Stephen King Kara Kule Cilt5 Calla'nın Kurtları



Yüklə 2,69 Mb.
səhifə1/54
tarix30.05.2018
ölçüsü2,69 Mb.
#52130
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   54

Stephen King - Kara Kule Cilt5 Calla'nın Kurtları

Kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır.

UYARI:
www.kitapsevenler.com
Kitap sevenlerin yeni buluşma noktasından herkese merhabalar...

Cehaletin yenildiği, sevginin, iyiliğin ve bilginin paylaşıldığı yer olarak gördüğümüz sitemizdeki

tüm e-kitaplar, 5846 Sayılı Kanun'un ilgili maddesine

istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacıyla

ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuşan "Braille Not Speak", kabartma ekran

vebenzeri yardımcı araçlara, uyumluolacak şekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayıcı ve OCR (optik

karakter tanıma) yazılımı kullanılarak, sadece görmeengelliler için, hazırlanmaktadır. Tümüyle ücretsiz olan sitemizdeki

e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"düşüncesiyle, hiçbir ticari amaç gözetilmeksizin, tamamen gönüllülük

esasına dayalı olarak, engelli-engelsiz Yardımsever arkadaşlarımızın yoğun emeği sayesinde, görme engelli kitap sevenlerin

istifadesine sunulmaktadır. Bu e-kitaplar hiçbirşekilde ticari amaçla veya kanuna aykırı olarak kullanılamaz, kullandırılamaz.

Aksi kullanımdan doğabilecek tümyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amacı asla eser sahiplerine zarar vermek değildir.

www.kitapsevenler.com

web sitesinin amacıgörme engellilerin kitap okuma hak ve özgürlüğünü yüceltmek

ve kitap okuma alışkanlığını pekiştirmektir.

Ben de bir görme engelli olarak kitap okumayı seviyorum. Sevginin olduğu gibi, bilginin de paylaşıldıkça

pekişeceğine inanıyorum.Tüm kitap dostlarına, görme engellilerin kitap okuyabilmeleri için gösterdikleri çabalardan ve

yaptıkları katkılardan ötürü teşekkür ediyorum.

Bilgi paylaşmakla çoğalır.

Yaşar MUTLU
İLGİLİ KANUN:

5846 Sayılı Kanun'un "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler" bölümünde yeralan "EK MADDE 11" : "ders

kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa

hiçbir ticarî amaçgüdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü bir kişi tek nüsha olarak

ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi

kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi

bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir

şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz.

Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin

bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur."


bu e-kitap Görme engelliler için düzenlenmiştir.

Kitap taramak gerçekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir iştir. Ne mutlu ki, bir görme

engellinin, düzgün taranmış ve hazırlanmış bir e-kitabı okuyabilmesinden duyduğu sevinci paylaşabilmek

tüm zahmete değer. Sizler de bu mutluluğu paylaşabilmek için bir kitabınızı tarayıp,

kitapsevenler@gmail.com

Adresine göndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katılmayı düşünebilirsiniz.

Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emeğe ve kanunlara saygı göstererek lütfen bu açıklamaları silmeyiniz.

Siz de bir görme engelliye, okuyabileceği formatlarda, bir kitap armağan ediniz...

Teşekkürler.

Ne Mutlu Bilgi için, Bilgece yaşayanlara.

Tarayan Yaşar Mutlu

www.kitapsevenler.com

www.yasarmutlu.com

yasarmutlu@yasarmutlu.com

yasarmutlu@kitapsevenler.com

kitapsevenler@gmail.com

Stephen King - Kara Kule Cilt5 Calla'nın Kurtları

KİTABIN ORİJİNAL ADI THE DARK TOWER V WOLVES OF THE CALLA


YAYIN HAKLARI STEPHEN KING ©

KESİM TELİF HAKLARI AJANSI

ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ

VE TİCARET A.Ş. ©


BASKI

1. BASIM / MART 2004 AKDENİZ YAYINCILIK A.Ş.

Matbaacılar Sitesi No: 83 Bağcılar - İstanbul
BU KİTABIN HER TÜRLÜ YAYIN HAKLARI

FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASI GEREĞİNCE

ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ VE TİCARET AŞ.'YE AİTTİR
ISBN 975 - 21 - 0454 - 1
CALLA’NIN KURTLARI

Tarayan Yaşar Mutlu

www.kitapsevenler.com

www.yasarmutlu.com

e-postamız kitapsevenler@gmail.com

STEPHEN KING

İLLÜSTRASYON

BERNIE WRIGHTSON

ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ

Celâl Ferdi Gökçay Sk. Nebioğlu İşhanı

Cağaloğlu - İstanbul

Tel: 0.212.513 63 65/526 80 12

0.212.520 62 46/513 65 18

Faks: 0.212.526 80 11


http://www.altinkitaplar.com.tr

info@altinkitaplar.com.tr


TURKÇESİ

CANAN KÎM


ALTIN KİTAPLAR

Yazarın Yayınevimizden Çıkan Kitapları:

HAYVAN MEZARLIĞI

GÖZ


KUJO

KORKUAĞI


KUŞKUMEVSİMİ

ÇAĞRI


CHRISTINE

MAHŞER


"O"

SİS


TEPKİ

MEDYUM


SADİST

ŞEFFAF


CESET

AZRAİL KOŞUYOR

HAYALETİN GARİP HUYLARI

HAYATI EMEN KARANLIK

GECE YARISINI 2 GEÇE

GECE YARISINI 4 GEÇE

RUHLAR DÜKKÂNI

OYUN


ÇILGINLIĞIN ÖTESİ
KEMİK TORBASI

YEŞİL YOL

MAÇA KIZI

RÜYA AVCISI

KARA EV

KARANLIK ÖYKÜLER



BUICK8

Kara Kule Serisi

KARA KULE

ÜÇ'ÜN ÇEKİLİŞİ

ÇORAK TOPRAKLAR

BÜYÜCÜ VE CAM KÜRE

CALLA 'NIN KURTLARI

Bu kitap, kafamın içindekileri duyan Frank Muller için.

İçindekiler
SON TARTIŞMA 5

GİRİŞ DEFORME 10

BİRİNCİ KISIM GEÇİŞ 32

BİRİNCİ BÖLÜM SUYUN ÜZERİNDEKİ YÜZ 33

İKİNCİ BOLUM NEW YORK KEŞMEKEŞİ 42

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MIA 58

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GÖRÜŞME 69

BEŞİNCİ BÖLÜM OVERHOLSER 92

ALTINCI BOLUM ELDİN YOLU 101

YEDİNCİ BÖLÜM GEÇİŞ 119

İKİNCİ KISIM HİKÂYELER 148

BİRİNCİ BOLUM BÜYÜK ÇADIR 149

İKİNCİ BÖLÜM EKLEM ECELİ 175

ÜÇÜNCÜ BOLUM RAHİBİN HİKAYESİ (NEW YORK) 185

DÖRDÜNCÜ BOLUM RAHİBİN HİKÂYESİ DEVAM EDİYOR (GİZLİ OTOYOLLAR 213

BEŞİNCİ BOLUM GRİ DICK'İN HİKÂYESİ 228

ALTINCI BÖLÜM BÜYÜKBABANIN HİKÂYESİ 246

YEDİNCİ BÖLÜM GECE, AÇLIK 265

SEKİZİNCİ BÖLÜM TOOK'UN DÜKKÂNI; BULUNMAMIŞ KAPI 277

DOKUZUNCU BÖLÜM RAHİBİN HİKÂYESİNİN SONU (BULUNMAMIŞ) 298

ÜÇÜNCÜ KISIM KURTLAR 338

BİRİNCİ BOLUM SIRLAR 339

İKİNCİ BÖLÜM DOĞAN, BİRİNCİ KISIM 361

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DOĞAN, İKİNCİ KISIM 393

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM FARELİ KÖYÜN KAVALCISI 412

BEŞİNCİ BÖLÜM AHALİYLE TOPLANTI 426

ALTINCI BÖLÜM FIRTINADAN ÖNCE 438

YEDİNCİ BOLUM KURTLAR 464

SON SÖZ GEÇİT MAĞARASI 495

YAZARIN NOTU 504

YAZARIN SON SÖZÜ 505

SON TARTIŞMA


Calla'nın Kurtlan, Robert Browning'in "Childe Roland to the Dark Tower Came" (Childe Roland Kara Kule'ye Geldi) adlı uzun şiirinden esinlenilerek yazılmış destansı öykü dizisinin beşinci cildidir. Altıncı cilt, Susannah'nin Şarkısı, 2004 yılında yayımlanacak. Yedinci ve son cilt olan Kara Kule ise yine aynı yıl içinde yayımlanacak.

İlk cilt, Kara Kule (Silahşor)'da Gilead'lı Roland Deschain, babasına sahte bir dostlukla yaklaşan ancak gerçekte Uç-Dünya'nın uzak köşelerindeki Kızıl Kral'm hizmetkârlığını yapan Siyahlı Adam Walter'i takibi ve sonunda yakalaması anlatılıyor. Yarı insan olan Walter'i yakalamak, Roland için sadece Orta-Dünya'nın giderek hızlanan çöküşünün ve Işın-lar'ın yavaş ölümünün durdurulabileceğini, hatta işlemin tersine çevrilebileceğini umduğu Kara Kule'ye doğru atılmış bir başka adımdan ibaret. Bu romanın alt başlığı, YENİ BAŞLANGIÇ.

Onunla tanıştığımızda Kara Kule'nin Roland'ın saplantısı, tek amacı ve yaşam nedeni olduğunu öğreniyoruz. Ondan kurtulmak isteyen Mar-ten'in Roland'ı henüz bir çocukken, kaybedip utanç içinde batıya sürülmesi için erkeklik sınavına girmeye zorladığını görüyoruz. Ama Roland, beklenmedik bir silah seçimi yaparak erkeklik sınavından başarıyla çıkıyor ve Marten'in planlarını boşa çıkarıyor.

Roland'ın babası Steven Deschain, oğlunu ve iki arkadaşını (Cuth-bert Allgood ve Alain Johns) daha çok oğlunu Walter'dan uzak tutmak amacıyla deniz kıyısındaki baronluklardan biri olan Mejis'e gönderiyor. Roland orada bir cadıyla ters düşen Susan Delgado ismindeki kızla tanışıp ona âşık oluyor. Cöos'lu Rhea kızın güzelliğini kıskanıyor, üstelik çok da tehlikeli bir kadın, zira Gökkuşağı'nın Renkleri (veya Büyücü'nün Küreleri) adı verilen son derece güçlü cam kürelerden birine sahip. Bu kürelerden on üç adet var; içlerinde en güçlü ve tehlikeli olan, Siyah On Üç. Roland ve dostları, Mejis'te pek çok macera yaşıyor ve sonunda canlarını kurtarmayı başararak (ve Gökkuşağı'nın pembe küresini alarak) kaçıyorlar. Bununla birlikte penceredeki güzel kız, Susan Delgado, bir kazığa bağlanmış halde alevler içinde can veriyor. Bu hikâye, dördüncü cilt olan Büyücü ve Cam Küre'de anlatılıyor. Bu romanın alt başlığı, İLİŞKİ.

Kule hikâyelerini okurken Silahşor'un dünyasının bizimkiyle bazı temel ve korkunç noktalarda ilişkili olduğunu keşfediyoruz. Bu bağlantıların ilki, 1977'nin New York'undan gelen Jake'in Susan Delgado'nun ölümünden yıllar sonra çöl ortasında bir konaklama yerinde Roland'ın karşısına çıkmasıyla kendini gösteriyor. Bunlar, Roland'ın dünyasıyla bizimki arasındaki kapılar ve içlerinden biri de ölüm. Jake, Kırk Üçüncü So-kak'ta itilip bir arabanın altında kaldıktan sonra kendini bu konaklama yerinde buluyor. Arabayı süren, Enrico Balazar adında bir adam. Jake'i iten ise bir katil ve Walter'in Kara Kule'nin New York düzeyindeki temsilcisi olan Jack Mort.

Jake ve Roland, Walter'a ulaşamadan çocuk tekrar ölüyor. Bu kez sebep, manevi oğlu ve Kara Kule arasında ıstırap verici bir seçime zorlanan Silahşor'un Kule'yi seçmesi. Jake'in boşluğa düşmeden önceki son sözleri, "O halde git. Bundan başka dünyalar da var," oluyor.

Roland ve Walter'in son karşılaşması, Batı Denizi'nin kıyısında gerçekleşiyor. Siyahlı Adam, konuşarak geçen uzun gecenin sonunda Tarot kartlarına bakarak Roland'ın geleceğini söylüyor ve Silahşor'un dikkatini üç kartın üzerine çekiyor: Tutuklu, Gölgelerin Kadını ve Ölüm ("Ama senin ölümün değil, Silahşor.")

Alt başlığı YENİLENME olan Üç 'ün Çekilişi Batı Denizi'nin kıyısında, Roland'ın Walter'la yaptığı görüşmenin ardından kendine gelmesiyle başlıyor. Bitkin haldeki Silahşor, etobur "ıstanavarların" saldırısına uğruyor ve kaçmadan önce sağ elinin işaret ve orta parmağının koparılmasına engel olamıyor. Yaratıkların zehiri ise kanında dolaşmaya başlıyor. Roland son derece hasta ve belki de ölmek üzere olmasına rağmen Batı Denizi'nin kıyısında yürümeye devam ediyor.

Bir süre sonra karşısına kumsalda duran üç kapı çıkıyor. Her kapı, ayrı bir zamanın New York'una açılıyor. Roland 1987'den eroin bağımlısı Eddie Dean'i çekip alıyor. 1964'ten, Jack Mort adındaki katilin itmesiyle metro altında kalan ve bacaklarının dizden aşağısını kaybeden Odetta Susannah Holmes adındaki kadını çekiyor. Gölgelerin Kadını o. Ancak beyninde vahşi bir "diğeri" gizleniyor. Bu gizli, zorlu kadın, hem Roland'ı, hem de Eddie'yi öldürmeye kararlı.

Roland, Eddie ve Odetta'yı Orta-Dünya'ya çekerek Tarot kartlarında işaret edilen üç kişiyi de kendi dünyasına çekmiş olabileceğini düşünüyor zira Odetta'nın içinde iki ayrı kişi yaşamakta. Ancak Odetta ve Detta (Eddie Dean'in aşkı ve teşvikiyle) tek bir insana, Susannah'ya dönüşünce yanıldığını anlıyor. Bir şeyi daha fark ediyor: ölüme giderken diğer dünyalardan bahseden çocuk, Jake, aklından hiç çıkmamakta ve bu durum dayanılmaz bir işkenceye dönüşmekte.

Alt başlığı KEFARET olan Hayaletler Beldesi; Çorak Topraklar, bir paradoksla başlıyor: Jake, Roland için hem hayatta, hem de ölü. 1970'le-rin sonundaki New York'ta bulunan Jake Chambers da aynı soruyla boğuşuyor: yaşıyor mu öldü mü? Hangisi doğru? Mir (ondan korkan eski insanların verdiği isim bu) veya Shardik (Ulu Eskiler'in verdiği ad) olarak bilinen dev ayıyı öldüren Roland, Eddie ve Susannah, canavarın izini geriye doğru takip ederek Shardik'ten Maturin'e, yani Ayı'dan Kaplum-bağa'ya olarak bilinen Işının Yolu'nu buluyorlar. Bir zamanlar bu Işınlar altı taneydi ve Orta-Dünya'nın sınırlarını oluşturan on iki nokta arasında ilerlerlerdi. Işınların çakıştığı noktada, Roland'ın dünyasının (ve tüm dünyaların) merkezinde, tüm zamanların ve mekânların odak noktası olan Kara Kule bulunmaktaydı.

Eddie ve Susannah artık Roland'ın dünyasında kısılıp kalmış birer tutuklu değil. Silahşor olma yolundaki âşık çift, Shardik'in Yolu, Matu-rin'in Yörüngesi'nde son seppe-sai (ölüm-satıcısı) olan Roland ile beraber tüm adanmışlıklarıyla ilerliyorlar.

Ayı'nın Kapısı'nın fazla uzağında olmayan bir konuşan çemberde zaman onarılıyor, paradoks sonlanıyor ve gerçek üçüncü çekiliyor. Jake, dördünün de (Jake, Eddie, Susannah ve Roland) babalarının yüzlerini hatırladığı ve aklandığı son derece tehlikeli bir ayinin sonun-.a Orta-Dünya'ya geri dönüyor. Bundan kısa bir süre sonra Jake, Hantal Billy ile arkadaş oluyor ve sayıları beşe çıkıyor. Hantal Billy, porsuk, rakun ve köpek karışımı, kısıtlı konuşma yeteneğine sahip bir hayvan. Jake yeni dostuna Oy adını veriyor.

Hacıların yolu, dejenere olmuş iki ayrı grubun birbiriyle çözümsüz bir savaş halinde olduğu Lud şehrine düşüyor. Şehre varmadan önce önlerine çıkan Nehir Geçidi adlı küçük köyde eski zamanlardan kalma az sayıda insanla karşılaşıyorlar. Bu insanlar, Roland'ın dünya ilerlemeden önceki zamanlardan kalma bir silahşor olduğunu anlayarak onurlandırıyorlar. Eski İnsanlar, onlara Işının Yolu'nu takip ederek Lud'dan çorak topraklara ve Kara Kule'ye ilerliyor olabileceğini düşündükleri Mono trenden bahsediyor.

Jake bu haberi alınca korkuyor, ama pek şaşırmıyor; New York'tan çekilmeden önce Calvin Towerr) adında bir adamın dükkânından iki kitap almıştı. Bunlardan biri, yanıtların bulunduğu sayfaların eksik olduğu bir bilmece kitabı. Diğeriyse, Orta-Dünya'yı karanlık bir şekilde çağrıştıran Çuf-Çuf Charlie adında bir çocuk kitabı. Char kelimesi, Roland'ın Gilead'da konuşarak büyüdüğü Yüksek Dil'de ölüm anlamına gelmekte.

Nehir Geçidi'nin saygıdeğer bir sakini olan Talitha Teyze, Roland'a gümüş bir haç veriyor ve yolcular, yollarına devam ediyor. Send Nehri üzerindeki harap olmuş köprüden geçerken Jake, ölmekte olan (ve son derece tehlikeli) bir kanun kaçağı olan Bıçakçı tarafından kaçırılıyor. Bıçakçı, esir aldığı çocuğu yeraltına, Griler olarak bilinen grubun son lideri olan Tik-Tak Adam'a götürüyor.

Roland ve Oy, Jake'in ardından gittiğinde Eddie ve Susannah, Mono Blaine'in uyandığı Lud'un Beşiği'ni buluyor. Blaine, Lud'un altındaki devasa bilgisayar sisteminin yer üstündeki son çalışan parçası ve artık tek bir şeyle ilgilenmekte: bilmeceler. Yolcuları Mono demiryolunun son durağına götürmeyi vaat ediyor ancak bir şartı var; ona cevabını bulamayacağı bir bilmece sormak zorundalar. Aksi halde yolculukları ölümle son bulacak: charyou ağacı.

Roland, Tik-Tak Adam'ı öldürerek Jake'i kurtarıyor. Ama Andrew Quick aslında ölmedi. Suratı lime lime olmuş ve yarı kör bir halde Richard Fannin adındaki adam tarafından kurtarılıyor. Fannin, kendini Roland'ın daha önce uyarıldığı bir iblis olan Yaşı Olmayan Yabancı olarak tanıtıyor.

Yolcular, ölmekte olan şehir Lud'dan, Mono ile ayrılıyor. Işının Yolu üzerindeki çürümekte olan demiryolunda pembe bir kurşun gibi bin iki yüz kilometre hızla ilerlerken Mono'yu kontrol eden beynin giderek arkalarında kalan bilgisayar sisteminde kalması pek bir fark arz etmiyor. Yegâne şansları, Blaine'e cevabını bulamayacağı bir bilmece sormak.

Eddie, Büyücü ve Cam Küre'nin başında, tamamen insanlara özgü bir silahı, mantıksızlığı kullanarak Blaine'e böyle bir bilmece sormayı başarıyor. Mono, Kansas, Topeka'nın "süper-grip" adlı bir hastalık yüzünden tamamen boşalmış olan bir versiyonunda duruyor. Işının Yolu üzerindeki yolculuklarına kaldıkları yerden devam ederken (Eyaletler arası 70'in cehennemi bir versiyonunda) gözlerine rahatsız edici tabelalar çarpıyor. HERKES KIZIL KRAL'I SELAMLASIN, diyor biri. YÜRÜYEN ADAMA DİKKAT EDİN, diyor bir başkası. Dikkatli okuyucuların fark edeceği gibi Yürüyen Adam'ın ismi, Richard Fannin'e çok benzemekte.

Silahşor ve dostları, Roland'ın Susan Delgado'nun hikâyesini anlatmasından sonra I-70'in karşısına inşa edilmiş yeşil bir cam saraya varıyor. Bu saray Oz Büyücüsü'nûeki Dorothy Gale'in gittiği saraya fazlasıyla benzemekte. Bu heybetli sarayın taht odasında karşılarına Oz Büyücüsü değil, Lud Şehri'nden kurtulan son kişi olan Tik-Tak Adam çıkıyor. Tik-Tak ölünce gerçek büyücü kendini gösteriyor. Bu, Roland'ın ezeli düşmanı, bazı bölgelerde Randall Flagg, bazılarında Richard Fannin, ba-zılarındaysa John Farson (İyi Adam) olarak bilinen Marten Broadclo-ak'tan başkası değil. Roland ve dostları, onları Kule'ye ulaşmaktan vazgeçmeleri için son kez uyaran bu görüntüyü öldürmeyi başaramıyor ("Sadece bana işlemez, eski dost.") ama uzaklaştırmayı başarıyor.

Silahşor ve dostları, Büyücünün Küresi'nde son bir yolculuk yapıp Roland'ın annesini Rhea adındaki cadı sanarak yanlışlıkla öldürdüğünü gördükten sonra kendilerini yine Orta-Dünya'da ve Işının Yolu üzerinde buluyor. Yollarına tekrar devam ediyorlar ve biz de Calla'nın Kurtları'mn ilk sayfalarında onlarla yeniden karşılaşıyoruz.

Bu kısa açıklamanın Kule serisinin ilk dört cildini özetlediği kesinlikle söylenemez. Buna başlamadan önce serinin diğer kitaplarını okumadıysanız bunu hemen bir kenara bırakıp onlara başlamanızı öneririm. Bu kitaplar, uzun bir öykünün parçalarıdır. Ortadan başlamaktansa en başından okumanız daha iyi olacaktır.

Bizim işimiz kurşunladır, bayım. — Steve McQueen, Muhteşem Yedi'den

Önce gülümsemeler gelir, ardından yalanlar. Ve sonunda silahlar.

- Gilead'lı Roland Deschain

Damarlarında akan kan benim içimde de akıyor,

aynaya baktığımda

gördüğüm yüz seninki.

tut elimi,

güven bana,

neredeyse özgürüz,

Kayıp çocuk.

- Rodney Crowell

GİRİŞ DEFORME
1

Tian'a üç toprak parçası bahşedilmişti (ama pek az çiftçi bu sözcüğü kullanırdı): ailesinin çok uzun yıllardır pirinç yetiştirdiği Nehir Tarlası; faz-Jaffords'un nesiller boyunca turp, balkabağı ve mısır yetiştirdiği Yol-boyu Tarlası; içinde kayalar ve sönük umutlardan başka bir şey bulunmayan verimsiz, işe yaramaz Piç Kurusu. Tian evinin hemen arkasındaki bu yirmi dönümlük araziden faydalanmaya çalışan ilk Jaffords değildi, diğer yönlerden tamamen aklı başında bir insan olan büyükbabası, orada altın bulunduğuna inanıyordu. Tian'ın annesi ise orada çok değerli bir baharat olan porin yetiştirilebileceğini düşünüyordu. Tian'ın takıntısı ise madrigal idi. Piç Kurusu'nda madrigal yetişebilirdi mutlaka. Yetinmeliydi. Elinde bin tohum vardı (ona değerli bir peniye mal olmuştu) ve yatak odasının döşeme tahtalarının altında saklıydılar. Bir sonraki yıl tohumlan ekmeden önce geriye yapılacak tek bir şey kalmıştı, o da Piç Kurusu'nu sürmekti. Ve bunu söylemek, yapmaktan çok daha kolaydı.

Jaffords Klanı, hayvanlara sahip olan şanslı ailelerdendi. Sahip oldukları hayvanlar içinde üç de katır vardı, ama Piç Kurusu'nda katır kullanmaya çalışmak çılgınlık olurdu zira öyle bir şanssızlığa uğramış hayvan gün sonunda ya bacağını kırmış ya da sokmalar yüzünden can çekişiyor olurdu. Bu ikincisi, yıllar önce az daha Tian'ın amcalarından birinin başına geliyordu. Adam peşinde iğneleri çivi büyüklüğünde değişim geçirmiş dev eşekarıları olduğu halde çığlık çığlığa eve dönmüş, paçasını zor kurtarmıştı.

Arıların kovanını bulmuşlardı (şey, aslında bulan Andy'ydi; eşekarıları ne kadar büyük olurlarsa olsunlar Andy'yi rahatsız etmezlerdi). Kovanı bulduktan sonra gazyağıyla yakmışlardı ama başkaları da olabilirdi. Bir de çukurlar vardı. Evet dostum, hem de sürüyle vardı ve çukurları yakamazdınız, değil mi? Hayır. Piç Kurusu, eskilerin "gevşek toprak" dediği bir araziydi. İçinde kayalar, çukurlar ve burun direğini kıracak çürük kokuları yayan en az bir tane de mağara vardı. Kim bilir karanlık ağızlarından etrafı ne tür yaratıklar gözlüyordu.

Ve çukurların en beterleri insanların (veya katırların) görüş alanları dışında oluyordu. Hayır efendim, bu sinsi çukurlar son ana dek kesinlikle fark edilmiyordu. Bacak kıran çukurlar daima güzel kokulu ot yığınları ve zararsız görünen çalıların altında oluyordu. Katırınız bir adım atar ve bir dalın kırılmasına benzer tüyler ürpertici bir çıtırtının ardından yuvalarından fırlamış gözleri gökyüzüne dikilmiş, dişleri ortaya serilmiş halde, ıstırap içinde bir anda yere yığılırdı. Onu acısından kurtarana dek elbette ve Calla Bryn Sturgis'de hayvanlar çok değerliydi.

Tian bu yüzden sabana kız kardeşini koşmuştu. Yapmaması için bir sebep yoktu. Tia deforme olmuştu, bu yüzden yapabildikleri çok kısıtlıydı. Çok iriydi (deforme olanlar genellikle çok iri boyutlara ulaşırdı) ve İsa Adam onu korusun, bunu yapmaya hevesliydi. İhtiyar ona hağç dediği bir İsa-muskası yapmıştı. Tia, onu boynundan hiç çıkarmıyordu. Şimdi de sabanı çekerken terli göğsü üzerinde ileri geri sallanıyordu.

Saban ham deriden sağlam şeritlerle omuzlarına bağlanmıştı. Sabanın demirağacı saplarını sıkıca tutarak yönlendiren Tian bir kayaya veya çukura takıldıkça homurdanarak çekiyor, yanlara doğru itiyor, sabanın ucunu kurtarmaya çalışıyordu. Tam Dünya'nın sonlarındaydılar, ama Piç Kurusu yaz ortasında gibi sıcaktı. Tia'nın, rengi ter yüzünden koyulaşmış giysileri kaim bacaklarına yapışıyordu. Tian gözüne giren saçlardan kurtulmak için başını ne zaman geriye savursa ter damlacıkları havada uçuşuyordu.

"Off, seni salak!" diye bağırdı. "Bu kaya sabanı kıracak, kör müsün?"

Kör değildi. Sağır da değildi. Sadece deforme olmuştu. Tia sabanı sol tarafına doğru büyük bir kuvvetle çekti. Tian çekişin gücüyle aniden öne fırladı ve bacağını sabanın her nasılsa takılmadığı bir başka kayaya çarptı. Derisi yüzülen bacağından bileğine doğru akan sıcak kanı hissettiğinde, Jaffordsları neyin çıldırtıp buraya çektiğini merak etti (ve bunu ilk merak edişi de değildi). İçinden bir ses, bu kahrolası toprak parçasında porin gibi madrigal de yetiştirilemeyeceğini söylüyordu. Ama isterse yirmi dönümün tamamını ayrıkotlarıyla kaplayabilirdi. Oysa onun istediği onlardan kurtulmaktı. Yeni Dünya'da yapılacak ilk iş oydu. O...

Saban kollarını yerinden çıkaracak sertlikte bir hareketle önce sağa, sonra ileri çekildi. "Ahh! Yavaş ol, kız! Koparlarsa yerlerine yenileri çıkmaz, biliyorsun."

Tia terle ıslanmış, boş ifadeli, geniş yüzünü alçak bulutlarla kaplı gökyüzüne çevirdi ve anırır gibi sesler çıkararak güldü. İsa Adam aşkına, sesi gerçekten de bir eşeğinkine benziyordu. Bununla birlikte bir insan kahkahasıydı. Tian çoğu zaman elinde olmadan yaptığı gibi bu kahkahanın bir anlamı olup olmadığını merak etti. Acaba Tia söylediklerinin hiç olmazsa bir kısmını anlamış mıydı yoksa sadece ses tonuna mı tepki gösteriyordu? Deforme olanlar hiç...

"İyi günler, sai," dedi arkasından bir ses. Çok yüksek ve tamamıyla ifadesiz bir sesti. Sesin sahibi, Tian'ın şaşkın bağırışını duymazdan geldi. "Hoş günler geçirmenizi ve dünyadaki günlerinizin uzun olmasını temenni ederim. Hizmetinizdeyim."

Tian hızla arkasını döndü ve karşısında iki metre on santimlik boyuyla Andy'yi buldu. Tam o sırada kız kardeşi o iri adımlarından birini attı ve Tian tekrar öne savruldu. Az daha yere kapaklanıyordu. Sabanın deri tutamakları ellerinden uçup şak diye boğazına dolandı. Yaratabileceği felaketten bihaber olan Tia bir adım daha attı. Bunun üzerine Tian'ın nefesi kesildi ve yutkunup nefes almaya çalışarak kıvranmaya başladı. Elleri birer pençeye dönmüş, boğazına dolanan şeritleri çözmeye çalışıyordu. Andy tüm bu olan bitenleri her zamanki boş gülümsemesiyle izliyordu.

Tia bir adım daha attı ve Tian'ın ayaklan yerden kesildi. Bir kayanın üzerine kıçüstü sertçe düştü, ama artık nefes alabiliyordu. Hiç olmazsa şimdilik. Kahrolası uğursuz tarla! Her zaman öyleydi! Her zaman da öyle olacaktı!

Tian deri şeridi boğazına tekrar dolanmadan yakalayıp bağırdı. "Bekle, seni kaltak! O kocaman bir işe yaramaz memelerini burmamı istemiyorsan dur!"

Tia bunun üzerine uysalca durdu ve neler olup bittiğini görmek için arkasını döndü. Terle parlayan kocaman kollarından birini kaldırdı ve Andy'yi gösterdi. "Andy! Andy gelmiş!"


Yüklə 2,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin