4. KONUŞMA (DİKSİYON) YETERSİZLİKLERİ
Pek çok insanda konuşma yetersizlikleri görülür. Hatta, üniversite bitirmiş bazı insanlar bile doğru ve güzel konuşamaz.
Konuşma yetersizliklerini şu maddeler altında toplamak mümkündür:
a. Yöresel Ağızla Konuşma: Kelimeleri, kişinin yetiştiği çevrenin ağzındaki seslerle söylemedir.
Örnekler:
kalın galın
gidiyorum gidiyom ya da gidim
merdiven ayahçah
tas üsküre
yuvarlanmak gındırlanmak
çukur kortik
b. Anlatımda Yetersizlik: Konu üzerinde kısa konuşulur, söylenecekler tam bildirilmez. Cümleler; bazen yarım bırakılır, bazen de bozuk cümle kullanılır. Anlamı bilinmeyen kelimeler seçilir. Yanlış telaffuz yapılır.
Örnekler:
maiyet mahiyet
yönetmelik yönetmenlik
porte portre
c. Kavrayış Eksikliği: Meslekî bilgi yönünden henüz yeterli seviyeye gelinmediğini gösterir. Konuşulan ya da kişinin kendisine sorulan konu hakkında yeterli bilgisi, deneyi olmayabilir. Bunun sonucu olarak konuyu tam olarak anlamayabilir.
Yukarıda sıralanan bu yetersizliklerin yanında, az da olsa bazı insanlarda sürekli bir yargılama yapamama, dağınık konuşma, gereksiz sözler söyleme, çekingenlik, kural bilmeme, sesleri yeterli olmama, konuşurken gereksiz el - kol, gövde hareketleri yapma gibi kusurlar da görülmektedir. (S. SARICA – M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 232)
Bütün bu rahatsızlıklar, evde, okulda fırsat yakalandığında plânlı ve düzenli olarak çok konuşmakla giderilebilir. Ayrıca, doğru ve güzel konuşma şartları doğrultusunda konuşmaya önem vermek gerekmektedir.
5. DİKSİYON BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
a)Telâffuz (söyleyiş/boğumlanma) Bozuklukları
Seslerin uygun çıkaklarına göre söylenmemesiyle oluşur. Konuşma dilinin sesleri, İstanbul ağzının seslerinden oluşmalı; yöresel (mahallî) sesler çıkartılmamalıdır.
Örneğin: Üç tip "k" sesinden söz edilebilir. Bunlardan ön damakta oluşan "k" (teK) ve art damakta oluşan "q" (taQ) seslerinden başka Anadolu ağızlarında gırtlağa yakın bir yerde boğumlanan bir "q'" sesi de vardır.
Yazı dilinde (Standart Türkçe) yalnız ilk iki "k" sesi vardır. Doğal olarak bu seslerin yanlış yerlerde kullanılması bir diksiyon bozukluğudur.
b. Vurgu Yanlışları
Vurgunun yanlış yere kaymasıyla ortaya çıkar. Vurgu, söze değer katar; dinleyicinin dikkatini çekerek anlamın kavranmasını kolaylaştırır; sesi, söyleyişi, sözdeki ezgiyi canlandırır. Vurgusuz bir konuşmada anlam yeterince belirmez ya da gereken etki sağlanamaz.
Vurgu yanlışlığı, anlamı değiştirebilir. Dilin en karmaşık ve keşfedilemeyen gizemlerinden biri olan vurgu konusunda var olan kurallar, şu ana kadar bütünüyle ortaya konulamamıştır.
c. Yanlış Tonlama
Ses titreşimlerinin yükselip alçalması anlamına gelen tonun, cümle akışında uygun biçimde kullanılmamasıdır.
Tonlama, konuşma dilinde vardır, yazı dilinde yoktur. Çünkü tonlama, sese dayanan bir söyleyiş kuralıdır. Konuşmanın anlamını belirginleştirmek, duygulara açıklık kazandırmak için kelimeler, daha çok da ilk heceler; ezgili, canlı söylenir. Bu tür söylenişe Ton denir.
Tonlama, özellikle şu cümlelerde kendini daha çok belirginleştirir:
(1) Emir cümlelerinde
"Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır;
Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır"
(Tevfik Fikret'ten)
(2) Soru cümlelerinde
"Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım?"
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ"
(Mehmet Âkif ERSOY'dan)
(3) Ünlem cümlelerinde
"Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!"
"Ne mutlu Türküm diyene!.."
(Kemal ATATÜRK'ten)
Beş çeşit tonlama yapılabilir:
(1) Düz
(2) Yükselen
(3) Alçalan
(4) Yükselip alçalarak dalgalanan
(5) Alçalıp yükselerek dalgalanan
"En iyi, denizde yüzme öğrenilir.",
"Sağlam, lâstik tamiri yapılır."
Yukarıdaki cümlelerde ortaya çıkabilecek "en iyi deniz", "sağlam lâstik tamiri" gibi bir algılamayı, ancak doğru yapılmış bir tonlama önleyebilir.
ç. Ulama Yanlışları
Söz içindeki heceler arasında belli belirsiz duraklar vardır. Sesler, heceler hâlinde çıkarılmasına karşılık bu duraklar konuşma esnasında hissedilmez. Türkçede temel kural, ünsüzle biten hecelerden sonra ünlü ile başlayan bir hecenin gelmesi durumunda, hecenin sonundaki ünsüzün sonraki heceye ulanmasıdır:
Örnekler:
dü-şün- > dü-şü-ne-rek
ça-lış-kan > ça-lış-ka-nın
Doğal olarak, yazıda ayrı kelimeler hâlinde görülen cümleler de, söyleyişte farklı biçimlerle ortaya çıkar.
"İşinden eve dönen Ali yemekten önce duş aldı." cümlesinin söylenişi
"İşinde/ neve/ döne / nAli/ yemekte/ nönce du/ şaldı." şeklindedir.
Bir cümle içinde söylenen kelimeler arasındaki duraklar ve ulamalar ancak o dilin konuşurları tarafından hissedilebilir. Birkaç kelimenin birleşerek tek bir kelime hâline gelmiş gibi işitilmesi ulamanın sonucudur.
Açık ve net konuşabilmek endişesiyle her sözden sonra duraklanması, ulama yapılmaması kesik kesik bir konuşmaya yol açmaktadır. Bu da dilin doğal yapısına aykırıdır ve dolayısıyla bir diksiyon bozukluğudur. Nitekim, böyle bir konuşma, dinleyenlerde olumsuz ve rahatsız edici bir tepki yaratır.
d. Tekdüzelik
Sesin cümledeki anlama göre perdelenmemesi, iniş çıkışlar göster-memesidir.
e. Yersiz Durgu ve Duraklar
Vurgunun, anlamın, tonlamanın gerektirmediği yerlerde yapılan duraklamalardır.
f. Sesleri ve Heceleri Yutma
Türkçede yazılan bütün harfler, kendi ses değerleriyle seslendirilmelidir. Bu seslerden bazılarını yutmak, söylememek bir diksiyon hatasıdır. Standart Türkçede (İstanbul ağzında) kalıplaşmış kimi kelimeler dışında genellikle acelecilikten kaynaklanan seslerin ya da hecelerin söylenmemesi yanlıştır.
Örnekler:
"dağa" yerine "daa"
"yağı" yerine "yayı"
"daha" yerine "daa"
"geliyor" yerine "geliyo"
6. KONUŞMADA HIZ
Olağan konuşmalarda konuşma hızı (tempo) dakikada 125-175 kelime arasında değişir. Konuşmadaki ünlü sesler tonu meydana getirir. Bir ünlünün telâffuzu sırasında geçen süreye hece uzunluğu adı verilir. Hece uzunluğuna dikkat eden bir konuşmacı doğru yoldadır.
Konuşurken yapılan duraklamalar da büyük önem taşır. Dinleyenlere anlama fırsatı vermek, söyleneni vurgulamak, dinleyicilerden tepki beklemek amacıyla duraklanabilir. Bu duraklar, normal olarak kelime aralarında ve cümle sonlarında yapılan duraklardan daha uzun sürelidir. Konuşmacı, bunların süresini istediği gibi ayarlayabilir. Bütün bunlar da konuşma hızını etkiler. Sonuçta, 125-175 kelime / dakikalık bir hız normal kabul edilir. Bunun üzerindeki ya da altındaki hızlar, iyi bir konuşmacıya ait özellikler değildir.
7. KONUŞMADA TARTIM
Söz, duraklama, hece uzunluğu ve vurgunun birleşmesiyle ortaya çıkan düzenlemeye tartım adı verilir. Herkesin kendisine özgü bir tartımı vardır. Tartım, hareketi ve canlılığı ya da tersine durgunluğu ve cansızlığı ortaya koyabilir. Kelimelerin; yaya yaya, uzata uzata ya da kesik kesik, kopuk kopuk söylenmesi bir tartım kusurudur.
8. SOLUNUM VE SESLENME
Doğru bir solunum, iyi bir seslendirmenin temel şartıdır. Üç türlü soluma vardır:
a. Üst göğüsten soluma
b. Göğüs boşluğundan soluma
c. Diyaframdan soluma
İyi bir seslendirme için en elverişsiz soluma, üst göğüsten yapılandır. Akciğerlerin en büyük ölçüde genişlemesini sağlayan, en çok hava depolayan, denetimi kolay ve ses mekanizması üzerinde olumsuz hiçbir etkisi bulunmayan soluma, DİYAFRAMDAN SOLUMA' dır.
9. VÜCUT DİLİNİN KULLANILIŞI
“İyi bir görünüş, sessiz bir tavsiyedir.”
Vücut dilinin iyi kullanılmasında dikkat edilecek özellikler:
a. Aşırı derece dikkat çekici olmamak kaydıyla temiz ve güzel giyime sahip bulunma.
b. Konuşma yerine, izleyicilere ruhen yaklaşma yöntemini benimseme.
c. Konuşma boyunca sakin ve rahat bir duruşu koruma.
ç. Sıkıcı hareketlerden kaçınma.
d. Konuşurken alçakgönüllü olduğunu hissettirme.
e. Konuşurken dinleyici ile göz temasında bulunma.
g. Jest ve mimikleri uyumlu olarak kullanma.
“Konuşma ruhun aynasıdır;
insan ne olduğunu konuşurken gösterir.”
10. TONLAMA ALIŞTIRMALARI
a. "Şimdi" kelimesini, sırasıyla aşağıdaki anlamları ifade edecek şekilde söyleyiniz. (Parantez içindeki cümlenin geldiğini düşününüz.)
Şimdi (hemen)
Şimdi (kafanı patlatacağım.)
Şimdi (gelelim asıl konumuza.)
Şimdi (diyelim ki sen şuradasın.)
Şimdi (canım, sevgilim.)
Şimdi (tövbe tövbe!)
Şimdi (aşağısı sakal, yukarısı bıyık.)
Şimdi (patlama!)
Şimdi (ne desem bilmem ki...)
Şimdi (işte her şey mahvoldu !)
b. Aşağıdaki cümleleri uygun şekilde tonlamaya çalışınız. Bu arada "şimdi" kelimesinin aldığı değişik tonları izleyiniz.
Şimdi geldim diyorum, anlamıyor musun ?
Daha fazla bekleyemem; ya şimdi ya da hiçbir zaman !
Anlamadım, şimdi mi diyorsun ?
Sonra değil, şimdi.
Ne ! Şimdi diyen sen değil misin ?
Şimdi mi ?. Kesinlikle olmaz.
Sen şimdi onu bunu bırak da ötesinden söz et.
Şimdi buradaydı.
c. "Evet" kelimesini kendisinden sonra gelen kelimelerin anlamlarına göre söylemeye çalışınız.
Evet, kabul ediyorum.
Evet, öyle diyelim.
Evet, olsa da olur, olmasa da.
Evet, kesinlikle öyle.
Evet, vay canına!
Evet, çok iyi anlıyorum.
Evet, burama geldi.
Evet, anlat hele, sonra ne oldu?
Evet, kaç defa söyleyeceğim.
Evet, ama, başka türlü de düşünebiliriz.
Evet, gerçekten de sevimli çocuk.
Evet, Allah cezanı versin.
Evet, peki efendim hay hay!
ç. "Hayır" kelimesini kendisinden sonra gelen kelimelerin anlamına uygun şekilde söyleyiniz.
Hayır, kabul etmiyorum.(normal sesle)
Hayır, kabul etmiyorum. (öfkeyle)
Hayır, öyle demedim. (üzüntülü)
Hayır, bir şey değil, başınıza dert açar.(kaygılı)
Hayır, yanılıyorsunuz, işin aslı şu. (uzatarak ve karşı çıkarak)
Hayır, izin vermiyorum. (çok kızgın)
Hayır, sana gücenir miyim? (sevecenlikle)
d. Aşağıdaki tekerlemeyi, alttaki anlatımları sağlayabilecek bir tonlamayla söylemeye çalışınız.
"Kangallı kaltabanlardan kakavan kahramanla kelepirci keleş kekeme kerim Kemahlı kerkenez kasıma kasımda kelkitin kekikli kekliğiyle kaba-taslak kabak ikram etmiş."
(1) Doğal, yansız bir sesle
(2) Hayretle
(3) Küçümseyerek
(4) Hayranlıkla
(5) Dedikodu edasıyla
(6) Tiksinerek
(7) Övünerek
(8) Kaygıyla
"Lüpçüler, lütfen lüzumlu lüzumsuz lâkırdıları bırakın da lüferinizi lüpleyin, lülelerinizi tüttürün."
e. Yukarıdaki tekerlemeyi de, aşağıda belirtilen anlatım çeşitliliğini vurgulayacak şekilde tonlayınız.
(1) Doğal
(2) Azarlayarak, sevgisiz
(3) Kibarlıkla
(4) Tehditle
(5) Öfkeyle
(6) Azarlayarak, sevgiyle, yalvararak vb.
f. Aşağıdaki ünlemleri, kendilerinden sonra gelen sözlerin anlamlarına uygun bir eda ile tonlamaya çalışınız.
A, rica ederim, ne önemi var.
A, bak hele, kim gelmiş !
A, ne diyorsunuz ? (derin bir hayretle)
A, tadını kaçırdın ama...
A, daha neler ! Üstüme iyilik sağlık !
Ah, bir elime geçse...
Ah, ben olsaydım.
Ah, seni dayak düşkünü seni !
Ah, yazık oldu emeklerime.
E, biz ne dedik ?
E, sonra ne oldu ? E, ne olmuş yani !
E, bak hele ! Vay küstah vay !
E, ne var ne yok bakalım ?
Eh, fena sayılmaz.
Eh, be birader !
Eh, işte geçinip gidiyoruz.
Eh, haydi öyle olsun.
Eh, orasını sen bilirsin.
11. SÖYLEYİŞ YANLIŞLARI
DOĞRU YAZILIŞ / YANLIŞ SÖYLEYİŞ / DOĞRU SÖYLEYİŞ
ağz(ı), ağız(ı), ağz(ı)
ahize, ahi:ze, a:hize
akil , akıl, a:qil
alerji, allerji, alerji
alüminyum, aliminyum, alüminyum
Alp (kişi adı), Al'p, Alp
ambülans, ambulans, ambül'ans
antrenman, antreman, antrenman
arabesk, arabeks arabesk
asâ, a:sa: , asa:
asidi, asiti, asidi
atıf, a:tıf, atıf
ayar, a:yar, ayar
ciddî, citti:, ciddi:
Çekiç Güç'ün, Çekiç Güçün, Çekiç Gücün
dahi (da/de), da:hi, dahi
detektif, dedektif, detektif
direkt, direk, direkt
doküman, döküman, doküman
duhul, dühul, duhul'
duka, düka, duqaa
egemenlik, eğemenlik, egemenlik
egzoz, eksos, egzoz
emlâkçi, emlaqçı, eml'akçi
entelektüel, entellektüel, entelektüel
film, filim, film
gardrop, qardolap, gardırop
gazabı, gaza:bı, gazabı
gazete, gaste, gazete
hak etmek, hakketmek, haq etmek
hayır, ha:yır, hayır
herkes, herkez, herkes
hibe, hi:be, hibe
hukuku, huquğu, huququ
hulâsa, hul'asa:, hul'a:sa
ıstırap, ızdırap, ıstırap
içtima, iştima:, içtima:
inkılâp, inkil'ap, inqıl'ap
inisiyatif, insiyatif, inisiyatif
jimnastik, cimnastik, jimnastik
kâğıt, qağıt, kağıt
karakter, qarekter, qaraqter
katil (öldürme), qa:til, qatil
kelime, keli:me, kelime
kesin, kesi:n, kesin
kompetan, qompedan, qompetan
komünizm, qominizm, qomünizm
kupür, küpür, qupür
lâik, l'a:ik, l'aik
lise, li:se, lise
mahzur, mahsur, mahzur
maiyet, ma:iyet, maiyet
makam, ma:qam, maqam
mantıkî, mantı:ki:, mantıqi:
marul, ma:rul, marul
mekanizma, makanizma, meqanizma
mevkisi, mevki:si mevqii
mevzisi, mevzi:si, mevzii
mizah, mi:zah, mizah
mubayaa, mübaya, mubayaa
muhalefet, muhalefet, muha:lefet
mukim, mu:kim, muqi:m
muvaffakıyet, muaffakiyet, muvaffaqıyet
mütevazi, müteva:zi, müteva:zı
müteahhit, mütayit, müteahhit
kontrol, qontrol, kontrol'
lâboratuvar, l'abaratuar, l'aboratuvar
loğusa, l'ohusa, l'oğusa
nüfuz, nüfus, nüfuz
orijinal, orjinal, orijinal'
panorama, panaroma, panorama
parlamento, parlemento, parlâmento
pitoresk, pitoreks pitoresk
program, proğram, program
rakip, ra:kip, raqip
sac (metal), saç sac
sahlep, sa:lep, sahlep
salık vermek, sağlıq vermek salıq vermek
sandviç, sandaviç, sandviç
sol (nota), sol, sol'
sun'î, su:ni:, sun'i:
tasfiye, tasviye, tasfiye
tokad(ı), toqat(ı), toqad(ı)
üniversite, ünüversite, üniversite
virtüoz, virtiöz, virtüoz
voleybol, veleybol, voleybol
yakından, yaqi:nen, yaqından
yalnız, yanlız, yalnız
yanlış yalnış yanlış
zarif, za:rif, zarif
Zelanda, Zell'anda, Zel'anda
(zıt>) zıddı, zıttı, zıddı
DİKSİYON ÇALIŞMALARI
1.Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış.
Bizde bize biz derler, sizde bize ne derler?
Gül dibi bülbül dili gibi,gül dibi bülbül dili.
2.Pireli peyniri perhizli pireler tepelerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler.
3.Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın,kapı gıcırdatıcılardan mısın?Ne ocak kıvılcımlandırıcılardanım, ne kapı gıcırdatıcılardanım.
4.Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar,nesi için çatalca da topal çoban çatal yapıp çatal satar?Kârı için çatalca da topal çoban çatal yapıp çatal satar. Üç tunç tas kayısı hoşafı.
5.Dört deryanın deresini dört dergahın derbendine devrederlerse,dört deryadan dört dert,dört dergahtan dört dev çıkar. Paşa tası ile beş has tas kayısı hoşafı. Zaman saman satar, saman zaman satar.
6.Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür.Takatukacı takatukaları takatukalamam derse takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al da gel.
7.Nankör nalbant nalları nallamalı mı,nallamamalı mı?
Az kaz, uz kaz, boyunca kaz.
8.İşlek işlemeci,işlemeli işleri işlikte işleyerek işletmeciye işyerinde izletti.
9.Ilgarcı ılgar,ılgıngillerin ılgancırı ılgalayarak,ılgıt ılgıt ılgılardı.
10.Pısırık pırlak pırnallıklarda pırnallanırken pılı pırtısını pısırık pıtraklara pıtır pıtır pırtlattı.
11.Üçüncü üçkağıtçı,üçetek üçleşerek üç teker arabayla süzüm süzüm süzülen süzgeçleri süzdü.
12.Kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık kara küp.A be kuru dayı ne kuru sarı darı bu darı ,a be kuru dayı.
Şu odayı badanalamalı mı,yoksa badanalamamalı mı?
13.Sen seni bil,sen seni,bil sen seni,bil sen seni,sen seni bilmezsen patlatırlar enseni.
14.Şu karşıda bir dal,dal sarkar kartal kalkar,kartal kalkar dal sarkar,dal kalkar kantar tartar.
15.Şu köşe yaz köşesi,şu köşe kış köşesi,ortadaki su şişesi.
Şiş şişeyi şişlemiş,şişe kesişe kiş demiş.
Elalem aladana aldı aladanalandı da biz bir aladana alıp da aladanalanamadık.
16.Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak?Bu yoğurdu mayalamalı da mı saklamalı, mayalamamalı da mı saklamalı?
17.Sizin damda var,beş boz başlı beş boz ördek,
Değirmene girdi köpek,
Bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek,
Değirmenci çaldı kötek.
Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek
Hem kepek yedi köpek,
Bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe,
Hem kötek yedi köpek.
Siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz,demiş.
18.Bir tarlaya kemeken ekmişler.İki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış.Biri erkek kürkü yırtık kel kör kirpi,öteki dişi kürkü yırtık kel kör kirpi.Kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürkünü,kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürküne;kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürkünü,kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürküne eklemişler.
19.Getirince el getirir,yel getirir,sel getirir;götürünce el götürür,yel götürür,sel götürür.
20.Bu mum, umumumuzun mumu.
KONUŞMA YANLIŞLARI
Konuşma yanlışları çevreye, eğitime, dilin kurallarını bilme seviyesine, alışkanlıklara ve kişiye göre değişmekle birlikte bunları;
1. Alışkanlıklardan kaynaklanan davranışla ilgili konuşma yanlışları,
2. Söyleyiş tarzıyla ilgili konuşma yanlışları,
3. Konuşma kurallarını bilmemekten kaynaklanan konuşma yanlışları, olmak üzere üç başlık altında toplayabiliriz.
1. ALIŞKANLIKLARDAN KAYNAKLANAN DAVRANIŞLA İLGİLİ KONUŞMA YANLIŞLARI
Kişinin kendi çevresindeki diğer insanlarla (sözlü olarak) sağlıklı bir iletişim kurmasında alışkanlıklarının ve anlayışının payı büyüktür. Can çıkmadan huy çıkmaz. Atasözünde güzel bir şekilde ifadesini bulan bu gerçeğin güzel konuşma ile çok yakından ilgisi vardır. Çünkü, aşağıda bazılarını sıraladığımız olumsuzlukların pek çoğu kötü huylar ve alışkanlıklarla ilgilidir.
Kibirlenmek
Kişinin kendini diğer insanlardan üstün görmesi, onlara tepeden bakması, gururlanması demektir. Kibirli insanlar, ister istemez bu huylarını konuşmalarına da yansıtırlar. Başkalarına saygı göstermedikleri için kendileri de saygı görmezler. Toplum içinde sevilmeyen bu kişilerle kimse muhatap olmak da istemez.
“Hep ben bilirim, sen bir şeyden anlamazsın, en iyisini ben yaparım, o da bir şey mi, benim dediğim doğrudur” tarzındaki ifadeler kibirli insanlara özgü sözlerdendir.
İlgisizlik
Kibirli insanlar kendilerinden başka kimseye önem vermedikleri için çoğu zaman muhataplarını dinlemezler, yerli yersiz sorularla ilgisizliklerini de göstermiş olurlar. Böyle bir davranış, kişinin kendisine ve karşısındakine saygısızlığının da bir göstergesidir.
Konuşanın sözünü kesmek
Birisi konuşurken araya girmek, sorular sormak, sabırsızlık göstermek, itiraz etmek sözü kesmeyle ilgili bir davranış yanlışıdır. Birini dinlerken anlaşılmayan hususlar olabilir. Bunlar, kişinin sözünü tamamlaması beklendikten sonra uygun bir dille sorulmalıdır. Özellikle televizyonlardaki bazı tartışma programlarında muhatapların birbirlerini dinlemeyerek bir an önce kendi söyleyeceklerini bitirme yarışına girmeleri sırasında sergiledikleri tutum, bu konunun ilginç örnekleri arasındadır. Böyle bir anlayışla yapılan tartışmanın seyirciler tarafından beğenilmeyeceği de bir gerçektir.
Kendini yetersiz görmek
Kendini beğenmek kadar olmasa da kendini yetersiz görmek de bir davranış yanlışıdır. Çünkü başarılı bir konuşmanın temelinde kendine güven duymak vardır. “Ben yapamam, ben bilmem, ben bu işin üstesinden gelemem” gibi yanlış telkinler kişiyi başarısızlığa sürükleyen olumsuzluklardandır.
Alay etme alışkanlığı
Başkalarını hafife alarak onları toplum içinde güç duruma düşürmek, kişilerin fizikî yapıları için hoş olmayan sıfatlar kullanmak, birtakım eksiklikleri güzel olmayan bir üslûpla söylemek alay etme alışkanlığıyla ilgilidir. “İstediğini söyleyen istemediğini işitir.” sözünü her zaman hafızada tutmakta yarar vardır. Aşağıya aldığımız Mehmet Âkif’in şu nüktesi uygun bir örnek olacaktır:
Bir toplantıda sonradan görme gençlerden biri aklınca Âkif’i küçük düşürmek için alaylı bir sesle:
― Üstat, siz baytardınız değil mi, diye sorar.
Âkif gayet sakin, cevabını yapıştırır:
― Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
Boşboğazlık
Söylenmemesi gereken bir sözü yerli yersiz söyleme alışkanlığıdır. Böyle kişiler iyi niyetli bile olsalar toplum içinde yalnız kalmaya mahkûmdurlar. Çünkü bunların çevresindeki insanlar şimdi bu yine bir boşboğazlık yapacak diye âdeta diken üstünde olurlar. Aşağıdaki fıkrada bir boşboğazlık örneği vardır:
Kulaklarının büyüklüğüyle ünlü Galileo’ye edepsizin biri:
― Üstat, kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi, demiş.
Galileo:
― Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük; ama seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
Dostları ilə paylaş: |