Ama örnek biraz değişsin: Düğünde yatay ateş etmek. İnsanlara doğru yatay ateş etme durumunda, birini vuracağınız kesine yakın mı? Evet. Gerçekleşeceği neredeyse mutlak olan bir şeye yol açan hareketi bilerek yapınca, ben neticeyi istemedim diyebilir misiniz? Hayır. Amaçlamadım diyebilirsiniz. Ama neticenin gerçekleşeceğini bilerek hareket ettiğinizde kastın unsuru olarak “isteme”nin bulunmadığı söylenemez. Bu ikinci örnekte en azından olası kast vardır, duruma göre doğrudan kast da bulunabilir (kalabalığa doğru yatay ateş etmişse, birini vuracağı mutlaktır, doğrudan kasttır).
İtalya’da bir hayli yankı uyandıran bir olay: 18 yaşındaki iki genç farklı bir cumartesi gecesi geçirmeye karar verirler. Yoğun trafik akışının olduğu bir otoyolun üzerindeki bir üst geçide giderler ve yanlarına aldıkları büyükçe taşları alttan geçen arabaların üstüne doğru fırlatırlar. Gençlerden birinin attığı taş bir aracın ön camına isabet eder ve camı kıran bu taş sürücünün kafasına denk gelerek onu anında öldürür.
İtalya’da bir hayli yankı uyandıran bir olay: 18 yaşındaki iki genç farklı bir cumartesi gecesi geçirmeye karar verirler. Yoğun trafik akışının olduğu bir otoyolun üzerindeki bir üst geçide giderler ve yanlarına aldıkları büyükçe taşları alttan geçen arabaların üstüne doğru fırlatırlar. Gençlerden birinin attığı taş bir aracın ön camına isabet eder ve camı kıran bu taş sürücünün kafasına denk gelerek onu anında öldürür.
Bu olayda iki gencin de öldürme amacı yoktur, onları sürücüleri öldürmeye sevk eden bir saik de yoktur. Eğlenmek saikiyle bu işe girişmişlerdir, amaçları da taşı isabet ettirerek sürücüleri korkutmaktır. Fakat kast unsuru bundan bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Acaba failler, fiilen gerçekleşebileceğini öngördükleri bu neticeyi göze alıp, ona razı olmuşlar mıdır?
Yukarıdaki kıstasımıza göre, fail neticenin gerçekleşeceğini bilseydi yine de söz konusu hareketi yapardı, denilebilen durumlarda olası kast mevcuttur. Bu olayda da, bu türden bir neticenin meydana gelebileceği kesinlikle öngörülmüş, fakat bu netice en azından göze alınarak hareket edilmiştir. Çünkü, geceleyin büyük hızla otoyolda seyreden araçların sürücüsüne ya da camına denk gelecek şekilde büyükçe taşlar fırlatan failin, ölümcül olabilecek bir kazaya yol açma ihtimalini göze almadığı; bilseydi, bu hareketi yapmayacağı söylenemez.
Hatta İtalyan Yargıtayı burada doğrudan kast vardır, demiştir.
Sürücü belgesiz ve alkollü halde kazaya sebebiyet veren şoförün durumu da bilinçli taksir çerçevesinde ele alınmıştır: “Sürücü belgesiz ve alkollü olan sanığın aşırı hızla seyri sırasında aracın hakimiyetini kaybederek yaya kaldırımına çıkması ve oradan da savrulmak suretiyle, elektrik direğine ve lise binasına ait bahçenin demir parmaklıklarına çarparak durması şeklinde gelişen olayda, bilinçli taksir koşullarının oluştuğu gözetilmeden...”, Yar.9.CD., 20.11.2006.
Sürücü belgesiz ve alkollü halde kazaya sebebiyet veren şoförün durumu da bilinçli taksir çerçevesinde ele alınmıştır: “Sürücü belgesiz ve alkollü olan sanığın aşırı hızla seyri sırasında aracın hakimiyetini kaybederek yaya kaldırımına çıkması ve oradan da savrulmak suretiyle, elektrik direğine ve lise binasına ait bahçenin demir parmaklıklarına çarparak durması şeklinde gelişen olayda, bilinçli taksir koşullarının oluştuğu gözetilmeden...”, Yar.9.CD., 20.11.2006.
“...Sanığın kullanmakta olduğu halk otobüsü ile olayın olduğu kavşağa yaklaşırken... hızını azaltması ve dikkatli olmak suretiyle geçiş hakkı olan araçların geçmesine imkân vermesi gerekirken süratli bir şekilde kavşağa yaklaşması, ... dur işareti anlamına gelen ve ancak gidilecek yolun açık olduğunu gördükten sonra hareket edilmesi gerektiğini belirten fasılalı kırmızı ışığın kendisine yanıyor olmasına karşın... durmak bir yana hızını dahi azaltmadan kavşağa girmesi, kavşağın ortasındaki ikinci fasılalı kırmızı ışığı da geçtikten sonra kendisine fasılalı sarı ışık yanması nedeniyle kavşağa giren ölen Mehmet Çallar’ın kullandığı araca fren yapma fırsatı bile bulamadan yandan çarpması hususları bir bütün olarak göz önüne alındığında, sanığın meydana gelen neticeyi 5237 sayılı TCY.nın 22/3. maddesi kapsamında öngördüğünün ancak istemediğinin dolayısıyla da olayda bilinçli taksir halinin bulunduğunun kabulü gerekir“, Yar.CGK, 25.3.2008 .
“Sanığın güzergahı üzerindeki gireceği yolu kaçırıp, yanlış yola saptıktan sonra ilerideki bir noktadan kaçırdığı yola girmek üzere bölünmüş yolun ters istikametinden seyri sırasında, nizami olarak kendi şeridinden gelen araçla çarpışması şeklinde gelişen olayda bilinçli taksirin mevcut olduğunun gözetilmemesi…”, Yar. 9.CD, 01.11.2006.
“Sanığın güzergahı üzerindeki gireceği yolu kaçırıp, yanlış yola saptıktan sonra ilerideki bir noktadan kaçırdığı yola girmek üzere bölünmüş yolun ters istikametinden seyri sırasında, nizami olarak kendi şeridinden gelen araçla çarpışması şeklinde gelişen olayda bilinçli taksirin mevcut olduğunun gözetilmemesi…”, Yar. 9.CD, 01.11.2006.
“Alkollü olan ve sürücü belgesi bulunmayan sanığın idaresindeki otomobille meskun mahalde geceleyin hızlı seyrederek direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yolun sağındaki kaldırım üzerindeki ağaca çarparak aracındaki bir kişinin ölümüne neden olmak şeklindeki eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu…”, Yar. 9.CD 19.9.2007.
“Sanığın, ışıklı kavşakta kendisine kırmızı ışık yanarken geçip katılan yayaya çarpması şeklinde gelişen olayda, bilinçli taksir koşullarının oluştuğu…”, Yar. 9. CD., 27.6.2006.
YTCK m. 22/4: “Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.”
YTCK m. 22/4: “Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.”