İstanbul ansiklopediSİ Büyük Kapalı Çarşıda Yağlıkçılarda İstanbul Hanımı



Yüklə 5,01 Mb.
səhifə53/80
tarix03.01.2019
ölçüsü5,01 Mb.
#88905
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   80

ELEBAŞI SOKAĞI

. 4998 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4999 —



ELEKTRİK


ların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Şubat 1968).

ELEBAŞI SOKAĞI — Eminönü Kazâsı-sm Alemdar Nahiyesinin Sultanahmed Mahallesi Sokaklarındandır; bu mahalleden geçen demir yolu yakınında Akbıyık Caddesi üzerinde iki dirsekli bir sokakdır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 2/17); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Şubat 1968)

ELEKCİ CİVANI — Kalender meşreb şâirler tarafından «Şehrengiz» adı verilen manzum risalelerle medhedilen esnaf güzelleri arasında Elekci Civanına da rastlanır; şehren-giz yollu yazılmış ve «Hûbannâmei Nevedâ» adını taşıyan 'manzum mecmuada Blekci Civanı Kıbtı olduğu da îmâ edilerek şu beyitlerle övülmüşdür:

Keşmirî tenlüdür ol kaddi şimşâd Cümle uşsâkmı limekde dilşad

Sorma gel neslini sen ol civanın Sâfâsın sür mâkesi hüsnü ânın

Kaçırma fırsatı tez geçer çağı Son durağı anın ayu kucağı

ELEKCİ DEDE — Onyedinci asırda yaşamış ve zamanının şöhretlerinden olmuş bir meczub; devrin büyük muharriri Evliya Çelebi Elekci Dedeyi şöylece anlatıyor: «Elekci Divânesi, dilsiz bir divâne idi. Elekden başka bir şey yemezdi. Elekci avretleri (Elek satıcı çingene karıları) bu divânenin yamsıra gidip murad etdikleri adamı deliye göstererek o adama musallat idüb elek aldırtdırırlar. Divâne ise alınan eleği kırarak çenberini atıp gerisini helva gibi ağzını köpürdeterek yedikden sonra çeş-mi mestini süzüp safa iderdi. En garibi şudur ki bu kadar müddet zarfında divânenin (büyük küçük) abdest bozduğunu hiç bir kimse görmemişdir. Daima ana doğması üryan gezip dünya kelâmı etmemişken ölümünden bir gün evvel yanına gelen sâlih bir kimseye selâmdan sonra: —İnşaallah bizi gaslederek teçhiz ve tekfinimiz masraflarını helâl zülâl mahı-mızdan verip bizi (kale) kapusunan dışına defn eyle; yürek oynamasına mübtelâ olanlar gelip ziyaret ederek bir nice toprağımı biraz su ile ezip içeler, biemrillâh şifâ bülalar..

demiş. Sonra o adam Elekci Divânesini vasiyeti üzerine defnider. Hâlen avamın havasın ziyâretgâhıdır. Hafakan illetine mübtelâ olanlar ziyaret idüb şifâ bulurlar..».

Aynı asırda yaşamış ünlü ermeni yazarı Eremiyâ Çelebi Kömürciyan ise bu Elekci Dede hakkında şunları yazıyor:

«Silivri Kapusunun dışında Elekci Dedenin mezarı bulunmaktadır. Elekci Dede hiç konuşmazdı. Dâima elek yer ve Çingenelerin peşinde gezerdi. Kendisine acıyanlar ona elek ye-dirirlerdi. Bu adamın vücûdu kapkara kesil-mişdi, yaz ve kış ana doğması çıplak gezerdi. Öldüğü vakit bir velî telâkki edildi ve herkes cenazesine koşdu. Ağavât ile vüzerâ ölünün başına toplandılar; etrafı kefenle doldu; herkes, onun kendi rüyasına girdiğini ve kefen istediğini söylüyordu. Bir müna ve gürültü kopdu. Nihayet sadırâzam Ahmed Paşanın, 1653 tarihinde (1653 de sadâret kaymakamı Melek Ahmed Paşa), göndermiş olduğu kefene sarılarak defnedildi. Ölen sanki bir müftü veya bir sultanmış gibi büyük bir cenaze merasimi yapdılar ve meyit namazı kıldılar. Onun için bir velîyullahdır dediler, ve meyit namazında bulunmayı sevab saydılar. Fakat o bence bir yabanadamı idi, ve aynihi bir torlak idi. Top-kapulu piskopos Der Margos'un bana naklettiğine göre, kendisi bir gün Hisardibi yolundan geçdiği sırada, veli sayılan bu adamın bir çingene karısını altına alıp hırpaladığını, çingenenin de haykırarak istimdad ettiğini görmüş-dü. Müslümanlar bu adamı asîl bir zât olan Mustafaya benzeterek onu velîyullah ad etmiş, ve kendisini hürmetkârâne cenaze merasimine lâyık görmüşlerdir (B.: Mustafa, Çıplak). E-lekci Dede için bir türbe yapılmış ve üzerine a-lâmet olmak üzere elek-asılmışdır. Buranın bir şifâ yeri olduğunu söylerler. Hâtûn ve hanım kadınlar ve hattâ sultanlar arabaları ile buraya gelirler; bâzıları fatiha okuyup hastalıklarına şifâ niyaz ederler. Mezarın üzerinde kısır olan veya erkek çocuk doğurmak isteyen kadınlara deva olarak su ile dolu ibrikler konulmuş-dur, kadınlar bu suyu göğüslerine, karınlarına, göbeklerine ve vücudlarmın en mahrem yerlerine sürerler».

Bir çingene mahallesi olan Sulukuledeki Edhem Dede ile dâima elekci çingene kanları-

nın peşinde dolaşmış Silivri Kapusu dışındaki Elekci Dede arasında çok yakın bir benzerlik vardır (B.: Edhem Dede).

Ahmed Hilmi Efendi «Ziyareti Evliya» isimli eserinde bu Elekci Dede için «Silivrika-pulu meezub Saçlı Mehmed Celebinin müridi idi, cezbeye tutulduğu günden ölümüne kadar konuşmamışdı; kendisine alınan eleğin kasnağını kırıp atar, ibrişimini veya kılını ağzına doldurup yerdi; mürşidinin türbesine gömül-müşdür» diyor.

"ELEKTRİK — istanbul'da elektrikin şehri ışıklandırmada, troleybüs, elektrikli tramvay ve elektrikli tiren gibi nakil vasıtalarında ve sanayide kullanılması, şehrin manzarası ve günlük hayat şartları değişdiren en büyük şey olmuşdur. Bunun bir tarihçesi olarak aşağıdaki satırları merhum Osman Nuri Erginin «Me-cellei Umûri Belediye» isimli büyük eserinden alıyoruz:

«... 1878 den sonra elektrik ile tenvirat usûlü hemen bütün Avrupa memleketleri tarafımdan kabul edildi ve harikulade süratle yayılarak tatbik edilmeye başladı. Türkiyeden mâda cihanın her tarafında, en ufak şehirler bile fennin bu keşfinden geniş elektrik alât ve edevatının memleketimize sokulması ikinci Sultan Abdülhamid idaresi tarafından sureti katiyede ve şiddetle yasaklanmışdı; o idarenin son zamanlarda Şam ve Selanik gibi vilâyet merkezlerinde elektrik tesislerine müsaade o-lunmuş, fakat istanbul gibi dünyanın gıbta ettiği bir beldenin elektrikle aydınlatılmasına ve Istanbulda elektrikli nakil vâsıtalarının kullanılmasına izin verilmemişdi. istanbul bu nimete ancak 10 Temmuz 1324 (23 Temmuz 1908) inkilâbmdan sonra kavuşdu. Fakat Istanbulda bir şirkete elektrik tesisleri imtiyazı verilmesi bazı hukukî zorluklar ile karşılaşdı; zira daha önce, sokakların ve meskenlerin ışıklandırılması için bir Havagazı Şirketine, nakil vasıtası içinde bir Atlı Tramvay Şirketine imtiyazlar verilmiş ve bu imtiyazların müddetleri bitmemişdi. Bu engellerin kaldırılması kurulacak elektrik şirketi ile bu şirketler arasındaki anlaşmalarla hal edilecekdi; (meselâ elektrikli tramvay elektrik şirketinin imtiyaz inhisarı dışında bırakılacakdı, tramvay şirketi atlı

tramvayları elektrikli tramvaya tahvil edecek, elektriğini, tesbit edilecek tarife üzerinden elektrik şirketinden alacakdı. Sanayide kullanılacak elektrik kuvveti elektrik şirketinin imtiyazı içinde idi. Tenvirat için de, havagazı şirketine verilmiş imtiyaz ile çatışmayan hususlar elektrik şirketinin imtiyaz inhisarı içine alınacakdı).

«Elektrik imtiyazı mukavelenamesi bir Macar firması olan Ganz şirketi ile 20 şevval 1328 (M. 25 ekim 1910) de imzalandı; elektrik fabrikasının inşâsına Halicin bitiminde Silâh.-darağa mevkiinde başlandı (B.: Silâhdarağa Elektrik Fabrikası); şehirde yer altından döşenecek elektrik hatları 1912 de tamamlanmış olacakdı; fabrikanın inşası Balkan Harbi do-layısı ile gecikdı 1913 eylülünde büyük sel baskını kurulan binalarda ağır tahribat yapdı, ve Silâhdarağa istanbul Elektrik Fabrikası ancak 1914 martında işletilmeye başlandı».

Aşağıdaki notlan istanbul Belediyesi Elektrik, Tramvay ve Tünel işletmeleri (l.E. T.T.) Umum Müdürlüğünden aldık:

«istanbul'da önceleri şehrin Rumeli yakasında iki şirket, Anadolu yakasında da bir şirket elektrik imtiyazı almışlardı. Bir kasım 1910 da Hükümet bir eksiltme neticesinde, şehrin her tarafına şâmil elektrik kudreti istihsal ve tevzii hizmetini bir Macar Firması olan Ganz Anonim ortaklığına 50 yıllık imtiyaz hâlinde vermiştir.

«Şirketin ilk sermayesi 12.000.000. frank (528.000 lira) idi. Şirket kurucuları Banque General de Credit d'Hungarie ile Banque Bru-xelles iken 1914 te Şirket Belçika Sofina gürü buna intikal, etmiştir.

«Şehre ilk cereyan, Silâhtarağadaki fabrikasından 11 Şubat 1914 günü verilmiştir. Elektrikli Tramvaylara da ilk cereyan 14 S/u-bat 1914 te verilmiştir (B.: Tramvay).

«Silâhtarağa fabrikasında, başlangıçta beheri 5000 kilowat olmak üzere cem'an 15.000 Kilowat güçte, 3 adet türbojeneratör gurubu ile beheri saatte 12 ton olmak üzere cem'an 72 ton buhar verebilecek 6 buhar kazanı vardı. Buharın sıcaklığı 350 derece, basıncı da saatte metrekareye 16 Kg. idi. Cereyan 50 periyod üzerinden ve 10.000 volt olarak istihsal edilmekte idi.

«1921 de Makinelere 12.000 kilowatlık bir




L _j


r.

ELEKTRİK

4500 —



İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4501 —



ELEKTRİK


makine ile beheri 12 ton saatte tazyikli iki buhar kazanı ilâve olunmuştur.

«Bu ilk yıllarda fabrikanın kudreti hakkındaki rakamlar şunlardır:

1921 de muhavvile merkezi adedi 60
Elektrik Şebekesi 258.3 km.

Abone adedi 2055

İstihsâl 4.694.073 Kws

Cumhuriyetin ilânı yılı olan 1923 te


Muhavvile merkezi adedi 152

Şebeke tülü 265 km.

Müşteri sayısı 30.228

İstihsal 34.500.000 Kws

«1923 te bir makine sökülerek yerine 10.000 kilowaüık yeni bir türboalternatör konulmuş ve Büyükdere ile Bakırköye kadar elektrik görütülmüştür.

7 Eylül 1926 da mukavelede şu tadilat ya


pıldı: ' . '

Şirket sermayesi 59 Milyon isviçre frangına çıkarıldı; imtiyaz müddeti 1993 yılına kadar uzatıldı; fabrika kudretinin 48 bin kilowa-ta iblâğına ve hükümetçe satın alma hakkının 1960 yılı olmasına karar verildi.

1926 da Silâhtarağadan Anadolu yakasına cereyan verilmesine başlandı; bu tarihdeki rakamlar şunlardır:


183

540 km. 40.640 52.000.000 Kws



Muhavvile merkezi adedi Şebeke tülü Müşteri sayısı İstihsal

«Elektrik Şirketi 21 Nisan 1931 de Kadıköy Elektrik ve Havagazı fabrikasını satın alarak faaliyet sahasını Kartal - Pendik ve adaîara kadar genişletmiştir. İlk makinelerden sonuncusunun yenine 22.500 kilowatlık A. E.G. gurubu hizmete konulmuş, fabrika gücü 65.000 kilowata çıkarılmıştır.

1931 de Büyükadaya ve 1932 de Heybeli-adaya elektrik cereyanı verilmiştir.

1926 mukavelesine göre hükümet lüzum gördüğü takdirde elektrik şirketini ancak 1960 yılından sonra satın alabilecekdi. Yeni bir anlaşma ile elektrik şirketi 31 aralık 1937 de hükümet tarafından satın alınmış ve kurulan Nâfıa muvakkat idaresine tevdi edilmiştir. Satın alınma bedeli 11.5 Milyon T.L. % 5 faizle ve 20 yılda ödenmiştir.

Bu tarihte Silâhtarağa fabrikasında 5 muhtelif gurup halinde 65.000 kilowat takatlik makineler ile toplam gücü 40.000 kilowat olan 12 buhar kazanı mevcud idi. 1937 de:


301 422 70.846 KVA

Muhavvile merkezi adedi Transmormatör adedi Transformatör takati

340 Km. Yeraltı hat 12 » Denizaltı hat 53 » Havaî hat

409 Km. Yeraltı hat 478 » Havaî hat 55 » Pilot kablo



Şebeke : Yüksek tevettür:

Alçak tevettür:



111.744

3.669 adet 121.000.000 Kws 76.242 Ton



Müşteri adedi

Umumî aydınlatma lâmbası

İstihsal

Sarfettiği kömür

«Şirket satın alındıktan sonra 3481 sayılı kanunla Nafıa Bakanlığına bağlı muvakkat Umum Müdürlük kurulmuş ve bu Umum Müdürlük 16 Haziran 1939 tarihli kanunla kurulan, istanbul Belediyesine bağlı bugünkü idareye satın alma mukavelesinin tasdiki hakkındaki kanunla, bu kanuna bağlı mukavele mucibince Hükümete intikal eden imtiyaz hakları, vecibeleri ve bilcümle tesisatı ile intikal etmiştir.

«Muhtelif tarihlerdeki tevsi ve ıslahlar neticesinde Silâhtar Ağa Fabrikasının bugünkü gücü 120,000 Küowata ve enerji istihsal imkânı da 505.000.000 Kilowat saat olmuştur.

«Hâlen fabrikanın en eski kazanlar 1940 da kurulmuş olup 220.000 saatten fazla çalışmıştır. En yeni kazanlarda 1956 da kurulmuş olup 50 - 60 bin saatten fazla çalışmıştır.

«Buhar türbinlerinden en eski türbin 1923 te konulmuştur. 65.000 saatten fazla çalışmıştır. En yeni türbinler 1956 da konulmuş olup 70 - 75 bin saat çalışmıştır, iki tanesi 10.000, biri 22.500, biri 20.000, biri 30.000, biri de 35. 000 kilowat takattedir.

«Fabrikada 1956 danberi yemlemeye ve genişletmeye müsaade verilmemektedir. Bu se-beble Fabrika hâlen şehir inhtiyacının ancak üçte birine cevap verebilecek güçtedir.

«Şehire 1952 den itibaren Etibank'ın -Şehirler arası -şebekesinden, yıldan yıla artan miktarda cereyan alınmaktadır. Etibank'ın 154.000 voltluk çift devre hat ile getirmekte

olduğu cereyan gerek istihsalde bulunan fabrikaların yetersizliğinden ve gerekse havaî hat kapasitesinin dolmuş bulunmasından dolayı ihtiyaca cevap verememektedir. 1964 te yapıl-sına zaruret görülen Elektrik tahdidatı sadece sanayide bir yılda 280 milyon liralık zarara sebebiyet vermiştir. Etibankm verdiği cereyan, yetersizdir, düşük ve mütehavvil voltajlı ve emniyetsizdir .1967 de servise giren Ambarlının temin ettiği düzelme kısa bir zaman sürecektir. Zira, şehirdeki cereyan istihlâki yılda % 13 - 14 civarında bir artış kaydetmekte bulunduğundan, her 5 yılda bir mevcud tesisatm iki misline çıkarılması zaruridir.

«Fabrikanın çok eski teknik ile yapılmış makineleri dolayısile randımanı düşük olup bu yüzden tam kapasite ile çalıştığında senede 20 - 25 Milyon lira değerinde 120.000 ton kömür israf edilmektedir. Bu sebeblerle Silâhtarağa Fabrikasının yenilenmesine veya şehirde yeni bir santral yapılmasına mutlak zaruret vardır. 1967 sonundaki rakamlar şunlardır:



528.000 1.180

1.025.000 KWA. 285 Km.

1250 »

2310 »


855 »

33500 Adet 1.376.000.000 Kws

292.000 Kilowat


Abona sayısı

Muhavvile merkezi

Muhavvile merkezleri

kurulu gücü

35.000 Voltluk Şebeke:

10.000 Voltluk Şebeke:

Alçak tevettür şebekesi

Genel aydınlatma şebekesi

Genel aydınlatma lâmbası

Yıllık enerji ihtiyacı

Azamî güg


Kws Kws

500 2.300

Yıl içinde nüfus başına

istihlâk


Abone başına yıllık istihlâk

«istanbul Elektrik idaresi, şehrin elektriğinden başka her iki yakada havagazı istihsal eder ve Şebekesi ile şehre tevzi eder.

«Ayrıca; 500 metrelik tüneli, 100 arabalık troleybüs araba1 arı ile ve 478 otobüs ile gehir içi yolcu taşıma işlerim yapar (B,: Troleybüs; Otobüs; Tünel).».

istanbul Ansiklopedisi bu notları tevdî eden l.E.T.T. Umum Müdürlüğüne, ve o ma-kaamı olgun şahsiyeti ile dolduran Safvet Gürtav'a burada teşekkürü bilmeyi bir vecibe sayar.



Yüksek Tevettürîü Elektrik Kablolarının Boğazdan Geçirilmesi — Silâhdarağa Elektrik Fabrikasından Üs-küdara ve Kadıköyüne ve o yakadaki şâir yerlere elektrik cereyanı vermek için Boğazın iki kıyısını uzun ve dayanıklı kablolarla bağlamak lâzım gelmişdir ki bu kabloların Boğazın dibine döşenmesi ilgi uyandırıcı safhalar arz eder.

60 milimetre çapında ve 28,000 kilogram ağırlığındaki bu kalın kablo 2,5 metre boyunda ve 2 metre çapında bir makaraya sarılmış, bu makara demirden bir mihverle bir demir sehpa ya oturtulmuş idi; frenleri ,sehpası ve mihveri ile bu makara - dolabın ağırlığı da 6250 kilogram idi.

Boğazın gaayet kuvvetli akıntıları, kablo döşeyecek vapurların, kablonun çözülmesi için çok ağır hareket etmeyi mecbur olduklarından, bir sahilden öbürüne müstakim, dümdüz bir hat tâkib etmelerine, ve kablonun Boğazın dibine böylece döşenmesi ne büyük engel teşkil ediyordu.

Akıntıların yönü ve kuvveti iyice tedkik edildi. Güvertesi kablonun çözülmesini idare ve ona nezâret edecek müteaddid memurları alabilecek büyüklükde bir gemiye kablo makara - dolabını yerleştirdiler. Bu ameliyatı yapmak için de Şirketi Hayriye Sâhilbend adındaki araba vapuru seçildi (B.: Sâhilbend Araba vapuru). Kablonun kabul edilen hat dışına akıp kaymaması için, Boğaz akıntısına karşı bu vapuru düz seyir hattı üstünde tutucak kuvvetli bir römorkörün de yardımı sağlandı.

Vapur kaptanları ile kablo döşemeye memur mühendisler arasında yapılan bir konferans neticesinde kablo döşeme ameliyatı, Boğazda seyrü seferin en az ve Boğaz akıntısının da o nisbetde hafif olduğu bir vakitde, güneşin doğduğu sırada yapılmışdır.

Vapurlar ön direklerine kablo döşeyen gemilere mahsus sancaklar çekmişlerdi. Boğazdan geçmek isteyecek gemileri de, icâb ederse durdurmak için sahilere işaretçi memurlar kon-muşdu.

Evvelâ geceleyin kablonun ucu, Boğazın Rumeli yakasında Arnavudköyünde bu is için açılan kanala gaayet muhkem suretde bağlan-mışdı.

Boğazda deniz dibine iki kablo döşenmiş olup Anadolu yakasındaki köylerin elektrik ih-



ELEKTRİKLİ TREN

4502 —



istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

.4503 —

ELENİ




Elektronik Beyfn karikatürde

(Karikatür: Caf, Akbaba, 1967)



tiyacmı, o tarihde, 1927 de, bu kabloların yalnız T}ir dânesi bile karşılamaya kâfi geliyordu.

Her biri 2500 metre uzunluğunda olan bu kablolar Fransada Geumont kablo fabrikasında sureti mahsusada yaptırılmışdı.

Her kablo, beheri bir çok kâğıd tabakaları ile tecrid edilmiş 35 milimetre kare üç nâkilden mürekkebdir. Tecrid, gaayet ince bir alüminyum tabakası ile örtülmüşdür. Böylece tecrid edilen üç tel bir pamuk burraji ile muhafaza edilmiş ve hepsi 3 - 4 milimetre kalınlığında bir kurşun zarf içine konmuşdur, bu da, kara sakızlı iplerden bir şilte ile armatürden muhfaaza edilmişdir.

Kablo, havası tamamen boşaltılmış geniş bir adada yekpare olarak yapılmışdır.

10.000 volt için yapılan kablo, yapılan tecrübelerinde l saat müddetle 20.000 voltluk bir tevettüre, ve .3 dakika müddetle de 30.000 volta arz edilmiş ve dayanmış, ancak 90.000 voltluk tevettüre mukavemet edememişdir. Son bir tecrübede kablo 35.000 voltluk bir tevettüre arz edilmiş, en küçük zayiata meydan vermediği anlaşılmışdır.

Kablo, heyecan içinde ve ancak 20 dakika gibi kısa bir zaman içinde başarı ile döşendi.

Birinci kablo 16 mayıs 1926 tarihinde Ar-navudköyü Burnu ile Vaniköy İskelesi arasında döşendi.

Şimal kablosu denilen ikinci kablo da 29 mayıs 1926 da Rumelihisarı Mezarlığı Bunıu ile Kandilli Burnu arasına döşendi.

ELEKTRİKLİ TİREN — (B.: Tiren, Ara Tirenleri).

ELEKTRiK SOKAĞI — Kasımpaşada Çatme Mescid Mahallesinde Tozkoparan Caddesi üzerinde bir aralık sokağın yeni konmuş adıdır; bir yanında beşer katlı 7 apartıman ile l kasab dükkânı, öbür yanında da iki katlı bir elektrik muhavvile merkezi binası vardır, ki bu binanın üst katı mühendis lojmanıdır (Mayıs 1967).



Hakkı GÖKTÜRK

ELEKTRİK SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fatih Kazasının Şehremini Nahiyesinin Veledikarabaş Mahallesi so-

kaklarından; Aynalı Bakkal Sokağı ile Mimar Kasım Caddesi arasında uzanır; Tiryakcı Sokağı ile dörtyol ağzı yaparak kesişir; Kürtler Sokağı, Yayla Caddesi, Karabaş Akarcası Sokağı, Tarsuslu Camii Sokağı ve Aşmalı Aktar Sokağı ile kavuşakları vardır (1934 B.Ş.R. Pafta 10/68).

Mimar Kasım Caddesi tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde paket taşı döşeli bir yol olup sağa sola kavisler çizerek birer ikişer katlı ahşab ve kagir evler arasından geçer; bu arada Arâkiyeci Cafer Çelebi Öamü ile Çorlulu Ali Paşanın hayır eseri bir çeşme vardır; XVIII. yüzyıl yapısı güzel bir eser olan çeşme kesme taş ve ince tuğladan yapılmış olub kemerli cebhesi mermerle kaplan-mışdır; kendi lülesi battal edilmiş, kenanna takılan bir muslukdan terkos suyu akıtılmış-dır.

Mahale muhtarlığı bu sokak üzerindedir; l kahvehane, l bakkal, 2 marangoz, l radyo tamircisi vardır; kapu numaraları 1-31 ve 2-44 dür (Haziran 1967).

Hakkı GÖKTÜRK

ELEKTRiK TEKNİSYENLERİ DERNEĞİ (istanbul) — 1965 de kurulmuş olup dernek merkezi Cağaloğlunda Şerefendi Sokağında Esnaf Hanmdadır; 507 sayılı küçük sanatkârlar kanuna göre kurulmuş ilk kongresini 17 mayıs 1966 da yapmışdır; radyo ve bobinaj teknisyenleri de derneğe dâhildir. İstanbulda serbest iş hayatında çalışan tahminen üç binin üstünde elektrik teknisyeni vardır ve bu rakam her yıl artmaktadır; bu satırların yazıldığı sırada, mayıs 1967, derneğin 699 üyesi bulunuyordu. Üyelerden 10 lira kaydiye ile 30 - 150 lira arasında aidat alınır; dernek istanbul Esnaf ve Sanatkârlan Dernekleri Birliğine dâhildir. 1967 de idare heyetini şu zatlar teşkil ediyordu:

İsmail Hakkı Karabulut, başkan Ali Haydar Pono; ikinci başkan Hakkı İlhan; İkinci başkan İsmail Türksel; sekreter Mehmed Buldur; muhâsib Necati Molder; üye Hasan Çankaya; üye Enver Aydan; üye Necati Yazgan; üye

Hakkı GÖKTÜRK

ELEKTRONİK BEYİN — İstanbulun büyük derdlerinden biri olan günlük şehir trafiğinin elektronik beyin ile idare edileceği, 1967 yılında bir şehir haberi olarak gazetelerde yayınlandı; ne dereceye kadar ciddî bir haberdi bilinmez, fakat çağdaş büyük humorist Cafer Zorlu, bu haber üzerine Akbaba mizah mecmuasında şaheser karikatürlerinden birini yayınladı ki o karikatürü bu şehir kütüğüne aldık.

ELEMEK — Zamanımız pırpırıları ağzına kadar gelmiş eski külhanbeyi argosu (B.: Külhanbeyi); uygun bir yere çekip bâzu, pençe kuvveti ile, ve bir kaç kişi üstüne çullanarak bir adamı soymak; aşağıdaki satırları R. E. Koçonun «Patrona Halil» isimli eserinden alıyoruz :

«(Bir sah günü şâir Nedim ile Esircibaşı Muhsin Çelebi Kağıdhâne Çayırına gitmişlerdir. Çayırda iki gene külhanbeyi güreşmekde ve bir kaç külhanbeyi de onları seyretmektedir) Nedim ile Muhsin Çelebi kahveden kalkıp güreşen gençleri yakından seyre gittiler. Külhanbeyleri bir şeyler konuşmuş, anlamamışlardı. Biri:



  • Hindileri eleyelim (Abdalları üstlerine
    çullanıp soyalım) demişdi; Öbürü de:

  • Makas bre!.. Hâtem akrebi (Sus bre!,
    vezir casusu bunlar!.) cevabını vermişdi...»
    (B.: Külhan Beyleri).

ELENİ (Burunsuz) — 1880 ile 1900 arasında, Galatada Kuledibinde umumhâneci bir rum karısı; Boğaziçinde Yeniköyde bir kayıkçının kızı iken çocuk sayüacak yaşda fuhuş girdabına düşürülmüş, bütün gençliği curcuna-lı bir zillet içinde geçmiş; hayta güruhundan kıskanç bir âşıkı tarafından burnu kesildikden bir müddet sonra da kendisine acıyan diğer bir dostunun yardımı ile Kuledibindeki evi açarak mama olmuşdu. Pek çok kızı ve mürahik genci kötü yola sürüklemiş, 1905 de kötü yola sürüklediği Pandeli adındaki bir gencin babası olan bir bağçıvan tarafından kuşakla boğularak öldürülmüşdür (B.: Despina, Kara, cild 8, sayfa 4518; tstefo, Kalpazan Yamağı; Kosti, Kartallı Bağçıvan).

ELENl (Çıplak) — (B.: Despina, Kara, cild 8, sayfa 4518).

ELENİ (Güzel) —- (B.: Güzel Eleni).

ELENİ (Kuruçeşmeli Banker Kızı) —

• Geçen asır sonlarında yaşamış zengin ve güzel bir rum kızı; devrin kalender halk şâiri Üsküdarlı Âşık Râzi tarafından bir manzume ile övülmüşdür:



Banker Andonun kızı Eleni Mr içim su Gül süııbül yâsemeni utandırır kokusu

Beyzade pırpırıdan urum oğlanlarının Kaçıyor onun için geceleri uykusu

L

r

ELENİ


4504 —

istanbul

ANSİKLOPEDM

4505



EL FENERLERi


L

Gel sor tazın kendine vurgunlarının şahı Kayıkçı Pandelinin zenâne Alekosu

Duman duman bıyıklar söğiM yaprağı perçem Gümüş topuklar ile Bı'çkının apikosu

Yüklə 5,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin