I d I n I a V a V x h o n I n < I j V a h I x V l a I o I l n V v h fi X l Q



Yüklə 7,77 Mb.
səhifə14/139
tarix27.12.2018
ölçüsü7,77 Mb.
#87837
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   139

Bibi. Gerda Bruns , "Der Obelisk and Seine Basis Hippodrom zu Konstantinople", Istan-buler Forschunget; İst., 1937, s. 33-68; G. Mendel, "Catalogue deş Sculptures", istanbul 1912, c. II, s. 442, c. III, s. 523; Janin, Cons-tantinople byzantine, 84; S. Eyice, "Arkadios Sütunu", ISTA, II, 1012; R. Duyuran, "Beyazıt'ta Zafer Takı", Arkitekt, (1957), s. 289, 157; E. Yücel, "Marcianus Anıtı", Arkitekt S 334 (1969), s. 75-76.

ERDEM YÜCEL



DİLENCİLER

İstanbul'da dilenciliğin kökeni kuşkusuz Bizans dönemine kadar uzanır. Bilineni 16. yy'da dilencilik, şehrin en büyük dertlerinden biri olmaya başlamıştı. 1568 tarihli bir fermanda Arap dilencilerin sağlıklı oldukları halde dilenerek halkı rahatsız ettikleri, bazılarının hasta kimseleri yanlarında dolaştırarak bazılarının ise ilahiler okuyarak dilendikleri belirtilmekte, bu durumun önlenmesi söylenilmek-tedir. 1574 tarihli bir başka fermanda ise, para kazanacak güçleri oldukları halde dilenen kimselerle mücadele edilmesi gerektiği, bu işle ilgili olarak da Şah Çavuş' un memur edildiği, dilenci kölelerin alınıp satılmasının yasak edildiği belirtilmiştir. 1759'da Kocaeli Sancağı paşası ve İzmit kadısına gönderilen bir fermanda da İstanbul'da sağlam oldukları halde dilenen 43 kişinin kayığa konularak İzmit'e gönderildikleri, bunların muhtelif işlerde çalıştırılmaları ve kaçmalarının önlenmesi emredilmektedir.

Evliya Çelebi, 17. yy'ın ortalarında dilenci esnafının 7.000 kişi olduğunu ve bunların pirlerinin Şeyh Safî olduğunu söyler. 1896'da Darülaceze'nin(->) açılmasıyla dilencilik tekrar resmi olarak yasaklanmıştır. Darülaceze'nin nizamnamesinde kendini geçindirecek gücü olmayanların, sakatların bakılacağı, dilenmeye

Sultanahmet Meydam'ndaki dikilitaşları gösteren bir kartpostal.



TETTV Arşivi

Cami duvarı önündeki bir dilenciyi gösteren fotoğraf kartpostal.



TETTV Arşivi

devam edenlerin Darülaceze'ye, taşralı olanların ise memleketlerine sevk edileceği belirtilmektedir. Tanzimat'tan önce de dilenciler, kontrol altına alınmak istenerek Eyüb Sultan Camii civarında "Se-ele Kethüdalığı" adıyla bir kâhyalığa bağlandı. Dilencilerin gezinti yerlerini kâhya tespit ederdi. Kâhyaların en meşhuru 1910'lu yıllarda yaşamış Mehmed Ömer Efendi'dir.

Eski İstanbul'da dilencilerin lonca gibi bir teşkilatı vardı. En büyük kolonileri Şehzadebaşı'ndan Vefa'ya inen yoldaydı. Eyüp, Karacaahmet, Edimekapı gibi semtlerin mezarlıklarında da görülürlerdi. Galata Köprüsü, dilencilerin vazgeçemedikleri en büyük mekânlardan biriydi. Seyir ve mesire yerlerinin de gedikli dilencileri bulunurdu. 1900'lü yıllarda Çolak Ali Bey, Sarhoş Derviş, Âmâ Hafız bunların en tanınmışlarındandır. Dilenciler, konakların, resmi dairelerin bulunduğu caddelerde sağlı sollu dizilerek dilenirlerdi.

1860'ta İstanbul'da dilenci sayısı 2.700 olarak tespit edilmişti. Ayrıca, taşradan zaman zaman İstanbul'a gelerek belirli yerlerde dilenen mevsimlik dilenciler de vardı. Bunlar, imaretlerde yemek yiyip, cuma günleri cami avlularında, cenaze peşlerinde dolaşırlar, Eyüp'te adak olarak kesilen kurban etlerini alırlar ve bunları meşhur Eyüp kebapçılarına satarlardı. Dilencilerin dilenme tarzları birkaç çeşitti.

Iskatçılar, dilencilerin en yamam, kendi tabirleriyle en şereflisiydiler. Diğer a-dıyla da "mortçular", cenazelerin çok olduğu ve kendi isimlendirdikleri "yaprak dökümü, taş kızgınlığı, kanun ayları" zamanlarını çok severlerdi. Söküklü, Çıtçıt,

DİLLİGİL, AVNİ

54

55

DİMİTRİOS KİLİSESİ

Kaledibi ve Süivrikapı'nm dilencileri, zengin cenazelerinde kollarına değişik desenli ve renkli kollukları takarak kalabalık içine girip, kollarım cenaze sahiplerine uzatarak para alırlardı. Sadaka verenler değişik renkli kolluklardan dolayı onları farklı kişiler zannederler ve ayrı ayrı kişilere para verdiklerini sanırlardı.

Sebilciler, kendilerini kibar düşkünü bir şekilde göstererek, zahmetsizce bir sebilin önünü mekân tutarlar ve sanatlarını icra ederlerdi. Çoğu zurnan da sebil mütevellilerinin hışmına uğrarlardı. Siyah meşinden bir ceket giyerek omuzlarına da meşinden bir kırba asarlardı.

Kasideciler, akşam ezanına yakın saatlerde ilahi ve kasideler okuyarak ortaya çıkarlar, mahalle aralarında, Kapalıçarşı, Mahmutpaşa gibi kalabalığın çok olduğu yerlerde dolaşarak dilenirlerdi.

Sakatlar, vücutlarının değişik yerlerinde bulunan sakatlık ve kusurları teşhir edip, ahalinin merhametini celp ederek para kazanırlardı. Muhtelif vesilelerle istanbul'a gelen seyyahların hemen hemen hepsi bu sakat dilencilerden bahsetmektedir.

Kabakçı denilen Sudanlı zenci dilenciler, mayıs ayından itibaren faaliyete geçerler, kış günlerinde evden çıkmazlardı, l Mayıs'ı özel bir gün olarak kutlarlar o gün "gogongo" denilen kabaklarını meydana çıkarırlar ve Veliefendi taraflarındaki Yılanlı Ayazma'da bugünü kutlarlardı. Ayrıca garip davranışlarıyla ve meczup özellikleriyle halk arasında farklı şekilde dilenen Arnavut islâm Ağa, Çıplak Mustafa, Deli Coci, Derviş Ahmed, eski istanbulluların tanıdıkları dilencilerdendir.

Bunlardan başka muharrem ayının ilk gününde Kerbela olayından ilham alarak dilenen "goygoycular" ayrı bir öneme sahiptir.

Dilenci iratçıları, Anadolu'dan gelen veya sağdan soldan topladıkları sakat kişileri, şehrin değişik kesimlerinde dilendirir, akşam hasılatlarım toplarlardı. İrat-çılar, bazı kimselere de dilenmek için gerekli olan dilenci kâğıdını belirli bir ücret karşılığında verirlerdi. Bu tür dilencilik günümüzde de sürmektedir.

Tarikat şeyhleri müritlerinin kibirlerini kırmak, onların mütevazı olmalarını sağlamak maksadıyla kendilerini dilen-dirirlerdi. Tekkeler kurulduktan sonra onların eline "keşkül-i fıkara" denilen bir çanak verilir; dervişler, akşama kadar topladıkları erzakları bunun içine koyarak tekkeye getirirlerdi.

Edebiyatımızda özellikle Hüseyin Rahmi, Hayattan Sayfalar romanında ıskatçı dilencilerin hayatına değinir. Reşat Nuri Güntekin, Miskinler Tekkesi romanında eski ve modern tarz dilenciliğin yöntemlerini romanlaştırmıştır. Hüseyin Cahit Yalçın, Hayat~ı Hakikiye Sahneleri adlı eserinde yer alan "Kör Dilenci" hikâyesinde genç bir kızı seven kör dilencinin macerasını, onun saadet ve hayallerinin yıkılışını işler.



Bibi. Ahmed Rasim, Şehir Mektuplun, I, İst., 1328, s. 29-33; Ahmed Refik (Altınay),

Onuncu Asr-t Hicride İstanbul Hayatı, İst., 1988, s. 139; (Altınay), Onikinci Asırda, 194; Ali Rıza, Bir Zamanlar, 85-90; S. M. Alus, "Seyir Yerlerindeki Musallatlar ve Sailler", Akşam, 22 Mayıs 1939, 12; İbrahim Hakkı, "400 Sene Evvel İstanbul Dilencileri", Yedi-gün, S. 161 (8 Nisan 1936), s. 16-17; R. E. Koçu, "Dilenciler", ISTA, VIII, 4572-4578; ay, "Dünden Bugüne Dilenciler", Hayat Tarih Mecmuası, S. 3 (Nisan 1970), s. 25-28; H. Kodaman, "Eski Dilenciler", Yedigün, S. 419 (17 Mart 1941), s. 6-7; İ. H. Konyalı, "Tarihte İstanbul Dilencileri", Tarih Hazinesi, S. 7 (Şubat 1951), s. 353-354; S. Sema, Eski İstanbul'dan Hatıralar, İst., 1991, s. 22-28; Şinasi, "Seele Hakkındadır", Tasvir-i Efkâr, S. 147, (11 Cemaziyelâhir 1280); S. Uludağ, "Dilencilik", DlA, IX, 300.

UĞUR GOKTAŞ



DİLLİGİL, AVNİ

(1908, Hayfa [bugün İsrail'de] - 21 Mayıs 1971, İstanbul). Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmeni, yöneticisi.

Babasının görevi nedeniyle çocukluk ve ilkgençlik yılları, Filistin ve Arabistan' in değişik kentlerinde, Batum'da, Edirne' de geçti. Ailesi 1924'te istanbul'a gelince, öğrenimine Mercan Idadisi'nde devam etti. Tiyatro ile bu yıllarda tanıştı, Vefa takımında futbol oynadı. Bir süre Eskişehir'de çalıştıktan sonra, açılan sınavı kazanınca 1927'de Şehir Tiyatroları'na girdi, ama kısa süre sonra ayrılarak 1934'e kadar Komik Hayri Bey'in Tiyatrosu, Ra-şit Rıza Tiyatrosu, Süreyya Opereti ve Sadi Tek Tiyatrosu'nda çalıştı. 1929'da Raşit Rıza Tiyatrosu'nda sahnelenen Ka~ melyalı Kadın oyunundaki Arman Dü-val rolüyle büyük beğeni kazandı. 1934'te yeniden katıldığı Şehir Tiyatrola-rı'nda 1937'ye kadar çalıştıktan sonra, Raşit Rıza'nın yönetimindeki Ankara Şehir Tiyatroları'nm kuruluşunda yer aldı. 1940'a kadar Ankara Radyosu temsil kolunda, Ankara Halkevi ve Çocuk Esirgeme Kurumu Çocuk Tiyatrosu'nda yönetmen olarak çalıştı.

Dilligil 1940-1943 arasında yeniden görev aldığı Şehir Tiyatrolarında Kral Lear, Aptal, Karamazof Kardeşler, Müfettiş, Cürüm ve Ceza adlı oyunlarda oynadı. 1943'te kurduğu Ses Tiyatrosu ve Opere-ti'nin yöneticiliğini yaptı. Ancak, bir yıl sonra ayrılarak Avni Dilligil Tiyatrosu'nu oluşturdu, Raşit Rıza Samako ile bir araya gelerek İzmir'de oyunlar sahneledi. 1946'

Dilnişin Vapuru

Üsküdar

sahilinden



ayrılıyor.

Salâhaddin Giz

da belediyenin desteğiyle izmir Şehir Tiyatrosu'nu kurdu ve genel sanat yönetmenliğini üstlendi. 1950'de izmir Şehir Tiyatrosu dağılınca, Bizim Tiyatro'yu oluşturarak Kıbrıs'a turne düzenledi. 1951'de Ses Tiyatrosu'nda yönetmen olarak çalışmaya başlayan Dilligil, İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu'nda oyunlar yönetti, 1956'da Çığır Sahne'yi kurarak oyuncu ve yönetmen olarak çalışmalar yaptı. Bir süre izmir'de kurduğu Ara Tiyatro'da çalıştı. 1960'ta yeniden Şehir Tiyatroları'na girdi. Bu Melek Satılık Değil, Sinekler, İmtihan Yılı gibi oyunlarda rol aldı, Satıcının Ölümünü, yönetti. 1962'de kurduğu Halk Tiyatrosu'nda 1967' ye kadar Şıpsevdi, Toros Canavarı, Sam Rüzgârları, Ayaktakımı Arasında, Harem, Kırmızı Fenerler oyunlarını yönetti ve oynadı. 1967'de Avni Dilligil Tiyatrosu'nu yeniden kurdu. Başta Ankara olmak üzere, Anadolu'ya turneler düzenledi. 1970'te topluluğuyla birlikte istanbul'a döndü. Kendi yazdığı Bilal-ı Habeşi'yi sahneledi. 21 Mayıs 1971'de Merdiven adlı oyunu oynarken geçirdiği rahatsızlık sonucu öldü. Çeşitli uyarlamalar yapan ve oyunlar yazan Dilligil, 1941'de Kahveci Güzeli filmiyle sinema çalışmalarına başladı. Sinema oyunculuğu yanında yönetmenlik de yaptı. Ailesi tarafından oluşturulan Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri 1977-1978 sezonundan itibaren dağıtılmaya başlandı.

HİLMİ ZAFER ŞAHİN

DİLNİŞİN VAPURU

Şirket-i Hayriye'nin 48 baca numaralı yolcu vapuru. Eşi 47 numaralı Tarz-ı Nevin' le birlikte, Şirket-i Hayriye'nin pervaneli ilk vapuruydu. 1903'te İskoçya'da Glas-gow, Fairfield Shipbuilding Cop. Tersa-nesi'nde inşa edildi. Nisan 1903'te istanbul'da hizmete girdi. 144 grostonluktu; 30,6 m boyunda, 5,8 m genişliğinde, 2,2 m derinliğindeydi. İki genleşmeli, 195 beygirgücünde istimli makinesi olup tek uskurluydu. Saatte 10 mil kadar hızı vardı. Yaz, kış 250 yolcu alabiliyordu.

Eşi Tarz-ı Nevin'le birlikte bazı yenilikleri beraberinde getirdi. Gövdesi çelik sacdan oluşuyordu; elektriği ve kalorifer tesisatı vardı. 1945'te Şirket-i Hayriye'nin Ulaştırma Bakanlığı tarafından satın alın-

ması üzerine, filodaki öteki vapurlar gibi Dilnişin de denizyollarına geçti. Yıllarca Boğaz sularında yolcu taşıdıktan sonra, l Şubat 1966'da hizmet dışı bırakıldı. 31 Mayıs 1967'de sökülmek üzere satıldığı zaman 64 yıllık bir vapurdu.

ESER TUTEL

DİMİTRİOS (AYİOS) KANAVİS KİLİSESİ

Ayvansaray'da, Kırkambar Sokağı'nda-dır. Yüksek duvarlarla çevrili geniş bir avlunun kuzeydoğusunda yer alır. Kilisenin kuzeyinde Profitis İlyas Ayazması vardır.

Kilisenin, 1204'te Nikolaos Kanavis'e ithafen yakınları tarafından inşa ettirildiği kabul edilir. Miklosich-Müller, 1334 tarihli bir belgede, kiliseye yapılan bağış ile yeniden inşasının kaydedildiğini belirtir, istanbul'daki Rum kiliseleri hakkında çeşitli zamanlarda yapılan araştırmalarla varlığı belirlenen kilise, 1583'te Rus Çarı İvan Vasiliyeviç'in bağışta bulunacağı Ortodoks kiliselerini saptamak üzere kente gelen Tryphon Karabeinikov'un hazırladığı listede 47 numarada yer alır.

Yapı, 1597-1601 arasında Patrikhane kilisesi olarak kullanılmıştır. Atinalı A. Pa-terakis tarafından l604'te hazırlanan listede altıncı sırada bulunan kilise, 1669 tarihli Thömas Smith listesinde on altıncı sırada kaydedilmiştir. 18. yy'ın sonunda Baladı S. Hovannesyan kilisenin, iki yanında tahta kapılar olduğu için Türkler tarafından "Oymakapı" olarak nitelenen "Ksiloporta" adlı yol üzerinde bulunduğunu belirtir.

1729'da çıkan büyük yangında tahrip olan kilise, batıda eksenden kuzeye yakın giriş üstünde yer alan kitabeye göre Patrik II. Paisios zamanında 1730 da yeniden yapılmıştır. Eksendeki giriş üzerinde bulunan kitabeye göre Patrik Kons-tantinos döneminde 1835'te restore ettirilen kilise, iki savaş arasındaki dönemde dini amaçlar dışında kullanılmış, nar-teksteki kitabelerine göre 1933, 1946 ve 1960'ta onarılmıştır.

Kilise, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Doğuda, biri eksende ikisi yanlarda simetrik, dışta yarım yuvarlak üç apsis çıkıntı yapar. Yapı dışta iki yüzlü kırma çatı ile örtülüdür. Apsislerin örtüsü yarım konik çatıdır. Kilisenin batısında yer alan, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ahşap narteks sonradan eklenmiştir. Narteksin örtüsü dışta tek yüzlü çatı, içte düz tavandır.

Batı cephesi sıvalı olan yapı, kaba yönü taş ile inşa edilmiş, köşelerde düzgün kesme taş kullanılmıştır. Kuzey ve güney cephelerinin orta ve üst kısımlarında tuğla sıraları, cephelerde yer yer devşirme malzeme görülür. Yapıyı saçak altında tek sıra taş silme dolanmaktadır.

Bazilikal plan tipindeki kilisede, ibadet mekânı olan naos üç netlidir. Naos, doğusunda nefler hizasında üç apsis ile sınırlıdır. İçte yarım yuvarlak apsislerden orta nef hizasındaki daha derindir. Nef



Ayios

Dimitrios

Kanavis

Kilisesi

Zafer Karaca

ayrımı sekizer sütunlu sıralar ile sağlanmıştır. Doğuda ilk sütunlar hizasında belirlenen bema, netlerden iki basamak yüksektir. Batıda son sütunlara oturan galeri, nefler üzerinde kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Galeriye çıkış, naosun kuzeybatı köşesindeki ahşap merdiven ile sağlanmıştır.

Naosta nefleri sınırlayan sütunlar sivri kemerlerle bağlanır. Doğuda duvardaki konsollara oturan kemerler, batıda galeri korkuluğuna oturduktan sonra arşitrav biçiminde duvara uzanır. Sekizgen pos-tamentler üzerindeki sütunların gövdeleri porfir taklidi boyanmıştır. Sütun başlıkları, farklı biçimlerde stilize edilmiş Korint tipindedir. Sütun gövdeleri ahşap üzerine alçı kaplama, başlıklar kartonpiyer tekniğindedir. Kilisede ahşap olan örtü sistemi, orta nefte aynalı basık tonoz, yan netlerde düz tavandır. Apsislerin örtüsü içte yarım kubbedir.

Yapının batıda bulunan iki girişinden biri eksende, diğeri onun güneyindedir. Eksenin kuzeyindeki bir giriş ise dıştan örülerek kapatılmıştır. Giriş açıklıkları, eş büyüklükte ve yuvarlak kemerlidir.

Yapının kuzey ve güneyinde yer alan karşılıklı beşer pencere aynı hizada, eş boyutlu ve sivri kemerli dikdörtgen açıklıklardır. Doğu ve batıda, orta nef hizasında üstte bulunan karşılıklı üçer pencereden biri eksende ve büyük, ikisi yanlarda simetriktir. Kilisenin apsislerinde ve bema yan duvarlarında, ayin sırasında kullanılan litürjik malzemenin muhafaza edildiği yarım yuvarlak nişler yer almaktadır.

Naosun doğusunda üç nefi kapsayan siyah renkte boyalı ahşap ikonostasis ve kuzeydeki taşıyıcı sıranın doğudan beşinci sütununa oturan ahşap ambon ile güneydeki sıranın doğudan üçüncü sütunu önünde bulunan ahşap despot koltuğu, oyma ve kabartma tekniğinde bitki motifleriyle bezelidir. Galeri korkuluğunda İsa'nın yaşamından sahneler yer alır. Pencerelerde renkli camlar ile haç motifleri oluşturulmuştur.



Bibi. Z. Karaca, İstanbul'da Osmanlı Dönemi Rum Ortodoks Kiliseleri, İst., 1994; P. Ke-rameus, "Naoi tes Konstantinoupoleos kata to 1583 kai î604", Ho en Konstantinoupolei Hellenikos Philologikos Syllogos, XXVIII

(1904), 118-145; Miklosich-Müller, Açta et Diplomata Graeca medii aevi, I-II, Viyana, 1860; Müller-Wiener, Büdlexikon; Schneider, Byzanz.

ZAFER KARACA



DİMİTRİOS (AYİOS) KİLİSESİ

Edirnekapı'da Prof. Naci Şensoy Cadde-si'ndedir. Yüksek duvarlarla çevrili bir avlunun doğusunda yer alır. Kare planlı Ayios Sebastios Ayazması yapıya kuzeyde eksenden batıya yakın konumda bitişiktir.

Kilise hakkında, II. Mehmed (Fatih) döneminden (1451-1481) kalma bir ferman olduğunu ve daha önce tercümesini yayımladığı fermanın aslının patrikhane yangını sırasında yok olduğunu açıklayan M. Gedeon, kilisenin patrikhane kayıtlarının yanısıra, Kürkçüler Loncası'nın 1648 tarihli katalogunda da yer aldığını belirtir. Atinalı A. Paterakis tarafından l604'te hazırlanan listede yer alan kilise, 1669 tarihli Thömas Smith Listesi'n-de de kayıtlıdır. Kilisenin, 17. yy'da Sarmaşık bölgesinde yaşayan keşişlere ait olduğu bilinmektedir.

Kilise; istanbul Kadısı Mehmed Ra-şid'e yazılan 1730 tarihli hükümde, "Edirne Kapısı'nın yakınındaki Hacı Muhiddin Mahalîesi"nde "Aya Kasım" adıyla kaydedilmekte, daha önce yanmış olan ve onarımı istenen on iki kilise ile birlikte yeniden inşası belirtilmektedir. 18. yy'ın ikinci yarısında Edirnekapı bölgesinde okulu olan kiliselerin bir listesini hazırlayan Patrik Samuel, 1764'te kiliseyi "Dimitrios Sarmaşık" adıyla listenin beşinci sırasında göstermektedir. 18. yy'm sonunda Baladı S. Hovannesyan "Ay'Dimitrios" olarak adlandırdığı kiliseyi, Edirnekapı yakınındaki Sarmaşık Mahallesi'nde, Löküncüler mevkiinde konumlandırır. Kilisenin batıdaki giriş açıklığı üzerinde bulunan kitabesi 20 Nisan 1834 tarihlidir.

Kilise, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Doğuda eksende, dışta yarım yuvarlak apsis çıkıntı yapar. Yapı iki yüzlü kırma çatı ile örtülüdür. Apsisin örtüsü yarım konik çatıdır. Yapının batısında bulunan kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı narteks sonradan eklenmiştir. Narteksin örtüsü dışta tek yüzlü çatı, içte düz tavandır.

DİMİTRİOS KİLİSESİ

56

57

DİNİ MUSİKİ

Kurtuluş'taki Ayios Dimitrios Kilisesi'nin içi (solda) ve dış cephesinin güneydoğudan (soldaki bina) görünüşü. Fotoğraflar Zafer Karaca, 1991

Dışta tamamen sıvalı olan yapı, kaba yönü taş ile inşa edilmiş, köşelerde düzgün kesme taş kullanılmıştır. Cephelerde yer yer devşirme malzeme görülür. Yapıyı saçak altında, üstte düz, altta dışbükey ve üstü sıvalı bir silme dolanmaktadır.

Bazilikal plan tipindeki kilisede ibadet mekânı olan naos üç nenidir. Naos, doğusunda orta nef hizasında içte yarım yuvarlak apsis ile sınırlanır. Nef ayrımı beşer ahşap taşıyıcının bulunduğu sıralar i-le sağlanmıştır. Yan nefler orta neften bir basamak yüksektir. Doğuda ilk taşıyıcılar hizasında belirlenen bema, yan nefler-den bir, orta neften iki basamak yüksektir. Naosun batısındaki son taşıyıcılara oturan galeri, nefler üzerinde kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Galeriye çıkış naosun kuzeybatısında bulunan ahşap merdiven ile sağlanmıştır.

Naosta nefleri sınırlayan ahşap taşıyıcılar arşitravla bağlanır. Arşitrav doğu ve batıda doğrudan duvara bitişir. Ahşap taşıyıcılar kare kesitli ve köşelerinde boyuna dışbükey silmelidir. Taşıyıcıların stilize edilmiş iyon tipi başlıkları, kartonpiyer tekniğinde yapılmıştır. Kilisenin örtü sistemi ahşaptır. Orta nef aynalı basık tonoz, yan nefler düz tavan ile örtülüdür. Apsisin örtüsü içte yarım kubbedir.

Yapının tek girişi, batıda eksende yer alan basık kemerli açıklıktır. Yapıda kuzey ve güneyde bulunan yuvarlak kemerli dikdörtgen üç pencere,- eş aralıklı ve karşılıklıdır. Doğu ve batıda, orta nef hizasında üstte karşılıklı, eş boyutlu üçer pencereden biri eksende ve dikdörtgen, ikisi yanlarda simetrik ve yarım kemerlidir. Bemada apsisin yanındaki duvarlarda bulunan nişler yarım yuvarlaktır.

Naosun doğusunda üç nefi kapsayan, kahverengi boyalı ahşap ikonostasis ve kuzeydeki sıranın doğudan dördüncü taşıyıcısına oturan ahşap ambon ile güneydeki sıranın ikinci ve üçüncü taşıyıcıları arasında bulunan ahşap despot koltuğu, oyma ve kabartma tekniğinde bitki motifleriyle bezelidir. Ikonostasiste bulunan tasvirlerden Ayios Dimitrios ikonası kabartma tekniğinde gümüştür.

Bibi. (Altınay), Onikinci Asırda, 118; M. Ge-deon, Ekklesiai Byzantinai Eksakriboume-nai, İst., 1900, s. 21; Inciciyan, istanbul, 134; Z. Karaca, İstanbul'da Osmanlı Dönemi Rum Ortodoks Kiliseleri, ist., 1994; P. Kerameus, "Naoi tes Konstantinoupoleos kata to 1583 kai 1604". Ho en Konstantinoupolei Helleni-kos Philologikos Syllogos, XXVIII, (1904), s. 118-145; Müller-Wiener, Büdlexikon; Schnei-der, Byzanz.

ZAFER KARACA



DİMİTRİOS (AYİOS) KİLİSESİ

Kurtuluş'ta, Ateşböceği Sokağı'ndadır. Yüksek duvarlarla çevrili geniş bir avlunun doğusunda yer alır. Eski bir mezarlık üzerinde kurulmuş olan kilisenin bulunduğu avluda, mezarlıktan kalan bir bölüm, yapım tarihi kiliseden daha eski o-larak bilinen Ayios Haralambos Şapeli ve kilise ile aynı adlı ayazma vardır. Cephelerinde yuvarlak kemerli açıklıkların bulunduğu kare kesitli çan kulesi, yapıya kuzeydoğu köşesinde bitişiktir.

Kiliseyi 1576'da ziyaret eden S. Ger-lach, bulunduğu semtin, bu azizin adıyla anıldığını kaydeder. 16. yy'ın ikinci yarısındaki varlığına ilişkin bu bilgiye rağmen P. A. Kerameus yapının, 1593'ten sonra inşa edilmiş olabileceğini belirtir. Kilise ilk kez, l604'te Atinalı A. Patera-kis tarafından hazırlanan listede 39. sırada yer almıştır.

Kilisenin batı cephesinde bulunan 27 Aralık 1726 tarihli kitabe, yapının temelden inşa edilişine dairdir. Güney cephesinde eksendeki giriş üzerinde bulunan kitabe 1782 tarihlidir. Batı cephesinde eksendeki giriş üzerinde yer alan kitabede, kilisenin 7 Nisan-22 Mayıs 1798 tarihleri arasında onarıldığı kaydedilir. Güney cephesinde nartekse açılan girişin doğusunda ve eksendeki girişin batısında bulunan kitabeler ile doğu cephesindeki bir kitabe de 1798 tarihlidir. Bu tarihteki onarıma ilişkin, Mimar loannes'in adı geçmektedir.

Kilise, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Doğuda eksende, yarım yuvarlak apsis dışa az çıkıntılıdır. Yapı, dışta iki yüzlü kırma çatı ile örtülüdür.

Tamamı sıvasız olan yapı kesme taş ile inşa edilmiş, açıklıkların kemerleri tuğla ile örülmüştür. Cephelerde yer yer devşirme malzeme görülür. Güney cephesinde saçak altında, tuğladan beş düz silme, diğer cephelerde saçak altında üstü sıvalı, bir düz silme üstünde bir içbükey ve bir dışbükey silme dolanır.

Bazilikal plan tipindeki kilisede naos beş neftidir. Naos, doğusunda orta nef hizasında içte yarım yuvarlak apsis, batısında kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı narteks ile sınırlanır. Nef ayrımı sekizer sütunlu sıralar ile sağlanmıştır. Doğuda ilk sütunlar hizasında, güney dış yan nef hariç dört nefi kapsayan bema, yan netlerden bir ve iki, orta neften üç basamak yüksektir.

Naosta, güneydeki dış yan nefin doğusunda bema hizasında bir duvarla ayrılan bölüm, Ayios Dimitrios'un röliklerini saklamak amacıyla düzenlenmiştir. Narteks üzerinde yer alan galeri, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı o-lup, orta nef hizasında yarım daire biçiminde çıkıntılıdır. Galeriye çıkış, narteksin kuzeyindeki merdiven ile sağlanmıştır.

Naosta nefleri sınırlayan sütunlar basık kemerlerle bağlanır. Doğuda duvara bitişen kemerler, batıda galeri korkuluğuna oturur. Sütunlar sekizgen mermer altlıklar üzerinde ve Korint tipi başlıklıdır. Kilisenin örtü sistemi ahşap üzerine alçı kaplama tekniğindedir. Orta nefin örtüsü aynalı beşik tonoz, yan nefler ve narteksin örtüsü düz tavandır.

Yapının naosa açılan dört girişinden biri güneyde eksende yer alır ve dikdörtgendir. Narteksteki üç girişin biri eksende dikdörtgen, ikisi yanlarda ve yuvarlak kemerlidir. Narteksin batıda eksende ve güneyde yer alan iki girişi yuvarlak kemerli dikdörtgen açıklıktır. Yapının güneyinde eksendeki girişe yanlarda simetrik beşer pencere ve kuzeyinde yer alan sekiz pencere, eş aralıklı, yuvarlak kemerlidir. Doğuda üstte orta nef hizasındaki üç pencere ile batıdaki beş pencere aynı hizada, simetrik ve eş aralıklıdır. Batıda eksendeki girişin kuzeyinde iki, güneyin-

de dört pencere daha vardır. Kilisenin apsisinde ve apsisin yanındaki duvarlarda bulunan nişler, yuvarlak kemerlidir.

Naosun doğusunda, güneş dış yan nef hariç dört nefi kapsayan ahşap ikonostasis ve orta nefin kuzeyindeki taşıyıcı sıranın dördüncü sütununa oturan ahşap ambon ile karşısındaki ahşap despot koltuğu, oyma ve kabartma tekniğinde bitkisel ve geometrik motiflerle bezelidir. Galeri korkuluğunda Tevrat ve İncil'den sahneleri yansıtan tasvirler yer almaktadır.



Yüklə 7,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   139




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin