Kur'AN'da tevhiD


- PEYGAMBERLERİN ORTAK ÇAĞRISI YA DA TARİH BOYUNCA TEVHİD MÜCADELESİ



Yüklə 1,67 Mb.
səhifə5/39
tarix07.01.2019
ölçüsü1,67 Mb.
#90829
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   39

3- PEYGAMBERLERİN ORTAK ÇAĞRISI YA DA TARİH BOYUNCA TEVHİD MÜCADELESİ




1- Giriş:

Kur'an-ı Kerim'in indiriliş amacı, beşeriyeti, Allah Teâla’nın birliğin­den, yani Tevhid'den haberdar etmektir. Kur'an'ı Kerim başından iti­baren sonuna kadar Tevhid'in manasını açıklamak üzere gönderil­miştir. 323 Diyebiliriz ki Kur'an Allah'ın birliğini anlatmakta açılır ve onunla nihayete erer. Kur'an’ın hemen her suresinde ve her sahifesinde bu konu ile karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla ifade edebiliriz. 324

Yüce kitabımız Kur'an, Allah Teâla'nın yeryüzünde ilk insan nesli­ni ve dinini Hz. Adem'le başlattığını ve bu itibarla beşeriyetin ilk dini­nin de “Tevhid Dini” olduğunu açık ve net olarak ifade etmektedir. Kur'an-ı Kerim Allah katında gerçek dinin İslâm olduğunu 325 belirtmek­le Allah'ın birliğini öğreten vahye dayalı bütün dinlerin esasda bir ol­duğunu ifade eder. 326

Kur'an-ı Kerim “Tevhid Dini”nin bütün zamanlarda İslâm'ın tebliğcileri olan peygamberler tarafından yenilendiğini haber verir. Kitabı­mız, her peygamberin beşeriyete Tevhid itikadını öğrettiğini ve bütün gerçek dinlerin bu esasta birleştiğini belirtir. Her peygamberin gönde­rildiği kavme ilk sözü: “Ey kavmim! Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur” 327 şeklinde Tevhid Dini'ne davet olmuştur.

Kur'an; bu esasın, bütün peygamberler tarafından öğretilen cihanşü­mul/evrensel bir itikad olduğunu da bildirir:328

Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz her peygambere:”Benden başka ilah yoktur, Bana kulluk edin!” diye vahyetmişizdir.”329

Muhakkak ki biz her kavme: “Allah'a ibadet/kulluk edin, tağutlardan da kaçının'' diye (tebligat yapması için) bir peygamber göndermi­şizdir.”330

Kur'an; Hz. Muhammed'in yeni bir inanç sistemi getirmediğini, da­ha önce geçmiş peygamberler zincirinin son halkası olduğunu, hepsi­nin aldığı talimatın doğrudan doğruya vahye dayandığını, bütün pey­gamberlerin aynı iman davası ve esaslarını kavimlerine öğrenmekle va­zifelendirdiklerini, Hz. Peygamber'e vahyedilen dinin geçmiş peygam­berlere de vahyedildiğini, bilahare insanların zulme meylederek bu ha­kikatlerden uzaklaştıklarını beyan etmiştir: 331

“Biz Nuh'a ve ondan sonraki peygambere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve (nitekim) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunla­rına, İsa'ya, Eyyub'a, Yûnus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettik. Da­vud'a da Zebur'u verdik.” 332

Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye din olarak Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi sizin için de hukuk düzeni yaptı. Fakat kendilerini çağırdığın bu nizam, Allah'a ortak koşanlara ağır gel­di...”333

Allah katında yegâne hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendile­rine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düş­tüler.”334

De ki: “Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılaca­ğını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ve ben apaçık bir uyarıcıyım.” 335

Bu ayetlerden de anlaşılacağı gibi, Kur'an Hz. Muhammed (s.a.v.)'in yeni bir şey getirmediğini, tarihte ilk defa yeni bir şeyi iddia etmediği­ni vurgulamakta, O'nun gerçekte kendisinden önce gelen tüm peygam­berlerle aynı kaynaktan vahiy aldığını ve bütün peygamberlerin getir­diği hak ve gerçeğin aynısını getirdiğini açıkça beyan etmektedir. 336

Kur'an-ı Mübîn, bütün peygamberlerin getirdiği iman esasları ara­sında fark olmadığını, onların aynı inanç esaslarının bağlısı ve tebliğcileri olduklarını belirtir:

Biz, Allah'a ve O'nun katından bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshâk, Yakup ve Esbât'a indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle, Rabbleri tarafından diğer peygambere gelenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk” deyin.”337

Gönderilen peygamberler, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, mü’minler de iman ettiler. Onlardan her biri Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlere gelenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk” deyin.” 338

De ki: Biz, Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kup ve Ya'kup oğullarına indirilenlere, Musa, İsa ve (diğer) peygamberlere Rabbleri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırdetmeyiz. Biz ancak O'na teslim oluruz.” 339

Kur'an'a göre iman esaslarının zaman ve mekân kavramları ile ala­kası yoktur. Binaenaleyh bu esâsların zaman ve mekâna göre değişme­si de söz konusu olamaz. 340 Bu noktaya Hz. Peygamber bir hadis-i şe­rifinde şu veciz ifadelerle işaret etmiştir:

Bütün peygamberler anneleri ayrı, babaları bir olan kardeşlerdir ve dinleri birdir.” 341

Bu hadisi şeriften Tevhid ile ilgili prensiplerin hiç bir devrinde ve hiçbir peygamberin tebliğinde değişikliğe uğramadığını anlıyoruz. Hat­ta bu konuda denilebilir ki ilk peygamber Hz. Adem'in bu husustaki inanç ve tebliği ne ise, O'ndan sonra yeryüzüne gönderilmiş bütün peyganmberler de dahil olmak üzere -Hz. peygamber (s.a.v.)'in de inanç ve tebliği aynı gerçeklere dayanarak topluma yansımıştır. 342

İster Babil toprakları olsun, ister Sodom, Medyen, Hicr veya Nil va­disi, ister Hz. İsa'dan 40 yıl önce, ister 20 yüzyıl, 10 yüzyıl önce olsun, ister bağımsız ve özgür bir millet olsun, ister köle ve perişan bir üm­met olsun, ister gelişmenin en alt seviyesinde olsun, ister medeni ve kal­kınmış veya refahın en üst düzeyinde bulunsun, her yerde, her devir­de ve her ulusta Allah'ın elçileri hep aynı tavsiye ve telkinlerde bulunmuşlardır. Öğütledikleri hep aynıdır. “Allah'a dönün, O'na bağlanın, O'ndan başka ilah yoktur.” 343 Hz. İbrahim ümmetine açık açık şöyle demişti:

“Herşeyin özü olan Hak Teâla'yı kabul etmedikçe sizin ara­nızda müşterek herhangi bir bağ, gerçek herhangi bir işbirliği olmaya­caktır.” Hz. Musa (a.s.) Fir'avn'a gitmeden önce kendisinin Allah'ın Rasülü olduğunu ilan etti ve herkesi kurtuluşa ve doğruya çağırdı. Fir'avn'a da dedi ki,

“Sen rab olamazsın, çünkü rab olan her şeyi ya­ratan ve herkese yaşama imkanı veren Allah'tır.” Hz. İsa (a.s.), Roma­lıların kölesi haline gelen Beni İsrail'i ve diğer kavimleri, Roma impa­ratorluğu ve sömürgeciliğine karşı isyan bayrağını çekmeye değil, tek Allah'a inanmaya ve doğru yolu takip etmeye davet etti. Görüldüğü gi­bi, Kur'an-ı Hakîm'de anlatılan bu olaylar başka bir dünyaya değil, bu­gün içinde yaşadığımız dünyaya aittir. Ayrıca Kur'an'da sözü geçen in­sanlar da bizim gibi insanlardır. Şimdi, Nebilerin geldiği ülke ve mil­letlerin çözüm bekleyen diğer herhangi bir siyasi, ekonomik, toplum­sal sorunun bulunmadığı iddia edilemez. Bu gibi sorunlar vardı ve her zaman süregelmiştir. Ancak İslâm hareketinin her önderi -yani peygam­berler-değişik yörelerdeki insanları Tevhid'e davet etmeyi herşeyden üs­tün tutmuştur. Her türlü ulusal, bölgesel, siyasal, ekonomik ve toplum­sal sorunları bir yana bırakarak hakka davete öncelik tanımışlardır. 344 Şimdi bu çerçevede peygamberlerin aynı noktada birleşen ortak davetlerine bakalım: 345


Yüklə 1,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin