İsim ve Sıfatlar Tevhidinde Ehl-i Sünnet’in Muhaliflere Cevabı


FASIL Sıfat İnkarcılarının Dayandıkları Şüpheler



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə48/92
tarix07.01.2022
ölçüsü1,69 Mb.
#83151
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   92
FASIL

Sıfat İnkarcılarının Dayandıkları Şüpheler

Sıfat inkarcıları, birtakım bâtıl şüphelere263 dayanırlar. Bu şüphelerin geçersizliğini, Allah’ın doğru ilim ve sağlıklı anlayış bahşettiği herkes bilir.

Sıfat inkarcılarının genel olarak dayandıkları şüpheler şunlardır:

1- Yalan dâvâ: Kişinin sözüyle ilgili icmâ iddiasında bulunması veya kendi sözünün; gerçeğin ta kendisi olduğunu veyahut araştırmacıların sözleriyle tam bir uygunluk gösterdiğini ya da hasmının sözünün icmâya aykırı olduğunu vb. şeyleri ileri sürmesi gibi.

2- Fâsid (Bozuk) kıyastan oluşan şüphe: Sıfat inkarcılarının; “Allah’ın sıfatlarını ispat etmenin teşbîhi gerektireceğini, çünkü sıfatların birer âraz264 olduklarını, ârazlarında ancak cisimle var olabileceğini, cisimlerin ise birbirlerine benzediklerini” söylemeleri gibi.

3- Allah-u Teâlâ’ya nispeti doğru olanla olmayan anlamlar arasındaki birtakım ortak kelimelere takılmak: Cisim,265 yer tutma266 ve cihet (yön)267 gibi. Onlar bu mücmel kelimelerin268 Allah’tan nefyini (reddini) mümkün kılmak için Allah’ın sıfatlarını inkara varırlar.

Sonra onlar bu şüpheleri öyle süslü, öyle uzun, öyle garip ibarelerle insanların önüne sürerler ki, câhil kimse; süslere bürünmüş sözler nedeniyle bu şüphelerin gerçek olduğunu sanar. Oysa bu kimse konuyu iyice incelemiş olsaydı, bütün bunların kendisi için birer bâtıl şüphe olduğunu anlardı. Nitekim bir şiirde şöyle denmiştir:

“Birbiriyle çelişen saçma sapan deliller,

Tıpkı (kırılmaya mahkum) cam gibi aynen.

Gerçek (hak) sanırsın onları sen,

Oysa kırılacaktır elbet,

Her kırılmaya elverişli olan.”269

Bu sıfat inkarcılarına birkaç bakımdan cevap vermek mümkündür:

1- Şüphe ve delillerinin çelişikliği: Öyle ki, ispat ettikleri her şeyde, reddettikleriyle ilgili olarak kaçtıkları şeyin eşini, benzerini getirmeleri gerekir.

2- Sözlerinin çelişiklik ve karışıklığının açıklanması: Öyle ki, sıfat inkarcılarından bir grubun aklın yasak olarak gördüğü bir şeyi, öteki grup, aklın bir gereği olarak görür. Daha buna benzer başka örnekler de vardır. Hatta bunun daha da ötesinde, sıfat inkarcılarından biri, aklın bir gereği olduğunu ileri sürdüğü bir sözün, daha sonra başka bir yerde tersini söyleyebilmektedir.

Sözlerin kendi içindeki çelişikliği, onların bozukluğunu gösteren en güçlü kanıtlardandır.

3- Sıfat inkarcılarının inkarının birtakım bâtıl sonuçlar (gerekler) gerektirdiğinin açıklanması. Çünkü sonucun bozukluğu sebebin de bozukluğunu gösterir.

4- Sıfatlar hakkında gelen naslar, te’vîl anlamı taşımaz. Eğer bunlardan bir kısmı te’vîl anlamı taşımış olsa bile bu, açık anlamın kastedilmiş olmasına engel değildir. Böylece sözün açık anlamına yönelme gereği belirlenmiş oldu.

5- Sıfatlarla ilgili bu meselelerin geneli, İslam dininden zorunlu olarak bilindiği gibi bizzat Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- tarafından getirilmiştir. Bunların te’vîl edilmesi, Karâmita270 ve Bâtıniyye’271nin namaz, oruç, hac v.b. ibadetleri te’vîl etmeleriyle aynı konum ve eş değerdedir.272

6- Kuşku ve şehvetlerden uzak olan sarîh akıl (sağduyu), nasların getirdiği Allah’ın sıfatlarını imkansız görmez. Tersine, her ne kadar naslarda akılların anlamaktan ve etraflıca kavramaktan âciz kaldığı bazı ayrıntılar varsa da sağduyu, ayrıntılara girmeden genel olarak Allah’ın kemâl sıfatları olduğunu gösterir.

Sıfat inkarcılarının en büyük düşünürleri, aklın; ilâhî konuların genelinde kesin ilme ulaşmasının mümkün olmadığını itiraf etmişlerdir. Buna göre bu konuları peygamberlik pınarından herhangi bir tahrîfe (değiştirmeye, çarpıtmaya) kaçmadan olduğu gibi alıp kabul etmek gerekir.

Allah en doğrusunu bilir.




Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin