Allah Anlayışı Ve Ahiret İnancı
Eski Ahit’te Allah’a verilen isimler, yalnızca bir takım isimler olmaktan ibaret değildir. Bu isimler Allah’ın özelliklerine işaret ederler.582 E. Jacob Eski Ahit Hân’ının yaşayan bir ilâh (el bay, ‘elohim hayyim) olduğunu vurgularken, Eski Ahit’te anlatılan İlâh’ın bu karakterini belirtmeye çalışmaktadır. Mc. Kenzie de Eski Ahit’te İlâh’ı gerçekten en iyi bir şekilde anlatan kavramın bu olduğu üzerinde durmaktadır. Çünkü ona göre bu kavram O’nun gerçekliğini, aktivitesini, iradesini ve insanın ve bütün öteki yaratıklara olan aşkınlığını ifade etmektedir.583 Yahve gerçek ve yaşayan bir İlâh’tır:
“...O ancak bir kütük. Tarşiş’ten dövülmüş gümüş levhalar ve Ufaz’dan altın getirilir, üstadın ve kuyumcu ellerinin işidir; lacivert ve erguvanı onların esvabı içindir; hepsi hünerli adamların işidir. Fakat Rab hak Allah’tır, Hay olan Allah ve ebedi Melik O’dur; öfkesinden dünya titrer ve gazabına milletler dayanmaz.”584 “Yahve hayatın kaynağıdır. Hayatı (nefes) insana O vermiştir.”585
Eski Ahit ilâh kavramı için İbranice şu isimleri kullanmaktadır. ‘el, ‘elohim ve ‘eloah. El kelimesi Semitik dillerde ortak olarak ilâh için kullanılan bir kelimedir (Akatça, İlu, Arapça, ilâh vd.) . Elohim form olarak da ve genellikle mana olarak da çoğuldur. Fakat hem Yahve için, hem de diğer ilâhlar için tekil anlamda kullanılmatadır.
Etimoloji El ve Elohim kepmelerinin manaları hakkında bize bir İpucu vermemektedir. Ancak birçok yorumcu ve sözlükçü, kelimenin İlâh için kullanılışından yola çıkarak onun güç kuvvet anlamına geldiği kanaatındadırlar. Çünkü bu mananın ilâh kavramının vazgeçilmez gerekliliği olduğu kabul edilmektedir.586 El kelimesi isim tamlamalarında, daha belirli bir anlamda kullanılmaktadır: Babalarınızın El’i587 İsrail’in El’i,588 Yakub’un El’i,589 ebediliğin El’i,590 ve semavatın El’i591 gibi.
Yetmişler Nüshası’nda, En Yüce şeklinde karşılanan Elyon (sessiz harflerle 7, ‘ly, ‘lyn) ismi, Eski Ahit’te pek sık kullanılmaktadır. Buna çoğunlukla şiirsel metinlerde rastlanmaktadır.592
Eski Ahit’te İlâh güçlü, yaratıcı, hakim bir İlâh’tır. Bu ilâh şu âna hükmettiği gibi, geçmişe hükmetmiştir, geleceğe de hükmedecektir.593 O bütün yeryüzüne hükmetmektedir.594 O bütün kavimlerin hükümdarıdır.595 Bu ilâh şu anda hükümdar olmakla birlikte O’nun gelecekte de hükmedeceği bir gün gelecektir.596 O an, O’nun ilâhî varlığı kendisini tartışmasız bir şekilde hissettirecektir. O’nun izzetinin bilgisi suların denizleri kapladığı gibi kaplayıcı olacaktır.597
Daha sonraları, özellikte geç dönem Yahudiliği’nde ve Yeni Ahit’te ve Hıristiyanlık’ta çok kullanılan Allah’ın Hükümranlığı ibaresi Eski Ahit’te bulunmamaktadır. Bununla birlikte Allah’ın hükümdar, hakim olduğu, Melik olduğu merhumu Eski Ahit’te bulunmaktadır.598 İbranice- hükümranlık, kırallık anlamına gelen malkut kelimesi hükümran olmak, hüküm sürmek anlamındaki malak kelimesinden türetilmiştir. Malkutkelimesi mekandan çok güce, kuvvete işaret etmektedir, Bu bakımdan kelime mücerred bir isimdir. Eski Ahit’te kelime, lamamı ile sektiler bir anlamda siyasi kırallıklara delalet etmektedir.599 Bununla birlikte malkut kelimesi ile Allah’ın şu anda hükmetmesine, O’nun hükümranlığına işeret edildiği yerler de vardır.
“Senin hükümranlığın (malkut) ebedi hükümranlıktır. Ve saltanatın bütün devirlerce sürer.”600
“Rab tahtını göklerde kurdu: Ve Onun hükümranlığı herkes üzerine hakimdir.”601
Böylece söz konusu ibare, Allah’ın Melik olarak hükmettiği hükümranlığına işaret etmektedir. Hükümranlık terimi burada Allah’ın yarattığı kainat ve ahid aldığı milleti üzerindeki saltanatını ve kudretini belirtmektedir.602 Bu kavram böylece Yahve’nin en yüce, en kudretli, en övülmeye değer olduğunu ve yücelik, izzet ve kudrete sahip yegâne varlık olduğunu ifade etmektedir.603
“Ya Rab, büyüklük ve ceberut ve cemal ve zafer ve haşmet senindir; çünkü gökte ve yerde olan herşey senindir;
Ya Rab, hükümranlık senindir. Ve sen, baş olarak her şeyden yükseksin. Ve servetle izzet senden geiir ve sen herşeye hakimsin ve kudretle ceberut senin elindedir ve herkesi büyültmek ve kuvvetlendirmek senin elindedir. Ve şimdi, ey Allah’ımız, biz sana şükrederiz ve güzel ismine hamdederiz.”604
Canlı ve kudretli bir ilâh mefhumu, Eski Ahit’te İstiva Mezmur-ları (Enthronement Psalms) tabir edilebilecek Mezmurlar’da dikkat çekici bir şekilde belirtilmektedir. Bu Mezmurlar Yahve’nin yüce tahtına oturarak hükümran oluşunu ilan ederler: 47/6 vd.; 93/1 vd.; 96/10; 97/1; 98/6; 99/1. Bu, O’nun kudretini ve üstünlüğünü belirtmektedir. Bu Mezmurlar aynı zamanda hem milletlerin, hem de tabiatın Yahve’ye boyun eğişini ifade ederler.605 Hükümranlık’ının bir gereği olarak Yahve yaratıkları üzerinde adaletle hüküm verir.
“...Çünkü O geliyor, çünkü yere hükmetmeğe geliyor; Dünyaya adaletle ve kavmlara kendi hakikati ile hükmedecek.”606
Yahve’nin bu güçlü hükümranlığı, yaratılıştaki düzende vu bu düzenin idamesinde de görülmektedir.607
S. Mowinckel ve J. Gray gibi bazı teologlar, söz konusu ettiğimiz Mezmurlar’la İsrail’deki, sonbahar bayramİan arasında bir ilişki kurmuşlardır. Özellikle Sigmund Mowinckei, Babil’de tanrı Marduk’un yeni yıl bayramı sırasında yapılan hükümranlığının tanınması törenleri ile, Beni israil’deki sonbahar bayramları arasında bir kıyas kurmaktadır. Yine J. Gray, Ras Şamra’da608 bulunan dökümanlar ışığında Baal609 miti ile bu Mezmurlar arasında bir ilişki kurmaktadır. Ras Şamra’da bulunan dökümanlar. M.Ö. 14. yüzyılda Kenan’da sonbahar bayramlarında kullanılan metinlerdi.610 Bu metinlere göre, Suriye-Kenan dünyasında melek unvanını taşıyan Yüce İlâh mefhumu bulunmaktaydı.611 Bu açıklamalardan sonra bizim şöyle bir sonuca varmamız mümkün görünmektedir: Allah’ın yaratılmış varlıklar üzerinde Melik olduğu fikri Suriye-Kenan dinî dünyasına kadar geri gitmektedir. Ancak Kitab-ı Mukaddes teologlarının bu verilerle varmayı amaçladıkları sonuç kendi anlayışları doğrultusunda olmuştur. Buna göre onlar, İsrail öncesi uygulamaların ve mefhumların İsrail’in dinine kaynaklık ettiği onu etkilediği sonucuna varmışlardır.612 Bizim vardığımız sonuç ise, vahiy tarihi anlayışımız doğrultusunda olmuştur. Buna göre, Allah’ın yegâne hükümdar olduğu fikri, İsrail öncesine ait vahiy öğretisinin bir ürünüdür.
Eski Ahit’te dinamik bir İlâh anlayışını aktaran fikirlerden bir başkası da, Yahve’nin dünyaya gelerek müdahalelerde bulunan bir ilâh olmasıdır. Yahve aşkın bir llâh’tır, ancak bu O’nu yere müdahalede bulunmaktan alıkoymaz. O yeryüzüne gelir ve hükmünü icra eder. Beni israil’in tarihini içeren Eski Ahit bunun örnekleri ile doludur. Beni İsrail ile Sina’da yapılan ahitleşme bunlardan biridir. Bu olay O’nun dünyaya ve kullarına karşı kayıtsız kalmadığını göstermektedir:
“Ya Rab, Seir’den çıktığın zaman, Edom kırından ilerlediğin zaman, Yer titredi, gökler de damlattılar. Evet, bulutlar su damlattılar. Rabb’in önünde dağlar, O Sina’da İsrail’in Allah’ı Rabbin önünde sarsıldı...”613
Allah’ın müdahalesi sırasında yeryüzünün ve göklerin sarsılması Allah’ın izzetini göstermekle kalmamakta, aynı zamanda onların Allah’a olan bağımlılıklarını da göstermektedir. Çünkü yaratılanlar fanidir, geçicidir.
Yahve’nin dünyanın sonunda yapacağı müdahale de, O’nun gelmesi şeklinde ifade edilmiştir. Bunun yanısıra O’nun bu müdahalesi O’nun hüküm vermesi de demektir:
“Dünyayı kuvvetle sarsmak için Rab kalktığı zaman, heybetinin yüzünden ve haşmetinin celalinden kayaların kovuklarına ve yalçın kayaların yarıklarına girmek için, o gün insanlar tapınsınlar diye kendilerine yapılan putlarını ve altın putlarını köstebeklere ve yarasalara atacaklar.”614
“Çünkü işte kötülüklerden ötürü dünyada oturanları cezalandırmak için Rab yerinden çıkıyor...”615
Eski Ahit eskatolojisinin, ondaki ilâh mefhumundan kaynaklandığı görülmektedir. Allah, hem Beni israil’in Melik’i hem yeryüzünün Melik’idir. O hepsini yönetmektedir ve dünyaya müdahalede bulunma hakkını elinde bulundurmaktadır. Daha önceleri Wellhausen’in ileri sürdüğü bir yoruma göre eskatoloji, ancak sürgün sonrası İsrail’de görülebilen, son dönemlere ait bir fikir olarak görülmekteydi. Bu varsayım doğrultusunda, sürgün öncesi dönemlere ait eskatolojik pasajlar otantik kabul edilmemekte idi. Ancak son zamanlarda teologların çoğu Eski Ahİt’te eskatolojinin kaynağının ondaki ilâh mefhumu olduğunu kabul etmektedirler.616 Mesela E. jaoob, İsaya’da Yahve’nin kendini tarifini dikkate alarak eskatolojinin kaynağını araştırmaktadır; “Ben Rab, bilinci ve sonuncularla beraber ben oyum.”617 “...Ben oyum: İlk benim, son benim”618 Böylece O, dünyanın sonunda bulunacaktır ve yine O’nun varlığı sonsuzdur. Çünkü dünyanın sonundaki müdahalesi O’nun hükmünün sonu olmayacaktır.619 Yine ona göre, Mowinckel’in iddia ettiğinin aksine eskatoloji Beni israil’in yaşadığı hayal kırıklıklarından doğmamıştır.620 Mowinckel’e göre, İsrail’in Babil sürgününden sonra Filistin’e döndüğünde yeniden toparlanma beklentilerinin gerçekleşmemesi bir hayal kırıklığının doğmasına sebep olmuştu. Allah’ın milleti, bir türlü hükümranlığını elde edememekte idi. Bu dünyanın kötü görülmesine ve eskatolojik beklentinin doğmasına sebep oldu. Bunda İran dualizminin de etkisi görülmelidir. Böylece bu dünyâ ve gelecek olan hayat, birbirinden kesin bir çizgi ile ayrılmış olmaktadır: Bu dünya (ha ‘olam haz-zeh) ve gelecek dünya (ha ‘olanı hab-bah).621 Burada teologlar dualistik olan eskatolojik anlayış ile, yani iki alemi birbirinden kesin çizgiyle ayıran anlayış ile Peygamberler’e ait olduğunu kabul ettikleri eskatolojik anlayışı birbirinden ayırmak istemektedirler. Peygamberler’in anlayışına göre Hükümranlık tarih içerisinde kurulacak Davud soyundan bir melik israil’e hükmedecek, dünyaya barış gelecektir. Onlara göre ibrani Peygamberleri’nin beklentisi tarihî, milliyetçi ve bu dünyaya aittir. Buna karşılık apokaliptik eskatoloji adı ile de anılan diğer anlayış, Hükümranlık’ın kötülüklerle doldurulmuş dünyanın ötesinde kurulacağını kabul etmektedir. Bu transandantal bir Hükümranlıktır ve tarihi olaylarla değil, Allah’ın olağanüstü olaylarla müdahalesi ile kurulacaktır.622 Ancak son zamanlarda apokaliptik eskatolojinin köklerini yabancı kaynaklarda gören az sayıda araştırmacı kalmıştır. Çünkü, dünyanın sonunda bu dünyanın yıkılması ile başka yeni bir alemin kurulacağı fikrinin Eski Ahit Peygamberleri’nde zaten bulunduğu görülebilmiştir. Bu bakımdan apokaliptik eskatolojinin kökleri Peygamberlerde bulunmaktadır. Yine kullanılan dil ve kavramlar üzerinde yapılan incelemeler de, bu anlamda bir eskatolojik anlayışa Beni İsrail’in çok önceden sahip olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır.623 Ancak bu alemi kötülüklere boğulmuş, gelecek alemi ise, bunların yok olacağı yer olarak gören anlayış ile Peygamberlerin anlayışları arasındaki farkı gözden uzak tutmamak gerekir.624
Nitekim Stanley B. Frost yaptığı çalışmayla Yahudi düşüncesinde dört ayrı gelecek anlayışının bulunduğunu göstermiştir. Bunların ilk ikisi tamamı ile tarihî olayların normal akışı içinde oluşacak ve Beni İsrail’e başarı ve barış getirecek olan Daha İyi Çağ (Better Age); sonraki gelişmeler sonucu oıtaya çıkmış apokaliptik ve tarilı ötesine ait bir alem bekleyişini ifade eden Gelecek Çağ (Age to Comeldir. Bu Eski Ahit’te bulunmamaktadır. Son ikisi ise peygamberler tarafından işlenen Altın Çağ (Golden Age) ve Sonraki Çağ (Future Age)dir.625 Altın Çağ tarihe olağanüstü şekilde yapılan bir müdahalenin sonucunda meydana gelir. Tarih sona ermiştir. Ancak hayat değişik bir karakterde devam etmektedir. Sonraki Çağ ise şu an ile büyük bir zıtlık içermesine karşın, bu dünyaya ait transandantal olmayan bir bekleyiştir.626 Buna göre dünyanın sonunda meydana gelecek korkunç olaylarla yeni bir dünyanın kurulması anlamında eskatoloji, Eski Ahit’te sürgün öncesi Peygamberler dönemine kadar götürülmektedir.
Dostları ilə paylaş: |