İbrahim (A.S):
Nuh (A.S)'ın soyundandır. Babası Târah (Âzer).
Harran halkındandır. Onun, Basra ile Küfe arasıda bulunan Kûsâ Köyü halkından olduğu da rivayetler arasındadır, İbrahim (A.S), orta boylu, ak benizli, elâ gözlü, ak saçlı , güzel ve güler yüzlü, açık alınlı, uzun yanaklı ve ak sakallı idi. İbrahim (A.S)'ın , Hacer'den İsmail , Sare'den de İshak adında birer erkek çocuğu dünyaya geldi. İbrahim (A.S)'ın , 175 veya 200 yaşında vefat ettiği rivayet edilmiştir.
İbrahim (A.S)'ın bazı faziletlerini şöyle sıralayabiliriz:
İbrahim (A.S)'a, buluğ çağından Önce rüşd'ii verilmişti. İbrahim (A.S), ehl-i tevhidin imamı idi. Dili, tevhid-de hüccet kılınmıştı. O, Allah'ın nimetlerine şükrediyordu. O, Allah'a itaatkârdı.. Batıl dinlerden uzaktı, Muvahhid birmüslümandı. O, yemeklerini misafirsiz yemezdi. Misafir bulabilmek için bazen iki mil, bazen de daha fazla yürürdü.
İbrahim (A.S), ilk defa bıyığını kısaltan, ilk defa koltuk altı ve etek temizliği yapan, dişlerini misvakla temizleyen, ağzını su ile çalkalayan, edep yerlerini su ile temizleyen, saçlarını tarayan, bacağına don giyen, ayaklarına ayakkabı giyen, musafaha yapan, ilk kez kucaklaşan, alından öpen, ilk defa kendi kendini sünnet eden ve ilk kez yüz elli yaşında bulunduğu bir sırada saç ve sakilinin ağarmaya başladığını gören insandır. 14
İbrahim Sûresi:
Kuranı Kerim'de 14. sûredir. Mekke'de nazil olan bu sûre, 52 âyettir. Son Mekke sûrelerindendir. 28. ve 29. âyetleri Medine'de nazil olmuştur.
Bu sûrede İbrahim (A.S)'ın duasına işaret edilmiş ve Cenab-ı Hakka nasıl dua ettiği beyan buyurulmuştur.
İşte konu ile ilgili âyetler:
Hatırla o zamanı ki İbrahim: Rab-bim, demişti, bu şehri emniyetli kıl. Beni de oğullarımı da putlara tapmaktan uzak tut."
Rabbim, çünkü onlar insanlardan birçoğunu baştan çıkardılar. Bundan sonra kim bana uyarsa işte o, bendendir, Kim de bana karşı gelirse,.. Hakikat, sen çok yargılayıcı, çok esirgeyicisin. "
Ey Rabbimiz, ben evlatlarımdan kimini senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Sebebi şudur ki, Rabbimiz dost-doğru namaz (lannı) kılsınlar. Artık sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir. Onların şükretmeleri me'mul olduğu için kendilerini bazı meyvelerle rızıklandır."
Ey Rabbimiz. ne gizlersek, ne açıklarsak şüphe yok ki sen bilirsin. Zaten yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."
Bana (şu) ihtiyarlığıma rağmen İsmail'i ve İshak'ı bahşeden Allah'a hamd olsun. Çünkü benim Rabbim duayı elbette işitendir."
Ey Rabbim, beni dostdoğru namaz
kılmakta berdevam et. Zürriyetimden de (böylece namaz kılanlar yarat). Ey Rabbimiz, duamı kabul et."
Ey Rabbimiz, (kıyamette) hesap ayağa kalkacağı gün beni, ana ve babamı ve bütün iman edenleri yarlığa.15
Bu sûreyi okuyan bir mümin, hem
bu mübarek duayı aynen tekrarlamış olacak, hem de her harfine karşılık on sevap kazanmış sayılacaktır.
Bu sûrede beyan edilen konular şunlardır:
1- Gökleri ve yeri benzersiz, ör-neksiz yaratan Allah'ın varlığı, birliği ve ortağı bulunmadığı belirtilip Tevhid inancı telkin ediliyor.
2- Dünyayı kendilerine tek amaç seçip onunla oyalanan inkarcı maddecilerin ahiretteki acıklı durumları tasvir ediliyor.
3- Her peygamberin kendi kavim, ya da milletinden seçildiği ve onların diliyle irşad ve tebliğde bulunduğu anlatılıyor.
4- Peygamberi ve ashabını teselli etmek, müşrikleri uyarmak için gelip geçen ümmetlerin tutumlarından, onlara gönderilen peygamberlerin çetin mücadelelerinden ibretli safhalar, öğüt alınacak tablolar açıklanıyor.
5- İnkârda ısrar edip haksızlıkta bulunan müşriklere vaadedilen azaptan kıyamet gününde görecekleri muameleden söz ediliyor. Müminlere vaadedilen cennet ve ondaki sonsuz nimetlerden bir kısmı anlatılıyor.
6- İbrahim (A.S)'ın duası nakledilerek örnekler veriliyor.
7- Azabın suçlu günahkârlara hemen verilmeyip geciktirilmesinin hikmetine işaret edilerek, İslâm'ın mutlaka başarıya ulaşacağına atıflar yapılıyor, müjdeler veriliyor. Sonra da azgın inkarcıların cehennemdeki acıklı halleri, çok duyarlı bir anlatımla belirtiliyor.
8- Ölmeden önce dönüş yapıp iman etmek isteyenler için Allah'ın tövbe kapısının daima açık bulunduğu dolaylı bir şekilde hatırlatılıyor.
Medine'de nazil olduğu rivayet edilen 28. ve 29. âyetler şunlardır:
Baksana şunlara Allah'ın nimetini nankörlüğe çevirdiler (O'nun verdiği ..İrrıete şükredecekleri yerde, nankörlük edip inkâra saptılar) kavimlerini de helak yurduna kondurdular."
Yaslanacakları cehenneme (götürdüler). Ne kötü bir duraktır o" 16
İbraniler:
Eski Yahudi sülâlesi veya o soydan olanlar" demektir. Nuh (A.S)'ın oğullarından Şam'ın soyundan gelen kavmin, yani Samilerin bir koludur. İbrahim (A.S)'ın çocuklarından biri olan İshak'ın oğlu Yakub'un 12 oğlundan türeyen, 12 kabileden teşekkül etmiş bir kavimdir. Bunlara Lsrailoğullan da denilmektedir.
İbret:
Ders almak; bir olay veya durumdan ileride benzeri bir zarara uğramamak için yararlı sonuçlar çıkarmak. Kur'an-ı Kerim, insanlara daha önceki toplulukların ilahi mesaja karşı takındıkları tavır, azgınlık, Allah'ın elçilerine inanmamak veya zulmetmek gibi sebepler dolayısıyla uğratıldıkları cezalara bakarak ibret almaları ve kendilerinin de aynı hataya düşmemeleri tavsiyesinde bulunmaktır. Aynı şekilde yüce Allah kullarına, kainat, eşya ve olaylar üzerinde temiz bir akıl ve samimi bir kalb ile düşünmeyi emretmekte ve göklerde ve yerde üzerinde düşünüp ibret
alınacak pek çok ayet 'delil' bulunduğunu açıklamaktadır. Yüce Allah 'Ey akıl sahipleri! İbret alın 17buyurmaktadır. 18
İcab Ve Kabul:
İcab, teklifte bulunmak, kendisine gerekli görmek; kabul ise karşı tarafın teklifini onaylamak demektir. İslam hukukunda ikisi birden bir terim olarak kullanılır. Buna göre alım-satım, nikah gibi bazı sosyal davranış ve sözlerin bir akit haline gelebilmesi için; iki taraftan birinin bir teklifte bulunması, yani muamelenin yapılmasına razı olduğunu belirtmesi (icab); ve diğer tarafın da bunu onaylaması (kabul) gerekir.
İslam fıkhında bu aktin geçerli, doğru olabilmesi için icab ve kabul şartının mutlaka yerine gelmesi gerekir. Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi bu kişilerin o konudaki iradelerini, düşüncelerini ful veya söz ile ortaya koymaları demektir. Kısaca iradesini ilk açıklayanın görüşü icab, buna uygun olarak ikinci açıklayanın sözü de kabul manasına gelir. 19
Dostları ilə paylaş: |