İmam Humeyni'nin Liderlik Tarzı


- Liderlik Basiret, Lider De Zeki ve Basiretli Kişi Demektir



Yüklə 1 Mb.
səhifə21/46
tarix21.08.2018
ölçüsü1 Mb.
#73752
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   46

4- Liderlik Basiret, Lider De Zeki ve Basiretli Kişi Demektir


İmam Humeyni’nin liderlik konusunda üzerinde durduğu bir diğer kavram da basiret ve zekâdır. Lider kendi adamlarına basiret vermiştir ve zeki bir şekilde düşmanın stratejilerini ve taktiklerini dikkatle izlemektedir. Bu çerçevede İmam Humeyni, her milletin liderlerinden akıllıca hareket etmelerini ve düşmanın şeytani planlarına dikkat etmelerini istemektedir. Nitekim bu konuda şöyle buyuruyor:

“Her ülkenin âlimleri, yabancıların ve emperyalistlerin milleti birbirine düşürmek için kurdukları planlar konusunda kendi halklarını bilinçlendirmelidir.”[1]

O, bu önemli görevi yerine getirme konusunda tüm dini liderleri yükümlü görmektedir.[2] Dolayısıyla bu yaklaşımda lider millet için hedef belirleme yolunda akıllıca davranmakta ve sapkın grupların milletin hedefini asli çizgisinden çıkarmamasına dikkat etmektedir. Nitekim İmam Humeyni, devrimin ilk yıllarında güya anayasadan ve serbest seçimlerden dem vuran sinsi liberal sloganların karşısında durdu ve onları engelledi.[3]

Şunu da söylemeden geçmemek gerekir. Liderin basiret kazandırmasında düşmanı, komploları ve düşmanın düşmanlığını belli bir yöntem kalıbı içerisinde ortaya koyduğu plan ve projelerini tanıması çok önemlidir. Düşmanın yöntemleri bazen açık değildir, bunların tanınması siyasi zekâyı ve basireti gerektirir. Bu konuda İmam’ın külliyatına şöyle bir göz gezdirdiğimizde, özellikle de vasiyetnamesinin 18 maddelik bölümünün içeriğine baktığımızda bunların çoğunda komplolardan ve planlardan söz edildiğini açık bir şekilde görebilmekteyiz. Örnek olması açısından İmam’ın vasiyetnamesinden bazı bentlere aşağıda işaret edilmiştir.

B bendi: Son asırdaki önemli komplolardan…

C bendi: İşte bu komploların türünden…

D bendi: Büyük güçlerin şeytani planlarından…

E bendi: Bu planlardan bazıları…

V bendi: Büyük komplolardan…[4]

Görüldüğü gibi İmam Humeyni, kendine özgü basireti ve zekâsı sayesinde düşmanın planlarından ve projelerinden gafil değildi ve sürekli olarak takipçilerine bu konuda basiret ve bilinç kazandırmaktaydı.

Burada dikkati çeken noktalardan biri zekâ ve basiretin komploları tanımanın gereklerinden biri olduğudur. Doğal olarak düşmanın hilesinden gafil olmamak gerekmektedir. Çünkü düşman sürekli olarak plan ve projeler üretmektedir. İmam’ın İslam düşmanlarıyla ilgili yaklaşımı düşmanın sürekli olarak desise peşinde koştuğu ve bundan gafil olunmaması gerektiği anlayışına dayanmaktadır. Çünkü: “Düşmandan gafil olan, düşmanın desiseleriyle uyanacaktır”[5]

Görüldüğü gibi İmam Humeyni, yabancıların komploları karşısında bilinçliliği ve uyanıklığı söz konusu etmektedir. Örneğin ona göre, Salman Rüşdi meselesi, düşmanın elindeki tehlikeli komplolardan biriydi. İmam, emperyalistlerin eli kalem tutan bu yılanları kiraladığına inanıyordu. Bu macera konusunda gaflet gösterilmesini uygun görmüyordu ve bu maceranın emperyalistlerin Müslümanların kutsallarına savaş açarak İslami değerleri yıpratmayı hedefleyen bir hilesi olduğunu düşünüyordu. İmam’ın bu yaklaşımı gösterdi ki Müslümanlar bilinçli ve uyanık olmalı ve kimseye kutsallarına hakaret etme izni vermemelidir.[6] Bu konudaki diğer bir önemli husus da düşmanın yöntemlerini tanımaktır. Biz İslami ilke ve ideallerimizde ısrar ettiğimiz sürece düşmanlarımız bize yönelik komplolardan vazgeçmeyecek; ancak biz onların yol ve yöntemlerini takip ettiğimiz zaman bizden razı olacaklardır. Nitekim Kur’an-ı Kerim Peygamber’ine şöyle buyuruyor:

“Sen onların dinine tabi olmadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır.”[7]

Bu sebeple kendi dinimizin ilkelerinde sabit kalmak ve ilahi çizgiden sapmak istemiyorsak düşmanın komplolarından gafil olmamalıyız. İmam Humeyni’nin ifadesiyle: “Tüm uyanıklılığımızla dikkatimizi düşmanın desiselerine yoğunlaştırmamız gerekiyor.”[8]

Yukarıda anlatılanlardan genel bir sonuç çıkarmak istendiğinde denilebilir ki İmam Humeyni’nin yaklaşımında liderlik; hizmet, hizmetkârlık, kardeşlik, fedakârlık ve bilinçliliktir. Kim kendisini hizmetkâr, milletin kardeşi, hatta milletten daha aşağı seviyede görürse o liderdir. Basiret ve bilinç kazandırma görevini, liderin düşman komplolarını ve yöntemlerini tanımada zekice hareket etmesini dikkate alarak İmam Humeyni, dini liderler için siyasi görevleri ibadi görevlerle eşit düzeyde görmekte ve onlara şunu hatırlatmaktadır:

“İslam kültüründe din kavramı iyi anlaşılırsa dini liderle siyasi lider arasında hiçbir fark yoktur. Nitekim siyasi mücadele, dini farz ve görevlerin bir bölümünü oluşturmaktadır. Siyasi mücadelelere liderlik etmek ve onu yönlendirmek, dini liderin görev ve sorumluluklarının bir parçasıdır. Bu noktada İslam Peygamberi’nin (s.a.a) ve Hazreti Ali’nin (a.s) hayatı çok iyi bir ölçüttür.”[9]

Yukarıda anlatılanlar dikkate alındığında görülmektedir ki İmam Humeyni’nin yaklaşımında dini ve siyasi görevler, birbirinin tamamlayıcıdır. Dini liderler, siyasi görevleri konusunda gaflet göstermemelidir. İmam, dini liderlerin liderlik ve yöneticilik gücüyle ilgili olarak onların takipçileri arasındaki nüfuzuna işaret etmekte bu önderleri İslam ümmetine bilinç ve basiret kazandırmaya davet etmektedir. O, şöyle buyurmaktadır:

“İslam ülkelerindeki din âlimlerinin, insanlığın maneviyata ve İslam’ın nurani hükümlerine teşne olduğu böylesi bir çağda kendi büyük tarihi ve ilahi misyonlarından gafil olmaları oldukça şaşırtıcıdır.”[10] O, daha sonra İslam ülkelerindeki dini liderlere hitap ederek şöyle buyurmaktadır: “İran’daki din âlimleri, yalnızca hutbe, vaaz ve bazı günlük meseleleri zikretmekte yetinmediler. Kendi ülkelerinin ve dünyanın en önemli siyasi meselelerine müdahale ederek İslam ulemasının yöneticilik gücünü gösterebildiler.”[11]

Buraya kadar anlatılanlardan genel bir sonuç çıkarmak istersek şunu iddia edebiliriz ki genel olarak İmam Humeyni’nin liderlik yaklaşımı, araçsal bir yaklaşımdır. Yani onun gözünde liderlik kendi başına değer taşıyan bir mesele değildir. Aksine ancak yüce bir hedef –iyalullaha hizmet- gerçekleştirildiği zaman dikkate değer bir şeydir. Bu yaklaşımda hizmet, hizmetkârlık, kardeşlik, fedakârlık, bilin, basiret, gibi kavramlar liderlikte anlam kazanmakta ve ters piramit gerçekleşmektedir.

[1]      Age. C. 6, s. 295

[2]      Age.

[3]      Age. S. 45

[4]      İmam Humeyni’nin Siyasi Vasiyetnamesi

[5]      Hekimi, el-Hayat, c. 1, s. 185

[6]      Dervişi Se Telani, Sire-yi Ameli-yi İmam Humeyni der İdare-yi Umur-i Kişver; s. 765-766

[7]      Bakara 120

[8]      Sahife-yi Nur, c. 12, s. 142

[9]      Tanzim ve Neşr Müessesesi, Sahife-yi İmam, c. 5, s. 388- 338

[10]     Age. C. 30, s. 336

[11]     Age.


Yüklə 1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   46




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin