Kompozisyon kavraminin tanimi ve çEŞİtleri tanimi



Yüklə 2,75 Mb.
səhifə6/34
tarix27.05.2018
ölçüsü2,75 Mb.
#51867
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   34

TELEFONLA KONUŞMA

Telefonla konuşmanın yüz yüze konuşmaktan bir farkı yoktur. Ancak araya telefon makinesinin girmesi birtakım görgü kurallarına uymayı gerektirir.

Birine telefon etmek gerekince öncelikle vaktin telefon etmek için uygun olup olmadığına bakılmalıdır. Günün çok erken ve geç saatleriyle yemek saatleri telefon etmek için uygun zamanlar değildir. Telefon etmeyi gerektirecek acil bir durum olması hâlinde vakit gözetilmez.

Telefon ederken numara dikkatli bir şekilde çevrilmeli veya tuşlanmalıdır. Sayısal santrallerde numaranın yanlış düşmesi ihtimali çok zayıftır. Bu sebeple kaba bir tarzda “orası nere, sen kimsin” gibi ifadeler kullanmak son derece yanlıştır.

Telefon eden kişi selâm verdikten sonra hemen kendisini tanıtmalı, kısaca bir hâl hatır sorduktan sonra niçin telefon edilmişse o konuya geçilmelidir. Konuşma tamamlandıktan sonra iyi dileklerle telefon kapatılmalıdır. Telefonla (-şimdilik- görüşmeyen) konuşan kişiler birbirlerini seslerinden hemen tanıyorlarsa kendilerini tanıtmaya gerek yoktur. Telefon eden kendisini tanıt­mamışsa kiminle konuşulduğu kibarca sorulmalıdır.

Elbette ki telefonla konuşmanın da yöntem ve kuralları vardır. Şimdi bunları sıralayalım :

Telefonun yanında sürekli bir kalem, not defteri ve rehber bulunmalıdır.

Uzun ve ayrıntılı konuşmalar için önceden hazırlık yapmalı, iletilecek istekler ve görüşler, sorulacak sorular, karşılaşabileceğimiz sorulara vereceğimiz cevaplar açık seçik belirlenmelidir.

Telefon açılınca ilk söz olarak karşı numara sorulmalı, aradığımız numaranın doğruluğu anlaşılınca, kendimizi tanıtmalıyız.

Daha sonra aradığımız kişi sorulmalı ve kendisiyle konuşmaya başlamamız sağlanmalıdır.

Karşılıklı konuşma kısa, özlü olmalı, gereksiz ayrıntılara girilmemelidir.

Telefon konuşmasını, arayan kişinin bitirmesi ve telefonu yine arayan kişinin kapatması bir incelik gereğidir. Aranan kişinin telefonu önce kapatması kaba bir davranıştır. Kapatmadan önce ayrılış selamı verilir, iyi dilekler iletilir
Yeri gelmişken cep telefonlarının kullanılmasıyla ilgili bazı uyarılarda bulunmayı gerekli görüyoruz: Cep telefonlarının kapatılması istenen yerlerde bu uyarıya mutlaka uymak gereklidir. (Cep telefonlarından yayılan dalgalardan zarar görebilecek elektronik cihazların bulunduğu yerlerde bu yasağa uymak daha da önemlidir.) Uyarılar olmasa bile aydın bir insan cep telefonunun nerede ve ne zaman kapatılması gerektiğini bilir, kullandığı cihazın yüklediği sorumlulukları taşır. Olur olmaz yerlerde ve zamanlarda, cep telefonuyla (belki de gerek olmadığı hâlde) bağıra çağıra konuşmak yakışık almaz.

 
TEŞEKKÜR ETME

Teşekkür etmek için mutlaka çok önemli bir iyiliğin, yardımın yapılmasını beklemeye gerek yoktur. Burada bilinmesi gereken husus, teşekkür etmenin medenî insanlara yakışan davranış olduğudur. Yapılan iyilikler veya yardımlar elbette teşekkür beklentisiyle yapılmıyor. Çok önemsiz gibi görünen davranışlardan (veya yardımlardan) sonra teşekkür etmek nezaketin gereğidir. Basitçe örneklemek gerekirse otobüste, hasta veya yaşlı birine yer veren delikanlı “Şuna bir yer vereyim de bana teşekkür etsin.” anlayışıyla yer vermiyordur. Kendisine yer verilen kişi de karşı tarafın böyle bir mecburiyeti olmadığını bilerek teşekkür etmeyi ihmal etmemelidir.

BAŞSAĞLIĞI ( TAZİYE )

İnsanlar, bir yakınlarını kaybettiklerinde, acılarını paylaşacak, kendilerini teselli edecek dostlar ararlar. Dilimizdeki “dost kara günde belli olur” sözü, bu gerçeğin en özlü anlatımıdır.

Başsağlığı ziyaretleri, yakınlık derecesiyle uyumlu olmalıdır. Böyle günler, üzüntülerin yoğun biçimde yaşandığı anlardır. Konuşmalar; insanları yatıştıracak, teselli edecek nitelikte, kısa, içten ve abartısız olmalıdır.

Duruma göre, başınız sağolsun, Allah sabır versin, Allah taksiratını affetsin, Allah rahmet eylesin, nur ( huzur ) içinde yatsın, Allah başka acı göstermesin... gibi söz kalıpları yanında, içten duyguları dile getirecek sözler de kullanılabilir. Ayrıca, Anadolu bölge ağızlarında kullanılan ve insanların bu acılarını unutturacak başka büyük acılar görmemeleri dileğini güçlü biçimde anlatan “Allah bu acınızı unutturmasın” gibi sözler de duygularımızı dile getirmede etkili olabilir.



SELAMLAŞMA

Selam, bir yerde buluşan,bir yolda karşılaşan kişilerin birbirlerine karşı duydukları sevgi ve saygının sözle ve davranışla anlatımıdır; uygar insan olmanın gereğidir. “Merhaba, günaydın, iyi günler, hoşça kal, Allahaısmarladık, güle güle, yolun açık olsun...” gibi sözler; dilimizde, yerine, zamanına hatta kişisine göre sırası geldiğinde kullanılması gereken hazır söz kalıplarıdır.

Güzel dilimizde ve kültürümüzde yeri olmayan “Hadi çav”, “hadi by by ( bay bay )...” gibi sözlerden kaçınılmalıdır.

 
HATIR SORMA

Karşılaşan insanlar, birbirlerine hal hatır sorarlar. Hal hatır sormada, durumun gerektirdiği biçimde “nasılsınız?, iyi misiniz?...” sözleri; bunlara karşılık olarak da “teşekkür ederim, iyiyim, siz nasılsınız, sizi sormalı...” sözleri en sık kullanılan kalıplardır.

 

B) HAZIRLIKLI KONUŞMALAR


Plân doğrultusunda yapılan konuşmalardır. En az birkaç saat, mümkünse birkaç gün, hatta birkaç hafta öncesinden tasarlanılarak yapılan konuşma türleridir.Bir topluluğa hitabeden yapılan konuşmalar siyasî, hukukî, ilmî yahut akademik, dinî, ticarî vb. gibi hangi türden olursa olsun hepsinde de dinleyici grubunu göz önüne alarak uygun bir konu seçmek ve bu konuda bir konuşma planı hazırlayarak hazırlık yapmak şarttır.
Hazırlıklı konuşmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar
Bir dinleyici grubuna hitaben yapılacak sunuş konuşmasında başarılı olabilmek için güzel konuşma kurallarına uyulmalı ve aşağıda sıralananlar da göz önünde bulundurulmalıdır:
1. Konuşmayı kimler dinleyecek?: Belli bir gruba hitap edecek konuşmacı için (radyo dinleyicileri ve televizyon seyircileri dikkate alınmazsa) konuyu tespit etmeden önce yapılması gereken ilk iş dinleyicilerin kim olacağını bilmektir. Çünkü konu buna göre seçilecek ve konuşma hazırlığı dinleyicilerin özelliğine göre yapılacaktır. Dinleyicilerin azlığı veya çokluğu, cinsiyetleri, eğitim durumları, yaşları, ilgi alanları, sosyal çevreleri gibi etkenler konunun seçilmesinde ve hitap tarzının tespitinde önemlidir. Bir meslek grubuna ait insanların meydana getirdiği dinleyici topluluğuna yapılacak konuşmayla kapalı spor salonunda halka hitaben yapılacak bir konuşma aynı tarzda sunulamaz.
2. Konunun tespiti: Dinleyicilerin kim olacağı tespit edildikten sonra sıra konunun seçilmesine gelir. Konuyu, programı hazırlayanlar tespit edebileceği gibi konu seçimi konuşmacıya da bırakılabilir. Seçilecek konu, her şeyden önce konuşmacının ilgi alanı içinde olmalıdır.
3. Konuşma plânının çıkarılması ve konunun hazırlanması: Hazırlıklı konuşmanın tarihi, saati, yeri ve dinleyici grubunun kimlerden oluşacağı önceden bilindiği için konuşma metninin hazırlığı aşağıda verilen plân örneğine uygun olarak yapılır. Hazırlık aşamasında konunun ilgi çekici bir tarzda, dinleyenleri sıkmayacak şekilde, amaca uygun, kaynaklardan geniş ölçüde yararlanılarak konuşmanın türüne göre etraflıca hazırlanmasına özen gösterilir.
Konuşma Planı


PLANIN BÖLÜMLERİ

SORULAR


SUNUŞ

a)Seslenme bölümü

Kime hitap

edilecek?



Sayın...(sevgili, kıymetli,...)

b) Giriş bölümü



Konu nedir?

Konunun özü:.......

c) Gelişme bölümü

Konu hangi görüşlerle açıklanacak?

Görüşler:
1. ...........
2. ............
Örnekler:............

d) Sonuç bölümü

Sonuç nedir?

Ana fikir:..............

Sunuşun özgün olması ve tekrara düşmemek için konuyla ilgili olarak (varsa) daha önceden yapılan konuşmaların metinleri incelenmelidir. Dinleyiciler ve konuşma süresi göz önünde bulundurularak değişik kaynaklardan kapsamlı bir hazırlık mutlaka yapılmalıdır. Hazırlık aşamasında alınan notlar ve yararlanılacak kaynaklar, konuşma plânına göre sıraya konulmalıdır.

Konuşmacı ne kadar tecrübeli olursa olsun, konuşma plânını ihmal etmemeli, sunuş sırasında yararlanacağı notları ve diğer malzemeleri konuşmanın yapılacağı yere getirmeyi unutmamalıdır.
4. Hazırlığın denenmesi: Konuşma metnine son şeklini veren konuş­macı, düşüncelerinden ve uyarılarından yararlanacağı biri huzurunda konuşmasını birkaç kez denemelidir. Bu arada konuşmanın ne kadar sürdüğü de mutlaka tespit edilmeli, dinleyenin tavsiyeleri de dikkate alınmalı son düzeltmeler buna göre yapılmalıdır. Deneyimli konuşmacılar buna ihtiyac duymayabilirler.

Konunun gereği olarak bazı terimler veya yabancı kelimeler konuşma metninde yer alıyorsa sunuş sırasında gülünç duruma düşmemek için bunların doğru söyleyişleri mutlaka öğrenilmelidir.


5. Sunuştan önce yapılması gerekenler: Konuşmanın çeşidine göre sunuş sırasında kullanılabilecek birtakım istatistikler, raporlar, kupürler vs. varsa konuşmacı bunları yanında bulundurmalıdır.

Konuşmanın yapılacağı yeri önceden görmekte yarar vardır. Kürsüye nereden gelinecektir, giriş ve çıkış nereden yapılacaktır, kapalı bir yerde konuşma yapılacaksa ışık düzeni nasıldır, sunuş sırasında birtakım araç ve gereçlerden faydalanılacaksa bunlar hazır ve çalışır durumda mıdır, ses düzeni nasıldır... gibi soruların cevaplarını bilmek konuşmacıyı rahatlatacaktır.

Sunuş sırasında dinleyicilerin dikkatini dağıtabilecek (sürahi, çanta, çiçek vb. gibi) fazlalıklar kürsüden uzaklaştırılmalıdır. Konuşmanın yapılacağı yerde dinleyenlerin dikkatini çekecek eşya olmamalıdır.

Sunuş yapılırken kürsünün yanında veya arkasında bulunan kişiler dinleyicilerin dikkatini dağıtacağı için buna izin verilmemelidir.

Büyük bir salonda, sayıca az dinleyici grubuna hitap edilecekse önceden tedbir alınarak dinleyicilerin salonun ön tarafına toplanmaları sağlanmalıdır.

Konuşmacı, kılık kıyafetin önemini ihmal etmeyip sade bir kıyafetle vaktinden önce sunuş yapacağı yerde hazır olmalıdır. Kürsüye davet edilmeden önce (varsa) hitapta bulunacağı protokolün orada olup olmadığını bilmelidir. Plânlandığı hâlde protokolden gelmeyenler varsa konuşma başında bunların adı söylenmeden geçilmelidir.

Dinleyenlerin üzerindeki etkiyi artırmak için konuşmacıyı bir başkası kürsüye davet etmelidir.
6. Sunuş: Bu davetten sonra konuşmacı kürsüye canlı adımlarla gelmelidir. Topluluk karşısına düzgün bir kıyafetle çıkan konuşmacının dış görünüşünde (yüzünde, bakışlarında, tavırlarında), sesinde konusunu iyi anlatabilme heyecanı ve güzel konuşma isteğinin sezilmesi dinleyenleri olumlu etkileyecek­tir. Bu sebeple dinleyiciler karşısında rahat olmalı, (kravat düzeltmek, tespih çekmek, elini cebine sokmak, düğmelerle veya mikrofonla oynamak gibi) dik­kat dağıtıcı hareketlerden sakınmalıdır. Kısaca söylemek gerekirse, konuşmacı kılığıyla, kıyafetiyle, duruşuyla dinleyiciler üzerinde olumlu bir etki bırakmalı­dır.
Konuşma plânındaki sıraya göre sunuş yapılırken aşağıdaki hususlara da dikkat edilmelidir:

a) Söze “Biraz başınızı ağrıtacağım, kusura bakmayın. Aslında içinizde bu konuyu benden daha iyi bilenler var ama görev bana verildi. Bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışayım.” gibi, konuşmanın etkisini azaltacak ifadelerle baş­lamamak gerekir. Hitaptan sonra konuşmayı düzenleyenlere ve dinleyenlere teşekkür etmek saygının, nezaketin bir gereğidir.

b) Konuşmacı sakin ve rahat olmalı, gereksiz hareketlerden sakınmalıdır.

c) Sesi daha iyi kontrol edebilmek için nefes düzenli alınmalıdır. Ses düzeneğine nefeslenme sesi karışmamalıdır.

d) Ses tonu dinleyenlerin ilgilerini canlı tutacak şekilde konuya göre ayarlanmalı; konu, ses, söyleyiş, jest ve mimikler uyum içinde olmalı; etkiyi artırmak için birbirini tamamlamalı; vurgu ve tonlamanın yerinde ve doğru yapılmasına özen göstermelidir. Konuşmanın konusu ne olursa olsun sürekli aynı tonda konuşmak, konuyu aynı düzeyde genişletmek, dinleyicileri yoracağı için hazırlık aşamasında plânlandığı şekilde araya heyecan unsurları katmak, konuya uygun nükte, fıkra, hatıra veya küçük bir hikâye anlatmak uygun olabilir.

e) Sunuşta göz irtibatı çok önemlidir. Konuşma sırasında dinleyenlerin gözlerinin içine bakmamak genellikle çekingenliği ifade ettiğinden konuşmanın etkisini oldukça azaltır. Ayrıca, dinleyiciler düşüncelerini, söylenenlere katılıp katılmadıklarını, sorularını, yorulduklarını... yüksek sesle ifade etmeseler de bunu tavırlarına, bakışlarına yansıtırlar. Konuşmacı dinleyicileri gözleyerek onların tepkilerini kontrol etmeli ve konuşmasını buna göre ayarlamalıdır.

f) Samimî, saygılı ve hoşgörülü olmalı, başkalarını kıracak ölçüsüzlüklere, kaba sözlere ve argoya yer vermemelidir.

g) İyi bir giriş ve iyi bir sonucun konuşmanın en etkili bölümleri olduğu unutulmamalıdır.

h) Konuşmacı kendisine ayrılan süreye uymaya özen göstermeli, sorulacak sorulara açık, kısa ve kesin cevaplar verilmelidir.

Konuşma kurallarını ve sunuş sırasında dikkat edilmesi gerekenleri böylece özetledikten sonra hazırlıklı konuşma çeşitlerine geçebiliriz:



HAZIRLIKLI KONUŞMA ÇEŞİTLERİ
BİLGİ ŞÖLENİ

Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalara bilgi şöleni (sempozyum) denir.

Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmî ve ciddî bir sohbet havası içinde geçer. Konuşmacılar, konuyu kendi ilgi alanları açısından ele alırlar. Meselâ, Yunus Emre konulu bir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdeki siyasî gelişmeleri ele alırken bir başkası Yunus Emre’nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir.

Bilgi şöleninden amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilen konuya bir çözüm üretmektir. Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır.

Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir. Konuşmacı üyelerin sayısı üç ile altı arasında değişebilir. Üyelerin konuşma süreleri genellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz. Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlar hâlinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir. Bu nitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur.

KONFERANS

Hazırlıklı ve plânlı konuşma türlerindendir. Herhangi bir bilimsel alanda, topluluk karşısında yapılan konuşmalara Konferans denir. Konferansı verecek kişi, kelimelerin telaffuzuna, (diksiyona) ve dil bilgisi kurallarına dikkat etmelidir. Verilmek istenen düşünceler; açık, anlaşılır ve orijinal olmalıdır.

Konferans verilirken konuşmacı, yazdıklarını kâğıttan okumamalıdır. Sanki, söyleşi yapıyormuş gibi konuşmalıdır. Arada sırada, yeri geldiğinde kâğıda bakmalıdır. Konuşmacı, gözlerini dinleyicilerin üzerine çevirmeli, böylece onların kendisini ilgiyle izlemelerini sağlamalıdır. Ayrıca, konuşmacı; temiz giyinmeli, ciddî olmalı, kibar davranmalı, güzel konuşmalıdır. Ses tonunu yerine göre ayarlamalı, vurguyu iyi yapmalıdır. Konferans verilmeden önce, bir başkası konferansçıyı bütün özellikleriyle dinleyicilere tanıtmalıdır.

Konuşmacı; dinleyicileri sıkıcı ve bıktırıcı söz ve tavırlardan uzak durmalıdır. Ayrıca, el, yüz ve vücut hareketlerini konunun anlamına uygun olarak yerinde ve uyumlu yapmak zorundadır. Hatiplik yeteneği olmayan konuşmacıların, vereceği konferansın etkisiz ve başarısız olacağı da unutulmamalıdır.

Konferansta dikkat edilecek bir diğer özellik de zamana uymaktır. Bir saati aşan konferansların dinleyici üzerinde etkisinin azaldığı bir gerçektir. Konferansçı, bu gerçeğe dikkat etmeli, bir saatten az bir sürede konferansını bitirmelidir. Ayrıca, konferansçı; yersiz, taşkın el ve kol hareketlerinin konuşmanın değerini düşürdüğünü unutmamalıdır.

Konferans hazırlanırken öncelikle yapılması gereken iş, konferansın sunulacağı konuda geniş bir kaynak taramasına girişmek olacaktır. İncelenecek konuda ansiklopedilerden başlayarak değişik yazı ve incelemeler gözden geçirilmeli, böylelikle sağlam ve derli toplu bir malzeme hazırlanmalıdır. Bu malzemeye konferansçı kendi görüş ve düşüncelerini de katarak öncelikle konferansın plânını düzenlemelidir.

Bilimsel toplantılarda söylenen ve akademik hitabet türüne giren söylevler (nutuklar) de konferans sayılır. Konferans plânı şöyle düzenlenebilir:

(a) Hitap cümlesi.

(b) Konunun sunuluşu.

(c) Konferansın amacı.

(ç) Konunun açılması ve anlatılması.

(d) Sonuç.

(e) Sorular ve cevaplar.

Konuşmaya, konferansı düzenleyenlere ve dinleyicilere saygı bildiren ve iltifat edici sözlerle başlanmalıdır. Sonra konunun çerçevesi çizilmeli ve ortaya konmalıdır. Bundan sonra konuşmacı, amacına göre konusunu açmalı, o konudaki çeşitli görüşleri kırıcı ve tahkir edici olmayan ifadelerle belirtmelidir.

Konuşmacı, bayağı ve argo sözler kullanmaktan kaçınmalıdır. Zaman zaman canlı örnekler ve fıkralarla, konuşma tarzının değiştirilmesiyle, ses tonuna verilecek iniş ve çıkışlarla dinleyicilerin dikkatini ve ilgisini uyanık tutmaya çalışmalıdır.

Konferansta bir konunun bütün yönlerinin ve ayrıntılarının verilme-sinin mümkün olmadığı unutulmamalıdır. Konuyu fazla dağıtmak, dinleyicinin konuşmayı takip edememesine neden olur. Çok fazla ayrıntı, herkesi aynı ölçüde ilgilendirmeyeceği için dinleyiciyi sıkar.

Konferans, anlatılanların kısaca özetlenmesi, maksadın verilmesi ve dinleyicilere saygı ve iltifat eden sözlerle bitirilmelidir. Sorulacak sorular da kısaca ve soranı incitmeden cevaplanmalıdır.

KOLLOKYUM

Belirli bir konuyu aydınlatmak amacıyla, bilim adamı ve araştırıcıların bir araya geldikleri ve konunun bir bilim adamı ya da ekip tarafından sunulduğu ve tartışıldığı toplantıdır.



KURS

Belirli bir konuyu, bu konuda yetişeceklere öğretmek amacıyla yapılan etkinliklerdir.



PANEL

Bir konuşmacı grubunun dinleyiciler önünde, genellikle bilimsel, sosyal ya da siyasî bir konuyu tartışmak amacıyla yaptıkları toplu görüşmelerdir.

Panelde bir başkan bulunur. Başkan, konuşmacıların ortasında yer alır. Konuşmacılar, bir masanın çevresinde toplanırlar. Panelde en az üç, en çok altı konuşmacı bulunur. Genellikle, küçük salonda ve az bir dinleyici önünde yapılan panellerde mikrofon bulunmaz. Ama, geniş bir topluluk önünde panel yapılacaksa konuşmacılar, mikrofon kullanmak zorundadır.

Panel tartışması sonunda dinleyiciler, konuşmacılara konuyla ilgili çeşitli sorular sorabilirler



SEMİNER

Belirli bir bilim dalındaki gelişmeleri, belli bir bilgi düzeyine sahip kimselere tanıtmak amacıyla düzenlenen ve konunun değişik bölümleri, bu bilim dalında otoritesi ve yeteneği kabul edilen kişiler tarafından açıklanan toplantılardır.

Yüksek öğretim kurumlarında lisans / lisansüstü öğrenci ve öğreticilerin katılımıyla yapılan seminerler, bu tanıtımın dışındadır. Bunlar yüksek öğretim kurumlarında, öğretim üyesinin yönetimi altında, öğrencilerin yaptıkları araştırmalarla ilgili rapor hazırlama, tartışma biçiminde yürütülen toplantılardır.

SEMPOZYUM

Belli bir konuyu aydınlatmak amacıyla, bilim adamı ve araştırmacıların bir araya geldikleri ve konuşmacıların konunun belirli bölümlerini sundukları, tartışmalı toplantılardır. Bir başka deyişle; ortaya konan konu hakkında aynı oturumda, çeşitli kişilerin yaptıkları açıklamalı konuşma türüdür.

Bildiri sahiplerine ayrılan zaman oldukça kısadır. On dakikalık bir sürede 1500-2000 kelime kullanma şansı vardır. Buna göre, hazırlanacak bildiri, dört sayfayı geçmemelidir. Cümleler, kolay anlaşılır biçimde düzenlenmelidir. Metni yazmadan önce ana başlıklar vurgulanmalıdır. Sunulabilecek yansı sayısı da 5-6 civarında olmalıdır. Ayrıca, bildiri metni, yayımlanmaya uygun biçimde hazırlanmalıdır.

Sempozyumda her konuşma, ayrı bir hazırlıktır, fakat birbirini tamamlayıcı söyleşi ve içtenlik havası vardır. Konuşmalardan sonra konuşmacılar, birbirlerine konu ile ilgili sorular sorabilirler. Böylece sempozyumdan "panel" e geçilir. Daha sonra da tartışmalara seyirciler de katılırsa panelden "forum" a geçilmiş olur.

Bildiri metni, şu bölümlerden oluşmalıdır :

(a) Giriş: Araştırılan sorunun tanıtılması ve neden bu konunun ele alındığı, çalışmanın diğer çalışmalar arasındaki yeri. (yarım sayfa)

(b) Deney: Malzeme ve yöntemin tanıtımı. (bir sayfa)

(c) Bulgular: Bildirinin en önemli bölümüdür. Dinleyiciler tarafından beklenen yeni bilgi, belge ve önerilerin açıklanması ve tartışılması.

Bildiri, konferans ile büyük ölçüde bir benzerlik gösterir. Bildiri, öncelikle bilimsel bir yazı türüdür. Oysa konferansta, bilimsellik yanında popüler bir hava söz konusudur.

Bildiride her şeyden önce aranan özellik, bilimsel bir yenilik getirmiş olması ve orijinal bir konuyu ele almış bulunmasıdır. Bunun yanında bildiri, bilinen bir konuya yenilik getirme, değişik görüş ve düşüncelerle yeni tezler ortaya koyma, bu tezleri bilimsel delillerle doğrulama ya da bir önceki tezi çürütme gibi özellikleri de bünyesinde taşır.

Bu değerlendirmeye göre, bildiriyi kısaca bilimsel bir konuda yenilik getirmek, orijinal bir buluş ortaya koymak amacıyla kaleme alınmış bir yazı türü olarak tanımlamak yerinde olacaktır.

Bildiri de konferans gibi bir dinleyici topluluğu önünde okunur. Ancak bildirinin sunulduğu topluluk, o konuda az çok uzmanlaşmış kişilerden oluşur.

Ayrıca, bildiride de konferans gibi konuşma ve hitap etme becerisi gözetmek gerekir. Konferansta zaman zaman hazırlanan metinden uzaklaşma söz konusu olabilirken bildiride metne bağlı kalma esastır.

Konferansta sözünü ettiğimiz konuşmanın bitiminde yer alan soru ve cevap bölümü, bildiride konu çerçevesinde tartışma olarak ayrı bir özellik gösterir.

Bildiriler, genellikle yayımlanan bir yazı türüdür. Bazen yabancı dillerde de yayımlanabilir.

Bildiriler hazırlanırken kullanılan dil, uzmanlık dalının gerektirdiği terimler ve ifade yapısı ile de konferanstan büyük ölçüde farklılık gösterir.

Son olarak, bildiride varılan sonuçlar ve ana noktalar özetlenerek ana düşünce bir kez daha vurgulanmalıdır.

Üzerinde çalışılan metin; aralıklarla gözden geçirilmeli ve gerekli düzeltmeler yapılmalı, konuya hakimiyet sağlanmalıdır. Metnin, kartlara aktarılması daha yararlıdır.

AÇIK OTURUM

Konusunda uzman kişilerin bir masa çevresinde toplanarak tartışmasına Açık Oturum denir. Açık oturumda tartışılacak konu, toplumun tümünü ya da bir bölümünü ilgilendirmelidir.

Açık oturum; bir salonda izleyici önünde ya da televizyon ve radyoda dinleyici önünde yapılmaktadır. Açık oturumda izleyicilerin sorularını almak ve cevaplamak da mümkündür. Bu takdirde açık oturum, "forum" a dönüşmektedir. Televizyon ve radyodan tartışmayı izleyen kişiler, açık oturuma telefon sorularıyla katılabilir.

Açık oturum bir "başkan" tarafından yönetilir. Konunun ortaya atılması, giriş konuşmasının yapılması, soruların düzenli olarak sorulması vb. durumlar başkanın idaresinde yapılır. Bu nedenle, başkan, açık oturumdan önce plân yapmak zorundadır. Ayrıca, başkan; tartışma sırasında meydana gelebilecek tatsız ve çirkin saldırıları da önlemelidir. Oturum sonunda ise, ortaya çıkan karşıt ya da aynı düşünceleri özetleyerek oturumun genel değerlendirmesini yapmalıdır. Bu nedenle başkan, açık oturumun temel öğesidir.

Açık oturumda bir yarışma havası yoktur. Başkan, konuyu belirtir, konuşmacıları tanıtır. Ele alınan konu ile ilgili bilgileri verir. Sonra konuşmacılara ara ile sorular yöneltir. Konuşmacılar da görüşlerini belirtirler. Gerekli bilgileri verirler. Bu arada diğer konuşmacılar da konuşmakta olanın sözlerini özenle dinleyip, gerekli notu alırlar. Gerekirse, konuşmacının bazı görüşlerine katılmadıklarını nedenleri ile birlikte belirtirler.

Oturuma katılacak kişilerin konularında iyi hazırlanmış olmaları açık oturumun kalitesini artırır. Ayrıca, konuşmacıların diğer konuşmacılar ve izleyiciler karşısında saygılı olmaları da çok önemlidir.



Yüklə 2,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin