KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,15 Mb.
səhifə17/140
tarix27.12.2018
ölçüsü8,15 Mb.
#87838
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   140

KOKMAN, NURİ

70

71

KORULAR

hesaplaşmanın ürünü olan şiirsel bir basitliğe sahiptir. Bu basitliğin altında Koral'ın ustalığı, kent kültürüyle bütünleşmiş sanat serüveni yatmaktadır.

NECMÎ SÖNMEZ

KORMAN, NURİ

(1868, İstanbul - 12 Eylül 1951, İstanbul) Sülüs ve nesih hattatı.

Nuri Korman'ın hattıyla sülüs ve nesih kıt'a. inal, Son Hattatlar

Beşiktaşlı Hacı Nuri Efendi olarak tanınmıştır. Abbas Ağa Sıbyan Mektebi'ni, ve Beşiktaş Rüştiyesi'ni bitirdi. Ayrıca cami derslerine devam etti. Bir süre adliye kaleminde çalıştı. Matbaa-i Âmire başhattatlı-ğmda bulundu. Beşiktaş'ta Mekteb-i Ha-midî'de, Medresetü'l-Hattatin'de(-») ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde(-») hat hocalığı, bir süre de Cağaloğlu'nda bir dükkân açarak serbest hattatlık yaptı. Musikiyle de ilgilenen Korman Beşiktaş'taki Yahya Efendi Tekkesi'nde uzun yıllar zâkirlik ve zâkirbaşılık yapmıştır. Dini musiki formlarında besteleri de vardır.

Korman'ın hat sanatındaki hocaları Ala-eddin Bey ile Muhsinzade Abdullah Bey' dir(-»). Bu hocalardan sülüs ve nesih, Zeki Dede'den de talik yazı öğrenmiştir. Ustalığı döneminde yalnız sülüs ve nesih yazıyla uğraşmıştır. Kuran, evrat, bilye, dua kitapları ve levhalar dışında Kartaltepe Camii'nin(->) kubbesindeki îhlas Suresi, Azapkapı'daki Sokollu Mehmed Paşa Ca-mii'nin yenilenen abdest musluklarının üstündeki yazılar, Cevad Paşa Türbesi'nin(->) kapısındaki yazı ve Üsküdar'daki Yalnız Servi Camii'nin kapısındaki yazı İstanbul' daki bilinen eserleridir. Meşk, kıt'a, levha türünde birçok eseri de özel koleksiyonlardadır. Kızı Tülin Korman Türk musikisi ses sanatçısıdır.



Bibi. inal, Son Hattatlar, 242-245; Rado, Hattatlar, 262; Öztuna, BTMA, I, 458-459.

İSTANBUL


KORUK TEKKESİ

Fatih İlçesi'nde, Osmanlı dönemindeki a-dı "Mollagüranî" olan Fındıkzade semtinde, Keçi Hatun Mahallesi'nde, Millet Caddesi ile Molla Gürani Caddesi'nin kavşağında yer almaktaydı.

Halvetî tarikatının istanbul'daki en eski ve en önemli faaliyet merkezlerinden biri olan Koruk Tekkesi, I. Selim (Yavuz) (1512-1520) ve I. Süleyman (Kanuni) (1520-1566) dönemlerinin devlet ricalinden Sadrazam Pirî Mehmed Paşa (ö. 1532) tarafından 927/1520 civarında kurulmuştur. Bundan başka İstanbul'da ve Silivri'de birçok hayır eseri yaptırmış olan Pirî Mehmed Pa-şa'nın, söz konusu tekkeyi özellikle, hem-şerisi ve mürşidi olan, döneminin ileri gelen âlimlerinden ve Halvetî şeyhlerinden Cemâleddin İshak Karamanî'nin (ö. 1526) irşat faaliyetini yürütmesi amacıyla tesis ettiği bilinmektedir. Pirî Mehmed Paşa aynı amaçla, biri Sütlüce'de, diğeri Zeyrek'te olmak üzere iki tekke daha inşa ettirmiş, C. İshak Karamanı vefat ettiğinde Sütlüce' deki tekkede yer alan türbesine gömülmüştür. 18. yy'ın ilk çeyreğinde tekkenin postuna geçen Şeyh Mehmed Fahrî Efendi (ö. 1735) ile damadı ve halifesi Şeyh Mehmed Şeyhî Efendi'nin (ö. 1775) aslen, Mokios Sarnıcı (Çukurbostan) yakınındaki Koruk Mescidi'nin mahallesinden olmaları ve bu yüzden "Körüklü" lakabı ile tanınmaları, o zamana kadar banisinin adıyla anılan tekkenin bundan böyle "Körüklü" ya da "Koruk" adlarıyla şöhret bulmasına sebep olmuştur.

Tekkenin ilk postnişini C. îshak Karamanî'nin vefatından sonra yerine oğlu Şeyh Mehmed Emin Efendi (ö. 1585) geçmiş, 38 yıl kadar bu hizmeti yürüttükten sonra Fatih'teki Emir Buharî Tekkesi'nin(~>) meşihatını üstlenmiştir. Bundan sonra, ileri gelen Halvetî şeyhlerinden Nureddinzade Mustafa Musliheddin Efendi'nin (ö. 1574) halifelerinden Tırhalalı Şeyh Ali Kemâli Efendi (ö. 1603) ile Kırımlı (Tatar) Şeyh Derviş Efendi (ö. 1621) sırayla Koruk Tek-kesi'nin postuna oturmuşlardır. Aynı zamanda Ayasofya'da cuma vaizi (kürsü şeyhi) olan A. Kemâlî Efendi'nin bazı ilahilerinin olduğu, Derviş Efendi'nin de Süley-maniye Camii'nde aynı görevi üstlendiği tespit edilmektedir. Derviş Efendi'yi izleyen üç şeyh Cerrah Mehmed Paşa Camii vaizi Saçlı İbrahim Efendi (ö. 1632) ile oğlu Musa Efendi ve adaşı olan torunu İbrahim Efendi'dir.

Koruk Tekkesi, İbrahim Efendi'nin ve-

Koruk


Tekkesi'nin

naziresinden

bir görünüm.

Cengiz Kahraman,

1994

fatından (1715) sonra, postuna Körüklü .Şeyh M. Fahrî Efendi'nin geçmesi ile Hal-vetîliğin Sünbülî koluna bağlanmış, tekkelerin kapatılmasına (1925) kadar bu bağlılık devam etmiştir, ibrahim Nakşî Efendi adında bir şeyhin halifesi olan Ko-ruklu M. Fahrî Efendi'nin tanınmış bir şahsiyet olduğu anlaşılmakta, vefatına Zî-ver Ahmed Çelebi'nin tarih düşürdüğü, mezar taşındaki kitabenin ise hattat Taş-mektepli Mustafa Rakım Efendi tarafından yazıldığı Hadîka'da nakledilmektedir. Yine aynı kaynakta, M. Fahrî Efendi'nin şair olduğu, divanında yer alan ve "Ez can û dil Peygamber'e âşık isen" diye başlayan naatmın, tekke musikisinin en ünlü simalarından Çâlâkzade Şeyh Mustafa Efendi (ö. 1757) tarafından bayatî makamında bestelendiği belirtilir. Ayrıca Şehzade Camii vaizi de olan M. Fahrî Efendi'den sonra, ünlü Celvetî şeyhlerinden, "Fazl-ı İlahî" olarak anılan Atpazarî Osman Efendi'nin (ö. 1690) torunlarından olan damadı M. Şeyhî Efendi, M. Şeyhî Efendi'nin halifesi Numan Efendi (ö. 1812), Numan Efendi'nin oğlu Celâleddin Efendi (ö. 1842), Kandilci Mehmed Şakir Dede Efendi (ö. 1847), Melekhocazade el-Hac Mehmed Eşref Efendi (ö. 1852), Mehmed Eşref Efendi'nin oğlu el-Hac Mehmed Atâullah Efendi (ö. 1868), M. Atâullah Efendi'nin oğlu Mustafa Hüsameddin Efendi (ö. 1886), Koca Mustafa Paşa Camii hatibi Hakkak Hafız Aziz Mahmud Efendi (ö. 1888), A. Mah-mud Efendi'nin oğlu Hatibzade Mehmed Hüsnî Efendi (ö. 1890), M. Hüsnî Efendi' nin oğlu Mehmed Lutfî Efendi (ö. 1902), Merkezzade Mehmed Zekâî Efendi (ö. 1924) ve M. Zekâî Efendi'nin oğlu Nurul-lah (Kılıç) Efendi (ö. 1977) Koruk Tekke-si'nin meşihatında bulunmuşlardır.

Son dönemin nüfuzlu şeyhlerinden cilan M. Zekâî Efendi, Sünbül Efendi Tekke-si'nden(->) sonra Sünbülîliğin en önemli merkezi olarak kabul edilen Merkez Efendi Tekkesi'nin postnişini Nureddin Efendi'nin (ö. 1881) oğludur. 1906'da, Merkez Efendi Tekkesi'nde babasına halef olan ağabeyi Ahmed Mesud Efendi'den hilafet alarak Koruk Tekkesi'ne şeyh olmuş, a-ğabeyinin vefatı üzerine aynı zamanda Merkez Efendi Tekkesi'nin meşihatını üst-

lenmiş, vefatına kadar salı günleri Koruk Tekkesi'nde, perşembe, günleri de Merkez Efendi Tekkesi'nde icra edilen Sünbülî a-yinlerini idare etmiştir. Tekkenin 13267 1908'de II. Abdülhamid (hd 1876-1909) tarafından yeniden inşa ettirilmesi, 1918' deki büyük yangında bu yapının ortadan -kalkması ve 134l/1922'de C. İshak Karamanî'nin naaşının Sütlüce'deki türbesinden Koruk Tekkesi'ne nakledilmesi M. Zekâî Efendi'nin şeyhliği sırasında vuku bulan üç önemli olaydır.

Tekkelerin kapatılmasından kısa bir süre önce vefat eden M. Zekâî Efendi'nin yerine oğlu ve halifesi olan Nurullah (Kılıç) Efendi geçmiş, Cumhuriyet döneminde tekkesini ihya etmeye ve Sünbülîliği yaşatmaya çalışan Nurullah Kılıç, aralarında, eczacı Ali Süreyya Kalemcioğlu'nun(->) oğlu avukat Fahreddin Kalemcioğlu'nun da bulunduğu halifeler yetiştirmiştir. Diğer taraftan Koruk Tekkesi'nin son yıllarında, tekke musikisinin son ustalarından Ali Gerçek'in zâkirbaşılık görevini yürüttüğü bilinmektedir.

Günümüzde, haziresinin bir kısmı dışında tamamen ortadan kalkmış bulunan Koruk Tekkesi'nin zaman içinde birçok değişim geçirdiği, bulunduğu çevreyi kasıp kavuran yangınlarda hasar görerek hemen her seferinde yeniden inşa edildiği ya da en azından önemli onarımlara tabi tutulduğu tahmin edilebilir. Özellikle 1660, 1093, 1718 ve 1782 tarihlerinde vuku bulan yangınlardan tekkenin etkilendiği kesindir. Son olarak 1908'de ihya edilen tekke 1918 yangınında tarihe karışmış, M. Zekâî Efendi'nin yangından sonra tekkeyi yeniden inşa ettirme girişimleri tam olarak sonucuna ulaşamamıştır. Tekkelerin kapatılmasından az önce harem dairesinin tamamlandığı ancak tevhidhanenin bitirilemediği tespit edilmektedir. İnşaatı yarım kalan tevhidhanenin yerine 1976'da kagir duvarlı, beşik çatılı Pirî Mehmed Paşa Camii inşa edilmiş, hazireden arta kalan mezar taşları düzenlenmiş, ancak bu arada 1326/1908 tarihli ihya kitabesi kaybolmuştur. Sonuçta yerleşim düzeni ve mimari özellikleri tam olarak tespit edilemeyen Koruk Tekkesi'nin, bugünkü camiden pek farklı olmayan bir tevhidhane ile bunun kuzey yönündeki avlunun etrafında sıralanan ahşap bölümlerden (harem, selamlık, mutfak vb) meydana geldiği tahmin edilebilir. Son yıllarda ayrıntılı bir araştırmaya konu teşkil eden hazirede, tekke şeyhlerinden başka bazı önemli ulema ailelerine mensup kişilerin de mezarları yer alır.



Bibi. Barkan-Ayverdi, Tahrir Defteri, 427-430, no. 2491; Ayvansarayî, Hadîka, I, 137-138; Kut, Dergehname, 233, no. 55; Çetin, Tekkeler, 587; Aynur,' Salih a Sultan, 36, no. 114; Âsitâ-ne, 12; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, I, 84-85, no. 134; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 11; th-saiyatll, 21; Vassaf, Sefine, III, 233 vd, V, 273; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 27-28; Öz, istanbul Camileri, I, 115; Yüksel, Bâyezid-Yavuz, 436; J. L. Bacque-Grammont-S. Eyice-N. Clayer-Th. Zarcone, "Stelae Turcica, VII. DeuxAnatoliaModema (Yeni Anadolu), S. 5 (1994), 233-318.

M. BAHA TANMAN

Mihrâbâd Korusu'ndan bir görünüm. Banu

Kutun/Obscura, 1994

KORULAR

Koru, kent içinde veya kentin yakın çevresinde yer alan, etrafı çevrilerek emniyeti sağlanmış, koruma altına alınmış büyük ağaç topluluğu; küçük orman parçası ya da yollarla bölünmüş bir parkın, gezinti yeri olarak düzenlenmiş kapalı ağaçlık kısmına verilen addır.

Ormancılıkta, kütük (çotuk) sürgünlerinden yetişen ve genellikle yalnız yakacak ya da diğer kullanım odunu veren a-ğaçların oluşturduğu ormanlara "baltalık", tümü tohumdan yetişen ağaçların meydana getirdiği ormanlara da "koru" adı verilir.

Ormancılıktaki koru ormanı ile kent i-çindeki koru arasında önemli bir fark vardır. Ormancılık açısından, koru ormanını oluşturan ağaçlar tohumdan gelişmişken, kent içi korularda ağaçların tohumdan veya sürgünden gelişmiş olması fark etmez; uzun süre koruma altında tutulmuş olması, rekreasyonal açıdan kentliye hizmet vermesi, ağaçlığın "koru" kabul edilmesi için yeterlidir.

İstanbul Boğazı'nın yeşilliği, doğal bitki örtüsü dışında koruluklar, park ve konut bahçelerinde toplanmıştır. Boğaz'da yeşillik denince ilk akla gelen anıtlaşmış korulardır.

Avrupa Yakasındaki Korular

Yıldız Korusu: Mülkiyeti İstanbul Büyük-şehir Belediyesi'ne aittir. Alanı 46,7 hektar kadardır. 1950'de İstanbul Belediyesi' nin kararı ile halka açık park haline getirilen koru, Yıldız Sarayı'nın dış bahçesidir. Burası aslında, Çırağan Sarayı'nın kara tarafındaki korusudur.

Yıldız Korusu'nun bulunduğu Beşiktaş Tepesi, hazine-i hassaya ait bir yerdi. Manzarası çok güzel olan bu koruluğa ilk olarak I. Süleyman (Kanuni) (hd 1520-1566) ilgi göstermiştir. III. Selim (hd 1789-1807) zaman zaman gelip etrafı seyrettiği bu koruluğun güzelliğine hayran kalmış ve burada annesi Mihrişah Sultan için bir kasır yaptırmış; ismini de "Yıldız" koymuştur.

II. Abdülhamid'in saltanatı sırasında (1876-1909) hasbahçesi (iç bahçe) ile koruluğu (dış bahçe) Ortaköy sırtlarına kadar genişletilmiş, yüksek duvarlarla çevrilerek emniyeti sağlanmıştır.

Koruda, çoğunluğu yabancı kaynaklı (egzotik) 120'den fazla ağaç ve çalı türü

bulunmaktadır. İğneyapraklılardan sedirler, çamlar, göknar ve ladinler, porsuk ve yalancı porsuklar; pul yapraklı kozalaklılardan servi ve ardıçlar, mazılar; yapraklı ağaçlardan ıhlamurlar, akçaağaçlar, dişbudaklar, meşeler, yalancı akasyalar, atkes-taneleri ve soforalar, karaağaç ve menen-giçler, Çin şemsiyeağacı (firmiana simp-lex), Amerikan laleağacı {Liriodendron tulipiferd), acemdutu (Broussonetiapapy-riferd), sabunağacı (Koelreuteria panicu-lata), kaymakağacı (feijoa sellowiana), oyaağacı ve daha yüzlercesi yan yana ve bir arada yetişmektedirler.

Naile Sultan Korusu: Ortaköy ile Kuruçeşme arasında, sahil yolundan (Defterdar Burnu'ndan) kuzeybatıya doğru yükselen, oldukça dik eğimli yamaç ve tepeye doğru düzleşen bir arazi parçasıdır. Alanı yaklaşık 4,9 hektar kadardır. Naile Sultan (1884-1957), II. Abdülhamid'in kızıdır. Hanedan mensubu olduğu için Cumhuri-yet'in ilanından sonra 1924'te yurtdışına çıkmak zorunda kalmış, 1952'de Türkiye'ye dönmüştür. O tarihlerde mülkünü İstanbul'un kumaş tüccarlarından Namık Özsoy'a satmış; 1980'li yılların başında korunun büyük bir kesiminde, iki katlı köşk ve villalar yapılmış, ayrıca Naile Sul-tan'a ait görkemli köşk restore edilmiştir. Korudan kalan ağaçlar, fıstıkçamları, yaş-

Emin Erkayınlar Korusu'nun (Şeyhülislam Cemâleddin Efendi Korusu) büyük giriş kapısının solunda yer alan kuru çeşme. Yavuz Çelenk, 1994



KORULAR

72

73



KORULAR

lı mavi atlas sedirleri, kızılçamlar, serviler, mahlep (idris), cehri (Rhamnus alater-nus), porsuk (Taxus baccatd), yalancı a-kasya, ıhlamurlar, çiçekli dişbudak (Fra-xinus omus) ve manolyalardır.



Naciye Sultan Korusu (Enver Paşa Korusu): Ortaköy-Kuruçeşme arasında, sahil yolundan (Defterdar Burnu'ndan) batıya doğru yükselen oldukça dik eğimli yamaç ve tepede düzleşen bir arazi üzerindedir. Halide Hanım Komşu ile Naile Sultan Korusu arasında yer alır. Alanı 3,3 hektar kadardır. Adı koru ile bütünleşen Emine Naciye Sultan (1896-1957), Abdülmecid'in oğlu Şehzade Süleyman Selim Efendi'nin kızıdır. 5 Mart 19l4'te harbiye nazırı ünlü Osmanlı generali Enver Paşa ile evlenmiştir.

1980'li yılların başında, korunun büyük bir kısmında iki katlı köşkler yapılmış, ayrıca Enver Paşa Köşkü olarak bilinen ahşap yapı restore edilmiştir. Köşkün ana giriş kapısının iki» tarafında çok boylanmış, yaşlı şimşirler ile nar ağaçları köşk ile yaşıttır. Binaların yakın çevreleri gösterişli çalılar ve yer örtücüleri ile ağaçlandınlmıştır. Korudan günümüze kalan ağaçlar, anıtsal boyutlara erişmiş yaşlı sakızağacı, mavi atlas ve Himalaya sedirleri, fıstıkçamları, mavi serviler, kızılçamlar, erguvanlar, zeytinler, gülibrişimler, defneler, yaşlı bir ale-vağacı (Photinia serrulata) ve diğer çalı türleridir.



Vakıf Korusu (Prens Sabahattin Korusu): Kuruçeşme sahil yolu ile Ulus'taki İstanbul TRT binası arasında kalan, oldukça dik eğimli yamaçlar üzerinde, yaklaşık 22 dönümlük bir alana yayılmış girift, kapalı bir korudur. İçindeki ağaçlar fazla boylu değildir.

Bugün İstanbul Vakıflar Bölge Müdür-lüğü'nün mülkiyetinde bulunan koru, II. Abdülhamid'in kız kardeşi Seniha Sultan' in oğlu Prens Sabahattin'e annesinden intikal etmiş, bu nedenle bir süre Prens Sabahattin Korusu olarak da anılmıştır. Koruda mevcut bulunan ağaçlar defne, ak-çakesme, çitlembik, sakızağacı, kermes meşesi, yalana akasya, saplı meşe, dişbudak, erguvan, zeytin, ıhlamur vb'dir.



Emin Erkaymlar Korusu (Şeyhülislam Cemaleddin Efendi Korusu): Kuruçeşme' de Vakıf Korusu'nun bitişiğinde, sahil yolu ile Ulus'taki TRT arazisi arasında, yüksek duvarlarla çevrili, yaklaşık 100 dönümlük bir alanı kaplayan, kesif, kapalı bir korudur. Sahibi ölmüş, vârisleri arasında bir anlaşma sağlanamamıştır; korunun yukarı kesiminde inşa edilmiş bulunan iki eski köşk harap olmuş, biri de yanmıştır. Halk arasında burası Şeyhülislam Korusu olarak da anılmaktadır. Korunun Kuruçeşme tarafındaki büyük giriş kapısının solunda ön cephe taşının üstünde tuğra ve eski Türkçe kabartma yazılar bulunan süslü ve görkemli bir kuru çeşme yer almaktadır. Ayrıca korunun Kuruçeşme tarafındaki duvarlarına gömülü birkaç adet büyük su sarnıcı vardır. Horasanharcı sıvalı taş ve tuğlalardan örülmüş bu tarihi sarnıçlar, bir zamanlar sahildeki yalı ve saraylara su sağlamak için inşa edilmiş-

tir. Bugün bunlardan biri, duvarlarına pencere ve kapı açılarak eve çevrilmiştir. Koruda bulunan ağaç türleri Vakıf Korusu'n-dakilere benzer. Yanmış ve yıkık köşklerin çevresinde oldukça boylu mavi atlas ve Himalaya sedirleri, manolyalar ve ale-vağaçları vardır.



Amavutköy Robert Kolej Korusu: Koru, Arnavutköy sahilinden Ulus'a doğru yükselen kuzeydoğu ve güneydoğuya bakan yamaçlar, tepecikler ve vadilerden oluşan oldukça dik eğimli bir arazi parçası üzerindedir. Alanı 27,5 hektardır. Manolya, dişbudak, ıhlamur, çınar, saplı meşe, erguvan, yalancı akasya, karayemiş, akça-kesme, kermes meşesi, sedir, servi, fıstık-çamı, akçaağaç, ceviz, kokarağaç, defne, sakızağacı, sabunağacı, çitlembik ve daha çok sayıda doğal ve egzotik ağaç ve çalı türlerinden oluşan bakımlı bir korudur. Son yıllarda inşa edilen yemekhane, kapalı spor salonu ve tiyatro binaları, anıtsal niteliğe ulaşmış saplı meşe, Himalaya sediri, gümüşi ıhlamur gibi bazı ağaçların kesilmesine veya kurumasına neden olmuştur.

Ipar Korusu: Arnavutköy-Bebek arasında, sahilden güneybatıya doğru yükselen, oldukça dik eğimli ve tepelik bir arazi parçasıdır. Bizans döneminden kalma bazı bina ve duvar yıkıntılarının bulunduğu bu kesif ağaç topluluğunun alam 4,4 hektar kadardır. Koruya Etiler tarafındaki büyük kapıdan girilir. Gümüşi ıhlamur, dişbudak, çitlembik, atkestanesi, akçaağaç, defne, erguvan, servi, fıstıkçamı, porsuk, sahil sekoyası (Sequoia sempervirens), karaağaç, çınar, manolya (Manolia gran-diflora) gibi ağaç cins ve türleri korunun tüm alanına dağılmış, tepeleri birbirinin i-çine girift bir şekilde girmiştir. Koru bugün Emin Hattat ailesinin mülkiyetindedir.

Fransız Yetimhanesi Korusu: Bebek' te, İpar Korusu ile Bebek'i Etiler'e bağlayan dik yolun solunda kalan ağaçlık alandır. Yaklaşık 3,3 hektar yüzölçümündedir. Arazinin mülkiyeti 1909'da Bebek'te açılan Gabriel Fransız Okulu ile kimsesiz çocuklara kol kanat geren Fransız Yetim-hanesi'ne aittir. Zaman içerisinde burada görev yapan rahipler Etiler sırtlarındaki çilek tarlalarını satın alarak, araziyi genişletmişlerdir.

Lozan Antlaşması'ndan sonra bazı diğer Katolik okulları gibi Gabriel Fransız Okulu da kapatılmıştır. Bazı binalar ile a-razinin (korunun) bir bölümü, 1583'te İstanbul'a gelen Cizvitlerce açılan ve bugün halen öğretime devam eden Saint Beno-ît Fransız Lisesi'ne devredilmiştir.

Söz konusu bu koru, Bebek sırtları ü-zerindeki Kortel, İpar korularının bir devamıdır; ağaç türleri olarak da, gümüşi ıhlamur, çitlembik, kestane, saplı meşe, dişbudak, defne, sakızağacı, menengiç, akçaağaç ve akçakesmeler, atkestaneleri, kermes meşeleri, karaağaçlar, yaşlı serviler ve fıstıkçamları girift bir kapalılıkta koruda bir arada bulunurlar.

Kortel Korusu: Arnavutköy-Bebek arasında, sahilden güneybatıya doğru yükselen, oldukça dik eğimli ve tepelik bir arazi parçası üzerindedir. Koru yaklaşık 2

hektar yüzölçümündedir. Koru ve içindeki daha sonra yanan iki ahşap köşk, Ka-valalı Mehmed Ali Paşa'nın kızı Zeynep Hanım'ın mülkiyetindeydi. 1935'te, Zonguldak ve İstanbul milletvekili ve Türkiye'nin ilk elektrik mühendislerinden olan Hüsnü Kortel, koruyu Zeynep Hanım'ın vârislerinden satın almıştır. Korunun sırta yakın, kısmen düzlük kesiminde 1978-1984 arasında 20'ye yakın bir veya iki katlı ev ve köşk inşa edilmiştir.

Korudaki ağaç türleri anıtsal boyutlara ulaşmış fıstıkçamı, kızılcam, servi, sakızağacı, saplı meşe, erguvan, defne, mavi atlas sedirleridir.

Ayşe Sultan Korusu(-+): Bebek-Rume-lihisarı arasındaki sahil yolundan Boğaziçi Üniversitesi Korusu'na ve Kampusu'na doğru yükselen güneydoğu ve kuzeydoğuya bakan yamaçlar, tepecikler ve vadilerden oluşan oldukça dik eğimli bir arazi parçası üzerindedir. Alanı yaklaşık 60-65 dönüm kadardır.

ÂrifîPaşa Korusu(->): Bebek-Rume-lihisarı arasındaki sahil yolundan Boğaziçi Üniversitesi Korusu ve Kampusu'na doğru yükselen, yamaçları güneydoğuya dönük, oldukça dik eğimli arazi parçasıdır. Tüm alanı yaklaşık 22 dönüm kadardır.

Boğaziçi Üniversitesi Korusu: Bebek-Rumelihisarı sahil yolundan oldukça dik bir eğimle yükselen, kuzeydoğu, doğu ve güneybatı yönlerine bakan yamaçlardan, tepeciklerden ve vadilerden oluşan bir a-razi parçasıdır. Alanı yaklaşık 23 hektar kadardır. 17. yy'ın ikinci yarısında, Kap-tan-ı Derya Deli Hüseyin Paşa Bağı olarak bilinen bu arazi üzerinde, 1871'de Dr. Cyrus Hamlin'in çabaları ile bir bina inşa edilmiş ve Robert Kolej eğitim ve öğretime burada başlamıştır. Koruda bugün a-nıtsal niteliğe ulaşmış Amerikan orijinli sahil sekoyası Duglaz göknarı (Pseudotsu-ga menziesiı), mavi sedirler ve Himalaya sedirleri, fıstıkçamları, atkestaneleri, ıhlamurlar, süs dişbudakları kolejin kuruluş yıllarından kalmadır. Çok bakımlı bir korudur. Son 10 yıl içinde korunun açık a-lanları iğneyapraklı ağaçlar ile ağaçlandınlmıştır. Defneler, karayemişler, erguvanlar ve özellikle kermes meşesi (_Qu-ercus cocciferâ) oldukça uzamış ve kalın çaplara ulaşmışlardır.

Emirgân Korusu(->): Emirgân'ın kuzeybatısındaki yamaçlar ve sırtlar üzerinde yer alan koruluk. Yüksek duvarlar ile çevrili olan koruluk 47,2 hektardır.

Said Halim Paşa Korusu (Yapı ve Kredi Bankası Korusu): Yeniköy sırtlarında, yüksek duvarlarla emniyet altına alınmış, bakımlı bir korudur. Sık ve girift bir tepe kapalılığına sahiptir. Alanı 9,2 hektar kadardır. Adı koru ile bütünleşen Said Halim Paşa (1863-1921), Mısır Valisi Kavala-lı Mehmed Ali Paşa'nın torunudur. 1908' den sonra Yeniköy'de belediye reisliği yapmış, 1913'te Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesi üzerine, hariciye nazırlığından sadrazamlığa yükseltilmiştir. Yeniköy'de-ki koruya büyük olasılıkla belediye reisliği döneminde sahip olmuştur.

Koruda, iğneyapraklı ve kozalaklı tür-

lerden mavi atlas sediri, Himalaya ve To-ros sedirleri, fıstıkçamları, semler, Halep çamı, karaçam bulunmaktadır. Yapraklı ağaç olarak gümüşi ıhlamur, dişbudak, atkestanesi, sakızağacı, gladiçya, ova akça-ağacı, defne, gürgen, fındık, menengiç ve birçok çalı türü görülür.

Avusturya Elçiliği Korusu: Yeniköy sahilindeki denize cepheli görkemli Avusturya Elçiliği Yazlığı'nın(->) arkasındaki dört set üzerindedir. Yüzölçümü 5,5 hektar kadardır.

Mıgırdıç Cezayirliyan'a ait olan arazi Os-manlı-Avusturya dostluğunun bir nişanesi olarak II. Abdülhamid'in emri ile kamulaştırılmış ve Avusturya-Macaristan İmparatoru II. Franz Joseph'e 1898'de hediye e-dilmiştir. Koruda bugün yer alan ağaçlar gümüşi ıhlamur, yaz ıhlamuru, akçaağaç, atkestanesi (beyaz çiçekli), erguvan, yalancı servi, Japon kadifeçamı, Çin şemsiye-ağacı, mavi servi, Avusturya karaçamı, sahil sekoyası, porsuk, çınar vb'dir.



Fransa Elçiliği Korusu: 1807'de III. Selim tarafından dönemin Fransa Büyükelçisi General Sebastiani'ye, elçiliğin yazlığı olarak kullanılmak üzere verilen Tarab-ya'daki İpsilanti Yalısı'nın(~>) arkasında i-ki set halinde yükselen ağaçlık alandır. Yüzölçümü yaklaşık 7,5 hektar kadardır. Yalının arkasındaki tepenin Boğaz tarafına bakan yamacında ve geri düzlüklerde fıstıkçamları, akçaağaçlar (Acer cam-pestre), çınarlar, ıhlamurlar, saplı meşe ve atkestaneleri (beyaz çiçekli), defneler, erguvanlar, yalancı akasya, bozkavak, serviler, karaçamlar, sofora ve sarısalkımlar bulunur.

ingiltere Elçiliği Korusu: Tarabya'da, sahil yoluna 300 m cephesi olan yazlık binanın arkasında yükselen alandadır. Yüzölçümü 2,7 hektar kadardır. Ağaç türleri ova akçaağacı, atkestanesi, ıhlamur, çı-na.t,paulownia tomentosa, porsuk, defne, şimşir, serviler, saplı meşe, yalancı akasya, gülibrişim, karaağaç, acemdutu, fıstıkçamı, kızılçamdır.

Alman Elçiliği Korusu: Yeniköy-Tarab-ya sahil yolu üzerinde, denize hayli geniş cephesi olan, yazlık köşklerin içinde yer aldığı bakımlı bahçenin gerisinde yükselen ağaçlık alandır. Yüzölçümü yaklaşık 17 hektardır. Burası eski Tarabya Kasrı' nın bulunduğu yerdir. Koruda gümüşi ıhlamur, saplı meşe, gürgen ve akçaağaç hâkim durumdadır; gövdesi sert kıllı palmiye (Tracbycarpos fortuneî) tüm koruluk alanda yaygındır; denize nazır tepe ü-' zerinde I. Dünya Savaşı'nda şehit düşen askerler ile Mareşal von der Goltz için yaptırılan mezarlıkta anıtsal boyutlara erişmiş fıstıkçamları dikilmiştir. Ayrıca yalana a-kasya, porsuk, serviler, saplı meşeler, mavi ladin ve Avrupa ladinleri de bulunur.

Huber Korusu (Cumhurbaşkanlığı Yazlık Köşkü Korusu): Tarabya Koyu'nun güneyinde, Yeniköy-Tarabya sahil yoluna cephesi olan Huber Köşkü'nün(-0 arkasında yükselen yamaç ve tepe üzerindeki 64.000 m2'lik alandadır. Koruluk, İngiliz bahçesi konseptini yansıtan doğal ve pitoresk düzenlemesi, nişli ve grottolu set-

leri ve çok değerli ağaç türleri ile Boğaziçi'nin en önemli yeşil alanlarından birisidir. Koruda, gümüşi ıhlamur, yalancı akasya, pırnal meşesi (Quercus ilex), dişbudak, fıstıkçamları, kızılçamlar, anıtsal boyutlara ulaşmış Duglaz göknarı, sahil sekoyası, porsuk (Taxus baccatd), atkestaneleri, defneler, saplı meşe, erguvanlar, şimşirler ve çalı türleri bulunmaktadır.



ispanya Elçiliği Korusu: Büyükdere' de, sahil yoluna cephesi olan görkemli ahşap köşkün arkasında uzayıp giden, 0,9 hektarlık küçük korudur.

Rusya Elçiliği Korusu: Büyükdere-Sa-rıyer sahil yoluna cephesi olan görkemli ahşap yalının arkasından batıya doğru yükselen vadi ve tepelik üzerindeki alandadır. Yüzölçümü 16,6 hektar kadardır. Oldukça büyük çap ve uzun boylara u-laşmış ağaçlar sık bir tepe kapalılığı oluşturmuşlardır. Anıtsal nitelikteki ağaçlar a-rasında Çin yelpazeçamı (Gingko biloba), ıhlamurlar, atkestaneleri fıstıkçamları, erguvanlar, dişbudaklar, çitlembikler kayda değer. Ayrıca saplı meşe, Macar meşesi, akçaağaç, çınar, ladin, servi ve porsuklar koruya zenginlik katarlar.

Ayazağa Korusu: Ayazağa yakınında, içinde Ayazağa Kasırları ile Ayazağa Av Köşkü'nün(-») bulunduğu konduktur. II. Mahmud döneminden (1808-1839) beri hazine-i hassaya ait olduğu ve padişahın sık sık avlanmaya geldiği bilinen Haznedar Çiftliği'nin koruluğudur. 7,8 hektarlık bir yüzölçümüne sahip bulunan koruluğun bugün ayakta kalışının nedeni, içindeki tarihi değerdeki köşk, kasırlar ve a-razinin uzun süre Süvari Okulu gözetiminde kalmasıdır.

Koruda, anıtsal boyutlara ulaşmış, İstanbul korularında görülmeyecek boy ve çaplarda dişbudaklar (40 m boy, 2,10 m çap), çınarlar, ıhlamurlar, saplı meşeler, atkestaneleri, akçaağaçlar tepeleri ile girift, kapalı bir orman oluşturmuşlardır; koruda 1.300-1.400 kadar büyük çap ve boyda iyi konınmuş ağaç vardır. Günümüzde büyük bir kültür kompleksinin kurulması amacıyla koru, eski eser binalarla birlikte İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'na verilmiştir.



Yüklə 8,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   140




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin