İstanbul ansiklopediSİ Büyük Kapalı Çarşıda Yağlıkçılarda İstanbul Hanımı



Yüklə 5,01 Mb.
səhifə51/80
tarix03.01.2019
ölçüsü5,01 Mb.
#88905
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   80

Recâizade Mahmud Ekrem Bey

(Besim: Şabiha Bozcalı)

«Son derece afif, nezih, mütedeyyin, zarif ve bununla beraber ziyadece alıngan ve se-riülinfial olan Ekrem Bey hal ve tavırlariyle de zamanının insanlarına örnek olmuş ve âmmenin hürmetini ve muhabbetini kazanmıştı. Cenazesine resmî şahsiyetlerle orta ve yüksek tahsil gençliğinden ve münevver kütleden başka halktan da binlerce kişinin iştiraki, yol ü-zerindeki bütün mağaza ve dükkânların kapanması, hele Harb Okulu talebesinden bir müfrezenin «eski mekteb ve silâh arkadaşları» nın tabutunu taşımak civanmerdliğini göstermesi o umumî sevgi ve saygıların pek önemli bir delilidir.

«Eserleri: Ekrem Bey edebiyatın her ne-vinde muhtelif kıymetlerde eserler vermiştir. Manzum eserleri arasında: «Tefekkür», «Nağ-mei Seher», «Zemzeme», «İkinci Zemzeme», «Üçüncü Zemzeme» ve «Nijadı Ekrem» (2 cild) en meşhurlarıdır. Roman olarak, yeni harflerle de basılmış olan «Araba Sevdası» gerçekten muvaffak olmuş bir eserdir. «Takdiri Elhan» adı ile ve Menemenli Zade Tahir Beyin «Elhan» ismindeki şiir mecmuasını vesile ederek yazmış olduğu tenkid eseri, zamanında bir fırtına koparmış ve eskilik - yenilik dâvasının yenilik lehine neticelenmesini sağlamıştır. Ekrem Beyin, ölümünden sonra yayınlanmış, «Çok bilen Çok Yanılır» adında bir de güzel tiyatro piyesi vardır.

«Recâizade Ekrem Beyin diğer eserleri şunlardır: Talimi Edebiyat, Lânei Seher, Yadigârı Şebab, Nâçiz, Pejmürde, Şemsa, Mün*-tahabat Mecmuası, Mes prisones tercümesi, Takrizat, Afife Anjelik, Atala Tercümesi, Muhsin Bey, Kudemadan Birkaç Şair» (Ercümend Ekrem Talu, Aylık Ansiklopedi, 1945),

EKREM BEY (Üdî) — «1879 da Fatih civarında dünyaya gelmişdir; Rüsumat Emâneti kâtiblerinden Hulusi Beyin oğludur. Musiki tahsiline pek küçük yaşda başlamış, ilk ud derslerini Şamlı Selimden almışdır; Mızıkalı bestekâr ismail Hakkı Bey ile uzun zaman arkadaşlık etmek suretiyle musiki ilminin bütün incelik ve derinliklerine vukuf peyda etmişdir; kendisi de pek çok talebe yetiş-dirmişdir. Bestekâr olarak az, fakat kıymetli eserler vücûde getirmişdir; aşağıdaki kıt'a çok meşhur acemkürdî bir şarkıdır;



l

EKREMBEY SOKAĞI

— 4984—


İSTANBUL ANSİKLOPEDİSİ



Kemend olmuş idi zülfün neden bilmem çözüldü Aşkın bana girift iken bu günlerde söküldü Bu halleri görünce hep kaddim boynum büküldü Çözümdeki kanlı yaşlar hep göğsüme döküldü

Maliyede memur idi. Dedesinin ölümü ile annesine intikal eden serveti, sefihâne harcamış, bu arada sporun canbazlık çeşidine merak sarmış, devrin meşhur canbaz sporcusu Riza Beyin talebeleri arasına katılmışdır; Canbaz Riza Beyle idman hareketleri yaparken çekdirilmiş resimleri vardır. Mâliyede memur idi; 1932 de vefat etti, Edirnekapusu mezarlığına defnedildi» (M. Rona, 50 Yıllık Türk Musikisi; M. K. înal ve A. Aktuç, Hoş Şada).

EKKEMBEY SOKAĞI — Bakırköyünün yollarından; Odabaşı Sokağı ile Ebüzziya Caddesi arasındadır; Pancar Sokağı ve Ömer Naci Sokağı ile dört yol ağızları yaparak kesişir (1934 Belediye Ş. R. Pafta 12); yerinde sokak levhasında adı «Şehit Murat Sokağı» diye yazılıdır. Bir araba rahat geçecek genişlikde, ka-bataş döşeli, iki kenarı yaya kaldırımlı bir so-kakdır. İki yanı boyunca ikişer üçer katlı kagir ve beton evler sıralanmışdır; bir de 5 katlı bir apartıman vardır; bir mobilya - doğrama-cı, dekorasiyon atölyesi vardır; kapu numaraları 1-33 ve 2-38 dir (aralık 1966).

Hakkı GÖKTÜRK

EKREM REŞAD BEY (Mehmed) — Bu istanbul Ansiklopedisinin yapıcısı Reşad Ekrem Koçu'nun babası, gazeteci ve maarif ci; 1877 de tstanbulda doğdu; Yemen ve Sivas Defterdarlıklarında bulunmuş, son memuriyeti istanbul gehremâneti muhasebeciliği olan Abdullah Reşad Bey ile Osman Paşa kızı Melek Hanımın oğludur (B.: Reşad Bey, Abdullah) .ismi gibi güzel olan annesini pek küçük yağda kaybetdi; varlıklı bir ailenin oğlu idi, devrin âdetince hususî tahsil gördü; arabca, f arşça, fransızca öğrendi; yazı Öğrendi, bilhassa sülüs, nesih ve talik yazıda hattat denilecek kadar muvaffakiyet gösterdi, resme karşı da fıtrî bir istidadı vardı. Babasının Sültanah-medde Kabasakal Caddesindeki konağı bir sanat ve ilim mahfili idi; âlimlerin, şâirlerin, hattatların, musikişinasların, dervişlerin, şeyhlerin kurdukları meclislerden geniş ölçüde feyz aldı. Anasından yüz güzelliğini almışdı, ye

emsalsiz tatlı bir sese sâhibdi; 15-16 yaşlarında bir küçük delikanlı iken, bilhassa ramazanlarda Sultanahmed yahud Ayasofya Camile-ı inde sabah ezanı okurdu. Türk dostu bir Fransız bahriyelisi olarak bir ramazan gecesi konakda misafir olan Pierre Loti onun sabah ezanını dinlemiş, güzel sesin sahibini muhakkak görmek istemiş, karşısına evin küçük be-. yini çıkardıkları zaman hayretler içinde kal-mışdır.

1889 da 9 yaşında iken Nümunei Terakki Mektebine girdi, mektebin seçkin bir talebesi olarak 1893 de şehâdetnâme aldı, aynı yıl içinde Maarif Nezâreti terceme kalemine girdi; gazeteciliğe de o küçük yaşlarında heves etti. Muharrir Selânikli Tevfik Bey Kabasakaldaki konağın müdavimlerinden, bir gün ona: «Bana gazetenizde iş verir misiniz?.. Kalemden çıkınca gelir ,geç vakte kadar çalışırım..» dedi; bu sözü ile «Tarik» gazetesinde asıl mesleğine girmiş oldu, Tarikde gazetenin fransızca mütercimi Ahmed Cevdet Beyle tamşdı; Ahmed Cevdet «İkdam» gazetesini çıkarmaya başlayınca Ekrem Reşad da bu yeni gazeteye geçdi; yazı işleri müdürlüğünü Samih Rifat Bey yapıyordu; Ahmed Cevdetle geçinemeyip vazifesini bırakınca Ekrem Reşad yazı işleri müdürü oldu; bu gazetede altı yıl aşk ile, şevk ile çalışdı; Ahmed Cevdetin cimriliği karşısında muharrir ve muhabirlerin yapdığı grevde, gazeteyi tek başına b, ir hafta çıkardı ve bu bir hafta içinde arkadaşlarına hakları olan zammı sağladı ise de kendisi hastalandı. Hastalığı mazeret saymayan Ahmed Cevdetin huşunetine sinirlendi; İkdamı bırakdı, en yakın dostu, arkadaşı, bâzan günlerce /Kabasakaldaki konakda kalan AhMeS '/Râsimin delâleti ile Malûmat gazetesine" girdi; ve; orada yûkus Nâdi ile tamşdı; Ahmed Rasirn, Ekrem Reşad ve Yunus Nâdi, dostlukları ölümlerine kadar sürecek arkadaşlar oldular.

1908 de meşrûtiyetin ilânından sonra, Ahmed Cevdet Beyin: İsrarlı daveti üzerine ikinci defa olarak İkdam Gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü, kabul etti; 1910 da Mısır Hidivi Ab-bas Hilmi Paşa tarafından Kayalada kurulan mektebîerine «Medârisi Hidiviye Nazırı» unvanı ile umum müdür tâyin edildi. Kavalanın düşman tarafından işgali sırasında İstanbulda bulunuyordu, düşman eline geçmiş bir kasa-

Ekrem Reşad Bey

(Besim: Sabiha Bozcalı)



r

EKREM REŞAD BEY

4986-



İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

• 4987 —


EKSERCİYAN (Tatyos)


badaki vazifesine dönmesi, istifayı tercih etti. Birinci Cihan Harbi balşarmda, Ceridei Havadis Gazetesinin sahibi Nuri Efendinin oğlu Âhmed Fethi Bey bu gazeteyi tekrar çıkarmaya başlayınca Ekrem Reşadı baş muharrir o-larak aldı. Fakat az sonra Konya Sanayi Mektebi Müdürlüğüne tayin edildi.

1900 yılında 23 yaşında iken Bulgaris-tanda Eskizağra kasabasının eşrafından E-minpaşazâde Şevket Beyin kızı Hacı Fatma Hanımla evlenmişdi; bu hanımdan Emine Halet (doğumu 1903) ve Ahsen Melek (doğumu 1914) adında iki kızı ile Mehmed Reşad (do-ğurnu 1905) adında bir oğlu olmuşdu. Kavala-ya giderken ailesini Istanbulda bırakmış ve büyük bir gaflet göstererek sâdece zengin kü-tübhânesini götürmüşdü; ki o kütübhâne orada tamamen yağma edildi. Konyâya giderken zevcesini ve çocuklarını da götürerek istanbul ile bütün ilişiğini kesdi. Konyada Millî Mücadelenin sonuna kadar kaldı.

Konya Sanayi Mektebini bir terzilik ve bir kunduracılık atölyesinden ibaret bulmuş-du; birkaç sene içinde bir marangozluk, bir demircilik ve bir demir dökümcülüğü atölyeleri kurdu. Ayrıca mektebde bir bando takımı vücuda getirdi. Mektebi Sanayi Bandosu Kon-yanın Birinci Cihan Harbi ve Millî Mücadele yıllarında, yapılan çeşidli törenlerde şehrin medarı iftiharı oldu. Ayrıca okulda «Mektebi Sanayi Sineması» adı ile Konyanın ilk sinemasını açdı. Konyanm en eski gazetesi olan Babalık Gazetesinin de baş muharrirliğini yapdı. Mektebinin değerli bir mezununu dökümhaneye ustabaşı tayin etmişdi. Ali adındaki bu sanatkâr bir talebesine çok çirkin yakınlık göstermeye yeltenmiş, çocuğun müdüre şikâyeti üzerine, Ekrem Reşad Bey, hâdiseyi bir zabıta vak'ası yapmak istememiş, Ali Ustayı istifaya davet ederek mektebden uzaklaşdır-rnışdı. Behimî hırslarının zebunu olan bu bahtsız adam, siyasî yoldan türlü tezvirlerde bulunmuş, ve Ekrem Reşad Bey Sanayi Mektebi Müdürlüğünden ayrılarak Babalık Gazetesi muharrirliği ile geçinmeye çalışmışdır. Kayda değer bir vak'adır, hususî bir dökümhane a-çan Ali Usta, bir gün mâden potasının patlaması ile iki gözünü birden kaybetmiş, velinimetine yapdığı ahlâksızlığın cezasını pek tez görerek adaleti ilâhiye bütün azameti ve dehşeti ile tecellî etmişdir.

Zaferden sonra zevcesini ve çocuklarım îstanbula göndermiş, kendisi de yeni kurulan Millî Idhâlât ve ihracat Şirketinin Ankara Şubesi Müdürlüğü ile Ankaraya gitmişdir.

-Şirin bir hâtıradır: Ankarada çocukluk arkadaşı Memduh Şevket Esendal ile Saman-pazarında bir han odasında barınmaktadırlar. Bir gece top atılmaya başlar. Memduh Şevket camı açar, sokakda bir köylüye: «Arslanım, bu toplar neye atılıyor?» diye sorar; köylü: «Amerika olmuşuz Bey!..» der; Memduh Şevket bir şey anlamaz, Ekrem Reşad: «Cumhuriyet ilân edildi!» der.

Millî îdhâlât ve İhracat Şirketinin gizli bir takım siyasî işler peşinde olduğunu hisseden Ekrem Reşad bu şirketin Ankara şubesi müdürlüğünü bırakarak îstanbula ailesinin yanına döndü. O sıralarda Yunus Nadi îstanbulda Cumhuriyet Gazetesini kurdu ve ilk hatırladığı Ekrem; Reşad oldu, onu gazetesinin memleket haberleri masasının başına geçirdi. Ekrem Reşad 1925 den ölüm tarihi olan 1933 yılına kadar Cumhuriyetde çalışdı; ve 12 ocak 1933 (15 ramazan 1351) gecesi Göztepede Ka-yışdağı Caddesinde 119 numaralı evinde oğlu Reşad Ekrem Koçunun kucağında kalb sektesinden vefat etdi. Sahrayı Cedid Mezarlığına defnedildi.

Ben Ekrem Reşadı ne yazık ki çok geç tamdım; bir akşam Âhmed Rasim onunla Iş-taynburuh Birahanesinde buluşacaklarını söy-lemişdi; yazılarını okuduğum ve gıyaben sevdiğim, o zât ile tanışdırmasım rica ettim; Âhmed Rasim beni de götürdü. Ekrem Reşad on yılı aşmış aynlıkdan sonra îstanbula yeni dön-müşdü. Güzel yüzlü, vekarlı, necib ve asîl bir insanla karşılaşdım. Gazeteciliği o kadar kutsal bir meslek bilmişdi ki hiç bir kuvvet karşısında eğilmeyecek bir başa sâhibdi. Geniş bilgisini tevazu ile örtmüş, hoş sohbet, görgülü, tecrübeli, mutlaka sayılır bir adamdı.

Meşrutiyetde Osman Ferid ile birlikde çıkardığı Nevsâii Osmânî, millî kütübhanemiz-de almanaklarımızın en güzellerinden biridir. 1933 de oğlu Reşad Ekrem Koçu Kuleli Askerî Lisesinde tarih muallimliği yapıyordu; bir gün Ekrem Reşad Bey bana şöyle bir şey anlattı: «Perşenbe günleri Kuleli talebesini îstanbula hususî bir vapur getiriyor, ben de köprüye gidiyorum, bir kenarda durarak, oğlumun talebelerinin önümden geçişi, bilemez- •

sin Münir Süleyman, bilemezsin, beni kendimden geçiriyor, mest oluyorum...» dedi. Ölümünde tabutunu, oğlunun Kulelili yüz talebesi ellerinin üstünde götürdüler.

Aşağıdaki satırları da Reşad Ekrem Koçunun bana yazdığı bir mektubdan alıyorum:

«Kardeşim Münir Süleyman;

«... kalemimi onun için her ele alışımda, aşkım sel gibi iniyor, yazacak yerde ağlıyorum. Ne güzelliğinin, ne faziletlerinin, ne de iffet ve namusunun, ve ne ilmü irfanının vârisi olabildim. Dünyâ misafirliğinde onu övündürecek bir şeyler yapabildim diyemem, her an aczimi idrâk edişim belki ruhunu şad eder. istanbul Ansiklopedisini tüm olarak adına ithaf ettiğim babam Ekrem Reşad Beyin hal tercemesini senin kalemine emânet ediyorum. 3 marta 1944. R. E. Koçu».



Münir Süleyman ÇAPANOĞLU

EKSERCİ MESCİDİ — (Ekser = dövme demir çivi, mismar) Mismarcı Mescidi adı ile de anılır; Haliç Fenerinin üstünde Kâtib Muslihiddin Mahallesinde Mismareı Sokağın-dadır; Hadikatül Cevâmi şu malûmatı veriyor: «Sultanselim kurbindedir, banisi Şücâed-din nam kimsedir, kabri de oradadır. Minberini, hanesi bu mescidin bitişiğinde olduğu için Şeyhülislâm ismail Efendi koymugdur; mescidin mahallesi vardır». Tahsin Öz «istanbul Camileri» isimli eserinde «... ancak duvar bakiyeleri kalmışdır» diyor.

Mismarcı Sokağı, Sultanselim Caminin avlu kapusundan çıkılınca sağ koldaki sokakdır. Mescidden eser kalmamışdır; taş duvarlarının bir parçası ile minare kaaidesi, ve minare gövdesinden ince tuğla ile örülmüş küçücük bir parça duruyordu. Duvar kalıntılarının arasına bir gecekondu oturtulmuş idi; ince tuğla ve kesme taşdan mihr'ab duvarı kalıntısı önünde banisinin kabri ile Medine kadılığında bulunmuş ve 1217 (1802-1803) de vefat etmiş Hacı Abdurrahman Efendinin kabri durmakda idi,

Avlu kapusunun yanında geniş kemerli, susuz, metruk bir çeşme vardır, kitabesi şudur: «Tüccârâm mûteberandan sâhibülhayr Uzunköprülü Ali Efendinin halîlesi merhume Ayşe Eşref Hanımın ve kâffei ehli ihyanın ervahına -elfâtiha; 1241 (1825-1826)».

Söylendiğine göre Ekserci Mescidi yarım asır kadar evvel bu havaliyi mahveden bir

yangında yanmış ve ihyâsı imkânı bulunama-mışdır.



Hakkı GÖKTÜRK

EKSERCİ MİŞON — Geçen asrın ikinci yarısında Istanbulun eski gedikli meyhanelerinden; Tekfur Sarayı civarında idi; yeri tes-bit edilemedi.

Bibi.: Mehmed Tevfik, Meyhane.



EKSERCİ NESİM — Geçen asrın ikinci yarısında Istanbulun eski gedikli meyhanelerinden ;Balatda idi, yeri tesbit edilemedi (B.: Meyhane).

Bibi.: Mehmed Tevfik, Meyhane.

EKSERCİ SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Boğaziçinde Büyükderenin sokaklarından; yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (aralık 1967).

; EKSERCİYAN (Tatyos) — Geçen asır sonları: ile asrımız başında yaşamış ermeni a sıllı büyük bestekâr ve kemani; 1858 de Or-taköyde doğdu, kilise mugannilerinden Manuk Ağanın oğludur, bu zâtin aile adım Avni Ak-tuç, müellifi Mahmud Kemal inalın vefatı ile tamamlanması kendisine bırakılmış «Hoş Sacla» da «Keseryan» diye kaydetmiş ise aile isimleri Ekserciyan'dır.

Bir müddet Ortaköydeki ermeni mektebine devam.etmiş ve bir müddet de çilingir çıraklığı yapmış, fakat ne okuma ile ve nede zanaat ile bağdaşamayacağı görülerek dayısı Mov-ses Papazyandan ilk musiki ve keman derslerini alarak, kendisini, tahammülü güç geçim sıkıntıları içinde büyük şöhretine götürecek yola sapmışdır. ilk hocası olan dayısından sonra bestekâr Civan ve Astik Ağalardan faydalandı; kemanda asıl hocası ise Kör Sebuk oldu.

Bir piyasa sazendesi olarak pek genç, 16 -17 yaşlarında iken Beyoğlunda Caddeikebirde Pirinçci Gazinosunda çalmıgdır (B.: Pirinçci Gazinosu). Fakat şöhretine Şehzâdebaşında, Direklerarasında Mehmed Efendinin kıraathanesinde ulaşmışdır ki bu kıraathane son zamanlarda Millî Sinema olan binanın yerinde



L.

EKSERCÎYAN (Tatyos)

. 4988 —


istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

4989 —

EKŞİ KARADUI





Çeşmi cellâdın ne kanlar dökdü Kâğıthânede

* Beni dilsîr iderken visîli âh visali

*

Meyi lâ'linle dil mestâne olsun «Uşakdan : Rahmi yok bir yâde düsdüm el aman ey1 gönce dihen



* Bu akşam gün batarken gel

«Kürdilihicazkârdan:



EM» aşkın, neşvegâhı kûşei meyhanedir

'* İMyânu. zalimi aşkın var mı doktor çâresi

* ' Ye'sü mâtemhânedir şimdengerû âlem bana

«Sûzinâkden :

Sûzinâki fash aşkı söylevim dinle yeter

* Atfetme sakın hançeri üzgânmı nâgâh

* Gel ela gözlü efendim yânıma






idi. Hayranlarından Ahmed Rasim Bey büyük sanatkârı ilk defa burada gördüğünü söyler. Sonra Fevziye Kıraathanesine devama başladı ki üstâdâne eserleri artık bütün musiki mahfillerine yayılmış bulunuyordu.

Büyük sanatkâr 1913 de 55 yaşında Ka-dıköyünde vefat etti; Uzunçayırdaki Ermeni mezarlığına defnedildi. Aşağıdaki satırlar hayranlarından Ahmed Râsimindir:

«... zavallı musikişinas ömrünün sonunu fakrü sefalet içinde geçiriyordu. Bir çok seneden beri çekdiği karaciğer hastalığı senelerden beri uğradığı maddî müzayakanın sımasına serptiği sarılığı siyaha tebdil ede ede bîçâreyi kara toprağa kadar sürükledi.

«Son bestelerinden olan kesikkerem tarzındaki bir eserciğinin şu, iki kıt'asında hâlini ne kadar sâfiyâne tasvir etmişdi:

Gamzedeyim deva bulmam Garibim bir yuva bulmam Kadeıâimlir hep eekdiğim İnlerim hiç rehâ 'bulmam

Ehli dilin yokdur kadri Uğraşma gel Tatyos gayri Eserin çok kıymetin yok Tâlîine gel küs bari

«Bir zamanlar kemanını dinlemek için etrafında toplanan binlerce dinleyiciden dün cenazesinde on onbeş kişi bulunamadı. Kadıköy Ermeni Kilisesinde isti-râhati ruhu için âyin yapıldığı zaman mâbed gaayet tenha idi. Mezarlıkda kabrini bile âdeden sarıp çeviremedik.

«Üç fakir hemşiresi, bir dul zevcesi şimdi mâtemgüzârıdırlar. Türk mûsikisine Rast, Kürdili hicazkâr, Karciğar ve Uşşak peşrevleri ile Rast, Kürdilihicaz-kâr, karciğar, Suzinak ve Hüseynî saz semailerini ve muhtelif makamlardan pek çok şarkı hediye etmişdir.

«Bilhassa Rastdan:

«Hüseynîden :

Çekdim elimi gayri bu dünyâ hevesinden

* Pek cüda düsdüm gülimden âh

«Hicazdan :



Busen ne belâ geçdi şu bîçâre serimden,

hafızalardan silinebilir mi?

«Notası gaayet kuvvetliydi. Kemanı bir zamanlar pesendîdei mûsikiperveran idi. Şarkı ara nağmelerinin tanziminde kimse onun seviyesine varamamışdır. Peşrevlerindeki letafetle de ayrıca şöhret kazanmışdı. Karcığar makaammı müteveffa Tatyos'un peşrev ve saz semaisine borçluyuz desem çok görülmez.

Bu makamdan:



O mâhitâbe aşka...

terkibi ile başlayan çenber usûlünde bir de


A. -±~^- f- -0~ -p- a, fi F )_

Tatyos Ekserciyanın Karcığar Sazsemâisi

bestesi olduğunu biliyorum. Kendisi gibi yine bu sanatın hor ve hakir darbeleri altında ezilip terki hayat eden Kemençeci Vasil her ne •zaman Tatyosun ustalığından bahsedilse: — O yapsın, ben çalayım!., derdi. «Hakikatde de pek çok rastladım, Tatyos Vasili ağlamadan dinleyemezdi...» (A. Rasim, Ciddü Mizah).

işrete son derece düşkündü. Kendisini en olgun yaşında yıkan hastalığı da işret ibtilâ-sından idi. Son zamanlarında bir saz icrâkârı olarak kemanı da eski şöhretini kaybetmişdi, bunu, üzgün bir îmâ ile yukardaki satırlar a-rasında Ahmed Rasim de kaydediyor.

EKŞİKARADUT — Eski bir semt adı, Aksarayda Oruç Gazi Camiinin bulunduğu yerin adı idi; meyvası yıllarca gelip geçen halk tarafından toplandığı için semtinin adı ile adlandırılmış olan dut ağacının da O-ruc Gazi Camiinin avlusunda olduğu söylenir. Zamanımızda bu isim semt adı olarak unutulmuştur; Atatürk Bulvarının hemen kenarında bulunan Oruç Gazi Camii de ibadete açık iken 1950 - 1955 arasında yıktırılmışdır, yerinde Pertevniyâl Lisesine ek bina yapılmışdır.

Ayıntablı Aynî Efendinin (B.: Aynî Efendi; Ayıntablı Hasan, cild 3, sayfa 1624) «Kaparız, Taparız, Çaparız, Yaparız» kaafiyeleri ile yazdığı beşer be-yitlik yirmi gazeline nazire olarak yazılmış şâiri bilinmeyen bir gazelde Ekşikaradut semtinin a-dı geçmektedir:

Şöyle bir pençe atup eştaefai avlar

kaparız

Pâ-yini bûs ederek hevesi vaslı kaparız



Ekşikaradutlumuı o Aksaray çapkının biz

Olsa da râhi belâ semtine elbet saparız



r

EKŞİMEK

— 4990•


istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

4991 —

EL


Soyarız hem beline fûtei gülgûn sararak Eseri sun'î Hüdâdır diyerek de taparız

Başı açık yalın ayak abdalıyız o şenin Pençemi zenciri cunun işimiz pek capariz

Severiz de pırpırıdan tazeleri amma biz Anı tenvir ederek kâtibü şâir yaparız

t

EKŞİMEK — İstanbulun Mneberduş pırpırıları argosunda şu anlamlarda kullanılır:



  1. — Kendi yalanı, palavrası, düzeni, her hangi
    bir münasebetsizliği yüzünden utanmak, kı
    zarmak, mat olmak; misâl: yalın ayaklı yan
    çıplak bir delikanlı anlatır: «Kadıköy vapur
    iskelesinde mini etekli bir piliç beni bitli turist
    zannetti, işmar çakdı gibi geldi, hemen abla
    nın peşinden vapura bindim, o lüküsde oturdu,
    alengirli olmak için bir gazete aldım, ben de
    girdim, karşısına kuruldum, bacak bacak üs
    tüne attım, gazeteyi açdım, kız gülmeye baş
    ladı, kime gülüyorsun abla dedim, küçükbey
    fiyakan yerinde ama gazeteyi ters tutuyorsun
    deyince bir bozum oldum, bir ekşidim ki...»;

  2. — Sıkıntı vermek, sırnaşmak, misâl: «Ulan
    nereden öğrettim keçiye o yeri, her gece boşu
    na ekşimeye başladı».

Bibi.: F. Devellioğlu, Türk Argosu

EKŞİNAK SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Taksimin Yenişehir Mahallesi sokaklarından! Gülleci sokağı ile Keresteci Ali Sokağı arasında bir aralık sokakdır. Yeni Bostan Sokağı ile kavuşağı vardır (1934 B.Ş.R. pafta 19/181); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (aralık 1967).

EL — «Kolda bilekden parmak uçlarına kadar olan uzuv» (Türk Lügati). Günlük sohbet ve ülfetde el üzerine pek çok deyim vardır. Bu deyimlerin bir kısmı İstanbullu şâirlerin kalemleri ile edebî metinler arasına geç-mişdir.

«El açmak», dilenmek:



El acar olmasa 'dahi muhtaç Karnı tok olsa yine gözleri aç

(Sünbülzâde Vehbi, Lûtfiye)

«Eli ağzına uygun» yakışıklı, mütenâsib âzalı:



Belli her cilvesi can perver idi Eli ağzına uyar dilber idi

Gerçi kibti Mi ol servi sehî Aşk onu kıldı gönül pâdişehi (Enderunlu Fazıl; Defteri Aşk; Köçek İsmail) Eli düz ağzı da düz berber idi Eli ağzına uyar dilber idi

(Sabit; Berbernâme)

*

Eli ağzına uyar Seçdim bir külhenî yar Bîkes garîbüddiyar Pırpırılar serveri



(Galatalı Hüseyin, Peremeci Destanı)

«El üstünde», muazzez, muhterem: El üstünde îdi başımın tacı Nankörlüğü geldi amriçün acı

(Bitli Tevfik)

«El üstünde tutmak», îzaz etmek, hürmet etmek, ağırlamak:



Okunur adına dâim gazeller El üstünde tutar ânı güzeller

(Revânî Çelebi, İşretnâme)

*

Zaman ıdevleti sâhibkırânı âlemde Felek el üzre tutar oldu ehli irfanı (Veysî)

*

Bellidir anadan emmiş helâl süt Sinede kınalı kuzu yap büyüt Bîkesdir iîncîtme tut el üstünde Öpüb okşayarak ver bir hoş öğüt

(Galatalı Hüseyin, Garib Ömer Destanı)

«Elini almak», yardım etmek, korumak:



Ayakları yalun üstde çul çaput Vechinde mün'akis bak mîri lâhût Kanad. ger o şaha, hemen elin al Sarmadan etrafın eşirrâyi Lût

(Galatalı Hüseyin, Civelek Destanı)

*

Elin alur göricek her fakiri Olur her derttmendin destgîri

(Revânî Çele'bi, İşretnâme)

«El almak», bir şeyhe, mürşide Mat etmek:



El aldık biz Hacı Bektaş Velîden Anm icün güzellere taparız Râhi aşkda farkımız yok deliden Nakşi pâyi yâri mihrab yaparız

(Hasan Baba) , .

«El ele», iki kişi arasında aşk yakınlığı;

bu yakınlığı çok daha kuvvetli ifâde için «El

ele, göz göze, diz dize» denilir:


Yüklə 5,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin