KONSTANTİOS I (Patrik)
(l 770, istanbul - 5 Ocak 1859, İstanbul) Rum Ortodoks patriği ve tarihçi.
İstanbul'da ruhban okulunda, sonra da Rusya'da Kiev'deki Ruhani Akademisi'nde öğrenim gördü. Mısır'da ve 6 yıl kadar da Kıbrıs'ta yaşamış, sırası ile rahip sınıfının bütün kademelerini aştıktan sonra 1830'da, Ortodoks patrikliğine yükselmiştir. Kons-tantios 1830'dan, 18 Ağustos 1834'e kadar bu makamda kalmıştır. Kendi isteği ile bu makamdan ayrıldıktan sonra Burgazada-sı'nda yaşamış ve burada ölmüştür. Kons-tantios, Latince, Rusça ve Fransızcayı bilen, kültürlü bir din adamı idi, tarih ve arkeoloji konularında çeşitli yazıları vardır.
Konstantios'u İstanbul tarihi bakımından önemli yapan, henüz başpiskopos olduğu yıllarda C. duFresne du Cange'ın kaynaklardan derleyerek yazdığı Constantino-polis Christiana... (Paris, 1682) adlı eserinden geniş ölçüde faydalanmak suretiyle meydana getirdiği İstanbul'a dair kitabıdır.
Bu, Konstantiniaspalaia te kai neote-ra betoiperigrapheKonstantinupoleos... başlıklı VI+198 sahifelik eser Venedik'te 1824'te yayımlanmıştır. Üzerinde yazar adı olmayıp, "Bir filolog ve arkeoloji dostu tarafından" hazırlandığı bildirilir. İstanbul ve çevresinden bahseden esas metin, 172. sa-hifeye kadar gelmekte, bunu Dictionnaire deş Antiquites'den çevrilmiş, mimarlık tarihine dair bir bölüm ile başlıca eski yazarların biyografileri takip etmektedir.
Aynı kitap, yine Grekçe olarak, ikinci defa İstanbul'da 1844'te basılmıştır. Bu cilt VIII+274 sahifeden oluşur. İçinde yine mimarlık tarihi bölümü ile biyografiler yer almıştır. Konstantios'un eserinin en yaygın
ve tanınmış baskısı, Fransızca olandır: Cons-tantiniade, ou description de Constantinople ancienne et modeme başlıklı bu baskıda da, "bir filolog ve arkeolog tarafından" hazırlandığı bildirilmiştir. Çeviriyi yapan da N. R. harfleriyle gösterilmiştir. Bunun N. Rizo olduğu bilinir. 2 sahifelik gayet kısa bir önsöz ile 218 sahifelik metinden i-baret olan kitap 1844'te İstanbul'da basılmıştır. Tercüme, bazı önemsiz farklara ve kısaltmalara rağmen, Grekçe ikinci baskıya dayandırılmış, fakat mimarlık tarihi, biyografiler gibi ekler tamamen kaldırılmıştır.
Patrik Konstantios'un kitabının Yorgaki Efendi tarafından 1277/1860-61'de Türkçe tercümesinin Tercüman-ı Ahval gazetesinin 6-12. sayılarında tefrika halinde basıldığı bilinir (ancak gazetenin bu sayılan görülememiştir). Heyet-i Sabıka-ı Kos-tantiniye başlıklı bu tercüme, 39 sahifelik bir broşür halinde Tercüman-ı Ahval'in matbaasında Şaban 1277/Şubat 186l'de basılmıştır. Fakat kitabın bütünü olmadığı açıkça bellidir.
Heyet-i Sabıka-ı Kostantiniye, 1863'te 72 sahifelik ince bir kitapçık halinde İstanbul'da E. Misaelidis Basımevi'nde. Grek harfleriyle Türkçe olarak da basılmıştır. Bu son derecede nadir "Karamanlıca" baskının başlığında, "İstanbul Rum patriği esbak faziletlû müteveffa Konstantios Efendi..." tarafından yazıldığı ve A natoli gazetesi "müellifi", Külah Evangelinos Misaelidis ile muavini Pertekli Sullioğlu Nikolaos Te-ologides tarafından çevrildiği bildirilir. Kitap, orijinalinin tamamı olmayıp sadece ilk kısmıdır.
Birkaç yıl sonra, bir İngilizce tercüme basılmıştır: Ancient and modem Constantinople. İstanbul'daki Amerikan Elçiliği sekreteri olan John P. Brown tarafından yapılan bu çeviri, Londra'da 18ö8'de yayımlanmıştır. İçinde VIII. sahifeye kadar bir önsöz, IX-X. sahifede Konstantios'un biyografisi, XI-XIX. sahifelerde etraflı bir indeksi, 1-164. sahifelerde de esas metni bulunur. Kitabın sonuna (s. 165-179) İstanbul'a gelecek seyyahlara pratik bilgiler ve-
Patrik I. Konstantios
Semavi Eyice arşivi
KONT OSTROROG YALISI
62
63
KONUT
ren bir bölüm eklenmiştir. Heyet-i Sabı-ka-ı Kostantiniye'nin, Rüsumat Emanet-i Celilesi ketebesinden Şemsi Bey tarafından 15 Muharrem 1289/25 Mart 1872'de küçük boyda 64 sahifelik bir kitapçık olarak bir daha yayımlandığı tespit edilmektedir. Bu, Yorgaki Efendi tercümesinin yeni baskısıdır. Bunlar dışında Prof. Cavit Baysun' un (1899-1968) çok zengin olan fakat ölümünden sonra dağılan özel kütüphanesinde Türkçe bir yazma nüsha daha bulunuyordu.
Konstantios'un kitabının ilgi çekici tarafı İstanbul'un Bizans ve Türk dönemlerine ait bellibaşlı eserlerine dair, o yıllardaki bilgilere göre kısa tanıtmalar yapmasıdır. Bir Rum yazarının Bizans eserlerinin arkasından Osmanlı dönemine ait binalardan da bahsetmesi dikkate değer. Bu arada bazı yerlerde, bugün kaybolmuş arkeolojik hususlardaki notlan da, yazıldığından bu yana üzerinden bir buçuk yüzyılı aşkın bir sürenin geçmiş olmasına rağmen bu kitabın İstanbul tarihçilerine hâlâ faydalı olabileceğini gösterir.
Konstantios'un kitabının, geçen yüzyıl içinde çok kullanılan ve aranan bir e-ser oluşunun bir sebebi de, İstanbul'un eski eserlerine dair bilgileri fazla hacimli olmayan bir cilt içinde toplamış olmasıdır. J. von Hammer'in iki kalın cildi dolduran Constantinopolis und derBosporus (Pesth, 1822) kitabına nazaran bu bakımdan çok daha kullanışlıdır.
Bibi, Th. M. Aristokleous, Konstantiou A, tou apo sinaiou aoidimoupatriarkhou Konstanti-noupoleos tou Byzantiou biographia..., İst., 1866; M. Gedeon, PatriarkhikoiPinakes, ist., ty (1885-1890 arası), s. 689-692; C. D. Cobham, The Patriarchs of Constantinople, Cambridge, 1911; J. Ebersolt, Constantinople byzantine et leş voyageurs du Levant, Paris, 1911, s. 221-222; E. Mamboury, Leş îles deş Princes, Ban-lieue maritime d'Istanbul, İst., 1943, s. 35 (Konstantios'un Burgazadası'ndaki evi hakkında); S. Eyice, "istanbul'un Fetihten Önceki Devre Ait Eski Eserlerine Dair Bir Kitap Hakkında", TDED, V (1954), 85-90.
SEMAVİ EYİCE
KONT OSTROROG YALISI
Kandilli'de, Göksu Caddesi'nde no. 15'te-dir. 19- yy'ın birinci çeyreğine tarihlenen yalının ilk sahibi bilinmemekte, ancak 20. yy'ın başında yalıyı satın alan Leon Ostro-rog'un adıyla tanınmaktadır.
Polonya'nın eski bir ailesi olan Ostro-rogların bir bölümü Fransa'ya göç etmişlerdi. Ailenin bu kolundan olan Kont Leon Valerien Ostrorog, İslam hukuku üzerine çalışmış seçkin bir akademisyendi. 1900' lerde Osmanlı hükümetince çağrılmış ve Adliye Nezareti'nde hukuk müşavirliği, sonradan da bir ara sadaret hukuk müşavirliği görevlerinde bulunmuştur. İstanbul'a yerleştikten sonra, İstanbullu bir aile olan Lorandoların kızı ile evlenmişti.
Bina birbirine bitişik iki yalıdan oluşmaktadır. Harem dairesi 19. yy'm ortalarına doğru örneklerini bulduğumuz orta so-falı karnıyarık tiptedir. Sofa muntazam bir dikdörtgen halinde evi ikiye bölmektedir. Dikdörtgenin kısa kenarlarından birinde giriş, diğerinde merdiven bulunmaktadır. Merdiven üç kolludur ve sofanın bütün bahçe cephesini kaplamaktadır. Hem bahçe hem deniz tarafından yalıya girilebil-mektedir. Giriş katında sofa taşlıktır. Köşelerde dört geniş oda yer almaktadır. Bu odaların aralarında daha küçük oda ve helalar yer almıştır. Üst katta aynı plan tekrarlanmaktadır. Pencereler bahçe ve deniz cephelerindedir. Sofa pencereleri daha farklı ve büyüktür. İç mimari geç ampir üs-lubundadır(->), çok iyi korunmuştur. Deniz tarafındaki odalar ve bunlardan üst kattaki-ler daha zengin dekorludur. Bu bölümün altında kayıkhane bulunmaktadır.
Selamlık dairesi olarak bilinen yapı ise daha yenidir ve 20. yy'ın başına tarihlen-mektedir. Asimetrik planlı olan bu yapıda merdiven holü ve iki sütunla buraya a-çılan salonu ve bodrum katındaki havuzu, geç dönem özellikleri taşımaktadır.
Bibi. S. H. Eldem, Türk Evi, I, 264-268; Erde-nen, Boğaziçi Sahilhaneleri, II, 212-216.
TÜLAY ARTAN
KONUT
Barınmak ve günlük yaşamı içinde sürdürmek amacıyla kurulmuş ve düzenlenmiş yapı.
Konut, İstanbul'da tarih boyunca önemli bir konu olmuş; çeşitli dönemlerdeki iskân politikalarının ve iç göçlerin neden olduğu nüfus artışları, doğal afetler, savaşlar konut ihtiyacı yaratırken, kentin kültürel ve ekonomik zenginlikleri konut üretiminin belirleyicileri olarak rol oynamıştır.
Bizans Dönemi
II. Teodosios döneminde (408-450), Kons-tantinopolis'in 14 mahallesini anlatan Latince yazılmış Notitia Urbis Constantino-politanae'det-*) kentte 4.388 evin (domus) yer aldığı yazılıdır. Şehir alanı, Roma şehir planlamacılığının devamı olarak ev toplulukları oluşturan "insulae"lere (adacıklara) bölünmüştür. Evlerin zemin katı "pe-ristiT'li Roma evlerinde olduğu gibi, bir orta avlunun (atrium) etrafında düzenlenmiştir. Avluyu çevreleyen odalar evin dış duvarım oluşturur. Genelde tek katlı olan erken Bizans evlerinde mutfak, tuvalet, banyo ve ısıtma sistemleri de geliştirilmiştir (bak. ev mimarisi).
7. yy'dan sonra, evin ana yaşam bölümü, "atrium"dan üst katlardaki cumbalı salonlara geçmiştir. Orta halli aileler evlerinin zemin katlarını işyeri (ergasterion) olarak da kullanmaya başlamışlardır. Mal sahipleri evlerinin zemin kadarını ticari a-maçlarla kiraya da verirlerdi. Böylece mahalle aralarında ekmek fırınları, hamamlar ve zanaat atölyeleri gelişmiştir.
Bizans'ta evler genellikle tek veya iki katlıdır. Ancak yazılı kaynaklarda 100 Bizans kademini aşan (29,5 m) binalardan ve beş kadı evlerden de bahsedilir. 380'de Havariyun Kilisesi'nden Ayasofya'ya yönelen bir dini alayı anlatan Nazianzus'lu piskopos Gregorios kendisine evlerin ikinci ve üçüncü katlarından bakan seyircilerden söz etmektedir. İnsanların iç içe yaşadığı bu evlerde oturanlar arasında komşu kavgaları da oldukça yoğundu. 6. yy'
Kont
Ostrorog
Yalısı
Nazım Timuroğlu
da yaşamış olan tarihçi Agathias, iki komşu Zeno ve Antemius'un kavgalarını anlatır. Geçimsizliklerinin baş nedeni, Zeno' nün yüksek bir cumbalı balkon inşa ederek Antemius'un manzarasını bozmuş olmasıdır. Ayrıca Antemius'un bir odası bu yeni bölümün altına geldiğinden, Zeno' nün gürültülü arkadaş davetleri onu rahatsız etmektedir. Komşusuna laf anlatamayan Antemius bir oyun düşünür. Birkaç çaydanlığı sıcak suyla doldurarak odanın zeminine serpiştirir. Kapak kısımlarına geçirdiği deri boruları tavana tutturur. Suyun altını yakıp deri boruları sıktığında, buharın tazyiği üst katta öyle büyük bir sarsıntı yaratır ki eşyalar yerinden oynar. Zeno deprem korkusuyla evden kaçar.
Eylül 465'te Konstantinopolis'te yaşanan büyük yangında çok sayıda ev harap olmuştur. Mahallelerin görünümünün korunması açısından, imparator I. Leon (hd 457-474) yeni evlerin eski planlara göre inşa edilmelerini şart koşmuş; evlerin manzarasının kesilmemesi için de inşaatların arasında 15 kademlik (4,42 m) asgari bir mesafe olması mecburiyeti koymuştur. Daha sonraki yıllarda, dar sokaklardaki inşaatların fazlalaşması yüzünden evlerin gü-mşığının azalmaması için VI. Leon (hd 886-912) karşılıklı evlerin cumbalarının arasında da 10 kademlik (2,96 m) bir mesafe bırakılmasını istemiştir. Ayrıca 12 kademden (3,5 m) dar bir sokağa cumbalı balkon inşa etmek yasaklanmıştır. Evlerde onarım çalışmaları, ancak orijinal planların değiştirilmemesi suretiyle mümkündür. Sokaktan balkona çıkan bir merdivenin bulunması da yangın tehlikesi yüzünden ve trafiğin aksamaması için yasaklanmıştır.
Halkın yaşadığı bu evler yanında, Kons-tantinopolis aristokrasisi muhteşem saraylarda yaşamaktaydı. Portikolarla çevrili orta avlular ve bahçeler üst bölümlerdeki kapalı balkonlarla bağlantılıydı. Antiohos ve Lausos sarayları görkemleriyle tanınırken Maksimianos'un sarayının etkileyici manzarası şiirlere geçmiştir.
Bunlar dışında taşrada yaşayan nüfuzlu ve zengin ailelerin de Konstantinopolis'te evleri vardır. 11. yy'da yaşamış olan Mihael Attaliates'in mal varlığında Kons-tantinopolis'teki evinden bahsedilir. Attali-ates ortak bir avlunun etrafında birkaç binayı birleştirmiştir. Tanımlamadan, zemin katın üzerinde cumbalı ikinci bir katın mevcut olduğu anlaşılıyor. Bu bina topluluğuna dahil olan küçük bir kilise ve alt katında değirmen bulunan üç katlı bir bina daha vardır.
Bizans döneminde, Konstantinopolis ahalisinin yerleşim alanları, konutlar, daha çok denize yakın mahallelerde, Meşe' nin etrafında ve şehrin doğusunda gelişmişti.
Bibi. Leş Nouvelles de Leon W le Sage, (yay. P. Noailles-A. Dain), Paris, 1944, no. 113, s. 373; Agathias, Historia, (yay. R. Keydell), Berlin, 1967, c. 5, bölüm 6-7; G. Dagron, Naissan-ce d'une capitale, Constantinople et ses insti-tutions de 330 â 451, Paris, 1974; P. Gautier, "La Diataxis de Michel Attaliate", Revue deş Etudes Byzantines 39, 1981, s. 27-29.
BRlGİtTE PÎTARAKlS
Bir
kartpostalda
Bizans
döneminden
kalma bir
konut
yıkıntısı.
A. Eken,
Kartpostallarda
istanbul
15. yy'dan Günümüze
Bizans döneminden bugüne kadar, istanbul'da konut üretim sistemleri incelendiğinde, kullanılan kaynaklar, üretim teknikleri ve elde edilen konutlar açısından büyük bir çeşitlilikle karşılaşılır. Üretimin hareket noktasını oluşturan sayısal ihtiyaç, tüm dönemlerde hızla artan bir özellik taşımıştır. 5. yy'm başında, kent nüfusu 100.000 civarında iken, İstanbul'un fethi öncesinde ve fethi izleyen günlerde nüfus 50.000'e kadar düşmüş, ancak 25 yıl gibi kısa bir süre sonra yeniden 120.000'e yükselmiştir. Çeşitli kaynaklar istanbul'da 1535'te 400.000 kişinin, 1855'te 873.565
Istanbul'un
giderek yok
olan ahşap
konudan.
Kadir Aktay/
Onyx, 1993
kişinin yaşadığını belirtmektedir. Cumhuriyet döneminde 1927'de yapılan ilk nüfus sayımına göre, istanbul'un nüfusu 704.825 olarak saptanmıştır. 1950'lere kadar nispeten ağır bir şekilde artan nüfus, kırsal alanlardan göçün başlamasıyla 1960' ta 1.882.092'ye, 1975'te 3.904.588'e. 1985' te 5.842.985'e ve 1990'da 7.309.190'a ulaşmıştır. Nüfusun 1994'te 10.000.000'u aştığı tahmin edilmektedir (bak. nüfus).
Ülke ortalamasının üstünde bir nüfus artış hızına sahip olan İstanbul'da konut ihtiyacı da paralel bir gelişme göstermiş, ancak üretim bu ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalmıştır. İstatistiklere göre 1966-
KONUT
64
65
KONUT KOOPERATİFLERİ
Göçlerle artan konut ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan gecekondular, Gültepe.
Yavuz Çelenk, 1994
1988 arasındaki konut ihtiyacı ve kullanma izni verilen yeni konutların sayısı Tablo I'deki gibidir.
Tabloda da görüldüğü gibi, yasal çerçevede "izinli" olarak gerçekleştirilen konut sayısı ihtiyacın çok altında kalmakta, aradaki fark, büyük ölçüde izinsiz olarak "kaçak" yapılan konutlarla kapatılmaktadır.
istanbul'da, özellikle 1980'den sonra ortaya çıkan konut üretimi azalmasının, aynı dönemde gecekondu yapımının hızlanması ile ilişkili olduğu düşünülmelidir. Ayrıca, 1985'te çıkarılan 2981 sayılı yasa ile
ruhsatsız yapıların yasallaştırılması yolundaki çalışmaların da kontrolsüz konut yapımını teşvik ettiği sanılmaktadır.
istanbul'daki konut stokunun bugünkü durumu hakkında kesin sayılar verilmesi, izinsiz olarak yapılan konutlarla ilgili kayıt bulunmaması nedeniyle mümkün olmamaktadır.
Tablo I
1966-1988 Arasındaki Konut İhtiyacı
.ve Kullanma İzni Verilen Yeni
Konutların Sayısı
1984'te kentte bulunan 1.391.261 konut biriminin ilçe belediyelerine göre dağılımı şöyledir: Adalar 14.137; Bakırköy 286.990; Beşiktaş 47.826; Beykoz 29.289; Beyoğlu 69.885; Eminönü 19.450; Eyüp 79.083; Fatih 192.884; Gaziosmanpaşa 61.841; Kadıköy 152.178; Kartal 127.501; Sarıyer 31.621; Şişli 132.400; Üsküdar 114.789; Zeytinburnu 31.387.
Yıl
|
Konut ihtiyacı
|
Kullanma İzni
|
1966-1970
|
137.800
|
85.202
|
1971-1975
|
177.480
|
104.599
|
1976-1980
|
179.300
|
128.692
|
1981-1985
|
241.000
|
36.060
|
1985-1988
|
?
|
42.099
|
istanbul'daki konut stoku ile ilgili bir araştırmaya göre hane halkı büyüklüğü 4,75 kişidir. Mevcut konut birimlerinin o-da sayılarına göre durumları ise Tablo II' deki gibidir.
1970'ten bugüne, 3 ve 4 odalı konut sayısında artış vardır.
Tablo H
Mevcut Konut Birimlerinin Oda Sayılarına Göre Durumu
Türkiye'delstanbul'da gözlenen "mülk konut" edinme eğilimi istanbul'da da saptanmaktadır. 1970-1985 arasında konut stokunda kiralık konut birimi payı yüzde 47' den yüzde 39,Te düşmüştür. Araştırmacılar bu durumun özellikle gecekondu sayısının artmasına bağlı olduğunu belirtmektedirler.
Konuttaki Oda Sayısı
Toplam Konut Birimi İçindeki Oram
İstanbul'da Konut Tipleri: İstanbul'da konut tipolojisi bireysel konuttan toplu-konuta; tek evden çok katlı konut bloklarına doğru bir gelişme göstermektedir.
l odalı
2,6
2 odalı
17,2
3 odalı
49,5
• odalı
26,5
5 odalı
4,0
Bilinmeyen
0,2
19. yy'ın ikinci yarısından itibaren istanbul'da belirli kullanıcı grupları için örgütlü bir konut faaliyetinin yürütülmeye başladığı görülmektedir. Batılılaşma hareketiyle Batı'daki örneklerden esinlenilerek gerçekleştirilen bu konut grupları, imparatorluktan günümüze kalan küçük ölçekli toplukonut örnekleridir. Müslüman ve Hıristiyan küçük tüccar, küçük esnaf ve sa-
natkârlarla orta-küçük bürokratlardan o-luşan bir kullanıcı kesimini hedefleyen konutlar, eski istanbul ev tipinden çok farklıdır. Sıra evler olarak adlandırılan bu türün ilginç örnekleri 1890'da yapılan Taksim Surp Agop Evleri ve Sultan Abdülaziz tarafından saray mensupları için 1875'te yaptırılan Beşiktaş Akaretler'dir(->).
19- yy'ın son yıllarının yeni konut tipi ise apartmanlardır(->). Önceleri Müslüman olmayan orta tabakaların konutu olarak ortaya çıkan apartmanlar, giderek yaygınlaşmış, Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde modern hayatın simgesi olarak özellikle yüksek gelirli kesimlerin konut tipi olmaya başlamıştır. Apartmanlarla birlikte inşaat sektöründe betonarme yapım tekniği de yaygınlaşmıştır. 1930-1940 arasında modern mimarlık akımının güzel örnekleri istanbul'daki apartman binaları arasında yer almıştır. Bu dönemde apartmanların yamsıra, kentin gelişmekte olan yeni semtlerinde ve Boğaziçi kıyılarında villa tipi tek evler de ortaya çıkmıştır.
I. Dünya Savaşı nedeniyle Türkiye'yi de etkisi altına alan ekonomik bunalım, konut üretiminin azalmasına neden olmuş; inşaat sektöründeki bu kriz, imar çalışmalarında ve konut yapımında yeni arayışlarla sonuçlanmıştır.
Bu dönemde istanbul'un imarı ve plan çalışmaları için Elgötz(->), Agache(->), Wag-ner(->), Pros.t(->) gibi yabancı şehirci ve mimarlar getirilmiş, kentin gelişmesi için yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak 1940' lı yılların sonlarına doğru kırsal alanlardan başlayan göçlerle gecekondulaşma kendini göstermeye başlamıştır. Yeni gecekondu yapımını engellemek ve yapılanları yıkmak için 1948 ve 1953'te yasalar çıkarılmış, fakat hiçbiri sonuç vermemiş, 1970'lere gelindiğinde kent nüfusunun yaklaşık yarısı gecekondu alanlarında toplanmıştır. Tek katlı binalar olarak başlayan gecekondular, eklenen katlarla zaman içinde apartmanlaşmış, kendine has, hiçbir yerel veya evrensel özellik taşımayan bir mimari oluşturmuştur (bak. gecekondu).
1950'ler sonrasında ortaya çıkan bu durum karşısında konut yapımım desteklemek için çıkarılan çeşitli yasalarla istanbul konut mimarisine yeni tipler katılmıştır. Emlak Kredi Bankası Kanunu'nu izleyerek 1947'de Levent(-»), 1951'de Koşuyolu(->) mahallelerinin yapımına başlanmıştır. Savaş sonrası Avrupa uygulamalarından etkilenen bu projelerdeki konutlar, planları ve cephe görünümleriyle eski istanbul tek evlerinden çok farklı özellikler taşımaktadırlar. Banka tarafından 1950'lerin sonlarında gerçekleştirilen 4. Levent ve Atatürk Bulvarı projeleri ise apartmanları da içermektedir. 1955'te başlayan 50.000 kişilik Ataköy projesinin uygulanması bugün de sürmektedir.
1946'da kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) da istanbul'da çok sayıda yeni apartman yapımına kaynak sağlamıştır. Sigortalılara verilen kredilerle gerçekleştirilen bu apartmanlarda bir mimarlık özeninin bulunduğunu söylemek zordur. Mev-
cut imar yönetmeliklerinin sınırlamalarının da katkısıyla birbirine benzer binlerce apartman istanbul'un her semtinde yer almaktadır.
1960 sonrasındaki planlı dönemde tüm niyet ve programlara karşın konut üretiminde önemli bir değişim olmamıştır. Ancak 1950'lerde başlayan apartmanlaşma süreci 1970'lerde çok daireli tek bloktan top-lukonut üretimine doğru değişmeye başlamıştır. Bu aşamada SSK'lı üyelerin oluşturduğu kooperatifler uygulamada önemli bir rol oynamışlardır. Özellikle sendikaların önayak olduğu konut kooperatifle-ri(->) dikkati çekmektedir (Maden-lş Mer-ter Sitesi gibi). Ordu Yardımlaşma Kuru-mu'nun (OYAK) girişimleri de toplukonut yapımının önemli bir kesimini oluşturmaktadır. OYAK Sitesi, I. Ordu Kooperatif Evleri, Harp Akademileri Subay Yapı Kooperatifi bu yolla elde edilmiş büyük ölçekli uygulamalardır. Sözü edilen bu toplukonut projeleri ölçek ve girişim modeli dışında, mimari özellikleri açısından diğer a-partman bloklarından bir farklılık göstermemektedirler (bak. .toplukonut).
1960 sonrasındaki yeni uygulamalardan biri de "Gecekondu Önleme Bölge-
Yüksek gelir gruplarının konut ihtiyacını karşılayan villalardan bir örnek (üstte) ve 1970'li yıllardan sonra hızla artan çok daireli apartmanlar. Yavuz Çelenk, 1994 (üst), Laleper Aytek, 1994
si" çalışmalarıdır. Türkiye'nin tüm illerinde gerçekleştirilen tip projelerle oluşturulan bu konut blokları her bakımdan yetersiz kalmış ve bir süre sonra uygulanmalarından vazgeçilmiştir.
1980lerin başında girişilen Toplu Konut Yasası çalışmaları ile, büyük ölçekli projeler için yeni bir ivme getirilmiş, gerek kooperatifler, gerekse özel konut girişimcileri tarafından yeni uygulamalara olanak sağlanmıştır. 10.000 konutluk Büyükşehir Ko-operatifi'nin Beylikdüzü Uydukent Projesi, Soyak Göztepe Projesi bu türün örnekleridir. Ayrıca Emlak Bankası'nın Bahçeşehir, Atakent, Mimaroba, Sinanoba projeleri de ilginç örneklerdir. Sözü edilen bu örneklerde tasarıma özenle yaklaşılması, konut kalitesi açısından olumlu sonuçlar vermektedir. Büyük ölçekli bu projelerde konutun çevre düzenlemesi ile birlikte ele a-lınması, tüm sosyal donanımına proje kapsamında yer verilmesi dikkati çekmektedir. Toplu Konut idaresi tarafından yaptırılan "Halkalı" yerleşmesi de kamu sektörü girişimiyle elde edilen aynı nitelikte bir projedir.
1970'li yılların sonlarında başlayarak ortaya çıkan yeni bir yaklaşım ise yüksek
maliyetli lüks apartmanlar veya tek evlerden oluşan sitelerdir. "Avrupa Evleri", Al-kent, Naciye Sultan Korusu gibi örnekleri bulunan bu siteler, yüksek gelir gruplarının kullanımına sunulmaktadır (bak. siteler). Son yıllarda yüksek gelir gruplarının taleplerinin bahçeli tek evlere yönelmesi sonucunda kentin eski yerleşim alanlarından uzak kesimlerinde yeni mahalleler oluşmaya başlamıştır. Zekeriyaköy ve Kemerburgaz'daki uygulamalar halen devam etmektedir.
Bibi. A. Arel, Osmanlı Konut Geleneğinde Tarihsel Sorunlar, izmir, 1982; H. Arı, "Ekonomik ve Toplumsal Gelişmelerin Apartmanlaşma Sürecinde Konut Birimlerine Etkileri", (istanbul Teknik Üniversitesi yayımlanmamış doktora tezi), Ekim 1993; F. Yirmibeşoğlu, "2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve istanbul'da Toplu Konut Üretimi", (İstanbul Teknik Üniversitesi yayımlanmamış yüksek lisans tezi), Ocak 1990; Anonim, Türkiye'de Son 10 Yılda Toplu Konut Uygulamaları Sempozyumu, Yıldız Üniversitesi, ist., 1991; Y. Şey, "To House New Citizens", Modern Turkish Architecture, Bölüm VIII, Philadelphia, 1984; A. Türel, "A Study of the Provision and Use of The Low Cost Formal Housing in istanbul", Develop-ment of istanbul Metropolitan Area and Low Cost Housing, Bölüm 3, ist., 1992.
YILDIZ ŞEY
Dostları ilə paylaş: |