FİDANLIKLAR
314
315
FİKİRTEPE KÜLTÜRÜ
lı fidan üretimi için tesis edilen Göktürk Fidanlığı 407 dekar alana sahip bulunmaktadır. Bahçeköy fidanlıkları iğneyap-raklı, yapraklı ve çalılar olmak üzere değişik yaş ve nitelikte yılda 4.600.000 civarında fidan üretmektedir.
Beykoz Fidanlığı: İstanbul îli Özel idare Müdürlüğü'ne bağlı olan Beykoz Fidanlığı 1934'te kurulmuştur. Iğneyapraklı fidan üretimi alanı, süs bitkileri ağaç ve çalıları üretim alam, meyve fidanı üretim alanı, iç mekân bitkileri üretme seraları ve damızlık alanlar olmak üzere 2.200 dekarlık sahası ile İstanbul'un en büyük alanına sahip bir fidanlıktır. Fidanlıkta 39'u iğneyap-raklı ve 130'u diğer süs bitkileri olarak 150 kadar tür üzerinde çalışılmakta ve bunlardan elde edilen tohum, çelik, daldırma ve aşı ile üretim yapılmaktadır. Yıllık üretim ortalama 100.000 fidanın üzerindedir.
Beylerbeyi Karayolları Fidanlığı: 17. Bölge Karayolları Müdürlüğü'ne bağlı olarak Beylerbeyi'nde Boğaziçi Köprüsü çevre yolu yanında, 1975'te 20 dekarlık bir alan üzerinde kurulmuştur. Karayolları Bölge Müdürlüğü'nün gerek çevre yolu ve gerekse şantiyelerinin fidan ihtiyacım karşılamayı amaçlamaktadır. Yapraklı ve iğ-neyapraklı ağaç fidanları ile süs çalıları olmak üzere yılda 60.000 kadar fidan üretmektedir.
Büyükdere Fidanlığı: (Eski adları Bü-yükdere Meyve Fidanlığı, İstanbul İli Büyükdere Bahçe Kültürleri İstasyonu) İstanbul'un büyük fidanlıklarının en eskisi-dir. 1928'de Atatürk'ün direktifleri ile kuruluş çalışmaları başlamış ve 1930'da zamanın valisi Muhittin Üstündağ'm yönetiminde faaliyete geçmiştir. İlk çalışmalar, Büyükdere çayırlarının belediyeye ait kesiminden sağlanan 65 dekarlık bir sahada gerçekleştirilmiştir. Kuruluş amacı daha çok, ülkede meyveciliği geliştirmek ü-zere kaliteli meyve fidanı üretmek olmuştur. Sahası 1937'de 220 dekara, 1940'ta ise 300 dekara çıkarılmıştır.
1945'te Ankara'da toplanan 1. Meyvecilik Kongresi karan ile fidanlık 1946'dan itibaren "İstanbul İli Büyükdere Bahçe Kültürleri İstasyonu" olarak isimlendirilmiş ve bu yönde görevlendirilmiştir. Daha sonra fidanlık İstanbul'un artan süs bitkileri fidan gereksinimini karşılama konusunda da görev üstlenmiştir. Halen ülkemizin çeşitli yörelerinin yamsıra çoğunluğu Avrupa'dan getirtilen 450 tür ve çeşide ait zengin bir süs bitkisi koleksiyonuna sahip bulunmaktadır. İstanbul İli Özel İdare Müdürlüğü'ne bağlı bir fidanlık olarak 1985' ten beri "Büyükdere Fidanlığı" adı altında faaliyetine devam etmektedir. Fidanlık aynı zamanda bünyesinde bir pratik bahçıvanlık okuluna sahiptir.
Çobançeşme Orman Fidanlığı: Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak 1957'de, İstanbul çevresi orman ağaçlandırmalarının, kamu ve özel kuruluşların ve İstanbulluların fidan ihtiyacını karşılamak amacı ile 522 dekarlık bir saha üzerinde kurulmuştur. Sefaköy civarında E-5 Karayolu üzerindedir. 1986'ya kadar iğneyapraklı türler, özellikle karaçam fidan üretimi ağırlıklı o-
larak çalışan fidanlık, bu tarihten sonra daha çok süs bitkileri fidan üretimine yönelmiş bulunmaktadır. Bugün iğneyapraklı, yapraklı olmak üzere ağaç ve çalı türleri olarak tohum, çelik ve aşı yolları ile yılda 1.000.000'un üzerinde fidan üretilmektedir. Ayrıca fidanlıkta yılda ortalama 30.000 kapalı salon bitkisi ve 50.000 adet mevsimlik çiçek fidesi üretilmektedir.
Emirgân Fidanlığı: Emirgân Parkı içinde gene belediyeye ait küçük bir fidanlıktır. Üretimi süs çalıları ve çiçek fidesi a-ğırlıklıdır. Belediyenin ihtiyacına yönelik olarak çalışmaktadır.
Göztepe Fidanlığı: İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait olan bu fidanlık 6 dekar büyüklükte olup Bağdat Caddesi üzerinde Göztepe Parkı'mn kuzey kesiminde faaliyet göstermektedir. Amacı belediyeye ait parkların ve caddelerin süs fidanı ihtiyacını karşılamaktır. Ekserisi süs bitkisi çalılar ve bir miktar da ağaç fidanı olmak üzere, yılda ortalama 50.000 kadar fidan ve 20.000 de mevsimlik çiçek üretmektedir. İÜ Orman Fakültesi Fidanlığı: 1986'da Büyükdere-Çayırbaşı Bilezikçi Çiftliği sahasında kurulmuştur. 100 dekarlık bir alana sahiptir. Açık alan fidanlık tesisleri yanında kapalı alan çalışmaları olarak serada da yetiştirme yapılmaktadır. Fidanlık, yapraklı, iğneyapraklı çeşitli ağaç türü fidanları ve çeşidi süs çalıları ile yer örtücü bitkiler yetiştirmekte; aynı zamanda Orman Fakültesi'nin Peyzaj Mimarlığı ve Orman Mühendisliği bölümleri öğrencilerine tatbikat olanağı vermektedir.
Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Fidanlığı: Tarım ve Köyiş-leri Bakanlığı'na bağlı olan Araştırma Ens-titüsü'nün fidanlığıdır. Araştırma Enstitüsü 1961'de, fidanlığı ise 1978'de 26 dekar bir alanda kurulmuştur. Döner sermaye ile çalışan bir kurumdur. Araştırma çalışmaları dışında yılda yaklaşık 35.000 kadar çeşitli süs bitkisi, çalı, meyveli ve meyvesiz a-ğaç fidanları üretmekte; gül fidanı yetiştiriciliğine çalışmalarda ağırlık verilmektedir. Bu konuda fidanlık zengin bir damızlık koleksiyonuna sahiptir. Fidan satışları resmi kuruluşlara, belediye, tüzel ve özel kuruluşlar ile halka yapılmaktadır.
Yenikapı Fidanlığı: İstanbul Beledi-ye'sine ait olan bu fidanlık 1979'da Samat-ya'da kurulmuş olup 7,5 dekar bir alana yayılmaktadır. Belediye park ve caddelerinin fidan ihtiyacını karşılamayı amaçlamaktadır. 20.000 kadar fidan ve 300.000'e yakın mevsimlik çiçek fidesi üretmektedir. Özel fidanlıkların en önemlileri ise şunlardır:
Akasya Fidanlığı: Zeytinbumu'ndadır. 1983'te kurulmuştur. Çalışma alanı olarak bugün Yalova ve İzmir tesisleri ile birlikte 30 dekar kapalı ve 170 dekar açık olmak üzere 200 dekarlık bir alana sahip bulunmaktadır. Fidanlık ayrıca bazı ağaç fidanı ve çalı türlerinden süs bitkilerini de ithal edip satmakta ve bir depo fidanlığı olarak da hizmet vermektedir.
Botanik Garden Fidanlığı: Üsküdar-Altunizade'de 33 dekarlık bir alana yayılmıştır ve 1987'de kurulmuştur.
Doğal Peyzaj Fidanlığı: Florya Şenlik Çiçekçiler mevkiinde kapalı ve açık fidanlık işletmesi olarak 1,5 dönümlük bir sahada çalışmaktadır. Bu fidanlığı, aynı kuruma bağlı Orhangazi-Gelenbağlar'daki 22 dekarlık bir fidanlık beslemektedir. Fidanlık 1938'de kurulmuş olup iğneyapraklı ve yapraklı ağaç, süs çalıları ve çiçek fideleri üretir; ayrıca yurtdışından çeşitli süs bitkileri fidanları da ithal edip satar.
Gardenya Fidanlığı: 1974'te Yalova-Karamürsel yolu üzerinde Altınova'da 40 dekarlık bir alan üzerinde kurulmuştur. Sera ve açık alan işletmeciliği aynı yerde yürütülmektedir.
Imamoğlu Fidanlığı: Florya Şenlikköy Çiçekçiler mevkiinde 30 dekarlık bir sahada 1981'de kurulan bu fidanlık ayrıca 8 dekar da kapalı sahaya (sera) sahiptir. Daha ziyade bir depo fidanlığı olarak büyük ölçüde ağaç ve süs çalıları fidanı ithal edip satmaktadır.
Karaca Fidanlığı: Esasta Yalova'daki aynı adı taşıyan arboretumun fidan ihtiyacını sağlamak amacı ile 1980'de aynı sahanın yanında 20 dekarlık bir alan üzerinde kurulmuştur.
Kasımoğlu Fidanlığı: Anadoluhisarı Küçüksu'da 41 dekarlık alan üzerinde kurulmuş bir fidanlıktır. Seralarında iç mekân bitkileri, açık alanında da çeşitli süs çalıları, yapraklı ve iğneyapraklı ağaç fidanları yetiştirip satmaktadır.
Salih Aslan Fidanlığı: Sarıyer Kilyos' ta, satış yeri ise Tarabya'dadır. Toplam a-lanı 41 dekardır. Kurum yetiştirdiği süs bitkilerini kendi çevre düzenleme çalışmalarında kullandığı gibi diğer kısmını da satarak değerlendirmektedir.
Sera Bayoğlu (Seba Ticaret) Fidanlığı: Kadıköy Hasanpaşa mevkiinde 5 dekar alan üzerinde 1990'da kurulmuştur. Ağaç ve süs çalısı fidanları satmaktadır. Fidanlarının bir kısmım İzmir'deki fidanlığında yetiştirerek buraya getirmekte ve bir kısmını da ithal edip satmaktadır.
Ünal Fidanlığı: Biri Pendik İlçesi Kaynarca semtinde, diğeri de Sarıyer-Rume-likavağı'nda olmak üzere iki fidanlık ünitesi halinde çalışmaktadır. İkinci üretim mahalli daha ziyade seralarda iç mekân bitkileri üretimine yöneliktir. Kaynarca' daki ise ağaç fidanı ve çeşitli süs çalıları ağırlıklı olarak faaliyet göstermekte ve İzmir'deki fidanlıkları ile bağlantılı olarak çalışmaktadır. 1986'da kurulmuştur.
Bu fidanlıklar dışında ayrıca Anka Fidanlığı (Florya), Ankara Vasilin Fidanlığı (Ortaköy), Bahçıvan Kardeşler Fidanlığı (Florya), Babalıoğlu Fidanlığı (Tarabya), Fedi Fernando (Yedikule), Güzel Çamlıca Fidanlığı (Çamlıca), Fulya Fidanlığı (Ihlamur), İpek Süs Bitkileri Fidanlığı (Ye-niköy), İhsan Simayiş Gül Fidanlığı (Çengelköy), Riviera Gül Fidanlığı (Yedikule) ve daha önce Hollandalılarla işbirliği yapılarak kurulan modern bir kapalı mekân işletmesi ağırlıklı Veliağagil (VSB-Altıno-va) başta olmak üzere, irili ufaklı bazı ö-zel fidanlıklar da İstanbul'a hizmet vermektedir.
SUAD ÜRGENÇ
FİKİRTEPE
Anadolu yakasında, Kadıköy İlçesi sınırları içinde üç mahalleden oluşan bir semt.
Batıda Kurbağalıdere ve Boğaziçi Köprüsü çevre yolu ile Hasan Paşa Mahalle-si'ne; doğuda Dr. Erkin Caddesi ile Mer-divenköy'e; güneyde Fahreddin Kerim Gö-kay (Kayışdağı) Caddesi ile Zühtü Paşa ve Feneryolu mahallelerine; kuzeyde E-5 Otoyolu ile Ünalan Mahallesi'ne komşu olan Fikirtepe, 1975'te, artan nüfusu yüzünden, üç mahalleye bölünmüştür. Bunlar, Devrim (1980 sonrası Dumlupınar), Fikirtepe ve Eğitim mahalleleri olup, semte adını veren asıl Fikirtepe Mahallesi, Mandıra Caddesi ile Hızır Bey Caddesi arasında kalan bölgede yer almaktadır. Güneyinde Eğitim, kuzeyinde Dumlupınar mahalleleri vardır.
Çevredeki önemli arkeolojik buluntulara göre, Fikirtepe yöresinin tarihi çok eskilere gider. Her iki tarafı vadilerle sınırlı olan ve Kurbağalıdere'ye doğru çıkıntı yapan alçak bir tepe olan Fikirtepe'nin, eski devirlerde denizle bağlantılı olduğu tahmin edilmektedir. Bazı bulgulara bakılırsa, eskiçağlarda Kalamış Körfezi, Fikirtepe eteklerine dek uzanıyordu (bak. Fikirtepe kültürü).
Bizans ve erken Osmanlı dönemlerinde, Fikirtepe'de yerleşim olup olmadığı bilinmemektedir. Ancak 1786'da Kauffer'e çizdirilen şehir haritasında, "Fikir Tepesi" adı görülür. Halk arasındaki bir söylenceye göre, yöre, adını derviş Fikir Baba' dan almıştır.
18. yy'da, o zamanlar Kadıköy Deresi olarak bilinen Kurbağalıdere, Hasanpa-şa'ya kadar haliç şeklinde uzanırdı ve bol suya sahipti. Üzerindeki Kasr-ı Alî Köprü-sü'nün doğusunda uzanan hassa çiftliklerinin çevresindeki mesire yerleri, İstanbul halkının gözde mekânları arasındaydı. Dönemin elçilik raporlarında, Kurbağalıdere üzerinde yapılan kayık gezintilerinden, mesire yerlerindeki eğlencelerden söz e-dilirken ressam ve şairlerin ilham almak i-çin Fikir Tepesi'ne gittiğine değinilir. 1876' da kısa süre tahta çıkan V. Murad'ın av köşkü Fikirtepe'nin neredeyse tek yapısı olma özelliğini 1950'lere kadar sürdürmüştür. Bugün Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu'nun bulunduğu yerdeki köşk ve padişahın kişisel mülkü olan çiftlik, çilek ve bamya tarlalarıyla, akasya ve kestane ormanlarıyla çevrili idi.
O zamanlar Kızıltoprak Mahallesi'ne bağlı olan Fikirtepe'de, 1950'lerin sonlarına kadar öğretmen Refik Apa'nm evinden başka yerleşim olmadığı söylenir. 1950'ler-den itibaren yoğun bir iç göçe sahne olan ve hızla bir gecekondu bölgesi haline gelen Fikirtepe, 19ö5'te Kadıköy İlçesi'ne bağlı bir muhtarlık olmuştur. İstanbul halkının mesire yeri olarak kullandığı çayırlar, çilek ve bamya tarlaları tahrip edilmiş ve yerlerim binlerce gecekondu almıştır. Nüfusun hızlı artışı yüzünden, 1975'te Fikirtepe, Devrim ve Eğitim mahallelerine ayrılmıştır.
Fikirtepe
istanbul Ansiklopedisi
Çapa'da bulunan Yüksek Kız Öğretmen Okulu'nun 1966'da Fikirtepe'ye taşınmasıyla gelişmeye başlayan güney kesimi, Eğitim Mahallesi adıyla anılmaktadır. Sınırlarını Hızır Bey, Dr. Erkin ve Fahreddin Kerim Gökay caddelerinin oluşturduğu Eğitim Mahallesi, Fikirtepe'nin en modern kesimidir. Çoğunluğunu çok yüksek blokların oluşturduğu yerleşim modeli ile Fikirtepe ve Dumlupınar mahallelerinden hemen ayrılır.
Doğudaki Dumlupınar ile batıdaki Fikirtepe mahallelerinde iki ya da üç katlı düzensiz gecekondu yerleşimi gözlenir. Yörede yaygın olan oto tamir atölyeleri, Bostancı Oto Sanayi Sitesi'ne taşınmıştır.
Az sayıda tarihi yapının bulunduğu Fikirtepe yöresindeki önemli dini yapılar a-rasında Fikirtepe Mahallesi'nde Aklar, Tepe, Pehlivan ve Merkez camileri; Dumlupınar Mahallesi'nde Şahsüvaroğlu, Hacı Nus-reddin ve Zilelioğlu camileri; Eğitim Mahallesi'nde de Bayraktar l ve İnsaniye camileri vardır.
Fikirtepe dolaylarındaki eğitim kurumları arasında en önemlisi 1966'da kurulan Atatürk Eğitim Enstitüsü çevresine yapılan ek binalarda faaliyet gösteren Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu'dur. Kampus civarındaki AET Enstitüsü ve Atatürk Fen Lisesi'nden başka, Mehmed Ba-yazıd Lisesi, Kaptan Hasan Paşa İlkokulu, Murat Paşa İlkokulu, Fikirtepe civarındaki eğitim kurumlarındandır. Bölgedeki ö-nemli bir kamu yapısı da Dumlupınar Mahallesi sınırları içindeki Devlet Malzeme Ofisi'ne ait depo binalarıdır.
1980 sayımlarına göre Eğitim Mahallesi'nde 17.141 kişi, Dumlupınar Mahallesi'nde 22.021 kişi, Fikirtepe Mahallesi'nde ise 20.515 kişinin yaşadığı bilinmektedir, 1994 itibariyle, bu üç mahallenin nüfusunun 100.000'i aştığı tahmin edilmektedir.
Semtin çekirdeği sayılabilecek Fikirtepe Mahallesi'nin nüfusunun yüzde 34,6'sı 1990 nüfus sayımı sonuçlarına göre İstanbul doğumludur. Semte sonradan gelip yerleşen göçmen nüfus içinde Sivas, Ordu, Rize, Sinop ve Gümüşhaneliler başta gelmektedir.
Fikirtepe Mahallesi'nde okuma yazma bilmeyen okul çağı nüfus, İstanbul ortalamasının yüzde 23,4 üzerindedir, (istanbul yüzde 9,5, Fikirtepe Mahallesi yüzde 12,4). İlkokul üstü bir eğitim kurumunu bitirmiş olanların oranı, özellikle kadın nüfus kümesinde daha belirgin biçimde, İstanbul ortalamalarının altındadır. Semtin Eğitim Mahallesi'nde ise buradaki eğitim kurumları ve çevre siteler yüzünden farklı sonuçların alınması doğaldır.
Fikirtepe Mahallesi nüfusunun ana uğraş alanları sanayi ve hizmet alanlarında işçilik, küçük esnaflık, oto tamirciliği vb işlerdir. Mahallede yüzde 7,76 olan işsizlerin oranı da İstanbul ortalamasının (yüzde 6,20) üzerindedir.
AYŞE HÜR
FİKİRTEPE KÜLTÜRÜ
Yalnızca İstanbul kentinin değil Marmara Bölgesi'nin bilinen en eski kültürlerinden biri olan "Fikirtepe kültürü", adım İstan-bul-Kadıköy yakınlarındaki Fikirtepe(->) yerleşmesinden almaktadır. Marmara Böl-gesi'nde tarım ve hayvancılığa dayalı yerleşik köy yaşantısı ilk olarak MÖ 5500 yıllarına, neolitik çağa tarihlenen "Fikirtepe kültürü" ile başlamaktadır. Bu bölgede daha eski dönemlerden beri var olan avcı-ba-lıkçı toplulukların, Orta Anadolu'daki çiftçi kültürlerin etkisi ile Marmara Bölgesi'ne özgü av ve balıkçılık geleneğini, tarım ve hayvancılıkla birleştiren yeni bir kültür geliştirdiği anlaşılmaktadır. Oldukça uzun süren Fikirtepe kültürünün önemi, besin üre-
FİKİRTEPE KÜLTÜRÜ
316
317
FİLARMONİ DERNEĞİ
Fikirtepe kültürüne ait yabani sığır kemiğinden yapılmış kaşıklar (solda) ile klasik Fikirtepe evresinde çanak çömlek üzerinde kullanılan bezekler. Mehmet Özdoğan (sol), Mehmet Özdoğan arşivi (sağ)
timine dayalı yaşamın, tarım, hayvancılık ve çanak çömlek yapımı gibi öğelerin Avrupa kıtasına nasıl aktarıldığını belgelemesinden kaynaklanmaktadır.
Fikirtepe yerleşmesi, gene aynı kültüre ait Pendik-Kaynarca tarihöncesi yerleşmesi ile birlikte 1907'de, Bağdat demiryolu yapımında çalışan bir mühendis tarafından bulunmuş, her iki yerleşmeden toplanan buluntular daha sonra Stockholm Müzesi'ne götürülmüştür. 1950lerde İçe-renköy'de de Fikirtepe kültürüne ait bir buluntu yeri saptanmıştır. 1952-1954 arasında, Türk Tarih Kurumu'nun desteği ile K. Bittel ile H. Çambel Fikirtepe yerleşmesinde kazı çalışmaları yapmış, o dönemdeki olanaklar ile yerleşmenin ancak yüzde 5'i açılabilmiştir. Fikirtepe kazıları bu ilginç kültürü çeşitli yönleri ile tanıtan ve Troya'nın ilk tabakasından da eski olduğu saptanan ilginç bir buluntu topluluğunu ortaya çıkarmıştır.
1962'de Ş. A. Kansu, Fikirtepe, Pendik ve Tuzla'da küçük birer sondaj yapmış, daha sonra Fikirtepe yerleşmesinin geri kalan bölümü, hiç belgelenemeden, hızla genişleyen istanbul kentinin altında yok olup gitmiştir.
Fikirtepe kültürünün tarihlenmesine yardımcı olan ilk veriler Orta Anadolu'da Hacılar, Çatalhöyük gibi neolitik çağ yerleşmelerinin bulunması ile ortaya çıkmış ve bu bölgeler ile yapılan karşılaştırmalar, Fikirtepe kültürünün son neolitik çağa, MÖ 5500 yıllarına tarihlendiğini ortaya koymuştur. 1981'de, Pendik-Kaynarca Hö-yüğü'nde, İstanbul Üniversitesi ile İstanbul Arkeoloji Müzeleri ortak bir kurtarma kazısı yapmış, daha sonra 1992'de Pendik'te, İstanbul Arkeoloji Müzeleri yeni bir kurtarma kazısı daha gerçekleştirmiştir.
Fikirtepe kültürünün tüm Marmara ve Trakya bölgesi ile, güneyde de en azından Eskişehir bölgesine kadar yayıldığı bi-
1991'de
Pendik Höyüğü üzerine yapılan hastane inşaatı kesitinde Fikirtepe kültürüne ait kulübe izleri ve arka planda höyüğün üzerim kaplayan apartmanlar. Mehmet Özdoğan, 1991
linmektedir. Ancak en iyi tanınan yerleşmeleri Doğu Marmara kıyılarında ve özellikle İstanbul kenti çevresinde yoğunlaşmaktadır. Fikirtepe ve Pendik-Kaynarca dışında Tuzla ve İçerenköy'de de bu kültüre ait yerleşmeler olduğu bilinmektedir. Bu kültüre adını veren Fikirtepe, İstanbul' un Kadıköy yakasında, Moda Koyu'nun doğusunda, Kurbağalıdere'nin güney yamacında, V. Murad'ın av köşkünün yakınlarında,. Fikirtepe mevkiinde bulunmaktadır. Son 20 yıl içinde İstanbul bölgesinde bulunan Fikirtepe kültürüne ait yerleşmelerin tümü, Pendik yerleşmesinin küçük bir kısmı dışında yok olmuştur. Bu yerleşmelerden İçerenköy hiç araştırılmadan, Tuzla yerleşmesi Tuzla İlkokulu'nun bahçesindeki küçük bir sondajdan, Fikirtepe de ancak yüzde 5'i kazıldıktan sonra tahrip olmuştur. Doğu Marmara kıyısında bu kültürün son kalan temsilcisi olan Pendik-Kaynarca yerleşmesi de, ortasından geçen demiryolu, güney yarısındaki fabrika, doğusundaki hastane ve kuzeyindeki konutlar ile yok olmak üzeredir.
Fikirtepe yerleşmelerinde evler, çapları 4 m kadar olan, yuvarlak ya da sobe planlı kulübelerden oluşmaktadır. Kulübelerin duvarları ahşap direkler ve bunların arasının sepet gibi daha ince dal ve sazlarla ö-rülüp, iç ve dış yüzeylerinin killi bir çamurla sıvanması ile oluşmuştur. Tek göz cilan evlerin tabanları dışa göre hafif çukur-laştırılmıştır. Evlerin içinde bazen ateş yeri ve genellikle ev tabanının altında, büzülmüş durumda yan tarafı üzerine yatırılmış mezar bulunur. Evler birbirinden bağımsız ve düzensiz aralıklar ile serpilmiştir.
Fikirtepe ve Pendik kazı buluntuları, insanlarının yaşamlarını yalnızca çiftçiliğe bağlamadıklarını, av hayvanları ile su ürünlerinin de beslenmelerinde önemli bir yeri olduğunu göstermiştir.
Fikirtepe kültürünün belirleyici özelliklerinden biri çanak çömleğidir. Genellikle oldukça kaba, taşçık ve kum katkılı bir kilden, elde biçimlendirilerek yapılan kapların yüzeyi sürtülerek özenle aç-kılanmıştır.
Fikirtepe kültüründe kullanılan aletlerin önemli bir bölümünü kemik, boynuz ve çakmaktaşından yapılan aletler oluşturur. Özellikle kemik ve çakmaktaşı aletler, bir önceki avcılık-balıkçılık döneminden süregelen alet türleridir. Kemik aletlerin arasında Fikirtepe kültürünün belirleyici özelliğini oluşturan ve çok iyi bir işçilik gösteren kemik kaşık ve spatüller gelir. Çakmaktaşı aletlerin arasında ahşap işçiliğinde kullanıldığı sanılan kazıyıcılar, deliciler, bıçaklar, sert püskürük kayaçlar-dan aşındırıcı, tahıl öğütmede kullanılan el taşlan, tokmak ve havanlar, buluntu topluluğunu tamamlar.
Fikirtepe yerleşmelerinde dini inanç ya da kült ile ilgili buluntuların sayısı çok azdır. Bunlar genellikle büyük boyutlarda, stilize ve ayakta durur olarak betimlenmiş insan ya da kadın heykelcikleridir; daha ender olarak küçük hayvan heykelcikleri de görülür.
Av ya da savunma silahı olarak yalnız-
ca kilden yapılma sapan taneleri bulunmuştur. Balıkçılık ile ilgili olarak da yalnızca kemikten bir olta ve bir zıpkın bilinmektedir. Bu tür buluntuların sayıca azlığı av ve balıkçılığın daha çok ağ ve tuzaklar ile yapıldığını düşündürmektedir.
Fikirtepe yerleşmelerinden az olarak bulunan obsidyenden (doğal cam) yapılma aletler, İstanbul bölgesinin bu taşın yatağının bulunduğu en yakın yer olan Eskişehir bölgesi ile olan ticaretinin en güçlü kanıtıdır.
Bibi. K. Bittel, "Bemerkungen über die prâ-historische Ansiedlung auf dem Fikirtepe bei Kadıköy (istanbul)", IstanbutterMitteilungen, 19/20, 1969-1970, s. 1-19; J. Boessneck- Avon den Driesch, Die Tierknochenfunde aus derNe-olithischen Siedlung auf dem Fikirtepe bei Kadıköy am Marmarameer, Münih, 1979; E. Meriç (der.), İstanbul Boğazı Güneyi ve Halic'in Geç Kuvatemer (Holosen) Dip Tortulları, ist., 1990; M. Özdoğan, "Pendik A Neolithic Site of Fikirtepe Culture in the Marmara Region", Bei-trage zur Altertumskunde Kleinsasien, Festsch-rjftfür Kurt Bittel, Mainz, 1983, s. 401-411; M. Özdoğan, "Neolithic Cultures of Northwestern Turkey", Neolithic of Southeastem Europe and üs Near Eastem Connections, Varia Archaelo-gica Hungarica II, Budapeşte, s. 201-215; M. Özdoğan, "Tarihöncesi Dönemde İstanbul", Semavi Eyice Armağanı, istanbul Yazılan, İst., 1992 s 39-54
' ' ' MEHMET ÖZDOĞAN
FİLADELFİON
Bizans döneminin ünlü caddesi Meşe' nin(->), bugün Laleli Camii'nin olduğu mevkide, biri Yedikule dolaylarındaki Altın Kapı'ya(->), diğeri ise Andrineple Ka-pısı'na (Edirnekapı) yönelen iki caddeye ayrıldığı, küçük meydanın adı.
Filadelfion (anlamı: Kardeşçe sevginin yeri) gerçekte, Büyük Constantinus (hd 324-337) tarafından pagan geleneklerine uygun olarak yaptırılan Konstantinopolis Kapitolü'nün (eski Roma'da Jüpiter adına yaptırılan mabet) anıtsal doğu girişi idi. Fakat imparatorluğun Hıristiyanlaşması sürecinde, başlangıçta amaçlanan işlevini yitirdi ve 5. yy boyunca, hukukçu yetiştiren bir okul olarak hizmet gördü. Zamanla kaderine terk edildi ve 10. yy'dan sonra adından söz edilmez oldu.
Giriş bölümünde, porfir taşından yapılmış, oturan iki imparator heykeli vardı. Aynı malzemeden yapılmış iki adet sütunun kaidesi ile başlığı arasındaki konsollara yerleştirilmiş, biri sakallı, diğeri sakalsız, kucaklaşan iki adet imparator heykeli daha bulunuyordu. Bu dört heykelin, 284'ten, Constantinus'a (324) kadar imparatorlukta hüküm süren "tetrarki" (dört imparator tarafından ortaklaşa yönetim şekli) dönemini temsil ettiği düşünülmekte, 4. yy'da ön tarafta anıtsal bir haçın bulunduğu da sanılmaktadır.
Kapitol ya da Filadelfion'a genellikle Meşe üzerinde yapılan imparatorluk seremonilerinin başlangıç ya da bitiş noktası olarak değinilir. Ortaçağda ise, Filadelfion adı kucaklaşan imparator figürüne at-fedilmiştir. Bir efsaneye göre, bu iki heykel, babalan Constantinus'un 337'de ölümünden sonra iki oğulun, gerçekte hiçbir zaman olmayan buluşmasını simgeliyordu.
Filadelfion'da
yapılan
kazılarda
ortaya çıkarılan
""3;
ve bugün
Venedik'te
San Marco
Kilisesi'nde
bulunan
"kucaklaşan
imparatorlar"
heykeli.
1204'teki Latin işgalinden sonra, kucaklaşan imparatorlar heykeli Venedikliler tarafından çalınarak İtalya'ya götürüldü. Bugün, Venedik'teki San Marco Kilisesi'nde heykeli görmek mümkündür. Sütunları kaybolduğu için, bunların, bağımsız parçalar mı, yoksa Kapitol'ün ana girişindeki revağın süslemeleri mi olduğu konusunda kesin bir şey söylenemez. İmparatorlardan birinin kopuk ayak parçası, 1965'te Bodrum Camii'ne(-») yakın bir yerde bulunmuştur. Burası muhtemelen gemiye yüklenmeden önce ganimetin bekletildiği yerdi. Gene, oturan imparatorların heykelleri 1204'te nakledilmek istendilerse de, hasar görmeleri nedeniyle yerlerinde kaldılar ve 14ll'e kadar varlıklarını korudular. Geç Bizans dönemine ait bir söylencede, bu heykeller, "Adil Yargıçlar" olarak adlandırılıyordu. Ön taraftaki büyük haçın akıbeti ise bilinmemektedir. Filadelfion' un yeri, özellikle günümüz bilim adamları tarafından bir süre için yanlış biçimde şimdiki Şehzadebaşı olarak tanımlanmıştır.
Dostları ilə paylaş: |