Iskat-i salat: 7 Iskat-i savm: 7



Yüklə 0,86 Mb.
səhifə29/32
tarix12.01.2019
ölçüsü0,86 Mb.
#95071
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   32

Kardeşlik:

Kardeş olma hali, kardeşçe davranış , kardeş kabul edi­len kimse" gibi anlamlara gelir. İnsan­ları bir dâva etrafında sımsıkı bağlarla birleştiren, aralarındaki kin, kıskanç­lık ve düşmanlığı izâle eden, öz kardeşlikten daha ileri bir kardeşlik anlayışına sahip kılan, düşman karşı­sında tek vücut olmalarım sağlayan mânevi bağlardır. İslâmdan kaynakla­nan mânevi bağlar daimi, maddi bağlar ise geçicidir ve günün birinde küçü­cük bir meseleden dolayı kopmaya mahkumdur.

İslâm dini bütün mü'minleri kardeş ilân etmiştir. İslâmdaki kardeşlik pren­sibi hiçbir ideâlde görülemez. Çünkü, diğer dinler birer topluluğa mahsustu. İslâm dini ise cihanşümuldur. Ve bü­tün insanlığa hitap etmektedir.

Yüce Rabbimiz bir âyet-i kerimede meâlen şöyle buyuruyor:

"Hepiniz toptan sımsıkı Allah'ın ipine sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşü­nün. Hani (birbirinizin) düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi (İslâmla ısındırıb) birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde (din) kar­deşler olmuştunuz. Ve yine siz, bu leş çukurunun tam kenarında iken oradan da kurtarmıştı. İşte, Allah, size âyetlerini böylece apaçık bildiriyor. Tâki doğru yola eresi-niz." 303

Bir diğer âyet-i kerimede ise:

"Mü'minler ancak kardeştirler. O halde iki kardeşinizin arasını (bu­lup) barıştırın. Alİah1 dan korkun. Tâ ki esirgen esiniz." buyuruyor.

Kardeşlik, insanları bir dâva etra­fında toplayan mânevi bağdır.

Kardeşlik, insanlar arasında sevgi ve saygıyı gerçekleştiren, beşeri münâse­betleri düzenleyen bir kuvvettir.

Kardeşlik, haksızlığı, adaletsizliği, huzursuzluğu izâle eden bir kanundur.

Kardeşlik, kin, haset, husumet, gıy­bet, bühtan, iftira, dedikodu gibi mâ­nevi hastalıkları tedavi eden bir ilâç­tır.

Kardeşlik, birlik ve beraberliği te­min eden en kuvvetli bir unsurdur.

Kardeşlik, ahlâk-ı hamideden olup en güzel meziyetleri insanda toplayan mânevi bir olgunluktur.

İnsanlık , kardeşlik duygulan içinde yaşadığı müddetçe huzura kavuşmuş; manevi kardeşlik duygularından sıyrılınca belâ ve musibetlerle karşılaş­mıştır. Çünkü, kardeşlik olmayınca sevgi ve saygı olmaz. Hak hukuk olmaz. Birlik ve beraberlik olmaz. İti-mâd diye bir şey kalmaz. Dostluk olmaz. İyilikler kaybolur. İçtimâi ya­ralar meydana gelir. Beşeri münâsebe­tlerde korkunç uçurumlar olur. Düş­manlıklar çoğalır. Anarşi bir ahtapot misâli yurdun her tarafında dolaşır. Tevazu ve merhamet duyguları köre­lir. Yerini gurur ve kibir, zulüm ve işkence alır,

İnsanlık, İslâmiyet sayesinde hak nedir öğrenmiş, mü'min mü'minin, âmir memurun, komşu komşunun, esnaf müşterinin, arkadaş arkadaşın, zengin fakirin hakkına riâyet etmiş, düşmanlığı bırakıp dost olmuşlardır

Sevgili Peygamberimiz (S.A.S) Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde me-âlen şöyle buyuruyorlar:

Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki; imân etme­dikçe cennete giremezsiniz ve birbi­rinizi sevmedikçe de olgun mü'min olamazsınız.

Size bir şey söyleyeyim, onu yaptı­ğınız zaman sevişirsiniz; aranızda selâmfyayınız. 304

Ebu Hureyre (R.A)ın, Peygamberi­miz (S.A.S) den şu sözleri naklettiği ri­vayet olunmuştur.

Birisi başka bir karyede bulu­nan (bir din) kardeşini ziyaret et­mek için giderken Allah'ü Teâlâ da bu adamın yolunu gözetlemek için bir meleği memur etmişti. O zât meleğin yanma gelince melek, nere­ye gittiğini sorar:

Şu köyde bir kardeşim var, ona gidiyorum" cevabını alır.

O adamın sana geçmiş bir iyiliği varda onu devam ettirmek için mi gidiyorsun? dedi. O da:

Hayır, ben o zâtı sırf Alİah için severim" dedi. Bunun üzerine me­lek:

Ben Allah-ü Teâlâ'nın sana yo­lladığı elçisiyim. Sen o adamı nasıl seviyorsan, Allah da seni öylece se­viyor" dedi305

Cennete girebilmenin şartı imân, imânın şartı ise sevgidir. Bir kimse imân eder, fakat mü'min kardeşlerine düşmanlıkta bulunursa ondan hayır be­klenmez. Hatta onun imânından şüphe edilir. Mü'minin dostu mü'min, düşmanı ise münkirdir. Mü'min, mü'min kardeşleriyle öz kardeşlikten daha ileri olan İslâm kardeşliği duygulan içinde yaşayacak, münâsebetlerini bu duygu­larla tanzim edecektir.

Asr-ı saadette Muhacir ile Ensâr arasındaki İslâmi kardeşlik münasebe­tleri gözler önündedir... Daha önceleri birbirlerine hasım ve düşman iken; İslâm sayesinde nasıl dost ve kardeş olmuşlar, birbirlerini bu güzel duygu­larla nasıl kucaklamışlardır? Allah için yerini, yurdunu, akrabasını terke-dip hicret eden muhaciri, Ensâr evine almış, bağrına basmış, malından, ser­vetinden bir kısmını hiç karşılık be­klemeden Rızâ-i Bari için muhacire hibe etmiş, kardeş olarak yardım etmiştir. Hatta birden fazla hanımı olan birini boşamış, belli bir müddet iddet süresi bekledikten sonra muha­cir olan kardeşe nikah edilmiştir. En-sârın muhacire yaptığını öz kardeşler birbirlerine yapmamıştır.

Peygamberimiz (S.A.S) Efendimi­zin Allah için birbirlerini seven ve İslâmın emrettiği mânâda kardeş olan mü'minleri müjdeleyen bir hadis-i Şerifleri bizim için büyük bir rehber­dir:

"Allah'ın öyle kullan vardır ki, Peygamberler ve şehidler değildir. Fakat Peygamberler ve şehidler kı­yamet gününde onlara gıpta ederler. Ashâb-ı Kiram:

Ya Rasulallah onlar kimlerdir? Bize biletirseniz" diye sorunca :

Onlar aralarında bir kan bağı ve mal mevzuu olmadığı halde sırf Al­lah için birbirlerini seven ve yardım-laşan kullardır. Vallahi onların yüz­leri nurdur ve nurdan makamlar üzerindedirler. İnsanlar korktuğu vakit onlar korkmazlar, insanlar mahzun oldukları vakit onlar mah­zun Olmazlar.306

Sut Kardeşliği : Bir kadının, emme çağındaki bir çocuğa süt emzirmesiy-le "SÜT" bağı kurulur ve "SÜT KAR­DEŞLİĞİ" teşekkül eder. Emilen sütün az veya çok olması, bazı İslâm bilginlerince dikkate alınmış ise de konu ile ilgili âyeti kerimedeki ifade­nin mutlak oluşundan dolayı emilen bir yudum sütün de "süt kardeşliği" ni vücuda getireceği kanaatini benimse­yenler olmuştur.

Bu sebepten; süt kardeşliğini sağla­yacak süt miktarında İslâm bilginleri farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bir damla sütün, süt kardeşliğini sağla­dığım söyleyenler bulunduğu gibi beş yudum veya beş ayrı emme ile süt kardeşliğinin teşekkül edeceğini ileri süren İslâm bilginleri, emme yoluyla süt bağının kurulacağında ve süt kardeşliğinin teşekkül edileceğinde it­tifak halindedir. Bütün fıkıh kita-

plarında süt kardeşliği "KİTÂBÜ'R-REDÂ" başlığı altında müstakil bir ana bölüm olarak işlenmiştir.

