafla taraf›na gürûh gürûh asker gelüp azharun mine'fl-flems balyemez toplar dahi gelüp ve bî-bâk ü bî-pervâ yeniçeriler alâ me­lei'n-nâs kat-ender-kat meterislere girüp evvel gelen askerin meterise girenleri cümle gerüde kald›lar.

Hemân küffâr › bî-îmân bu hâl i perîflân ah­vâl i pür-melâli görünce bildi kim Uyvar'dan ziyâde hâlleri harâb ve yerleri âhir türâb ol›sard›r. Kan› iki el bir bafl içündür, kral u€uruna k›r›l›r›z diyen küffâr hemân sâ‘at derûn › kal‘adan "Amân, amân, ey güzîde i Âl i Osmân" deyü feryâd edüp kal‘a i Leve'nin cânib [ü] etrâf›na beyâz vere bayraklar› zeyn edüp vere verdiler.

Hemân ol ân içinde olan küffârlar,

Sene 1074 mâh › Rebî‘ulevvel'in yigirminci gün kal‘a i Leve feth oldu, be-dest i Ahmed Pafla.

Târîh i m›sra‘› budur:

.................. (1 sat›r bofl)....................

Hemân derûn › hisârda mahsûr olan üç bin aded küffâr Sadr›a‘zama kal‘a ve cebehâne ve hazîne miftâhlar›n teslîm edüp Adana paflas› ve bir san­­­cakbe€leri cümle küffârlar› kanûn {üzre} silâh­la­r›n alup atl› ve piyâde ve arabal› küffârlar› cümle Semendire ve Külvar kal‘alar›na götürmede.

Beri tarafda cümle guzâtdan evvel hemân küf­fâr kal‘adan ç›k›nca bu abd i kemter gedâ yine eli­me k›l›c›m alup kal‘a kapusu üzre kuflluk zamân› fetih ezân›n okumak ibtidâ bu hakîre müyesser oldu, el­hamdülillâh.

Hamd i Hudâ cümle asâkir i ‹slâm sürûr u flâ­dumânlar ile kal‘aya girüp hazîne ve cebehâne cümle zabt u rabt olup {asker i ‹slâm k›r›lmadan ve derd [ü] belâlar çekilmeden} ve kal‘a harâb olmadan dest i ‹slâma girdi.

Ba‘dehu Leve sahrâs›nda meks eden asâkir i ‹slâm beri kal‘a i Leve alt›na gelmek içün Leve sah­râs›ndan cereyân [eden] nehr i Gara üzre birkaç cü­sûr › mihmelâtlar kurulup yüz bin anâlar ile üzer­lerinden asâkir i ‹slâm ubûr edüp Sadr›a‘zam yine nehrin beri taraf› kenâr›nda meks olunup bir gün bir gece bârân › rahmet eyle ya€d› kim bir âdem gö­zün açup çad›r›nda taflra ç›kma€a iktidârlar› olma­yup çok hayme vü hargâh ve bâr [u] büngâh ça­mura gark olup niçe bin benî Âdem çad›rs›z da€­larda yatd›lar.

Hemân bu ânda cânib i erba‘aya karavullar fermân olundu. Âhir Leve alt›nda iki gün dahi tekâ‘üd etmek fermân olundu. Andan,



Evsâf › hisâr › pür-havâle, ya‘nî kal‘a i kadîm Leve

Lisân › Macar'da Leve demek (   ) (   ) de­mekdir. Bânîsi tâ Menûçehr evlâdlar›ndan Nagban Yejder asr›nda bir Çingane i Mo€ol Nagban ile Acem'den bile gelüp bu mahalde kabâiliyle tavattun edüp Alaman da€lar›nda fîl kadar bir ayu dutup k›rk sene kâmil bu ayuyu Macaristân'da oynadup vâfir hazîne peydâ edüp aflâir [ü] kabâili tenâsül bularak bu mahalle kâr etdi€i ayu mâl›yla bir kal‘a binâ edüp ayunun ismiyle bu kal‘aya Leve deyü nâm kor.

Hattâ Mo€ol ve Yakay kavmi ayuya lev derler. Hattâ Osmânl›da dahi lev lafz› isti‘mâl olunur kim bir âdem bat›yyü'l-hareke olup ortada serserî gezse "fiu âdem lev lev ay› gibi gezer" derler.

Ba‘dehu ol Mo€ol çinganesinin yâr › gâr › ser i kâr› olan ayusu mürd olup firâk hasretinden ayu­nun kellesin yapdu€u kal‘an›n kapusu tahtas›na m›hlayup ve derisin kendüye post etdirüp hâlâ ol ayunun kellesi iç kal‘a kapusunda m›hl› durup ge­len giden Macarlar bu ayu kellesine flapkalar›n ç›ka­rup ta‘zîm ederler.

Me€er bu ayu hayâtda iken kâmil k›rk sene ol mefret ayuya perestifl eylemifller. An›niçün hâlâ bu Leve kal‘as›na cümle Orta Macar küffârlar› i‘tibâr ederler.

{Ve cümle Macar kavmi ol zamân bu ayuya tap­d›klar›yçün ayunun sûretin gurufllar›na yazar­lard›. Hâlâ yine Alaman ayusu sûretli müdevver Macar gurufllar› kesilir}. [133b]

Ve zamân › kadîmde {bu kal‘a i Leve} Orta Macar'›n M›s›r'› imifl, zîrâ nehr i Gara kenâr›nda pi­rinç hâs›l olur. Hâlâ mezra‘a yerleri vard›r ve ile'l-ân zemîni bir vâsi‘atü'l-aktâr ve rahîsatü'l-efl‘âr sahrâs› nebâtât [u] giyâhâtl› ve da€lar›nda altun ve gümüfl ma‘denli bir âbâdân dâr › diyârd›r kim sahrâs›ndan nehr i Gara gibi âb › hayât cereyân eder. Hattâ bu kal‘a varoflunun cenûbî taraf›ndaki sazl› bata€› nehr i Gara azma€› ›rma€›ndand›r. Ve bu nehr i Gara tâ Orta Macar içindeki Kül­var kal‘as›ndan ve kal‘a i Ma‘denvar da€­lar›ndan gelüp bu Leve {kal‘as›} alt›ndan ubûr edüp kal‘a i Üstürgon mu­kâ­belesindeki Ci€erdelen kal‘as› kur­bun­dan ba‘îd nehr i Gara Tuna'ya mah­lût olur.

Ammâ bu kal‘a i Leve görme€e muhtâc bir kâr › kadîm kâr › revâc kal‘ad›r, ammâ iç kal‘as› kü­çük kârgîr binâ flekl i murabba‘d›r kim cânib [ü] etrâf›nda alt› aded sâde kullecikleri vard›r. ‹çinde kapudan {hânesi} ve cebehânesi ve an­bârlardan gay­ri bir eser i binâs› yokdur. Ve k›bleye nâz›r bir küçük kapusu var, mezkûr ayunun kellesi bu ka­puda m›hl›d›r. Hakkâ ki mefret ayu bafl›d›r. Hâlâ Acem diyâr›n›n Tebrîz'indeki fiâm › Kazan tekye­si­nin kazgan› kadar bir büyük ve mehîb ayu kel­le­sidir. Bu kadar yüz y›ldan ne tü€lerine ve kafl› ve gözleri ve kulaklar› ve difllerine bir zarar gel­memifl.

Ve bu iç kal‘an›n handak› batakl›kd›r ve leb-ber-leb Gara suyudur, ammâ taflra varoflu iç kal‘an›n k›blesin ihâta etmifl Gara nehri bata€› kenâ­r›nda k›bleye tûlânî vâk›‘ olmufl iki kat dolma r›ht›m a€aç palanka hisâr › metîndir.

Ve derûn › hisârda cümle befl yüz aded saz ve tahta örtülü evleri ol kadar mükellef de€il, hâne i menhûslar› ve rabâtlar› tafl kal‘a de€ildir. Ve dâ’i­ren-mâdâr handak› suludur. Ve maflr›k cânibine nâ­z›r bir a€aç kapusu var.

Ve içinde ancak iki kenîsesi var, biri Hünkâr câmi‘i ve biri Sadr›a‘zam câmi‘i oldu. Ve cümle re‘â­yâlar› gelüp mutî‘ [u] münkâd olup evli ev­lerin­de sâkin oldu.

Ve bu kal‘ada k›rk elli aded dükkândan gayri bir âsâr yokdur, ammâ kal‘an›n maflr›k taraf›ndaki da€lar üzre bâ€lar›nda kal‘aya havâlesi çokdur. Hattâ bu bâ€lar da€lar› havâlesi kayas›ndan kal‘aya bir lakoz balgam tükürsen balgam kal‘a içine dü­fler. Tâ bu mertebe bir havâleli Leve kal‘as›d›r, ammâ b†u bâ€çesi ve meyvesi çokdur.

Ve bu kal‘aya (   ) eyâletiyle Çatrapatrazâde Ali Pafla'y› muhâfazac› kodular ve yüz elli akçe pâ­yesiyle Ramazân Efendi'ye kazâs›n ihsân etdiler ve Haseki Ali A€a'y› yedi oda yeniçeri ile nevbetçi ko­dular ve bir oda cebeci ve bir oda topçu ve sâ’ir sancaklardan yedi aded sancak be€leriyle cümle dörd bin aded güzîde asker muhâfazac› konulup iki bin aded müsellah kal‘a neferâtlar›yla on iki aded ocak a€alar› tahrîr olunup Uyvar alt›nda Leve kal‘a­s› baflka sancakbe€i taht› olup üç yüz pâre kö­yün kefereleri gelüp itâ‘at edüp kal‘a neferâtlar›n­dan nigehbânlar ald›lar.

.................. (1.5 sat›r bofl)....................

Ve bu kal‘an›n cemî‘i mühimmât [u] levâz›­mâtlar›n serdâr › mu‘azzam görüp,

Sene 1074 mâh › Rebî‘ulâhir'[in]in ibtidâ Cum‘a gün Novigrad gazâs›na gitdi€imizi beyân eder

Evvelâ sebeb i gazâ y› Novigrad oldur kim ser­dâr › mu‘azzam kal‘a i Uyvar'› muhâsara etdikde bu kal‘a i Novigrad katanas› ve cürd atl›s› fleb [ü] rûz durmayup Üstürgon'a ve ota otlu€a giden âdem­lerden niçe yüz kadar ümmet i Muhammed'i esîr etmeden hâlî olmayup elli bin asker ile Kaplan Pafla'y› Novigrad kal‘as› muhâsaras›na ta‘yîn edüp yigirmi befl gün idi kim ale't-tevâlî bu kadar balye­mez toplar ile Novigrad'› dö€erlerdi. Novigrad'›n bu muhâsara i sademât › toplardan haberi yok idi. Çünki Sadr›a‘zam › âlî-vakâr kal‘a i Leve'yi feth i teshîre ald›kda Kaplan Pafla'n›n kal‘a i Novigrad'› feth edemedi€i haberleri gelüp hemân kal‘a i Leve alt›ndan kös i irtihâller çal›nup 5 sâ‘at cânib i flarka da€lar ve ormanlar aflup,



Menzil i vâdî i Yuram

Bir da€l›k ve bir ormanl›k içinde meks olundu. Hattâ bu mahalde bir vukiyye beksumât bir gurufla ve bir vukiyye duhân bir altuna ve bir at yemi yar›m gurufla ç›kup asker i ‹slâm içinde kaht › galâ olup fliddet i flitâdan [134a] kalan atlar›n hisâb [u] kitâb›n Allâh bilir.

Andan asker i ‹slâm kalkup yine cânib i flarka 5 sâ‘at d›raht › müntehâl› bay›rlar› renc [ü] anâ çe­kerek aflup,

Menzil i karye i Biçarva

Mukaddemâ Tatar bu karye i ma‘mûru harâb etmifl. Andan yine taraf › flarka 5 sâ‘at gidüp sarp çengelistân ve da€›stân ve sa‘b yollar› aflup,



Evsâf › kal‘a i Diregel

Lisân › Macar'da (   ) (   ) demekdir. Bânîsi Orta Macar kral› Palatinufl band›r. Sene 1004 târî­hinde Fâtih i E€re Sultân Mehemmed Hân › Sâlis fethi idi, yine küffâr istîlâ etmifldi, ammâ bu sene i garrâda E€re paflas› Filibeli Pirinççi Mehemmed Pafla ve i‘ânet i Kaplan Pafla ile bu kal‘ay› feth edüp cümle kefereleri mutî‘ [u] münkâd olup amân demifl­ler idi.

Ba‘dehu bu mahalde Kaplan Pafla kal‘a i Novigrad muhâsaras›na gelirken bu kal‘a i Diregel kefereleri Tatar havf›ndan kal‘a içinde olan hânele­rinden ç›kup kal‘ay› hâli üzre mu‘attal b›ra€up firâr etmifller. Ve afla€› varoflun Tatar › adû-flikâr mâl › ganâ’imlerin alup ›hrâk bi'n-nâr etmifller. Ancak bu varoflda kiliseleri ve bî-hisâb b†u bâ€çeleri kalm›fl.

Der-beyân › eflkâl i kal‘a i Diregel: Ve Dire­gey dahi derler. Evc i âsumâna berâber bir toprakl› püflte i âlî üzre flekl i muhammes kârgîr seng t›râfl bir kal‘a i savafld›r. ‹çinde tahta örtülü dörd yüz aded hâneleri ve kenîseleri ve cânib i garba demir kapusu cümle amâr dururdu. Hemân bu mahalle Sad­­r›­a‘zam sa‘âdetle gelüp meks etdikde da€lar için­­den kal‘a küffârlar› amân deyü gelüp yine kal‘a­­lar› kendülere ihsân olunup Çanad sanca€› be€i askeriyle kal‘alar›n amâr etme€e fermânlar alup gitdiler.

Ba‘dehu bu kal‘a alt›ndan kalkup cânib i flarka giderken da€lar ve beller ve ormanlar ve bay›rl› ve çay›rl› yerler aflup kâmil 5 sâ‘at meflakkat i râh çe­kerek gidüp,



Evsâf › sedd i fieddâd ve kûh › Ferhâd, ya‘nî kal‘a i üstüvâr Novigrad

Lisân › Macar'da (   ) (   ) demekdir ve lisân › Boflnak › Latin'de Novigrad (   ) (   ) demekdir. Bânîsi Gâzî Hudâvendigâr asr›nda sene (   ) târî­hinde Seleflti kral › dâl binâs›d›r.

Ba‘dehu sene 934 târîhinde Sultân Süleymân Hân Budin'i feth edüp Yanofl Kral'a Budin'i yine ih­sân edüp ba‘dehu sene 951 {târîhinde} Yanofl Kral ile Yahyâ Paflazâde {Mehemmed Pafla ile} kal‘a i Vaç'› ve kal‘a i Novigrad'› ve kal‘a i Diregel'i ve kal‘a i {Viflegrad'› cümle} feth edüp Budin'e ilhâk edüp içine kifâyet mikdâr› asker korlar. Tâ ki sene 1002 târîhinde Sultân Murâd › Sâlis asr›nda Nemse çâsâr› hurûc edüp ol sene i menhûsda küffâr › hâksâr taburu azîm leflker i cünûd › cünübiyle kal‘a i Novigrad üzre gelüp kâmil üç ay kal‘ay› dö€üp bir yerden imdâd gelmez.

Hikmet i Hudâ bu mahalde Serdâr Hasan Pafla Ustolni-Belgrad alt›nda münhezim olup küffâr Ustolni-Belgrad'a istîlâ edüp andan kal‘a i Üstür­gon'u muhâsara edüp küt-â-küt dö€dü€ünün top sadâlar› bu Novigrad kal‘as›nda gâzîler fleb [ü] rûz istimâ ederler.

Ve yine hikmet i Hudâ küffâr › hîlekâr›n bir azîm taburu dahi Peflte kal‘as› kurbunda Soboska kal‘as›n› alup andan Hatvan kal‘as›n dahi küffâr muhâsara edüp leylen ve nehâr balyemez ile dö€­dü€ünün sadâs›n yine bu Novigrad gâzîleri istimâ‘ edüp cânib i erba‘alar›n› cihân kâfirleri ald›€›ndan haberdâr olup kendüleri de üç aydan berü mahsûr olduklar› cânlar›na yetiflüp bir tarafdan imdâd gel­meyeceklerin dahi bilüp âhir i kâr bir gün gördüler kim Rûmeli be€lerbe€isi Sinân Paflazâde ve Budin vezîri Hasan Pafla bu Novigrad alt›na geldiler, ammâ küffâr›n askeri vefretinden kal‘a i Novigrad'a imdâd edemeyüp Budin'e giderler. Hemân bu hâl i perîflân › pür-melâli kal‘a i Novigrad'da olan asâ­kir i ‹slâm'dan yeniçeriler yerli kulun söyletmeyüp "Bir alay bî-imdâd nâçâr âdemleriz" dediler ve kal‘a i Novigrad'› vere ile küffâra verdiler.

Hemân Novigrad be€i Karaferyelü Mehemmed Be€ bu haberi iflidüp,

"Bire gâzîler flu kal‘ay› kâfire vermeyelim" deyü feryâd edüp a€lar.

Çâre olmayup derûn › hisârdan amân ile üç bin kadar asker i ‹slâm pür-silâh kal‘adan ç›kup salt [u] sebükbâr Budin'e geldiklerinde Budin vezîri Hasan Pafla Novigrad be€ini "Niçün kal‘ay› kâfire verdin?" {deyü} çârsû bafl›nda {be€i} salb eder, ammâ "Fuzelâyi'd-dehrden gâzî ve âlim ve zâhid bir mîr i muhterem idi" deyü bu mîr i merhûmun ve kal‘a i Novigrad'›n ahvâlin böyle takrîr etdiler. Ve hakîr dahi eyle tahrîr etdim.

Ammâ küffâr bu kal‘a i Novigrad'a sene 1002 târîhinde istîlâ edelden berü dest i küffârda 72 sene kalup hamd i Hudâ sene 1074 târîhinde Köpürlü Mehemmed Paflazâde Sadr›a‘zam Fâz›l Ahmed Pafla bu kal‘a al­t›na deryâ-misâl [134b] asâkir i bî-hadd [ü] bî-pâyân ile gelüp meks etdikde hemân dem Sadr›a‘zam hazretleri kal‘ay› yigirmi günden berü muhâsara eden Kaplan Pafla'ya on bin kadar piyâde yeniçerileri imdâd gönderüp azharun mine'fl-flems kal‘a dibine varup meterise girdiler.

Mukaddemâ meterise giren Kaplan Pafla askeri cümle gerüde kald›lar. Ve yedi be€lerbe€iler ile yedi aded balyemez toplar dahi kopup yeniden cenge âheng etdiler ve fleb [ü] rûz küffâra göz aç­d›rmad›lar.

Hemân küffâr › dûzah-karâr derûn › hisârdan askerin böyle hücûm › mehcûm›n görüp cümlesi var kuvvetlerin bâzû y› bî-zorlar›na getirüp kal‘adan teper afla€› asker i ‹slâm üzre yürüyüp germâ-germ kâmil bir sâ‘at eyle ceng i azîm oldu kim çeflm i felek i pîrezen böyle neberdün nazîrin görmemifl­dir. Ve bu ceng-âflûb bir mertebe iflti€âl bulmufldur kim guzât › mücâhidîn küffâr › liyâm ile tamâmen kar›fl kat›fl olmufllard›, fi'l-vâk›‘ birbirlerinden tefrîk mümkün de€il idi.

Hamd i Bîçûn böyle germiyyet i cengde küffâr› s›yup cümle küffâr kal‘a kayalar›na t›rmaflup cân havilleriyle ç›karken gerü meterislerden bu kâfirlere kurflumu bârân › la‘net gibi ya€d›rup befl yüz kadar küffâr kayalardan afla€› pür-putur olup afla€› uç­duk­­lar›nda cümle gâziyân kellelerin alup Sadr›­a‘zam­dan ihsânlar ald›lar.

Hattâ küffâr kal‘aya firâr ederlerken cümle gu­zât küffâr›n akîbince kovarak kal‘a kayas› dibindeki flarampav tabyalar›n cümle feth edüp içine asker i ‹slâm girüp zabt etdiler. Ammâ mel‘ûn kâfir yu­ka­ru kayalardan asker üzre kazan kumbaralar b›ra€up niçe gâzîleri helâk ederdi. Hamd i Hudâ {gâzîler} ana dahi çâre bulup top tahtalar›n siper edüp kum­bara flerrinden emîn olur­lard›.

Ve bu mahallerden kayalar› oyup asker i ‹slâm kal‘aya mûr mâra sar›l›r gibi kayalara sar›lma€a bafllad› ve üç tarafdan kal‘a alt›na la€›mlar iflledi, ammâ darebât › topdan kal‘an›n ol fieddâdî ve me­tîn hâ’itleri peftere gibi havâya perrân olup yü­rü­yüfl etme€e müstevfâ gedikleri nümâyân oldu, am­mâ hemân küffâr › hîlekâr ol ân kal‘an›n mün­he­dim olan yerlerine dizme direkler dizüp içlerin es­bâb [u] eskâl ve partal ve sartallar›yla doldurup yine cenge meflgûl oldu.

Bu mahalde Ahmed Giray Sultân'a Orta Macar memleketin urup nehb ü gâret etmek fermân olu­nup k›rk bin Tatar › sabâ-reftâr ile Macaristân'a re­vâne oldular.

Hattâ bu günde cümle Kazak kâfiri Novigrad kal‘as›n›n feth olunmad›€›n görüp Sadr›a‘zamdan izin taleb edüp,

"Bir kerre biz de flu kal‘aya sar›lal›m, tâ ki acâ’ib görün, dilerse k›r›lal›m, hemân flu kal‘ay› size al›verelim" dediklerinde hemân Sadr›a‘zam › âk›bet-endîfl buyurdular kim,

"Hemân hatmanlar siz Tatar kal‘as›n alagörün, yohsa sizin Macar kal‘as›n almada alâkan›z yokdur" dediler ve küffâr › Kazak bu kelâmdan bir haber kitâb› anlayup çad›rlar›na gitdiler.

Hemân asâkir i ‹slâm'a gayret düflüp "Bire k›l›ç gibi k›fl gelmeden" deyü derûn › dilden ve cân u gönülden cenge âheng ederler, ammâ kal‘a evc i semâya ser çekmifl bir kaya y› kudret üzre sedd i ‹skender-vâr bir hisâr › üstüvâr bir taraf›ndan yürü­yüfl mümkün de€il.

Âhir i kâr "Hemân cümle der [ü] dîvârlar›n topa yedirelim" deyü balyemez toplarla bu kal‘ay› dö­€üp cümle der [ü] dîvâr› sokak sokak olup gâzîler yürüyüfl etme€e cümle âmâde oldular.



Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin