(O, arzusuna göre konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir) (Necm 3-4) şeklinde nitelendiriyor ise, Peygamber (s.a.s.)’in şeria’ta dair bütün sözlerinin gerçek ve şüphesiz olarak Allah’tan geldiği anlaşılır. Allah’tan gelen şeyde de ihtilaf olmaz. Çünkü ayette (Eğer o (Kur’an), Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı)(Nisa 82) buyurulmuştur. Allah; (Birbirinizle çekişmeyin ) ayetiyle bizleretefrika ve ihtilafı yasaklar. Dolayısıyla sahabeden her birine tâbî olmamızı Allah Resulu (s.a.s)’in bizlere emretmesi imkansızdır. Çünkü sahabenin içerisinde birisinin helal kıldığını haram kılan bulunabilmektedir. Eğer durum böyle olsaydı, Semure b. Cundup’a uyarak içkinin satışı helâl olurdu. Ebû Talha’ya uyarak ta oruçlunun dolu yemesi helâl olurdu (orucu bozulmazdı). Bunlar diğer sahabelere tâbî olunduğunda da haram oluyor. İbn Hazm Allah Resulu (s.a.s)’in ölümünden önce ve sonraki dönemde sahabe’den sadır olan sünnete isabet edemedikleri bazı görüşleri uzunca anlattıktan sonra şöyle der; «Nasıl olurda hem hata hem de isabet eden bir kavmi taklid etmemiz caiz olur »? Konuyla ilgili diğer bir uydurma rivayette: (Ehli beytim yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayet bulursunuz)Ravilerinden olan Ahmed b. Kâsım er-Reyyân hakkında ez-Zehebî, yalancı olduğunu söyler. Bu rivayet yalancı olan Ahmed b. Nubeyt nüshasındadır. Dolayısıyla İbn Arrâk Tezih eş-Şeria’da(2/419) rivayetin uydurma olduğunu beyan eder.
42 Enfal 46
43 Rum 31-32
44 Hud 118-119
45 Ayrıntılı bilgi isteyen bir önceki kaynağa bakabilir.
46 Bkz. Feydu'l-Kadir, el-Münavi (1/209) veya Silsiletu'l-Ahadisi'd-Daifa (1/76-77)
47 İbn Abdilberr, Câmiu Beyani'l-İlm 2/81-82)
48 a.g.e. 2/82-88-89
49 a.g.e. 2/83-84
50 a.g.e. 2/89
51 Bkz. el-İntika, İbn Abdilberr(41) Keşfu'l-Muğatta fi Fadli'l-Muvatta, Hafız İbn Asakir(s.6,7), Tezkiretü'l-Huffaz, Zehebi(1/195)
52 Bkz. Ma lâ yecuzu'l-hilafu fihî kitabının sekizinci bölümü. (s. 65-72) Orada işaret ettiğimiz konulara birçok örnek bulursun. Bazıları Ezher alimlerinden sadır olmuştur.
53 el-Bahru'r-Râik
54 Müslümanlar dışında İslama davet edilen sair ümmet
55 Şimdi ben de diyorum ki: Gazali'nin son dönemlerindeki çoğu kitabı, mesela "Fıkıhçılar ile Hadisçiler Arasında Sünnet" kitabı bizzat kendisininde "kendileri şaşkın duruma düşen" davetçilerden olduğunu göstermektedir. Daha önceleri de gerek bazı meseleler etrafında söylediği ve münakaşa ettiğimiz konuşmalarında gerekse telif ettiği kitaplarda bu şaşkınlığı seziyorduk. Sünnetten ayrılıp hadisleri tashih veya tad'if etmekte aklının hakemliğine başvurduğunu görmüştük. Bu konularda hadis ilimleri ve bu ilimde mütehassıs olan alimlere pek müracaat da etmezdi. Bilakis hoşuna giden hadislere zayıf da olsa sahih, hoşuna gitmeyene sahih ve müttefekun aleyh de olsa zayıf diyordu. Nitekim bunu kendisinin Fıkhu's-Sire kitabının tahricini yaptığım esnada yazmış olduğum mukaddimeye verdiği reddiyede açık bir şekilde görebilirsin. Tahric işini Ezherli bazı kardeşlerimizin vasıtasıyla onun isteği doğrultusunda yapmaya başladım. Bunu istemesinin sebebi sünnete ve sirete verdiği önemden ona, ondan olmayan şeylerin girmemesine gösterdiği titizlikten kaynaklanıyor zannediyordum. İşaret edilen reddiyede (adı: Bu kitabın hadislerine dair) yaptığım tahricden memnun olduğunu söylemesine rağmen, kendisinin neden zayıf hadisleri kabul ettiğini ayrıca neden sahih hadisleri reddettiğini beyan eden metodu hakkında izahatta bulunmuştu. Bunda sadece metne bakmayı esas alıyordu. Ancak kendisi bunu yapmakla ilmi tahriclerin kendisine göre bir kıymetinin olmadığını ifade etmekteydi. Çünkü hadis her halukarda mantıki tenkide açıktır. Ancak mantıki tenkid kişiden kişiye değişiklik arzeder. Şuna göre kabul gören, buna göre kabul görmeyebilir. Bunun aksi de sözkonusudur. Böylece din heva ve hevesten ibaret olur, şahsi bakış açısı dışında kaide ve kuralı olmaz. Halbuki bu bütün İslam alimlerinin ittifak ettikleri; "isnad (sened) dindendir. İsnad olmasaydı dileyen dilediğini söylerdi" kaidesine muhalif bir tutumdur. Gazali'nin de Siret'inin hadislerinin çoğunda yaptığı budur. Kitabında bulunan hadislerin büyük bir kısmı -yaptığım tahriçlerde açıkça görüldüğü üzere- mu'dal, mürsel, müsned olanları ise zayıf iken bu zikredilen başlığın altında kendini beğenmiş bir edayla şöyle diyor: "Dosdoğru metottan ayrılmamaya çaba gösterdim. Ayrıca saygın kaynaklara dayanmaya özen gösterdim. Bu alanda iyi bir derece yakaladığıma inanıyorum. Basiretli alimlerin nefsinin mutmain olduğu haberleri topladım zannediyorum." Dediği bu! Fakat ona sorulsa: Bu içtihadında (çabalarında) takip ettiğin kaide nedir? Bu kaide Nebevi Siret'te sahih rivayetin tespit edilebileceği tek yol olan Hadis Usulü ilmi mi? Vereceği tek cevap "şahsi bakış açısı"na dayanmak olacaktır. Bunun meydana getireceği fesada biraz önce işaret etmiştik. Delili de senedi sahih olmayan hadise sahih, senedi sahih olana -hatta Buhari, Müslim'in sahih dediğine- zayıf demesidir. Nitekim işaret ettiğim ve kitabın dördüncü baskısıyla basılan mukaddimede bunları izah ettim. Ancak daha sonraki Şam-Daru'l-Kalem baskısı ve başka baskılarda -maalesef- bunu kaldırmıştır. Onun bu yaptığı bazı kimselerin, bu isteğinin altında yatan kitabının, sünnete hizmet eden, onu koruyup şahsi bakış açılarıyla değil de, ilmi kaideler ışığında sahihi zayıfından temyiz eden alimlerin çabalarını takdir eden okuyucular arasında revac bulmasını sağlamak olduğunu zannetmelerine yol açmıştır. Nitekim Gazali bu kitabında ve son kitabı "Fıkıhçılar ve Hadisçiler Arasında Sünnet" kitabında böyle yapmıştır. İnsanlar açıkça anlamışlardır ki o metod olarak mutezile metoduna uymuştur. Ayrıca ona göre hadis alimlerinin hadislerin tashih ve taz'ifinde yıllar boyu harcadıkları çabaların hiçbir değeri yoktur. Buna ek olarak fıkıh imamlarının usul kaidelerini belirlerken ve bunlara fer'i konuları bina ederken yapmış olduklarının da bir değeri yoktur. Çünkü o, hiçbir kaide ve usule bağlı kalmadan istediğini almakta, istediğini de bırakmaktadır. Birçok faziletli alim -Allah onlardan razı olsun- ona reddiyeler verdiler, onun şaşkınlığı ve sapmalarını ayrıntılı bir şekilde izah ettiler. Bu alanda elime geçen en güzel reddiye, Dr. Rabi b. Hadi el-Medhali'nin Afganistan'da yayınlanan el-Mücahid, s. 9-11'de verdiği reddiye ile Salih b. Abdilaziz b. Muhammed Ale'ş-Şeyh'in "el-Mi'yar li-ilmi'l-Gazali (Gazali'nin ilminin ölçüsü)" adlı risalesidir.
56 Buhâri, İ'tisâm 21 Müslim(1716) Ebu Dâvud(3574) Tirmizi(1326) Nesâi(8/224).
57 Biraz önce geçen Müzeni ve İbn Receb'in sözlerine bakın
62 Abdullah bin Ahmed Bin Hanbel Zevaidul Müsned(1/76) Elbani el İrva(13) Temamul Minne(s.46) sahihtir. Humeydi benzerini Vail Bin Hucr r.a.’den sahih isnad ile rivayet etti; Busayri İthaf(463) ayrıca bkz.: Tirmizi(885)
71 Buhari(1/64) bunu Buhari muallak olarak nakletmiş, İbni Vehb el Cami’de sahih isnad ile mevsul olarak rivayet etmiştir. Bkz. Elbani Muhtasarı Buhari(59) Fethul Bari(1/342) aynısını Müsedded Bin Müserhed, Müsned’inde Raşid Bin Sa’d r.a.’den maktu olarak rivayet etmiştir. (Busayri İthaf(457) bunun Ebu Ümame r.a.’den merfu olarak rivayeti ise, isnadındaki Rüşdeyn Bin Sad sebebiyle zayıftır. (Bunu İbni Mace(520) Ahmed(1/235) Beyhaki(1/238) Nesai(1/173) rivayet etmişlerdir. Beyhaki (1/260); ayrıca Raşid Bin Sad’ın Ebu Umame r.a.’den merfu rivayeti olarak nakleder. Ebu Hatem bu irsali sahih sayar; Ta’likul Muğni Aled Darekutni(1/28)
73 Ebu Davud(68) Darimi(1/187) Nesai(1/173) Tirmizi(65) İbn Mace(370) İbni Huzeyme(1/58) Sahihu Süneni Ebu Davud(61) Sahihu Süneni Tirmizi(55) isnadı sahihtir.
74 Ebu Davud(126-131) Darimi(1/175) Tirmizi(34) İbni Mace(418,438,441,458) Beyhaki(1/59,64,72) Elbani Sahihu Süneni Ebu Davud(120) sahihtir.
75 Buhari, Gusl: 23(285) Müslim(371) Ebu Davud(231) Tirmizi(121) Ahmed b. Hanbel(2/235,382,471) Nesai(1/145) Beyhaki(1/189)
76 Buhari(199) Müslim(235) Ebu Davud(118-120) Tirmizi(35,47) Nesai(taharet 80) İbni Mace(434)
77 Buhari(187) Buhari bunu muallak olarak vermiş, İbni Ebi Şeybe ve Darekutni muttasıl ve sahih isnad ile rivayet etmişlerdir.
78 Darekutni(1/37) el İrva(16) İbni Ebi Şeybe(1/38) sahihtir.
79 Bkz. Şerhul Kebir(s.11)
80 Buhari muallak olarak(1/65) Ebu Davud mevsul olarak;(86) Elbani Sahihu Süneni Ebu Davud(78)
81 Ebu Davud(87) Sahihu Süneni Ebu Davud(78) İbni Ebi Şeybe(1/39)
82 Elbani r.a. Muhtasarı Buhari’de Hasen r.a.’den rivayeti İbni Ebi Şeybe ve Abdurrazzak mevsul olarak rivayet ettiler. Ebul Aliye’nin sözünü ise Ebu Davud ve Ebu Ubeyd sahih isnad ile rivayet ettiler dedi. Bkz.: Sahihu Süneni Ebu Davud(87) Fethul Bari(1/354) Busayri İthaf(1/190) Ebu Yala(9/5395) Mecmauz Zevaid(1/215)
83 Mecmuul Fetava(21/30)
84 bkz.: Sübülüs Selam(1/21)
85 Tirmizi(610) Ebu Davud(376) Nesai(1/158) İbni Mace(526) Ahmed(1/302) Elbani el İrva(166) sahihtir.
86 Tirmizi(610) Ahmed(1/76) Sahihu Süneni Ebu Davud(364) Tirmizi der ki; bu kavil, sahabe, tabiin ve onlardan sonraki ilim ehlinden birçok kimsenin kavlidir. Ahmed Bin Hanbel ve İshak Bin Rahuye de onlardandır.
206 Darekutni(1/121) Beyhaki(1/87) el İrva(122) Busayri İthaf(726) Metalibul Aliye(91) sahihtir.
207 Bu anlamda olmasının delili; “eğer cünüp iseniz temizlenin”(Maide 6) ayetidir.
208 Bu anlamda oluşunun delili de; Mugire r.a.’ın Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mestlerini çıkarmaya davranması üzerine; “Onları bırak, zira ben onları temiz (abdestli) iken giydim buyurmasıdır.
209 Bu anlamda olmasının delili; “Müşrikler ancak bir necistir.”(Tevbe 28) ayeti ile “Mümin necis olmaz” hadisidir.
261 İbni Ebi Şeybe(1/216) Dulabi el Kuna vel Esma(1/181) İbni Hazm Muhalla(2/84)
262 Bu rivayetlerin tamamını Abdür'razzâk ve İbn Ebî Şeybe ve Beyhakî musanneflerinde nakletmişlerdir. Abdur'razzâk;(745-773,777,779-782) İbn Ebî Şeybe(1/215-217) Beyhakî(1/285)
284 Ebu Dâvud(214,215) Tirmizi(110,111) Darimi(1/194) İbni Huzeyme(225) Tahavi(1/54) Darekutni(1/124) İbni Hibban(228) Sahihu Süneni Ebu Davud(199) Sahihu Süneni Tirmizi(96) sahihtir.
285 Buhari(320) Müslim(334) Ahmed(6/420, 464)
286 Müslim(1211)
287 Buhari(1266) Müslim(1206)
288 Ebu Davud(355) Tirmizi(605) Nesai(1/109) Sahihu Nesai(182) el İrva(128).
289 Ebu Davud(354) Tirmizi(497) Nesai(3/94)
290 Buhari(1/217) Müslim(Cuma 6) Ebu Davud(1055) İbni Huzeyme(1754) Beyhaki(3/189)
291 Ebu Davud(353)
292 Bu konuda merfu olarak sahih bir rivayet bilmiyorum. Ancak Bezzar’ın Ebu Rafi’nin babasından şöyle bir rivayeti vardır; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem her iki bayram için guslederdi.”(Bezzar(648) bunun isnadında hakkında ihtilaf edilen bir ravi olan Mendel Bin Ali vardır.
293 Beyhaki sahih isnad ile, bkz.: el İrva(146)
294 Muvatta(1/177).
295 Firyabi(127) el İrva(636) isnadı sahihtir.
296 Sahihu Tirmizi(664) el İrva(149)
297 Elbani el İrva(149)
298 Buhari(1573) Müslim(1259)
299 Ebu Davud(3161-2) Tirmizi(993) Abdurrazzak(6110) Ahmed(2/280) el İrva(144)
300 Elbani Ahkamul Cenaiz(s.53)
301 Elbani Ahkamul Cenaiz(s.53)
302 Ebu Dâvud(219) Elbani Sahihu İbni Mace(480) Adabuz Zifaf(s.107)
303 Ebu Davud(293) Elbani Temamul Minneh(s.122-123)
304 Ebu Davud(296) Ahmed(6/381) Tirmizi(128) İbni Mace(627) Beyhaki(1/338) Temamul Minneh(122) Hakim(1/172) Şafii el Ümm(1/51)
305 Ebu Davud(3214) Nesai(1/110,4/79) Sahihu Süneni Nesai(184) Ahkamul Cenaiz(s.134) Ahmed(1/97,131)
333 Tayalisi(1397) Abdurrazzak(1002) Ahmed(6/43,105,109,146) Ebu Davud(228) Tirmizi(118) Tahavi(1/124) Beyhaki(1/201)
334 Buhâri(1/78, Hayz 7)
335 Buhari(335,438,3122) Müslim(521)
336 el Muğni(1/233)
337 Buhari(334-336) Müslim(367) Muvatta(1/53, 54) Ebu Dâvud(317) Nesâi(1/163, 164)
338 İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'a teyemmümden sorulmuştu: Dedi ki: "Allah Teâla Hazretleri, Kitab-ı Mübin'in de, abdesti zikrederken şöyle buyurmuştur: "Yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın." Teyemmüm hakkında da şöyle buyurdu: "Yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin.'' (Yine âyet-i kerime'de Cenab-ı Hak) şöyle buyurdular: "Kadın veya erkek hırsızın elini kesin." Hırsızın elini kesmede sünnet (bilekten itibaren) avuç kısmı kesmektir (bilek- dirsek arası kesilmez), öyleyse, teyemmüm yapılacak kısım yüz ve (bileğe kadar) ellerdir.''(Tirmizi(145)
339 Buhari(338) Müslim(368) Ebu Davud(321) Nesai(1/170)
340 iki darp ile ilgili bütün rivayetler illetlidir, zayıftır. Bkz.: İbni Hacer Telhisul Habir(1/56) el İrva(1/185)
395 Bunun için Şeyh Muhammed b. İbrahim’in Fetvalarına (2/102)ve Şeyh Abdülaziz b. Baz’ın fetvaları(1/44) ile İbn Kasım’ın Şerhü’z-zad’e yaptığı haşiyesi(1/405) ile İbni Useymin’in; Kadınlardan Akan Tabii Kanlar(s.55-56) ve el-Fetava es-Sa’diye(s.137)’ye bakınız.
396 Bkz.:İbni Kudame el Muğni(1/375)
397 Darimi(1/227) isnadı sahihtir. Elbani el İrva(187)
416 Deylemi(3795) İbni Hacer Telhisul Habir(1/173) Cem'ül Cevami(11116) Camius Sagir(5186) Zübeydi İthaf(8/393) Iraki Muğni(368) Kut-ul Kulub(3/329) Muhammed İbnu Nasr Kitabus-Salat(933) Acurri Şeria(135) İbnu Ebi Şeybe Musannaf(10485) ve İman(126) Beyhaki Şuabul' İman(41) ve Buhâri Tarihul Kebir'de sahih olarak rivayet etmişlerdir