YANGINLAR
432
433
YANGINLAR
tutuşmuş gemiler, Haliç kıyılarına çarparak Balkapanı'nda da yangına neden oldu.
1633 ve 1660 büyük yangınlarından sonraki en büyük yangın 17 Temmuz 1718'de yine Cibali'de Tüfenkhane'de çıktı ve poyrazın etkisiyle önce Unkapanı'na yayıldı. Oradan kollar halinde dağılarak Küçükpazar, Kantarcılar, Zeyrek, Süleyma-niye, Vefa, Şehzadebaşı, Eski Odalar, Acemi Oğlanlar Kışlası, Çukurçeşme, Laleli, Küçük Langa, Aksaray, Davutpaşa, Altı-
lan sonuç vermedi. Ancak yağmur başlayınca ateş teskin oldu. 12 Şubat'ta bu kez Beyazıt Çarşısı'nda çıkan yangın, buradan, Nişanca ve Kumkapı'ya kadar semtlerle Bayezid Hamamı ve Darphane civarına yayıldı.
22 Mart 17l6'da Fatih'te Karaman Çarşısı, Bahayı Konağı, o yılın 10 Kasım'ında Saraçhane Çarşısı yandı. 26 Ekim 1717'de Ga-lata'da Sandıkçılarda çıkan yangın limandaki gemilere sirayet etti. Halat kopartan
AHMED RASİM'İN KALEMİNDEN "PATLICAN MEVSİMİ" YANGINLARI
Patlıcanlar morara morara kadife rengini aldı. Çenesine güvenen, sırtına küfesini takan sokakta. "Kemer patlıcanlarım" diye bağırıyor... Filvaki güzel sebzedir. Misafir ağırlar. Biraz hazmı batidir ama doyurur, bıktırmaz. Her şeye karışır, türlüye girer, dolma olur, şişe dizilir. Ezim ezim ezilir. İmambayıldı suretinde görünür. Fakat tavası dehşetlidir. Nerdeyse çıkar. Gündoğdusu onun nefhâ-i hân-mân-sûzudur. Ne de kolay yemektir. Biraz çalıçırpı, talaş, yonga, bakkaldan yür dirhem yağ, sütçüden bir kâse yoğurt alındı mı misk! Evde bir meşguliyet peyda olur. İki diş sarımsağa havan işlemeye başlar. Delikli kap sahanlıktan iner. Birer birer, alaca biçim kesilip dilim dilim doğranır. Zehiri çıksın diye tuzlanır, bir kenara çekilir. Odunun kurusu, ortaya, yanına mevâdd-ı müştaile yerleştirilir. Gelsin, yelpaze, kürek puf puf. Alev aldı mı tava üstüne boca zeytinyağı, oh! ne cızırtı. Yağ fıkırdar, daha yanmadı. Çıtırdar, biraz daha, hışırdar. Ha ha ha. Fakat odadaki toramandan vakit mi var? Yine ağlıyor.
- Hu! Sen ocağına bak. Ben oğlana meme vereyim. Derken bir feryâd!
- A dostlar! yetişin.
- Ne oldu?
- Yamyoruz, tutuştuk.
Şangır! Komşular yanıyoruz. Paldır! Dostlar tutuşuyoruz. Küldür!! Eyvanlar olsun!
Su! Yağma mı var? Kuyu tam on sekiz kulaç. Hem de mutfakta. Hangi kabadayı çekecek. Tâ geçen seneden beri kurumundan durulmayan bacanın gözü dumanlanmış. Ateş püskürüyor. Of dedikçe deliklerinden alev fırlıyor.
- Mahalleli! Komşular!
Kim kime? Yandakiler Sarıyer'e gitmiş! Üst baştakiler düğünde. Al perdeliler deniz kenarında. Kantarcımnkiler Çengelköyü'nde, köşedekiler tebdil-i havada.
Vay vay! Kule görecek, işaret çekecek, köşklü gidecek, tulumbalar kalkacak, gelecek, su bulacak, hortumu takacak, basmaya başlayacak da yangın sönecek!! Ha babam ha!
Tehlikenin en büyüğü var. Hacı nine, o tınazlar gibi kadın şap diye sofanın ortasına yığılmış. Eyvanlar olsun! Diri diri yanacak. Hizmetçi samuru kucaklamış kaçıyor. Anası şaşırmış. Oğlanın kundağını çözemiyor. Ortalığı duman buruyor.
Çareler yok, yanacak. Alev yandaki evin kaplamalarını yakıyor. Ha aldı! bak bak! kiremitlerin arasından duman çıkıyor. Sardı!.. Camların rengi bile döndü. Haydi!! Koşuşuyorlar. Yarım saat sonra ortalık dümdüz. Kızgın bir virane tütüyor. Kâfir baca! Sallanır da yıkılmaz, ortada sipsivri kalmış. Tavaya bakın. Yangın bakırı derler a. Yamrı yumru!
Tuhaf adamlar da vardır. Durup durup söylenirler.
- Bir şeye acımadım! Bu taraftaki saçağın altında bir kırlangıç yuvası vardı. Ga liba yavruları da yandı.
- Zavallı kedi! Tavan arasında kalmış. Bağıra bağııa gitti.
- Lâkin ne alev! Ev değil kavmış. Üzerinden geçen kuşlar kebap olup düştü...
- Neden çıkmış?
- Patlıcan tavası yapıyorlarmış. Yağ tutuşmuş.
- Söndürememişler mi?
- Kadın kısmı ateş görünce şaşırır.
- Fakat Sulu Manastır'ınkiler yetişmeyeydi yok mu tâ Yedikule'ye kadar düm düz olacaktı.
- Halk malûm a. El arkada gezinir. Kimse bacanın kurumunu görmez. Öyle ya! Akşam dış kalpakçıya çıkıp da dayılık edecek değil a. Acaba devair-i belediye ha ne sahiplerini veya kiracıları mecbur edemez mi? Memur yollayarak ocaklarını sü- pürtmeye icbar eylemez mi? Hay hay! Selâmet-i umumiye namına hükümet her şeyi cebreder.
Ahmed Rasim, Şehir Mektuptan, 1-2, ist., 1992, s. 243-245
mermer semtleri, beri tarafta Kumkapı, ayrıca Fatih civarı kavruldu. Vezir sarayları, ulema konakları kül oldu. Bu yangının bilançosu ise tarihlere 2.283 dükkân, 171 cami ve mescit, 152 saray ve konak, 80 ho-ros, 51.000 (?) ev olarak geçmiştir. Bu yangında ilk kez Gerçek Davud Ağa'nm(-0 "nev-icad" tulumbası kullanıldı. Bu büyük afetten sonra İstanbul'da yangınları önleyici yeni bir imar nizamına teşebbüs edildi. Bir ferman yayımlandı. Evlerin sık ve bitişik, saçakların geniş, şahnişinlerin karşı karşıya yapılması yasaklandı. Bekâr odalarının denetimsiz olduğu vurgulanarak mi-marbaşının buraları ve işyerlerini kagirden yaptırtması, binalara tura saçak yerine kirpi saçak izni verilmesi, iki kattan yüksek bina inşa edilmemesi emredildi.
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'mn(->) girişimi ile yangın yerleri için özel imar uygulamaları öngörüldü. Fakat 22 Temmuz 1719'da Gedikpaşa'da başlayan yeni bir yangın Kumkapı'ya, Nişanca'ya, Kadırga Limanı'na yayıldı. 26 Mart 1720'de Balat ve Fener'deki Yahudi evleri yandı. 25 Ma-yıs'ta ise Kazasker civarında çıkan yangında, oraya gelen devlet ricalinden çoğu, çöken bir yapının enkazı altında kalıp yaralandılar.
5 Temmuz 1721'de Küçükmustafapaşa yangınında da Gerçek Davud Ağa'nın tulumbası kullanıldı ve yangın iki saatte söndürüldü. 19 Ağustos'taki Balat yangınında da hem bu tulumbanın kullanılması, hem de yeniçerilere bol bahşiş verilmesi sonucu, ateş büyümeden söndürüldü. Yine de bu yangında 140 ev, 120 dükkân, 6 fırın, 4 yağhane ile mescitler, mektep ve medreseler yanmış, 32 ev de söndürme çalışmaları sırasında yıkılmıştı. 6 Nisan 1722'deki Karaman Çarşısı yangınından sonra yazın da Kasımpaşa'da Cami-i Kebir ve civarı yandı. O yılki Hasırcılar İskelesi yangınında da Gerçek Davud Ağa'nın tulumbası başarı sağladı. Tarihçi Raşid'in anlatımıyla "Gerçek Davud nâm bir şahs-ı mühtedî tulumba aletini tertib edüb ha-riklerde minare boyu mahalde olan ateşi teskin" etmekte olup tulumbacıbaşı atanmıştı. 20 Ekim'de ise Üsküdar'da Mihrimah Camii civarında çıkan yangında, Tabhane, Bitpazarı, Hafafhane ve Küçük Hamam yandı. 9 Eylül 1723'te Büyük Karaman Çarşısı yangını yayılmadan söndürüldü. 10 E-kim'de Fındıklı'da Molla Çelebi Camii yanında başlayan ateş hızla yayıldı. Topha-ne-i Âmire ve Cihangir Camii bu yangında harap oldu. 5 Ocak 1724'te Küçükmustafapaşa Hamamı civarı, mart ayında Bah-çekapı semti yandı. Bu yangınlarda da tulumba kullanıldı. O yılın nisan ayında, birbiri ardınca Süleymaniye'de, Üsküdar Yeni Valide Külliyesi civarında, Cibali Kapı-sı'nda yangınlar çıktı. 8 Eylül'de Yedikule İmrahor Çarşısı, 6 Kasım'da Fındıklı yangınları oldu. 5 Mart 1725'teki Hocapaşa yangım rüzgâr nedeniyle yayılacakken yağmur başlayınca söndü. Yine 7 Mayıs'ta Halıcılar Köşkü'nde, 9 Mayıs'ta Gedikpa-şa Hamamı civarında, l Temmuz'da Sul-tanselim'de, 4 Temmuz'da Edirnekapı'da, 27 Temmuz'da Hocapaşa'daki Ermeni Ha-
1912'deki
tshakpaşa
yangınının
felaketzedeleri
Sultanahmet
Meydam'nda.
Cengiz
Kahraman arşivi
m'nda yangınlar çıktı. Fakat bunlar, en fazla 80-100 bina ve dükkânın yanması ile söndürülebildi. O yıl çıkarılan bir hükümle de Müslim ve gayrimüslim evleri için cephe yüksekliklerine sınırlar getirildi.
23 Mayıs 1726'da Tahtakale Bıçakçı Ha-nı'nda, 2 Haziran'da Eski Saray civarında, 2 Ekim'de Fatih'te Çukur Han'da, 4 Ka-sım'da Mahmutpaşa'da yangınlar oldu. 12 Eylül 1727'de Zindan Kapısı'nda, 29 Kasım 1728'de Üsküdar Kaya Sultan Yalısı yanındaki Yahudi evlerinde çıkan yangınlar da çabuk söndürüldü. III. Ahmed döneminin sonuncu, İstanbul'un ise dördüncü büyük yangını 27 Temmuz 1729'da Balat'ta çıktı. 24 saat süren yangın, şehrin 1/8'ini kül etti. Sur dışında Eyüp'e kadar yayılan ateş, suriçinde de ilkin Halic'e paralel genişledi. Sırtlara doğru Sultanselim'i, Nişanca'yı, Ka-ragümrük'ü, Edirnekapı'yı tuttu. Yeniçeriler eski âdetlerine dönerek söndürmeden çok yağmaya koyuldular. Bu büyük yangında Kariye Camii ile çevresindeki 5-10 ev tesadüfen kurtuldu. Yangın sonrasında ise İstanbul'a inşaat malzemesi sevkıyatı başlatıldı. Yanan mektep, medrese, mescit vb vakıf ve hayır kurumlarının yenilenmesi, onarılması amacıyla da bir defter hazırlandı. Buna göre 38 cami, mescit, mektep, medrese, zaviye yanmış veya harap olmuştu.
I. Mahmud döneminin (1730-1754) ilk yangını 11 Ekim 1730'da Fındıklı'da Çu-bukçu'daki bir dükkândan çıktı. Bir hafta sonra 18 Ekim'de de Şengül Hamamı civarında bir başka yangın oldu. 1731'de Ga-lata'da, 8 Nisan 1732'de Koska'da, 10 Ni-san'da Molla Gürani'de, 13 Nisan'da Eyüp Nişancılar'da, haziran ayında Kasımpaşa'da ve Sultan Bayezid Camii civarında, 1733'te
Ayakapı'da, Fatih'te Zülali menzilinde, 1735'te Temmuz ayında Unkapanı'nda, 30 Ağustos gecesi Tophane'de, Şehzadeba-şı'nda yangınlar oldu. Mart 1739'da Fener'deki Patrikhane'de ve Petrikapı'da çıkan yangınlar yayılmadan söndürüldü.
29 Mart 1740'ta, o zaman Paşakapısı denen Babıâli yandı, l Kasım 1740'ta Üsküdar'da Kavukçular Sokağı'nda başlayan ateş epeyce tahribat yaptı, l Kasım 1741'de Beyazıt'taki kâğıtçı dükkânları tutuştu. Yangın, Divanyolu'na doğru genişledi. Aynı günün gecesi, bir yangın da Ayasofya'da çıktı. 24 Ocak'ta ise Kulebostam yangını oldu. 11 Temmuz'da Sultanahmet'teki bir saray yandı. 22 Temmuz'da da Kasımpaşa'da bir yangın atlatıldı. 4 Aralık günü ise Ayasofya ve Sultanahmet semtlerini kasıp kavuran büyük bir yangın oldu. Bundan iki hafta sonra 20 Aralık'ta Kadırga yangını çıktı. Yine 1741'de Ortaköy'deki Yahudi evleri, 21 Temmuz 1742'de Şehzadeba-şı'ndaki Ahmed Paşa Sarayı, 2 Temmuz 1744'te Fatih'te Kanlıfırın civarı, 29 Mart 1745'te Tersane-i Âmire mahzenleri, 28 Aralık'ta Fener ile Balat arasındaki Kiremit Mahallesi, 1746'da 13 Ocak günü Hocapaşa Hobyar Mahallesi'ndeki konaklar, 20 Ekim'de Galata'da sandıkçılar ve kürek-çiler çarşıları, 26 Ekim'de Balat'taki yahud-hanelerG»), 18 Kasım 1747'de Samatya'da-ki Yahudi mahallesi yandı.
4 Şubat 1750'de çıkan Küçükpazar yangını rüzgârın etkisiyle büyüdü. Süleyma-niye ve Vefa'ya kadar çıktı. Ağa Kapısı tamamen yandı. O yıl 21 Şubat'ta Bahçeka-pı'daki şeyhülislam konağı, 27 Nisan'da Mercan Kulluğu ve civarı, aynı gün ikinci bir yangınla Bitpazarı, Abacılar ve Yorgan-
cılar, Parmakkapı, Okçular yandı. İstanbul çarşılarının bu en yoğun kesimindeki afete yeniçeriler seyirci kaldılar ve yağmada bulundular. 19 Temmuz'da da Üsküdar'da Ayazma Mahallesi yandı. 20 Temmuz 1751'de Büyük Karaman Çarşısı, At-pazarı, Kıztaşı civarı, Yeni Odalar, Sarıgürz ve Halıcılarköşkü semtleri kül oldu.
Nisan 1752'de Kandilli'de büyük bir yalı, Langa Yenikapı'sında Basmacılar Kârha-nesi, haziranda Gedikpaşa'daki ahşap Sabuncu Hanı yandı. Bu son yangın çevreye de yayılarak 20 saat sürdü. Birkaç gün sonra Sultanselim'de, Beyazıt'ta, Koska'da yangınlar çıktı. 23 Aralık 1753'te Galata'da Kulaksız Mahallesi'nde, 4 Mart 1754'te Kandilli'de, sonra Yenikapı'da yangınlar görüldü. Yenikapı-Langa yangınında 1.500 kadar ev yandı. Nisan 1754'teki bir başka Cibali yangını da aynı oranda tahribat yaptı. O yıl, haziran ayında, Şehzadebaşı, Aksaray ve Üsküdar'da küçük çaplı yangınlar oldu. I. Mahmud döneminin son önemli yangını 22 Ekim 1754'te Uzunçarşı'da çıktı ve çarşı semtlerini etkiledi.
III. Osman'ın kısa dönemi (1754-1757), 2 Aralık 1754'teki 18 saat süren korkunç Sultan Hanı yangını ile başladı. Yüzlerce dükkân ve ev yandı. 19 Mayıs 1755'te Ay-vansaray; o yıl 12 Temmuz'da Ayvansa-ray'dan Kadırga Limanı'na, Akarçeşme'den Dizdariye Camii'ne kadar semtleri kül eden ve 16 saat süren ikinci Ayvansaray; 29 Ekim'de Hocapaşa-Bâbıâli yangınları çıktı. Bu son yangın 36 saat devam etti. Bahçekapı'dan Mahmutpaşa Çarşısı'na, Ca-ğaloğlu'na ve Divanyolu'na, Soğukçeşme' den Ayasofya Çarşısı'na, Sultanahmet'teki Mehterhane'ye ve Defterhane'ye kadar, İs-
YANGINLAR
434
435
YANGINLAR
1912'deki Ishakpaşa yangınından başka bir görünüm.
Resimli Kitap, S. 40 (Mayıs 1912)
tanbul'un merkezi semtleri, bu arada ünlü paşa konaklan, mektepler, medreseler yandı, l Ocak 1756'da bir meyhanede başlayan yangın, Samatya'yı kavurdu. 6 Tem-muz'da çıkan Cibali yangım, istanbul'un en korkunç afetlerinden oldu ve üç koldan kente yayıldı. Unkapanı, Süleymaniye, Vefa, Saraçhane, Langa, Aksaray, Etmey-danı, Avratpazarı, Yenikapı bir kez daha yangın yerine döndü.
III. Mustafa dönemi (1757-1774) yangınlarının ilki 23 Aralık 1758'de Küçükaya-sofya, Çatladıkapı, Sultanahmet, Kadırga semtlerini yaktı. 17 Mart 17ö2'de Odun Kapısı, 20 Haziran'da 30 saat süren Beyazıt-Tavşantaşı yangınları oldu. Bu yangın Di-vanyolu, Nişanca, Langa, Yenikapı'yı yeniden yaladı. 1763'te Fatih'te Atpazan yangını çıktı. III. Mustafa bir fermanla han, bekâr odası, değirmen, kahvehane ve dükkânların yapımı için yeni kurallar getirdi. 21 Mayıs 1763'teki Karaman yangınında Şekerciler ve Taşçılar hanları yandı. 2 Ey-lül'de çıkan büyük Üsküdar yangını beş kola ayrılıp 18 saat sürdü.
9 Nisan 1765'te Tophane'de, bundan iki gün sonra Cihangir'de büyük yangınlar oldu. Ağustos 1766'da Haliç'te yanan bir gemi, Cibali'ye doğru sürüklendi ve bu semt bir yangına neden oldu. Buradan karşı kıyıya sürüklenip Aynalıkavak Sarayı'm tutuşturdu. 23 Ocak 1767'de bir başka Hoca-paşa yangını, yine Babıâli'ye doğru gelişti. 25 Temmuz gecesi Hoca Ham ve civarı, 27 Eylül'de Beyoğlu çarşısı, Rusya, Sicil-yateyn, Felemenk elçilik konaklan yandı. O yıl, Atpazarı'nda, Kasımpaşa'da, Yenika-pı'da, Sultanahmet'te ve Mahmutpaşa'da küçük yangınlar çıktı. 8 Şubat 1771'deki Galata yangını 16 saat sürdü ve 5.000 dolayında ev, dükkân yandı.
I. Abdülhamid döneminde (1774-1789)
ilk yangın 1778'dedir. Nişanca'dan Langa Bostam'na kadar semtler kül oldu. 30 Haziran 1779'da Testereciler'de başlayan yangın 20 saat aralıksız sürdü. O yıl temmuz ve ağustos aylarında İstanbul'un bazı semtlerinde küçük yangınlar görüldü. 8 Ekim 1780'de Nişanca'da, aynı gece Ci-bali'de, ertesi gün yeniçeri kışlalarında yangınlar oldu.
1782'deki üç büyük yangından 10 Tem-muz'daki ilkinde Samatya'da 1.000 ev yandı. 24 Temmuz'da Balat-Fener arasında kalan Dibek Mahallesi kül oldu. Ateşin kolları, Çırakçı Çeşmesi, Nişancı Camii, Ra-gıb Paşa Hamamı, Çukurbostan, Edirneka-pı, Drağman, Yenibahçe, Keçeciler Hamamı, Atikalipaşa semtlerine yayıldı. 24 saat devam eden Balat yangınında 7.000 kadar yapının harap olduğu anlaşıldı. O yılın üçüncü afeti yine Cibali'de başladı. Gül Camii(->) civarında çıkan yangının söndürülmesi çalışmalarını I. Abdülhamid de izledi, iki gün iki gece süren yangında 20.000 dolayında bina kül oldu. Yangın alam, Haliç kıyısında Ayakapısı'ndan Odun Kapısı'na, suriçinde de Sultanse-lim'den Sakızağacı'na, Emirbuharî'ye, Kos-ka-Laleli'ye, Langa-Aksaray ve Yenika-pı'ya, Cerrahpaşa'dan Avratpazan'na, Da-vutpaşa'ya, Kocamustafapaşa'ya, Topkapı-Mevlanakapı-Narlıkapı-Samatya ve Silivri-kapı'ya kadar şehrin büyük bir bölümünü kapsıyordu. Bu semtlerde camilere sığınanlar dumandan veya aşırı hararetten boğuldular. Cami avlularına doldurulan eşyalar da kurtarılamadı. Bu korkunç afeti izleyen Dervişefendizade Derviş Mustafa'nın Lehibü'l-Ukalâfifikri'l-Gurebâya. da Ha-rîk Risalesi adlı yazma eserinde, Çıngıraklı Mahallesi'nde başlayan yangının bütün safahatı, kül fukarası, harikzedegân denen afetzedelere, devletçe yapılan yardımlar,
bunların bir kısmının Silivri, Çorlu, Edirne, İzmit, Karamürsel, Kartal ve Şile'ye iskân edilmeleri anlatılır. 1782 büyük Cibali yangınının etki alanındaki tarihi eserler de büyük zarar gördü.
6 Ağustos 1784'te Kiremit Mahallesi'nde başlayan yeni bir yangın 27 saat sürerek Yenibahçe ve Topkapı'ya doğru yayıldı. 5.000 ev kül oldu.
III. Selim döneminde (1789-1807) ilk ateş 1790'da Uzunçarşı'da çıktı. 21 Mart 1791'de aynı yerdeki ikinci yangınla bu semt tanınmaz hale geldi. 13 Eylül 1792' deki Odun Kapısı yangını 25 saat sürdü ve Uzunçarşı'ya kadar yayıldı.
İnciciyan'ın, geceleri yangın gözcülerinin nöbet tuttuklarını ve bir yerde ateş görülünce kös veya davul çalındığım bildirdiği Galata Kulesi'nin ahşap kesimi 25 Temmuz 1794'te tutuştu. O yılın kışında Beyazıt'ta Eski Saray civarında 200-300 evi kül eden bir yangın oldu. III. Selim, bir önlem olarak Bayezid, Süleymaniye, Nuruos-maniye, Laleli ve Yeni Cami avlularına büyük su havuzları yaptırdı. 18 Temmuz 1795'teki Hasır İskelesi yangınında Yeni Cami havuzundan su alındı ve faydası görüldü. Bununla birlikte Balıkpazarı, Ahî Çelebi Camii civarı, Pertev Paşa Hanı yine de kurtarılamadı. 1797'de, 18 Nisan'da Azapkapı, haziran içinde Üsküdar Açık-türbe yangınları korku uyandırdı. 15 Mayıs 1798'de Boğaziçi'ndeki ilk büyük yangın Arnavutköy'ü kül etti. 1802'de Sultanahmet'teki tarihi Arslanhane, Temmuz 1803'te, Parmakkapı'da 40 kadar dükkân ile Peştemalcı, Yolgeçen, Kerpiç ve Kadı hanları, Hocapaşa-Bâbıâli arası semtler, Eylül 1804'te Tophane kışlaları ile 400 kadar ev yandı. Bu son yangında 200 kadar ev de söndürme çalışmaları sırasında yıkıldı. Bu yangın sürerken Hasköy İs-kelesi'nde de ateş çıktı. Burada da 500 ev kül olurken 150 ev de yıkıldı.
IV. Mustafa'nın bir yıllık saltanatı (1807- 1808) sırasında 20 Temmuz 1807'de çıkan Galata yangım 16 saat sürdü. Arap Camii, Azapkapı'daki Sokollu Mehmed Paşa Ca mii hasar gördü. 18 Ağustos'ta da Balkapa- m'nda ve Şehzadebaşı'ndaki Acemi Oğlan lar Kışlası'nda yangınlar çıktı.
II. Mahmud döneminde (1808-1839), 16 Kasım 1808'deki Alemdar Olayı'nda(->) yeniçeriler ot ateşleri ile Babıâli'yi ateşe verdiler. Sekban askerlerinin sığındığı Cebe-hane Kışlası da yine yeniçeriler tarafından tutuşturuldu. Bu iki ateşin etkisiyle Babıâli'den Sultanahmet'e kadar olan yerler cehenneme döndü. Çarşı ve mahalleler yandı. Bir yandan da şehir savaşı sürdüğünden yangın yerleri cesetlerle doldu. Yine aynı günlerde yeniçerilerin kundaklamaları sonucu Üsküdar ve Levent Çiftliği kışlaları ile çevrelerinde bulunan yapılar yandı. 1811' de, 8 Haziran günü Beyoğlu'nda, 29 Temmuz'da Yenikapı'da yangınlar oldu. 4 yıl aradan sonra 20 Kasım 1815'te Ortaköy çarşısı ile bu semtin yalıları yandı.
Tarih-i Cevdet'teki bilgilere göre, 1818' de İstanbul'da büyük küçük 73 yangın çıktı. Halk, bu kadar sık ve ani yangınlar yüzünden geceleri uyuyamaz olmuştu. Her-
1911'de
Mercan'daki
yangının
yarattığı
tahribat.
Önde Âli Paşa
Konağı'nm H
kalıntıları görünüyor. Resimli Kitap,
(Haziran 1911)
kes afetleri bir uğursuzluğa bağlıyordu. Mahalleliler, kendi aralarında gece nöbetleri düzenlemek zorunda kaldılar. O yılın en çok heyecan uyandıran olayı nisan ayında Tarabya'daki Eflâk eski voyvodası İpsilanti'nin görkemli yalısının aile bireyleriyle birlikte yanması oldu. Bu yangının, birbirini çekemeyen Fenerli beylerin eseri olduğu anlaşıldı. Temmuz ayında ise Odun Kapısı'nda çıkan yangın, o civardaki barutçu dükkânlarına sıçrayınca korkunç patlamalar oldu. Aynı günlerde Mah-mutpaşa Çarşısı, 14 Ağustos 1818'de büyük Kadırga Limanı yangını çıktı. Tulumbacılar burada çalışırken Okcularbaşı'nda-ki ateş çarşıyı yakıp Beyazıt Meydanı'na kadar genişledi.
1 Mart 1823'te büyük Cihangir yangı nı, Firuzağa'dan başladı. 17 saat boyunca, Fındıklı, Gümüşsüyü, Sormagir, Alçakdam, Cihangir, Tophane semtleri zarar gördü. Cihangir Camii, Tophane Dökümhanesi, topçu ve top arabacıları kışlaları harap ol du. II. Mahmud, bu geniş yangın yerinde bir imar çalışması başlatarak Nusretiye Ca mii ile yeni kışlaların temellerini attırdı.
2 Ağustos 1826'da büyük Hocapaşa yangını başladı. Yeniçeriliğin kaldırılmasın dan sonraki bu ilk afette, tulumbacı diye kimse kalmadığından yangına fazla müda hale edilemedi. Hocapaşa, Demirkapı, Sal- kımsöğüt kül olurken, Cağaloğlu, Çiftesa- raylar, Babıâli, Çemberlitaş, Kapalıçarşı, Beyazıt, Kumkapı, Yenikapı da viraneye döndü. 19 Şubat 1826'da Abacıbaşı Çeşme si yangınında Rum ve Yahudi evleri yandı.
1827'de Tulumbacılar Nizamnamesi ya-
•f&r
tu ar 1,1
yımlandı. Askeri itfaiye örgütü oluşturuldu. 1828 kışında Azadlı Baruthanesi'nin infilakı İstanbul'u ayağa kaldırdı. Bu korkunç patlamada 400 amele öldüğü gibi, çıkan yangında da hayli ev zarar gördü. 7 Ekim' de Ahırkapı semti tutuştu. 22 Temmuz 1829'da Arnavutköy'de ikinci kez yangın çıktı ve semt baştan başa yandı. 19 Ocak 1830'da Atpazarı yangını, Fatih'i etkiledi. 3 Ağustos 1831'de Beyoğlu'nda Çukur'da başlayan yangın, Taksim, Aynalıçeşme, Tatavla (Kurtuluş) semtlerini kavurdu. 1832'deki iki büyük yangından ilki Çengelköy'ü ikincisi Tatavla'yı kül etti. Çengelköy'de 80 ev, 20 dükkân; Tatavla'da 600 ev, 20 dükkân yandı.
Cibali yangınlarının bir yenisi 31 Ağustos 1833'te, buradaki Tüfenkhane'de başladı. Yine kollara ayrılıp İstanbul'u sardı. Üsküplü, Çıngıraklı Değirmen, Âşıkpaşa, Fatih, Devehanı, Sofular Hamamı, Horhor, Kıztaşı, Hoşkadenı Mescidi, Akarçeşme, Süleymaniye, Şehzadebaşı semt ve mahallelerinde yanmadık ev, zarar görmeyen kagir yapı kalmadı. Bu yangını yaşayan tarihçi Lutfî Efendi(->), Unkapam'ndaki evlerine ateş sirayet edince hocasının Haydar Hamamı'ndaki konağına canlarım zor attıklarını, ateş oraya da gelince Zeyrek'e gittiklerini, bu semtin de yanmaya başlaması üzerine Saraçhane Medresesi'ne sığındıklarım anlatır. Eski bir gelenek bu âfetten sonra da uygulandı ve harap olan vakıf ve hayrat eserlerin listesi hazırlandı. Varlıklı kimseler, üçer beşer yapının yeniden yapılmasını veya onarımını üstlendiler.
1835'te Kumbarahane'deki fişekhanenin infilakı ile ölenler olduğu gibi yangın da çıktı. 18 Ağustos 1836'da Beyazıt'taki Kâğıtçılar Çarşısı, tülbentçi, mürekkepçi, perdahçı dükkânları ile birçok büyük konak yandı. II. Mahmud döneminin son büyük afeti, 20 ocak 1839'da çıkan Babıâli yangınıdır. Bu, Babıâli'nin, 1808'den beri üçüncü yanışı oldu. Her seferinde ahşaptan yapıldığı için, yangın sonuçlan da ağır olmaktaydı.
Abdülmecid döneminde (1839-1861) çıkan yangınlar uzun bir liste oluşturmakla birlikte 1852 yangınları büyük çaptaydı. Bunlardan ilki 28 Mayıs'ta Yemiş İskelesi ile Unkapanı'nda 500 dükkânın yanmasına sebep oldu. 2 Ağustos'ta Sultanahmet'te 600 ev, 4 Ağustos'ta Samatya'da 2.500 ev yandı. 26 Haziran 1855'te Koska ve Lale-İi'yi kül eden büyük bir yangın çıktı. Bu sürerken ertesi gece de Beşiktaş'ta yangın başladı. 20 Ağustos günü ise Samatya-Ye-dikule arası yandı.
Abdülaziz döneminde de (1861-1876) İstanbul'un her semtinde küçük çaplı yangınlar görüldü. 19 Eylül 1865 gecesi çıkan Hocapaşa yangını rüzgârla yayıldı. Cağaloğlu, Divanyolu, Çarşıkapı, Sultanahmet, Kadırga Limanı, Kumkapı, Nişanca semtleri harabeye döndü. Bundan 4 gün sonra da Gedikpaşa yangını çıktı ve Beyazıt'a kadar olan semtler yandı. Hükümet, Islahat-ı Turuk Komisyonu 'nu(-0 kurarak kent içi yolların düzenlenmesini öngören bir imar çalışması başlattı.
11 Haziran 1870'te Beyoğlu, bütün tarihinin en büyük yangınına uğradı. Sön-
YANGINLAR
436
437
YANGINLAR
KÂTİPZADE'NİN 1660 YANGINI HAKKINDAKİ MANZUM TARİHİNDEN
V. Çabuk, "XVII. Yüzyılda istanbul Yangınları ve Kâtipzade'nin 1070 (1660) Yangını Hakkında Manzum Bir Tarihi",
Türk Kültürü, S. 125 (Mart 1973), s. 286-290
dürme çalışmalarına karşın, rüzgârın önüne düşen ateş, kollara ayrılarak Galatasaray'dan Cadde-i Kebir (İstiklal Caddesi) boyunca Taksim'e, aşağı kesimlerde de Tarlabaşı'na, Bülbülderesi'ne, Süruri Ma-hallesi'ne, Aynalıçeşme'ye, İngiliz Sarayı yönüne, Kalyoncukulluğu'na yayıldı. 500' den fazla büyük yapı, İtalyan Sefarethanesi tamamen yandı. 3.000 dolayında ev ve işyeri harap oldu. Çok sayıda insan da yanarak veya boğularak öldü.
Osman Nuri Ergin'in Mecelle-i Umur-ı Belediye'de verdiği istatistik! bilgilere göre, Tanzimat döneminin 1854-1876 arasını kapsayan 22 yıllık kesitinde Küçükmusta-fapaşa, Laleli-Yeşiltulumba, Fener-Cafersu-başı, Kadıköy, Edirnekapı-Salmatomruk, Beyoğlu-Sakızağacı, Kumkapı, Galata-Ka-ranlıkfırın, Galata-Yorgancılar, Hasköy, Kasımpaşa, Unkapanı, Fener, Kandiligüzel, Müftühamamı, Altıpoğaça, Küçükmustafa-paşa, Ayvansaray, Beyazıt, Aksaray, Tes-tereciler, Cihangir, Soğukçeşme, Beşiktaş-Köyiçi, Kasımpaşa, Büyükkaraman, Davut-paşa, Kantarcılar, Ayvansaray, Mahmutpa-şa, Akarçeşme, Vefa, Hocapaşa, Kumkapı, Kazlıçeşme, Üsküdar, Tekfursarayı, Or-taköy, Langa, Beşiktaş-Yenimahalle, Tophane, Hasköy, Hocapaşa, Hasköy-Çarşı-içi, Balat, Mahmutpaşa, Aksaray-Yusufpa-şa, Cibali, Balat, Sirkeci, Tophane, Beşik-taş-Hasfırm, Mercan, Küçükkaraman, Vefa, Langa, Cihangir, Acıçeşme, Galata, Kabataş, Simkeşhane, Rumelihisarı, Fatih, Deve-oğlu Yokuşu, Beyazıt-Enfiyeci Sokağı, Su-lukule, Galatarasay, Büyükdere, Fatih-Nİ-şanca, Edirnekapı, Beşiktaş-Kılıçali, Büyükdere, Şahkulu, Üsküdar-Selamsız, Langa, Kuzguncuk, Beşiktaş-Haseki Tarlası, Sulta-nahmet-Kapıağası Sinan, Galata-Sultan Ba-yezid, Beşiktaş-Köprübaşı, Yeniköy, Horhor, Çukurçeşme, Sulumanastır, Üsküdar-Yenimahalle, Eğrikapı, Galata. Saraçhane-başı, Cihangir, Balıkpazarı, Langa-Çatalo-dalar, Büyükdere, Kapamacılar, Aksaray, Harem İskelesi, Aynalıkavak, Fener-Cafer Subaşı ve Kadırga'da çıkan toplam 99 yangında, 14.856 yapı tamamen yandı. 1854'te Ebniye-i Hassa Müdüriyeti'nin(->) İtalya'dan mühendis getirterek yangın yerlerinin haritalarını hazırlatması; düzgün ve birbirini dik kesen, dörtyol ağızlarında
1933'teki
Adliye Sarayı
yangını.
Cengiz Kahraman
arşivi
meydanlıklar bırakan sokaklarda yeni imar düzeninin ilkin Aksaray-Yeşiltulumba'da tatbik edilmesi, uğursuz yangınların tek yararlı sonucu oldu. Abdülaziz 1873'te askeri itfaiye örgütünün kurulmasına izin verdi (bak. itfaiye). Tulumbaların sırtta değil, beygir arabaları ile taşınması da bu yıllarda başlatıldı. Nafıa, Harbiye, Tophane nezaretleri, şehremaneti(-0 de yangın söndürme çalışmalarına örgütler ve destek kuruluşları ile katkıda bulunmaktaydılar.
II. Abdülhamid döneminin (1876-1909) büyük yangınlarından ilki 23 Mayıs 1878' de Babıâli'de çıktı. Bütün daireler bir kez daha yandı. 23 Ağustos 1908'deki Çırçır yangını ise Topkapı'ya kadar genişledi. 8-10 yapıdan 100-200 yapıya kadar tahribatı olan başlıca yangınlar, Şehremini, Kara-gümrük, Balat, Kiremit Mahallesi, Aksaray, Şehremini, Kasımpaşa, Anadoluhisarı, Sul-tanhamamı-Hoca Hanı, Sultanahmet-Nahil-bend, Kuruçeşme, Kadıköy-Osmanağa, Küçükmustafapaşa, Koska-Ağaçeşmesi, Şehremini-Pazartekkesi, Ortaköy, Süley-maniye, Ayvansaray-Karagümrük, Arna-
1994'te Sarıyer'deki orman yangım. Nadya Gabeoğlu
vutköy, Çengelköy, Selamsız, Karagüm-rük-Karabaş, Yedikule-tmrahor, Kabasakal, Galata, Emirgân, Galata-Yolcuzade, Hasköy. Yeşiltulumba, Fenerkapısı, Fındıklı, Eyüp, Galata-Topçular, Arnavutköy, Çarşamba, Mahmutpaşa-Dâyehatun, Üsküdar-Yenimahalle, Çukurçeşme, Dolap Sokağı, Kasımpaşa-Çatmamescit, Fatih-Atikali, Üs-küdar-Gülfem, Balat, Pendik, Horhor, Üs-küdar-Sultantepesi, Mercan, Ayazmakapı, Yenikapı-Sandıkburnu, Balat, Beşiktaş-Kö-yiçi, Beylerbeyi, Kadıköy-Moda, Sulumanastır, Galata-Kalafatyeri, Halıcıoğlu-Çıksa-lın, Eyüp-Debbağhane, Moda, Beylerbeyi, Şehremini, Balat-Dibek, Unkapanı, Moda, Altımermer, Yemiş İskelesi, Beşiktaş-Rumali, Büyükdere, Cibali, Altımermer, Rumelihisarı, Süleymaniye, Kartal-Maltepe, Karagümrük, Rumelifeneri, Edirnekapı, Moda Caddesi, Hasköy-Piripaşa, Sarıyer, Fatih, Sulumanastır, Yedikule, Eğrikapı, Yeldeğirmeni, Küçükmustafapaşa, Yelde-ğirmeni Çarşısı, Mısır Çarşısı, Fındıklı, Ak-saray-Ağayokuşu, Malta Çarşısı, Bebek, Hocapaşa-Hubyar, Kartal-Maltepe, Beykoz, Fethiye, Atikali, Heybeliada, Beşiktaş-Sinanpaşa, Sofular, Fındıklı, Hasköy, Koca-mustafapaşa, Balabanağa, Kandilli, Narlı-kapı, Hasköy, Yedikule, Yeniköy, Mesar-burnu, Arnavutköy'de çıktı. Toplam 114 yangında 8.321 bina tamamen yandı. Ayrıca, II. Abdülhamid döneminde olmakla birlikte tarihleri saptanamayan Çatladıkapı, Kabasakal, Langa, Kulaksız, Beylikfırın, Kemeraltı, Şehzadebaşı, Zeyrek, Cibali, Koska, Fermeneciler, Büyükada, Beşiktaş-Veliefendi, Havuzluhamam, Beşiktaş-Köyi-çi'ndeki 17 ayrı yangında da 1.360 binanın daha yandığı kayıtlara geçmiş bulunmaktadır. Bu yangınlar arasında 28 Temmuz 1890'daki büyük Pendik yangını önemli olup demiryolu boyunca tüm kasaba ateşten kurtulamamış ve 1.200 dolayında ev, dükkân, mandıra vb kül olmuştur. V. Mehmed (Reşad) döneminde (1909-
Dinle imdi nice yandı ideyim ta'rifini Yedi saat çaldı idi çünki öyle geçelü
On altıncı günü cuma ertesi zilkadenin İşbu bin yetmiş senesinin içinde hâsılı
Tuttu Ayazmakapusu taşrasından ibtidâ Hem muvaffak kıldı Mevlâ ana bir keskin yeli
Bir taraftan Ağakulu baltalarla kesmede
Bir tarafdan yıkmada bostancıyan var bağçeli
Hazır olan paşalar tevabi' vardılar Çalışanlar ekseriya hep Süleyman paşalar
Kâbil-i imkân değil kesmeğe yenilmez bu kez Yalın âteşe girenin yandı saçı sakalı
Dizgini boş yüğrük at gibi seğirtti nâgihân Tarfetü'1-ayn içre yandı üç bölük oldu yolu
Bir bölüğü Unkapanı iç yüzünden parladı Fil yokuşu semti Zeyrek yandı hem Molla Bâlî
Azaplar çarşusı yanup dayandı bel taşına Yanmadı kurtuldu emr-i hakkla Üskübelli
Âteş aldı Atbazârın Saraçhaneyi dahî Karamanlı ile yandı hem büyük Âresteli
Gitdi andan yüz yuyup vardu Sultan hammamına Yakdı andan odalar kaldı soyunup bir külü
Bir bölüğü geldi çıkdı yakdı Ağakapusun
Gitdi andan Şeyh Vefâ'ya yandı hep Kırkçeşmeli
Yığdılar emval ü erzakı Vefa meydanına Camiin esvâbıyla doldurdu ol etraf ili
Geldi âteş cümle ihrâk eyledi sol mertebe Kaldı sandık demirleri kilid ile dökülü
Ol taraftan kaçuben Şehzâde'ye gelenler Yudu yıkadı gelüp anda dahi âteş seli
Yürüdü bir ucu Etmekçioğlu semtine Kurşunu andı döküldü sanasın yağır dolu
Eski odalara vardı âteş amma yanmadı Onuncun kem kerâmetiyle yapılmış temeli
Aldı Ekşitut mahallesin kızıl musluğuyla Kurşunlu türbelü ile yakdı gitdi kesteli
Gitdi andan Aksaray'a yakdı hep etrafını Murad Paşa câmüyle yandı Horhor Çeşmeli
Vardı andan Bayram Paşa türbesine bir ucu Karşusunda yatdı cümle Hasekî mahalleli
Çıkdı andan câmi-i Cerrâh'ı yakdı şöyle kim Nice âdemler yanup razkapla kaldı dökülü
Yandı Avratbâzârıyla Dikilitaş çarşusu Kaldı kesildi orada âteşin iki kolu
Küçük bâzârdan yürüdü baki kalan kol dahî Küçük âresteye geldi yakdı Tahtakaleli
Döndü yandı Uzunçarşu intihasına değin Eski Saray sırasıyla Süleymâniyye yolu
Yandı Sultan Süleyman'ın dört minaresi tamâm Yanardı sanasın orduda Sultan meş'ali
Gördü bînıârhâneli çün yânıcak minareler Havf idüp yakaya çekdi başını uslu dili
Doldurup içine cümle varını tüccarlar İnânup hem varanı kodu yukarı çarşulu
Kebeciler ham dirsen bir metîn bina iken Yandı kibrit taşı gibi içi taşı dökülü
İrte Piyâle Paşa hanı altından yanup Hoca hanı sırasıyla hem rahikînin yolu
Gitdi andan vardı âteş çıkdı Mahmûdpaşa'ya Yanuben etrâf-ı cami' kaldı zahirde hâli
Âteş aldı Esîr hânın Ali Paşa hânın Tavuk bazân ile yandı cümle Boyahâneli
Çarşularda hiç bir çarşu kalmadı yanmadık Gül gibi açıldı Sultan Bayezid Han Velî
Yığdılar esvabı Sultan Bayezid havlusuna Sildi süpürdü anı dahi gelüp âteş seli
Yandı Sultân Bâyezid'in dahî sağ minaresi Yandı cümle mühürcüler ile Parmakkapulu
Geldi imdi Tahtakal'aya gelen tarîk ile Yakdı Papasoğlu hânın kahve vü şeker dolu
Yakdı andan Rüstem Paşa Câmi'ni şöyle kim Harlayarak oldu câmî' şerha şerha îzeli
Gitdi andan Yahudiler mahallâtmı alup Nicesi sersem düşüp yandı ayağı ve eli
Yakdı andan sağ u solu çıkdı Demirkapı'ya Kurtuluş yok neylesin biçâre Hocapaşah
Geldi andan Cıgaloğlu yokuşundan yürüdü Cinci'nin sarayı ile yandı hep mahalleli
Canpolad'ın sarayına vardı kaldı bir ucu Kaldı kim kurtuldu emr-i hakla Ayasofyalı
Âteşin bakisi geldi Servi mahallesine Andan Atmeydanı başında tutup aldı yolu
Yürüdü Divânyolu'na döndü soluna bu kez Çıkdı yakdı İbrahim Paşa kulesini beli
Andı andan Peykhâne Dizdâriyye üstüne Yandı Bostancı câmüyle hem Mehemmed Paşalı
Yakdı Akarçeşme semtini çıktı Gedikpaşa'ya Kalmadı Tatlıkuyu setinde eşçar dikili
Gitdi andan Darphâne üstüne hem altına İndi Tavşantaşı semtinde yanup Kumkapulu
Vardı andan Yanikapu semtin âteş kapladı Gelmedin kaldırdılar esbabı Cellâd Çeşmeli
Langa bostanı içine dökdüler esbâblarm Geldi yakdı nâr-ı ibret kaldı yerinde külü
Nice insan mâli caniyle ihrâk oldular
Er midir avret midir bilinmez oldu her velî
Geldi andan Dâvûdpaşa iskelesine geçüp Etyemez'de dokunup üçüncü kolu hâsılı
Yandı Odunkapusu hem kapusu Ayazma'nın Yandı Bağçekapusu hem göğe savruldu külü
Yandı hem Kumkapusu Yenikapu dahî bile Böyle ihrâk olmadı asla bu dünyâ turalı
Didi Kâtip-zâde sultanım acayip târihi Bir belâ geldi âdem yakdı vah İstanbul'u
iMi
Dostları ilə paylaş: |