Küçük-burjuvazi de dahil çalışan bütün toplumsal sınıf ve katmanlar üzerinde kapitalist sınıfın egemenliği vardır. Onların acılarının, yoksulluklarının ya da yoksullaşmalarının, bir yıkım süreci içerisinde bulunmalarının nedeni kapitalizmin, yani burjuvazinin, tekellerin, bankaların egemenliğidir. Dolayısıyla bu noktada onların tepki ve hoşnutsuzluklarının sermayenin toplumsal-siyasal egemenliğine yönelen nesnel bir temeli ve mantığı vardır. Şimdi küçük köylülüğü, küçük üretici köylülüğü, iflasa iten, bunların yaşam koşullarını sürekli ağırlaştıran, acılarını çoğaltan nedir? Kapitalist tekellerin sömürüsüdür. Hem küçük üreticinin ürününe ucuza el koymaktadır, hem de küçük üreticinin tüketmek zorunda kaldığı herşeyi pahalıya satmaktadır. Bu noktada tekellere karşı, kapitalist devlete karşı bir tepkisi vardır. Yani mesele salt burjuva demokratik içerekli siyasal sorunlardaki hassasiyetten ibaret de değil. Bu tabakaların sosyal eşitsizliğe karşı, kapitalist sömürüye karşı bir tepkisi vardır.(161)Bu tepki geriye dönük özlemleri de uyandırır. Ama genel olarak baskıya ve sömürüye karşıtlık olarak kendini gösterir. Biz geriye dönük özlemleri elbetteki destekleyemeyiz. Nedir geriye dönük özlem? Küçük mülk sahibi, küçük üretici, küçük çiftliğini, küçük mülkünü korumak isteyecektir. Bizim görevimiz onun o küçük mülkünü korumasına yardımcı olmak değildir. Küçük mülkiyetin yıkımı kapitalizmde kaçınılmazdır ve bu tarihsel olarak ileriye doğru bir gelişmedir. Biz deriz ki, kapitalizm egemen olduğu sürece, senin o küçük tekneni, mülkünü ya da toprağını kaybetmen kaçınılmazdır. Yaşadığın bütün sefaletin, acıların, sömürünün kaynağı, işte burjuvazinin bu sınıf egemenliğidir, tekellerin sınıf egemenliğidir. Buna karşı mücadele et. Bu sınıf devrilmedikçe, buna karşı işçi sınıfı ile birleşmedikçe, sen kendi acılarına da, sorunlarına da, yoksulluğuna da bir çözüm bulamazsın, vb. Böylece küçük-burjuva yığınların kapitalizme karşıt tepkisini proletaryanın iktidar mücadelesinin bir parçası haline getirmeye çalışırız.
Özetle, küçük-burjuva yığınlar, kapitalist sömürünün ve onun hizmetindeki siyasal baskının bunalmışlığından dolayı bu toplumda bir muhafelet gücü olarak ortaya çıkıyorlar. Sorunun bir yanı bu.
Küçük-burjuvazi üzerine Kautsky’den miras ilke gevezelikleri
Sorunun bir başka yanı daha var. Biz çok erken bir tarihte basınımızda Stalin’den “Ekim Devrimi ve Orta Katmanlar” başlıklı makaleyi yayınladık. Stalin, 1923’te ve Ekim Devrimi’nin yıldönümü vesilesiyle Pravda'da yayınlanan bu makalesinde (sözkonusu makaleyi ekte yeniden yayınlıyoruz-Red), temel önemde bir gerçeğe işaret ediyor. Bu küçük-burjuvazi sosyalizme yanaşmaz masalı, Kautsky’nin uluslararası sosyal-demokrasiye getirip malettiği bir uydurmadır, diyor. Bunun(162)gerisinde, proletarya toplumun çoğunluğu haline gelmedikçe, ara katmanlar, somutta küçük-burjuvazi azınlığa düşmedikçe, proletaryanın iktidarı alamayacağı ve sosyalizme geçemiyeceği, proleter devrimi yapamayacağı biçimindeki II. Enternasyonal dogması vardır. Dolayısı ile de proleter devrimi imkânsızlaştırmak, onu bilinmeyen bir geleceğe ertelemek, sonuçta onu bir ütopyaya dönüştürmek gibi gerici tutum vardır. Küçük-burjuva katmanlar sosyalizme yanaşmazlar, kapitalizme karşı mücadele etmezler demek, aslında proletaryayı burjuva-demokratik devrimin o dar sınırlarına ilelebet mahkum etmekten başka bir şey değildir. Bu iddianın teorisyeni Kautsky’dir. Ve zaten Ekim Devrimi’nin ardından, gerçekleşenin bir burjuva devrimi olduğu, nitekim devrimin sonuçta köylülüğe yaradığı üzerine doktriner ukalalıklar yapıp duran da bu aynı Kautsky’dir. Kautsky, Ekim Devrimi’nin gerçekleştirdiği program nedir ki diye soruyor; köylülüğe toprak veriyor, ezilen uluslara özgürlük veriyor, demek ki bu bir burjuva devrimdir, diye yanıtlıyor. Lenin “Dönek Kautsky” kitabında Kautsky ile bu meseleyi tartışıyor. Ukala doktriner Kautsky devrimimizin bir burjuva devrimi olduğunu söyleyerek onu küçümsüyor, diyor. Neymiş, Rusya’nın büyük bir bölümü küçük-burjuva köylü yığınlarından oluşuyormuş, bizim yaptığımız iş köylüye toprak vermekten ibaretmiş, bundan kalkarak devrimimizin proleter karakterini inkar ediyor, olmadığını iddia ediyor Kautsky, diyor, Lenin ve onu gereğince yanıtlıyor. Dikkat edin, doktrinerliğin arkasına sığınarak, Kautsky aslında burjuva demokratik devrimi mutlaklaştırmayı savunuyor. Menşevizm’in mantığı da budur. “Demokratizmi Savunmanın Sınırları” kitabında saf proleter devrim mantığına dayalı bu argümanları tartışmak imkanı bulduk.
Bu saf devrim masalı kautkist-menşevik bir masaldır. Gerisinde proletaryayı burjuvaziyle hesaplaşmaktan geri tutmak vardır. Demokratik sorunlar olduğu sürece, küçük-burjuva yığınların toplumda belli bir ağırlığı olduğu sürece, proletar(163)yanın proleter devrimi gündeme getiremeyeceği düşüncesi vardır. Bu düşünce doktriner gibi görünüyor, gerçekte ise proleter devrim düşüncesine, proletaryanın burjuvaziyle hesaplaşma sorununa yönelmiş bir gericiliktir. Proletaryanın burjuvaziyle hesaplaşma ufkunu karartmak çabasıdır.