Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


SADRAZAM 396 397 SAFFET PAŞA YALISI



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə679/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   675   676   677   678   679   680   681   682   ...   980
SADRAZAM

396

397

SAFFET PAŞA YALISI

het Efendi, Rıfaî ve Nakşibendî tarikatlarından da icazetnameli idi.

ÖMER TUĞRUL İNANÇER

SADRAZAM

bak. VEZİRAZAM



SADULLAH AĞA (Hacı)

(l 760, İstanbul - 18 Eylül 1808, İstanbul) Bestekâr.

Küçük yaşta Enderun'a girdi. Önce Se-ferli, sonra Kilerli koğuşunda eğitim gördü. Enderun'da musiki dersleri verdi, saray fasıl heyetinin başhanendesi oldu. 20 yıldan fazla bir zaman Enderun'da görev aldıktan sonra sarayın renkli kişilerinden Valide Kethüdası Yusuf Ağa'nın tavsiyesiyle III. Selim'in (hd 1789-1807) musahibi oldu. Koruyucuları III. Selim ile Yusuf Ağa'nın öldürülmelerinden sonra 14 Eylül 1808'de saraydan uzaklaştırıldı; bu olaydan iki gün sonra evinde tabanca ile vuruldu, iki gün sonra öldü. Aynı dönemde Enderun'da aynı adı taşıyan birkaç musikici daha görevli olduğundan, biyografisi çeşitli kaynaklarda birbirine karıştırılmıştır.

Sadullah Ağa, III. Selim döneminin en tanınmış bestekârlarındandır. Padişah sık sık Sarayburnu ve Boğaziçi gezintilerine çıkar, önceden kurulan çadırlarda dinlenir, sonra musiki fasılları geçilirdi. Bu geziler sırasında Enderun ağaları ve çavuşları musikideki hünerlerini ortaya koyma fırsatı bulurlardı. Çoğu sanatkâr olan musahipler de padişahın söz ve saz meclisinde bulunurlardı. Böyle bir ortamda eser veren Sadullah Ağa, III. Selim'e musahiplik yanında musiki hocalığı da yaptı.

III. Selim döneminin musikide en belirgin özelliği bestekârların geleneksel üslup içinde çeşitli yenilik arayışlarına yönelmeleridir. Sadullah Ağa da geleneksel kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmış olmakla birlikte, gelenek içinde kişilikli bir musiki üslubu geliştirmiştir. Ezgileri sade ve içlidir. Eserlerinin güftelerinden de anlaşıldığı gibi, güçlü bir sevme tutkusu Sadullah Ağa'nın işlediği başlıca temadır. Pek çok eseri unutulmuştur. Küçük Mehmed Ağa, Vardakosta Ahmed Ağa ve Hafız Şeyda ile ortaklaşa bestelediği "tahir kâr" da bunlardan biridir. Aşiranzemzeme ve kür-ditahir makamlarını düzenlemiş, bir yüzyıldır unutulan bayatiaraban makamını da canlandırmıştır. Kimi eserlerinin aynı adı taşıyan başka bestekârlarınkilerle karışmış olabileceği kabul edilmektedir.

Arazbarbuselik ve bayatiaraban takımları, Tanburi İzak'la birlikte bestelediği şedd-i araban takım, suzidil aksak semaisi ("Beni ey gonce-fem bülbül-sıfat nâlân eden sensin"), muhayyer ağır ve yürük semaileri ("Hâl-i siyah-ı gerdeni..." ve "Bir elif çekti sineme canan bu gece") bu makamlardan klasik fasılların ilk akla gelen örnekleri arasındadır. "Şahım hemîşe lütfün umar bu fütâdecik" mısraıyla başlayan muhayyersümbüle nakış yürük semaisi Sadullah Ağa'nın lirik üslubunun parlak bir örneğidir. "Nideyim sahn-ı çemen seyrini cananım yok" güfteli hicaz-hümayun

yürük semaisi ise bütün musikiseverlerin bildiği, çok tanınmış bir eseridir.

Hayatı hakkında ağızdan ağıza dolaşan rivayetler onu saray ve musiki çevreleri dışında da tanınmış bir sanatkâr haline getirmiştir. Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'in anlattığı ünlü rivayete göre, Sudullah Ağa haremde cariyelere musiki meşk ederken III. Selim'in gözdesi olan bir cariyeye âşık olup onunla sevişir. Olayı öğrenen padişah çok kızar, Sadullah Ağa'nın derhal öldürülmesini emreder. Bu karardan daha sonra padişahın pişman olacağını bilen saray görevlileri bestekârı bir yere hapsederek idamı geciktirirler. Sadullah Ağa hapisteyken, I. bestesi "Padişahım lûtf edip mesrur u şad eyle beni" mısraıyla başlayan, II. bestede de sevdiği cariye Mihriban'm adını kullandığı bayatiaraban takımını besteler ve öğrencilerine öğretir. Takım, saray fasıl heyetince huzurda okunur. Eserlerin zarif üslubunu hemen fark eden padişah bu takımın kimin eseri olduğunu sorar. "Sadullah Ağa kulunuzundur" cevabını alınca çok üzülür. Bunun üzerine saray adamları idam emrinin geciktirildiğini söyleme cesaretini gösterirler. Padişah çok sevinir, idamı geciktirenleri ödüllendirir, Sadullah Ağa'yı da Mihriban'la evlendirir. Pek inandırıcı olmayan bu hikâyenin biraz daha akla yatkın sayılabilecek nakilleri de vardır. Söz konusu rivayet Ziya Şakir'in Sadullah Ağa adlı romanına konu olmuş, bu roman da filme alınmıştır. Filmde Sadullah Ağa'yı Münir Nurettin Selçuk, Mihriban'ı da Perihan Altındağ Sözeri canlandırmıştır.

Bibi. Abdülbâkî Nasır Dede, Tedkik u Tahkik, Süleymaniye Ktp, Nafiz Paşa Bölümü, no. 1242; Ahmed Efendi (Sır Kâtibi), Rûzname, Ankara, 1993; Sadullah Ankaravî, Mecmua, Millet Ktp, Ali Emirî Bölümü, Manzum Yazmalar, no. 732; İstanbul Üniversitesi Ktp, Türkçe Yazmalar, no. 3353, 3466, 5630; BOA, Cevdet Saray Tasnifi, no. 4529, 7326; TSM Arşivi, no. 2415, 2231; Hızır İlyas Ağa, Letaif-i Enderun, İst., 1857; Tayyarzade Atâullah, Tarih-iAtâ, I-III, 1874-1875; Nuri Şeyda, İkdam, 6 Temmuz 1898; Haşim Bey, Mecmua, İst., 1864; Ezgi, Türk Musikisi, I-III; İnal, Hoş Şada; H. Yenigün, "Hacı Sadullah Ağa", Musiki Mecmuası, S. 108 (1957); Ali Rıza, Bir Zamanlar; N. Özalp, Türk Musikisi Tarihi, I, Ankara, 1986; Öztuna, BTMA, II; S. Aksüt, Türk Musikisinin 100 Bestekârı, İst., 1993.

GÜLDENİZ EKMEN




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   675   676   677   678   679   680   681   682   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin