Türkçe Transcript (*)
|
Kâlû mâ aḣlefnâ mev’ideke bimelkinâ velâkinnâhummilnâ evzâran min zîneti-lkavmi fekażefnâhâ fekeżâlike elkâ-ssâmiriyy(u)
|
Ali Bulaç Meali
|
Dediler ki: 'Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı.'
|
Edip Yüksel Meali
|
"Sana verdiğimiz sözü kendi kafamıza göre bozmadık. O halkın süs eşyaları bize taşıtıldı. Onları attık. Samiri işte böyle bir şey ortaya çıkardı," dediler.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Onlar dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz o (Kıbtî) kavminin süs eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları (ateşe) attık. Sâmirî de (kendi mücevheratını) böylece atmıştı."
|
Süleyman Ateş Meali
|
Dediler ki: "Kendi malımızla senin sözünden çıkmadık", fakat o milletin (yani Mısırlıların) süs(eşyas)ından bize yükler yükletilmişti. Onları (ateşe) attık. Aynı şekilde Samiri de attı."
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Dediler ki: "Biz sana kendi irademizle/malımızla karşı çıkmadık. Olay şu: Bize o topluluğun süs eşyalarından bazıları yükletilmişti, onları kaldırıp attık; aynı şekilde Sâmirî de attı."
|
Yusuf Ali (English)
|
They said: "We broke not the promise to thee, as far as lay in our power: but we were made to carry the weight of the ornaments(2607) of the (whole) people, and we threw them (into the fire), and that was what the Samiri suggested.(2608) *
|
M. Pickthall (English)
|
They said: We broke not tryst with thee of our own will, but we were laden with burdens of ornaments of the folk, then cast them (in the fire), for thus As-Samiri proposed
|