Kur'AN'da tevhiD



Yüklə 1,67 Mb.
səhifə6/39
tarix07.01.2019
ölçüsü1,67 Mb.
#90829
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   39

I- Nuh Peygamber:

Kur'an'ın zikrettiği kavimler içinde tarih yönünden en eskisi Nuh (a.s.)'ın kavmidir. Nuh (a.s.) davetine şöyle başladı: “Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka hiçbir ilahınız yoktur.” 346 “O, sizin Rabbinizdir. Ve O'na döndürüleceksiniz.” 347 “Rabbinizden mağfiret dileyin. Çünkü O, çok yargılayıcıdır.” 348 “Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiri ile ahenkli olarak nasıl ya­ratmış, onlarda ayrı bir nûr yapmış, güneşi de bir kandil olarak asmış­tır. Allah sizi yerden bir ot gibi bitirdi.”349

Kur'an-ı Kerim'in bu ifadelerinden de anlaşılacağı gibi Hz. Nuh sa­dece Allah'ı İlah ve Rab olarak tanımış ve kavimini de bu yüce inanç doğ­rultusunda Tevhid dinine davet etmiştir.

Fakat kavmi Tevhid davetine aldırış etmemiş, hatta Nuh kavminin hakim tabakası ile din adamları, halkı Hz. Nuh'tan uzak tutmak için büyük hile ve komplolar hazırlamışlardır.

Ve onlar (halkı kandırmak için) büyük hilelere başvurdular.”350

Kavminden ileri gelen inkarcı grup dedi ki: “Biz seni de bizim gibi insan görüyoruz ve sana bizim basit görüşlü ayak takımlarımızdan baş­kasının uyduğunu görmüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz; tersine sizi yalancı sanıyoruz.” 351

Kavminin içinden ileri gelen inkarcı bir grup (diğerlerine şöyle) dedi: “Bu (şahıs) da (Nuh) sizin gibi bir insandan başka bir şey değil­dir. Size üstün gelmek istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) is­teseydi melekleri indirirdi. Biz ilk babalarımızdan böyle bir şey işitme­dik.”352

Tevhid davetinin yaygınlık kazanmaması için bütün bu hile ve tu­zaklara başvuranlara karşı Hz. Nuh'un cevabı şöyle oldu:

Ben size “Allah'ın hazineleri benim yanımdadır” demiyorum. Gaybı da bilmem. Ben meleğim de demiyorum.”353

Hz. Nuh, ümmetinin durumunu değiştirmek, onları üzerinde bulun­dukları batıl yoldan hakka iletmek ve şirkin karanlığından kurtararak Tevhid'in aydınlığına iletmek için uzun süre çabaladı durdu. Tevhid da­vetini net bir biçimde saf olarak, hiç bir kapalılık pırakmadan, bütün berraklığıyla açık-seçik bir vaziyette kavmine sundu. Bunun için her gün artan bir gayret sarfetti. Geceyi gündüze kattı. Kur'an'ın deyimiy­le bin seneden elli yıl eksik, yani tam 950 sene kavmini iman aydınlı­ğına kavuşturmak için durmak bilmeden çalıştı, çalıştı... Onları ger­çeği görmeye çağırdı:

Rabbim! Doğrusu ben kavmimi gece-gündüz çağırdım. Fakat benim çağırmam, sadece benden uzaklıklarını artırdı. Doğrusu ben, senin on­lara bağışlaman için, kendilerini her çağırışımda, parmaklarını kulak­larına tıkadılar. Elbiselerine büründüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler. Sonra, doğrusu ben, onları açıkça çağırdım. Sonra, onla­ra açıktan açığa, gizliden gizliye de söyledim.”354

Nuh (a.s.) milletini hakka çağırırken durmadı, yorulmadı, bıkmadı. Tek tek söyledi. Topluca çağırdı. Açıktan konuştu. Gizli anlattı. Yük­sek sesle seslendi. Dış dünyaya, göklerin yaratılışına, ayın ışıklarına, güneşin ışık dağıtışına, yağmurun yağışına, toprağın yetiştiriciliğine, Allah'ın kendilerine verdiği çocuk ve mal nimetlerine dikkat etmeye, öz nefislerini incelemeye ve bunlardan ibret alıp Allah'a inanmaya çağır­dı. Hak davetçilerinin vasıflarını ve çalışma usûllerini ilk defa açıkla­dı. Bu yönde ilk örnek oldu.355

Nuh (a.s.) davetiyle Tevhid mücadelesinin dayandığı temelleri ve bu davet esnasında kullanılan usûlleri açıkça gösterdi. Bunu yaparken bi­rinci derecede peygamberlik, dolayısıyla da Tevhid davetçisi olma gö­revinin hesabını verdi. Eksiksiz ve net bir söylemle kavmini Tevhid'e da­vet etti. Usûl güzeldi. Çalışma yerindeydi. Fakat kaimine istediği ölçü­de tesir edemedi. Çünkü te'sir Allah'a aitti. Bunun için Allah'a şöyle ya­kardı:

Rabbim! Sen bu zalimlerin sadece şaşkınlğını arttır. Rabbim! Yer­yüzünde hiçbir kâfir bırakma. Doğrusu sen onları bırakırsan kulları­nı saptırırlar; sadece ahlâksız, nankör (insanlar) doğururlar. Rabbim! Beni, anamı-babamı, inanarak evime gireni, inanan erkek ve kadınla­rı bağışla; zalimlerin de sadece helakini artır. (Onların köklerini kurut).”356



2- Hud Peygamber

Kur'an-ı Kerim Nuh (a.s.)’ın kavminden sonra Hûd (a.s.)'ın kavmi Âd'ı zikrediyor;

Âd kavmine de kardeşleri Hûd (as.)'u gönderdik. O kavmine şöy­le dedi: “Ey kavmim; Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka hiç bir ila­hınız yoktur.” 357

Evet; her peygamberin söylediği cümleyi Hûd (a.s.)’da kavmine söy­lemiştir. Bu değişmeyen cümle peygamberlerin getirdiği inancın temel taşıdır. Bu temel taş olmadan inanç tutmaz. Bu cümle insan hayatı­nın orta direğidir. Bu direk olmadan hayat yürümez. Bu inanç, istika­met, gaye ve mücadele birliğinin teminatıdır. Bu inançla insan kendi arzularına (heva-i nefsine) tapmaktan kurtulur. Yine bu inançla beşer cinsinden kendisi gibi birine kulluk etmek aşağılığını göstermez. İnsan bu inançla sapık arzularına hakim olur, dirayet ve cesareti artar. 358



3- Salih Peygamber

Âd'dan sonra kavimlerin en azgını olan Semûd gelir. Bu kavim de iman esaslarında Nûh ve Hud kavimleri gibi sapıtmıştı:

Semud'a biraderleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim, Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka hiç bir ilahınız yoktur.”359

Salih onlara: “Allah'tan korkmaz mısınız?” demişti. “Şüphesiz ben size gönderilmiş emin bir peygamberim. Artık Allah'tan korkun ve ba­na itaat edin.”360

Müfritlerin emrine boyun eğmeyin ki onlar yeryüzünde fesat yapa­rak, islah etmez kimselerdir.”361

Görülüyor ki vazife aynı vazifedir. Prensipler aynı, kanunlar hiç de­ğişmiyor...

Kelime o malûm ve tek kelime ki, mahlukat O'nunla başladı ve O'na dönecektir. İnanç, istikamet, karşı koyma ve tebliğ usulleri de ay­nı prensibe dayalı... 362


Yüklə 1,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin