Müzik Eğitimi ve Orkestralar: Özellikle Ziya Gökalp'in 1923'te Ankara'da yayımlanan Türkçülüğün Esasları adlı kitabında Fransız düşünürlerinden aktardığı iki düşünce, Cumhuriyet devrimlerim yürüten kadro üzerinde etkili oldu. Gökalp, klasik Türk musikisinin bize Bizans'tan geçtiğini, halk musikisinin ise eski Türk musikisinin devamı olduğunu; yeni ulusal musikinin halk ezgilerinin derlenerek "usulüne göre" armonize edilmesiyle elde edilebileceğini ileri sürüyordu. 1926'da Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin başkanlığında Ankara'da toplanan Sanayi-i Nefise Encümeni'nin kararıyla, klasik Türk musikisi eğitimi, bütün okullardan kaldırıldı, yerine Batı müziği eğitimi konuldu. 1926-1927'de istanbul gazetelerinde Batı müziği-Doğu ve Türk musikisi üzerine haftalarca süren bir tartışma yer aldı. Atatürk de birçok demecinin yanısıra, özellikle 8 Ağustos 1928 Sarayburnu konuşmasında musiki konusuna değinerek Batı musikisinden yana tutumunu vurguladı, l Kasım 1934'te Atatürk'ün meclisteki konuşması üzerine İçişleri Bakanlığı'na bağlı Matbuat Umum Müdürlüğü'nün başında bulunan Vedat Nedim'in (Tor) uyarısıyla, Türk musikisi yasaklandı. 8 Şubat 1936'da Matbuat Umum Müdürlüğü'nden İstanbul Radyosu'na gönderilen bir tezkere ile "radyoda milli çeşniyi ihtiva eden musikiye yer verilebileceği, fakat Enderun musikisinin bu kayıttan hariç bulunduğu" bildirilerek klasik Türk musikisinin çalınması yasaklandı. Ayrıca İçişleri Bakan-lığı'nca halk türkülerinin de hangi sazlarla çalınabileceğini saptayacak ve radyoda çalınacak havaları seçecek bir heyet belirlendi.
1934'te Cemal Reşit Rey tarafından kurulan yaylı çalgılar orkestrası, Tepebaşı Ti-yatrosu'nda ilk kez altı konser verdi. Daha sonra İstanbul Şehir Orkestrası haline gelen bu topluluk, 1945-1946'da eklenen nefesli çalgılarla bir senfoni orkestrası haline geldi. Filarmoni Derneği'nin aracılık ve girişimleriyle Rockefeller Vakfı'ndan sağladığı yardımlarla çalgılarını yenileyerek dünyanın ünlü sanatçılarıyla konserler düzenledi. Bu orkestrayı 1968'e kadar Cemal Reşit Rey, 1984'e kadar da Demirhan Altuğ yönetti. 1972'de Devlet Senfoni Orkestrası^) adı ve 92 kişilik kadrosuyla Kültür Bakanlığı'na bağlandı.
196i'de Hamit Alacalıoğlu'nun yönetiminde, Türk-İngiliz Kültür Derneği'nin desteğiyle İstanbul Oda Orkestrası kuruldu ve 1974'e kadar düzenli konserler verdi. 1972'de Harutyun Hanesyan Oda Orkestrası kuruldu; bu orkestra 1981'de Atatürk'ün 100. yıl kutlama törenlerine katıldı. Ayrıca 1983'te İstanbul'da "Mimar Sinan Solistleri" adlı yaylı çalgılar topluluğu 1984'
Arturo Stravolo Sevil Berberi oyununda
kadın kılığıyla.
P. Tuğlacı, Mehterhane'den Bandoya, ist., 1986
ün sonuna kadar konserler verdikten sonra dağıldı. 1983'te Filarmoni Derneği'nin desteğiyle, Cem Mansur yönetiminde İstanbul Filarmoni Oda Orkestrası kuruldu.
Muzıka-i Hümayun, Osmanlı Devleti'n-deki tek musiki eğitim kurumuydu. Ayrıca ordudan yetişen icracılar sivil kurumlarda çalışarak yeni müzikçiler yetiştirdiler. Sanat okulları ile çeşitli sultanilerde değerli müzikçiler görev alarak pek çok öğrenci yetiştirdiler. Musikinin örgün eğitim içinde yerini alması, ancak 1915'te gerçekleşti. 19l4'te şehremanetinin girişimiyle açılan Darülbedayi'nin (bugün Şehir Tiyatroları) biri tiyatro, öbürü musiki olmak üzere, iki bölümü vardı. Musiki bölümünün başında Ali Rifat (Çağatay)(->) bulunuyordu; bu bölüm 19l6'da kapandı. 1917'de Maarif Nezareti, Darü'l-Elhân(->) adlı yalnızca Türk musikisi öğretimi veren ilk ulusal musiki okulunu açtı. 1923'te bu okulun müdürlüğüne atanan Musa Süreyya Darü'1-El-hân'a Batı müziği eğitimi için gerekli bölümleri ekledi, ayrıca burada bir senfoni orkestrası, bir koro, bir de armoni muzıka-sı kurdu. 1926'da Türk musikisi bölümü kapatılan Darü'l-Elhân, Avrupa konserva-tuvarları örnek alınarak yeniden örgütlendi. 1931'de İstanbul Belediyesi'nin çağrısıyla İstanbul'a gelen Avusturyalı müzikçi, Viyana Müzik ve Tiyatro Akademisi Başkanı Joseph Marx'ın önerileri üzerine yeni bir düzene kavuşturuldu ve daha sonra Belediye Konservatuvarı(->) adını aldı.
İstanbul Şehremaneti'nin 1910'da açtığı Muzıka Mektebi (öbür adıyla Darülaceze Bandosu), 1912'de İzmir'de açılan ve amaçları arasına "milli ruhu gençlere aşılayacak bir ilkenin belirlenmesF'ni alan, İsmail Zühtü'nün ders verdiği İttihad Terakki Okulu, başta A. Adnan Saygun olmak üzere, Cumhuriyet döneminin etkili olacak bazı müzikçilerinin yetişmesini sağlayan kurumlar olarak işlev gördü.
istanbul'a Gelen ve Konser Veren Yabancı Sanatçılar: Bu dönemde önemli bazı bestecilerle müzik yorumcuları İstanbul'a gelerek sarayda ve tiyatrolarda konserler vermişler ya da bir süre kaldıkları Osmanlı ülkesinden edindikleri esini bazı yapıtlarında dile getirmişlerdir.
Franz Liszt, Haziran 1847'de İstanbul'a gelerek 6 ay kaldı. Abdülmecid'in huzurunda bir resital, ayrıca iki de özel resital verdi. Donizetti Paşa'nın "Mecidiye Marşı" üzerine çeşitlemeler yazarak padişaha sundu; bunun üzerine nişan ve armağanlarla ödüllendirildi. Felicien Cesar David, 1833'te Galata'daki Saint Simone Manastı-rı'nda 2 yıl kaldı ve dönüşünde "Lalla Ro-ukh" (Lale-ruh) adlı operayı yazdı.
Keman virtüözü ve besteci Henri Vi-euxtemps, piyanist eşi Josephine ile birlikte 1848'de İstanbul'a gelerek Abdülmecid'in huzurunda bir resital verdi. Vieux-temps, Muzıka-i Hümayun'da Türk oyun-cularca temsil edilen Bellini'nin "II Som-nanbula" operasından bir perde seyretmişti. Sultanın onuruna bir marş besteledi, o da para ve nişan ile ödüllendirildi.
Besteci ve orkestra şefi Luigi Arditi 1856-1857 mevsiminde opera temsillerini yönettiği sırada Abdülhamid için bir kantat bestelemiş, o da nişanla ödüllendirilmişti.
Alman keman virtüözü August Wil-helm (1845-1908) 1885'te II. Abdülhamid' in çağrısıyla İstanbul'a gelerek haremde konser vermişti.
I. Dünya Savaşı'mn ardından İstanbul'a gelen çarlık Rusya'sının bazı müzikçileri, Beyoğlu'nda nitelikli orkestralar kurmuşlardı. Şefleri de iyi müzikçi olan bu topluluklarda Türk muzıkacıları da bir süre çalışarak deneyimlerini artırmışlardır.
Daha sonra İstanbul'a Gustav Holst, Henry Barraud, Joaquin Rodrigo, Ernesto Halffter, Benjamin Britten, Leonard Berns-
(Soldan sağa)
Muzıka-i
Hümayun'un
kemancısı
Osman Zeki
Bey (Üngör)
piyanist İtalo
Selvelli,
viyolonselist
Cemil Bey.
P. Tuğlacı,
Mehterhane'den
Bandoya,
tst., 1986
tein, Aribert Reimann, Jacques Thibaut, Cortot, Emil Gilels'in de aralarında bulunduğu pek çok yorumcu gelerek konserler verdiler. 1936'da Sovyet besteci Dmit-ri Şostakoviç, kemancı David Oyştrah ve piyanist Lev Oborin, bale ve orkestra sanatçılarından oluşan bir toplulukla birlikte çıktıkları Türkiye turnesinde İstanbul'a da gelerek konserler ve gösteriler düzenlediler. Özellikle İstanbul Festivali'nin başlamasından sonra dünyaca ünlü icracılar sıklıkla İstanbul'a gelerek konserler vermeye başladılar.
Bibi. A. Bocolla, La Musique en Turquie et Qu-elques traits biographiques sur Giuseppe Doni-zettiPacha, ist., 1911; M. R. Kösemihal, Türki-ye-Avrupa Musiki Münasebetleri, İst., 1939; ay, Türk Askeri Muzıkalan Tarihi, İst., 1955; Se-vengil, Saray; Sevengil, Opera; Sevengil, Meşrutiyet; Sevengil, Tanzimat; G. Oransay, Batı Tekniğiyle Yazan 60 Türk Bağdar, Ankara, 1965; ay, Çağdaş Seslendiricilerimiz ve Küğ Yazarlarımız, Ankara, 1969; And, Meşrutiyet; M. And, Türkiye'de İtalyan Sahnesi, ist., 1989; L. Saz, Haremin içyüzü, ist., 1974; B. Aksoy, "Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Musiki ve Batılılaşma", TCTA, V; C. M. Altar, Opera Tarihi, I-IV, Ankara, 1982; S. Umur, "Abdülmecid, Opera ve Dolmabahçe Saray Tiyatrosu", Milli Saraylar, I, 1987; E. Yenal, "19'uncu ve 20'nci Yüzyıllarda Türkiye'deki Çoksesli Müzik Etkinliklerine Ordu ve Sivil Toplum Kurumlarının Katkıları", (Mimar Sinan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, yüksek lisans tezi), İst., 1993. M. HALİM SPATAR
Dostları ilə paylaş: |