DEVLET KONSERVATUVARI
Müzik ve sahne sanatları alanlarında eğitim ve öğretim vererek çeşitli dallarda üstün nitelikli sanatçılar yetiştirmeyi amaçlayan Devlet Konservatuvarı "İstanbul Devlet Konservatuvarı" adıyla 1971-1972 öğretim yılında kurulmuştur. 1973-1982 arasında sırasıyla Kültür Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olarak Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan kurum 1982'de 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile Mimar Sinan Üniversitesi'ne bağlanmıştır.
Geçmişte yönetiminde besteci Ahmet Adnan Saygun, Cemal Reşit Rey ve Bülent Tarcan'ın da görev aldıkları Devlet Konservatuvarı'nda sırasıyla Fuat Turkay (1970-1972), Muzaffer Uz (1972-1973), Hamdi Bektaş (1974), ilhan Usmanbaş (1974-1976), Ersin Onay (1978-1980), Özer Sezgin (1980-1988) ve Ergican Saydam (1988-1990) müdürlük yapmışlardır.
1993-1994 öğretim yılında konserva-tuvarın yönetim kurulu Nuri İyicil (müdür), Fevziye İnal (müdür yardımcısı), Afşar Timuçin (üye), Müşfik Kenter (üye), Ergen Korkmaz'dan (üye); konsevatuvar
kurulu ise, Nuri İyicil (müdür), Fevziye İnal (müdür yardımcısı), Reşit Erzin (müzik bölümü başkanı), Cengiz Tanç (kompozisyon ve orkestra şefliği anasanat dalı başkanı), Judith Uluğ (piyano anasanat dalı başkam), Saim Akçıl (yaylı çalgılar anasanat dalı başkanı), Mehmet Ali Boğuç (üflemeli ve vurmalı çalgılar anasanat dalı başkanı). Yıldız Dağdelen (sahne sanatları bölümü başkanı-opera anasanat dalı başkanı), Müşfik Kenter (tiyatro anasanat dalı başkanı), Meral Tunalı (bale anasanat dalı başkanı), Filiz Ali (mü-zikoloji bölümü başkanı) ve Ahmet Yü-rür'den (folklor ve etnomüzikoloji ana-bilim dalı başkanı) oluşmaktadır.
Müzik Bölümü'ne bağlı kompozisyon ve orkestra şefliği, piyano-arp-gitar, yaylı, üflemeli ve vurmalı çalgılar; sahne sanatları bölümüne bağlı opera, tiyatro, bale anasanat dalları ile müzikoloji bölümüne bağlı genel müzikoloji ve müzik tarihi, folklor ve etnomüzikoloji anabilim dallarında lisans eğitimi verilen Devlet Konservatuvarı'nda bu eğitime hazırlayıcı tam ve yarı zamanlı, ortaöğretim düzeyinde programlar da bulunmaktadır. Kon-servatuvarın lisans dönemi mezunlarına Mimar Sinan Üniversitesi Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler enstitülerinde verilen lisansüstü öğretimle geleceğin sanatçı ve öğretim elemanı kadroları oluşturulmaktadır. Devlet Konservatuvarı'nda 1993-1994 öğretim yılında kadrolu ve ek görevli 168 öğretim elemanı ile toplam 420 öğrenci bulunmaktadır.
NURİ İYİCİL
DEVLET OPERA VE BALESİ
İstanbul Belediyesi Şehir Operası'nın devamıdır (bak. Şehir Operası). 14 Temmuz 1970'te yürürlüğe giren bir yasayla, opera ve bale toplulukları, Devlet Tiyatro-
DEVLET OPERA VE BALESİ
su Genel Müdürlüğü'nden ayrılarak Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'ne bağlanmış, İstanbul Belediyesi Şehir Operası da İstanbul Devlet Opera ve Balesi adını almıştır.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi ilk gösterisini 12 Nisan 1969'da İstanbul'un modern anlamda ilk kültür merkezi olan Kültür Sarayı'nın açılış kutlamaları içinde gerçekleştirmiştir. İlk olarak Ferit Tü-zün'ün "Çeşmebaşı" balesi ile Verdi'nin "Aida" operası sahnelenmiştir. 27 Kasım 1970'te çıkan yangında büyük hasar gören Kültür Sarayı onarılarak 1978'de Atatürk Kültür Merkezi adıyla yeniden açılmıştır. Kültür Sarayı'nın 1970'te yanmasıyla buradaki etkinliklerine zorunlu olarak ara veren İstanbul Devlet Opera ve Balesi 1971-1978 arasında gösterilerini Maksim Sahnesi ve Şan Tiyatrosu'nda sahnelemek zorunda kalmıştır.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin kuruluşundan Kültür Sarayı'nın yanmasına kadar geçen dönem içinde sahnelediği operalardan bazıları şunlardır: Do-nizetti'nin "Lucia di Lammermoor", Ferit Tüzün'ün "Midas'ın Kulakları", Verdi'nin "Othello" ve "La Traviata" operaları. Aynı süre içinde İstanbul Belediyesi Şehir Operası koreograflarınca oluşturulan bale grubunun çalışmaları "opera baleleri" ile sınırlı kalmıştır. Bale çalışmalarının düzenlenmesi ve sürekliliğin sağlanabilmesi için 1969'da yurtdışından davet edilen İngiliz Kraliyet Balesi öğretmenlerinden Alan Carter'ın opera içinde bale okulu kurma amacıyla başlattığı atılımlar Kültür Sarayı'nın yanmasından dolayı sanatçının ülkesine geri dönmesiyle yarım kalmıştır.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi 1971' den 1978'e kadar geçen süre içinde Verdi'nin "Rigoletto", "Aida"; Puccini'nin
DEVLET SENFONİ ORKESTRASI 46
DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI
istanbul Devlet Senfoni Orkestrası üyeleri Dolmabahçe Sarayı'nda, 1990. Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Müdürlüğü'nün izniyle, fotoğraf Sami Güner
"Madam Butterfly" gibi klasik operaların yanında Ahmed Adnan Saygun'un "Yunus Emre Oratoryosu" ve 1973'te istanbul Festivali etkinlikleri çerçevesinde istanbul'da ilk kez sahnelenen "Köroğlu" operası gibi Türk bestecilerinin eserlerini de sahnelemiştir.
Bu dönemde bale etkinlikleri Güloya Aruoba'nın bale sanat yönetmenliğine getirilmesi ve balenin özerkliğine kavuşturulmasıyla hız kazanmıştır. Konuk koreograf Alfred Rodriguez'in katılımıyla gerçekleştirilen düzenli çalışmalar sonunda İstanbul Devlet Balesi ilk gösterisini 31 Mart 1973'te Ulvi Cemal Erkin'in "Köçekçe", Menotti'nin "Sebastian" ve Cari Orff un "Catulli Carmina" adlı eserlerinden oluşan bir programla Maksim Sahnesi'nde sahnelenmiştir. Bu ilk gösteriyi "Coppe-lia" izlemiştir. 1974'te sahnelenen "Cop-pelia"nın İstanbul'da ilk kez baştan sona sahnelenen klasik bir bale eseri olması dolayısıyla İstanbul Devlet Balesi'nin dağarında özel bir yeri vardır. 1971'den sonra altı yıl Maksim Sahnesi'nde, bir yıl da Şan Sineması'nda etkinliklerini sürdüren topluluk, "Kuğu Gölü", "Raymonda", "Pet-ruşka" ve Güngör Dilmenin aynı adlı o-yunundan uyarlanan "Kurban" adlı baleleri sahnelemiştir. Duygu AykaPın besteci İlhan Mimaroğlu'nun müziği üzerine yorumladığı "Oluşum", Pavlina İvanova'nın sahneye koyduğu "Carmen Süiti", C. Go-unod'nun müziği üzerine Ricardo Du-se'nın sahnelediği "Walpurgis Gecesi" ve Kenneth McMillan-Suna Şenel ortak tasarımıyla gerçekleşen "The Barrow", topluluğun Şan Sineması'nda sahnelediği son eserlerdir.
Devlet Opera ve Balesi, onarımı tamamlanan Atatürk Kültür Merkezi'nin 2 Mayıs 1978'de gerçekleşen ikinci açılışında G. Bizet'nin "Carmen" operasını sahnelemiştir. Bale ise bu açılış etkinliklerine birçok eseri yorumlamış olan Todd Bo-lender'in koreografilerini hazırladığı "Anılar", "Kavak Yeli", "Harika Mandarin" ve "Balanchine'e Armağan" adlı balelerle katkıda bulunmuştur.
Devlet Opera ve Balesi, kuruluşunun 10. yıldönümünde, İstanbul'un müzik hayatı açısından önemli etkinlikler gerçekleştirmiştir. Bunlardan ilki İstanbul Devlet Operası'nda sahnelenen ilk Türk opereti olması açısından önem taşıyan Cemal Reşit Rey'in "Deli Dolu" operetidir. Eser 27 Şubat 1980'de Atatürk Kültür Merke-zi'nde sahnelenmeye başlamıştır. Aynı dönemde sahnelenen bir başka eser Okan Demirisin "IV. Murat" operasıdır. İstanbul Devlet Opera ve Balesi ertesi sezon Mozart'ın "Figaro'nun Düğünü", Puccini'nin "La Boheme", G. Verdi'nin "Attila" operası gibi opera sanatının şaheserleri yanında Osmanlı tarahini, İstanbul'u ve Türkleri konu alan eserlere de yer vermiştir. Bunların içinde konusu 19l6'da İstanbul'da geçen Leo Fall'in "İstanbul Gülü" adlı o-pereti ilk defa 28 Ocak 1989'da sahnelenmiştir. Osmanlı hayatını konu alan bir başka eser de Avrupa'da 18. yy'ın ortalarında Batılı besteciler arasında görülen
"Türk operası" akımına ayak uyduran C. W. Gluck'un "Kadının Fendi Kadıyı Yendi" ("Der Betrogene Kadı") adlı operasıdır. Eser İstanbul'da ilk kez 3 Nisan 1992'de sahnelenmiştir. W. A. Mozart'ın "Saraydan Kız Kaçırma" adlı operası Avrupalı bestecilerce yazılan "Türk operaları" i-çinde en ünlüsüdür. İlk kez 13 Temmuz 1973'te İstanbul'da sahnelenen bu opera İstanbul Festivali çerçevesinde 1974' ten beri Topkapı Sarayı'nda sahnelenmektedir.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin 1980-1992 arasında oyun dağarına kazandırdığı eserler arasında çağdaş Türk bestecilerinin ulusal ve evrensel nitelikli operaları göze çarpar. Bu operalar Okan De-miriş'in "Karyağdı Hatun" (1985), "Yusuf ile Züleyha" (1990) ve büyük opera türünde ilk Türk operası olarak kabul edilen A. Adnan Saygun'un "Kerem" (1991) adlı operasıdır. Aynı dönemde sahnelenen öteki eserler içinde, W. A. Mozart'ın "Bas-tien und Bastien" (1983), "Sihirli Flüt" (1986) ile, Shakespeare'in aynı adlı oyunundan uyarlanan C. H. Gounod'nun "Romeo ve Juliet", Otto Nicola'mn "Wind-sor'un Şen Kadınları" (1991) sayılabilir. İstanbul Devlet Opera ve Balesi bütün dünyada kutlanan 1991 Mozart Yılı etkinliklerine de özel bir programla katılmış, düzenlediği çeşitli konser, sergi, video gösterileri ve panellerin yanısıra Mozart'ın "Sihirli Flüt" ve "Don Giovanni" o-peralarını da sahnelemiştir.
Bu dönemde bale dağarının odak noktasını Türk koreograflarının tasarımları o-luşturur. Bunların içinde koreografisini Sait Sökmenin hazırladığı "Çark" (1986), "Konçerto" (1981) ve Aysun Aslan'ın E. Gismonti'nin müziği eşliğinde sahneye koyduğu "Çeşitlemeler" ve Philip Glass'ın müziği üzerine koreograf Geyvan Mc-Millanln yorumladığı "Nemrutun Dansı" (1990) sahnelenen eserlerden bazılarıdır.
Klasik eserlerden çağdaş yorumlara kadar çok geniş bir repertuvarı olan topluluk "Nijinski İle Bir Akşam Üstü" (1987), "Prens İgor" (1988), "Antonius ve Kleopat-ra" (1989) ve İstanbul Devlet Balesi'nin kuruluşundan günümüze kadar birçok eseri yorumlayan ve 1992'de Türkiye'deki 20. sanat yılını kutlayan Alfred Rodrigu-es'in koreografisini hazırladığı "Romeo ve Juliet" (1993) adlı baleleri 1980-1992 döneminde sahnelenmiştir. Ayrıca Ru-dolph Nureyev'in koreografisini hazırladığı, Patricia Ruanne'ın sahneye koyduğu, P. İ. Çaykovsky'nin "Uyuyan Güzel" adlı eseri (1986-1987) bu dönemin Önemli gösterileri arasındadır. Sahnelenen baleler içinde Türk besteci ve koreograflarının ortak yapımları da yer alır.
1992'de perdelerini Donizetti'nin komik operası "Don Pascale" ile açan İstanbul Devlet Opera ve Balesi 19 Aralık 1992' de opera sanatının şaheserlerinden biri olarak kabul edilen R. Wagnerln "Uçan Hollandalı" operasını İstanbul'da ilk kez sahnelemiştir. Eser İstanbul'da sahnelenen ilk Wagner operası olması açısından ayrı bir önem taşır.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi "1993 İstanbul Yılı" kutlama etkinliklerine Um-beıto Giordano'nun "Andre Chenier" ope-rasıyla katılmıştır. Aynı yıl içinde İstanbul Devlet Opera ve Balesi Ç. F. Gounod' nün "Faust" adlı operasını sahnelemeye başlamıştır. Goethe'nin aynı adlı dramından yararlanılarak Jules Barbier ve Mic-hel Carre tarafından oluşturulan opera ilk kez 14 Kasım 1992'de İstanbul'da sahnelenmiştir. Avrupalı genç koreografların özgün çalışmalarından oluşturulan "Üç Bale" 1992'de sahnelenmeye başlayan bale etkinlikleri arasındadır. İstanbul'da ilk kez sahnelenen Leo Minkus'un "Don Kişot" adlı balesinin galası 13 Mart 1993' te gerçekleşmiştir.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi kurulduğundan bu yana düzenli olarak gerçekleştirdiği opera, bale, operet ve çocuk müzikallerinin yanısıra 1992'den başlayarak seyircisine kültürel ve sanatsal açıdan daha yoğun katkıda bulunabilmek amacıyla bir dizi yan etkinlik düzenlemeye başlamıştır. Başta Atatürk Kültür Merkezi olmak üzere Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi ve Bakırköy Yunus Emre Kültür Mer-kezi'nde gerçekleştirilen etkinlikler içinde "sanatçıya saygı gecelerF'nin ilki Türk operasının oluşumuna büyük katkıda bulunmuş olan Leyla Gencer için 18 Ekim 1993'te Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenmiştir.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin müdürleri sırasıyla şu kişilerdir: Aydın Gün (1969-1978), Selahattin Evcil (vekâleten 3 ay), Mükerrem Berk (1979-1980), Okan Demiriş (1979-1980), Mustafa İktu (1980-1982), Atila Manizade (1983-1984), Mükerrem Berk (1984-1986), Okan Demiriş (1986-1987), Mesut İktu (1987-1992) ve Yekta Kara (1992).
Bibi. M. Berk, "İstanbul Devlet Operası'nda ilk Türk Opereti Temsili", Orkestra, S. 126 (1984), s. 10; 30. Yılında istanbul Devlet Opera ve Balesi (1960-1990), İst., 1990-1991; J. Deleon, Cumhuriyet Dönemi Türk Balesi, İst., 1993; C. M. Ahar, Opera Tarihi, I-IV, Ankara, 1982; O. Tanrıkulu, Tarihsel Akışı İçinde Opera'da Türkler ve Türkler'de Opera, ist., 1983.
ESİN ULU
DEVLET SENFONİ ORKESTRASI
19l4'te, İstanbul Konservatuvarı'nın başlangıcı sayılabilecek, musiki öğretimi ve eğitimi yanısıra halka konserler vermek için açılması düşünülen Darülbedayi'nin musiki bölümü, I. Dünya Savaşı sırasında Batı musikisi konserleri verebilecek düzeye gelemeden kaldırılmıştı. 19l6'da kurulan Darü'l-Elhân'da(-») çalgı derslerine de yer verilmiş, ama bir Batı musikisi topluluğu kurulamamıştır.
İlk Batı musikisi icra topluluğu 1923' te kuruldu. Darü'l-Elhân'da görevli Zeki Üngör, Cemal Reşit (Rey), Ekrem Besim (Tektaş), Mesud Cemil, Muhiddin Sadak, Seyfettin Asal, Sezai Asal ve Nimet Vahit, Union Française'de düzenli oda musikisi konserleri verdiler. 1927'de, Belediye Konservatuvarı(->) öğretmen ve öğren-
cilerinden kurulu Senfoni Orkestrası, Seyfettin Asal, Cemal Reşit Rey ve Muhiddin Sadak yönetiminde dizi konserlere başladı. 1944'te Senfoni Örkestrası'nın çalışmalarına ara verildi ve Cemal Reşit Rey yönetiminde, Belediye Konservatu-varı Yaylı Çalgılar Grubu kuruldu. Haziran 1945'te çıkan bütçe ile de Cemal Reşit Rey yönetiminde kurulan Şehir Orkestrası kısa bir süre sonra düzenli konserler vermeye başladı. Ancak, 19öO'lı yıllarda, gerek yönetimin yetersizliği, gerekse Belediye Konservatuvarı'nın orkestrayı besleyecek yeterince eleman yetiş-tirememesi yüzünden bunalıma girdi ve Şehir Orkestrası, ileride kendinden saygı ile söz edilecek bir anı olmak üzere iken, devletleştirildi, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası adını aldı.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, üçlü denen türde, büyük kadrolu bir topluluk halinde kuruldu, l Ağustos 1972'de, Devlet Bakanı İsmail Arar ile Kültür Müsteşarı Mehmet Önderin ilgi ve yardımlarıyla kurulan bu topluluğun başına Mükerrem Berk, genel müzik direktörlüğüne de Gotthold Efraim Lessing getirildi. Şef yardımcılığı görevini de Demirhan Al-tuğ üstlendi. Sonraları genel müzik direktörlüğüne Romen orkestra şefi Mir-cea Basarab, ondan sonra da ünlü orkestra şefi Anatole Fistulari atandı.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası gerek Lessing, gerekse Basarab ve Fistulari' nin önderliğinde bir yükseliş dönemi yaşadı, daha sonra da İspanya, Çekoslovakya, Birleşik Amerika, Yunanistan, Almanya turnelerini gerçekleştirdi, istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı yönetenler arasında Gustav Kuhn, Vassil Stefanov, Aaron Copland, Jean Perisson, G. Zdrav-kovic, Veronica Dudarova, Robert Wag-ner, Gabriel Bouillon, Konstantin İliev, Tama Vasary gibi dünyaca tanınmış şefler de vardır. Orkestranın konserlerine solist olarak katılan ünlü sanatçılar arasında, devlet sanatçısı solistler dışında, Yehudi Menuhin, lon Voicu, Ludwig Stre-icher, Josef Sivo, Vaclav Hudecek, Vla-
dimir Orlof, Milos Sadlo, Jean Pierre Ram-pal, Maurice Gendron, Heinrich Schiff, Peter Katin, Valeri Klimov, Andre Na-varra, Dimitri Başkirov, Tamas Vasary, Minço Minçev sayılabilir.
PANAYOT ABACI
DEVLET TİYATROSU
İstanbul Devlet Tiyatrosu 1969'da kurulmuştur. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, bu tarihe kadar İstanbul'a turneler düzenledi. Değişik yerlerde, özellikle Beyoğlu civarındaki salonlarda oyunlarını sahneledi. 1969'da Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) açılmasıyla Devlet Tiyatroları yerleşik bir sahneye kavuştu. Atatürk Kültür Merkezi'nin içinde yer alan Büyük Salon, Konser Salonu ve Oda Tiyatrosu'nda turneden gelen oyunlar sahnelenmeye başladı. Ancak 27 Kasım 1970 günü Atatürk Kültür Merkezi' nin yanması nedeniyle salonsuz kalan Devlet Tiyatroları, 1972'de Sıraselviler Caddesi'nin başındaki Venüs Sineması' nı (eski Majik Sineması) kiraladı. Atatürk Kültür Merkezi'nin onarımı bitince, Taksim Sahnesi adını alan Venüs Sine-ması'mn yanısıra, yangın öncesi kullandığı sahnelere kavuştu.
1978'de yerleşik kadrosunu oluşturan İstanbul Devlet Tiyatrosu, yerli ve yabancı onlarca oyun yazarının yapıtlarıyla perdelerini açtı. Bu sahnelerin yanısıra, kent içinde birçok semtteki salonda, kısa süreli oyunlar sahnelendi. 1993'te Devlet Tiyatroları'nın yerel birimlerini özerkleştirme anlayışına uygun olarak, İstanbul Devlet Tiyatrosu çatısı altında denemeci çalışmalara yer veren Birim Tiyatro kuruldu. Birim Tiyatro'nun sahnesi ise, Atatürk Kültür Merkezi'nin yanındaki otoparkın altında yer alan deponun salona dönüştürülmesiyle oluşturuldu. Bugüne kadar (1994) Can Gürzap, Raik Alnıaçık, Bozkurt Kuruç, Zafer Ergin, Turgut Savaş, Tomris Oğuzalp, Sema Çeyrekbaşı İstanbul Devlet Tiyatrosu müdürlüğü görevinde bulundular.
HİLMİ ZAFER ŞAHİN
Devoğlu Ali Ağa Çeşmesi'nin ön cephesinden bir ayrıntı. Yavuz Çelenk, 1994
DEVOĞLU AIİ AĞA ÇEŞMESİ
Süleymaniye ile Küçükpazar semtleri a-rasındaki Mutasarrıf Yokuşu'nun alt u-cunda Hoca Hamza Camii'nin güney du-varındadır.
Devoğlu Ali Ağa adında bir kişi tarafından 1108/l696'da yaptırıldığı bilinir. Kitabesi tek mısra olup tarih belirtir: "Ve-ammet niamün nıinha feden li-İsmail 1108." Cephenin saçak altına gelen bölümünde yan yana üç parça halinde kabartma kitabelerde besmele-i şerif ile "Ve min el-ma-i külli şeyin hayy" ve "El ham-dü'1-illahi Rabbe'el-alemin" ayetleri yer alır.
Klasik dönem çeşmelerinin genel ö-zelliklerini bünyesinde taşıyan yapı, kesme taştan hazneli olarak inşa edilmiştir. Oranlar çok uyumlu biçimde ele alınmış olan çeşmede cephe sade bir süslemeye sahiptir. Sivri ve zeminden hafifçe alçal-tılmış olan kemerin içinde tarih belirten kitabe ile iki yanında bitkisel tezyinatlı birer rozet bulunur. Kemerin iki ayağı a-rasındaki yuvarlak bir silme, bu bölümü altındaki aynadan ayırır. Ayna mermer o-lup, klasik dönem çizgileri ile dekore e-dilmiştir. İki tarafında birer maşrapalık yer alır. Tekne tamamen toprağa gömülmüş durumdadır ve çevredeki esnaf tarafından çöplük olarak kullanılmaktadır. Haznenin vaktiyle ahşap ve kiremit kaplı olan örtüsü bugün sıvalı beton bir hal almıştır. Suyu akmamaktadır.
Bibi. Tanışık, istanbul Çeşmeleri, I, 96; A. Egemen, İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 111.
ZİYA NUR SEZEN
DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU (DİSK)
1967'de İstanbul'da kurulan ve merkezi İstanbul'da bulunan işçi sendikaları konfederasyonu. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Kon-
DIEHL, CHARLES
48
49
DERAĞMAN KÜLLİYESİ
DÎSK'in düzenlediği l Mayıs 1977'den görünüm. Gözlem Yayıncılık Arşivi
federasyonu (DİSK), 13 Şubat 19ö7'de Türk-İş'ten ayrılan Türkiye Maden-İş, Türkiye Lastik-îş, Basın-İş, bağımsız Gıda-Iş ve Zonguldak'taki Türk Maden-İş sendikaları tarafından kuruldu. Ana tüzüğünde, ilk kez, sendikal mücadelenin yetersizliği ve siyasal mücadelenin gerekliliğini vurgulayan bir işçi kuruluşu olarak Türk-İş'in ve bağlı sendikaların "partile-rüstü sendikacılık" ilkesine karşı daha kuruluşunda, kesin tavır aldı ve bu dönemde Türkiye İşçi Partisi'ni destekledi. Atak ve mücadeleci bir sendikacılık anlayışıyla, özellikle devlet kuruluşlarında yüksek ücret zamları almayı başaran konfederasyon, kısa sürede üye sayısını çoğalttı ve gelişti. 15-16 Haziran 1970'te yapılan İstanbul ve Türkiye işçi sınıfı tarihinin en kitlesel ve büyük işçi direnişi, DİSK için önemli bir dönemeç oldu (bak. OnBeş-OnAltı Haziran Olayları). 12 Mart 1971 askeri müdahalesi ve onu izleyen yıllarda güç günler geçiren DİSK, 1974' ten sonra yeni bir gelişme dönemine girdi. Türk-İş'e bağlı ve Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) destekleyen sendikalar DİSK'e üye olmaya başladılar; üye sayısı arttı. Bir yandan yüksek ücret zamları alabilen bir sendika niteliğini korurken öte yandan 1975'te demokratik hak ve özgürlükler mitingleri, aynı yıl l Mayıs'ın Cumhuriyet tarihinde ilk kez yüz binlerin katılımıyla kutlanması, (bak. Bir Mayıs kutlamaları), yine aynı yılın eylülünde Devlet Güvenlik Mahkemeleri yasa tasarısına karşı genel af eylemi vb ile işçi hareketinde farklı sesini duyurdu. Bu dönemde DÎSK'in ilkeleri "demokratik sınıf ve kitle sendikacılığı" başlığı altında yemden tanımlandı; DİSK istemler paketi o-luşturuldu. Bu istemler arasında en önemlilerinden biri de 141. ve 142. maddelerin kaldırılmasıydı. 1978-1980 döneminde "Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm" temel slogan olarak kullanıldı. 1987'deki
altıncı genel kurulunda, kuruluşundan beri DİSK Genel Başkam olan Kemal Türklerin yerine Genel-İş Başkanı Abdullah Baştürk başkanlığa getirildi.
1978-1980 dönemi DİSK için sürekli eylem ve grevlerle dolu bir dönem oldu. 24 Temmuz 1980'de o dönem Maden-İş genel başkanı olan DİSK'in eski genel başkam Kemal Türklerin bir suikastta öldürülmesi üzerine, cenaze töreni İstanbul'da büyük bir işçi gösterisine dönüştü. DİSK'e bağlı Maden-İş üyesi on binlerce işçinin işveren sendikası MESS'e karşı grevde oldukları (bak. MESS grevleri) bu dönemde, DÎSK'in içinde sol içi siyasal tercihlerden ve görüş ayrılıklarından kaynaklanan ciddi sorunlar ve anlaşmazlıklar vardı. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi DÎSK'i bu durumda buldu. Diğer işçi örgütleri gibi DÎSK de kapatıldı, DÎSK yöneticileri tutuklandı, yöneticiler ve DİSK'li sendikacılar hakkında dava açıldı. Abdullah Baştürk de dahil olmak üzere 52 DİSK'li sendikacının idamı istendi. DiSK davası olarak bilinen yargılamada, 160 ayrı dava dosyası DİSK dosyası ile birleştirilerek sanık sayısı 1.477' ye çıkarıldı, hakkında idam istenenlerin sayısı da 78'i buldu. Aralık 1981'de başlayan dava boyunca, 2.000 dolayında DİSK üyesi gözaltına alındı ya da tutuklandı. Aralık 1986'da verilen mahkûmiyet kararına rağmen 1991'de Askeri Yargıtay kararıyla DİSK'liler beraat ettirildi ve DÎSK davası beraatle kapandı. Aynı yıl 21 Ara-lık'ta Abdullah Baştürk öldü. 18-19 Ocak 1992'de toplanan sekizinci genel kurulda Kemal Nebioğlu genel başkanlığa seçildi. Konfederasyon örgütlenme çalışmalarına yeniden hız verdi.
Kuruluşunda 30.000 üyeye sahip olan DİSK'in üye sayısı 12 Eylül 1980'den hemen önce yarım milyonu aşmıştı. 1992' den bu yana yeni toplumsal siyasal koşullar çerçevesinde toparlanmaya çalışan kuruluşun üye sayısının 1993 sonu itiba-
riyle 250.000'e ulaştığı ve örgütlenme çalışmalarının sürdüğü bildirilmektedir.
Türkiye işçi sınıfı tarihinde olduğu kadar istanbul'un yakın tarihinde izler bırakmış bir işçi kuruluşu olan DİSK, örgütün kendi bünyesindeki tartışmalara, yöneltilen eleştirilere, bütün eksik ve yanlışlarına rağmen resmi sendikacılık anlayışıyla ilk kitlesel hesaplaşma çabasıydı. FARUK PEKİN
DIEHL, CHARLES
(4 Temmuz 1859, Strasbourg - l Kasım 1944, Paris) Fransız Bizantolog.
Ortaöğrenimini Strasbourg, Nancy ve Paris'te Louis-le-Grand liselerinde yaptı. 1881'de Ecole Normale Superieure'den mezun oldu. Önce Roma'daki Fransız Ens-titüsü'ne üye olarak gönderildi, 1883'te Atina'daki enstitüye geçti. Dönüşünde 1885'te Nancy Üniversitesi Edebiyat Fa-kültesi'ne Yunan tarih ve arkeolojisi öğretim üyesi olarak atandı. 1899'da Paris' teki Sorbonne Üniversitesi'ne davet edildi ve o yıl kurulan Bizans tarihi kürsüsünün başına geçti. Burada, emekli olduğu 1934'e kadar 35 yıl ders verdi. 1937 sonlarında gözlerini kaybetmesine rağmen, eser vermeyi sürdürdü.
Bizans tarihine dair çok önemli araştırmalar ve yayınlar yapmış olan Diehl, ikinci baskısının üstünden yaklaşık 70 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ değerini koruyan iki ciltlik bir Bizans sanatı tarihi de (Manuel d'art byzantin, Paris, 1925-1926) yazmıştı, istanbul ve bu şehirdeki Bizans eserleri ile ilgili başlıca yayınları olarak şunlar gösterilebilir: "Kariye Camii olan eski Kora Manastırı Kilisesi'nin mo-ziklerine dair" ("Leş mosaiques de Kah-rie-Djami", Gazette deş Beaux-Arts, XXXII [1904] s. 353-375; XXXIII [1905] s. 72-84; ayrıca aynı yazı, Etudes Byzanti-nes, Paris, 1905, s. 392-431); "14. yy sonlarında istanbul'da Venedik kolonisi" ("La colonie Venitienne â Constantinople â la fin du XTV siecle", Melanges d'archeolo-gie et d'Histoire de l'Ecole Française de Rome, III [18831, s. 90-131, ayrıca aynı yazı, Etudes Byzantines, s. 241-275); "Bizans sarayı ve saray halkı" ("Le Palais et le Cours de Byzance", Revue deş Cours et Conferences, S. 5 [1914], s. 313-327); "Fransa ve İstanbul" ("La France et Constantinople", Revue Bleue, 58. yıl, S. 9 [1920], s. 257-261); "Fransız İşgal Kuvvetlerinin İstanbul'da yaptıkları kazılar" ("Leş fouilles du Corps d'occupation français â Constantinople", Comptes rendus de l'Acad. deş Ins. et B. Lettres, [1922], s. 198-207 ve [1923], s. 241-248); "Eğer istanbul serbest şehir olsaydı" ("Si Constantinople etait ville libre", Lecturespour tous, 1913, s. 483-494); "İstanbul'un fethinde" ("A la conquete de Constantinople", Lectures pour tous 1915, s. 814-824); "İstanbul ve Boğazlar Meselesi" ("Constantinople et la question deş Detroits", travaux du Comite d'Etudes, II-Questions europennes, Paris, 1919, s. 685-708). Bu son üç yazı daha çok politika ağırlıklıdır.
Dostları ilə paylaş: |