Sunuş
21. yüzyıla iyice yaklaştığımız son yıllarda çağımız insanı bir şeyi yeniden keşfediyor. Bilgiye ulaşma ve bilgili fertlerden oluşan bilgi toplumunun dünya egemenliği... Halbuki mensubu olduğumuz İslam dini bilginin ve öğrenmenin ne denli Önemli olduğunu ve kıyamete kadar bu önemin devam edeceğini ilk Kur'an ayeti olan "Oku,"1 emriyle beyan ettiği gibi, "Hiç bilenlerle bitmeyenler bir olur mu?"2 ayeti ve benzerleriyle de işaret etmiştir. Elbette ki bilgi tek başına yeterli değil. Bilgili insan ancak ahlaki ve insanı değerleri fert ve toplum hayatında uyguladığı sürece gerçek anlamda insan olacak ve yücelecektir. Bu değerlerin bilinmesi ve yaşanması da yine ancak İslam'ı bilmek ve yaşamakla mümkündür.
Yayınevimiz bu düşüncelerle, her müslüman ferdin bilmesi gereken, bir yerde kulağa çalınıp ne anlama geldiği anlaşılamayan ve ulaşabilmek için ciltler dolusu kitapların karıştırılmasını zorunlu kılan bütün İslami bilgileri bira-raya toplayarak insanımıza büyük bir kültür hizmeti sunuyor. Sahalarında uzmanlaşmış, İlahiyat Fakülteleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı camialarından 105 değerli ilim adamı, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Akaid, Tasavvuf terimlerinin tamamını, bütün ilmihal bilgilerini ve Genel İslam Kültürü'nü biraraya toplayan İsiami*Bilgiler Ansiklopedisini hazırlayarak üç cilt halinde kaleme aldılar. Yayınevimizin de 25 yıllık tecrübesi ve titiz yayıncılık ilkeleri doğrultusunda elinizdeki eser meydana gelmiştir.
Koordinatörlüğünü Sayın Bayram Altan'm yaptığı eser son haline geldikten sonra yayın kurulumuz tarafından tekrar gözden geçirilmiş ve kitapta olması gerekip de gözden kaçmış olan maddeler son bir çalışma ile madde sonlarına 3ibaresi konularak ilave edilmiştir.
Yaymlanmasıyla kültür hayatımızda büyük bir boşluğu dolduracağına inandığımız İslami Bilgiler Ansiklopedisine teliften ciltleme aşamasına kadar emeği ve katkısı geçen herkese teşekkürü borç biliyor, daha iyi ve mükemmele doğru olan gayretlerimizin devamını yüce Mevla'dan temenni ediyoruz.
HİKMET NEŞRİYAT
Irz:
Namus, iffet, şeref ve şan anlamlarını içeren bir kelime. Aslında kişinin namusunu ifade eder. Bütün semavi dinler insana ait korunması gereken değerlen şöyle sıralarlar:
1- Din emniyeti
2- Can Emniyeti
3- Mal Emniyeti
4- Nesil Emniyeti
5- Irz emniyeti. Bu unsurların korunabilmesi için çeşitli tedbirler alan dinimiz, ırz emniyeti için de şehvetin tahrik edilmemesi ve kadınların örtünerek korunmasını emretmiştir. 4
Iskat-I Salat:
Iskat, düşürme; salat ise namaz demektir. Sağlığında gücü yettiği halde farz ve vacip namazları kazaya bırakmış, fakat kazalarını da kılamadan ölmüş olan kimselerin bağışlanması için onun adına sadaka dağıtmaya denir. Hanefi alimleri tarafından kabul edilmiş olan bu manevi tedbir, vazifesini yerine getiremeden ölen müslüman kulların bağışlanmasını dilemeye yönelik bir uygulamadır. Elbette en güzeli gücü yeten kişinin namazlarını kazaya bırakmayıp vaktinde kılmasıdır. Öte yandan hüküm bakımından ıskat-ı salat ile aynı olan ıskat-ı savm ise oruç borcu bulunarak ölen kişiler için uygulamr. 5
Iskat-I Savm:
Üzerinde oruç borcu olarak ölen kişinin bu borcunu ölümünden sonra ödemek üzere varisleri tarafından keffareti ödenmek suretiyle borcundan kurtarılması işlemi. Oruç için fidye verilmesinin caiz olduğu Bakara suresinin 184. ayetinde belirtilmektedir. Oruç borcunun düşürülmesi, ölenin bu konuda bir vasiyeti yoksa farz veya sünnet oleğildîn.6
Istılah:
Türkçe karşılığı "terim"-dir. Bir lafzın sözlük anlamının dışına çıkılarak belli bir manayı ifade etmek için kullanılmasıdır. Örneğin sözlükte "dua" anlamına gelen "salat" kelimesi fıkıh ıstılahında "namaz" için kullanılırken yine sözlükte "tutmak" anlamına gelen "savm" kelimesi "oruç" anlamında kulanılmıştır. 7
İare:
Ödünç verme, nöbetleşe kullanma, birbirinden alıp verme. Karşılık olarak bir bedel almaksızın, iade edilmesi şartıyla faydalanılmak üzere verilen mal anlamında kullanılan fıkıh terimi. 8
İbadet:
Sözlükte, "kulluk etmek, boyun eğmek, tapmak ve itaat" gibi anlamlara gelir. Istılahı yünden, mükellef olan insanın nefsi arzularının hilâfına ve Rabbine tazim maksadıyla yaptığı elini görevlerdir.
İbadet üç derecedir:
1- Allah'a cennet ümidi ve cehennem korkusuyla değil, O'nun yüceliğinden dolayı yapılan ibadettir. En üstün derece de budur. İbadet, Allah'ın hakkıdır. Bu sebeple, karşılığında sevap veya ikab olmasa dahi, O'nun Zât-ı Kibıiyasını bilerek O'na kulluk etmektir. Bu durumda cennet bir müşahede makamı olduğu için istenir. Bu derecedeki İbadet, kullukta en üstün rütbeye erişen Kâmil insanların yerine getirdiği ibadetlerdir.
2- İbadetleri Allah'ın Zât'ı için yapmakla beraber, cennet ümidi ve cehennem korkusuyla yerine getirilen ibadetlerdir. Bu şekilde yapılan ibadet, orta derecedir. Çünkü bu anlamda ibadet eden bir mümin, Allah'ın rızası ile birlikte Cennetini istemekte ve Cehennemden korkup Cenab-ı Hakka sığınmaktadır.
3- Cennet ümidi ve cehennem azabından emin olma arzusu ile birlikte,dünya işlerinin de kolaylaştırılması ve insanın arzu ettiği işlerin ahenkli bir şekilde devam etmesi arzusuyla yapılan ibadetlerdir. Cenab-ı Hakkın
rızasını kazanma isteğiyle birlikte, dünyadaki işlerin kolaylaştırılması istekleri yer almaktadır. Bu şekilde yapılan ibadet, diğerlerine göre üçüncü sırada yenil m aktadır.
İbaha:
Serbest olma, mubah olma, bir işin yapılıp yapılmamasının mükellefin iradesine bırakılması. Fıkıhta ise hakkında herhangi birşer'i delil bulunmama, hakkında helal, haram, mekruh olup olmadığı konusunda herhangi bir delil bulunmama. Bu tür işlerin yapılması veya yapılmaması halinde sevap veya günah yoktur. Uygulama olarak mubah olan şeyleri de helal gibi değerlendirebilmek mümkündür. Mesela oturmak, gezmek gibi eylemler mubahtır. 9
Dostları ilə paylaş: |