İmam Humeyni'nin Liderlik Tarzı


- Amerikan Casusluk Yuvasının İşgal Edilmesi



Yüklə 1 Mb.
səhifə44/46
tarix21.08.2018
ölçüsü1 Mb.
#73752
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   46

3- Amerikan Casusluk Yuvasının İşgal Edilmesi


İslam Devrimi’nin zafere ulaşmasından sonra yaşanan en önemli olaylardan biri, Tahran’daki Amerikan büyükelçiliğinin İmam’ın çizgisindeki Müslüman öğrenciler tarafından işgal edilmesiydi. “İkinci Devrim” ifadesi bu olayın büyüklüğünü anlatır. Bu olay, 13 Aban 1358 [4 Kasım 1979] tarihinde birkaç saat içerisinde gerçekleşti. Ama bunun etkilerinin derinliği öğrencilerin düşündüğünden çok daha fazlaydı. Çünkü sembolik bir tepki eylemi, uluslararası bir olaya dönüşmüştü ve siyasi şahıs ve grupları, hükümetleri ve halkları kendisine kilitlemişti. Olay, İran sınırlarını aşmış, süper güçleri bunalımın içine sürüklemişti. Hatırlatmak gerekir ki öğrencilerin başlangıçtaki düşüncesi yalnızca birkaç saatlik işgaldi; fakat olay 444 gün süren bir krize dönüştü. İmam’ın çizgisindeki öğrencilerden biri olan Bayan Masume Ebtikar, şöyle diyor: “Amerikan büyükelçiliğini işgal planı yapıp bunu gerçekleştiren biz öğrenciler, bu işin birkaç saatten ya da en fazla birkaç günden daha fazla uzayabileceğini düşünmüyorduk. Bizim yaptığımız bu itiraz eyleminin ülkenin siyasi tarihinde ve bölgede böylesine bir etki yapabileceğini hiç düşünmemiştik.”[1]

Buna ilaveten, Amerikalı liderler de bu meselenin birkaç saat süreceğini düşünüyordu. ABD Başkanı Carter’in danışmanı Hamilton Jordan, bu konuyla ilgili olarak şunları yazıyor: “Amerikan elçiliğinin işgal edildiğini bana bildirdikleri zaman bana bu gelişmeyi o sırada Camp David’de bulunan Başkan Carter’e da iletelim mi diye sordular. Dedim ki en iyisi birkaç saat bekleyelim; geçen şubat ayında olduğu gibi İran’ın doğru müdahalesiyle mesele sonuçlanır ve rehineler de serbest bırakılır.”[2]

Her iki tarafın da (öğrenciler ve Amerikalılar) bu gelişmeyle ilgili başlangıçtaki düşüncelerinin aksine bu olay uluslararası ilişkiler üzerinde çok derin bir etki bıraktı. Bir bunalım olarak Amerikalılara musallat oldu. Elbette şunu da hatırlatmak gerekir ki böylesi bir bunalımın oluşma zemini Amerikalılar tarafından yaratılmıştı. Çünkü onlar devrim gerçekleştikten sonra peş peşe gerçekleştirdikleri komplolarla bu hareketi çizgisinden saptırmaya ve tıpkı diğer devrimci hareketlerde olduğu gibi dengeyi kendi lehlerine değiştirmeye çalışmışlardı. İmam’ın çizgisindeki öğrenciler, Amerikalıların bu şeytanlıklarını ve komplolarını görünce, İslam Devrimi Lideri’nin komplolara karşı uyanık olunması konusundaki uyarılarıyla Amerikalılarla onların içerideki işbirlikçilerinin devrimi yolundan saptırmalarını önlemek için komplo ve casusluk merkezine karşı harekete geçtiler. Bu sebeple de onların bu hareketlerine “İkinci Devrim” adı verildi.

İmam’ın çizgisindeki öğrencilerin düşüncesine göre “Devrim 22 Behmen 1357’de [11 Şubat 1979] zafere ulaştıktan sonra bile karşı devrimci unsurların, eski rejim kalıntılarının ve özellikle de dış güçlerin tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Onlar, petrolün millileştirilmesi hareketindeki tecrübeden istifade ederek tıpkı 28 Mordad Darbesi gibi bir askeri müdahalenin gerçekleşmesini muhtemel görüyorlardı. Bu yüzden de böylesi bir tehlikenin ortadan kaldırılması için, mevcut yapının ıslah edilmesi, önceki rejimin kalıntılarının temizlenmesi; aynı zamanda da devrimin antiemperyalist yönünü vurgulayarak her türlü yabancı sulta arayışının ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyorlardı.”[3]

Bu yüzden öyle gözüküyor ki yabancı komploları ortadan kaldırmak için İmam’ın çizgisindeki öğrencilerin o zaman dilimi içerisindeki adımı inkâr edilemez bir zaruretti. Nitekim bu da Devrim Liderinin teyidini ve desteğini kazandı ve İmam, 444 gün boyunca bu olayı etkili bir şekilde yönetti.

İmam Humeyni’nin Bu Meseledeki Liderlik Tarzının Dini ve Yönetimsel Açıdan Tahlili

Amerikan casusluk yuvasının işgal edilmesi olayı; siyasi grupların, şahsiyetlerin ve uluslararası çevrelerin çeşitli şekillerdeki tepkilerini beraberinde getirdi. Ama o hassas dönemde İmam’ın vereceği tepki kader tayin edici olabilirdi. Elçiliğin öğrenciler tarafından işgal edilmesinden sonra, işgalciler İmam’ın emirleri doğrultusunda hareket ettiklerine dair bildiriler yayımladılar.[4]

Seyyid Ahmed Humeyni’nin elçilik içerisindeki öğrencilerle görüşüp olayı İmam’a rapor etmesinden sonra, İmam 14 Aban günü yaptığı konuşmada bu eylemi onayladığını belirterek Amerika’ya “Büyük Şeytan” ismini verdi ve Amerikan elçiliğini “casusluk yuvası” diye niteledi.[5] Zira İmam’a göre Amerika İslam Cumhuriyetine karşı sürekli komplolar kuruyordu ve bundan gafil olunmaması gerekiyordu. İmam’ın bu tutumu, onun emperyalizm karşıtı tutumunun bir göstergesidir.

İmam Humeyni’nin emperyalizm karşıtı tutumu, 1342 [1963] yılında, İran’da kapitülasyonların yeniden diriltilmesine gösterdiği tepkiyle anlaşılmış ve Amerikan elçiliğinin işgal edilmesi olayında zirveye çıktığı görülmüştü. İmam Humeyni’nin müstekbirlerle ilgili olaylar konusundaki liderlik tarzına dikkat edildiğinde bunun kâfirlere karşı şiddetli davranmaya dayandığı görülmektedir. Bu liderlik tarzının dini referanslara dayalı olduğu söylenebilir. Çünkü o liderlik tarzını dini referanslar çerçevesinde düzenlemiştir. Allah Kur’an-ı Kerim’de peygamberin dostlarının, dostlar ve düşmanlar karşısındaki tutumunu şu şekilde ortaya koymaktadır:

“Muhammed Allah’ın Resûlü ve O’nunla beraber olanlar, kâfirlere karşı çok şiddetli; kendi aralarında çok merhametlidirler.”[6]

Allame Tabatabi, bu ayetin tefsirinde “şiddet” ve “rahmet” şeklindeki iki zıt sıfatı, bütün müminlerin tavrı olarak görmekte ve bu sıfatlardan birinin kendi aralarında diğerinin ise karşıtlara yönelik olduğunu söylemektedir.[7] Peygamberin (s.a.a) en sadık takipçilerinden biri olan İmam Humeyni, bu dini tutumu izlemiş ve casusluk yuvasının işgali sırasında Amerikalılara karşı şiddetle, öğrencilere karşı ise merhametle davranmıştır. Bu olayla ilgili olarak ülkenin ve İslam nizamının maslahatlarını göz önünde bulundurmuş; meseleyi yasal yollarla; ama eşsiz bir kararlılık ve şecaatle yönetmiştir.

Bu yüzden, İmam’ın bu konudaki liderlik tarzını istibdat ve istikbar karşıtlığı temelinde ve genel anlamda ülkenin ve nizamın maslahatlarını önceleyen, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise merhametli davranan bir dini tutumla izah etmek mümkündür.



[1]      Ebtikar, Teshir, tercüme, İbtihac Şirazi, s. 42

[2]      Jordan, Buhran, tercüme: Şarki, s. 20

[3]      Sutude ve Kaviyani, Buhran-ı 444 Ruze der Tehran, s. 35

[4]      Age. S. 108

[5]      Bkz. Sahife-yi İmam, c. 10, s. 503

[6]      Fetih Suresi 29. ayet

[7]      Bkz. Tabatabai, el-Mizan fi Tefsiru’l- Kur’an, c. 18, s. 299

Yüklə 1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   46




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin