İnsanların Önemsemediği, Sakınılması Gereken Haramlar


Kadının Yanında Mahremi Olmadan Yolculuk Yapması



Yüklə 341,17 Kb.
səhifə8/17
tarix02.08.2018
ölçüsü341,17 Kb.
#66119
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   17

Kadının Yanında Mahremi Olmadan Yolculuk Yapması

Buhari ve Müslim’de İbni Abbas’dan (r.a.) şu rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.)

Kadın beraberinde mahremi olmadan yolculuk yapamaz” buyurur.

Bu bütün yolculukları, hacc yolculuğunu bile kapsar. Kadının, yanında mahremi olmadan yolculuğa çıkması fasıkları harekete geçirir. Ve o kadına musallat olurlar. Kadın ise zayıftır. Belki de sürükleyip götürürler. En azından ırzına ve şerefine dokunurlar.

Kadının, beraberinde mahremi olmadan uçağa binmesi de haramdır. Bazılarının öne sürdüğü gibi bir mahremi yolcu etse ve başka bir mahremi karşılasa da durum böyledir. Yanındaki koltuğa kim oturacak? Bir aksilik olur da uçak başka bir havaalanına inerse veya rötar ve uçak saatlerinde değişiklik olursa durum ne olacak?! Bunlarla ilgili pekçok şey anlatılır.

Kadının birlikte yolculuğa çıkabileceği mahrem de dört şart aranır. Bunlar; müslüman olması, baliğ olması, akıllı olması ve erkek olmasıdır. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

... Babası, oğlu, kocası, erkek kardeşi veya mahremi olan başka bir erkek.”67

Namahrem Kadına Bilerek Bakmak

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

(Rasulüm!) Mü’min erkeklere gözlerini (haramdan) sakınmalarını, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.” (Nur: 24/30)

Rasûlullah ta (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Gözün zinası bakmaktır.”

(Yani, Allah’ın bakılmasını haram kıldığına bakmak.)68

Kız isteyenin ve doktorun bakması gibi şer’i bir ihtiyaç dolayısıyla bakmak bunun dışındadır. Kadının da mahremi olmayan bir erkeğe fitne gözüyle bakması haramdır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Mümin kadınlara da söyle; gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, namuslarını da korusunlar.” (Nur: 24/31)

Henüz sakalı-bıyığı çıkmamış yakışıklı çocuklara şehvetle bakmak da haramdır. Erkeğin, erkeğin avretine bakması; kadının da kadının avretine bakması haramdır. Avret olan herşeye bakmak caiz değildir. Arada bir örtü dahi olsa dokunmak caiz olmaz. Bazıları, içerisindeki kadınların canlı olmadığını öne sürerek dergilerdeki resimlere bakar ve film seyreder. Bu şeytanın onlara oynadığı oyunlardan biridir. Kötülüğü ve şehvetleri tahriki her yönüyle gayet açıktır.

Deyyusluk

İbni Ömer’den (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edilir:

Üç sınıf insana Allah cenneti haram kılmıştır: İçki mübtelası, anne-babasına kötülük eden ve ailesinde fuhşa göz yuman deyyus.”69

Deyyusluğun çağımızdaki bir örneği de evden bir kadının veya kızın, yabancı bir erkekle telefonlaşarak -kur yapma olarak adlandırılan- karşılıklı konuşmalarına göz yummaktır. Evindeki kadınların birinin (mahremi olmayan) yabancı bir erkekle yalnız kalmasına razı olmaktır. Ayrıca, ailesinden bir kadının yalnız başına -şoför vb.- bir yabancıyla arabaya binmesine izin vermek ve şer’i tesettürleri olmadan dışarı çıkmalarına, gelip-geçenin onları seyretmesine razı olmaktır. Kötülük ve hayasızlık yayan dergi ve filmleri getirip, bunları eve sokmaktır.



Faiz Yemek

Faiz yiyenlerin dışında hiç kimseye Allah, kitabında savaş ilan etmemiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terkedin. Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız. Allah ve Rasulü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun.” (Bakara: 2/278-279)

Bu suçun Allah azze ve celle katındaki kötülüğünü açıklamaya bu kadarı yeter.

Devletlerin ve fertlerin yaşam seviyelerine bakan; faizle alışveriş yapmanın yolaçtığı iflası, çöküntü ve yıkımı görür. İşlerin kesat gittiğini ve piyasa durgunluğunu görür.

Borçların ödenemediğini, iktisadi hayatın felç olduğunu, işsizlik oranının yükseldiğini, bir çok şirket ve müessesenin battığını; günlük kazanç ve alın terinin, tefecilerin bitmek-tükenmek bilmeyen faizini ödeme yolunda akıtıldığını; büyük miktardaki sermayenin birkaç insanın tekelinde toplanması sebebiyle toplumda ortaya çıkan tabakalaşmayı görür. Ve belki de bu; Allah’ın, faizle muamelede bulunanları tehdit ettiği savaşın açıkça bir görüntüsüdür.

Faize karışan asıl tarafların, aracıların ve yardımcı olanların hepsi, Rasûlullah’ın (s.a.v.) diliyle lanetlenmişlerdir. Cabir’den (r.a.) şöyle dediği nakledilir: Rasûlullah (s.a.v.); faiz yiyene ve yedirene, faizi yazana ve şahit olanlara lanet etti ve şöyle buyurdu:

Onların hepsi aynıdır.”70

Dolayısıyla; faizin yazılması, miktarının belirlenmesi ve kaydedilmesi, teslim edilmesi ve alınması, emanet bırakılması ve korunması işlerinde çalışmak caiz değildir. Genel anlamıyla, hangi surette olursa olsun faize karışmak ve yardım etmek haramdır.

Abdullah İbni Mes’ud’dan (r.a.) merfu’ olarak gelen hadiste Rasûlullah (s.a.v.) bu büyük günahın çirkinliğini açıklamaya özen gösterir. Şöyle buyurur:

Faiz yetmiş üç kısımdır. En basiti kişinin annesiyle nikahlanması gibidir. Ve faizin en kötüsü müslüman bir kimsenin ırzına dil uzatmak gibidir.”71

Abdullah İbni Hanzale’den (r.a.) merfu’ olarak gelen hadiste de şöyle buyurur:

Kişinin bilerek yediği bir dirhem faiz otuz üç zinadan daha kötüdür.”72

Faizin haramlığı geneldir. Bazılarının zannettiği gibi “zenginle fakir arasında olursa” şeklinde bir kayıt yoktur. Tersine, her durumu ve her kişiyi kapsar. Bir çok zengin insan ve büyük tüccar faiz sebebiyle iflas etmiştir. Yaşanılanlar buna şahittir. Miktar olarak artsa bile en azından malın bereketi kaybolur. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

Faiz çokluk getirse bile şüphesiz ki sonunda bir azlık olacaktır.”73

Faizin haramlığı; yüzdesinin yüksekliğiyle, kıymetsizliği, azlığı ve çokluğuyla da kayıtlı değildir. Hepsi haramdır. Faiz yiyen; Kıyamet günü, şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden ve saradan kalktığı gibi mezarından kalkar.

Allah, bu suçun çirkinliğine rağmen ondan tevbe edilebileceğini ve nasıl tevbe edilmesi gerektiğini bildirir. Ve bununla ilgili olarak faizcilere şöyle buyurur:

Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, ana sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz.” (Bakara: 2/279)

İşte bu adaletin ta kendisidir!

İnanan insan bu büyük günahtan nefret etmeli ve çirkinliğini kalbinde hissetmelidir. Paralarını, kaybolmasından ya da çalınmasından korktukları için mecburen faizli bankalara koyanların da zaruret hissini duymaları gerekir. Onların durumu leş yemek gibi veya daha kötü bir durumdur. Bununla birlikte Allah Teâlâ’dan bağışlanma dilemeli ve mümkün olduğunca başka bir çare bulmak için uğraşmalıdırlar. Bankalardan paralarının faizini talep etmeleri caiz değildir. Hatta, parasının faizi hesabına işlense bile caiz olan bir şekilde bu faizden kurtulması gerekir. Sadaka olarak veremez. Çünkü Allah, temizdir; ancak temiz şeyleri kabul eder. Herhangi bir şekilde faizinden yararlanması da caiz değildir. Ne yemede, ne içmede, ne giyinmede, ne ev edinmede; ne eşine, çocuğuna, anne ve babasına yapması gereken harcamada; ne zekat olarak vermede, ne vergilerini ödemede, ne de bir haksızlığı gidermede kullanılabilir. Sadece Allah Teâlâ’nın darbesinden korkarak ondan bir şekilde kurtulur.




Yüklə 341,17 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin