D. MEVCUT DURUM ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE İÇİN MUHTELİF MODELLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
1.Düzenleme ve Denetim Otoritelerinin Yapılanması
Bu bölümde, daha önceki bölümlerde anlatılan çeşitli düzenleme ve denetleme otoriteleri modellerinin ülkemiz bakımından avantaj ve dezavantajları ele alınacaktır.
1.1.Kurumsal Yaklaşım Modeli
Tablo: Mevcut Yapının Belirlenen Kalemlerde Avantaj ve Dezavantajlarının Değerlendirilmesi
|
Avantaj
|
Dezavantaj
|
Konsolide Denetim
|
|
Farklı sektörlerin düzenleme ve denetim otoritelerince farklı düzenleme, uygulama ve yaklaşımların mevcudiyeti; grup bazında bir yaklaşımın olmaması; özellikle finansal grup şirketleri nezdinde finansal açıdan büyük resmin sağlıklı olarak görülememesi;konsolide denetimde yetki muğlaklığı ve otoriteler arası koordinasyon zaafiyeti.
|
Sistemik Risk
|
5411 sayılı Bankacılık Kanununun 72 nci maddesinde sistemik riskin belirlenmesi ve alınacak tedbirlere ilişkin hüküm mevcuttur .
|
14 Nisan 2009 tarihinde güncellenen işbirliği protokolü ile kurulan Sistemik Risk Koordinasyon Komitesinin kurulması Kanunda açıkça yer almadığından koordinasyon eksikliğine yol açabilecektir.
|
Yasal Raporlama
|
|
Farklı denetim ve gözetim otoritelerine raporlama yapan kuruluşlar üzerindeki iş yükü ve maliyet; aynı veya benzer raporlamalar için farklı düzenlemeler
|
Kamuoyuna Açıklama
|
|
Aynı kuruluşların farklı muhasebe sistemi ve kamuya açıklanacak mali tablolar açısından farklı sektör düzenleme ve denetim otoritelerine tabi olması; finansal kuruluşların yayımlayacakları solo ve konsolide mali tabloların yayımlanma dönemlerine ilişkin sektör mevzuatları ve sermaye piyasası mevzuatı açısından farklı periyotların öngörülmesi
|
Ortak İlgi Alanları
|
|
Düzenleyici arbitrajı, finansal sistemdeki bazı aktörlerin aynı veya benzer faaliyet alanlarında olmalarına rağmen farklı düzenlemelere ve düzenleme ve denetim otoritelerine tabi olmaları, haksız rekabet.
|
Düzenleme/Yetki Boşluğu
|
|
Finansal sistemde bazı ürün ve aktörlere ilişkin düzenleme ve denetleme yetkisinin belirli bir otoriteye verilmemesi ve bu durumun finansal sistemde haksız rekabete yol açması.
|
Ölçek Ekonomisi/Düzenleyici Maliyeti
|
|
Bilgi işlem alt yapısı, insan kaynakları, strateji geliştirme, hukuk servisi vb. danışma, yardımcı ve destek hizmetleri birimleri yönünden her otoritenin kendi ayrı birimleri bulunmaktadır ve bu hizmetler için her otorite bu maliyete katlanmaktadır. Ayrıca kurumlararası koordinasyon, iletişim ve işbirliğinin de maliyeti vardır.
|
Düzenleyicinin Hesap Verebilirliği
|
|
Benzer alanlarda farklı otoritelerin görev, yetki ve sorumluluğa sahip olması.
|
Yapılanma Süreci
|
|
|
Kurumun Hedefi
|
Her otoritenin özel kanunlarda hedefleri belirlenmiştir. Her otorite ilgili mevzuatın kendilerine vermiş olduğu görev ve yetkileri ifa ederek amaçlarına ulaşmaya çalışmaktadır.
|
|
Diğer Hususlar
|
Yetki sınırları belirgin, kurumlararası güç dengeleri kurulmuş, düzenleme ve denetleme çerçevesinde sınırlar bellidir, her otoritenin kendine özgü bir kurum kültürü mevcuttur.Finansal piyasalarda yetkilerin dağılması, siyasetin bu alanlara müdahale etkisini sınırlandırmaktadır. Her otoritenin yetişmiş uzman kadrosu vardır. Otoritelerin stratejik plan hazırlamaları, faaliyet raporu düzenlemeleri belirli bir şeffaflık getirmiştir.
|
Mevzuatın çok sık değişiyor olması, Mevzuatın dağınık ve anlaşılabilir olmaması,denetim
otoriteleri arasında eşgüdümsüzlük, mevcut yapı ile bütün finansal sektörde mevcut büyüme potansiyeli kullanılamamaktadır
|
Sonuç/Değerlendirme:
IFM çerçevesinde basit, uygulanabilir ve kolay anlaşılabilir düzenlemeler getirilmelidir.
Finansal otoriteler kendi alanlarıyla ilgili düzenlemelerini ve denetim standartlarını AB ve uluslararası en iyi uygulamalara uyumlu hale büyük ölçüde getirmiştir, bu hususta yetişmiş ve uzman personel mevcuttur.
Her otoritenin kendine özgü bir kurum kültürü ve personel profili vardır.
Düzenleme ve denetleme açısından otoriteler arası bir denge vardır, ama belirli alanlarda beraber hareket edilmesi ve koordinasyon ihtiyacı söz konusudur.
1.2.Amaçsal Yaklaşım (Twin Peak) Modeli
Finansal düzenleme ve denetim-gözetim fonksiyonu, makro seviyede finansal istikrarın sağlanması, mikro seviyede finansal kuruluşların mali yapılarının istikrarı, müşterilerin, finansal kuruluşların zarar verici davranışlarına karşı korunması ve finans piyasalarında rekabetin korunması olarak dört temel amaç etrafında yerine getirilmektedir. Makro seviyede finansal istikrar Merkez bankası, Hazine, düzenleyici otoriteler ve Maliye Bakanlığı işbirliği içinde gerçekleşen bir dizi politikanın izlenmesi ile sağlanırken, rekabetin korunması tüm sektörler için düzenleme yapan ayrı bir düzenleyici kurum tarafından yürütülmektedir. Mikro seviyede finansal kuruluşların mali yapılarının istikrarı ile müşterilerin finansal kuruluşların zarar verici davranışlarına karşı korunması amaçları ise finans piyasaları düzenleyici otoritelerinin görev alanlarına girmektedir. Son finansal krizden sonra gelişmiş ülkelerdeki eğilim, düzenleyici ve denetleyici çerçeveyi bu iki amaç üzerine inşa etmek üzerinedir.
Amaçsal yaklaşım ya da “twin peaks” olarak anılan bu yaklaşımda, sistemde oluşturulacak “Finansal Sektör Düzenleme ve Denetleme Kurumu” ve “Yatırımcı Koruma Kurumu” ile finans sektöründe yer alan tüm kuruluşlara ilişkin mali denetim ve gözetim yetkisi, sektör ayrımı yapılmaksızın, bir düzenleyici otoritenin, yatırımcı-mudi-poliçe sahibini korumaya yönelik iş-yapış kurallarına ilişkin tüm düzenleme ve denetim yetkisi ise başka bir düzenleyici otoritenin görev alanında olacak şekilde düzenlenmektedir.
Mevcut yapıda ortaya çıkan sorunlara ilişkin olarak Amaçsal Yaklaşımın Değerlendirilmesi:
|
Avantaj
|
Dezavantaj
|
Konsolide Denetim
|
Finans sektöründe yer alan tüm kuruluşlara ilişkin mali denetim ve gözetim yetkisi tek otorite olan “Finansal Sektör Düzenleme ve Denetleme Kurumu” tarafından üstlenildiği için yetki çatışması veya koordinasyon zafiyeti aşılmış olacaktır.
|
|
Sistemik Risk
|
Sistemik riskin yönetilmesi konusunda Merkez Bankası birden fazla otorite yerine sadece “Finansal Sektör Düzenleme ve Denetleme Kurumu” ile çalışacak bu durum ise koordinasyon yükünü azaltacak, etkinliği artıracaktır.
|
|
Yasal Raporlama
|
Küçük yatırımcı ile finansal kuruluşlar arasındaki olası çıkar çatışmasının engellenmesi adına iki ayrı raporlamanın yapılması daha doğru olacaktır.
|
Kamuoyunu aydınlatma kapsamında yapılan yasal raporlamalar ve mali yapının sağlamlığını denetlemek üzere yapılan raporlamalar iki farklı otoriteye yapılmaya devam edilecektir.
|
Kamuoyuna Açıklama
|
|
|
Ortak İlgi Alanları
|
İki otoritenin görev ve sorumluluk alanları arasında kesin bir ayrımın bulunması ortak ilgi alanı sorununu ve doğacak düzenleme arbitrajını önleyecektir.
|
|
Düzenleme/Yetki Boşluğu
|
Kuruluş ya da sektör bazında değil de amaç etrafında kurulan düzenleyici çerçevede düzenleme veya yetki boşlukları minimum düzeye inecektir.
|
|
Ölçek Ekonomisi/Düzenleyici Maliyeti
|
Düzenleyici otorite personeli daha fazla ihtisaslaşma imkanı bulacak, Finansal İstikrar Kurumu çalışanları daha çok risk yönetimi ve iktisat gibi konularda uzmanlaşırken, Yatırımcı Koruma Kurumu çalışanları muhasebe ve hukuk alanında ihtisaslaşacaktır.
Ayrıca iki farklı otorite bünyesinde farklı amaçlar için kurulacak bilgi işlem, hukuk ve organizasyon yapıları ölçek ekonomisinden elde edilecek faydayı artıracaktır.
|
|
Düzenleyicinin Hesap Verebilirliği
|
Amaçsal yaklaşımda otoritelerin düzenleyici amaç etrafında yapılanmaları benzer alanlarda farklı otoritelerin görev, yetki ve sorumluluğa sahip olması problemini ortadan kaldıracak ve düzenleyicinin hesap verebilirliğini artıracaktır.
|
.
|
Yapılanma Süreci
|
|
|
Kurumun Hedefi
|
Kurumların görev ve sorumluluk alanlarının düzenleyici amaç etrafında tanımlanması kurumsal hedefe netlik kazandıracak bir husus olacaktır.
|
|
Diğer Hususlar
|
Finansal İstikrar Kurumu; tüm finans kurumlarının mali gözetiminden, bunlara ilişkin uygunluk denetimi ve düzenlemeden ve ayrıca Merkez Bankası ile sistemik riskin önlenmesinden sorumlu olacaktır. Yatırımcı Koruma Kurumu ise finansal kuruluşlar ve bu kuruluşların müşterileri arasındaki tüm işlemlerin kurallara uygun ve dürüstlük içinde yapılmasını teminen denetim ve düzenleme ile manipülasyon ve içeriden öğrenenlerin ticareti gibi finansal suçların denetiminden sorumlu olacaktır.
|
|
1.3.Tek Otorite Modeli
Amaç:
Mali sisteme olan güveni korumak
Halkı finansal sistemle ilgili bilgilendirmek/anlayışını geliştirmek
Tüketici korunmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak
Organizasyon Yapısı:
Birleşik düzenleyici yapı, mevcut BDDK ve SPK benzeri bağımsız ve özerk bir yapı olarak varsayılmıştır. Ayrıca, bu yapıda sektörlere ilişkin tüm konuları ele alan birimler yerine amaçları gerçekleştirmeye yönelik birimler kurulduğu varsayılmıştır.
Tablo: Tek Otorite Yapısının Belirlenen Kalemlerde Avantaj ve Dezavantajlarının Değerlendirilmesi
|
Avantaj
|
Dezavantaj
|
Konsolide Denetim
|
Tek elden denetim imkanı olduğu için denetimlerde yaşanan dublikasyonlar önlenebileceği gibi farklı kurumların yetki alanına giren hususlarda etki değerlendirmesi daha iyi yapılabilecektir.
|
-
|
Sistemik Risk
|
Yetkili kuruluşların sayısı daha kısıtlı olacağı için gerekli koordinasyon daha rahat sağlanacaktır.
|
-
|
Yasal Raporlama
|
Finansal kuruluşların yapacağı raporlama yükümlülükleri tek elden düzenleneceği için, raporlama maliyetleri düşebilecektir.
|
-
|
Kamuoyuna Açıklama
|
Kamuoyuna yapılması gereken açıklamalara ilişkin oluşan hususlar kurum içinde çözülebilecektir.
|
Kurum içinde oluşabilecek görüş ayrılıkları neticesinde kamuoyu açıklamaları yeterli seviyede olmayabilecektir.
|
Ortak İlgi Alanları
|
Tek elden düzenleme söz konusu olduğu için mevcut yapıda birden fazla kurumun ilgi alanına giren hususlara ilişkin kurumlararası koordinasyon ihtiyacı azalacaktır.
|
Öte yandan, sorun kurum içi koordinasyon sorununa dönüşmektedir. Sektörlere verilen ağırlıklara göre bir sektörün lehinde yada aleyhinde düzenlemeler yine de olası görünmektedir.
|
Düzenleme/Yetki Boşluğu
|
Taraflar, yetkili kuruluşu net olarak bilmektedir. Bu nedenle, düzenleyici otoritenin olası sıkıntılara/boşluklara karşı önlem alma güdüsü daha yüksek olacaktır.
|
-
|
Ölçek Ekonomisi/Düzenleyici Maliyeti
|
Ortak altyapı kullanımı nedeniyle belli bir avantaj sağlanabilmektedir. Maliyet avantajı, örneğin, çoklu sistemdeki yapıların ayrı bilgi işlem teknoloji ve bunun için uzman istihdamı yerine bu kaynakların ortak kullanımı nedeniyle bir maliyet azalmasını sağlayabilmektedir.
|
Düzenleyici yöneticilerinin, bu maliyetleri gidermeye yönelik işbirliğinin zayıf olması durumunda beklenen katkı alınmayabilecektir.
|
Düzenleyicinin Hesap Verebilirliği
|
Sistemde tek düzenleyici olduğu için bir problemde sorumlu kuruluşu tespit etme sıkıntısı bulunmamaktadır.
|
Öte yandan, sorumlu kişi yada kişilerin tüm finansal hizmetlere ilişkin bilgilerinin tam olamayacağı düşünüldüğünde, bu kişi yada kişilerin belli bir baskı altında olacağı değerlendirilebilir.
|
Yapılanma Süreci
|
-
|
Yapılanma sürecinde sistemde açıklar ve boşluklar oluşabilmekte ve bu da süreç sırasında finansal sistemin belli bir risk taşımasına neden olmaktadır. Yanlış zamanda başlanması (örneğin kriz ortamında), belli bir plan doğrultusunda yapılanma sürecinin yönetilmemesi durumunda maliyetler çok yüksek olabilecektir.
|
Kurumun Hedefi
|
-
|
Tek otorite yapısında düzenleyiciye açık bir hedef verilememektedir. Düzenleyicinin belli bir konuya odaklanmasından ziyade, bir çok konuda hedefi olabilecektir.
|
Diğer Hususlar
|
-
|
i) Daha katı ve bürokratik bir yapı oluşabilir. Birleşme sonrası kısıtlı sinerji oluşması faydayı minimumda tutacaktır.
ii) Tüketici algısı, yanılgılara neden olabilir. Örneğin, mevduatta olan güvencenin herhangi bir sermaye piyasası aracında da aynı şekilde olduğu düşünülebilir.
iii) Birleşen kurumların, farklı kurumsal kültürü olması durumunda birleşik yapıda ciddi personel sıkıntısı yaşanabilmektedir.
|
Sonuç/Değerlendirme:
Birleşik düzenleyici yapının önerilebilmesi için tabloda verilen hususların rakamsallaştırılması ve detaylı analizi gerekmektedir. Elde edilecek kazançların maliyetlerin üzerinde olduğu tespit edildikten sonra bu yapı önerisi dile getirilmelidir. Ancak, bu durumda dahi geçiş sürecine ilişkin riskler, bu yapının kurulmaması yönünde bir değerlendirmeye işaret edebilecektir.
Bu yapının tercih edilmesi durumunda, kapsamlı bir planlama yapılmalıdır. Bu plan, öncelikle ayrı özerk kurumların kurulması ve böylece kurumsal kültürlerde ve iş yapış şekillerinde yakınsama sağlandıktan sonra bir konsolidasyonu değerlendirmelidir. Nihai olarak finansal hizmetlere ilişkin tüm mevzuat gözden geçirilmeli ve konsolide edilmelidir. Bu süreç sırasında, oluşabilecek düzenleme boşlukları ciddi riskler doğurabileceğinden dolayı geçiş sürecinin zamanlaması ekonominin olumlu seyrettiği dönem olarak belirlenmelidir. Ayrıca, geçiş sürecinin en az 4 yıl sürebileceği göz ardı edilmemelidir.
2. Yatay Koordinasyon Yapılanması
Yaşanmakta olan global kriz başta ABD ve AB olmak üzere pek çok ülkede sistemik risk ve kriz yönetiminin önemini ortaya koymuştur. Bu kapsamda ABD ve AB’de sistemik riskin yönetiminden sorumlu komiteler tesis edilmektedir. Söz konusu komiteler sistemik riskin erken uyarı mekanizmaları ile izlenmesi, bu konuda alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve sistemik öneme sahip finansal kurumların iflas etmesi durumunda sistemde çözümleme faaliyetlerinin koordine edilmesi görevlerini üstlenmektedir. Söz konusu komitelerde genelde merkez bankaları, finansal sektör düzenleme ve denetim otoriteleri, mevduat sigortası ve/veya iflas etmiş finansal kurumların çözümlemesinden sorumlu kurumlar ve finansal kurumlara kamu adına sermaye yatırımı yapmaya yetkili kurumlar (maliye bakanlıkları veya hazine müsteşarlıkları/bakanlıkları) görev almaktadır.
Ülkemizde sistemik riskin tespit edilmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi konusunda 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 72. Maddesin çerçevesinde BDDK koordinasyonunda, TMSF, Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası görevlendirilmiştir. Bu kapsamda ilgili kurumlar arasında protokoller imzalanmış ve bir Sistemik Risk Komitesi tesis edilmiştir. Dolayısıyla kısa vadede konu hakkında yapılması gereken bir husus bulunmadığı değerlendirilmektedir. Orta vadede ise, gelişmelere bağlı olarak ilgili mevzuatta gerekli değişikliklerin yapılması suretiyle SPK’nın da dahil olduğu bir yapının yasal düzenlemeyle hayata geçirilmesi faydalı olabilecektir.
Diğer taraftan, Raporun “Mevcut Yapısal Sorunlar” kısmında ifade edildiği üzere finansal sektörün denetiminden sorumlu otoriteler arasında çeşitli yatay koordinasyon ihtiyaçları mevcuttur. Söz konusu ihtiyaçlar özellikle konsolide denetim ile düzenleyici arbitrajın önlenmesi ve düzenleme politikalarında eşgüdüm sağlanması açısından önem arz etmektedir. Ayrıca araştırma ve strateji geliştirme faaliyetleri ile İstanbul Finans Merkezi Projesi gibi bazı büyük çaplı projelerde, finansal sistemin tamamına yönelik makro bir bakış açısıyla çalışmaların yapılması gereklidir. Bu alanda yapılmasında fayda görülen hususlar aşağıda örneklenmiştir.
ALAN
|
MEVCUT DURUM
|
İYİLEŞTİRİLMESİ GEREKEN ALANLAR
|
YAPILMASI GEREKENLER
|
| |
|
|
KONSOLİDE DENETİM
| -
Ana ortaklıkların konsolide denetimleri ilgili otoriteler tarafından bağımsız olarak gerçekleştirilmektedir
-
Finansal holding şirketleri BDDK konsolide denetimine tabidir. Konsolide denetim, BDDK tarafından denetlenen bankalar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin denetim sonuçları ile diğer finansal kuruluşları denetime ve gözetime yetkili merciler tarafından gerçekleştirilen denetim sonuçları konsolide edilmek suretiyle gerçekleştirilir. BDDK tarafından gerek duyulması halinde, konsolide denetimler BDDK ve diğer sektör düzenleme ve denetim otoriteleri ile birlikte gerçekleştirilebilir.
| -
Ana ortaklıkların mali bünye, risklilik düzeyi ve sermaye yeterliliği analizleri ana ortaklığın mevzuatına göre yapılmaktadır
-
Finansal holding şirketlerinde ise münferit yükümlülükler konsolide edilmektedir
-
Bütünleşik bir denetim yaklaşımı ve ortak denetimlere ilişkin altyapı henüz belirlenmemiştir
| -
Farklı alt sektörleri içeren konsolide denetimlere ilişkin bütünleşik prensipler olmalıdır
-
Konsolide bazda mali bünye, risklilik düzeyi ve sermaye yeterliliği analizlerine ilişkin kavramsal çerçeve ve mevzuat geliştirilmelidir
-
Ortak denetimlere ilişkin usul ve esaslar belirlenmeli, bu konuda etkin bir altyapı oluşturulmalıdır
|
DÜZENLEME POLİTİKALARI
| -
Otoriteler kendi düzenleme yaklaşımları çerçevesinde ikincil düzenlemeleri yayımlamaktadır.
-
İlgili diğer otoritelerden istişari mahiyette görüş alınmakta, ancak son karar düzenlemeyi yayımlayan kurum tarafından verilmektedir.
-
Belirli bazı alanlarda, diğer bir otoritenin olumlu görüşü aranmaktadır.
| -
Düzenleme faaliyetlerine yönelik ortak politika ve prensipler bulunmamaktadır
-
Aynı amaca yönelik farklı otoritelerce yayımlanan düzenlemelerde eşgüdüm sağlayıcı mekanizmalar bulunmamaktadır
-
Düzenleyici arbitraj riski doğuran alanların tespit edilmesine yönelik bir mekanizma bulunmamaktadır
-
Hiçbir düzenleme ve denetim otoritesinin sorumluluğuna verilmemiş alanlar mevcuttur ve bu alanların tespit edilmesi zordur
| -
Finansal sektörün düzenlenmesinde ortak strateji ve politika alanlarında eşgüdüm sağlanmalıdır.
-
Potansiyel düzenleyici arbitraj alanlarını belirlemek ve alınacak tedbirleri tespit etmek gereklidir.
-
Yerel mevzuatın uluslararası standartlara ne derece uyumlu olduğu belirli aralıklarla gözden geçirilmelidir.
|
STRATEJİ GELİŞTİRME
| -
Her otorite kendi sorumluluk alanında stratejilerini geliştirmektedir
-
Münferit stratejiler Kalkınma Planı, Yıllık Prg. gibi metinlerde bir araya getirilmektedir
-
Münferit stratejiler arası eşgüdümün dolaylı olarak sağlandığı varsayılmaktadır.
| -
Finansal sistemin tamamına yönelik daha üst seviyede stratejilerin, veya birden fazla alt sektörü ilgilendiren ortak stratejilerin belirlenmesinde zorluklar bulunmaktadır.
-
Diğer ülkelerde ve/veya global çapta finansal sektörlerin tamamına yönelik uygulanan stratejilerin bütünleşik olarak takip edilmesine yönelik bir mekanizma bulunmamaktadır
| -
Finansal sistemin tamamına yönelik daha üst seviyede stratejilerin, veya birden fazla alt sektörü ilgilendiren ortak stratejilerin ortaklaşa belirlenmesi gereklidir
|
PROJELER
| -
Her otorite kendi sorumluluk alanında projeler gerçekleştirilmektedir
-
Birden fazla otoriteyi ilgilendiren projeler karşılıklı işbirliği sağlanarak gerçekleştirilmektedir
-
Finansal sektörün geneline ilişkin projeler Hükümet seviyesinde koordine edilmekte veya projenin niteliğine göre (ör İFM) oluşturulan ekiplerce yürütülmektedir
| -
Finansal sektörün geneline ilişkin projeler, projenin niteliğine göre oluşturulan yeni mekanizmalar kullanılarak yönetilmektedir
| -
Finansal sektörün geneline ilişkin projelerin koordine edileceği kalıcı bir mekanizmanın kurulması ve esas ve usullerinin belirlenmesi gereklidir.
-
Birden fazla sektörü ilgilendiren alanlarda (ör veri paylaşımı, personelin eğitimi) ne tür ortak projelerin gerçekleştirilebileceği analiz edilmelidir
|
Tablodan, finansal sektörün düzenlenmesinden sorumlu kurumlar arasında, bazı konularda sürekli bir koordinasyon ihtiyacı olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, koordinasyon ihtiyacı olan alanlara yönelik olarak kurumlar arasında bir “eşgüdüm platformunun / üst bir yapının” oluşturulması gerekmektedir.
Diğer taraftan, oluşturulacak üst yapıda sektör düzenleme ve denetim otoritelerinin nasıl yer alacağı, bu otoritelerin yapılanmasına ilişkin benimsenen modele göre de değişebilecektir. Örneğin tek otorite modelinin benimsenmesi durumunda düzenleyici arbitraj konusunda, amaçsal yaklaşım veya tek otorite modelinin benimsenmesi durumunda ise konsolide denetim açısından bir eşgüdüme ihtiyaç duyulmayacaktır. Üç sektör için ayrı düzenleme ve denetim otoritesinin bulunduğu bir yapı için hazırlanan ve ilerleyen bölümlerde yer alan açıklamaların bu husus dikkate alınarak değerlendirilmesi gereklidir.
Söz konusu üst yapıların, hukuki ve organizasyonel yapısından bağımsız olarak aşağıda sayılan prensiplere dayanması gereklidir:
-
Üst yapıda çekirdek karar alıcı mekanizmalarda finansal sistemin denetlenmesinden doğrudan sorumlu olan sektör düzenleme ve denetim otoriteleri ile Hazine Müsteşarlığı, TCMB ve TMSF yer almalıdır. Ancak kurulacak çeşitli alt komite ve çalışma gruplarında, ilgisine göre DPT, MASAK, TMSK, Rekabet Kurumu gibi kurumlar da yer almalıdır.
-
Görev alanı net olarak tanımlanmalıdır
-
Görev alanı kapsamında stratejik plan ve yıllık çalışma planı hazırlanmalı, ayrıca hazırlanacak faaliyet raporu ile hesap verebilirlik sağlanmalıdır
-
Kurumlar arası fikir ayrılıklarında kararların nasıl alınacağı net olmalıdır ve bu karar alma süreçleri kurumların görev ve yetkileri ile çelişmemelidir
-
Asgari olarak konsolide denetim ve düzenleme politikaları konularında birer alt çalışma grubu oluşturulmalıdır. Bunun yanında ihtiyaç duyulan diğer alanlarda da alt çalışma grupları kurulabilmelidir. Alt çalışma grupları kurulacak alanların nasıl belirleneceğine ilişkin prosedürler (örneğin bir alt çalışma grubu yeni çalışma alanları belirlemekle görevlendirilebilir) belirlenmelidir. Örneğin farklı alanlarda kurulacak alt çalışma gruplarının, o alanda daha fazla sorumluluk üstlenmiş farklı kurumların başkanlığında tesis edilmesi mümkündür. Örneğin:
-
muhasebe ve kamuoyuna açıklama konularında TMSK
-
derecelendirme konusunda BDDK/SPK
-
müşteri hakları konularında SPK
-
sermaye yeterliliği konusunda BDDK/SPK
-
sigorta aracılığı konusunda Hazine Müsteşarlığı
-
likidite imkanları ve ödeme sistemleri konularında TCMB
-
koruma / güvence fonları konusunda TMSF
-
finansal sistemin suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanı amacıyla kullanılmasının önlenmesi konusunda MASAK
başkanlığında alt çalışma grupları kurulabilir.
-
Çalışmalarda görev alacak teknik personel, gerektiğinde sadece ilgili toplantılara katılmak ve yapılması gerekli çalışmaları sonlandırmak şeklinde, gerektiğinde ise tam zamanlı olarak geçici görevlendirilmek şeklide görevlendirilebilmelidir.
-
Gerçekleştirilecek ortak çalışmalarda, görev alacak teknik personelin kendi kurumlarında elde edilen bilgi birikimi ve tecrübelerini yansıtmaları ve kurumlarının konuya ilişkin görüşlerini ifade etmeleri sağlanmalıdır.
-
Gerekli görülmesi halinde, koordinasyon faaliyetlerinin günlük olarak yürütülmesinden sorumlu olmak üzere tam zamanlı bir Genel Sekreterlik pozisyonu ile sekreterya hizmetleri için tam zamanlı bir İdari Büro tesis edilebilmelidir.
Bu tür bir platform üç farklı şekilde oluşturulabilir. Bu üç alternatif ile avantaj ve dezavantajları aşağıda yer almaktadır.
-
Kurumlar arasında imzalanacak protokollerle komiteler ve/veya çalışma grupları tesis ederek
-
Yapı
-
Bu alternatifte kurumlar arasında var olan protokoller yenilenecek veya iyileştirilecektir.
-
Bu çerçevede farklı alanlarda faaliyet gösterecek farklı alt komiteler ve çalışma grupları oluşturulacaktır. Örneğin her bir finansal grup için ayrı ayrı ortak konsolide denetim ekipleri, çeşitli düzenleme konularına ilişkin (bağımsız denetim, halka açık banka ve sigorta şirketleri, muhasebe sistemi, grup bazında sermaye yeterliliği gibi), ortak araştırma yapmak için farklı alt çalışma grupları tesis edilebilir.
-
Oluşturulacak komitelerde alınan kararlar ve çalışma grupları tarafından hazırlanan raporlar istişari mahiyette olup, çalışmalara katılan otoriteler açısından bağlayıcılık taşımamaktadır.
-
Avantajları
-
Önemli bir mevzuat değişikliği gerektirmemektedir
-
Yeni biri kurumsal yapılanma gerektirmediği için geçiş maliyeti düşüktür
-
Tam zamanlı ilave personel ihtiyacı düşüktür
-
Dezavantajları
-
Görevlendirmeler protokollere dayandığı için güçlü bir mevzuat dayanağı yoktur
-
Çalışmalarda kurumsal bakış açılarının ötesinde finansal sistemin tümüne yönelik bir makro bakış açısının yakalanma ihtimali düşüktür
-
Kurumlar arasındaki fikir ayrılıklarında çözüm bulmak zordur
-
Hesap verebilirlik zayıftır
-
Oluşturulacak alt çalışma grupları ile otoritelerin sorumluluk ayrımı çok net değildir
-
Sekreterya hizmetleri katılımcı kurumlardan biri tarafından gerçekleştirilir
-
Finansal İstikrar Komisyonu adı altında yeni bir komisyon tesis ederek
-
Yapı
-
TCMB, TMSF ve 3 sektör düzenleme ve denetim otoritesinin başkanlarının katılımıyla bir Finansal İstikrar Komisyonu kurulacaktır.
-
Bu Komisyon çatısı altında çeşitli alt komiteler ve çalışma grupları tesis edilebilecektir. Farklı alanlarda kurulacak alt çalışma grupları, o alanda daha fazla sorumluluk üstlenmiş farklı kurumların başkanlığında tesis edilecektir.
-
Komisyonun kurulması için ilgili mevzuatta değişiklik yapılması gereklidir.
-
Komisyonun yapısı ve çalışma usulleri Bakanlar Kurulunca yayımlanacak bir Yönetmelik ile belirlenecektir.
-
Oluşturulacak komitelerde alınan kararlar ve çalışma grupları tarafından hazırlanan raporlar istişari mahiyette olup, çalışmalara katılan otoriteler açısından bağlayıcılık taşımamaktadır.
-
Komisyon, görev alanı kapsamında stratejik plan ve yıllık çalışma planı hazırlayacak, ayrıca hazırlanacak faaliyet raporu ile Bakanlar Kurulu veya Ekonomi Koordinasyon Kuruluna hesap verecektir.
-
Hazine Müsteşarlığının da dahil olacağı Sistemik Risk Komitesi kurulacak alt komitelerden biri olacaktır.
-
Mevcut yapıda var olan geniş katılımlı Finansal Sektör Komisyonu, Danışma Kurulu adı altında alt komitelerden biri olarak yeniden yapılandırılacaktır.
-
Bunların yanında Komisyon, konsolide denetim, düzenleme politikaları, finansal sektörün geneline ilişkin ortak politikalar, ortak ilgi alanlarında gerçekleştirilecek araştırmalar konusunda çeşitli alt çalışma grupları kurabilecektir.
-
Komisyonda, ilgili otoritelerin teknik personeli geçici görevli olarak çalışabilecektir.
-
Komisyonun bir adet tam zamanlı Genel Sekreteri olacaktır
-
Komisyonda daimi hizmet yapacak bir İdari Büro tesis edilecektir
-
Avantajları
-
Komisyon, Kanuna dayandığı için güçlü bir mevzuat dayanağı vardır
-
Makro bakış açısının yakalanma ihtimali yüksektir
-
Alt çalışma gruplarında ortaya çıkacak teknik seviyedeki fikir ayrılıklarında çözüm bulmak daha kolaydır
-
Hesap verebilirlik daha güçlüdür
-
Üst yapı ile otoritelerin sorumluluk ayrımı daha nettir
-
Sekreterya hizmetleri ayrı bir idari büro tarafından gerçekleştirilir
-
Dezavantajları
-
Kanun değişikliği gerektirmektedir
-
Geçiş maliyeti orta düzeydedir
-
Tam zamanlı ilave personel ihtiyacı vardır (Genel sekreter ve idari büro)
-
Üst seviyedeki fikir ayrılıklarında çözüm bulmak zordur
Dostları ilə paylaş: |