Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə6/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   54

Gururu ve İzzet-i Nefsi


Ali b. Ebu Talip yiğitliği, en göz kamaştırıcı anlamıyla, izzeti nefsin her türlü görkemiyle temsil ediyordu. İzzeti nefsin ve yüceliğin somut bir örneğiydi. Gurur ve üÜstünlük, yiğitlik ruhunun en temel özelliklerindendir. Dolayısıyla bunlar İmam'ın karakteristik özellikleriydiler. Bu nedenle, kendisini incitmiş olsa bile, bir adama eziyet etmeyi asla hoş karşılamazdı. Bir adamın, canına kast ettiğinden emin olsa bile, ona karşı saldırgan bir tutum takınmazdı.

Gurur ve iİzzet-i nefis sahibi olması hasebiyle, kendisini söven ve bu sövmeyi gelenek hâline getiren Emevîlere aynı şekilde karşılık vermeye yeltenmedi; onların düzeyine inmeye tenezzül etmedi... Tam tersine arkadaşlarının Emevîler hakkında yakışıksız sözler söylemelerine engel oldu. Onlara şöyle diyordu: "Sizin söven kimseler olmanızdan hoşlanmıyorum. Ama onların yaptıklarını vasfetseniz, durumlarını zikretseniz, en doğrusunu söylemiş olduğunuz gibi, daha çok mazur ve haklı olursunuz. Onlara söveceğinize şöyle deyiniz: Allah'ım! Bizim de onların da kanını heder olmaktan koru. Bizimle onların arasını ıslâh et. Onları içinde bulundukları sapıklıktan hidayete ulaştır ki, bilmeyenler hakkı tanısınlar, sapıklık ve düşmanlık uyandırıcı sözler sarf edenler, bundan vazgeçsinler.”"[54]


Mertliği


İmam, tarihte benzeri olmayan bir mertliğe sahipti. Mertliğini yansıtan olayları, sayılmayacak kadar çoktur. Örneğin -intikam ve öfke pozisyonunda oldukları hâlde- askerlerinin geri çekilmekte olan düşmanları öldürmelerini istememiştir. Askerlerinin herhangi bir ayıbı ortaya çıkarmalarına, ya da birilerinin malını almalarına izin vermemiştir. Kendisini ortadan kaldırmak için fırsat kollayan azılı düşmanlarını mağlup edip onları ele geçirdiği zaman, onları affetmiş, onlara karşı iyi davranmış, arkadaşlarının, bunu yapabilecek güçleri olduğu hâlde, onlara karşı kötü bir uygulamada bulunmalarını istememiştir.[55]

Doğruluğu ve İhlâsı


Bu üstün nitelikler sonsuza doğru uzayıp giden bir zincir hâlinde birbirine bağlıdır. Bunların bazısı diğer bazısının kanıtıdır. Zincirin en parlak halkalarından biri, doğruluk ve ihlâstır. Doğruluğu o düzeydeydi ki, hilâfeti kaybetmesine mal olmuştu. Eğer bazı durumlarda doğruluk yerine başka bir tutum sergilemeye razı olsaydı, düşmanları ona karşı bir şey yapmaz, dostlarından bazıları da ona sırt çevirmezlerdi... Nitekim Muaviye'nin görevinde kalmasını bazı davranışlarını onaylamayı kesin bir dille reddetmiş ve şöyle demişti: "Dinimden ödün vermem, işimde de alçaklığa yer yoktur." Muaviye'nin hilesi ortaya çıkınca, tam da büyük ve üstün ahlakının ifadesi olan şu cümleler dileinden dökülmüştü: "Allah'a yemin ederim ki, Muaviye benden daha büyük bir dahi değildir. Fakat o hainlik ediyor, günah işliyor. Eğer hainlik etmek çirkin bir davranış olmasaydı, insanların en dahisi olurdum."[56] Şartlar ne olursa olsun her zaman doğruyu söylemenin gereğini vurgularken şöyle demişti: "İman; sana zarar vermesine rağmen doğruluğu, sana fayda sağlamasına rağmen yalana tercih etmendir."[57]

Cesareti


Cesaret kavramıyla İmam arasındaki ilişki, bir düşünce ile ifade, bir karar istek ile bu kararınisteğin pratik şekli arasındaki ilişki gibiydi. Çünkü onun cesaretinin eksenini, doğasından kaynaklanacak şekilde hakkı savunma ve iyiye iman etme duygusu oluşturuyordu. Savaş meydanında hiç kimsenin karşısına çıkmaya cesaret edemediği meşhurdur... Ölümün üzerine cesaretle gitmesinden dolayı, hiçbir bahadırdan korkmazdı. Daha doğrusu düşmanla vuruşurken ölüm fikri bir kez olsun aklına gelmezdi. Öğüt verip hidayete ermesi için davet etmedikçe hiçbir kahramana da saldırmazdı.

O müthiş gücüne rağmen Ali, şartlar ne olursa olsun, azgınlıktan uzak dururdu. Bütün tarihçiler, onun, bir şekilde dayatılmadığı sürece, savaştan ısrarla kaçındığı hususunda görüş birliği içindedirler. Hasımlarıyla işleri düzeltmek için de çaba sarf ederdi... Her şeyin barış içinde halledilmesi, kan dökülmemesi ve vuruşma olmadan durumun değişmesitersine dönmesi için uğraşırdı.

Azgınlığa tenezzül etmeme, saldırganlıktan uzak durma karakteri, Ali'nin ruh yapısının temellerinden, üstün ahlakının göstergelerinden biriydi. O, her türlü anlaşmaya ihanet etseler de, en ufak bir acıma göstermeden gaddarlık etseler de, anlaşmalara bağlı kalma, zimmeti koruma ve insanlara merhamet gösterme ile ilgili genel prensibe sıkı sıkıya bağlıydı.

Bu büyük feyiz olmasaydı, ruhunda coşan ve varlığının dışına taşan bu vefa ve şefkat duygusu olmasaydı, Ali, dostluğu düşmanlığa baskın çıkaramazdı.

Ancak İmam Ali'nin (a.s) bazı dostları ona karşı sevgi gözetmezler. Çünkü onunla nefsi arasına girebileceklerine ve onun bunlara yrıcalık tanıyıp yeryüzünün zenginliklerinden yararlanmada serbestlik tanıyacağını ummazlardı. Ali (a.s) şöyle der: "Allah'a yemin ederim ki, karıncanın ağzındaki arpanın kabuğunu alarak Allah'a isyan etmem karşılığında bana yedi iklim ve göklerinin altındakiler verilse, yine de yapmam. Sizin dünyanız benim yanımda bir çekirgenin ağzında çiğnediği yapraktan daha değersizdir."[58] Ali (a.s) bu alanda önce söyleyen sonra yapan biri değildi. Bilâkis, onun sözü, amel edilen hareketin özü, algılanan şuuru niteliğindeydi.

Ali, insanlarla beraberken onların en cömerdiydi. Halka eziyet etmekten en uzak insandı. Vicdanı böyle bir fedakârlığı yapması hususunda mutmain olduğu zaman, kendini insanlar uğruna feda etmeye en yakın ve hazır bir kimseydi. Zaten onun hayatı, mazlumlar ve müstazaflar uğruna verdiği savaşlar zincirinden ibaret değil midir? Onun hayatı, ümmete kazandırdığı zaferlerle doludur. Asla, kendisini egemenliğin aracı ve miras kalmış soyluluğun ve ailesel hâkimiyetin aracı olarak görenlere taviz vermemiştir, onlara alet olmamıştır. Hilâfeti kendi çıkarları için kullanmak, onu egemenliklerinin, makam ve mevki sahibi olmanın ve mal biriktirmenin aracı olarak kullanmak isteyen Kureyşlilerin başında kınından çekilmiş keskin bir kılıç değil miydi? Dünya perestlerin zayıf kardeşlerini, yoksulları ve mazlumları köleleştirme amacına yönelik girişimlerine kolaylık sağlamak istemediği için hilâfet makamını ve dünya hayatını elinin tersiyle itip atmadı mı?



Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin