Bütçe Doğrusu
Tüketiciler faydalarını en üst düzeye çıkarmayı amaçlarlar. Ancak bunu sınırlı bir gelir ile yapmak zorundadırlar. Tüketiciler kendilerini kısıtlayan ve mallar arasında bir seçime zorlayan sınırlı gelirleri ile en yüksek faydayı elde etmeye çalışacaklardır. Sınırlı tüketici gelirini bütçe doğrusu ile göstereceğiz. İki mal tüketildiği varsayımı ile bir bütçe fonksiyonu şöyle ifade edilebilir:
I: Tüketici geliri,
Pa, Pb: a ve b mallarının fiyatları,
Qa, Qb: a ve b mallarının satın alınan miktarları.
Tüketici Dengesi
Tüketici dengesi, tüketicinin belirli geliri ile elde edebileceği en yüksek fayda düzeyini sağlaması durumunu belirtir. Tüketiciler, bütçe doğrusunun eğimi ile kayıtsızlık eğrisinin eğimi eşit olduğunda faydalarını maksimize etmiş olurlar. Ya da, malların fiyatları oranının marjinal ikame oranına eşit olması halinde denge gerçekleşir.
Kayıtsızlık eğrisinin eğilimi = ve
Bütçe doğrusunun eğimi = olduğuna göre
Tüketici eğrisi şeklinde oluşacaktır.
FİYAT DEĞİŞMELERİ VE FİYAT TÜKETİM EĞRİSİ
Tüketicilerin satın aldıkları malların fiyatlarının değişmesi bütçe doğrusunu etkilemektedir. Bu durum, her ne kadar tüketici geliri değişmemiş bile olsa, satın alma gücünü etkileyecektir. Tüketiciler fiyatı düşen malı daha fazla satın alarak fayda düzeylerini artırmak isterler. Ya da bir malın fiyatı yükselmişse fiyatı yükselen malı daha az satın alarak fayda seviyesini korumayı hedefleyecektir. SYF:18 şekli ve yazıları okuyun..
GELİR DEĞİŞMELERİ VE GELİR TÜKETİM EĞRİSİ
Tüketici gelir değişmeleri ile mal miktarı değişmeleri aynı yönlü ise bu mallara normal mallar diyoruz. Normal mallar, gelir artınca daha fazla, gelir azalınca daha az alınan mallardır. Diğer yandan, gelir değişmeleri ile mal miktarı değişmeleri ters yönlü oluyorsa bu mallara düşük mallar diyoruz. Düşük mallar, gelir artınca daha az, gelir azalınca daha çok satın alınan mallardır. Geliri artan tüketiciler normal malları daha fazla satın alırlarken, düşük malları daha az satın alırlar. SYF: 21 şekli ve yazıları okuyun..
ENGEL EĞRİSİ VE MALLARIN NİTELİĞİ
Engel eğrilerinin malların niteliğine göre eğiminin pozitif (normal mallar) ya da negatif (düşük mallar) olacağını söylemiştik. Malların niteliği iki temel faktörce belirlenir. Bu faktörlerin birincisi sübjektif olup tamamen tüketici tercihlerini yansıtır. Tüketiciler kendi zevk ve istekleri doğrultusunda bir malı ister düşük isterse normal mal olarak kabul edebilirler. Düşük gelir seviyelerinde normal mal olarak kabul edilen bir mal, daha yüksek gelir seviyelerinde düşük mal olarak değerlendirilebilir. Gelir seviyesine bağlı olarak bir mal normal mal ya da düşük mal olabilir. Bir tüketici geliri düşük iken normal mal olarak kabul ettiği bir malı geliri yükselince düşük mal statüsüne sokabilir. Bu günlük hayatımızda da gözlemleyebileceğimiz bir durumdur. İnsanlar gelirleri az iken lüks bir mal olarak gördükleri bazı malları, gelirleri artınca daha fazla tüketirler. SYF: 22-23 şekli ve yazıları okuyun..
ÖZET;
•Tüketiciler ihtiyaçlarını mal ve hizmetleri kullanarak tatmin ederler. İhtiyaçlar sınırsızdır. İnsanlar bir ihtiyacını karşılayınca bir diğerini de karşılamak isterler ki bu hep böyle sürer gider. İhtiyaçları tatmin eden mal ve hizmetler ile bunları satın almada kullanılan kaynaklar (mesela, tüketicilerin gelirleri) sınırlıdır. Tüketiciler sınırlı kaynakları ile mal ve hizmet satın almak zorundadır. İhtiyaçlara bir sınır çizilemediği için bu zorunluluk geliri düşük olan tüketiciler için olduğu kadar yüksek gelirliler için de kaçınılmazdır. Dolayısıyla, tercih yapma zorunluluğu hem düşük hem de yüksek gelir gruplarının ortak sorunudur. Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları karşılama gereği iktisat biliminin ortaya çıkış sebebidir.
•Fayda, mal ve hizmetlerin ihtiyaçları tatmin etme özelliğidir. Faydayı ölçmede kardinal ve ordinal fayda ölçüm teknikleri kullanılır. Kardinal fayda tekniğinde fayda sayma sayıları ile ifade edilirken, ordinal fayda tekniğinde sıralama sayıları kullanılır. Fayda tüketilen mal miktarının bir fonksiyonudur. Tüketilen miktar arttıkça toplam fayda da artacaktır. Ancak bu artış azalan oranlı bir artıştır. Bu duruma azalan marjinal fayda (Birinci Gossen Kanunu) diyoruz. Azalan marjinal fayda ilave tüketimin toplam faydaya yapacağı ilave faydanın gittikçe azalacağını ifade eder.
•Tüketicilerin amacı mevcut gelirleri ile ulaşabilecekleri en yüksek fayda seviyesine ulaşmaktır. Bu nedenle, gelirlerini satın alacakları mal ve hizmetler arasında öyle dağıtmalıdırlar ki elde edecekleri fayda düzeyleri maksimum olsun. Bunun için hangi ihtiyacın öncelikli olarak karşılanması gerektiğine karar verilmeli ve bir sıralama yapılmalıdır. Bu sıralama ihtiyaçların şiddetine göre rasyonel bir şekilde olmalıdır. Mesela, ders kitabı alması gereken bir öğrencinin bu kitap parası ile sinemaya gidip eğlenmesini beklemeyiz. Kitabı almak rasyonel bir karar olurken sinemaya gitmek faydasının düşük seviyede kalmasına yol açacaktır.
•Tüketici dengesi elde edeceği faydanın maksimizasyonudur. Her bir mala harcanan son birer liraların sağlayacağı faydalar birbirine eşit olduğunda tüketici dengesi sağlanmış olur. Bu denge şartına eş marjinal fayda kanunu (İkinci Gossen Kanunu) diyoruz. Kayıtsızlık eğrileri iki mal tüketen tüketicinin elde edeceği toplam faydayı ölçmede kullanılır. Tüketici gelirini ise bütçe doğrusu ile gösteriyoruz. Tüketicinin bütçe doğrusunun eğimi (malların fiyatları oranı) ile kayıtsızlık eğrisinin eğiminin (marjinal ikame oranı) birbirine eşitlenmesi tüketicinin faydasının da maksimize olduğu mal bileşimlerini (tüketici dengesini) gösterir.
•Tüketici dengesi malların fiyatlarının değişmesi ile değişir. Fiyat tüketim eğrisi, bir malın fiyatının değişmesi halinde tüketicinin ulaşacağı yeni denge noktalarının geometrik yolunu gösterir. Tüketici fiyat değiştikçe hep bu eğri üzerindeki mal miktarlarını satın alacaktır. Denge tüketici gelirinin değişmesiyle de değişecektir. Gelir tüketim eğrisi, tüketici gelirinin değişmesi durumunda tüketicinin ulaşacağı yeni denge noktalarının geometrik yolunu gösterir. Tüketici gelirinin artması yada azalması hallerinde hep bu eğri üzerindeki mal bileşimlerini satın alacaktır.
•Gelir değişmeleri karşısında satın alınacak mal miktarlarını gösteren fonksiyona Engel Eğrisi diyoruz. Engel eğrisi üzerindeki her bir nokta belli bir gelir ile ne kadar mal satın alınacağını gösterir. Malların niteliği bu eğrinin eğimini belirler. Normal mal, gelir arttığında daha fazla satın alınan mallardır. Düşük mal ise gelir arttığında daha az alınan mallardır. Normal bir malın Engel eğrisi pozitif eğimli, buna karşılık düşük bir malınki negatif eğimlidir.
İKTİSADA GİRİŞ ÜNİTE 4
ÜRETİM VE MALİYET TEORİSİ
ÜRETİM TEORİSİ
Üretim Faktörleri ve Üretim Fonksiyonları
Üreticilerin amacı kâr elde etmektir. Tabii ki nihai amaç, bu karı maksimum yapmaktır. Üreticiler amaçlarına ulaşabilmek için mal ve hizmet üretecekler ve bu mal ve hizmetlerin satışı ile elde edecekleri geliri de onların toplam üretici gelirlerini oluşturacaktır. İşte üreticilerin faktör piyasalarından temin ettikleri üretim faktörleri ile mal ve hizmet ede etmelerine üretim diyoruz. Kısaca; üretim, üretim faktörlerinin mal ve hizmete dönüştürülmesidir. Çoğu zaman bu bir süreci ifade eder. Yani üretimin gerçekleştirilmesinde belirli bir süreç gereklidir ve pek çok farklı üretim aşamaları söz konusudur. Üretim, üretim faktörlerinin mal ve hizmete dönüştürülmesi sürecidir. Bu süreç çok sayıda aşamayı içerebilir.
Üretim, tüketiciye sunulacak mal ve hizmetin elde edildiği son aşamaya kadar uzun bir süreci kapsar. Bazı malların üretiminde bu süre gerçekten çok uzun olabilir. Mesela; soframıza koyduğumuz meyvelerin süreçleri nispeten kısadır. Çiftçiler üretim sürecinin ilk halkasını oluştururlar. İkinci olarak, manavların doğrudan mamulleri çiftçilerden satın alarak tüketiciye sunması ile üretim süreci tamamlanır. Bu örnekte üretim süreci, iki üretim sahası ile sınırlıdır. Fakat birçok mal ve hizmet için bu süreç daha uzundur. Bir ayakkabıyı ele alacak olursak; ayakkabı üretimi için gerekli olan deri üretimi, ayakkabı tabanı üretimi, ayakkabının dikimi, toptan dağıtım ve son olarak da perakende satış olmak üzere beş farklı aşama gereklidir.
İşgücü, üretimde kullanılan insan unsurunu ifade eder. Gerek fiziksel kas gücü gerekse beyin gücü işgücü kapsamına girer. Müteşebbis (girişimci), üretim faaliyetlerini koordine eden organizatördür. Fiilen üretimin bir parçası olmamakla birlikte üretimin yapılabilmesi için diğer üretim faktörlerini bir araya getiren ve üretim kararlarını veren müteşebbistir. Mal ve hizmet elde edebilmek için gerekli olan kaynaklar işgücü, toprak, sermaye ve müteşebbistir. Üretim faktörleri ile üretilen mal ve hizmetler arasındaki üretim sürecini matematiksel kalıplarla ifa edebiliriz. Bu fonksiyonel ilişkiye üretim fonksiyonları diyoruz. Üretim fonksiyonu, kullanılan üretim faktörleri ile elde edilen mal ve hizmet miktarları arasındaki ilişkidir. Bir üretim fonksiyonu; emek, sermaye, toprak gibi üretim faktörlerinin çeşitli bileşimleri için elde edilecek maksimum mal ve hizmet miktarlarını verir. Üretim faktörleri ile mal ve hizmetlerin fiziki miktarları söz konusudur.
Üretim fonksiyonlarının genel ifade biçimini şöyle gösterebiliriz:
Q = f (K, L, N, E)
Q: Üretilecek mal ve hizmet miktarı
K: Sermaye
L: İşgücü, emek
N: Toprak, doğal kaynaklar
E: Müteşebbis, girişimci
Üretim fonksiyonunun daha basit formunu kullanmak çoğu zaman anlatımı kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle sadece iki üretim faktörü (sermaye ve emek) alarak üretim fonksiyonumuzu şöyle yazabiliriz.
Q = f (K, L)
Basitleştirdiğimiz bu üretim fonksiyonunda sermaye (K), aslında tabii unsurları ifade eder. üretim faktörlerinden toprak ve sermaye, tabiatta hazır bulunan (toprak) ve işlenmiş (sermaye) maddi iktisadi varlıklardır. Yine bu üretim fonksiyonundaki işgücü (L), beşeri faktörleri içerir. İşgücü ve müteşebbis insan ile ilgili üretim faktörleridir ve her ikisi de işgücü şeklinde beşeri faktörleri ifade etmesi için birleştirebiliriz. Dolayısı ile basitleştirdiğimiz üretim fonksiyonunda her nekadar üretim faktörleri ikiye indirgenmiş olsa da bu iki faktör diğerlerini de kapsayabilir.
Tek Değişken Faktörlü Üretim ve Artan ve Azalan Verimler Kanunu
Üreticiler üretimlerini gerçekleştirirken kullandıkları üretim faktörlerinin miktarlarını artırabilirler ya da azaltabilirler. Bu değişimler doğrudan üretilen mal ve hizmet miktarını artırır ya da azaltır. Üreticilerin üretimlerini artırma veya azaltma kararlarına bağlı olarak kullanacakları faktör miktarlarını değiştirmeleri, faktörlere göre değişir. Sermaye ve işgücü gibi iki üretim faktörü kullanan bu üreticinin, sermayesini (fabrika binası, makine parkı vs.) artırmak için ihtiyaç duyacağı süreden daha kısa bir zaman dilimi, kısa dönem olarak isimlendirilir. Kısa dönem en az bir üretim faktörünün sabit olduğu süreyi ifade eder. Üretici kısa dönemde değişken üretim faktörünü artırarak üretimi artırabilir veya azaltarak üretimini azaltabilir. Kısa dönemde, sabit bir tesisin kısıtlı imkanları ile üretim yapmak zorunluluğu bulunduğu için üretimi artırma imkanları da sınırlıdır. Sabit bir işyeri büyüklüğü ve sabit bir makine parkı ile çalışan işçi sayısını artırdığımızda üretilen mal ve hizmet miktarlarının artması da sınırlı kalacaktır.
Kısa dönem üretim fonksiyonunu şöyle yazabiliriz:
Q = f (L), K
Sermaye sabit olduğu için miktar etkilenmemekte ve üretim miktarı sadece işgücünün bir fonksiyonu olmaktadır. Kullanılan işgücü ile üretim miktarı arasındaki ilişki artan ve azalan verim kanunu olarak tanımlanmaktadır. Kullanılan değişken faktör (işgücü) miktarı arttıkça öncelikle üretim miktarı artan oranlarda artacaktır. Artan verimler kanunu dediğimiz bu durum, her ilave işgücünün bir öncekinden daha fazla üretime katkı yapmasını ifade eder. Artan verim kanunu geçerli ise, üretimdeki artış oranı işgücündeki artış oranından daha yüksektir. Özet olarak ifade etmek gerekirse; her değişken faktöre isabet eden sabit faktörün bolluğu artan verime, her değişken faktöre isabet eden sabit faktörün azlığı da azalan verime sebep olur. Bir üreticinin kısa dönem üretimini Q = f (L), K fonksiyonu ile gösterildiğini belirtmiştik. Bu bize sabit bir sermaye ile işgücünün değişik miktarları kullanıldığında ne kadar toplam mal ve hizmet üreteceğimizi verecektir. İlave işgücü kullanıldığında toplam ürün miktarında görülecek artışlara marjinal ürün denilmektedir. Marjinal ürün şu eşitlikle hesaplanabilir:
MPL: Marjinal ürün
ΔTP=ΔQ: Toplam üründeki değişme
ΔL: İşgücündeki değişme
Marjinal ürün ilave işgücünün toplam ürüne yaptığı katkıyı ifade ederken, ortalama ürün çalışan işçi başına düşen ürün miktarını gösterir.
Toplam ürün miktarının kullanılan işgücüne bölünmesi ile ortalama ürün elde edilir. Ortalama ürün, kullanılan her bir işgücü başına düşen ürün miktarıdır. Şu eşitlikle bulunabilir:
APL: Ortalama ürün
Şimdi de, yukarıdaki toplam ürün, marjinal ürün ve ortalama ürün açıklamalarını önce tablo, daha sonra da grafik yardımı ile gösterelim.
Tablo 4.1’ de çalışan sayısı 1’ den 7’ e kadar birer birim artırıldığında toplam ürün miktarında ortaya çıkan değişim gözlemlenmektedir. 5. işçiye kadar üretim artmakta, 6. işçinin üretime katkısı olmamakta ve 7. işçi ile birlikte ilave her bir işçi üretimi azaltmaktadır. Marjinal ürün sütununda ise 3. işçiye kadar artış görülmektedir. 1. işçinin 10 adet üretimine karşılık, 2. işçi 14 ve 3. işçi de 16 adet ilave üretim yapmıştır. Bu artan verimi gösterir. Bu işletmede 3. işçiye kadar (3. işçi dahil) artan verim kanunu işlemektedir. 4. işçinin katkısı (14 adet) ise 3.’nünkinden (16 adet) daha azdır. Dolayısıyla 4. işçi ile beraber azalan verim kanunu işlemeye başlamıştır. Artık her ilave işçinin topla ürüne katkısı bir öncekine göre azalmaktadır. Son sütunda yer alan ortalama ürün ise çalışan işçi başına düşen üretim miktarını göstermektedir. Burada da 4. işçiden sonra ilave işçi kullanımı ile ortalama ürünün azaldığı görülmektedir.
Tablo 4.1’ e göre çizdiğimiz Şekil 4.1’de, üst panel, toplam ürün eğrisini göstermektedir. İşgücü miktarını artırırken, toplam ürünün arttığını görebiliriz. Bu artış 5. ve 6. işgücü arasında sona ermektedir. 7. işçiyi çalıştırmak üretiminde azalmasını kabullenmek demektir.
Alt panelde ise marjinal ve ortalama ürün eğrileri çizilmiştir. Marjinal ürün eğrisi 3. işgücüne kadar artan bir seyir izlemektedir. Marjinal ürün eğrisinin artan olduğu bu bölge (0 – 3 işgücü arası) artan verim kanunun geçerli olduğu işgücü seviyelerini ifade eder. Daha sonra azalan verim başlamaktadır. Azalan verim şartları geçerli olduğunda ilave işgücünün toplam üretime katkısı öncelikle pozitif olur (6. işgücüne kadar). Bu bölgede ilave işgücü çalıştırmak toplam ürünü artırır. Daha sonra, 6. işçi ile birlikte marjinal ürün sıfır olur. Marjinal ürün sıfır olduğunda toplam ürün maksimum olmuştur. Artık ilave işçi çalıştırmak üretimi artırmak yerine azaltacaktır. Yani ilave işçinin marjinal ürünü negatif olur.
Ortalama ürün eğrisi, öncelikle artan bir fonksiyondur. Ortalama ürün artarken marjinal ürünle eşitlendiği durumda azalmaya başlar. Bir başka ifadeyle, ortalama ürün maksimum olduğunda marjinal ürünle eşit olur. Ortalama ürün artarken, marjinal üründen küçük; azalırken, marjinal üründen büyüktür. Ortalama ürün, toplam ürün sıfır olduğu durumda sıfır olur.
Eşürün Analizi
Firmaların tüm üretim faktörlerini değiştirebildikleri süreleri, uzun dönem olarak belirtilir. Kısa dönemde firmaları kısıtlayan sabit faktörlerde olmak üzere tüm girdiler artırılabilir ya da azaltılabilir. Üreticinin üretimde emek ve sermaye gibi iki üretim faktörü kullandığını, bunların birbiri yerine kullanılabildiğini (ikame edilebildiğini) ve her iki üretim faktörünün de değiştirilebilir olduğunu kabul edelim. Bu şartlar altında üreticinin üretim fonksiyonu;
Q = f (K, L) olacaktır.
Eşürün eğrileri
Sermaye ve işgücünün değişik miktarlarını kullanabilen bir üreticinin, sabit bir üretim miktarını elde edebilmek için bu iki üretim faktöründen kullanması gereken faktör bileşimlerinin geometrik yeri, eşürün eğrisi olarak tanımlanmaktadır. Bir eşürün eğrisi üzerindeki tüm faktör bileşimleri aynı mal miktarını gösterirken, daha üstteki eşürün eğrisi daha fazla bir üretim miktarını temsil eder.
Eşürün eğrileri, negatif eğimlidir. Aynı üretim düzeyinde kalabilmek için bir üretim faktöründen daha fazla kullanmak, diğerinden azaltmayı gerektirir. Bu aslında üretim faktörlerinin ikame edildiklerini gösterir
Eşürün eğrileri, birbirlerini kesmezler ve n tane eşürün eğrisi vardır. Analitik düzlemdeki her faktör bileşimi bir üretim düzeyini ifade eder.
Eşürün eğrileri, orijine dış bükeydir. Eşürün eğrileri ikame edilebilen üretim faktörleri için çizilmektedir. Ancak bu ikame, azalan bir ikamedir. Üretim faktörlerinin ilave kullanımı, daha öncede irdelendiği gibi azalan verime yol açar. Faktörlerin azalan verimi nedeniyle fazla kullanılan faktör, toplam üretime giderek daha az katkı yapacağından diğer faktörlerden giderek daha az vazgeçilir.
Marjinal teknik ikame oranı
Aynı eşürün eğrisi üzerinde (yani aynı üretim düzeyinde kaldığımızda) bir faktör bileşiminden diğerine geçmek, faktörler arası ikame yapmaktır. Bir üretim faktörü fazla kullanılırken diğeri azaltılmaktadır. İlave alınan üretim faktörü toplam üründe bir artışa yol açar. Buna karşılık üretim seviyesi aynı kalacağına göre, diğer üretim faktörü azaltılacak ve bu da toplam üründe bir azalmaya sebep olacaktır. Bu artış ve azalış birbirine eşit olduğu için bir eşürün eğrisi sabit bir üretim miktarını gösterir. Bu durumu Şekil 4.4’te görebilirsiniz.
Şekildeki A faktör bileşiminde 10 işgücü ve 5 sermaye kullanarak q20 üretimi elde dilmektedir. Üretici herhangi bir nedenle (mesela işgücü ücretinin düşmesi gibi) daha fazla işgücü kullanmakla birlikte üretim miktarını da sabit tutmak isterse, 20 işgücü ve 3 sermaye ile aynı üretim miktarını gerçekleştirebilir. İlave 10 işgücüne karşılık sermaye 2 birim azalmıştır. Aslında 10 işgücü ile 2 sermaye ikame edilmiştir. Marjinal ikame oranı, aynı üretim seviyesinde kalmak kaydıyla iki faktörün birbiri yerine kullanılabilme (ikame edilme) derecesini gösterir.
İşgücü ile sermaye arasındaki ikamenin ölçüsü, marjinal teknik ikame oranı ile belirlenir.
MTİOLK: Marjinal teknik ikame oranı
ΔK: Sermayedeki değişim (azalma, negatif)
ΔL: İşgücündeki değişim (artma, pozitif)
Eş maliyet fonksiyonu, üreticinin sınırlı kaynağı ile satın alabileceği faktör miktarlarını gösteren bir doğrudur.
Eş maliyet doğrusu
Üreticiler karlarını maksimum yapmak isterler. Bunu gerçekleştirebilmek için mal ve hizmet üretirler. Bununa birlikte mal ve hizmet üretmek bir maliyete katlanmayı gerektirir. Üreticiler bir taraftan da maliyetlerini minimize etme peşindedirler. Üreticiler, ellerindeki sınırlı kaynakları ile mümkün olan en düşük maliyete katlanarak en yüksek üretimi ve karı elde etmeye çalışırlar. Üreticilerin sınırlı kaynaklarını eş maliyet doğrusu ile göstereceğiz. Eş maliyet fonksiyonu, üreticinin sınırlı kaynağı ile satın alabileceği faktör miktarlarını gösteren bir doğrudur. Bir eş maliyet doğrusu üzerinde bulunan tüm faktör bileşimleri firmanın elindeki mevct kaynak seviyesi ile satın alınabilecek faktör miktarını verecektir. Aslında bir eş maliyet doğrusu belli bir toplam maliyeti ifade eder. Bu açıdan bakıldığında eş maliyet fonksiyonu şöyledir:
TC = i.K + w.L
TC: Toplam maliyet
i: Faiz (sermayenin fiyatı)
w: Ücret (işgücünün fiyatı)
Eş maliyet doğrusu, firmanın elindeki kaynakları ile bilinen sermaye ve işgücü fiyatlarından satın alabileceği faktör miktarlarını gösterir. Firma mevcut imkanlarının tamamı ile sermaye aldığında, TC = i.K olur ve buradan da alınacak toplam sermaye miktarı,K=’dir. Diğer taraftan firma mevcut imkanlarının tamamı ile işgücü satın almak isterse, alabileceği maksimum işgücü miktarı, TC = w.L ‘den L=’olur. Elde ettiğimiz ve değerleri sermaye ve işgücünün satın alınabilecek maksimum miktarlardır. Bu iki değer aynı zamanda fimanın eşmaliyet doğrusununda iki ucunu gösterir. Bunu analitik düzleme yansıttığımızda eş maliyet doğrumuzu elde ederiz.
Eş maliyet Fonksiyonu, bir doğru formunda olduğu için eğimi sabittir ve faktörlerin fiyatları oranına eşittir. Doğrunun eğimi tabanla yaptığı açının tanjantı olduğuna göre;
Tan=- olur. Doğal olarak eğim negatif değerler almaktadır.
Üretici Dengesi ve Üretim Maksimizasyonu
Burada belli bir kaynak seviyesini elinde bulunduran bir firmanın, mevcut kaynakları ile ulaşabileceği en yüksek üretim miktarını nasıl elde edebileceğini inceleyeceğiz. Bir üreticinin mevcut kaynakları ile gerçekleştirebileceği en yüksek üretim düzeyini elde etmesi üretici dengesi olarak tanımlanır. Bu bir üretim maksimizasyonudur. Üretici dengesi ya da üretim maksimizasyonunun sağladığı bu faktör bileşiminde eşürün eğrisinin eğimi (MTİO) ile eş maliyet doğrusunun eğimi (w /i) birbirine eşittir.
MTİ Bu eşitlikteki –(w/i) oranı sürekli sabit olmasına rağmen eş maliyet doğrusunu kesen eşürün eğrilerinin kesme noktalarında MTİO daima farklıdır.
MALİYET TEORİSİ
Üretim faktörlerinin mal ve hizmete dönüştürülmesi işlemini üretim olarak tanımlamıştık. Üretimin gerçekleşmesinde kullanılan üretim faktörlerinin temini bir bedel gerektirmektedir. Üreticiler, üretimde kullanacakları sermaye, işgücü ve toprak gibi üretim faktörlerini satın almak ya da kiralama yoluyla kullanabilirler. Üretim faktörlerini temin edebilmek için ödenen bedellerin toplamı üretilen mal ve hizmetlerin üretim maliyetlerini oluşturacaktır. Kısaca, mal ve hizmet üretebilmek için katlanılan tüm karşılıklar üretim maliyetini oluşturur.
Bildiğimiz üretim fonksiyonu;
Dostları ilə paylaş: |