And when they forgot that whereof they had been reminded, We rescued those who forbade wrong, and visited those who did wrong with dreadful punishment because they were evil livers.
Kendilerine yasaklananlara uymayınca da onlara, "Aşağılık maymunlar olun!," dedik.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Böylece onlar kibre kapılıp yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, biz de onlara, hor ve zelil maymunlar olun, dedik.
Süleyman Ateş Meali
Kibirlerinden dolayı kendilerine yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince onlara: "Aşağılık maymunlar olun!" dedik. *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ne zaman ki, yasaklandıkları şeylerden ötürü öfkelendiler, onlara şöyle dedik: "Aşağılık, maskara maymunlar olun!"
Yusuf Ali (English)
When in their insolence they transgressed (all) prohibitions, We said to them: "Be ye apes, despised and rejected."(1139) *
M. Pickthall (English)
So when they took pride in that which they had been forbidden, We said unto them: Be ye apes despised and loathed!
A’râf Suresi 167
وَإِذْ
diye
تَأَذَّنَ
ilan etmişti
رَبُّكَ
Rabbin
لَيَبْعَثَنَّ
elbette gönderecektir
عَلَيْهِمْ
onlara
إِلَىٰ
kadar
يَوْمِ
gününe
الْقِيَامَةِ
kıyamet
مَنْ
kimseler
يَسُومُهُمْ
yapacak
سُوءَ
en kötüsünü
الْعَذَابِۗ
azabın
إِنَّ
doğrusu
رَبَّكَ
Rabbin
لَسَرِيعُ
çabuk
الْعِقَابِۖ
ceza verendir
وَإِنَّهُ
ve O
لَغَفُورٌ
çok bağışlayan
رَحِيمٌ
çok esirgeyendir
Türkçe Transcript (*)
Ve-iż teeżżene rabbuke leyeb’aśenne ‘aleyhim ilâ yevmi-lkiyâmeti men yesûmuhum sû-e-l’ażâb(i)(k) inne rabbeke leserî’u-l’ikâb(i)(s) ve-innehu leġafûrun rahîm(un)
Ali Bulaç Meali
İşte o zaman Rabbin, onlara en kötü azabı yapacak kimse(leri) kıyamet gününe kadar üzerlerine mutlaka göndereceğini bildirdi. Şüphesiz, Rabbin (ceza ile) sonuçlandırması pek çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayandır, esirgeyendir.
Edip Yüksel Meali
Ayrıca Rabbin, diriliş gününe kadar onlara cezaların en kötüsünü verecek kimseler göndereceğini bildirdi. Rabbin çabuk sonuçlandırandır ve elbette O, Bağışlayandır, Rahimdir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
O Vakit Rabbin işte şu ahdi ilan edip bildirdi ki: Kıyamet gününe kadar onlara en kötü muameleyi yapacak olan kimseleri başlarına gönderecektir. Muhakkak ki, Rabbin hızla cezalandırandır ve yine muhakkak ki O, çok affedici, çok merhametlidir.
Süleyman Ateş Meali
Rabbin, "Elbette ta kıyamet gününe kadar onlara azabın en kötüsünü yapacak kimseler gönderecektir!" diye ilan etmişti. Doğrusu, Rabbin çabuk ceza verendir ve O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Rabbin, kıyamet gününe kadar, kendilerine azabın en kötüsünü yapacak kimseleri üzerlerine göndereceğini bildirmişti. Senin Rabbin cezayı vermede çok süratli davranır; ama çok affedici, çok merhametlidir de.
Yusuf Ali (English)
Behold! thy Lord did declare(1140) that He would send against them, to the Day of Judgment, those who would afflict them with grievous penalty. Thy Lord is quick in retribution, but He is also Oft-forgiving, Most Merciful. *
M. Pickthall (English)
And (remember) when thy Lord proclaimed that He would raise against them till the Day of Resurrection those who would lay on them a cruel torment. Lo! verily thy Lord is swift in prosecution and lo! verify He is Forgiving, Merciful.
Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.
Edip Yüksel Meali
Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyi, diğer bir kısmı ise aşağılık durumdaydı. Dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle sınadık.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. İçlerinde iyi olanları da vardı, olmayanları da. Onları biz, bazan nimetlerle, bazan da musibetlerle imtihana çektik. Sonunda belki hakka dönerler diye.
Süleyman Ateş Meali
Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan kimi iyi kişilerdi, kimi de alçak! Belki dönerler diye onları iyiliklerle de, kötülüklerle de sınadık.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzelliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.
Yusuf Ali (English)
We broke them up into sections on this earth.(1141) There are among them some that are the righteous, and some that are the opposite. We have tried them with both prosperity and adversity: In order that they might turn (to us). *
M. Pickthall (English)
And We have sundered them in the earth as (separate) nations. Some of them are righteous, and some far from that. And We have tried them with good things and evil things that haply they might return.
Bakara Suresi 51
وَإِذْ
hani
وَاعَدْنَا
sözleşmiştik
مُوسَىٰ
Musa ile
أَرْبَعِينَ
kırk
لَيْلَةً
gece için
ثُمَّ
sonra
اتَّخَذْتُمُ
siz (tanrı) edinmiştiniz
الْعِجْلَ
buzağıyı
مِنْ بَعْدِهِ
onun ardından
وَأَنْتُمْ
ve siz
ظَالِمُونَ
zalimlerdiniz
Türkçe Transcript (*)
Ve-iż vâ’adnâ mûsâ erbe’îne leyleten śümme-tteḣażtumu-l’icle min ba’dihi veentumzâlimûn(e)
Ali Bulaç Meali
Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve (böylece) zalimler olmuştunuz.
Edip Yüksel Meali
Musa'yla kırk gece için sözleşmiştik. Ancak siz onun ardından kendinize zulmederek buzağıya taptınız. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Hani bir zamanlar Musa'ya kırk gecelik vaad verdik de sonra siz onun arkasından buzağıyı put edindiniz ve o halinizle zalimler idiniz.
Süleyman Ateş Meali
Musa ile kırk gece için sözleşmiştik, sonra siz onun ardından buzağıyı (tanrı) edinmiştiniz, (kendinize böylece) zulmediyordunuz.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ve Mûsa ile kırk gece için sözleşmiştik de siz bunun ardından buzağıyı tanrı edinmiştiniz. Zulme sapmıştınız siz.
Yusuf Ali (English)
And remember We appointed forty nights for Moses(66), and in his absence ye took the calf (for worship), and ye did grievous wrong. *
M. Pickthall (English)
And when We did appoint for Moses forty nights (of solitude), and then ye chose the calf, when he had gone from you, and were wrongdoers.