GAGAUZLAR
GAGAUZ ÖZERK CUMHURİYETİ
Yüzolçümü: 1.831 km2
Nüfusu: 171.500
Gagauzlar : 137.500
Ruslar : 11.800
Moldovanlar : 8.000
Bulgarlar : 7.200
Ukraynalılar : 7.000
Başkenti: Komrat
Din : Ortodoks Hristiyanlık
Önemli şehirleri: Komrat, Çadır, Lunga, Vulkaneşti.
Bayrağı :
Gagauzların Moldavya , Romanya, Bulgaristan, Ukrayna ve Rusya’da yaşayan toplam nüfusları 200.000 civarındadır.
Gagauziya Moldova'nın toprak bütünlüğü içinde özerk bir bölgedir. Kendi parlamentosunda ve bölge yönetiminde söz sahibidirler. Kanunun 6. Maddesine göre bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarının mülkiyeti Gagauziya idaresine aittir. Gagauziya’nın Moldova Cumhuriyeti bayrağı yanında kullanılan kendi bayrağı mevcuttur. Gagauziya idaresine, Moldovya Anayasası ve kanunlarına ters düşmemek kaydıyla kanun çıkarma yetkisi tanınmıştır. Ekonomisi tarıma dayalı olan bölgenin ekilebilir alanı 148 hektardır. Yılda 400.000 ton üzüm işleyen 12 şarap fabrikası, 1 adet et kombinası, 2 adet yağ fabrikası, 1 adet tütün fabrikası, mentasyon fabrikası ve 2 adet halı fabrikası vardır. Şarapçılıkta dünya çapında üne sahip olan Gagavuzlar üzümün yanısıra hububat, bakliyat ve sebze-meyve yetiştirmektedirler.
Türkiye Türklerini oluşturan Anadolu Oğuzları ve bin yıl önce Uz diye bilinen bugünün Gagauzları aynı ortak atadan gelmektedir. Her ikisi de tarihin en büyük ve sonuçları açısından en önemli göç hareketini gerçekleştiren Oğuzlardandır. Anayurttan ayrılıp semavi din (İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik) vahalarına ulaşıncaya kadar aynı kaderi paylaşmışlardı. İlk ayrışma Siriderya nehri boylarında başladı. Oğuzların büyük bir kitlesi Müslümanlaşıp Maveraünnehir üzerinden Horasan’a oradan da Anadolu’ya akarken, bir kısmı da eski inanışı terk etmedi ve Hristiyanlık vahasına at koşturdu. Karadenizin kuzeyindeki Rusya steplerinden yıldırım gibi geçip Balkanlara indiler. Bizans kaynakları bu büyük göç hareketini 1065 yılında kayıtlıyor ve gelenleri Uz adıyla (Oğuz sözcüğünün kısaltılmaşı) tanıyordu. Bizans, Uzlardan önce kopup gelen bir başka Türk boyu Peçeneklerin akınlarından mustaripti. Burada Uzlarla Peçenekler arasındaki mücadele henüz başlamıştı ki, onların ardından Orta Asyadan gelen Kıpçak Türklerinin amansız baskını kendini gösterdi. Uzlar, Tuna nehrini geçip Trakya’ya kadar ilerlediler. Selanik başta olmak üzere pek çok kenti yağmaladılar. Ama bölgedeki hakimiyetleri uzun sürmedi. Şiddetli kış, salgın hastalıklar, Peçenek ve bölge halıkını hücumları Uzları yedi bitirdi. Tamamen dağılan Uzların bir kısmı Bizans ordusuna katıldı. Rus topraklarına sığınan bir kısım Uz da burada sınırların korunmasında kullanıldı. Onların Hristiyanlaşması da bu sırada başladı. Balkanlar Osmanlı hakimiyetine geçtiğinde artık tamaman Hristiyanlaşmışlardı ama dillerini ve geleneklerini asla unutmamışlardı.
Bugün Moldavya’da yaşayan Gagauzlar işte bu Uzların torunlarıdır. Hristiyanlığı benimsemiş olmaları, onları Müslümanlaşan Türk dünyasından koparmıştı. Ama bu kopuş, o devirlerin siyasal ve dinsel etkileriyle belirlenen tarihsel bir ayrılıktı. Yüzlerce yıl sürse de ebedi bir ayrılık olmayacaktı. Nitekim Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, Gagauzlar kendi kimliklerinin ve kaderlerinin peşine düştüler. Bu süreçte, onlar için en önemli yol gösterici, hiç kuşkusuz bin yıl boyunca terk etmedikleri dilleri oldu. Benimsenen dinin, bin yıl boyunca Slav halkaları arsında azınlık olarak yaşamanın ve uygulanan sistemli politikaların sonucu, dile Romence, Rusça, Bulgarca sözcükler sızmış olsa da, Gagauz Lehçesi Türkiye Türkçesine en yakın lehçelerden biri olmaya devam etmektedir. Gagauzları Türkleri, onları ayakta tutan anadillerinin, varlıklarının teminatı olduğunun farkındadırlar.
Gagauz Türkçesi, yaşayan Türk lehçelerinden biridir. Gagauz Türkçesi; Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle birlikte Türk dilinin Oğuz grubunu teşkil etmektedir. Bu üç lehçeden Türkiye Türkçesine en yakın olanı Gagauz Türkçesidir. Bu dil, Osmanlı Türkçesinden etkilenerek Türkçe, Arapça, Farsça kelimeler alarak zenginleştiği gibi, birlikte yaşadığı Yunan, Bulgar, Romen, Moldova ve Rus dillerinden de birçok kelimeyi bünyesine almıştır. Bugün edebi Gagauz Türkçe'sinin içerisinde çok sayıda Slav asıllı kelime bulunmaktadır.Gagauzlar Osmanlı alfabesini öğrenmemiş ve Osmanlı yazılı edebiyatını okumamışlardır. Osmanlı döneminde ve ondan sonra uzun zaman Kiril alfabesi ile yazılmış bulunan Türkçe kitapları okumuşlardır. Bugün yaşlı ve okuma-yazma bilmeyenler yalnızca Türkçe konuşmaktadırlar. Sovyetler Birliği zamanında Rusça'nın okullarda zorunlu hale getirilmesi sonucu Gagauzlar, iki dilli olmuşlardır. Moldova'da yaşayan milletler içinde Rusça'nın ikinci dil olarak konuşulma oranının en yüksek olduğu grup Gagauzlardır. Gagauzların %74'ünün Rusça'ya vakıf oldukları tespit edilmiştir. Okullarda kademeli olarak Latin Alfabesi ve Gagauzca eğitim verilmeye başlanmıştır. Gagauzca yayınlanan gazetelerden başlıcaları Ana Sözü ve Gagauz Sesi Gazetesidir. Ayrıca Saba Yıldızı adlı bir dergi de yayın hayatına başlamıştır.
Gagauz Türkçesini bir yazı dili haline getirme mücadelesinde Rusça'dan etkilenilmiştir. Gagauz Türkçesi morfoloji, fonetik ve sentaks açısından değerlendirildiğinde Slav etkisinde kalmıştır. Gagauz Türkçesinin bu gün yaşayan iki diyalekti vardır. Birisi merkez diyalekti (Komrat ve Çadır), diğeri ise güney (Vulkaneş) diyalektidir.
Kanuna göre Gagauzia’nın resmi dili "Gagavuzca, Rusça ve Romence"dir.Özerklik süreciyle birlikte Gagauzların anadillerini her alanda kullanabilme imkanı doğmuştur.
OĞUZLAMA
Hey bre hey, kırk yarenim
Bugün içim coşkun benim!
Teke yok mu tokuşayım?!
Börü yok mu uluşayım?!
Boğa yok mu boğuşayım?!
Buğra yok mu bağrışayım?!
Hey bre hey kırk yarenim,
Bugün başım döngün benim!..
Son yıllarda Gagauzlar, kendilerine GÖKOĞUZ demeye başlamışlardır. Örneğin ikinci sınıf okuma kitabının ilk konusu şöyle:
“Dedelerimiz Oğuzlar, çıkmış Aral Gölü kıyısından yola, Gökoğuzlar kuzeyden, Akoğuzlar güneyden yürümüşler. Gökoğuzlar Hristiyan, Akoğuzlar Müslüman olmuşlar ama köklerinin hiç unutmamışlar.’’
Dostları ilə paylaş: |