TEODOSİOS H ANITI
imparator II. Teodosios (hd 408-450) adına, şehrin dışındaki Hebdomon'da bir anıt dikildiği bilinir. Erken Bizans döneminde, bir saray ile birlikte bir ordugâhın da (cam-pus) bulunduğu Hebdomon, sonraki Ba-
kırköy'dür. Yeni Mahalle'de Ayios loannes Prodromos Kilisesi kalıntısının 100 m kadar güneyinde, kıyı tarafında büyük bir sütun gövdesi bulunmuş ve çevrede Fransız işgal kuvveti tarafından arkeolog R. De-mangel idaresinde yaptırılan kazıda II. Teodosios Anıtı'nın mermer kaidesinin parçaları meydana çıkarılmıştır (1922).
Etrafında muntazam kesilmiş taş levhalar ile kaplı bir meydanın kalıntıları da bulunan sütunun gövdesi iyi cins granitten olup 11,25 m uzunluğunda idi. Sadece dört parçası meydana çıkarılan kaide 2,30x1,94 m ölçüsünde idi ve 0,75 m yüksekliğe sahipti. Yekpare bir kütle olan bu mermer kaidenin bir yüzünde beş satır halinde bir kitabe işlenmiştir. Bu Latince kitabe çok eksik halde bulunmasına rağmen metnini tamamlamak mümkün olmuştur. Kitabenin ilk satırında Teodosios adı açık surette teşhis edilir. Unvanının arkasından onun "muzaffer" olduğunun belirtildiği sanılır. Anlaşıldığına göre anıt II. Teodosios'un kız kardeşleri tarafından yapılmıştır. Demangel anıtın bunlardan Pulheria tarafından -kitabedeki "muzaffer" nitelemesine rağmen hiçbir askeri zaferi olmayan-imparatorun yarattığı sulh ve huzurun ifadesi olarak 449'dan sonra dikilmiş olabileceğini bir faraziye olarak ileri sürer.
Anıt, İustinianos döneminde 14-15 Aralık 558 gecesi başlayan ve 10 gün süren çok şiddetli depremde yıkılmıştır. Bundan sonra ihya edilemeyen anıtın kaidesinin parçalarından bulunabilenler bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde toplanmış durumdadır.
Bibi. R. Demangel, Contribution â la topog-raphie de l'Hebdomon, Paris, 1945, s. 33-43. SEMAVİ EYlCE
TEOFANES
(760, ?-Mart 818, Samothraki [Semendi-rek] Adası, Ege Denizi) Bizanslı vakanü-vis ve aziz.
Yortu günü 12 Mart'tır. Diocletianus'un tahta geçtiği 284'ten başlayarak I. Mihael Rangabe'nin tahttan düştüğü 813'e kadar olan dönemi kapsayan Kronografya'sı sonraki yıllarda Bizans tarihçilerinin en önemli referans kitabı olmuştur.
Konstantinopolisli ünlü bir aileden gelen Teofanes aynı zamanda IV. Leon'un (hd 775-780) vaftiz oğluydu. Leon'un gözetimi altında yetişen Teofanes 18 yaşında evlendi ve karısının isteği üzerine (fakat imparatorun arzusu hilafına) keşiş oldu. Önce Kizikos (Erdek) yakınlarındaki Siğriane'de babası tarafından kurulan bir manastıra çekildi, sonra da Kalonimos Adası'nda (Ege'de) kendi manastırını kurdu. Burada eski Hıristiyan geleneklerini canlandırarak ibadette dinsel sanat ürünlerinin (ikonlar gibi) kullanımına yer verdi. V. Leon'un (hd 813-820) ikonoklast politikalarına karşı çıkma yürekliliğini gösterdiği için 813-818 arasında Samothraki'de yaşamak zorunda bırakıldı. Burada ölen Teofanes kilise tarafından "günah çıkaran" anlamına gelen Homologetes adıyla aziz ilan edilmiştir.
TEOFİLOS
248
249
TEPEBAŞI BAHÇESİ
Teofanes ünlü Kronografya'sında 810-814 arasında, dostu Georgios Sinkellos'un eserine devam niteliğinde kaleme almıştır. 284-813 arasındaki olayları kapsayan eser kronolojik bir sıralama şeklinde olup Bizans, Latin ve Arap tarihine ilişkin önemli bir kaynaktır. Bilimsel bakış açısından, tarih anlayışından ve nesnellikten uzak olmasına karşın, bugün kayıp olan pek çok eski kaynaktan yararlanması eseri değerli kılar. Bizans tarihinin karanlık yüzyıllarına ilişkin bilgiler esas olarak kitapta derlenmiştir. 674-678 arasında Arapların Kons-tantinopolis'i kuşatmasının ve bu sırada kullanılan Rum ateşinin(-+) ayrıntılı anlatımı bu yapıtta yer alır. Ayrıca yazarın 717-843 arasında yaşanan İkonoklazma(-*) dönemini tasvirsever bir bakış açısıyla ele almış olması da önemli bir özelliktir. Eser aynı zamanda Konstantinopolis'teki çeşitli binalar hakkında değerli bilgiler içerir.
Kronografya'nm 875'te papalığın kütüphanecisi Anastasius Bibliothecarius tarafından yapılan tercümesi ise Teofanes'in-kinden de eski kaynaklardan yararlandığı için ayrıca değerlidir. Teofanes'in Kronog-mfya'smm kopyaları VII. Konstantinos(->) döneminde (913-959) Grek tarihçiler tarafından çıkarılmıştı ki, kaleme aldıkları kitapların altı tanesi 813-961 arasını kapsamaktadır ve bunların yazarı Teofanes Con-tinuatus (Latince "devam eden" demektir) adıyla anılır.
Bibi. I. Bekker, Theophanes Continuatus, Bonn, 1938; H. Hunger, Die hochsprachliche profane Literatür der Byzantiner, c. I, s. 334-343; Ostrogorsky, Bizans, 81-82, 137-138.
AYŞE HÜR
TEOFİLOS
(812/813, ? - 20 Ocak 842, Konstantinopo-lis) Amorion Hanedanı'na(->) mensup Bizans imparatoru (829-842).
Sanat ve bilime düşkün biri olan Teofilos aynı zamanda başarılı mali politikalar izleyerek hazineyi güçlendirirken, Konstantinopolis'i tahkim ve imar etti. Teofilos aynı zamanda son tasvirkırıcı imparatordur (bak. İkonoklazma).
II. Mihael (hd 820-829) ile Tekla'nın oğludur. 821'de babasının yanında müşterek imparator ilan edilen Teofilos 730'da Teodora ile evlendi. Tarihçi Teofanes Con-tinuatus'a göre, "adaletin ateşli âşığı, yasaların yılmaz bekçisi" olan Teofilos bu yönüyle efsanelere konu olmuştur. Örneğin ünlü Bizans hicviyesi Timarion'da. Teofilos öte dünyanın yargıcı olarak tasvir edilir. Özellikle Harun Reşid hakkındaki söylencelere öykünerek, tebdil-i kıyafetle halkın arasına karıştığı, halkın şikâyetleri üzerine en yüksek mevkidekileri bile cezalandırdığı rivayet edilir.
Teofilos Arap kültürüne ve sanatına hayran biri olarak, 830'da (bazı kaynaklara göre 832'de) dönemin seçkinlerinden (ve aynı zamanda hocası) loannes Gram-matikos'u (VII) Bağdat'a Halife Mutasım'ın sarayına elçi olarak göndermişti. Rivayete göre, bu seyahatten çok etkilenmiş olarak dönen Grammatikos, Bağdat sarayını öyle övmüştü ki, Teofilos Brias'ta (Malte-
Teofilos'un tasvirini taşıyan sikke (ön ve arka yüz).
H. G. Goodacre, A Handbookfor the Coinage ofthe Byzantine Empire, Londra, 1928-1933
pe) Arap mimarisinden esinlenerek bir saray yaptırmış ve ölümüne dek bu sarayda ikamet etmişti (bak. Brias Sarayı). Te-ofilos'un ayrıca Haliç boyunda (muhtemelen bugünkü Hasköy civarında), Arma-mantareas adlı bir mahalle kurduğu ileri sürülür. Buraya sonradan karısı Teodora^) tarafından Ayios Pantaleymon adına bir kilise yaptırılmıştır.
izlediği mali politikalarla güçlü bir hazine yaratan Teofilos'un döneminde, Konstantinopolis şehir surları (özellikle deniz surları) öylesine kapsamlı şekilde onarılmıştı ki, daha sonraki bazı kaynaklarda bunları Teofilos Surları olarak ananlar da çıkmıştı. Teofilos'un başkentteki imar faaliyetleri arasında Büyük Saray'a bazı bölümlerin eklenmesi, Karianos Sarayı'nın yapılması, Haliç yöresinde bir ksenon (misafirhane) kurulması sayılabilir.
Babası Mihael'in cehaletine karşın, bilime düşkün biri olan Teofilos, Matematikçi Leon(-0, Methodios (I), VII. îoannes Grammatikos gibi seçkinlerin hamiliğini yaptı. Bunlardan Matematikçi Leon'un ünü Halife Memun'un kulağına kadar gitmiş ve Leon Bağdat'a davet edilmişti. Teofilos bilimi aynen Rum ateşi(->) gibi saklanması gereken bir sır olarak kabul ettiği için bu teklifi reddetmişti.
Aydın kişiliğine karşın Teofilos döneminde, 837'de Konstantinopolis patriği olan Grammatikos'un etkisiyle tasvirkırı-cılık akımı yeniden canlandı ve bazı kaynaklara göre tasvirkırıcılık V. Konstanti-nos(-») dönemindeki (741-775) hızına ulaştı. Bu dönemin ünlü şehitleri Teodoros ve Teofanes adlı iki kardeş, alınlarına kızgın demir vurularak öldürüldüklerinden "grap-tos" (damgalı) diye anılmışlardır. Buna karşılık, bazı araştırmacılar Teofilos'un tas-virkırıcılığım oldukça ılımlı kabul ederler.
İmparatorluğu tahkim etmek amacıyla Don Nehri üzerinde Sarkel Kalesi'ni inşa eden Teofilos aynı zamanda Hersones (Kırım'da), Paflagonya (Kastamonu) ve Kaldia (Trabzon) temalarının da kurucusudur. Ayrıca dağlık yörelerde "kleisourai" (dağ geçitleri) diye bilinen müstahkem mevkiler inşa ettirmiştir.
Teofilos bunları yaparken Sicilya ve Güney İtalya'da ilerleyen Müslüman akınlarım gözden kaçırdı ve donanmayı Sicilya'da atıl bırakma gafletinde bulundu. Araplar 831'de Dazimon'da Bizans ordusunu yendikten sonra, 838'de Teofilos'un babasının memleketi Amorion'u (Afyon) kuşattılar. Bizans'ın ve Avrupa'nın ortak düş-
manı Araplara karşı destek sağlamayı amaçlayan Teofilos kızını Fransa Kralı I. Louis'nin (Louisle Debonnaire) oğlu Lot-hair ile evlendirmeye çalışırken, Bizans heyetleri Frankları, Venediklileri ve Kur-tubalıları (İspanya'da Cordoba) ziyaret etmekteydi. Teofilos bu tehlikeyi savuştu-ramadan 842'de genç yaşında dizanteriden öldüğünde geriye 5 kızla l erkek evlat bırakmıştı. Oğlu (III. Mihael) o sırada henüz çok küçük olduğundan taht onun na-ibeliğini alan dul eşi Teodora'ya kaldı.
Bibi. R. Jenkins, Byzantium: the Imperial cen-turiesAD 610-1071, Londra, 1966, s. 146-152; W. Treadgold, The Byzantine Revival 780-842, Standford, 1988, s. 263-329; J. Rosser, "Theophilos (828-842)", Byzantiaka, S. 3 (1983), s. 37-56; Ostrogorsky, Bizans, 190-196; A. A. Vasiliev, Byzance et lesArabes, c. I, Brüksel, 1935, s. 89-190; ay, Bizans İmparatorluğu Tarihi, Ankara, 1943, s. 358-375; S. Eyice, "Bıyas Sarayı", Belleten, 1959, s. 80-99; Janin, Constantinople byzantine, 290-295, 108, 114, 132, 146, 343, 455.
AYŞE HÜR
TEPEBAŞI
Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi'ne paralel giden Meşrutiyet Caddesi ile Tarlabaşı Bul-varı'mn devamı olan Refik Saydam Caddesi arasında kalan semt.
Tepebaşı çevresi 19. yy'ın son çeyreğine kadar Müslüman mezarlıklarıyla kaplıydı. Pera'ya yerleşmiş olan yabancılar ve Levantenler önce bir gezinti ve temaşa yeri, daha sonra da yerleşim bölgesi olarak, 19. yy'm sonlarında buralarda yoğunlaşmaya başladılar (bak. Tepebaşı Meydanı). Tepebaşı, adından da anlaşılacağı gibi Kasımpaşa ve Halic'e oldukça dik inen yamaçların üstündeydi. Buradan aşağı, yamaç boyunca, Peralı yabancıların ve Levanten-lerin "Petits Champs deş Mort" (Küçük Mezarlık) dedikleri; oldukça bakımsız, mezarlıktan çok, servili, ağaçlık bir kırlık alanı andıran Müslüman mezarlığı uzanırdı. As-malımescit'e paralel Mezarlık Sokağı bu geçmişi anımsatır.
Yüzyıl başından bir kartpostalda Tepebaşı.
TETTVArşivi
Tepebaşı
istanbul Ansiklopedisi
Mezarlıklar 1870'lerden itibaren yavaş yavaş kalkarken, Altıncı Daire-i Bele-diye'nin ilk başkanı Blacque Bey döneminde Tepebaşı'mn imarı başladı. Tepebaşı Bahçesi(-») de bu dönemde tanzim edildi. Semtin bazıları bugüne kadar gelebilmiş binalarının bir bölümü de yine 19. yy'm son yıllarıyla 20. yy'ın hemen başında inşa edildi. Bunlar o dönemde Avrupa kentlerinde de benzerleri görülen mimari özelliklere sahip, çok katlı, görkemli, cepheleri süslemeli güzel binalardı. Tepebaşı semtinin güney sınırı sayılabilecek Şişhane Meydanı'ndaki Altıncı Daire-i Belediye binası(->), Corpi Sarayı olarak bilinen 1880'lerin ilk yıllarında yapılmış Amerika Birleşik Devletleri Elçiliği binası(-0, 1890'ların ortalarında açılan ve semte önemli bir renk kazandıran Pera Palas^), Londra Oteli(->), Bristol Oteli(->), İtalya Evi(->), Societa Operaia(->) binası, ABD Elçiliği'nin karşısındaki Union Fran-çaise binası bunların başlıcalarıdır.
Tepebaşı, Cumhuriyet'ten sonra da tiyatrolar, yabancı misyonlar, seçkin sayılan oteller, kafeler semti olarak gelişti. Yine burada bulunan ve bazıları Pera'ya, İstiklal Caddesi'ne açılan çok sayıda pasaj çeşitli dükkânlarla doluydu.
Beyoğlu'nun, günümüze kadar görünüm olarak 20. yy'ın başındaki halini en iyi korumuş semtlerinden biri olan Tepeba-şı'nda, 1970'lerde, Tepebaşı Parkı'nın karşısında Etap Marmara Oteli (halen Pulman Oteli), Meşrutiyet Caddesi'nin İstiklal Caddesi tarafında da Odakule(->) inşa edildi. 1980'lerin ortalarında da eski Tepebaşı Parkı'nın güney ucuna İstanbul Sergi Sarayı kuruldu.
Günümüzde Tepebaşı, eski binaların restore edilmeye çalışıldığı; özellikle Meşrutiyet Caddesi, Meşrutiyet Caddesi'ni dikine kesen Tepebaşı Caddesi ve semtin batı sınırını çizen Tarlabaşı Bulvarı ve onun
devamı Refik Saydam Caddesi boyunca ve ara sokaklarda, kimi zaman kenetlenen yoğun bir araç trafiğinin aktığı; konutların giderek azalıp, yok olup yerlerini işyerlerinin, otellerin, turizme dönük işlevde birimlerin aldığı bir Beyoğlu semtidir.
İSTANBUL
TEPEBAŞI BAHÇESİ
Beyoğlu İlçesi'nde, Tepebaşı'nda yer almaktaydı. Osmanlı döneminde, 19. yy'da Petit-Champ da denirdi. Mezarlık (Petits-Chapms veya Meşrutiyet) Caddesi ile Toz-koporan Caddesi arasında kalan ve bugün içinde TÜYAP sergi binasını ve katlı otoparkı barındıran geniş parseldeydi. 19. yy'ın başında burası, Batılıların "Petit-Champ deş Morts" diye adlandırdıkları Müslüman mezarlığının çayırlığıydı. Pera halkı bu geniş kırlık alanda, mezar taşlarının arasında gezintiye çıkar, servi ağaçlarının gölgesinde oturarak karşıdaki İstanbul ve Haliç manzarasını seyrederdi. Tümüyle Doğu yaşam anlayışının bir parçası olan bu pitoresk görüntüler o dönemde pek çok Batılı gezginin ilgisini çekmiş, gerek kitaplarına, gerekse resimlerine bolca konu olmuştu. Hattâ bu gezginlerden biri olan Alexis de Valon, 1850'de burada küçük bir bahçe içinde, müzikli bir lokantanın varlığından söz etmektedir.
Ancak, gerçek anlamda bir tiyatro binası ile lokanta ve bahçesinin yapılması fikri 1870 yangınından sonraki imar hareketleri sırasında oluştu. 1872'de Muzika-i Hümayun^) şefi Guatelli Paşa'ya burada bir tiyatro binası kurması için imtiyaz sağlandı ve yapımı da mimar G. B. Barborini'ye(->) verildi. Hattâ Türk yazarlardan, mezarlığın kaldırılıp yerine tiyatro yapılmasına tepkiler geldiyse de. Altıncı Daire-i Beledi-ye(->) Abdülaziz'den aldığı izinle çalışmalarına devam etti. Bu arada Tünel yapımı-
nı üstlenen firmayla da anlaşarak kazıdan çıkan toprağı para karşılığında buraya taşıdı. Böylece belediye, hem dik ve yamaçlı araziyi düz hale getirmiş, hem de inşaat için gelir elde etmiş oluyordu. Fakat Guatelli Paşa ile aralarında anlaşmazlık çıkınca çalışmalar da durdu. İnşaata, paşaya arazinin yan tarafında yer verilmesiyle ancak 1879'da başlanabildi. Altıncı Daire-i Belediye başkanı Edouard Blacque'ın(-0 dönemine rastlayan ve yalnızca toprak düzenlemesinde 100'den fazla kişinin çalıştığı bu iş için belediye gene para sıkıntısı çekince, bu kez çareyi çevre binalardan ek para istemekte buldu. Ev sahiplerini de konser salonu, lokantası, içinden su akan rotondansı, orkestra yeri, gezinti yolları ve çocuk oyun alanlarıyla böyle bir bahçenin, evlerinin değerini bir kez daha artıracağını söyleyerek yardıma çağırıyordu. Yapım için gereken 8.000 lira toplanarak Osmanlı Bankası'na yatırılacak ve gene bu bankanın kontrolünde harcanacaktı.
E. Blacque'm çabalarıyla bir yıl içinde tamamlanan bahçenin açılışı 24 Temmuz 1880'de yapıldı. Çağdaşı Taksim Bahçe-si(->) gibi o da İngiliz bahçe mimarisi tar-zındaydı. İçeri, Mezarlık Caddesi üzerindeki iki tarafı sütunlu büyük demir parmaklıklı kapıdan girildiğinde, sağda ahşap bir köşk, ortada da üzerinde demir köprüsü olan yapay bir gölle orkestra için düzenlenmiş bir platform bulunuyordu. Göl daha sonraları dolduruldu ve yerine çevresi açık, üzeri kubbeli, sekizgen bir orkestra yeri yapıldı. Yeniden ağaçlandırılan bahçede, çakıl taşı döşeli gezinti yolları ve aralarında da demir ayaklı masalarıyla oturma yerleri vardı. Bahçeye daha çok Müslüman olmayan halkla Avrupalılar gelir ve manzaraya karşı, müzik eşliğinde içkilerim içerlerdi. Burada oturacak kadar parası olma-yanlarsa, bahçede yürüyüş yapmakla yetinirdi. Genelde herkes Fransızca konuşur, Türkçeye hemen hemen hiç rastlanmazdı. Akşamları ise, demir ayaklı opal cam kürelerden oluşan lambalarla etraf aydın-latılırdı.
Bahçe girişinin karşısındaki ahşap lokantanın açılışı ise, Mayıs 1884'te oldu. Buranın bir diğer özelliği de iyi havalarda bahçedeki açık terasta manzaraya karşı yemek yeme şansıydı. Fakat 1911'de, buranın yöneticisi olan M. Natanson, Balkan Sa-vaşı'nda Kızılay'ın yardım toplamak amacıyla yaptırdığı sergi pavyonunu biraz daha büyüterek, lokantayı girişin hemen solundaki büyük binaya taşıdı. Artık burası bir gardenbar, bir cafe-chantant'tı. Mimari olarak da karşısındaki tiyatro binasıyla aynı üsluptaydı. Yerden tavana kadar bolca büyük penceresi olan, iki katlı, ahşap bir yapıydı. 1914'te yandıysa da mühendis Kristidis tarafından aynı yıl yeniden inşa edildi. Fakat, L Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla bahçede bir durgunluk yaşandı, Avrupalılar görülmez oldu. 1935'te de dönemin belediye başkanı Lütfi Kırdar'ın(->) kararıyla Refik Saydam Caddesi'nin Pera Pa-las'ın(-0 yanından Meşrutiyet Caddesi'ne bağlanması sonucu, gardenbar yıktırıldı.
Cumhuriyet yıllarında bahçede biri
TEPEBAŞI KIŞLIK VE YAZLIK 250
251
TEPEBAŞI MEYDANI
Dram, diğeri de Komedi olmak üzere, Şehir Tiyatroları'nın iki tiyatrosu vardı (bak. Tepebaşı Yazlık ve Kışlık tiyatroları). Dram kısmının sağında ve solunda da ayrıca iki yazlık gazino bulunuyordu. Sağda, Komedi Tiyatrosu'nun yanındakinde daha çok Türk müziği icra edilirdi. Oldukça basit, üzeri renkli ampullerle süslenmiş, ahşap bir sahnesi vardı. Soldakinde ise daha çok yabancı orkestralar çalardı. Buranın sahnesi Dram Tiyatrosu'nun Halic'e bakan yüzüne dayalıydı ve 1912'de Lehman tarafından yapılmıştı. Yüksek tavanlı sahne yapısı üzerindeki üçgen alınlık ve saçak elemanlarıyla klasik çizgiler taşıyordu. Ayrıca sahnenin önünde, altta orkestra için yeri de vardı. II. Dünya Savaşı sırasında burası Avrupalı ajanların buluşma yeri olduysa da Cumhuriyet'le birlikte Türk müşteriler ağırlık kazandılar.
Bibi. G. Akçura, Beyoğlu'ndan Bir Kesit-Ses 1885-1991, ist., 1991; S. Birsel, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu, Ankara, 1983; Cezar, Beyoğlu; A. Dorsay, Benim Beyoğlum, İst., 1991; Ç. Gü-lersoy, Tepebaşı Bir Meydan Savaşı, ist., 1993; P. Joanne, Guides-Joanne: de Paris â Constan-tinople, Paris, 1886; La Turquie, 16 Mart 1879, 26 Temmuz 1880, 16 Kasım 1880, 12 Kasım 1881, 27 Nisan 1882, 3 Mayıs 1882, 11 Mayıs 1884, 25 Mayıs 1884; Le Moniteur Oriental, 23 Aralık 1891; Comte de Rocquigny, Trois Mois en Orient Basse-Egypte, Srie, Jerusalem, Constantinople, Paris, 1876; The Levant He-mld, 20 Mayıs 1872, 28 Kasım 1892, 27 Eylül 1905; W. Sperco, Yüzyılın Başında İstanbul, İst., 1989; A. de Valon, ÜneAneneeDans leLevant, Voyage en Sicile, en Grece et en Turquie, Paris, 1850.
SEZA DURUDOGAN
TEPEBAŞI KIŞLIK VE YAZLIK TİYATROLARI
Beyoğlu Ilçesi'nde, Tepebaşı'nda, bugün TÜYAP sergi binası ile katlı otoparkın bulunduğu alanda yer almaktaydı. Burada bir tiyatro binası inşası düşüncesi 1870'teki büyük Beyoğlu yangınından sonra oluştu. 1872'de Muzıka-i Hümayun(-t) şefi Gu-atelli Paşa'ya bu iş için imtiyaz verildi. Projesini G. B. Barborini'nin(->) çizdiği yapı anlaşmazlık çıkınca gerçekleşemedi. Daha sonra inşa edilen yapının mimarı Hovsep Aznavur'dur(->). Yapım tarihi kesin olmamakla birlikte, Kasım 1880'de burada gös-
Yüzyıl
başından bir
kartpostalda
Tepebaşı
Bahçesi'nin
Continental
Oteli'niıı
balkonundan
görünümü.
Ç. Güiersoy, Tepebaşı Bir Meydan Savaşı, ist., 1993
teri ve konserlerin varlığı bilinmektedir. Dönemin gazetelerinde adı geçen köşkünde de tiyatroya ait bu ahşap bina olması muhtemeldir. Köşkün birinci katında bir de sergi salonu vardı. M. Piccinini adlı biri 1882'de burada bir eskrim salonu açarak, köşke yeni bir işlev daha kazandırdı.
Bu tarihte bahçe ve tiyatroyu M. Dionis yönetiyordu. Tiyatronun salonu at nalı planlı, parterde 256, birinci ve ikinci kat localarında 182 koltukluydu. İkinci kat localarının da üzerinde balkon bulunuyordu. Her katı Korint başlıklı, demir sütunlar taşıyordu. Loca parapetleri ile tavan, barok üslupta çok yoğun olarak bezenmişti. Her sütunun üzerinde de kollu birer lamba ile kabartma rozetler yer alıyordu. Bunların aralarında ise ayrıca daha küçük rozetler vardı. Salona giriş arkadan, sahnenin tam karşısındandı. iki kat boyunca yükselen sahnenin kenarlarında da gene barok üslupta üç sıra bezeme dönmekteydi.
Binanın dış cepheleri ise oldukça yalındı. Yer yer iki ve üç katlı olan ahşap yapı, pencere düzeni, oranları ve dairesel köşe çıkmalarıyla İstanbul köşklerini çağrıştı-
Tepebaşı'daki kışlık tiyatro binası, 1930. Cengiz Kahraman arşivi
rıyordu. Taşıyıcı sistemin dışarıya bir yansıması olarak içteki ahşap kolonlar dış cephede pilastrlarla, pencere kenarlarında da sövelerle vurgulanmıştı. Cepheye hareket kazandıran bu elemanlardan başka bir bezemesi yoktu. 1891'de eskiyen yapının onarımı için para bulununca ertesi yıl girişe, kapıya kadar uzanan bir ek yapıldı. Bu, üzeri teras çatılı, ön cephesinde üzeri kemerle geçilmiş üç açıklığı bulunan kagir bir yapıydı. Her bir kemeri, üzeri İyon başlıklı pilastıiar taşıyordu.
I. Dünya Savaşı sırasında yapı tümüyle Darülbedayi'ye (daha sonra Şehir Tiyatroları) geçti. Bu, kışlık tiyatro için bir dönüm noktası oldu ve bundan sonra "Şehir Tiyatroları Dram Kısmı" olarak anıldı. Cumhuriyet yılları yapının en parlak dönemi oldu. Fakat zamanla bina teknik olarak isteklere cevap veremez olunca, Şehir Tiyatroları Ocak 1970'te Harbiye'de yeni bir binaya taşındı. Boşalan eski yapı ise 1970'te ve 1972'deki iki yangınla yok oldu.
1975'te Deneme Sahnesi yer bulamayınca, tiyatronun arkasında henüz yanmamış olan kagir marangozhane binasına taşındı. Gündüz marangozhane, akşam da tiyatro olarak kullanılıyordu. Ortada döner bir sahnesi, etrafında da daire şeklinde sıralanmış koltukları vardı. Birkaç yıl sonra burası da özelliğini yitirince tiyatro kapatıldı.
Bir bakıma tiyatronun sonu, bahçenin de sonu oldu. 1984'te tüm bahçe ortadan kaldırılarak, yerine bugünkü beton teraslı katlı otopark ve sergi salonu binası yaptırıldı.
Yazlık tiyatro binası 1889'da Claudius adlı bir opera emprezaryosu tarafından yaptırıldı. Dört localı, üzeri açık bir tiyatroydu. Bahçenin İngiltere Elçiliği binası(->) tarafındaki yamaç arazisine amfi şeklinde oturtulduğundan, Amplıi diye de anıldı. 1890' da yandıysa da tekrar onarıldı. 1905'te Mimar Campanaki tarafından tümüyle değiştirilerek ahşaptan kapalı bir salon haline
getirildi. 1.200 kişi alabilen salonun koltuklan Paris'ten getirtildi. Fakat iç dekorasyonda, kışlık tiyatronun ağır bezemesi burada yoktu. Tepebaşı Caddesi'ndeki kagir giriş cephesi, binanın tek gösterişli tarafıydı. Üç bölüntülü klasik cephede, girişin iki tarafındaki pencerelerin üzeri yuvarlak kemerliydi. Art nouveau tarzındaki stilize İyon başlıklı sütunlar ise çatı frizini taşıyordu.
Amphi'de o yıllarda genellikle ikinci sınıf artistlerin opera ve temsilleri sergilenirken, bina 1908'de yeni bir işlev kazandı. "Cine Theatre Pathe" adlı, Pathe kardeşlerin sineması 1915'e kadar burada hizmet verdi (bak. Pathe Sineması). 1919-1923 arasında yemden tiyatro olarak kullanıldıy-sa da 1924'te tekrar sinemaya çevrildi ve Asri Sineması(->) adını aldı. 194l'de adı Ses Sineması olarak değiştirildi. O yıllarda burasını Ses Tiyatrosu'nun(-») da işletmecisi olan M. Arditi yönetiyordu. Fakat daha sonra Arditi tiyatroyu başka birine kiraya verince, buradaki Şehir Tiyatroları binanın yeni işletmecisiyle anlaşamadı. Bunun için Eylül 1942'de takas yapıldı. Ses Sineması Halep Pasajı'ndaki Ses Tiyatrosu'nun, Şehir Tiyatroları Komedi Bölümü de sinemanın yerine geçti. Bu tarihten sonra "Komedi Tiyatrosu" olarak anıldı. Şehir Tiyatroları 1955'te Çerde d'Orient(-») binasındaki Yeni Komedi Tiyatrosu'nda (eski İpek Sineması'nda) temsillere başlayınca boş kalan bina ertesi yıl Başbakan Adnan Menderes'in yeni imar politikası çerçevesinde yıktırıldı.
SEZA DURUDOGAN
Dostları ilə paylaş: |