Türkçe Transcript (*)
|
Ve-iż kâlet ummetun minhum lime te’izûne kavmen(i)(ﻻ)(A)llâhu muhlikuhum ev mu’ażżibuhum ‘ażâben şedîdâ(en)(s)kâlû ma’żiraten ilâ rabbikum vele’allehum yettekûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Onlardan bir topluluk: 'Allah'ın helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?' dediğinde 'Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler, diye' dediler.
|
Edip Yüksel Meali
|
İçlerinden bir topluluk: "ALLAH'ın helak edeceği veya çetin bir biçimde azaplandıracağı bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz," dedi. Dediler ki: "Rabbinizden özür dileyin," belki dinleyip kurtulurlar.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
İçlerinden bir topluluk, "Allah'ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz" dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki; "Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırlar diye."
|
Süleyman Ateş Meali
|
İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın helak edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azabedeceği bir kavme artık ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. Dediler ki: "Rabbinize ma'zeret (beyan edebilmek) için, bir de belki korunurlar diye (öğüt veriyoruz)."
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: "Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz?" Dediler ki: "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."
|
Yusuf Ali (English)
|
When some of them said: "Why do ye preach to a people whom Allah will destroy or visit with a terrible punishment?"-(1138) said the preachers:" To discharge our duty to your Lord, and perchance they may fear Him." *
|
|