İÇİndekiler



Yüklə 275,95 Kb.
səhifə4/12
tarix28.10.2017
ölçüsü275,95 Kb.
#18429
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

1.6. Üretim Faktörleri


Üretim faktörleri, üretimde kullanılan unsurlara verilen genel isim. Üretim faktörleri, doğa, emek, sermaye ve girişimcidir.

1.6.1. Doğa


Tarım arazisi, ormanlar, maden rezervleri, su kaynakları, hava, güneş gibi yeraltı ve yerüstünde bulunan kaynakları ifade eder. Doğa olmadan üretim gerçekleştirilemez. Bu üretim faktörünün sahip olduğu önem, her üretim dalında farklı olabilir.

Tabiat faktörünün başlıca özellikleri:



  1. Taşınamaz.

  2. Sınırlı ve kıttır.

  3. Dayanıklı bir üretim faktörü olmakla birlikte tabiat için herhangi bir yıpranma payı (amortisman) dikkate alınmaz.

Her işletmenin kuruluş yeri olarak tabiat faktörüne ihtiyaç vardır. Tarımsal ve endüstriyel üretimde tabiat enerji kaynağı olarak da önemli bir yere sahiptir.


1.6.2. Emek


Mal ve hizmet üretmek için planlı bir şekilde yapılan bedensel ve zihinsel faaliyetler. Bedensel emek kas gücünden yararlanmaya, zihinsel emek ise beyin gücüne dayanan üretkenliği ifade eder. Toprağı kazan bir insanın faaliyeti emek olduğu gibi, çizim yapan bir mimarın veya turizm rehberliği yapan bir insanın faaliyeti de emek sayılmaktadır.

  1. Emeğin veriminin artmasına olumlu katkı sağlayan hususlar şunlardır:

  2. Genel eğitim düzeyinin yükseltilmesi, mesleki ve teknik eğitime önem verilerek uzmanlaşma ve iş bölümünün uygun şekilde yürütülmesi

  3. Yeni teknolojiler arasında en uygun olanının seçilerek kullanılması

  4. Çağdaş işletmecilik kuralları olan planlama, örgütleme, yönlendirme ve denetim şeklinde sıralanan yönetim işlerinin en iyi ve bilimsel tarzda uygulanması

En vasıfsız iş gücünden en tepe yöneticiye kadar üretimde görev alan her birey emek faktörü içerisinde yer alır. Bir bireyin emek faktörü içinde yer alması ise alın teri karşılığında ücret alması ile mümkündür.


1.6.3. Sermaye


Sermaye, işletmeyi kuranlar tarafından, işletmeye konulan para, mal ve emek. Bir iş ya da işletme için yapılan toplam yatırım, üretim araçlarının tümü, kullanılmaya hazır para ve varlıklardır. Sermayeye mutlaka ihtiyaç vardır. Ekonomide mal veya hizmet üretmekte kullanılabilecek üretilmiş kaynakların tümü sermayedir. İşletmenin net varlıklarını gösterir.

Sermaye, üretimi bazen mümkün kılar bazen de daha verimli hâle getirir. İlk insanlar, sadece emek ve doğayı kullanarak üretimde bulunmuş ve ihtiyaçlarını karşılamışlardır.Üretimde kullanılma sayısına ve süresine göre sermaye, sabit sermaye ve döner sermaye olmak üzere ikiye ayrılır. Sabit sermaye, fiziki ömrü devam ettikçe üretime katılan, üretim esnasında şekil ve yapı değiştirmeyen sermayedir (binalar, makineler vs.). Döner sermaye ise üretime bir kez katılan, yapı ve şekil değiştirerek yeni ürün içerisinde yer alan madde ve malzemedir.


1.6.4. Girişimci


Girişimci, üretim elemanlarını (doğa, emek, sermaye) sistemli ve bilinçli bir şekilde bir araya getirerek mal ve hizmet üretimini sağlayan kişidir. Doğa, emek ve sermaye gibi üretim faktörlerini fayda sağlayacak mal ve hizmete dönüştüren dördüncü üretim faktörüdür. İşletmelerin başarı derecelerinin farklı olması, genelde girişimci faktöründen kaynaklanır. Girişimci, risk üstlenir, kar amaçlar, üretimi ve organizasyonu gerçekleştirir.

1.7. İşletmelerin Amaçları


Amaçlar belli bir faaliyetleri gerçekleştirerek ulaşmak istenen durumlardır. Bunlara ulaşmak için hareket ve davranışlarını düzenler. Bizim değerler olarak ifade ettiğimiz amaçlar, parasal olabilir veya parasal olmayan sosyal ve manevi özellik ve nitelik de olabilirler.

Örgütsel açıdan veya işletme Yönetimi açısından amaçlar, örgütlerin faaliyetlerinin ve hatta var oluşlarının nedenini oluştururlar. Örgütsel amaçlar, örgütlerin bir bütün olarak gerçekleştirmek istediği geleceğe ilişkin bir husustur. Bu geleceğe ilişkin hususların tespiti, karar organlarının, işletmenin temel misyonunu araştırmasından sonra yapılır. Diyebiliriz ki, işletmeler, toplumda sosyal bir varlık olarak yaşayabilmeleri için tıpkı insanlar gibi, bir takım amaçlar peşinde koşarlar. Amaçlar işletmenin proje veya planlarına yol gösteren birer unsur oldukları gibi, hedeflerine ve misyonuna ne ölçüde ulaştığını yönetime bildiren birer araç görevini de ifa ederler. Amaçlar, performans ve sonuçların bir işin devamlılığını direk etkilediği her yerde gerekli olan ve işletmeyi diğer örgüt tiplerinden ayıran, onun yapı özelliğini oluşturan temel unsurlardır.

İşletmenin amaçlarını; genel amaçlar ve özel amaçlar olarak iki grupta incelemek mümkündür. Fakat literatürde, genel amaçların ve özel amaçların farklı şekilde ele alındığı görülmektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Hizmet;


Kar;

Sosyal amaçlar;

Büyüme;

Başka bir yazara göre, İşletmenin genel amaçları şöyledir.

1. Uzun dönemde kar sağlamak;

2. Topluma hizmet etmek;

3. Süreklilik.

Bu çalışmada genel amaçlar, ekonomik amaç olarak; özel amaçlarda, sosyal sorumluluk ve ahlaki değerler olarak incelenecektir.


1.7.1. Ekonomik Amaçlar


Temel ekonomik amaçlar, faaliyetlerden optimal bir kar elde etmeye dayanır ve bir işletmenin, davranış ve faaliyetleri üzerinde, birinci derecede etkili olan amaçlardır. Bu amaçlar, dikkatli bir şekilde incelendiği zaman, bunların odak noktasında işletmenin varlığını sürdürme çabalarının yattığı görülecektir. Gerçektende, bir işletme için, hayatını devam ettirebilmek merkezi bir amaçtır.

Temel ekonomik amaçlar, birbiri içine girmiş bir şekilde karlılık, büyüme ve süreklilik olarak belirlenebilir.


1.7.1.1. Karlılık


Akılcı ticari kararların nedeni yada açıklaması değil, onların gerekliliğinin bir tür denemesi olan kar, ekonomik amaçlar silsilesinin ilk basamağını oluşturur. Kar, işletme sahiplerini, yöneticileri ve diğer çalışanları, harekete geçiren en önemli güdüdür. Çünkü işletme, daha çok kar elde ettiği müddetçe; işletme sahibi, sermayesini; diğer gruplar ise, gelirini artıracaktır.

Bir işletmede, sosyal aktifin getirisi, verim kriteri için kabul edilmiş gösterge olarak ele alınır. Bu getirinin ortalama oranı ise, ayarlama ölçeği veya ölçüsü olarak nitelendirilir. İşletmenin amacı ya da hedefi, kaynakların şekil değiştirmesinden optimal bir gelir elde etmek olarak, ifade edilir. Uzun sürede, işletme kaynaklarından en iyi gelir elde edebilmek için işletmede, verim kriteri olarak kabul edilmiş en kullanışlı unsur, toplam harcamaları aşan gelir artığı veya kardır.

Karlılığın ayar ölçüsü olarak da, kaynaklardan elde edilmiş gelir ya da yatırımların getirisi alınabilir.

Ekonomik amaçları değerleyen, mükemmel bir ayar ölçüsü bulmak oldukça zordur. Ancak, genel kabul görmüş bir ölçü mevcuttur.

Kar (Harcamaları Geçen Gelir Artığı)

Karlılık= x 100

Sermaye (İşletmeye yatırılan Toplama Sermaye )
Bu ölçü, işletmenin faaliyetinin başarısını devamlı olarak ölçmeye imkan sağlar. Sermayenin gelecekteki kullanımından beklenen gelir üzerinden tahminler yapmaya imkan vererek, farklı sanayi kollarındaki firmaların durumlarını karşılaştırmaya yardımcı olur.

1.7.1.2. Büyüme


İşletmelerin ekonomik bir amacı olarak: “büyüme, belli bir zaman süreci içinde, işletmenin belli bir ölçekten başlayarak yapısını oluşturan maddi ve benzeri unsurlarda meydana gelen niceliksel bir niteliksel bir dizi değişim ve gelişim faaliyetidir”. Bu faaliyet “karlarda”, “satışlarda”, “Pazar payında” ve “üretim”deki artışlar şeklinde de kendini gösterir.

Büyüme, sadece hacim artışı değildir. İşletmelerde büyümeden söz edebilmek için, hacim olarak büyüme şarttır. Ancak yeterli değildir. Bunun yanında nitelik olarak da gelişme sağlanmalıdır. Bu ise, işletmenin maddi ve benzeri unsurlarının kalitesinin geliştirilmesi ve daha verimli hale getirilmesi demektir. Nasıl ki satış miktarı, üretim miktarı, çalışanların sayısı, harcanan enerji miktarı, nicelik olarak büyümenin göstergeleri ise, kullanılan teknolojinin gelişmişliği, örgüt geliştirme kapasitesi, personelin ve diğer kaynakların kabiliyet ve kapasitesi de nitelik olarak büyümenin göstergesidir.

Görüldüğü gibi, gerçek büyümenin, hem nicelik hem de nitelik olarak, iki boyutu vardır. Bu açıdan büyüme amacının tanımlanmasında, işletmenin hangi boyutunun esas alınacağı ve nitelik olarak ne gibi faktörlerin değerlendirilmeye tabi tutulacağı, önemli bir problem olarak ortaya çıkmaktadır.

Nicelik olarak büyüme sözkonusu olursa, seçim yapmamıza yardımcı olacak üç önemli kriter kullanılabilir.

1. Seçilen büyüme aracının homojen olması isteniyorsa, para değerindeki dalgalanmalardan bağımsız olan üretim ve satış hacimlerinden hareket edilmelidir.

2.Üretim çeşitleri özellikle ve dolayısıyla, değer bakımından birbirinden farklı olan veya çok sayıda mamul üreten sanayi kolunda, ölçü olarak, satış tutarlarını almak daha uygundur.

3.Bazen de elde bulundurulan maddi ve benzeri varlıkların sayısı veya hacmi büyüklük göstergesi olabilir.

Nitelik olarak büyüme söz konusu olursa, amaç olarak tespit edilen, büyüklük göstergesi izlenen amacın fonksiyonuna göre değişecektir. Bu sebeple, gerçekleştirilmek istenen amacın ne olduğu kesin olarak tanımlanmış olmalıdır. Mesela, büyüme ile gerçekleştirmek istenen, teknik bir yenilik yaparak maliyetleri düşürmek ise, yeniliğin gerektirdiği işlem hacmi; beşeri bir gelişmeden bahsediliyorsa, kazanılacak yeni bilgi ve kabiliyetler tanımlanmalıdır.

Görüldüğü gibi büyüme, üretim ve satışlarda görülen miktar veya tutar artışlarını gerektirmektedir. . Ancak, bu büyüme veya artışın işletmenin maliyetlerini en aza indiren optimal büyüklüğe kadar olması gereklidir. Çünkü, optimal büyüklükten sonra işletmenin maliyetleri, tekrar artmaya başlayacaktır.

Günümüzde büyümek artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Çünkü, işletmeler sürekli değişen ve gelişen çevre içinde, faaliyetlerini devam ettirmektedirler. Günümüz toplumlarının temel gayesi, ekonomik büyümeyi ve gelişmeyi sağlamak olmuştur. Sürekli olarak büyüyen bir ekonomik yapı içinde, işletmelerin en azından aynı oranda büyümeleri mevcut konumlarını muhafaza için şarttır. Aksi halde , gün geçtikçe farkında olmadan küçüleceklerdir. Bu açıdan büyüme işletmelerin varlıklarını devam ettirebilmelerinin önemli bir aracı haline gelmiştir. Daha doğrusu işletmelerin hayatlarını sürdürebilmeleri , büyümenin bir fonksiyonudur. Çünkü büyümenin amacı, işletmenin, çevrenin baskılarına karşı koyma ve çevreye daha iyi uyabilmesidir; böylece, işletme, pazarların genişletilmesine ve geliştirilmesine cevap vererek bir rekabet ortamında bulunan diğer firmalarla mücadele eder ve amacına ulaşmak imkanına kavuşur.



1.7.1.3. Süreklilik


Bir işletmenin nihai amacı, varlığını devam ettirmektir. Bu da, işletmenin değişen çevre şartları içerisinde optimal büyüme ve karlılığına dayanır. İşletmenin, hayatının devam etmesi, karlılık ve büyümesinin sürekliliğine bağlıdır. Bu ise, aynı zamanda işletmenin amaçlarındaki istikrarının göstergesidir. Ancak, her zaman, karlılığını ve büyüme amacını gerçekleştiren işletmelerin, hayatta kalacakları tezi doğru değildir. Çünkü bazı karlı olan işletmeler, faaliyetlerini sona erdirebilir veya başka işletmelerle birleşebilirler. Süreklilik amacının gerçekleşebilmesi için, işletmelerin gelecekte ortaya çıkabilecek tehlikelere karşı hazırlıklı olması gerekir.

Sürekli olarak değişen çevre, aynı zamanda belirsizlikler ortamıdır. Bu belirsizlikler, işletmenin hayatının devam etmesini zora sokan risklerle doludur. İşletmenin varlığını tehdit eden bu dış çevre riskleri ya işletmeni iredesi dışında meydana gelen tehlikelerden ya da bir fırsatı yakalamak ümit ve çabasıyla, işletmenin göze aldığı tehlikeden kaynaklanabilir. Bu sebeple işletmelerde, esnek davranabilmek ve esnek yapıya sahip olmak zorunda olmaktadırlar. Bu esnek yapı ise, işletmenin büyüme ve kar etmesine hizmet eden bir araç rolü oynamaktadır.


1.7.2.Sosyal Sorumluluk ve Ahlaki Değerler


İşletme Ahlakı, bugün kullanılan ahlak tanımlarından daha karmaşıktır. Bu yüzyılın başlarındaki kötü günlere dönüldüğünde, endüstri işletmelerinde üstün gelen sorumluluklardan birisinin, sadece kar etmek olduğunu görüyoruz. Burada dikkati çeken önemli nokta, iş kolunun, ahlaki değerleri sadece günlük dürüstlükle izah edilemeyeceğidir. Dürüstlükle beraber, yöneticilerin çevrelerinde etkin ve yapıcı bir rol oynayabilmeleri; çevrenin hedefleri doğrultusunda hizmet verebilmeleri ve çevre faaliyetlerine zaman ayırabilmeleri ile mümkündür.

İşletmeler dış çevreden etkilendikleri kadar kendi faaliyetleri ile de, dış çevrelerini etkilemektedirler. İşletmenin içinde faaliyet gösterdiği çevre, bir toplumsal sistem olarak ele alındığında, işletme yönetiminin aldığı kararların, bu dış siteme yansıması ve bir değişmeye yol açması söz konusu olabilir.

Günümüz işletmelerinin erişmiş olduğu boyutların sağladığı ekonomik güç, aynı zamanda bu işletmelere politik ve sosyal güç de sağlanmaktadır.

Toplumda, işletmelerin kazanmış olduğu güç ve ağırlık, beraberinde, içinde faaliyet gösterilen çevreye karşı da sorumluluklar getirmiştir. Dolayısıyla, büyük işletmelerin yöneticileri, ekonomik sorumluluklarını yanında, aldıkları kararların işletmenin sosyal ve fiziksel çevresine yapacağı etkileri de göz önünde tutmak zorundadır. İşletmenin sosyal sorumluluğu olarak adlandırılan bu görüş, işletmenin ekonomik ve yasal şartlar, iş ahlakına işletme içi ve çevresindeki kişi ve kurumların beklentilerine uygun bir çalışma strateji ve politikası gütmesine insanların mutlu ve memnun etmesine yönelik faaliyetledir.

Yukarıda tanımlanan sorumluluklar çerçevesinde, işletmelerin faaliyetlerinden etkilenen taraflarla ilişkilerini planlama ve yönetme sorumlulukları vardır. Bu taraflar arasında, dış çevredekilerin yanında, işletme içindeki, işletmenin etkin olarak çalışma ve amaçlarına ulaşma yeteneğini etkileyecek olanlar da bulunmaktadır. İşletme içi taraflar, işletmede çalışan yöneticileri ve diğer çalışan personeli, kapsamına alır. İşletme dışı taraflar ise, işletmenin faaliyetlerinden dolaylı veya dolaysız etkilenen yakın ve sosyal çevre; (şekil 1’de gösterildiği gibi) rakip işletmeler, satıcılar, sendikalar, kredi veren kuruluşlar, tüketiciler ve/veya müşteriler, yerel yönetimler, devlet hissedarları, toplu ve genel fiziksel çevreden oluşur.

Şekil 1.1. Çevresel Deği şkenler

Bu sayılan sorumlulukları, ilgili oldukları konu ve alanlar açısından düşünüldüğünden, üç ayrı başlık altında toplayabiliriz.

1. Temel Sorumluklar: Bunlar, işletmenin ekonomik işlevini yerine getirilmesiyle ilgili sorumluklar; toplumun yasa ve kurallarına uyum sağlamak, hissedarlar ve çalışanların çıkarlarını korumak; müşterileri, tüketicileri ve satıcılara karşı dürüst davranmak;

2.Örgüt Olarak Sorumluluklar: İşletme ile ilgili tarafların, işletmenin faaliyetleri ve kararlarından olumsuz etkilenmelerini önlemek;

3.Toplumla İlgili Sorumluluklar: İşletmenin dış çevresini iyileştirmeye çalışmak, toplumdaki değişimi izlemek, değişime uymak ve değişimi yöneltmek.



Yüklə 275,95 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin