İsim ve Sıfatlar Tevhidinde Ehl-i Sünnet’in Muhaliflere Cevabı



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə45/92
tarix07.01.2022
ölçüsü1,69 Mb.
#83151
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   92
ONDOKUZUNCU BÖLÜM

Ta’tîl Düşüncesinin Ortaya Çıkışı ve Bunun Kaynağı

Ta’tîl düşüncesinin kökü, her ne kadar tâbiîn döneminin sonlarında kendini göstermişse de, asıl bir akım olarak bu düşünce, ancak faziletli çağlar olan Sahâbe, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn’den sonra yayılmıştır.

Ta’tîl’den ilk söz eden el-Ca’d b. Dirhem234 olmuştur. O, “Allah İbrâhim’i dost edinmedi, Mûsâ ile de konuşmadı” dediği için Hişâm b. Abdülmelik’in235 Irak valisi olan Hâlid b. Abdullah el-Kasrî236 tarafından öldürülmüştür. Hâlid, Ca’d’ı bağlı olarak bayram namazının kılındığı yere götürmüş, sonra da halka hitaben şunları söylemiştir: “Ey İnsanlar! Kurbanlarınızı kesiniz. Allah kurbanlarınızı kabul etsin. Ben de Ca’d b. Dirhem’i kurban edeceğim. Çünkü O, Allah’ın İbrâhim’i dost edinmediğini, Mûsâ ile de konuşmadığını ileri sürmektedir.” Daha sonra minberden inmiş ve Ca’d’ı kesmiştir.237 Bu olay, hicrî 119 yılı, kurban bayramında olmuştur.238

İbn-i u’l-Kayyim239 (Allah kendisine rahmet etsin) “en-Nûniyye”240 adlı eserinde bu konuda şöyle diyor:

Bundan dolayı Ca’d’ı kurban etti,

Kurbanların kesildiği gün (Hâlid) el-Kasrî.

Çünkü O, demişti ki: İbrahim Allah’ın dostu değildir.

Hayır! Mûsâ’da Allah’ın kendisiyle konuşup O’na yaklaştığı değildir.

Her sünnet sahibi, bu kurbana teşekkür etti.

Senin ecrin Allah’a aittir ey kurban kardeşim!

Sonra bu düşünceyi Ca’d’dan kendisine Cehm b. Safvân241 denilen bir adam aldı. “el-Cehmiyyetü’l-Muattıla”242 mezhebi de zaten bu adama nispet edilir. Çünkü bu görüşü O yaymıştır. Cehm’i, hicrî 128 yılında Merv’de Nasr b. Seyyâr’ın243 güvenlik güçlerinin başı olan Sâlim b. Ahvez244 öldürmüştür.245

İkinci yüzyıl dolaylarında Yunanca ve Rumca kitaplar Arapça’ya çevrildi. Böylece bu düşünce müslümanların başına iyice belâ olmaya ve etki gücünü iyice arttırmaya başladı.246

Üçüncü yüzyıl dolaylarında ise Bişr b. Gıyâs el-Merîsî247 ve yandaşları tarafından Cehmiyye’nin görüşü yayıldı. Alimler Gıyâs ve yandaşlarının kınanması hususunda birleşmiş, çoğu da onların küfrüne ya da sapıklığına hükmetmiştir.

Osmân b. Saîd ed-Dârimî,248 Merîsî’ye reddiye olarak “Nakzu Osmân b. Saîd ale’l-Kâfiri’l-Anîd fîme’fterâ alallâhi mine’t-Tevhîd” adında bir kitap yazmıştır. Bilgi ve adaletle bu kitabı okuyan, bu ta’tîlcilerin kanıtlarının ne kadar zayıf, hatta ne kadar bâtıl (geçersiz) olduğunu anlar. Râzî,249 Gazzâlî,250 İbn-i Akîl251 ve diğerleri gibi son dönem âlimlerinin birçoğunun sözlerindeki te’vîller de Bişr’in te’vîllerinin aynısıdır.

• Ta’tîl düşüncesinin kaynağı, Yahûdiler, müşrikler, Sâbiîler252 ve filozofların sapıklarıdır. Söylendiğine göre, Ca’d b. Dirhem bu görüşünü Ebân b. Sem’ân’253dan, O da Tâlût’254tan, O’da Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’e büyü yapan Lebîd b. el-A’sam255 adlı bir Yahûdi’den almıştır.256

Yine söylendiğine göre Ca’d, Sabiîler ve filozoflardan pek çok kimsenin bulunduğu Harrân yöresinde yetişti.257Kuşkusuz çevrenin insanın inanç ve ahlakında güçlü bir etkisi vardır.

Yukarıda adları geçen sıfat inkarcılarının görüşüne göre Allah’ın subûtî (olumluluk bildiren) sıfatları yoktur. Çünkü onların sanısına göre olumluluk sıfatları, Allah’ın yaratıklarına benzemesini gerektirir. Onlar sadece Allah’ın, selbî (olumsuzluk) veya izâfet belirten veya da ikisinin (olumsuzluk ve izâfet belirten) birleşiminden oluşan sıfatlarını kabul ederler.

- Olumsuzluk Sıfatları, Allah Azze ve Celle’ye yaraşmayan işlerin olmadığını (yâni onların yokluğunu) gösteren sıfatlardır. Örneğin onlara göre “Allah birdir” sözü, hem sayısal bir değerle veya sözle Allah hakkında bir bölünme gerçekleşmesinin hem de O’nun bir ortağı bulunmasının olanaksızlığı anlamındadır.

-İzâfet Sıfatları ise, bunlar Allah’ın sâbit sıfatlarıdır şeklinde, Allah’ın bunlarla nitelendirilemeyeceği sıfatlardır. Fakat bunların başkalarına izâfetine göre Allah bunlarla nitelendirilebilir. Allah Teâlâ hakkında söyledikleri şu söz gibi: Allah, eşyanın O’ndan çıkmasına (vuku bulmasına) göre bir başlangıç ve güçtür. Yoksa O’nun sâbit bir sıfatı olmasına göre -ki bu, başlamak ve güçlü olmaktır- bir başlangıç ve güç değildir.

- Olumsuz ve izâfî sıfatların birleşiminden oluşan sıfatlar da bir bakımdan olumsuz, bir bakımdan da izâfet sıfatıdırlar. Allah Teâlâ hakkında söyledikleri şu söz gibi: Allah evveldir (öncesi olmayan ilktir). Evvel sıfatı, Allah’ın sonradan oluşunun imkansızlığına göre olumsuz, eşyanın O’ndan sonra var oluşuna göre de izâfîdir.

Bütün bunlar, sıfat inkarcılarının düşünce ve görüşlerinin kaynağı olduğu halde nasıl oluyor da bir mü’minin veya aklı başında birinin nefsi, bunları olduğu gibi almayı ve Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve sâlihlerin yolunu258 bırakmayı güzel ve hoş görebiliyor? Anlamak mümkün değil.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin