FERHÂDİ (Kemahlı)
Mustafa, Kassamkâtibizâde Ebrûli; Mehmed, Attar; Mehmed, Urgancı; Mehmed, Kayıkçı Sürmeneli; Vangel, Kayıkçı Sakızlı; Lef ter, ' Nakkaş; Kapril, Kız Papaz Hanende; Dikran, Hanımzâde; Yervant, Odabaşızâde; Hacı, Benli; Haçik, Simkeş; Kirkor, Cevahirci Topuklu). Âşık Kemahlı Ferhâdî medhettiği nevci-vanların hepsine birer ayaklı mâni yazmışdır ki şunlardır:
Kassamkâtibizâde Ebrûli 'Mustafa Geçer yar., gel geç gönül geçer yar.. Bir Ebrûli Mustafam var selâm vermez geçer yar Bilmez nâzü cilve ancak şebâbetde geçer yar
Attar Mehmed
Kara gözler., geç gönül kara gözler.. Sefînei aşkımızda tayfamız kara gözler Attargüzeli Mehmedde nedir o kara gözler
Urgancı Mehmed
Ben de canım., gel geç gönül ben de canım.. Be urgancı işte oldum payzen bir bende canım Bir nigâhı muhabbete muhtacım ben de canım
Sürmeneli Kayıkçı Mehmed Geceler., geç gönül geceler.. Ak alnında nûri seher gözlerinde geceler Sürmeneli yar tutanlar kayıklarda geceler
Sakızlı Kayıkçı Vangel Yar., geç gönül yar...
Yalın ayaklı kayıkçı Vangelim bir kopuk yar Ben mâniyle taş atayım sen topukla kafa yar
Nakkaş Lefter Boya., gel geç gönül boya..
Bakın hele şu bıçkına Nakkaş Lefter selvi boya Tanrı işi benzeri yok yüzündeki nakış boya..
Kız Papaz Hanende Kapril Ağlara., gönül ağlara..
Kumkapuda yüzer iken Kapril düşmüş ağlara Altun adı bakır olan Kız Papazım ağlar a..
FERHAD PAŞA
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
- 56S§ -
paşa
Hanımzâde Vahram Yakası., geç gönül yakası...
"US
Hanımzâde Valıramın açık her dem yakası Pek yamandır çapkınımın cakası fiyakası..
Odabaşızâde Yervant Yedi beni., geç gönül yedi beni Yervant Şahın gül ruhinde saydım var yedi beni Yar nahveti rakib çevri ejderler yedi beni
Benli Hacı
Bel ince geç gönül bel ince.. Azarlama bağçıvanı toprak arık bel ince Benli Hacı bağçıvanda topuk gülle bel ince
Siınkeş Haçik Ayağı geç gönül ayağı.. Ey âşıklar kalenderler aç mâniden ayağı Simkeş Haçik ııevcivanm gümüşdendir ayağı.,
Cevahirci Topuklu Kirkor Pervane., geç gönül pervane.. Kirkorum girmiş hamama Ferhâdîsi pervane Aç lügati oku öğren âşık bilmez perva ne.*.
Âşık Ferhâdînin, mecmuası yazıldığı ta-rihde yirmi yirmibeş yaşlarında bulunduğu ve yine sevda yüzünden tekrar cinnet getirdiğinde 30-35 yaşlarında olduğu söylenebilir (1943).
Bedros NİŞANYAN
FESHAD PAŞA — Onaltıncı Yüzyılın ikinci yarısında ünlü Osmanlı vezirlerinden; Üçüncü Sultan Murad ile Üçüncü Sultan Meh-med zamanlarında iki defa sadırâzam oldu! ar-navud asıllıdır, «Kara Ferhad Paşa» diye de anılır; memleketinden çocukluğunda devşirme oğlan olarak getirilmiş; Enderunu Hümâyûndan yetişmiş, saraydan Birinci Mîrahurluk ile çıkmış, 1582 de Yeniçeri Ağası olmuşdur. Aynı yıl içinde devrin pâdişâhı Üçüncü Sultan Muradın büyük oğlu ve veliahdi Şehzade Sultan Mehmedin At Meydanında yapılan sünnet düğününde bir vak'a Ferhad Ağanın Yeniçeri Ağalığından azline sebeb olmuş 've Sadırâzam Koca Sinan Paşa ile aralarında ölümüne kadar sürecek düşmanlığın da başlangıcı olmuş-
dur.
Büyük meydan düğünün son günü, At Meydanı civarındaki hanlarda oturan sipahilerden «birkaç taze yiğitcikler» odalarına fahişe avretler getirip sazlı içkili eğleniyorlardı. Şehir sübaşısı olan Tanrıbilmez Ahmed Çavuş bir bölük yeniçeri ile sipahilerin meclisini bas-dı ve fahişeleri yakalamak istedi; diğer hanlarda oturan bütün sipahiler ayaklandı, yoldaşlarını yeniçerilerin elinden kurtardıkdan başka yeniçerileri dövdüler ve subaşı ile bir-likde At Meydanına götürüp İbrahimpaşa Sarayının bir penceresinden meydandaki eğlenceleri seyretmekde olan pâdişâhın önüne bı-rakdılar. O esnada kargaşalığı dağıtmak üzere meydana Yeniçeri Ağası Ferhad Ağa geldi, a-ğalarının gelmesi üzerine yeniçeriler cesaret bulup sipahilere saldırdılar ve iki nefer sipahiyi öldürdüler. Sadırâzam Koca Sinan Paşa da Ferhad Ağayı huzura çağırdı ve:
— Bre Kara köpek neye geldin, iki kana sebeb oldun, yıkıl git!., diye hakaaret etti.
Sinan Paşanın arzı üzerine Ferhad Ağa Yeniçeri Ağalığından azledildi. Bir müddet sonra da Sinan Paşa azledildi, yerine gelen Siya-vuş Paşa, Ferhad Ağayı mîrimiranlık (paşalık) ile Rumeli Beylerbeyliğine tâyin etti.
Osmanlı Devleti İran ile harb hâlinde idi. 1583 de Ferhad Paşa İstanbula çağrılarak İran üzerine serdar tâyin edildi. Ferhad Paşa 1591 de İran ile gaalibâne bir sulh anlaşması yap-dı ve İstanbula dönerken İran şahının kardeşi oğlu Haydar Mirzayı rehine olarak İstanbula getirdi (B.: Haydar Mirza). 1589 da Siyavuş Paşanın yerine Sinan Paşa ikinci defa sadırâzam olmuşdu; İrandan dönen Ferhad Paşa düşmanın muhalefetine rağmen ikinci vezir oldu, ve az sonra da Sinan Paşa azledilerek l ağustos 1591 de Ferhad Paşa sadırâzam oldu. Sadâretinin ilk günlerinde Ferhad Paşaya karşı bir ulufe meselesinden İstanbulda büyük bir sipahi ayaklanması oldu, ayaklanma bastırıldı, Sinan Paşanın teşvik ve tahriki eseri olduğu anlaşıldı; pâdişâh, Sinan Paşanın gözlerine mil çekilmesini ferman etti, fakat Ferhad Paşa bu ağır cezanın çok kötü bir çığır açacağını arzederek Sinan Paşayı Malkaraya sürgün etmekle yetindi.
Ferhad Paşanın bu ilk sadâreti çok kısa, 8 ay 3 gün sürdü, 4 nisan 1592 de azledilerek Siyavuş Paşa sadırâzam oldu, dokuz ay kadar
sonra (28 Ocak 1593) onun da azli ile Sinan Paşa tekrar sadırâzam oldu; Ferhad Paşa uzunca bir müddet çiftliğinde sürgün hayatı yaşadı. 15/16 Ocak 1595 de Üçüncü Sultan Murad öldü, oğlu şehzade Mehmed istanbul'a çağrılarak 27 Oeakda tahta oturdu ve yeni pâdişâh 16 Şubat 1595 de ıSinan Paşayı azlederek Ferhad Paşa ikinci defa sadırâzam oldu; bu ikinci sadâreti birincisinden daha kısa, 4 ay 19 gün sürdü.
Osmanlı Devleti Avusturya ile harp hâlinde idi. Ferhad Paşa sadırâzam ve serdar olarak cepheye hareket etti. İstanbul'dan ayrılması Sinan Paşa ile tarafdarlarınm Ferhad Paşa aleyhindeki entrikalarına geniş imkân verdi. Şöyle bir vak'a uyduruldu:
Ferhad Paşa'ya Tuna yollarından feryad-cılar gelmiş:
-
Ehlü iyâlimiz kâfire esir oldu, meclis
lerinde iyâlimize kadeh sürdürdüler, gayreti
islâm.yok mudur!., demişler, Ferhad Paşa da
gazaba gelip:
-
Ya siz onların avretlerini esir ettiğiniz
hoş mudur!., diyerek hepsini huzurundan kov-
muşdu.
Bu âdi iftira Ferhad Paşa'nm azli ile idamına fetva verilmesi kâfi gelmişdi. Azil ve îdam emirleri Kapucular Kethüdan ile aramıza gönderildi; Ferhad Paşa'nm dostları da durumu bir ulakla kendisine bildirdiler. Ferhad Paşa o sırada Rurscukda bulunuyordu. Vak'anüvis Naimâ Eefndi şöyle anlatıyor:
"... mührü hümâyunu alub vücûdunu izâle etmeye Kapucular Kethüdası Ahmed Ağa tâyin edildi. Birkaç gün evvel Ferhad Paşa'ya kendi adamlarından bâzısı can atub erişti ve kaziyeyi bildirdi. Bîçâre Ferhad Paşa'nm can başına sıçrayub hayatdan me'yus oldu. Hemen İstanbula gitmem icab etti diyerek orduya âid her ne varsa va mührü hümâyunu Satıra Mehmed Paşa'ya gizlice teslim etti ve at boynuna düşüb Kapucular Kethüdasına rast gelmeyecek bir yoldan geceyi gündüze katarak İstanbul diye gitti...".
Ferhad Paşa'nm azli tarihi 7 Temmuz 1595 dir. Dördüncü defa sadırâzam olan Sinan Paşa serdarlık ile İstanbul'dan henüz ayrılma-mışdı ki cebheye sevk edilen Şam yeniçerileri tstanbula geldiler, Sinan Paşa onların başbuğuna:
— Ferhad Paşa'nm katline fetva vardır,
başı benim, malı sizin!., dedi.
Naimâ anlatıyor:
"... Kapucular Kethüdası Ahmed Rusçuk da idamına memur olduğu Ferhad Paşayı bulamamışdı; (Durum İstanbula bildirildi); Şam kulu (Yeniçerileri) Ferhad Paşa'nm üzerine gönderildi; Ferhad Paşa'nm hazînesi katar katar gelirken yolda rastlayub çekinmeden yağma ettiler. Ferhad Paşa bunu bir yüksek yerden seyretmişdi, Sam kuluna birkaç kere altun ve gümüş saçarak çalar akçe yağmasına düşünce Ferhad Paşa (ellerinden kurtulup) kaçmaya muvaffak oldu; Istranca Dağlarına düşdü ve İstanbul civarında Litroz'daki çiftliğinde gizlendi. Paşa ve cevahirden her nesi varsa Valîde Sultan Hazretlerine (Venedikli Safiye Sultan'a) hediye olarak gönderdi; karşılığında idamdan affı müjdesi geldi. (O sırada Sinan Paşa cebheye hareket etmiş, tarafdar-larından Damad İbrahim Paşa'yı Kaymakam, sadırâzam vekili olarak İstanbul'da bırakmış-dı); .Kaymakam İbrahim Paşa Ferhad Paşa'yı meydana çıkartmak için hile yoluna sapdı, Alamanoğlu diye meşhur Salamon yahudiyi Ferhad Paşa'ya yolladı ve onun vâsıtası ile Ferhad Paşa'dan (rüşvet olarak) bir murassa (elmaslarla donatılmış) hançer aldı, ve cürmü af olundu, gizlenmesin, meydana çıkar, çiftliğinde, dilediği yerde otursun diye bir hattı hümayun çıkartup yolladı. Ferhad Paşa meydana çıkdı. Ahbabları çiftliğine gidip kendisini ziyaret ettiler. Fakat bir sabah seher vakti Bostancıbaşı Ferhad Ağa belâyi nâge-hânî gibi zorbâzânı bî aman bostancılarla gelip çiftliği basdı, Ferhad Paşa'yı alıp Yedi Kule Zindanına götürüp habsetti, 1004 senesi zaferinin dördüncü günü gün battıktan sonra (9 Ekim 1595) zindanda boğularak îdam olundu. Ertesi gün Eyyub Sultanda yaptırdığı türbesine defnedildi. Vakar sahibi bir vezir idi, acem seferlerinde bu kadar hizmeti olmuşdu, mükâfatı bu oldu".
Catajca'da büyük bir cami, bir mekteb bir hamam ve bir çeşme yaptırmışdır, halâ '^Ferhad Paşa Suyu" diye anıla gelen bir de su getirerek bu kasabayı ihya etmişdir; vesîlei rahmetidir. İstanbul'daki Bayazıd Meydanında bir sarayı ve Kumkapısında Musalla Mescidi adı ile bir mescidi vardı( B. : Musalla Mescidi) . Cümlesi asrın büyük üstadı Mimar Sina-nın eserleridir. Çatalca'daki yapılar mâmur olarak durmaktadır; istanbul'daki Mescidi ve sarayı yok olmuşdur.
FEEHAD PAŞA
- 5670 -
İSTANBUL ANSİKLOPEDİSİ
FEEHAD PAŞA (Bostancıbaşı) — On-altıncı Yüzyıl sonu mîrimiranlarmdan; sarayın bostancı ocaklarından Hamlacılar (Kayıkçılar) Ocağından yetişmiş, bostancıbaşı olmuş, saraydan mîrimiranlık (paşalık) ile çıkarak bir ara Tunamn öteyakası muhafızlığında bulunmuşdu. (B. : Bostancı, Bostancılar; cilt 6, sayfa 2876). Müverrih Peçevili İbrahim Efendi hicri 1015 (M. 1606) vak'aları arasında bu zâtı şöyle anlatıyor: "Bir dîvâne meşreb ve laubali mezheb âdem idi. Öte yaka muhafazasına serdar tâyin edildi; ama ne yapacağını bildi ve ne de yaptığından haberi oldu; günleri emrindeki bölük halkı ile çekişmekde geçti. Eteğine taş doldurur, otağını taşlamaya gelen sipahilerden önce kendi otağını kendi taşa tutardı..." diyor.
Müverrih Selânikli Mustafa Efendi'nin kaydettiği bir vak'a ise "dîvâne meşreb ve laubali mezheb" bu adamın gaayetle gaddar olduğunu gösterir.
1595 yılında Aksaray'da bir imamın çocuk denilecek kadar körpe karısını bir yeniçeri kandırıp kaçırmışdı; zamanın sadırâzamı kadın ile yeniçeri mutlakaa bulunmasını Bostancıbaşı Ferhad Ağaya emretti. O devirde genç bir kadını bekâr uşağı bir yeniçerinin 'bekâr hanlarında, bekâr odalarında kaaptması kolay değildi, hemen dikkati çeker, yakalanırlardı, imamın karısı bulunmadı, Ferhad Ağa da mutlaka bulmayı iş edindi ve bir gün Üsküdar'da genç ve güzel bir yeniçerinin, yanında gaayetle köpre ve dilber bir oğlan gördü, içine düşen bir 'şübhe ile ikisini de yakalatıp oğlanı muayene ettirdiğinde erkek kılığına sokulmuş imam karısı olduğu meydana çıkdı. Ferhad Ağa küçük fahişeyi hemen boğdurt-tu ve cesedini denize attırdı. Yeniçeriye gelince suçlarım şöyle sıraladı: l — Evli bir müs-lüman kadını kaçırmak; 2 — Bir imam karısını kaçırmak; 3 — Bir müslüman ve hem imam karısının saçlarını kestirip oğlan kılığında erkekler arasında dolaştırmak. Yeniçeri için:
— Bu mel'unu derya ve toprak kabul etmez!., dedi.
Genç yeniçeriyi bir kayığa bindirerek Tophaneye geçirdi; orada çırıl çıplak soydu, bacak kemiklerini kırdırıp ve yağlı paçavralara sardırıp bir havan topunun namlusuna gülle yerine tıktırdı ve topu ateşleyerek havaya at-
tırdı. Tarihimizde bir eşine rastlanmayan bir îdam cezasıdır.
R. E, Koçu bu vak'ayı almış, romanlaş-tırmış ve İmam karısını Civelek Mustafa adı ile "Erkek Kızlar" isimli eserinin beş kahramanından biri yapmışdır.
FEEHAD PAŞA (Mehmed) - On altıncı asır vezirlerinden; Mustafa adında İstanbullu bir zâtın oğlu idi, Korucubaşılık, Yeniçeri ağalığı yapmış; Kanunî Sultan Süleymanın oğlu Şehzade Mehmed'in kızı ile evlenmişdi; Baya-zıdda Eski saray karşısında kendilerine mahsus yaptırılan büyük bir sarayda zengin kibar hayat sürmüş, siyasetden, devlet kapusundan ilgisiz yaşamışdır. Arsın büyük hattatı Ah-med Karahisârîden sülüs ve nesih yazı öğrenmiş, icazetname almış, ve mushafı şerifler yaz-mışdır. Hicrî 982 (M. 1575) de vefat etmiş, Eyyubsultanda Pertev Paşa Türbesi yanındaki türbesine defnedilmişdir. Sultandan olan Mustafa Bey adındaki oğlu da devrinin ünlü hattatlarından olmuşdur.
Bibi.: Tuhfei Hattâtin
FEEHAD PAŞA CAMİİ — Çatalca'da, kasabanın göbeği denilecek bir mevkidedir; banisi onaltıncı asrın ünlü vezirlerinden sadı-râzam Ferhad Paşa'dır, bina da asrın büyüık sanatkârı Koca Mimar Sinan Ağa'nın eseridir. Kasabanın kurulduğu bir dağ sırtı eteğinde yapılmış olup önünden geçen yola göre bir sed üstündedir. Camiin avlu duvarlarından biri o sed boyunca uzanır. Cami duvarında ve duvarın doğu ucuna yakın ve yüzü sed üstüne bakar Ferhad Paşa hayratından klâsik üs-lûbde ve camii ile birlikte yapılmış güzel bir çeşme, yine sed üstünde çeşmeye yakın bir yerde bir musalla taşı vardır.
Cami avlusuna yol tarafından ve sed üstünden yatık kemerli bir kapudan girilir. Cami sol tarafdadır, sağda alçak duvarla çevrili bir hazîre, hazîrenin bitiminde, avlunun kuzey batı köşesinde de yine cami ile feirlikde yapılmış bir kütüphane binası bulunmaktadır, bu binanın önü revaklı ve üstü bir kubbe ile örtülmüşdür, Çatalca Müftülüğü ittihaz edilmiş bulunuyordu, ikinci bir sed üstü teşkil eden avlunun güney tarafına da son zamanlarda beton yapı olarak bir Kur'an Kursu binası ile kursa devam eden parasız yatılı öğrenciler için bir yurd - yatakhane binası yapılmışdır. Camiin
«i ST
H f?
ı-"
ö o
•• s>
l'
FERHADPAŞA ÇEŞMESİ
- 5672
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
- 5673 -
FESÎD ALNAE (Hasan)
cümle kapusu kargısında da bir şadırvan vardır.
Camiin son cemaat yeri dört sütun üstüne atılmış kemerler üstünde üç küçük kubbe ile örtülmüş, onun önü de, sonradan yapıldığı, eklendiği belli, cami cebhesinden daha geniş ölçüde ve duvar içi kemerler üstünde ahşab bir çatı altına alınmış, kemer boşlukları demir ka-salı camlarla kapatılmış ve bu suretle son cemaat yeri sözde genişletilmişdir.
İbâdet sahm kare plânlıdır. Dört duvar üzerinde sekiz köşeli bir kasnakla tek büyük kubbe ile örtülmüşdür. Cümle kapusundan girilince sağlı sollu birer müezzin mahfili vardır, sağ tarafdaki mahfilden ahşab bir merdivenle kadınlar mahfiline çıkılır.
ibâdet sahm, son cemaat duvarında 2, ve diğer üç duvarında altlı üstlü ikişerden 12, cem'an 14 pencere ile aydınlatılmışdır. Üst
f " ^&f, '-• vH-=aj_~- ^. '-*>, -^ • ' -. '
--"- A W'-. -~I^— —>-r -^^*. ' -
Çatalca'da Ferhadpaşa Çeşmesi
(Resim: S. Bozcalı)
pencereler sivri kemerli olup yekpare alçı çerçeveli yuvarlak camlarla bezenmişdir. İki yan duvarda ve alt pencereler arasında birer dolap vardır.
Minare, ibâdet sahnım son cemaat yerinden ayıran (güney köşesindedir, cami binası gibi köfeki taşından yapılmış olup şerefe altı istalaktitlidir.
Erdem YÜCEL
FERHADPAŞA ÇEŞMESİ — Çatalca'da Ferhad Paşa Camiinin önünde ve sed üzerindedir; cami ile beraber yapılmış klâsik üstübde güzel bir çeşme olup kitabe taşı kemer içinde ve ayna taşı üzerindedir; kitabesi şudur: "Sâ-hibül hayrat vel hasenat Ferhad Paşa rûhiyçün el fatiha, sene 1006 (M. 1597-1598)"
Akar çeşme olup suyu da banisinin hayra-tındandır ve "Ferhad Paşa Suyu" diye anılır.
FERHAN (Necidli Emir) - 1882 ile 1885 arasında îstanbula gelmiş genç bir arab asilzadesi; altı ay kadar devrin kalender şâiri Tophane kâtiblerinden Âşık Râzinin Üsküdar'daki evinde misafir olmuşdur; Râzi: "Âteşin zekâya sâhib, hafızasında arab şâirlerinin en büyüklerinden birkaç bin beyit bulunan gaayetle edîb, zarif, reşîd genç idi" diyor. Üsküdarlı kalender evinde misafiri olan Necidli genci şu manzume ile övmüşdür:
Emirzâde Emir nâmı Ferhandır Melâhat tahtında elhak sultandır Sahibi şerâfet asalet la şek Her hâli her tavrı delil burhandır
Necid çöllerinin beb'rü pelengi Humret üzre vechi necibin rengi Maşı-ikin mağribin hûbânı içre Kasem hüdâya ki bulunmaz dengi
Bir dayı revişli şûhi şehlevend Reşk îder kaddine tûbâyi bülend Tîri müj ganiyle geysûyi hoş bu Olmuş uşşâkına hançerü kemend
Zülâli lâ'lidir zemzemü kevser Ruhlerin şulesi hurşîdden eser Mutalsam bûsegâh pâyi müşekkel Yüz sürüb ram olur ejderi heftser
Şehri Üsküdara saldı velvele Çöl Beyi geçer mi dediler ele Gör ki deşti aşkın mecnûnu Râzi Nedim oldu Emir Ferhana hele
Emir Ferhan
(Fotoğrafından S. Bozcalı eli ile) •
Râzinin evrakı metrukesi arasında görülen bir reminin arkasında da şu tarih manzumesi yazılıdır:
Emir Ferhan sülüs hattın elifi Elde kalan şu tasviri lâtifi
Altı aycık olmuş idi mihmânım Kalem ile ne mümkindir tâfiri
Aşkbazhkda gösterdim bir hüner hî Lafzî tarih oldu cevher redifi
Noksanı o pek az olan altı ay "Bin üçyüzdür İstanbulu teşrifi"
1294 + 6 = 1300 (M. 1882 - 1883)
Vâsıf HİÇ
R. E. Koçu'nun "Emir Tama" isimli ro-manlaştırılmış bir tarih yazısında büyük sanatkâr Sabiha Bozcalı resimlerini çizerken bu Emir Ferhadin resminden faydalanmışdır; o konuya uyan bir yüz ve edaya sâhibdir. .
FERÎD ALNAR (Hasan) — Kaanun virtüözü, orkestra şefi; 1906 da İstanbul'da doğdu, daha küçücük çocuk iken fevkalâde musiki istidadı gösterdi. Türk Musikisi öğrendi ve kaanun virtüözü olarak tanındı. 12 yaşında en iyi kaanun çalan Türk olarak ün yaptı. 16 yaşında operet besteliyerek bestekârlığa başladı. Sâdeddin Arel'in dikkatini çekti. Ondan armoni, sonra Arel'in de hocası olan Manas'tan cont-repoint ve füg öğrendi. 1922 -1926 arasında Dârüttâlîm-i Mûsikî'de kaanun çaldı. Bitirmek üzere bulunduğu mimarlık tahsilini bitirmedi. 1927'de Arel tarafından yüksek musiki tahsili için Viyana Konservatuarına gönderildi. 1932' ye kadar 5 yıl Viyana'da Arel'in hesabına musiki tahsil etti. Joseph Marx'dan composition, Oswald Kabasta'dan orkestra idaresi öğrendi. Viyana Konservatuarı'ndan birinci sahada, Avusturya Devlet Musiki Akademisi'nden de ikinci sahada diploma aldı. istanbul'a döndü. Şehir Tiyatrosu'nda orkestra şefi ve Belediye Konservatuarı'nda musiki tarihi öğretmeni oldu. 1936'da Ankara'ya yerleşti ve Türk Musikisi ile hemen hemen ilgisini kesti. Riyâset-i Cumhur Filarmonik [Orkestrası şef yardımcısı ve konservatuarda pianist olarak çalıştı. Enst 'Praetorius'un yanında orkestra şefi olarak ilerledi. İlk opera temsillerinin sahneye uygulanmasında hizmet etti. 1937-46 arasında konservatuarda composition okuttu. 1946'da Cumhurbaşkanlığı Filarmonik Orkestrası'na — Praetorius'un ölümü üzerine — şef oldu. 6 yıldan fazla bu görevde kaldı. 1952 aralığında rahatsızlandı ve görevinden ayrıldı. Devlet Konservatuarı'nda armoni, orchestration ve composition derslerine devam etti. Bir ara uzunca müddet Viyana'da kaldı. Viyana Senfoni Orkestrasında ve başka Alman ve Avusturya orkestralarında şef olarak çalıştı. 1964'te Ankara'ya döndü. Arada bir Devlet Operası temsillerini ve Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nı idare etmektedir.
Piano, violonsel, kemence gibi sazları da çalan bestekâr, kaanun'da bütün Türk Musi-kisi'nin tanıdığı en büyük virtüöz, hattâ Batı mânâsıyle tek gerçek virtüözdür. Şerif Mu-hiddin , Targan'ın ud'da yaptığını, kaanun'da yapmıştır. Batı Musikisi'nde birçok orkestra, piano parçaları, oda musikisi eserleri, konçertolar besteledi, Türk Musikisi'nde bestelediği ve-
FERÎD BEY (Hasan)
- 5674 -
istanbul
ANSİKLOPEDİSİ
- 5675 -
FEEİD iBRAHiM BEY
ya Türk motiflerinin hâkim olduğu pek çok eseri, 1951'de yazdığı bir kaanun konçertosu, kaanun taksimleri, 1926'da yayınlanan 10 Saz Semaîsi, başka çok başarılı peşrev ve saz semaîleri, çok sesli parçaları vardır.
Ferid Alnar'ın eserlerinde, Sâdeddin Arel' in tesiri açıktır. Makam ve usûllerimiz, çok defa an'anevî formlarımız çerçevesinde, Batı Musikisi'nden aldığı geniş imkânları ustaca olduğu kadar zevkle de kullanmıştır. Kendisi virtüöz olduğu için, saz eserlerinin icrası da çok zordur. Eserleri nüanslı olduğu için, bu tip notaları çalmıya alışmamış sazendeleri ürkütecek güçlüklerle doludur. Vaktiyle Alnar'ın bazı saz eserlerini büyük tanbûrî Mes'ud Cemil ve büyük kaanûnî Vecihe Daryal, çok güzel çalmışlardı.
Bâzı eserleri: Beyâtî Araban ve Segah peşrevleri; Beyâtî Araban, Buselik, Dilkeş Hâ-verân, Karcığar, Mââhûr, Nihâvend, Nikriz, Nî-şâbûrek, Segah, Şerefnümâ, Yegâh saz semaîleri; Kaanun Konçertosu; Acem Aşîran, Segah, Suzidil, Sûznâk, Şeddi Araban taksimleri; Köçek Havası; Zeybek Havası; Saz Havası; Çifte Telli; Sirto; San Zeybek; Yalova Türküsü; izmir'den Selâmlar; Sözsüz Romans; Sâdeddin Arel'e ithaf edilmiş 8 piyano parçası: Şu Ya-maçda; Uyuşuk Dans; Deniz Kıyısından Gün Doğuşu; Sisli Sabah; Biraz Da Yürükçe; Emp-rovizasyon; Perdeden Sızan Ay Işığı; Oyun Havası.
T. Yılmaz ÖZTUNA
FERlD BEY (Hasan) - Ünlü maliyeci ve matematik muallimi; 1871 de istanbul'da doğdu, Trabulusgarb reji müdürlüğünde bulunmuş Suad Bey isminde bir zâtın oğludur. Babasını küçük yaşda kaybetmiş, Darüşşefaka'da okumuş, tahsil ve terbiyede titizliği ile meşhur bu mektebi 1890 da sınıfını birinci olarak bitirmiş, Parise gönderilerek telgraf mühendisliği tahsili yapmış; memlekete dönüşünde, hemen ömrü boyunca Dârüşşafaka ile Dârülmu-alliminde (Erkek Öğretmen Okulunda) matematik muallimliği yapmış, ayrıca Telgraf Fabrikasında, Darbhânede, Mâliye Nazırlığında çalışmış, ilk bankalarımız itibârı Millî Bankası müdürlüğünde bulunmuş, 1918 de son Osmanlı Mebusan Meclisine istanbul'dan mebus seçilmiş ve aynı yıl iğinde vefat etmişdir.
Hasan Ferid Bey
(Resim: S. Bozcalı)
Devrinin gazetelerinde yayınlanmış meslekî makaalelerinden başka "Hesabı Ticarî", "Nakid ve itibarî Mâlî" ve "Bankacılık" isimli kitabları o devirde bu yolda yazılmış ve yayınlanmış ilk eserlerdir.
Bibi.: İ. A. Gövsa, Türk Meşhurları.
FERlD BEY (Ömer) - (B. : Kam, Ömer Ferid).
FERÎD BEY (Mustafa) - Geçen asrın ikinci yarısında ve asrımız başında yaşamış bir hattat ve yazı hocası; 1858 de istanbul'da doğdu, Şâbanî tarikati şeyhlerinden Necib Efen-di'nin oğludur. Sibyan mektebinde okudu, husûsî olarak arabca ve farsca öğrendi ve yazı meşk ederek icazetname aldı. 1870 de henüz 12 yaşında iken Bâbıâliye kâtiblikle girdi ve mü-hümme kalemi müdürlüğüne kadar yükseldi. 1908 de meşrûtiyetin ilânında umûmî memur çıkarmada açıkda kaldı, temiz siciline dayanarak hakkını aradı ve emekliye ayrıldı. Medre-setül Hattâtî'e celî divanî ve sülüs yazılar muallimliğine tâyin edildi; bu vazifede iken vefat etti; ölüm tarihi tesbit edilemedi.
FERİD BEY SOKAĞI — Kadıköyü'nün Talimhane semti yollarından; Nakil Sokağı ile Yeldeğirmeni Karakolhâne Caddesi arasındadır; Talimhane Caddesi ile dörtyol ağzı yaparak kesişir ve bir isimsiz sokak ile kavuşağı vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 29/Tâlimhâne). Nakil sokağı tarafından gelindiğine göre iki araba geçecek genişlikde fca-bataş döşeli, iki yanı yaya kaldırımlı bir yol olup 2 - 4 katlı ahşab ve kagir evler ve apartı-manlar arasından geçer; l berber, l kundura tamircisi, ve l boş dükkân vardır; kapu numaraları 1-59 ve 2-60 dır (Kasım 1968).
Dostları ilə paylaş: |