G. Bir Felçlinin İyileştirilmesi (2:1-12)
2:1-4 Rab Kefernahum’a geldikten hemen sonra, kaldığı evin etrafına çok insan toplandı. Haber çok çabuk yayıldı ve insanlar Mucize Yapanı görmek istiyorlardı. Ne zaman Tanrı güçle hareket etse, insanlar bunu çekici bulur. Kurtarıcı sadık bir şekilde, onlar kapının etrafında toplanmışken, onlara Tan-rı’nın sözünü anlattı. Kalabalığın en gerisinde dört kişinin döşek üzerinde taşıdığı bir felçli vardı. Kalabalık onun Rab İsa’ya yaklaşmasını engelledi. Genellikle başkalarını İsa’ya getirme sırasında engeller çıkabilir. Ama iman hünerlidir. Döşeği taşıyan dört kişi, felçliyi dışarıdaki merdivenlerden dama çıkardılar, damda bir delik açtılar ve onu Tanrı Oğlu’na yaklaştırmak için aşağı indirdiler (belki de ortada avlu -iç bahçe- vardı). Birisi bu dört iyi ar-kadaşa Şefkat, İşbirliği, Özgünlük ve Kararlılık adlarını taktı. Bu özellikleri gösteren bir arkadaş olmaya gayret etmeliyiz.
2:5 İsa, onların imanından etkilendi, ...felçliye, “Oğlum, günahların bağışlandı” dedi. Bunu söylemesi tuhaf karşılandı. Konu günah değil, felçti, değil mi? Evet, ama İsa belirtilerinin ötesine geçip nedenlerine yöneldi. Bedeni iyileştirip canı ihmal etmeyecekti. Geçici duruma çare bulup sonsuz durumu düzeltmeden bırakmayacaktı. Bunun için, “günahların bağışlandı” dedi. Müthiş bir bildiriydi. Şimdi, yeryüzünde, bu yaşamda, adamın günahları bağışlandı. Yargı Gününe kadar beklemesine gerek kalmadı. Şimdi bağışlanmanın güvencesine kavuştu. Bu, Rab İsa’ya iman edenler için de geçerlidir.
2:6-7 Din bilginleri çabucak ifadenin önemini yakaladılar. Yalnızca Tan-rı’nın günahları bağışlayabileceğini bilecek kadar Kutsal Kitap doktrinini öğ-renmişlerdi. Bu nedenle, günahları bağışladığını ifade eden herhangi bir kişi Tanrı olduğunu iddia ediyor demekti. Bu noktaya kadar mantıkları doğruydu. Ama Rab İsa’nın Tanrı olduğunu kabul etmek yerine, yüreklerinde O’nu küfretmekle suçladılar.
2:8-9 İsa onların düşüncelerini okudu, ki bu da O’nun doğaüstü gücünün bir kanıtıdır. Onlara şu kışkırtıcı soruyu sordu: “Hangisi daha kolay, felçliye, ‘Günahların bağışlandı’ demek mi, yoksa, ‘Kalk döşeğini topla ve yürü,’ demek mi?” Aslında birini söylemek diğerini söylemek kadar kolaydır. Ama aynı zamanda, insani açıdan konuşulursa birini yapmak diğerini yapmak kadar olanaksızdır.
2:10-12 Rab zaten felçlinin günahlarının bağışlandığını bildirmişti. Evet, ama bu gerçekten olmuş muydu? Din bilginleri felçlinin günahlarının bağışlandığını göremediler, bunun için inanmadılar. Felçlinin günahlarının gerçekten bağışlanmış olduğunu göstermek için Kurtarıcı din bilginlerine görebilecekleri bir şey verdi. Felçliye kalkmasını, döşeğini toplamasını ve yürümesini söyledi. Adam bunlara anında karşılık verdi. Herkes şaşakalmıştı. Böylesini daha önce hiç görmemişlerdi. Ama din bilginleri, karşı konulamaz kanıta rağmen, inanmadılar. İnanç isteği içerir; onlar inanmak istemediler.
Ğ. Levi’nin Çağrılması (2:13-17)
2:13, 14 İsa, göl kıyısında ders verirken vergi toplayan Levi’yi gördü. Levi’yi ilk Müjde’yi yazan Matta olarak tanıyoruz. O bir Yahudiydi, ama yaptığı işin, hor görülen Roma hükümeti için vergi toplama olduğu düşünüldüğünde, bunun hiç de Yahudi işi olmadığı belliydi! Böyle kişiler aslında fahişeler gibi toplumun ayaktakımı olarak hor görülürlerdi. Yine de Levi, Mesih’in çağ-rısını duyunca, her şeyi bıraktı ve O’nun ardından gitti. Onun gibi her birimiz de atik ve soru sormayan bir itaatte bulunabilelim. Bu büyük bir özveri gibi görünebilir, ama sonsuzlukta hiç de özveri olarak görünmeyecektir. Şehit edilen Müjdeci Jim Elliot’ın dediği gibi, “Kaybedemeyeceğini kazanmak için elinde tutamayacağını veren hiç de aptal değildir.”
2:15 Levi’nin evinde arkadaşlarını İsa’yla tanıştırabileceği bir ziyafet düzenlendi. Arkadaşlarının çoğu kendisi gibi vergi görevlisi ve günahkârdı. İsa, onlarla birlikte olma davetini kabul etti.
2:16 Din bilginleriyle Ferisiler O’nu ciddi bir hata yaparken yakaladıklarını sandılar. Doğrudan O’na gitmek yerine öğrencilerine gidip onların güvenlerini ve bağlılıklarını azaltmaya çalıştılar. Efendileri nasıl olur da vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yiyip içebilirdi?
2:17 İsa bunu işitti ve onlara sağlamların değil, yalnızca hastaların hekime ihtiyaçlarının olduğunu anımsattı. Din bilginleri sağlam olduklarını sandıklarından Büyük Hekime olan gereksinimlerini göremediler. Vergi görevlileri ve günahkârlar ise suçlarını ve yardıma olan gereksinimlerini kabul ettiler. İsa doğru kişileri değil, onlar gibi günahkârları çağırmaya geldi.
Burada bizim için de bir ders var. Kendimizi imanlıların olduğu çevreye kapatmamalıyız. Tanrısız olanlarla dost olmaya çalışarak onlara Rabbimizi ve Kurtarıcımızı tanıtmalıyız. Günahkârlarla dost olurken, tanıklığımızdan ödün verecek herhangi bir şey yapmamalıyız ve de kurtulmamış olanların bizi kendi seviyelerine (durumlarına) çekmelerine izin vermemeliyiz. Dostluğu, olumlu ruhsal yardıma yönlendirmede inisiyatifi ele almalıyız. Kişinin kendisini kötülük ve dünyadan ayırması daha kolay olurdu, ama İsa bunu yapmadı, dolayısıyla izleyicileri de yapmamalıdır.
Din bilginleri Rab’bi günahkârların dostu diye çağırarak O’nun adını lekeleyeceklerini sandılar. Ama maksatlı hakaretleri sevindirici bir övgüye dönüştü. Bütün kurtulanlar O’nu günahkârların dostu olarak memnuniyetle kabul ettiler ve bunun için de O’nu sonsuza kadar seveceklerdir.
H. Oruç Tutmayla İlgili Tartışma (2:18-22)
2:18 Yahya’nın öğrencileriyle Ferisiler dinî uygulama olarak oruç tuttular. Oruç, Eski Antlaşma’da derin bir üzüntünün ifadesi olarak kurumlaşmıştı. Ama anlamının çoğunu kaybedip dinsel bir rutin halini aldı. İsa’nın öğrencilerinin oruç tutmadığını fark ettiler. Belki de Rab’be bunun açıklamasını sorduklarında, yüreklerinde kıskançlığın ve kendine acımanın üzüntüsü vardı.
2:19-20 Rab, karşılık olarak, öğrencilerini bir güveyin davetlileriyle karşılaştırdı. Bizzat kendisi Güveydi. Aralarında oldukça dışarıdan üzüntülerini göstermelerine gerek yoktu. Ama güveyin aralarından alınacağı günler geliyordu; işte o zaman oruç tutmaları için nedenleri olacaktı.
2:21 Rab, o anda eski çağla uyuşmayan Yeni Çağın gelişini ilan etmek için iki örneği sözlerine ekledi. İlk örnek çekmemiş kumaş parçasından yapılan bir yamayla ilgiliydi. Eski bir giysinin onarımında kullanıldığında, kaçınılmaz olarak çekecektir ve bir şey bozulmak zorunda kalacaktır. Eski kumaştan yapılan giysi yamadan daha dayanıksız olacaktır ve yamanın dikildiği yerden yırtılacaktır. İsa, Eski Dönemi eski giysiyle kıyasladı. Tanrı hiçbir zaman Mesih İnancını Museviliğin üzerine yamalamayı amaçlamadı; yeni bir hareketti. Oruç-la ifade edilen Eski Çağın üzüntüsü, yerini Yeni Çağın sevincine bırakmalıdır.
2:22 İkinci örnek eski tulumdaki yeni şarapla ilgilidir. Eski tulum esneme gücünü kaybeder. Yeni şarap eski tuluma konursa, fermantasyonun oluş-turduğu basınç tulumu patlatır. Yeni şarap, İsa Mesih’e olan imanın sevincini ve gücünü simgeler. Eski tulum Museviliğin şeklini ve törenlerini resmeder. Yeni şarap yeni tuluma gereksinim duyar. Yahya’nın öğrencileri ve Ferisilerin, Rab’bin izleyicilerini daha önce de uygulanmış olan hüzünlü oruç tutmaya esir etmelerinin bir faydası yoktu. Yeni yaşamın sevinci ve coşkusuna kendilerini ifade etmeleri için izin verilmelidir. Mesih İnancı, daima insanın onu dinî ku-rallarla karıştırmaya çalışmasından zarar görmektedir. Rab İsa bu ikisinin bir-birine zıt olduğunu öğretti, yasa ve lütuf birbirine karşı iki olgudur.
Dostları ilə paylaş: |