MediafortheArts
ğınmasına rağmen, manastırın kilisesinden sürüklenerek dışarıya çıkarılmış ve gözlerine mil çekildikten sonra sürgüne yollanmıştır. Fetihten sonra manastırın Ayios İo-annes Prodromos adına olan kilisesi camiye dönüşmüştür (bak. Imrahor Camii). Manastır yapıları kaybolmuş ise de, kilisenin yakınındaki büyük su sarnıcı kalmıştır. Bu da atölye olarak kullanılırken bir patlama sonunda yakın yıllarda büyük ölçüde yıkılmıştır.
isa'nın göğe çıkışına sunulan (Anasta-sis), Anastasios Manastırı'nda Aziz Auk-sentios'un mezarı bulunuyordu. 13. yy'da Latinler burayı işgal ederek içindeki değerli kutsal eşyayı yurtlarına götürmüşlerdi. Sonra ihya edilen manastır fethe kadar yaşamıştır. Yanında Ayia Anastasia Kilisesi olan manastır sonra kaybolmuştur. A. G. Paspatis, Sokollu Mehıned Paşa Ca-mii'nin altında ve çevresinde rastladığı bazı eski kalıntıların bu eski dini tesise ait o-labileceğini ileri sürmüş, ancak sonraları bu görüşün yanlış olduğu anlaşılmıştır. A-nastasis Manastırı ile Anastasia Kilisesi'nin Büyükçarşı (Kapalıçarşı) ile Bayezid Camii arasındaki alanda olduğu kabul edilir. Nitekim 16. yy'da Pierre Gilles de burada bir kilise harabesi görmüştür.
Aziz Andreas adına kurulan ve imparator I. Basileios'un (hd 867-886) restore ettirdiği manastır, Latin istilasının arkasından VIII. Mihael'in yeğeni Teodora Raule-ina (ö. 1300) tarafından 1285'e doğru yeniden yaptırılmış ve kendisi de bu sarayı bir "salon" gibi kullanarak ölümüne kadar burada yaşamıştır. II. Andronikos'un (hd 1282-1328) kızı ve Sırp Kralı II. Stefan Uroş Mi-lutin'in eşi Simonida da kocasının ölümünden (1321) sonra buraya çekilerek burada ölmüştür. Giritli Andreas'ın adını alan (en te Krisei) kadınlar manastırı, fetihten sonraki yıllarda bir süre daha Ortodoksların elinde kalmış, ancak kilisesi II. Bayezid döneminde (1481-1512) Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrilmiştir (bak. Koca Mustafa Paşa Külliyesi). Manastırın kalıntıları üstünde ise imaret, medrese ve Sünbül Efendi Tekkesi olarak tanınan bir tekke yapılmıştır.
Sağlam dayanağı olmayan bir efsaneye göre Kudüs'ten kutsal yerlerden bazı gü-
zel kokulu bitkiler getiren, I. Constanti-nus'un annesi Helena, bunları kurduğu bir manastıra koymuştur. Bu saksı veya testilerden dolayı Gastria Manastın olarak adlandırılan bu dini tesis gerçekte imparator Teofilos döneminde (829-842), onun eşi Teodora tarafından yapılmış olmalıdır. Im-paratoriçe ile kızları Tekla, Anastasia, Pul-heria ve annesi Teoktista ile kardeşi Pet-ronas'ın mermer lahitleri burada idi. Genellikle ileri sürüldüğüne göre, Samatya (şimdi Kocamustafapaşa) semtindeki Sancaktar Hayreddin Mescidi bu manastırın bir kalıntısıdır. Altıgen biçiminde bir plana sahip olan bu küçük bina, aslında geç Roma dönemine ait bir mezar yapısı (ma-usoleum) olup, Bizans döneminde şapele dönüştürülmüştür. Gastria Manastırı'na ait olabileceğini gösteren kesin bir dayanak yoktur. Mescit 1894 depreminde yıkılmış, hemen hemen kaybolmak yolunda iken, 1975-1980 arasında restore edilmiştir.
Sarayburnu-Gülhane arasındaki kesimde olan Mangana semtinde bulunan Ayios Yeoryios Manastırı, imparator IX. Kons-tantinos Monomahos (hd 1042-1055) tarafından yaptırılmıştı. Burada ayrıca bir saray (bak. Mangana Sarayı) ile manastırın eki olarak bir de hastane inşa edilmişti. 1055 başında ölen IX. Konstantinos'un mezarı burada idi. Yanında da daha önce ölen sevgilisi Sklerena'nın mezarı bulunuyordu. Mangana'daki Ayios Yeoryios Manastırı, Konstantinopolis'in en başta gelen dini müesseselerinden biri oldu. Bitişiğindeki sarayda I. Aleksios 1118'de ölürken, oğlu II. îoannes Komnenos bu manastırda imparator ilan edilmişti. Fakat II. İsaakios Angelos (hd 1185-1195), Boğaz kıyısında yaptırdığı Ayios Mihael Kilisesi'ni süslemek için manastırın bazı parçalarını söktürerek oraya taşıttı.
Latin işgali yıllarında Katolikler tarafından kullanılan manastır, şehir tekrar Bizans devletinin başkenti olduğunda ihya edilmiş, 1356'da îoannes Kantakuzenos keşiş olarak buraya çekilmiştir. Şehrin fethine kadar faal durumda kalan Ayios Yeoryios Manastırı kısa bir süre tekke olmuş, fakat II. Mehmed'in (Fatih) Saray-ı Cedid'i yaptırması ile Sur-ı Sultani içinde kalarak ortadan kaybolmuştur. 1921-1923 arasında Fransız işgal ordusunun R. Demangel idaresinde yaptığı kazı ve temizlik çalışmalarında, bir kısmı demiryolu tarafından tahribe uğramış olan önemli Bizans yapı kalıntıları meydana çıkarılmıştır. Bunlardan birinin Ayios Yeoryios Kilisesi olduğu sanılır. Çevresindeki mahzen veya sarnıçların da manastırın bodrumuna ait oldukları genellikle kabul edilir. Manastırda yazılan veya kütüphanesine ait birçok yazma esere çeşitli ülkelerdeki kütüphanelerde rastlanmıştır (Atina, Aynoroz, Eskurial-Madrid, Vatikan, Oxfard, Paris). Kazılar sırasında burada çok güzel bir Meryem kabartması bulunmuştur. Bazı kısımları ve başı eksik olan bu mermer levha şimdi istanbul Arkeoloji Müzesi'ndedir.
İkinci ve önceki kadar önemli olmayan bir Ayios Yeoryios Manastırı Deuteron Mahallesi'nde bulunuyordu ve 9. yy'dan
itibaren adı geçiyordu. Edirne Kapısı'nın iç tarafında 16. yy'da Mihrimah Sultan adına Mimar Sinan tarafından yapılan caminin bu manastırın yerinde inşa edildiği iddia edilir ise de bu iddianın sağlam bir des: teği yoktur.
13. ve 14. yy'larda Bizans devletinin başındaki Paleologos hanedanının ecdadı olan Yeoıyios Paleologos, 12. yy'in ortalarında Ayios Demetrios Manastın'nı kurmuş, Latin işgalinin arkasından aynı soydan VIII. Mihael, harap haldeki manastırı 126l'den sonraki yıllarda ihya ettirmiş, yeni gelir kaynakları sağlamıştır. Başlangıçta patriğe bile sorumluluğu olmayan bu bağımsız manastır sadece imparatorun kontrolünde idi. Yönetmeliğine göre 36 keşişten yalnız 15'i ayinle meşgul olacak, geri kalan 21'i hizmet işleriyle meşgul olacaktı. Fetihten sonra ortadan kalkan bu manastırın Sarayburnu'nda olduğu sanılır. Nitekim burası ortaçağda "angulus sancti Demetrii" olarak adlandırılmış ve buradaki bir sur kapısına Ayios Demetrios Kapısı denilmişti.
Ayios Diomedes Manastırı 6. yy'dan itibaren bilinir. 9. yy içinde, I. Basileios (hd 867-886) daha tanınmamış bir kişi olduğu sırada, bu manastırın kilisesinin başrahibi ona ileride imparator olacağım bildirdiği için, Bizans tahtının sahibi olduğunda Diomedes Manastırı'na zengin bağışlarda bulunmuş, birçok mülk vermiştir. Meryem adına bir Teotokos Kilisesi ile birleşik olan Diomedes Manastırı ve Kilisesi Jerusalem veya Nea Jerusalem (Kudüs, Yeni Kudüs) olarak şöhret bulmuş ve burada yapılacak ayinlerin şehri büyük felaketlerden kurtaracağına inanılmıştı. Diomedes Manastırı'nm Yedikule'de surların iç tarafında demiryolunun kuzeyinde olduğu kabul edilir. Fakat günümüze hiçbir izi gelmemiştir.
Olibriu (Olybrius) Mahallesi'ndeki Ayia Eufemia Manastın, II. Teodosios'un kızı Eudoksia tarafından yapılmaya başlanmış, kızı Placidia ile eşi Anikius Olibrius tamamlatarak tezyin ettirmişler, onların da kızı Anikia İuliana(->), manastırın bezemesi işini sona erdirmiştir. Ancak bu manastırın Bizans döneminin içlerinde ortadan kalktığı sanılır, imparatorlar fetihten son-
Lips
Manastırı'nm
kilisesinden bir
görünüm
(bugün Fenarî
İsa Camii).
Mediafor the Arts
ra Fatih Camii'ne çevrilen Havariyun Ki-lisesi'nden Büyük Saray'a giderken, Ayios Polieuktos Kilisesi ile Olibriu Mahalle-si'nden geçtiklerine göre bu manastır, Şehzadebaşı semti dolaylarında olmalıydı. Burada Haşim Işçan Altgeçidi yanında Anikia luliana'mn yaptırdığı Polieuktos Kilisesi'nin kalıntıları meydana çıkarılmış, belediye sarayının önündeki havuz ve otoparkın olduğu yerde 8-10 m derinde Anikia'nın sarayına ait olması muhtemel döşeme mozaikleri bulunmuştur. Trakya'nın çeşitli ürünlerini getiren köylü figürleri ile bezenmiş bu güzel mozaikler maalesef korunmamıştır.
Petrion Mahallesi'nde olan ikinci Eufemia Kadınlar Manastırı, 9- yy'da mevcut idi. I. Basileios dört kızım buraya kapatmıştı. 11. yy'da da Zoe, kız kardeşi Te-odora'yı buraya rahibe olarak kapatmış, fakat 1055'te manastırdan çıkan bu kadın Bizans tahtına geçmiştir. Manastırın kilisesinde, Basileios'un annesi ile Sembatios ve Marianos adlarındaki erkek kardeşlerinin, kızları Anastasia, Anna ve Helena ile VII. Konstantinos Porfirogennetos'un (hd 913-959) annesi Zoe Karbonopsina'nın mezarları bulunuyordu. Genellikle inandırıcı bulunan bir hipoteze göre kilise sonra Ayia Teodosia adını almış ve fetihten sonra Gül Camii(-0 olmuştur. Çevrede yakın tarihlere gelinceye kadar Bizans kalıntıları görülüyordu. Belki manastıra ait olan bu kalıntılar yoğun ve plansız yapılaşma sonunda görünürden kaybolmuştur.
Komnenos hanedanının kurucusu I. Aleksios Komnenos'un (hd 1081-1118) eşi Eirene Dukas'ın 12. yy'ın başlarında kurduğu, Meryem'e sunulmuş, Teotokos Kek-haritomenes Manastırı, metni bilinen uzun ve ayrıntılı yönetmeliği (tipikon) sayesinde tanınır. Son derecede ilgi çekici bilgiler veren bu yönetmelik, aynı zamanda bir vakfiye durumundadır. Manastırın içinde olan ve hamamı da bulunan inıparatori-çenin özel dairesi, kızı Eudoksia'ya, onun ölümünden sonra diğer kızı Anna'ya, onun ölümünde de torunu Anna'ya kalacaktı. Bu manastırın bitişiğinde arada yüksek bir duvarla ayrılmış olarak Isa Filantropos (Philanthropos) Manastırı da bulunuyordu.
Dostları ilə paylaş: |