Nisa sûresinin 21, 22 ve 23. âyet-i kerimelerinde açıklanan "MUHAR-REMAT" yani evlenilmesi yasak olan kadınlar arasında süt ana ve süt kızkardeşler de bulunmaktadır. Hz. Peygamber (S.A.S) bu âyet-i kerime­leri muhtelif vesilelerle yorumlamış ve süt kardeşliğinin sınırlarını açıkça ortaya koymuştur. Hz. Aişe'nin bir sorusu üzerine Resûl-i Ekrem (S.A.S) : "Süt , velâdet ve nesebin haram kıldığı her şeyi haram kılar." bu­yurmuştur.

Böylece; Nesep cihetinden haram olanlar, süt cihetinden de haram kılın­mıştır.

Süt kardeşliği, nesep bağında oldu­ğu gibi miras ve nafaka yükümlülüğü doğurmaz. Sadece sıhriyet bağında .olduğu gibi, "evlilik yasağı " mahre­miyet yakınlığı vücuda getirir. Bun­dan dolayı, fıkıh kitaplarımızda süt kardeşliğinin hükmü; "hillû'n - nazar ve hürmetü'n - nikâh" yani; "Birbirine bakma helâlliği ve yekdiğeriyle evlen­me yasağı" olarak belirlenmiştir. Süt kardeşliği konusu incelenirken şu temel prensip çerçeve olarak kabul edilmiştir; Emzirenin emzirene nefsi haram... Emzirenin ise emene nesli haramdır."

Verilen ölçüler ve prensipler gözö-nüne alındığında süt kardeşlik de, evlilik açısından, nesep kardeşliğinin doğurduğu sonuçlan ortaya koymak­tadır. Bu sebepten ilk günden beri müslümanlar konuya gereken önemi gösterme mecburiyeti hissetmişlerdir. Bilindiği üzere; esasen İslâm'da süt kardeşliği tesis etme mecburiyeti yoktur. Ancak süt kardeşliği tesis edildik­ten sonra doğacak olan yükümlülükle­ri dikkate alma zorunluluğu vardır. Kaynakların verdiği bilgiye göre süt kardeşliğini tesis etme geleneği , İslâm'dan önce de mevcut idi. İslâm öteden beri uygulanagelen bu tatbika­ta, yeni bir yaklaşım getirmiş, sıhriy-yet ve tebenni yani: evlat edinme yo­luyla meydana getirilen yakınlıklara, bağlantılara açıklık kazandırmış ve bu kavramların, mahiyet değiştirerek yozlaşmasını önlemiştir.

Bilindiği üzere, İslâm birlik, bera­berlik, kardeşlik, dayanışma, yardım­laşma ve kaynaşma dinidir. Nesep ve süt bağı, bunlara temel oluşturur. Nesep bağıyla yekdiğerine bağlı olan­lar, yapı taşları itibariyle birbirlerine benzerler. Emilen süt de, bu yapı taş­larının gelişmesini ve olgunlaşmasını sağlar. Her iki yakınlıkla da, "cüzziyet" faktörü rol oynar ve aralarında mahremiyet ortamı oluşturur.

Sıhriyyet bağı ise, "NİKAH" temeli­ne dayanır. Ve bu temel çerçevesinde gelişir. Nesillerin sağlam gelişmesine, temiz kalmasına ve cinsel gücün meşru zeminlerde kanalize edilmesine vesile olur. Ayrıca aile kavramının doğmasını da sağlar.

İslâm'ın tasvib ettiği ve hakkında özel hükümler koyduğu süt kardeşliği ve nikah temeline dayanan aile yapı­sının genişlemesini sağlar. Hz. Pey­gamberin hayatında görüldüğü üzere süt anneler ve süt kardeşler saygı görmüş, maddi - mânevi desteğe maz-har olmuşlardır.

Süt annelerinden ve süt kardeşlerinden Hz. Peygamber daima hayırla bah­setmişlerdir.

Şu kadar var ki, günümüzde süt bağlılıkları tescil edilmediğinden ve bu yolda doğacak problemler, yetkili makamlarca çözüme bağlanmadığın­dan müslüman kardeşlerimiz, tedbirli olmalı ve gelişigüzel süt bağı tesis etmemelidirler. Çünkü dinimize göre süt kardeşliğinin kurulması bir zaruret değildir. Bu, bir ruhsattır. Ruhsatlar da usulüne uygun tarzda kullanılmalı ve gerekleri de yerine getirilmelidir.




Yüklə 0,86 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin