Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə6/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   260
Ankebût Suresi
39


وَقَارُونَ

ve Kaarun\u



وَفِرْعَوْنَ

ve Fir\avn\ı



وَهَامَانَ

ve Haman\ı



وَلَقَدْ

andolsun


جَٓاءَهُمْ

onlara getirdi



مُوسٰى

Musa


بِالْبَيِّنَاتِ

açık kanıtlar



فَاسْتَكْبَرُوا

fakat onlar büyüklük tasladılar



فِي الْاَرْضِ

o yerde


وَمَا كَانُوا

ama değillerdi



سَابِق۪ينَۚ

geçip gidecek








Türkçe Transcript (*)

Vekârûne vefir’avne vehâmân(e)(s) velekad câehum mûsâ bilbeyyinâti festekberû fî-l-ardi vemâ kânû sâbikîn(e)

Ali Bulaç Meali

Karun'u, Firavun'u ve Haman'ı da (yıkıma uğrattık). Andolsun, Musa onlara apaçık delillerle gelmişti, ancak yeryüzünde büyüklendiler. Oysa onlar (azabtan kurtulup) geçecek değillerdi.

Edip Yüksel Meali

Karun, Firavun ve Haman'ı da... Musa, onlara apaçık delillerle gitmişti; ancak onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar. Atlatıp kaçamadılar. *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da (helak ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Halbuki (azabımızı aşıp ) geçebilecek değillerdi.

Süleyman Ateş Meali

Kaarun'u, Fir'avn'ı, Haman'ı da (helak ettik). Andolsun, Musa onlara açık kanıtlar getirdi, fakat onlar o yerde büyüklük tasla(yıp ayetlerimizi kabule tenezzül etme)diler. Ama geçip gidecek, (elimizden kurtulacak) değillerdi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Karun'u, Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık-seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi.

Yusuf Ali (English)

(Remember also) Qarun,(3461) Pharaoh, and Haman: there came to them Moses with Clear Signs, but they behaved with insolence on the earth; yet they could not overreach (Us). *

M. Pickthall (English)

And Korah, Pharaoh and Haman! Moses came unto them with clear proofs (of Allah's sovereignty), but they were boastful in the land. And they were not winners (in the race).

Ankebût Suresi
40


فَكُلاًّ

nitekim hepsini



اَخَذْنَا

yakaladık



بِذَنْبِه۪ۚ

günahiyle



فَمِنْهُمْ

onlardan


مَنْ

kiminin


اَرْسَلْنَا

gönderdik



عَـلَيْهِ

üstüne


حَـاصِباًۚ

taş yağdıran bir fırtına



وَمِنْهُمْ

ve onlardan



مَنْ

kimini


اَخَذَتْهُ

yakaladı


الصَّيْحَةُۚ

korkunç bir ses



وَمِنْهُمْ

ve onlardan



مَنْ

kimini


خَسَفْنَا

batırdık


بِهِ

onunla


الْاَرْضَۚ

yere


وَمِنْهُمْ

ve onlardan



مَنْ

kimini


اَغْرَقْنَاۚ

boğduk


وَمَا كَانَ

değildi


اللّٰهُ

Allah


لِيَظْلِمَهُمْ

onlara zulmedecek



وَلٰكِنْ

fakat


كَانُٓوا

onlar


اَنْفُسَهُمْ

kendi kendilerine



يَظْلِمُونَ

zulmediyorlardı














Türkçe Transcript (*)

Fekullen eḣażnâ biżenbih(i)(s) feminhum men erselnâ ‘aleyhi hâsiben veminhum men eḣażet-hu-ssayhatu veminhum men ḣasefnâ bihi-l-arda veminhum men aġrak(c) vemâ kâna(A)llâhu liyazlimehum velâkin kânû enfusehum yazlimûn(e)

Ali Bulaç Meali

İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

Edip Yüksel Meali

Hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine çılgın bir fırtına gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de boğduk. Onlara zulmeden ALLAH değildi; onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Nitekim onlardan herbirini günahları sebebiyle suç üstü yakaladık: Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine yazık ediyorlardı.

Süleyman Ateş Meali

Nitekim hepsini günahiyle yakaladık. Onlardan kiminin üstüne taş yağdıran bir fırtına gönderdik, kimini korkunç ses yakaladı, kimini yere batırdık, kimini de boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi; fakat onlar, kendi kendilerine zulmediyorlardı.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.

Yusuf Ali (English)

Each one of them We seized for his crime: of them, against some We sent a violent tornado (with showers(3462) of stones); some were caught by a (mighty) Blast;(3463) some We caused the earth(3464) to swallow up; and some We drowned (in the waters):(3465) It was not Allah Who injured (or oppressed) them:" They injured (and oppressed) their own souls. *


Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin