I u n d e n bugüN



Yüklə 7,14 Mb.
səhifə61/129
tarix09.01.2019
ölçüsü7,14 Mb.
#94242
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   129

ANADOLU HİSARI

252

ANADOLU KULÜBÜ

""'* :' -." '



&• İ
fe = - --

•'--^ıf'r»^*^-.. i 418^ .r&:^rf

Sebah & Joaillier'in bir fotoğrafında Göksu ve Anadolu Hisarı. ÎAM Kütüphanesi Koleksiyonu

18. yy'larda Boğaz'ı tehdit eden Kazak akınlarının durdurulmasında biraz faydalı olmuş, fakat 18. yy'da Boğaz'ın kuzey kesiminde yeni istihkâmların yapılması ile tamamen görev dışı kalmıştır.

Hisarın 19. yy'ın ortalarına gelinceye kadar mimari bütünlüğü korunmuştu. Eski resimlerinden anlaşıldığına göre, Anadolu Hisarı'nın bütün kalelerinin üstlerinde külahları 1825'te henüz duruyordu. Çevresi ise boş kalmış, sadece hisarpeçe ile esas eski kale arasında bulunan sahada, içlerinde muhafızların barındıkları evler yapılmıştı. 1830'lardan itibaren, hisar duvarları ile Göksu Deresi ve deniz arasındaki kıyı doldurulmuş ve buraya ahşap yalılar yapılmıştır. Anadolu Hisarı ise bütünüyle ihmal edilmiştir. Bu arada çok yanlış bir iş yapılarak, hisarpeçeden dışarı açılan iki kapı yıkılıp buradan duvarda iki geniş gedik açılarak avludan geçirilen yol, Anadolu yakasının ana sahil caddesi olmuştur. 1928'de Anadolu Hisarı'nın bazı kısımları tamir edilerek, iç avludaki bazı evler yıktırılmış ancak çimento takviyeler bu değerli esere zarar vermiştir. Anadolu

Hisarı'nın bütününün iyi bir biçimde restore edilmesi ve içinden geçen ana-caddenin kaldırılması ile ilgili projeler bugüne kadar bir sonuç vermemiştir ve bundan sonra da böyle bir uygulamanın yapılabilmesi ihtimali çok zayıf görünmektedir.

Kale ve şatolar konusunda iyi bir uzman olan mimar Prof. A. Gabriel'e göre, ortaçağ mimarisine göre yapılan Anadolu Hisarı'nın en eski kısmı, dört köşe planlı bir basküle (donjon) ile bunu saran bir "gömlek"ten ibaret olup, Göksu Deresi vadisini koruyan bir savunma kalesi idi. Esasında kayalık bir burun üstüne oturan bu ilk hisarın eteklerine kadar suyun geldiği tahmin edilir. Sonradan 1452'de Fatih Sultan Mehmed'in çevirttiği köşeleri burçlu hisarpeçe ile Anadolu Hisarı bir taarruz kalesi durumunu alınıştır. Hisarpeçe duvarı arkasına yerleştirilen toplar, su hizasından atış yaparak, Boğaz'dan geçecek gemileri hedef tutabiliyordu.

Basküle kare planlı olup, üstü tonozlu bir mekândan ibarettir. Duvarlarındaki kiriş delikleri, evvelce bodrumun

içinde üç kat daha olduğunu gösterir. Esasında başkulenin dışarıya bağlantısı, birinci kattan bir iner-kalkar köprü ile sağlanmıştı. Böylece burası tam bir ortaçağ şatosu karakterinde idi. Buradan da bodruma duvar kalınlığı içindeki bir merdivenden iniliyordu. Bu başkuleyi saran ve "gömlek" denilen yamuk dörtgen biçimli duvarların köşelerinde küçük kuleler vardır. Kuleler arasındaki bağlantı, dendanların arkasında çepeçevre dolaşan bir seğirdimyolu ile sağlanmıştır. Avludan seğirdimyoluna çıkış, bazıları temel duvarlarının içinde olan taş merdivenler yardımıyla oluyordu. Sonradan eklenen hisarpeçenin yarım yuvarlak burçlarının ikisinin içlerinde, minare merdiveni biçiminde helezoni merdivenler vardır.

I. Bayezid (Yıldırım) dönemindeki kısımlarının yapısında duvar örgülerinde moloz taş ile aralarında tuğlalar kullanılmıştır. Pek az yerde tuğlalardan yapılmış geometrik süslemeler ile karşılaşılır. Sonraki Fatih dönemine ait kısımda ise, daha değişik bir duvar örgüsü tekniği uygulanmıştır. Top menfezlerinin ke-

es i B| \f ...

Bugünkü haliyle hisarın denizden bir görünümü.



BünyadDinç, 1992

inerleri ise kesme taştandır. 1830'lara kadar Anadolu Hisarı'nın başkulesi ile bütün burçlarının üstlerinde, dışları kurşun kaplı ahşap külahlar vardı. G. San-dis, A. J. Melling ve Ch. Pertusier'nin seyahatnamelerinin gravürlerinde bu külahlar açıkça belirlidir. T. Allom'un, 1830'a doğru R. Walsh'm kitabı ve W. Barlett'in Miss. Pardoe'nun İstanbul hakkındaki kitapları için çizip çelik gravür olarak hakkedilen resimlerinde ise külahlar ortadan kalkmıştır. J. Laurens'in Anadolu Hisarı'nı gösteren güzel bir yağlıboya tablosu 1957'de istanbul'da bir antikacıdan Irak kralı II. Faysal'ın yeni sarayı için satın alınmıştır. 1958 ihtilalinden sonra ne olduğu bilinmez.



Bibi. Aşıkpaşazade, Tarih; Tursun Bey, Ta-rih-i Ebûl-Feth, (yay. M. Tulum), ist., 1977, s. 43, 45; Nişancı Mehmed Paşa, Tarih, ist., 1290, s. 114; Evliya, Seyahatname, I, 466; Ayvansarayî, Hadîka, II, 162; S. Toy, "The Castles of the Bosphorus", Archeologia, LXXX (1930), s. 215-228; H. Högg, Türken-burgen an Bosporus und Hellespont, Dres-den, 1932, s. 8-11; A. Gabriel, Châteaux Turcs du Bospbore, Paris, 1943, s. 9-28; Ay-verdi, Fatih IV, 617-624; M. Esen, "Anadolu Hisarı", İSTA, II, 808-818; R. Anhegger, "Anadolu Hisarı", EF, I, 481; S. Eyice, "Anadolu Hisarı", DlA, III, 147-149.

SEMAVİ EYÎCE



ANADOLU KULÜBÜ

Merkezi Ankara'da bulunan Anadolu Kulübü'nün İstanbul Büyükada Nizam Mahallesi'nde, 23 Nisan Caddesi üzerinde bulunan şubesi.

Anadolu Kulübü, Cumhuriyet'in ilanından sonra Batılı bir yaşam biçimine uyma amacıyla Atatürk'ün isteği üzerine 31 Ekim 1926 tarihinde Ankara'da kurulmuş olan ilk ve tek parlamenter kulübüdür. Merkezi Ankara'dadır. Kuruluş tüzüğü gereği parlamenterlerin yamsıra üst dereceli bürokratlar, hariciyeciler ile yabancı ülke elçileri de kulübün asli ve-

ya geçici üyeleridir. İlk başkanı İsmet İnönü'dür.

İstanbul, Büyükada'da bulunan şube, 1937 yılında iflas eden Büyükada Yat Kulübü Türk Anonim Şirketi'nin icradan satın alınması suretiyle tesis edilmiştir. Kulüp, dört parselde bulunan yedi yapıdan oluşur. 20 yy'ın başlarında (1906) "Yacht Club of Princes" adıyla İngiltere Yat Kulübü'nün şubesi olarak bugün oyun salonunun bulunduğu binada (Sarı Ev) kurulmuştur. Daha sonra hemen yanında yer alan Giacomo Oteli'nin yanması üzerine, satın alınan parselde o zamanki kulüp başkanı Leon Pearce'in girişimiyle bugünkü Merkez Bina (Tarihi Bina/Beyaz Ev) yaptırılmış ve 1908'de Prinkipo Yacht Club Company Limited oluşmuştur.

Cumhuriyet'in ilanı ile 29 Temmuz 1924'te kulüp, adını Büyükada Yat Kulübü TAŞ'ye çevirmiştir. 1937'de Atatürk'ün de teşvikiyle Anadolu Kulübü tarafından satın alınmış ve kulübün Büyükada şubesi olarak çalışmaya başlamıştır.

Anadolu

Kulübü'nün



merkez binası

olan Beyaz Ev,

Büyükada.

Sinan Genim,

Anadolu Kulübü Ana Tüzüğü'ne göre, Ankara üyeleri kulübün şubesinin de asli üyeleri iken, Büyükada üyeleri sadece şube üyesi kabul edilmişler, aynı dönemde, İstanbul valisi, kara ve deniz komutanları, vali yardımcıları, belediye başkan ve yardımcıları, Adalar kaymakamı ile İstanbul'da bulunan diplomatik çevreler, herhangi bir koşul aranmaksızın ve aidatsız olarak üyeliğe hak kazanmışlardır.

1960'ta Demokrat Parti'yi iktidardan indiren ordu hareketi sonrasında, kulüp üyelerinin büyük çoğunluğu Yassı-ada'da yargılanmaya başlayınca Büyükada Anadolu Kulübü bir süre denetimsiz kalmış; daha sonra üyelik koşullarında kısmi değişiklikler yapılmış; üyelik, yüksek kademeli devlet memurlarına, yüksek rütbeli subaylara ve elçilere de açılmıştır.

Mimari üslup olarak Anadolu Kulübü'nün bugünkü Büyükada'da bulunan binası İngiliz kökenli kolonyal ve Vik-toryen üsluplarının bazı özelliklerini taşımaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde batı yaşamına adapte olmuş Türklerin, azınlıkların, Levantenle-rin ve Avrupalıların rağbet ettikleri Büyükada, özellikle söz konusu üslupların yaygın olduğu yerleşmelerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyükada'da görülen ve yüzyılımızın başlarından kalan Viktoryen üsluptaki birçok ev ve köşk ahşap olmasına karşın, Anadolu Kulübü binası, belki büyük ölçüleri, belki de İngiliz kültürünün ağır basması nedeniyle kagir olarak inşa edilmiştir. Bina, çok hareketli çatısı ile ilk bakışta Viktoryen üslubu izlenimini kolayca vermektedir. Ancak, ayrıntılara inildiğinde, yapının tam anlamı ile bir üsluba mal edilemeyeceği, seçmeci bir anlayışla hareket edildiği görülür.

Üst pencerelerde ampir üslubunun belirtileri olan madalyonlara, frontonla-ra ve kolon başlıklarına yer verilmiştir. Viktoryen üslup, çatıyı oluşturan kitlelerde (kuleler) ve elemanlarda, özellikle saçakları taşıyan destek strüktürlerinde kendisini açıkça belli eder. Yapının plan olarak belirli bir karakteri yoktur.

ANADOLU LİSELERİ

254

255

ANADOLU OTELCİLİK

Beyoğlu Anadolu Lisesi'nin bulunduğu binanın dış cephesinden bir görünüm. Beyoğlu Anadolu Lisesi Arşivi

Bazı anılarda belirtildiği kadarıyla, zemin katın yat kulübünün toplantı ve yemekleri için kullanıldığı, üst kattan ise otel olarak faydalanıldığı anlaşılmaktadır. Yapının bahçeye bakan köşe odalarından birinde. Atatürk'ün adaya geldiği zaman kaldığı, bu sebeple de buraya bir banyo ilave edildiği bilinmektedir. Bina 12/13 Ağustos 1979 gecesi, hemen yanında yer alan Akasya Oteli'nde başlayan bir yangın sonucu yanmış, özgün yapısına ve görünüşüne uygun olarak 1980'de mimar Sinan Genim tarafından restore edilmiştir. Anadolu Kulübü'nün bulunduğu arazi içerisinde yer alan diğer yapılardan Sarı Ev, çeşitli ek ve değişikliklerle günümüze ulaştığından özgün mimarisi hakkında bir hükme varmak zordur. Aynı arazide yer alan bir diğer önemli yapı ise "İkiz Konaklar" olarak bilinen Gavuridis Evleri'dir.

SİNAN GENİM



ANADOLU LİSELERİ

Yabancı dil (İngilizce-Almanca) ağırlıklı program uygulayan resmi liseler. İlk uygulama 1955-1956 öğretim yılında, İstanbul'da Kadıköy Maarif Koleji'nde başlatıldı. Bu okul örnek alınarak sonraki yıllarda, Ankara'da ve diğer illerde de Anadolu liseleri açıldı. 1993-1994 öğretim yılında İşlanbul İli'nde 22 Anadolu lisesi vardıff

Bu liselerin öğretim süreleri l yıl hazırlık ertrnak üzere, 7 yıldır. İstanbul Lisesi ve Galatasaray Lisesi ile Kadıköy Anadolu Lisesi'nde ise öğretim süresi 2 yılı hazırlık, 3 yılı ortaokul ve 3 yılı da lise olmak üzere 8 yıldır. Bu okullarda ağırlıklı yabancı dil dersleri yanında, matematik ve fen dersleri de (fizik, kimya biyoloji, fen bilimleri) yabancı dille okutulmakta, diğer dersler genel lise programlarıyla paralel götürülmekte-

dir. Anadolu liseleri türü içinde özel konumlan olan Galatasaray Lisesi'nde(->) Türkçe-Fransızca; İstanbul Lisesi'nde(->) Türkçe-Almanca öğretim yapılmaktadır.

İstanbul İli'ndeki diğer Anadolu liseleri, Türkiye genelindeki benzerleriyle aynı programı uygulamaktadırlar. İstanbul'daki Anadolu liselerini şöyle sıralayabiliriz: Bakırköy-Adnan Menderes Anadolu Lisesi (İng.), Yeşilköy 50. Yıl Anadolu Lisesi (İng.), Bahçelievler Anadolu Lisesi (Alm.), Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi (İng.), Beyoğlu Anadolu Lisesi (İng.), Galatasaray Lisesi (Fr.), Büyükşehir Hüseyin Yıldız Anadolu Lisesi (İng.), Eminönü-İstanbul Lisesi (Alm.), Vefa Anadolu Lisesi (İng.), Ca-ğaloğlu Anadolu Lisesi (Alm.), Fatih-Vatan Anadolu Lisesi (İng.), Kadıköy Anadolu Lisesi (İng.), Kartal-Burak Bora Anadolu Lisesi (İng.-Fr.), Kartal Anadolu Lisesi (Alm.), Fatin Rüştü Zorlu Anadolu Lisesi (İng.), Maltepe Anadolu Lisesi (İng.), Şişli-Nişantaşı Anadolu Lisesi (İng.), Üsküdar Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi (İng.), Üsküdar Anadolu Lisesi (Alın.), Ümraniye Anadolu Lisesi (İng.), Zeytinburnu A. Mermerci Anadolu Lisesi (İng.). Tamamında karma (kız-erkek) ve normal olmak üzere öğretim yapılmaktadır.

Kadıköy Maarif Koleji 1975'e kadar bu adla öğretim yaptıktan sonra 1974'te IX. Milli Eğitim Şûrası'nda, programlara dönük ilke kararlarına dayalı olarak Kadıköy Anadolu Lisesi adını aldı.

Nişantaşı Anadolu Lisesi ile Beyoğlu Anadolu Lisesi ise eski İngiliz Erkek ve Kız Okulları'nın (Boys1 High School ve Giriş' High School) İngiltere hükümeti ile imzalanan bir protokolde Milli Eğitim Bakanlığı'na devrinden sonra 12 Ekim 1979'da Anadolu lisesi konumuna getirilmişlerdir.

İstanbul'da Anadolu lisesi konumunda teknik ve mesleki öğretim veren liseler de vardır (bak. Endüstri meslek liseleri; kız meslek liseleri; ticaret liseleri,

imam hatip liseleri).

AYHAN DOĞAN



ANADOLU OSMANLI DEMİRYOLU GREVİ

II. Meşrutiyetin ilanı (1908) ertesi baş gösteren ve İstanbul'da ulaşımı önemli ölçüde aksatan ilk kapsamlı grevlerden biri.

Osmanlı döneminde İstanbul'da kurulan ilk sendika tipi örgütlerden Anadolu Osmanlı Demiryolu Memurin ve Müstahdemini Cemiyet-i Uhuvvetkâra-nesi'nin başlattığı bu grev, kapsamı ve tartışmanın boyutları açısından Türkiye'de iş hukuku ve sosyal politika tarihinin önemli bir evresidir.

II. Meşrutiyet Türkiye'de sendikal talihin başlıca dönüm noktalarından biridir. 1908 Jön Türk Devrimi ya da o günkü deyimle "İlan-ı Hürriyet'le birlikte, çalışan kesimin sendikal nitelikli ilk örgütleri doğdu. Osmanlı topraklarında geniş iş bırakma eylemleri görüldü. Ka-vala'dan Hayfa'ya, Samsun'dan İzmir'e ülkenin dört bir yanında baş gösteren grev dalgası günlük yaşamı önemli ölçüde etkiledi.

Anadolu Demiryolu Kumpanyası'nda ilk grev söylentileri halk arasında ağustos sonlarına doğru dolaşmaya başladı. 26 Ağustos günü bu söylentiler üzerine Üsküdar Mutassarrıfı ve Ordu-yı Hümayun Erkân-ı Harbiye Reisi Ferik Ahmed Şükrü Paşa komutasındaki askeri birlikler, hattın başlangıcı Haydarpaşa Garı'nı kuşattılar. Ancak, grev emaresi harhangi bir durumla karşılaşılmadığından, askere "seferberlik halinde vagonlara girip çıkmak" talimi yaptırıldı ve kışlaya dönüldü.

Aynı gün, Anadolu Demiryolu Kumpanyası işçileri, Moda'da Kışlık Tiyat-ro'da toplandılar. Başta ücret artışı olmak üzere, işverenden talepleri içeren bir "layiha" düzenlendi. Bu istekler daha sonra Sadaret makamına, Nafıa Ne-zareti'ne, Deusche Bank'a ve Alman Se-fareti'ne bildirildi. 29 Ağustos günü Dahiliye Nazırı, Zaptiye Nazırı ve Deutsche Bank temsilcilerinden oluşan bir komisyon ücret artışı talebini incelemeye koyuldu.

Anadolu demiryolu işçilerinin "Cemiyet-i Uhuvvetkârane'leri vasıtasıyla ilettikleri talepleri inceleyen komisyondan bir sonuç çıkmadı. O sırada Rumeli De-miryollan'nda da iş uyuşmazlığı sürmekteydi. Nitekim Rumeli Demiryolu çalışanları da greve gitmişlerdi.

Anadolu Osmanlı Demiryolu Memurin ve Müstahdemin Cemiyet-i Uhuvvet-kâranesi'nin Sadaret'e verdiği layihada, grevden doğacak sorumluluğun kumpanya ve hükümete düşeceği belirtiliyordu. Layiha Türkiye'de toplu iş sözleşmesi yapma girişimlerinin ilk örneklerinden biriydi. Cemiyet-i Uhuvvetkâra-ne, Anadolu-Bağdat demiryolu memu-

rin ve müstahdemini adına toplu görüşme ve toplusözleşme yapmayı amaçlamaktaydı. 33 maddelik "metalibat" iş gören kesimin toplusözleşme tekliflerini kapsamaktaydı. Bu denli ayrıntılı bir "metalibat" listesi, iş gören kesimin örgütlenme gücünü de yansıtmaktaydı.

Hat çalışanları, her şeyden önce, kurdukları sendikanın işveren tarafından tanınmasını istiyorlardı. Talep listelerinin ilk maddesi bu isteği içeriyordu. Ücretlerde, on yıllık çalışanlara yüzde 40, beş yıllık çalışanlara yüzde 30 ücret artışı talep ediliyordu. Günlük çalışma saatlerinin sınırlandırılması, gece işi için çift yevmiye ödemesi, pazar gününün hafta tatili olarak kabulü, senede dört hafta ücretli izin, talep listesinde yer alan diğer maddelerdi. Ayrıca çalışanların hastane masraflarının şirketçe ödenmesi istenmekteydi.

"Eşit işe eşit ücret" Osmanlı uyruklu çalışanların direttikleri önemli taleplerden biriydi. Kumpanyanın "İstanbullu ve bilhassa Türk memurlara müsavata muhalif muamelede" bulunduğu, yerli ve yabancı işçiler arasında ayrım gözettiği, yapılan işe göre ücret tahakkuku taleplerini geri çevirdiği vurgulanıyordu.

Fransa'nın İstanbul'daki Ticaret Odası, Türk işçilerin Avrupalı işçilerden her bakımdan geri oldukları gerekçesiyle işçilerin istemlerine kesinlikle karşı çıktı.

İstanbul'daki yabancı ticaret odalarının farklı ücret uygulama yönteminden yana tavırlarına Dersaadet Ticaret Odası da katıldı. Odanın yayın organı, yerli-yabancı işçi ayrımı konusunda Osmanlı amelesini haksız buldu. "Yerli amelenin ecnebi amelesi seviyesinde olamayaca-ğı"nı belirtti.

Demiryolu grevleri işte böyle bir ortamda başladı. 13 Eylül günü Haydarpaşa İstasyonu girişine bir beyanname asılarak 13 Eylül akşamı son trenlerin gelişinden sonra tüm işçilerin işyerlerini terk edecekleri işçi komitesince halka duyuruldu.

Grevin başlamasıyla birlikte Harbiye Nezareti Haydarpaşa'ya asker sevk etti. İşçiler işgal ettikleri binalardan çıkarıldılar. Cemiyet temsilcilerinin kumpanya genel müdür Huguenen ile görüşme girişimleri sonuç vermedi; direktör kendilerini kabul etmedi.

Grevden asıl zarar gören devlet ha-zinesiydi. Grev nedeniyle Babıâli her geçen gün kilometre garantisi ödemek zorunda kalmaktaydı. Zaptiye Nazırı Sami Paşa Haydarpaşa'ya geçerek işçi temsilcileriyle görüştü; grevler sonucu Maliye'nin güç durumda kaldığını anlattı, işbaşı yapmadıkları takdirde zor kullanıp grevci işçileri tutuklatacağı tehdidim savurdu.

Grevin üçüncü günü, Cemiyet-i Uhuvvetkârane Hukuk Müşaviri Abdur-rahman Adil Bey hükümetin arabuluculuğunu talep etti. Sadaret'te bulunun Kâmil Paşa'ya verdiği istidada "memurin ve müstahdeminin hükümet-i seniy-yenin zararını mudi olmamak için tek-

rar işe başlamaya amade olduğunu", ancak Ankara demiryolu mukavelenamesinin 12. maddesi gereğince "ahvâl-i fevkaladede temin-i münakalât için hükümet-i seniyyenin tekmil hatta vaziyet etmesi"nin gerektiğini belirtti.

İstida, şirketi harekete geçirdi. Ordunun demiryollarına el koyması kumpanyanın işine gelmiyordu. Huguenen, cemiyetin "metalibatı"nı alelacele kabul etti. Anadolu Demiryolları Memurin ve Müstahdemini Cemiyet-i Uhuvvetkâra-nesi'ne yazdığı 19 Eylül 1908 günlü "tahrirat" bir bakıma sendikanın tanınması anlamına geliyordu.

Ancak, Tatil-i Eşgal Kanun-ı Muvak-katı'mn yayımlanması ve bir süre sonra 31 Mart Vakası üzerine İstanbul'da ilan edilen sıkıyönetim Huguenen'i sözünden döndürdü. Verilen haklar geri alındı. Bunun üzerine memur ve müstahdem 900 kişinin imzasını taşıyan bir "istida" hazırlandı ve Ticaret ve Nafıa Ne-zareti'ne verildi. Bakanlığın arabuluculuğu istendi. Nazır Hallaçyan Efendi'nin başkanlığında iki kez işçi ve kumpanya temsilcileri bir araya geldiler. Hallaçyan Efendi çalışanları haklı buldu. Ancak genel müdür Huguenen ortalıkta yoktu. Görüşler Huguenen'in dönüşüne ertelendi.

Bu arada Cemiyetler Kanunu yayımlandı. Adliye Nezareti Adli İşler Müşaviri Kont Ostrorog'un uyarısı üzerine, işçi cemiyeti nizamnamesinde gerekli düzenlemeleri yaptı ve resmen hükümete başvurdu. Üsküdar Mutasarrıflığından alınan onayla Anadolu Osmanlı Demiryolları Memurin ve Müstahdemin Cemiyet-i Uhuvvetkâranesi yasal bir örgüt olarak tasdik edilmiş oldu.

Reisliğini demiryolu hekimlerinden Arhangelor Gavrili'nin yaptığı cemiyetin yeni programında, işverene karşı çalışanların haklarını korumanın yanında iane sandığı kurulacağı, hasta, sakat kalan çalışanların gözetileceği, vefat edenlerin ailelerine yardım edileceği, çocuklarının okutulacağı kaydediliyor; demiryolu memurlarına mahsus bir kooperatif açılacağı, fırın işletileceği, yakacak temin edileceği belirtiliyordu.

Huguenen bu gelişmeleri kaygıyla izlemişti. İşçi cemiyetini kapattırmak için elinden geleni ardına koymadı. Cemiyetin gizliliğini ileri sürdü. Sonuç alamayınca bu kez de cemiyetin aslında sendika olduğunu ve Tatil-i Eşgal Kanunu gereğince kapatılması gerektiğini iddia etti.

Bu arada, Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti merkez yayın organı İttihat ve Terakki gazetesinde demiryolu işçilerinin taleplerinin hiçbir esasa istinat etmediği, bu tür aşırı taleplerden vazgeçmeleri gerektiği, aksi takdirde ülke için hayati bir önem taşıyan demiryollarının işletilmekten alıkonmasına milletin razı olamayacağı, bu nedenle hükümetin işe vaziyet ederek ordu içerisinde oluşturulacak şimendifer taburlarıyla trenleri işleteceği, işçilerin de açıkta kalacağı belirtiliyordu.

Nitekim bir süre sonra Anadolu ve Rumeli demiryolları hatlarında grevlerin önlenmesi amacıyla Harbiye Nezare-ti'nce Hicaz demiryolu zabitlerinden şimendifer taburları oluşturuldu ve kumpanyalara grev vukuunda gerekli işgücünün hükümetçe sağlanacağı bildirildi.

Ayrıca Ticaret ve Nafıa Nezareti'nin demiryolu şirket ve kumpanyalarına 14 Ekim 1908 tarihli bir tezkeresiyle, grevlerin ülkede ticareti ve kamu güvenliğini aksattığı, devletin siyasi ve mali itibarını düşürdüğü, halkı güç durumda bıraktığı gerekçesiyle bundan böyle demiryolu, liman, rıhtım, tramvay, havagazı, elektrik, gibi genel hizmete yönelik işyerlerinde devlet memuriyetinde olduğu gibi greve gidilemeyeceği; bunun çıkarılmakta olan Tatil-i Eşgal Kanun-ı Muvakkati ile güvence altına alındığı bildirildi. Durumlarından hoşnut olmayanlar şirketle ilişkilerini kesmek üzere istifa edeceklerdi. Buna uymayan ve grev girişiminde bulunan ya da grev kışkırtıcılığı yapan işçi ve memurların tutuklanıp haklarında kanuni takibata geçileceğinin şirketçe çalışanlara iletilmesi istendi.



Bibi. A. Gavrili, Anadolu Osmanlı ve Bağdat Demiryolu Şirket-i Osmaniyyesi'nin içyüzü, Dersaadet, 1327; H. Onur, "1908 İşçi Hareketleri ve Jön Türkler", Yurt ve Dünya, S. 2, Mart 1977; D. Quataert, Osmanlı Devleti'nde Avrupa İktisadi Yayıhmı ve Direniş (1881-1908), Ankara, 1987; O. Sencer, Türkiye'de İşçi Sınıfı: Doğuşu ve Yapısı, istanbul, 1969; Z. Toprak, "îlân-ı Hürriyet ve Anadolu Osmanlı Demiryolu Memurin ve Müstahdemini Cemiyet-i Uhuvvetkâranesi," Tarih ve Toplum, S. 57, Eylül 88; Z. Toprak, "1909 Tatil-i Eşgal Kanunu Üzerine", Toplum ve Bilim, S. 13, 1981.

ZAFER TOPRAK



ANADOLU OTELCİLİK VE TURİZM MESLEK LİSELERİ

İstanbul'da otelcilik ve turizm eğitimi veren biri resmi, ikisi özel üç okul vardır. Bunlardan resmi olan Anadolu Otelcilik ve Turizm Lisesi Beşiktaş'ta, Etiler-Nispetiye Caddesi, Ulus kavşağı yanındadır. 1967'de İstanbul Otelcilik Okulu adı altında, Üsküdar-Harem yolu üzerinde bulunan, Toprak Mahsulleri Ofisi binasında kurulmuştur. Eğitim-öğretim 1976'ya kadar bu binada sürdürülmüş; 1976da önce Zeytinburnu'nda geçici bir binaya taşınmış, daha sonra Anadoluhi-sarı Ortaokulu binasına geçmiştir. 1980'de yine geçici olarak Çapa Yüksek .Öğretmen Okulu binasına nakledilmiştir. Okul, Etiler'deki bugünkü binasına Aralık 1983'te taşındı. 1986-1987 öğretim yılında "Anadolu lisesi" konumuna getirilerek, "Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi" adını aldı. Kurum olarak, çeşitli turistik tesislere (otel, restoran, seyahat acentesi vb) orta seviyede nitelikli eleman (resepsiyoncu, rehber, kat hizmetlisi, mutfak personeli vb) yetiştirmeyi amaçlayan bir meslek lisesidir.

Ortaokul mezunu olup merkezi sistemle yapılan meslek liseleri sınavını ka-

f

ANADOLU PASAJI

256

257


ANADOLUHİSARI

ANADOLU SPOR KULÜBÜ

Üsküdar'da kurulmuş spor kulübü. II. Meşrutiyetin ilanıyla gelen cemiyet kurma serbestisi sonucu 1908'de kuruldu. Kulübün kurucuları semtin köklü ailelerinin çocuklarıydı. Bunların arasında Burhan Felek ile kardeşi Dr. Hüdai Felek de bulunuyordu. Yeşil-sarı formalı Anadolu Kulübü, futbolun yanısıra atletizm, deniz sporları ve halat çekme dallarında da varlık gösterdi. Burhan Felek ile kardeşi Hüdai Felek, kulübün ilk futbol takımlarında yer aldılar. Anadolu futbol takımı. 19201i yıllara kadar İstanbul'un en güçlü ekiplerinden biri olarak kendini gösterdi. Uzun süre İstanbul amatör ve profesyonel liglerinde yer alan futbol takımı, 1970-1971 sezonunda Türkiye 3. Ligi'ne katıldı. 1980-1981 sezonunda Türkiye 2. Ligi'ne yükseldiyse de tekrar 3. Lig'e düştü. Son yıllarda Üsküdar Anadolu Spor Kulübü adını aldı. CEM ATABEYOĞLU



ANADOLUHİSARI

İstanbul Boğazı'nın en dar yerinde, Anadolu yakasında, Göksu Deresi'nin denize aktığı bölgede, aynı adı taşıyan hisarın (bak. Anadolu Hisarı) çevresinde ve ardındaki yamaçlarda kurulu köy. Halen, yalı, villa ve diğer konutların yoğun olarak bulunduğu; turistik yanı da olan, Beykoz İlçesi'ne bağlı Boğaziçi semti.

zanmış öğrenciler ayrıca okulda yapılan mülakata alınırlar. Mülakatta, düzgün fiziki görünüm, konuşma yeteneği, insan ilişkilerinde rahatlık ve yabancı dil bilgisi gibi hususlar göz önünde bulundurulur. Öğretim süresi, l yılı hazırlık sınıfı olmak üzere 4 yıldır. Okulda öğrencilere kültür dersleri yanında, uygulamalı olarak meslek dersleri verilmektedir. Öğrenciler uygulama çalışmalarını özel sektörde yapmaktadırlar. Öğretim süresince 180 günlük uygulama çalışmasını başarıyla tamamlamamış öğrencilere diploma verilmez. Okuldan 1992-1993 öğretim yılma kadar 2.134 öğrenci mezun olmuştur. 1993-1994 öğretim yılında kız-erkek 620 öğrencisi vardır.

Öğrencilerin mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmek bakımından, okul binasına bitişik uygulama oteli ve lokanta faaliyet göstermektedir. Uygulama oteli kısmında toplam 69 yatak kapasiteli 36 oda vardır. Ayrıca toplam 250 kişiye hizmet verebilecek iki lokanta ve halka açık büfesi ile çay bahçesi mevcuttur.

İstanbul'da ayrıca Milli Eğitim Bakan-lığı'na bağlı iki özel Anadolu otelcilik ve turizm meslek lisesi vardır. Özel Altuni-zade Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Üsküdar'da Altunizade-Küçük-çamlıca Caddesi'ndedir. Okul, 1972'de "Özel Otelcilik Meslek Lisesi" olarak Or-taköy'de açılmış, 1988-1989 öğretim yılında özel Anadolu lisesi statüsü kazanmıştır. Bu kurum da şimdiye kadar çoğu otelcilik ve turizm sektöründe çalışan 2.342 mezun vermiştir. Özel Birkan Yetkin Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi, kurucusunun ismini taşımaktadır. 1991-1992 öğretim yılında açılmıştır. Beşiktaş, 4. Levent-Akasyalı Sokağı'nda faaliyet göstermektedir.

AHMET MÜLAYİM



Yüklə 7,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin