İstanbul ansiklopediSİ


Şeytandır şaşırtan hep güzelleri



Yüklə 5,06 Mb.
səhifə56/76
tarix04.01.2019
ölçüsü5,06 Mb.
#90131
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   76

Şeytandır şaşırtan hep güzelleri

Şahin başda eser kavak yelleri

Ağabeylik kardeşlik hep lâfü güzâf

Peymâne tutmaya görsün elleri

Varır meyhaneye o rûyi sâde Şehir eşkiyâsı sayde amade Bilmezki fenaya çıkarır adın Nikaabı hicabı attıran bade

(Râzi)

«Kötü» sıfatı da aynı anlamda kullanılır.



FENÂÎ ALİ EFENDİ (Kütahyalı Şeyh) —

(B.: Fenâî Tekkesi ve Mescidi).

FENÂÎ TEKKESİ VE MESCİDİ — Üskü--darda Çavuşbaşında, Nuhkuyusuna giden cadde üzerindedir. Hadikatül Cevâmi şu malûmatı veriyor: «Banisi Kütahyalı Şeyh Seyyid Ali Efendidir, Üsküdarda adaşı olan Şeyh Selâmı Ali Efendiden nisbet aldıkdan sonra Magnisa-ya giderek o beldede ikaamet kasdı ile bir ca-mi ve bir tekke yaptırmışdır ve bi1* de kuyu kazdırmışdır ki hâlâ Şeyh Kuyusu derler; bir zaman sonra şeyhi Selâmi Ali Efendi 1104 (M. 1692-1693) de vefat edince bu Kütahyalı Ali Efendi Üsküdara gelip Selâmi Tekkesine şeyh oldu, bir müddet sonra bu tekkeyi de tarikatından bir başkasına bırakarak Üsküdarda Ça-vuşbaşı Mektebi karşısında bu camii şerifi bina ve birkaç odalar da inşâ ederek yeni bir Celvetî dergâhı olmuşdur, tarihi binası 1126 (M. 1714) senesidir, ve bu yeni tekkede otuz iki sene kadar şeyhlik ederek vefatında tek-kesindeki türbesine defnedilmişdir, vefatı ta-

rihi 1158 (M. 1745) dir. Şiirlerinde, ilâhilerinde Fenâyî mahlasını kullandığı için tekkesine bu isim verilmişdi. 1123 (M. 1711) de Baltacı Mehmed Paşa yanında Prut Seferinde bulunmuş, Ruslardan aldığı iki bayrakdan biri türbesinde baş ucuna konmuş, biri de sandukasının üstüne serilmişdir. 1180 (M. 1766 - 1767) de bir fırtınada mescidin minaresi zedelenmiş, devrin pâdişâhı Üçüncü Sultan Mustafa tarafından cami, tekke ve derviş odaları yeniden ihya edilmişdir. Tekkenin karşısındaki mektebi Türk Ahmed Paşa 1116 (M. 1704 -1705) da cavuşbaşı iken yaptırmışdır ki bu Türk Ahmed Paşa Varadin gazasında Şehid Ali Paşa ile bir-likde şehid olmuşdur; bu mescidin mahallesi, yokdur».

Tahsin Öz «İstanbul Gamileri» isimli eserinde bu mescidin son defa olarak 1293 (M. 1876) de Zeyneb Hanım tarafından yeniden yaptırıldığını kaydediyor ve «Yaldızlı Tekke Mescidi» adı ile de anıldığını söylüyor, «Duvarları kagir, çatısı ahşab, minaresi tuğladandır» diyor (1962). Üsküdarlı Vâsıf Hoca ise bize 1948 de verdiği bir notda «Çatısı çökmüş, dört duvarı kalmışdır» diyor.

Fenâî Tekkesi

(Resim: Nezih)



"FENAEİ MESCİDİ

5612 —



İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

5613 —

FENAYI MESCİDİ





. 1 »KBİlJ " ,. 'tLÜPt


Fenârî îsâ Mescidi

(Besim: Reşad Sevinçsoy)



ııakledilmişdir. Bina hüviyetini kısmen muhafaza etmekde olan bir harabe halindedir «Kilise Camii isimli bir mâbedden de Fenârî îsâ adına bir atıf yapılmışdır.

Aşağıdaki satırları, bu ansiklopedinin yazı ailesinden gene arkeolog Erdem Yücelin bina hakkında bir tedkik yazısından alıyoruz (çok kısaltılmışdır):

«Bu cami, yukarda Tahsin Öz'üıı de kaydettiği gibi Lips Manastırının kilisesidir, Kos-tantinus Lips tarafından (ölümü 917) X. Yüzyıl başlarında yaptırılmışdır ve bir kitabe kaydına göre Meryem Ana adına vaftiz edil-mişdir; XI. Yüzyıl sonlarında temellerinden tutulup yeniden inşâ edilircesine tamir edil-mişdir. 1261 de şehrin lâtinler elinden kurtulup tekrar Bizansın başkenti olması üzerine tamir edilen pek çok Ortodoks kilisesi arasında bu da ele alınmış ve manastırla birlikde orıa-rılmışdır; ki o zamanlar asayiş bozukluğu yüzünden surlar dışındaki manastırların şehir içine' nakledildiği bir devirdir. Lips Manastırını ihya eden İmparator Sekizinci Mihaü'in (1261 - 1282) zevcesi Teodora olmuşdur. Eski kilisenin yanına bir ikincisini yaptırmış ve onu mensub olduğu Paleologos Hanedanın merkad-kilisesi yapmışdır ve bu yeni de Ayios İnoanis adına vaftiz edilmişdir. 1261 den İs-tanbülun Türkler tarafından fethine kadar Bizans tahtında kalan Paleologoslardan burada mecîfun oldukları bilinen kişilerin isimleri şunlardır: Bâniyesi Teodoranın oğlu ve kızı, Üçüncü Andronikosun ilk zevcesi İrini, İkinci And-

ronikos. İmparator İoannis'in zevcesi Rus An-na.

«XV. Yüzyılda camie tahvil edilmiş, XVII. Yüzyılda geçirdiği yangından sonra sadırâzam Bayram Paşa tarafından tamir ettirilmiş, 1918 yangınından sonra da yarım asır harab ve metruk kalmışdır. 1959 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce tamirine başlanmış ve 1969 da cami olarak ibâdete açılmış, minaresinin yapılması da iş programına alınmışdır».

FENÂRÎ MESCİDİ — Rumelihisarında Boğazkesen Kalesinin içinde idi; Evliya Çelebi bu kaleden bahsederken: «Kale içinde kayalara muttasıl kırlangıç yuvası gibi yükseksen kadar neferat haneleri, ve bir minareli Fâtih Sultan Mehmed Camii, iki mescidi var...» diyor ve mescidlerin banilerinin adını kaydetmiyor. Hadikatül Cevâmi ise, bu azametli ka--leyi kayd iderkeıı, eserin baskısında hatâya düşülerek kale içindeki Fatih Sultan Mehmed Camiine müstakil başlık konmamış ve: «... kale içinde kale neferlerinin haneleri' vardır, kale ortasındaki cami Fatih Sultan Mehmedin-dir..» denilmişdir; az sonra da Evliya Çelebi'-nin bahsettiği iki mescidden biri «Fenârî Mescidi» adı ile müstakil serlevha altında yazılmış-dır (B.: Boğazkesen Kalesi, cild 6, sayfa 2910; Fâtih Sultan Mehmed Camii, cild 10, sayfa 5612). Hadîka bu mescid için şunları yazıyor: «Banisi Molla Fenârîdir ki hal tercemesi Tophanedeki Çukurcuma denilmekle meşhur camiinde beyân olundu..» diyor (B.: Çukurcuma Camii; cild 8, sayfa 4164).

Hadikatül Cevâmiin baskısındaki zühul Tahsin Öz'ü yanıltmış, «İstanbul Camileri» isimli eserinde Rumelihisarı içindeki Fatih Sultan Mehmed Camiini «Fenârî Mescidi» adı altında kaydettirmiş ve «Fenârî» adı altında Fatih Sultan Mehmed Câmiinin bu günkü durumunu anlatmışdır.

Fenârî Mescidinin yapısı hakkında bilgi yokdur, belki, minaresiz küçük bir ahşab veya taş odacıkdan ibaretti.

FENAYI BABA — Aşağıdaki hal terce-mesini Üsküdarlı halk şâiri Âşık Râzinin evrakı metrûkesi arasında bir defterden alıyoruz: «1310 etrafında (M. 1880 - 1885) yaşı altmışın üstünde bir meczub idi; yaz ve kış başı açık, yalın ayak, üstünde iç çamaşırı ve esvab adına belinden bir kuşakla bağlanmış bir entari, ve onun üstüne de bir bektâşî abası atarak dolaşırdı. Son Külhan Beylerinden imiş (B.: Külhan Beyi), 1262 de (M. 1846) Serasker Riza Paşanın emri ile İstanbulda külhan beyliği teşkilâtı kaldırıldığında 18-19 yaşlarında ve Ayasofya Hamamı külhanından çıkarılan hâneberduş oğlanlardanmış, askere alınmış ve Şumnu'da bulunan bir kıt'aya gönderilmiş, orduda merdâne gayret ve hizmetiyle çavuşluğa kadar yükselmiş ve Kırım Harbinde başından kurşunla ağır yaralanmış, o yaranın tesiri ile kendisine cezbe gelmiş, ve tarif ettiğimiz kılıkdâ sokaklara düşmüş, bir imtiyaz olarak 11 yaşından 19 yaşına kadar içinde çocukluk ve ilk gençliğinin geçdiği Ayasofya Hamamı külhanında barınırdı, Ayasofya Çarşısı esnafı tarafından da beslenirdi. Bir güzel gene görünce, koynunda taşıdığı kâğıd parçalarından birine bir şeyler yazar ve o gen-

ce:

AL. fenâfillâh muskasıdır!.. derdi.



Bir gün Fenâyî Babaya Yemiş iskelesinde rastladım, çıplak ayaklı ve mühmel kılıklı fakat eşbehlerin dilberi bir -kayıkçıya da böyle bir kâğıd verdi. Meczubun ne dediğini anlamayan oğlana bir mecidiye verip kâğıdı satın aldım, içinde şu kıt'alar yazılıydı:

Hey kayıkçım lıeman yelken açalım Fener değil îstanbuldan kaçalım Ey 'bıçkınım şalvarı bol paçalım Fener değil İstanbuldan kaçalım!

Ülfet etme ayakdaşın yabanla Aç kayığın iskeleden tabanla Halvet olub bu kalender babanla Fener değil İstanbuldan kaçalım

Derya üzre be sabahı gezelim 'Feneri de söndür hele güzelim Yıldız falı açıp mânâ sezelim Fener değil İstanbuldan kaçalım

Yalın ayak cşbeh servi bülendim Adın sordum Fehim dedin levendim Bûsi paye iznin gerek efendim Fener değil İstanbuldan kaçalım

İki cana yeter yahu bir a'ba Kayık benim Fehim senin merhaba İskeleye depme vurdum! gör baba Pusulamız kitabı aşk açalım Yelken kürek îstanbuldan katoalmı

«Fenâyî Babayı ilk defa gördüğünü söyleyen gene kayıkçı ile şöyle konuşduk: :— Adın nedir?



  • Fehim!

  • Hangi iskelenin kayıkcısısm?

  • Fener 'iskelesinin!

«Tüylerimi ürperten bir dehşet ve hayret içinde kaldım...».

Meczub eski külhan beyine atfedilmiş manzumenin Âşık Râzi kalemi ile hayli tashih gördüğünü sanırım.

Vâsıf HİÇ

— Hadikatül Cevâmi şu malûmatı veriyor: «Molla Gürânî Camii kurbindedir, banisi Akbaba Mehmed Efendidir, kabrinin nerde olduğu bilinmiyor, mescidin karsısında Şeyh Mehmed Fenâyîi Halveti medfun olduğundan bu isim ile amlmışdır. Şeyh Mehmed Fenâyî Ümmî Sinanzâde Hasan Efendinin halîfesidir, onun yerine şeyh olmuş ve vefatında bu camiin civarında defne-dilmişdir. Minberini Sadırâzam Seyyid Hasan Paşa koymuşdur; Hasan Paşa sadırâzam olmuş, sonra 1161 (M. 1748) de Diyarıbekirde vefat etmişdir. Mescidin mahallesi vardır».

Tahsin Öz «İstanbul Camileri» isimli eserinde bu mescidin Molla Gürânîde Kızılelma Caddesinde bulunduğunu ve 1918 de yanmış olduğunu yazıyor (1962).

FENAYI MUSTAFA

5614 —

İSTANBUL


ANSİKLOPEDİSİ

5615



FENER


.FENÂYÎ MUSTAFA DEDE (Odabaşı şeyhi) — Onyedinci Yüzyılın ikinci yarısında ünlü Celvetî şeyhlerinden; aslı Şumnuludur; İs-tanbula mürâhik bir gene olarak gelmiş, Yeniçeri Ocağına girmiş, 20. Bölüğün odabaşılığı-na kadar yükselmiş; ocakdan ayrılarak devrinin büyük celvetî şeyhlerinden Üsküdarlı Se-lâmî Alı Efendiye intisab etmiş, onun halîfesi olmuş ve Beşiktaşda Yahya Efendi Türbesi yanında bir tekke yaptırarak orada inzivaya çekilmişdir. Cemâl âşıkı, halk âşıkı bir zât idi. Yeniçeri Ocağındaki zabitlik rütbesine nisbet-le tekkesi ha! k ağzında Odabaşı Tekkesi diye şöhret buldu. Zamanının değerli bir şâiri olarak tanmmışdır.

N ait

Ey cemâlin pertevin âlemde peyda eyleyen Yine ol âyînede hüsnün temaşa eyleyen



Bir avuç toprağa salmış cami aşkın cür'asın Kimini âkil kimin mecnûn! şeydâ eyleyen

Şemsi vahdet zerresinden âbü kilde var eser Çeşmü akli pes odur dana vü bînâ eyleyen



Beyit

Kcşfouır ana bütün mâhiyeti kevnü mekân Sırrı levhîd olsa bir âyine! dilde ayan

Bibi.: Salim, Tezkire! Şuerâ; Bursalı M. Tâhir, Osmanlı Müellifleri.

FENER, FENEELER -~ «(Arab asıllı Türk harfleriyle «Fe», «Nün», «Elif». «Rı» harfleri ile) Fener yazılır, fakat Fener telâffuz edilir; kelimenin aslı Yuna.nca Fenarion'durj'her tarafı camla çevrilmiş mum veya lâmba mahfazası» (Şemseddin Sami, Kaamusi Türkî). Yunanca Fanarion'dan Fenar, Fener; içine ışık konu-- lan ve rüzgârdan sönmemek için etrafına cam veya yağlı kâğıd gibi bir şey geçirilen âlet; El, Gemi. Deniz, Hırsız, Elektrik feneri; Cam Fener, Kâğıd Fener, Muşamba Fener, İşkembe Fener» (Hüseyin Kâzım, Büyük Türk Lügati).

El Fenerleri — İstanbul sokaklarının so-'kak fenerleri ile aydınlatılmamış olduğu eski devirlerde (B.: Fenersiz Sokağa Çıkma Yasağı) halk çoğunlukla tenekeden yapılmış ve içinde mum yakılır el fenerleri kullanmışdır. Dört tarafı camlı olup bunlardan biri de fenerin kapağı idi. Hava fenerin üst kısmında silindirik ki-

Petrol lâmbaları devrinde Kumkapuda bir sokak

feneri ve lâmba şişesi silen fenerci

(Fotoğrafdan S. Bozcalı eli ile)

sa bir borudan girer, borudan rüzgârın girip mumu söndürmesini önlemek için de borunun üstünde yine tenekeden bir, küçük külah bulunurdu. Fenerin el ile tutulacak sapı da yine hava borusuna rabt edilmiş bir teneke halkadan ibaretti. Mum fenerin içine dip tablasına lehimlenmiş bir borucuk içine oturtulurdu.

Geceleri dükkânlara, salaşlara da ekseriya bu el fenerleri asılırdı. Gece seyirlerinde kayıkçılar da fener kullanmak mecburiyetinde idiler, onlar da kayıkları baş tarafına böyle bir teneke el feneri koyarlardı. Zamanımızda gece seyirlerinde sandalcılar da aynı mecburiyete tâbi olup aynı fenerleri kullanırlar.

Gece şehir içinde uzakça bir yere gidecek olanlar «İşkembe Fener» de denilen ve muşambadan yapılan büyük el fenerleri kullanırdı. İşkembe fenerlerin mumu daha iri, uzun olurdu. Alt ve üst tablaları ekseriyetle pirinçden yapılan muşamba fenerler silindirik şekilde olup muşamba, armonikalarda, akordeonlarda olduğu gibi körüklüydü, o sazdan farkı silindirik oluşu idi. Muşamba fenerlerin sapı da üst tablasına merbut ve yarım dâire şeklinde ve hayli büyükçe olurdu.

Gece yangınlarına koşan tulumbacı takımları da bir muşamba fener çekerek koşarlardı. Bir yangın tulumbası sandığında fener çekmek, fenercilik, takımda imtiyazlı vazife idi, takımın en önünde koşarlar ve takımın en koşarlı gençlerinden seçilirlerdi.

Muşamba fenerler artık kullanılmıyor.

Zamanımızın günlük hayatında el feneri olarak yalnız pilli elektrik fenerleri kullanılmaktadır.



Sokak fenerleri — (B,: Sokak, Sokakların Fenerlerle Işıklandırılması).

Araba fenerleri — İstanbulun eski binek arabalarından Landon, Kupa hiç kalmadı, Faytonlar ve Paraşollar da gün günden azalmaktadır (B.: Fayton; Kupa; Landon; Kâtib Odası; Koçu; Paraşo!; Araba, cild 2, sayfa 902).

Hususî veya kira arabası olarak kullanılan landonlar, faytonlar, paraşollar geceleri fener kullanma mecburiyetinde idiler; fenerler bu arabaların arabacı yerinin iki yanına çift olarak asılırdı. Fenerlere ekseriyetle mum yahud «İdare Lâmbası» denilen gaz lâmbasının küçüğü konulurdu.

Araba fenerlerinin kendine has bir şekli vardır. Fener arabanın iki yanında bulunan demir bir halkaya uzun ve ağır bir dip sapından geçirilerek takılır, ki fenerin şekli dört köşeli madenî bir çiçeği andırır, dipdeki sap, fenerin üstü kısmından ağır olup arabanın seyrinde fenerin devrilip düşmesini önler. Hususî landon ve faytonların feneri arabanın ayrıca bir süsü olurdu, yaldızlı, kristal camlı, pek kıymetli fenerler kullanılmışdır.

1938-1939 arasında Edirnekapusu dışında İstanbulun ilk gece kondusunu yaptırmış olan (B.: Gecekondu Mustafa Fidan adında kundu-raboyacısı bir çingene, evinin sokak kapusuna kapu kanadı yerine, aynası sokağa gelmek üzere bir aynalı dolab, gardrop kapağı koymuş, kapunun iki yanına pek süslü ve yaldızlı iki araba feneri asmışdı, kapunun üstünde de «Villa Fidan» levhası bulunuyordu.



Yangın Kuleleri Fenerleri — İstanbulun meşhur Galata ve Bayazıd yangın Kuleleri İstanbul halkına gece yangınlarını haber vermek üzere fener çeker, asarlardı. Asıl İstanbul içi, ve surların dışında Haliç kıyısında Ey-yuba ve Marmara kıyısında Yeşilköye kadar Rumeli yakası için:

Bayazıd Kulesi iki yanına birer kırmızı fener

Galata Kulesi bir kırmızı fener

Kadıköy, Üsküdar ve Boğazın Anadolu yakası için:

Bayazıd Kulesi iki yanında birer yeşil fener

Galata Kulesi bir yeşil fener

Beyoğlu tarafı ve Boğazın Rumeli yakası
için: \

Bayazıd Kulesi iki yanında birer renksiz fener

Galata Kulesi bir renksiz fener asarlardı.

Yangınlar için ilk haber kulelerin fenerlerinden alınır, semt, mahalle, tafsilâtı, kulelerin yangın habercileri olan «Köşklü» lerden öğrenirlerdi (B.: Yangın; Tulumbacılar; Köşklü).

Zamanımızda bu iki meşhur kule artık yangın haberi yolunda kullanılmıyor. Galata Kulesi restore edilmiş, içinde sözde turistik tesisler bulunan bir dev yapı olmuşdur. Bayazıd Kulesi de sahibsiz, harâbîye terk edilmiş durumdadır (1970).

j FENER

5616 —-



İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

561?

FENER



Kayık Fenerleri — Yüzyıllar boyunca İstanbul sularında gece seyreden kayıklar bir fener yakmak mecburiyetinde bulunmuşlardır; kayık fenerleri tenekeden bir el feneri o-lup kayığın baş tarafına konulurdu. Zamanımızda kayık artık mevcud değildir, kayıkların yerini almış olan sandallar da hâlen aynı mec-buriyetdedir, ve teneke el fenerlerinin son kullanıldığı yerler olmuşlardır.

Aşağıdaki mâni geçen asır sonlarında yaşamış Âşık İbrahimindir:



İstanbulun kayıkları Kayıkları kayıkları Gece gündüz gezdiriyor Sarhoşları ayıkları

Kâğıdhâne, Göksu, Fener Sarhoş beyin başı döner Üfîe.yiııce deli poyraz Kayıkdaki fener söner

Adam aman... denize

Kayıkçısı kayıkları deryasının ziyneti

Yallah 'bîllâh hayran oldum Istanbulda denize

Kayıkçısı kayıkları bu İstanbul şehrinin

Yallah billahi cihanda yok sorar isen bendenize

İskele Fenerleri — Kadimdenberi Haliç ve Boğaziçinin iki yakalarındaki kayık iskelelerinde birer fener bulunurdu; bu iskele fenerleri de birer teneke el feneri olup dip tablasından uzunca bir sırığın tepesine çakılı olarak kullanılırdı, fener direkleri de iskelenin kara tarafındaki başına dikilirdi. Haliçde ve Boğa-ziçinde vapur seferleri basladıkdan sonra vapur iskelelerine de aynı biçimde birer fener konuldu; mumun yerini petrol lâmbaları alınca kayık ve vapur iskeleleri fenerleri de azıcık büyütüldü ve içine mum yerine l numaralı bir petrol lâmbası konuldu, bu münâsebetle fenerler de seklini değiştirdi; yine tenekeden mamul, fakat dörtgen şeklindeki dip tablası üst kısmına nazaran küçük, ters çevrilmiş bir kesik piramid şeklinde, tepesi de dik durur bir tam piramid şeklinde fenerler oldu.



Hanım sevmiş iskelede fenerci bir şehbazı Yalurt ayak mühmel kopuk güzellerin serveri Allem etmiş kallem etmiş o toy oğlan palazı Câme hâba çekdi diye şüyu buldu haberi

Gemici Fenerleri — Petrol lâmbalarının taammiinden sonra Istanbulda bilhassa balıkçılar tarafından kullanılmışdır; lâmbanın kendisi fener şeklinde idi: Alt tablası dâire şeklinde ve genişçe olan petrol haznesinin üst kısmı basık bir kubbe şeklinde olup ortasına fitil makinası konmuşdur, lâmba şişesi de madenî bir çenber içinde almmışdır, şişe de bir manivela ile kalkar iner. Fener-Lâmbayı yakmak için şişe çıkarmaya lüzum görülmeyip şişeyi manivelası ile yukarı kaldırmak kifayet eder. En sert rüzgârlarda bile sönme ihtimâli olmayan bu Fener-Lâmbalar İstanbul balıkçıları arasında sür'atle yayılmışdır. Evlere de girmiş, el feneri olarak kul] anılmış, dükkânlara, saîaçlara, çardaklara asılmışdır.

Kapu Fenerleri — İçinde ikaamet edilen bekâr hanları, sonraları oteller, yeniçerilik devrinde ve yeni ordu teşkilâtı devrinde kışlalar, kolluklar ve sonra karakollar ve nihayet umumhaneler devir devir içinde mum, -idare lâmbası, küçük bir gaz lâmbası bulunan birer fener yakmışlardır. Yalnız umumhanelerin fenerlerinin camları kırmızı olmuş ve «Kırmızı Fener» tâbiri umumhane yerine kullanılmışdır,' meselâ: «Dün gece kırmızıfenerdeydim...» denilirdi.

Deniz Fenerleri — Açık denizdeki gemilere gece seyirlerinde tehlikeli kayalıkları, boğaz ağızlarını, liman ağızlarını, burunları mil-Jerce uzakdan göstermek ve tehlikeleri önlemek için yapıla gelmişdir.

İlk deniz feneri milâddan önce 285 - 246 yılları arasında Mısır kırallığında bulunmuş, İkinci Ptolema (Batlamyos tarafından iskenderiye limanı ağzında Faros yaptırılmışdır.

İskenderiye Deniz Feneri eski çağ tarihinde dünyanın yedi acibesinden biri, yedi eşsiz eserinden biri olarak sayılmışdır, . diğerleri şunlardır: Mısırda Firavun Keps'un büyük ehram], Babildeki Asma Bağçeler, Rodos Limanı ağzındaki Apollo Heykeli, Olimpiyad oyunlarının yapıldığı Olimpiyadaki Zeus Heykeli, E-fesde Diyana Mabedi, Halikarnas (Bodurum) da Kıral Mozol'un Türbesi.

İstanbul sularındaki deniz fenerlerinin en eskileri Fenerbağçesi Feneri, Kızkulesi Feneri, Ahırkapusu Feneri, yukarı boğazda Rumeli Feneridir.

İstanbul sularındaki deniz fenerleri hak-

kında aşağıdaki notları, 1928 de İstanbul Ticâreti Bahriye Müdürlüğü tarafından hazırlanarak yayınlanan «İstanbul Limanı» isimli eserden alıyoruz; bu eserde 17 fener kaydedil-mişdir:

1 — Fenerbağçesi Feneri.

Fenerbağçesi burnunun nihâyetinde 78 kadem irtifâında beyaz taşdan yuvarlak müdev-ver bedenli kule. Her 6 saniyede beyaz şimşek gösterir bir fener yakar. Fenerin deniz yüzünden yüksekliği 83 kademdir; 10 mil mesafeden görünür.

2 — Haydarpaşa Fenerleri.

Dalgakıranın her iki başında 47 kadem irtifâında 47 kadem irtifâında birer beyaz kule mevcud olup deniz sathından 46 kadem irtifâında birer fener yakarlar. Cenubdaki fener yeşil, şimaldeki fener de kırmızı ziya gösterir; ziyaları daimîdir.

3 — Kızkulesi Feneri.

Kulenin şimal tarafında beyaz bir çerçeve ve sütunun üzerinde 36 kadem irtifâında 4 milden görünür ve 3 saniyede bir kırmızı bir şule neşreder bir fener vardır.

4 — Yeşilköy Feneri.

Yeşilköy Burnunun şark tarafında ve kasabanın yarım mil şarkında 63 kadem irtifâında beyaz taşdan fener kulesi. Deniz sathından 75 kadem irtifâında her 2 saniyede beyaz bir şule neşreder, 15 mil mesafeden görünür.

5 — Ahırkapusu Feneri.

Beyaz Boyalı 127 kadem irtifâında fener kulesi. Deniz sathından 115 kadem irtifâında her 6 saniyede husuf gösterir beyaz ziyâlı fener yakar; 16 milden görünür (B.: Ahırkapusu Feneri, cild l, sayfa 264).

6 — Kandilli Feneri.

Kandilli Burnunun ucunda deniz sathından 90 kadem irtifâında beyaz bir demir sütun üzerinde 3 saniyede bir kırmızı şule gösterir.

7 — Kanlıca Feneri.

Kanlıca Burnunun üzerinde deniz sathın-~dan 82 kadem irtifâında demir bir çerçevenin üzerinde her 3 saniyede bir kırmızı şule gösterir.

8 — Umuryeri Fenerli Şamandırası.

Her 3 saniyede bir kırmızı şule gösterir; 4 milden görünür. Beyaz boyalı mahrutî bir şamandıradır.

9 — Anadolukavağı Feneri.

Burun üzerinde deniz sathından 52 kadem irtifâında bir sütun üzerinde 3 saniyede bir kırmızı şule gösterir; 4 milden görünür.

10 — Anadolu Fener i

Burun üzerinde 65 kadem irtifâında taşdan fener kulesi. Üzerinde deniz sathından 249 kadem irtifâında 2 dakikada bir kırmızı şimşek gösteren ve ayrıca sabit beyaz ışıklı bir fener yakar. Kule çok yüksekte olduğundan Karadenizden gelen gemiler gündüz bile görürler.

11 — Anadolu Fener Dubası.

Anadolu Fenerinden 14 mil mesafede bir. fener dubası demirlemişdir. Dubanın her iki direğinde 28 kadem irtifâında iki fener yakılır; 16 mil mesafeden görülür.

12 — Rumeli Feneri.

99 kadem irtifâında ve değişik çapda ve birbiri üzerinde iki taş kuleden mürekkep mü-devver fener kulesi. Kayalık bir burun üzerinde deniz sathından 190 kadem irtifâmdadır, sabit beyaz ışık gösterir; 18 milden görünür.

13 — Tarabya Feneri.

İngiltere Sefarethanesinin 2 gomana şimali garbisinde Kireçburnu üzerinde beyaz bir binanın üzerindeki demir sütunun tepesinde deniz sathından 26 kadem irtifâında 3 saniyede bir yeşil şule gösterir.

14 — Yeniköy Fener Şamandırası.

Yeni köy bankı üzerinde beyaz demir çerçeveli 3 saniyede bir yeşil şule gösterir bir şamandıra demirlemişdir.

15 — Rumelihisarı Feneri.

Kale duvarının üzerinde dört köşeli demir . .sütun tepesinde deniz sathından 36 kadem irtifâında 3 saniyede bir yeşil şule gösterir fener.

16 — Bebek Feneri.

Ehram şeklinde taşdan sütun üzerinde deniz sathından 15 kadem yüksek, 3 saniyede bir yeşil şule gösterir.

17 — Kuruçeşme Feneri.

Bir bankın nihâyetinde deniz sathından 23 kadem irtifâında 3 saniyede bir yeşil şule neşreder; 3 milden görünür.

Adı geçen eserde kaydedilmiş olup Marmara, Boğaz ve Boğaz dışı Karadenizdeki İstanbul sularında bulunan diğer deniz fenerleri şunlardır:

FENES

— 5618 —


Yüklə 5,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin