Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə151/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   147   148   149   150   151   152   153   154   ...   260
M. Pickthall (English)

And he and his hosts were haughty in the land without right, and deemed that they would never be brought back to Us.

Kasas Suresi
40


فَاَخَذْنَاهُ

biz de onu tuttuk



وَجُنُودَهُ

ve askerlerini



فَنَبَذْنَاهُمْ

ve attık


فِي الْيَمِّۚ

suya


فَانْظُرْ

bak


كَيْفَ

nasıl


كَانَ

oldu


عَاقِبَةُ

sonu


الظَّالِم۪ينَ

zalimlerin














Türkçe Transcript (*)

Feeḣażnâhu vecunûdehu fenebeżnâhum fî-lyem(mi)(s) fenzur keyfe kâne ‘âkibetu-zzâlimîn(e)

Ali Bulaç Meali

Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutup suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.

Edip Yüksel Meali

Onları ve ordusunu yakalayıp denize attık. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna dikkat et.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bir bak, zalimlerin sonu nice oldu!

Süleyman Ateş Meali

Biz de onu ve askerlerini tuttuk, suya attık; bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp hepsini suyun içine fırlattık. Bak, nasıl oldu zalimlerin sonu!

Yusuf Ali (English)

So We seized him and his hosts, and We flung them into the sea:(3373) Now behold what was the end of those who did wrong! *

M. Pickthall (English)

Therefor We seized him and his hosts, and abandoned them unto the sea. Behold the nature of the consequence for evil doers!

Kasas Suresi
41


وَجَعَلْنَاهُمْ

biz onları yaptık



اَئِمَّةً

önderler


يَدْعُونَ

çağıran


اِلَى النَّارِۚ

ateşe


وَيَوْمَ

günü


الْقِيٰمَةِ

kıyamet


لَا يُنْصَرُونَ

asla yardım olunmazlar




















Türkçe Transcript (*)

Vece’alnâhum e-immeten yed’ûne ilâ-nnâr(i)(s) veyevme-lkiyâmeti lâ yunsarûn(e)

Ali Bulaç Meali

Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler.

Edip Yüksel Meali

Onları, ateşe çağıran önderler kıldık; diriliş gününde de yardım görmezler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onları ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.

Süleyman Ateş Meali

Biz onları ateşe çağıran önderler yaptık. Kıyamet günü asla yardım olunmazlar.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz onları, ateşe çağıran önderler yapmıştık. Kıyamet günü yardım göremeyeceklerdir.

Yusuf Ali (English)

And we made them (but) leaders inviting to the Fire; and on the Day of Judgment no help shall they find.

M. Pickthall (English)

And We made them patterns that invite unto the Fire, and on the Day of Resurrection they will not be helped.

Kasas Suresi
42


وَاَتْبَعْنَاهُمْ

onların ardına taktık



ف۪ي هٰذِهِ

bu


الدُّنْيَا

dünyada


لَعْنَةًۚ

bir la\net



وَيَوْمَ

günü ise


الْقِيٰمَةِ

kıyamet


هُمْ

onlar


مِنَ الْمَقْبُوح۪ينَ۟

çirkinleştirilenlerdendir

















Türkçe Transcript (*)

Veetba’nâhum fî hâżihi-ddunyâ la’ne(ten)(s) veyevme-lkiyâmeti hum mine-lmekhîn(e)

Ali Bulaç Meali

Bu dünya hayatında arkalarına lanet düşürdük; kıyamet gününde de, 'kendilerinden nefret edilen ve çirkinleştirilmiş' olanlardır.

Edip Yüksel Meali

Bu dünyada onları lanetle yaftaladık, diriliş gününde de aşağılanacaklardır.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Bu dünyada arkalarına lanet taktık. Onlar, kıyamet gününde de kötülenmişler arasındadır.

Süleyman Ateş Meali

Bu dünya hayatında biz onların ardına bir la'net taktık (daima la'netle anılacaklardır). Kıyamet günü ise onlar çirkinleştirilenlerdendir. *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bu dünya hayatında da arkalarına bir lanet taktık. Kıyamet günü onlar, çirkinleştirilenler arasında olacaklar.

Yusuf Ali (English)

in this world We made a curse to follow them:(3374) And on the Day of Judgment they will be among the loathed (and despised). *

M. Pickthall (English)

And We made a curse to follow them in this world, and on the Day of Resurrection they will be among the hateful.

Kasas Suresi
43


وَلَقَدْ

andolsun


اٰتَيْنَا

biz verdik



مُوسَى

Musa\ya


الْكِتَابَ

Kitabı


مِنْ بَعْدِ

sonra


مَٓا اَهْلَكْنَا

helak ettikten



الْقُرُونَ

nesilleri



الْاُو۫لٰى

ilk


بَصَٓائِرَ

gönül gözlerini aydınlatacak nur



لِلنَّاسِ

insanlar için



وَهُدًى

ve hidayet olan



وَرَحْمَةً

ve rahmet olan



لَعَلَّهُمْ

belki


يَتَذَكَّرُونَ

düşünür öğüt alırlar

















Türkçe Transcript (*)

Velekad âteynâ mûsâ-lkitâbe min ba’di mâ ehleknâ-lkurûne-l-ûlâ besâ-ira linnâsi vehuden verahmeten le’allehum yeteżekkerûn(e)

Ali Bulaç Meali

Andolsun, ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa'ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere Kitap verdik. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler diye.

Edip Yüksel Meali

İlk nesilleri (Nuh, Hud, Salih, Lut ve Şuayb'ın halklarını) yok ettikten sonra Musa'ya, halkı aydınlatan bir kılavuz ve rahmet olarak kitabı verdik; belki öğüt alırlar diye.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Andolsun ki biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya olur ki düşünür, öğüt alırlar diye, insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı (Tevrat'ı) vermişizdir.

Süleyman Ateş Meali

Andolsun biz, ilk nesilleri (Nuh, Hud, Salih ve Lut kavimlerini) helak ettikten sonra Musa'ya, insanların gönül gözlerini aydınlatacak nur ve onlara yol gösterici olarak Kitabı verdik, belki düşünür, öğüt alırlar diye.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun biz, ilk nesilleri helâk ettikten sonra Mûsa'ya Kitap'ı; insanlar için basîretler, kılavuz ve rahmet olarak verdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.

Yusuf Ali (English)

We did reveal to Moses the Book after We had destroyed the earlier generations, (to give) Insight to men, and guidance and Mercy, that they might receive admonition.(3375) *

M. Pickthall (English)

And We verity gave the Scripture unto Moses after We had destroyed the generations of old; clear testimonies for mankind, and a guidance and a mercy, that haply they might reflect.

Kasas Suresi
44


وَمَا كُنْتَ

sen değildin



بِجَانِبِ

tarafında



الْغَرْبِيِّ

batı


اِذْ

vakit


قَضَيْنَٓا

yaptığımız



اِلٰى مُوسَى

Musa\ya


الْاَمْرَ

o işi


وَمَا كُنْتَ

ve değildin



مِنَ الشَّاهِد۪ينَۙ

görenlerden de














Türkçe Transcript (*)

Vemâ kunte bicânibi-lġarbiyyi iż kadaynâ ilâ mûsâ-l-emra vemâ kunte mine-şşâhidîn(e)

Ali Bulaç Meali

Musa'ya o işi (ilahi vahyi verip) gerçekleştirdiğimiz zaman, sen (Tur'un) batı yanında değildin ve (buna) şahid olanlardan da değildin.

Edip Yüksel Meali

Musa'ya emri ilettiğimiz zaman sen batı tarafında bulunmuyordun; sen tanık değildin.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

(Resulüm!) Musa'ya emrimizi vahyettiğimiz sırada sen batı yönünde bulunmuyordun ve (o hadiseyi) görenlerden değildin.

Süleyman Ateş Meali

Musa'ya o işi yaptığımız (yani kendisine bildirmek istediğimiz işi ona vahyettiğimiz) vakit sen (Mukaddes Vadinin) batı tarafında değildin, (o hadiseyi) görenlerden de değildin.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz Mûsa'ya o emri vahyettiğimizde, sen batı tarafında değildin; olayı izleyenlerden de değildin.

Yusuf Ali (English)

Thou wast not on the Western(3376) side when We decreed the Commission to Moses, nor wast thou a witness (of those events). *


Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   147   148   149   150   151   152   153   154   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin