Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə249/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   245   246   247   248   249   250   251   252   ...   260
Tâ-Hâ Suresi
88


فَأَخْرَجَ

ortaya çıkardı



لَهُمْ

onlara


عِجْلًا

bir buzağı



جَسَدًا

heykeli


لَهُ خُوَارٌ

böğürmesi olan



فَقَالُوا

dediler ki



هَٰذَا

bu


إِلَٰهُكُمْ

sizin tanrınız



وَإِلَٰهُ

ve tanrısıdır



مُوسَىٰ

Musa'nın


فَنَسِيَ

fakat o unuttu








Türkçe Transcript (*)

Feaḣrace lehum ‘iclen ceseden lehu ḣuvârun fekâlû hâżâ ilâhukum ve-ilâhu mûsâ fenesiy(e)

Ali Bulaç Meali

Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı, 'İşte bu sizin ilahınız, Musa'nın ilahı da budur; fakat (Musa) unuttu' dediler.

Edip Yüksel Meali

Onlar için, böğüren bir buzağı heykeli çıkardı. "İşte sizin ve Musa'nın tanrısı budur, fakat o (Musa) unuttu," dediler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Nihayet Sâmirî onlara böğüren bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. Bunun üzerine Sâmirî ve adamları: "İşte sizin de, Musa'nın da ilâhı budur, ama o unuttu" dediler.

Süleyman Ateş Meali

Onlara, böğürmesi olan bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. Dediler ki, "Bu sizin de tanrınız, Musa'nın da tanrısıdır, fakat o unuttu".

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sâmirî onlar için, böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler ki: "Bu, hem sizin hem de Mûsa'nın tanrısıdır. Ama Mûsa unuttu."

Yusuf Ali (English)

"Then he brought out (of the fire) before the (people) the image of a calf:(2609) It seemed to low:(2610) so they said: This is your god, and the god of Moses, but (Moses) has forgotten!"(2611) *

M. Pickthall (English)

Then he produced for them a calf, of saffron hue, which gave forth a lowing sound. And they cried: This is your God and the God of Moses, but he hath forgotten.

Tâ-Hâ Suresi
89


أَفَلَا يَرَوْنَ

onlar görmüyorlar mı?



أَلَّا يَرْجِعُ

o (buzağı) söyleyemez



إِلَيْهِمْ

kendilerine



قَوْلًا

bir söz


وَلَا يَمْلِكُ

ve malik değildir



لَهُمْ

onlara


ضَرًّا

bir zarar vermeye



وَلَا نَفْعًا

ve yarar
















Türkçe Transcript (*)

Efelâ yeravne ellâ yerci’u ileyhim kavlen velâ yemliku lehum darran velâ nef’â(n)

Ali Bulaç Meali

Onun kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar veya fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı?

Edip Yüksel Meali

Görmediler mi ki, o, onlara ne bir yanıt verebiliyor, ne de onlara bir zarar ve yarar dokundurabiliyordu

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onlar görmüyorlar mıydı ki, o buzağı, kendilerine hiçbir sözle karşılık veremiyor; onlara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip bulunamıyordu.

Süleyman Ateş Meali

Onlar görmüyorlar mı ki o (buzağı) kendilerine bir söz söyleyemez; bir zarar, ve yarar veremez?

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Görmüyorlar mı ki; o buzağı onlara bir sözü geri çeviremiyor; kendilerine bir zarar veremiyor, bir yarar sağlayamıyor.

Yusuf Ali (English)

Could they not see that it could not return them a word (for answer), and that it had no power either to harm them or to do them good?(2612) *

M. Pickthall (English)

See they not, then, that it returneth no saying unto them and possesseth for them neither hurt nor use?

Tâ-Hâ Suresi
90


وَلَقَدْ

andolsun


قَالَ

demişti


لَهُمْ

kendilerine



هَارُونُ

Harun


مِنْ قَبْلُ

önceden


يَا قَوْمِ

ey kavmim



إِنَّمَا

şüphesiz


فُتِنْتُمْ

siz sınandınız



بِهِۖ

bununla


وَإِنَّ

ve şüphesiz



رَبَّكُمُ

Rabbiniz


الرَّحْمَٰنُ

çok esirgeyendir



فَاتَّبِعُونِي

bana uyun



وَأَطِيعُوا

ita'at edin



أَمْرِي

buyruğuma














Türkçe Transcript (*)

Velekad kâle lehum hârûnu min kablu yâ kavmi innemâ futintum bih(i)(s) ve-inne rabbekumu-rrahmânu fettebi’ûnî ve etî’û emrî

Ali Bulaç Meali

Andolsun, Harun bundan önce onlara: 'Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin' demişti.

Edip Yüksel Meali

Harun ise: "Halkım, onunla sınanıyorsunuz. Rabbiniz Rahman'dır. Beni izleyin ve emrime uyun," diye onları önceden uyarmıştı.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

And olsun ki Harun daha önce onlara: "Ey kavmim! Siz bununla (buzağı ile) imtihana çekildiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dır. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.

Süleyman Ateş Meali

Önceden Harun, kendilerine: "Ey kavmim, andolsun siz bununla sınandınız. Rabbiniz, o çok esirgeyendir. Bana uyun, buyruğuma ita'at edin!" demişti.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemişti: "Ey kavmim, siz bununla imtihan edildiniz. Sizin Rabbiniz o Rahman'dır. Artık bana uyun, emrime itaat edin!"

Yusuf Ali (English)

Aaron had already, before this said to them: "O my people! ye are being tested in this:(2613) for verily your Lord is ((Allah)) Most Gracious; so follow me and obey my command."(2614) *

M. Pickthall (English)

And Aaron indeed had told them beforehand: O my people! Ye are but being seduced therewith, for lo! your Lord is the Beneficent, so follow me and obey my order.

Tâ-Hâ Suresi
91


قَالُوا

dediler


لَنْ نَبْرَحَ

vazgeçmeyeceğiz



عَلَيْهِ

buna


عَاكِفِينَ

tapmaktan



حَتَّىٰ

kadar


يَرْجِعَ

dönünceye



إِلَيْنَا

bize


مُوسَىٰ

Musa
















Türkçe Transcript (*)

Kâlû len nebraha ‘aleyhi ‘âkifîne hattâ yerci’a ileynâ mûsâ

Ali Bulaç Meali

Demişlerdi ki: 'Musa bize geri gelinceye kadar ona (buzağıya) karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız.'

Edip Yüksel Meali

"Musa gelinceye kadar ona tapmaya devam edeceğiz," diye karşılık vermişlerdi.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onlar (cevap olarak şöyle) demişlerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona tapmaya elbette devam edeceğiz."

Süleyman Ateş Meali

Dediler: "Musa bize dönünceye kadar buna tapmaktan vazgeçmeyeceğiz!" *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onlar şöyle demişlerdi: "Mûsa bize dönünceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz."

Yusuf Ali (English)

They had said:(2615) "We will not abandon this cult, but we will devote ourselves to it until Moses returns to us."(2616) *

M. Pickthall (English)

They said: We shall by no means cease to be its votaries till Moses return unto us.

Tâ-Hâ Suresi
92


قَالَ

dedi


يَا هَارُونُ

Ey Harun


مَا مَنَعَكَ

sana ne engel oldu?



إِذْ

zaman


رَأَيْتَهُمْ

gördüğün


ضَلُّوا

oların saptıklarını























Türkçe Transcript (*)

Kâle yâ hârûnu mâ mene’ake iż raeytehum dallû

Ali Bulaç Meali

(Musa da gelince:) 'Ey Harun' demişti. 'Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?'

Edip Yüksel Meali

Dedi ki, "Harun! Seni engelleyen neydi, onları saparken gördüğün zaman,"

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

(Musa gelince kardeşine şöyle) dedi: "Ey Harun! bunların sapıklığa düştüğünü gördüğün vakit, seni engelleyen ne oldu?"

Süleyman Ateş Meali

(Musa) "Ey Harun, oların saptıklarını gördüğün zaman sana ne engel oldu (da önlemedin)? dedi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Mûsa dedi: "Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,

Yusuf Ali (English)

(Moses) said: "O Aaron! what kept thee back, when thou sawest them going wrong,

M. Pickthall (English)

He (Moses) said: O Aaron! What held thee back when thou didst see them gone astray,

Tâ-Hâ Suresi
93


أَلَّا تَتَّبِعَنِۖ

neden bana uymadın?



أَفَعَصَيْتَ

karşı mı geldin?



أَمْرِي

buyruğuma






Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   245   246   247   248   249   250   251   252   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin